• 21856
    hazırlık maçlarında neden mevkisinin yedeği oynaması gereken yerde oynamıyor. soru işaretleri doluyor insanın aklına. herkesi bir şekilde denersiniz bu anlaşılır bir durum ama yunus akgün'ün merkez orta sahada yahut adem'in merkez orta sahada denenmesinin mantığını anlayabilmiş değilim. mesela atalay yerinde oynadı onlardan daha fazla katkı verdi kanımca augsburg hazırlık maçında. mariano'nun ne işi var merkezde. 33 yaşına gelmiş adamdan orta saha mı deneyecez. hem bu şekilde insanların gerçekten yeterli ya da yetersiz oldukları anlaşılır. ben donk-adem-jimmy den ziyade donk-jimmy-atalay'ı görmek isterim. başka takımlar sistem oturtur. biz sistemsizlikle çıkıyoruz hazırlık maçına.
    acilen hazırlık maçı da olsa yaparken başarısız da olsak kendi sistemimizi denememiz gerekiyor.
  • 21859
    3 hafta sonra yeni sezonun ilk lig maçına çıkacak takım. süper kupa finalini * saymıyorum zaten.

    ama bakıldığında transferi düşünülen yahut eldeki oyuncular dahil ilk 11'in neredeyse %90'ı bırak hazırlık maçını henüz kampa bile katılmadı.

    ne ara yükleme yapacak da hazır olacak bu takım?

    copa america ve özellikle afrika uluslar kupası. ebemizi bellediniz lan.
  • 21860
    kaleci

    muslera
    okan
    ismail

    sağ bek

    mariano
    linnens
    şener

    stoper

    marcao
    luyindama
    ozanwafor
    ahmet
    gökay güney

    sol bek

    nagi
    emre taşdemir
    ömer bayram

    sağ kanat

    feghuli
    jimmy

    orta saha

    seri
    belhanda
    selçuk
    donk
    atalay babacan
    abdussamed karnuçu
    emre akbaba *

    sol kanat

    ryan babel
    yunus akgün
    adem büyük *

    forvet

    diagne
    mitroglou

    yanlış saymadıysam ve/veya eksik yazmadıysam 14 yabancı var.

    şimdi kadroya baktığımızda öncelikle şunu söylemem gerek: "ne falcao'ymuş be kardeşim."

    bunu daha sonra konuşuruz ancak önce şöyle bir kadroya bakalım. kalede sıkıntı yok. okan'ı da aldıktan sonra oraya daha başka kaleci alınacağını düşünmüyorum. gerek de yok zira adam almışız artık. iyi veya kötü oraya bir hamle yapıldı.

    beklere baktığımızda ben bir sıkıntı görmüyorum. linnens sağ olsun o sırf varlığıyla burayı kuvvetlendiriyor. emre uzun bir maratonda olmasa dahi belli dönemlerde hizmet edebilir diye düşünüyorum. ömer'le uyuşamadık ne yazık ki o yüzden geri planda kalacağını düşünüyorum. şener'e gelirsek de ben şener'i hiç bir zaman beğenmiyrodum o yüzden şu an takımla aynı düzlemde değilim, hayırlısı olsun. şans bulacaktır.

    stopere baktığımızda teker teker sayınca burada bir problem yokmuş gibi gözükse de aslında burası problemli bir yer. ikili belli, orada sıkıntı yok. o bölgeye donk da çekiliyor (bence orada iyi). ancak ozanwafor kapalı bir kutu, nedir ne değildir bilmiyoruz. umarım bu seviyenin belli kısımlarında var olabilir. gökay çok övülüyordu bir ara, umarım buradan da bir şeyler çıkartılabilir. ahmet'in ne yazık ki ben temel eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. bu saatten sonra -belki bir iki maçta beklemediğimiz performans dışında- verim alabileceğimizi düşünmüyorum, düşünen olduğunu da zannetmiyorum. daha da yaşı 25 keşke oynayabileceği bir takıma gitse. kariyerinde daha zaman var.

    kanatlarda da oralara kaydırılabilecek oyuncularla sıkıntı olacağını düşünmüyorum. jimmy kanatta oynayabiliyor, içeride de kullanılması planlanıyor belli ki. adem de kariyerinde ön taraftaki 4 bölgede oynadı. mümkün olsa buraya bir oyuncu daha ekleyebilsek çok güzel olur ancak elzem gözükmüyor. as oyuncular iyi, kenardan koyabileceğimiz isimler var (yunus gözünü seveyim), bir şekilde ikama edilebilir.

    orta sahaya geldiğimizde burada bir problem görüyoruz. belli ki biz sahada seri ve belhanda'yı göreceğiz. (yıl içinde olabilecek hadiselerden dolayı belhandayı kanatta vs görebiliriz. bunu hesaba katmadan yazıyorum.) bu ikilinin yanına arkasına nasıl planlanıyorsa artık (yani ön libero diye bir beklentim yok benim), kim gelecek? soru bu. içeriden, alt yapıdan (ay keşke) ya da transferle... bu gidişle donk'u bu bölgede kullanacağız. bu iyi bir şey değil, zira donk bizim stoper kısmımızı da güçlendiriyor. oturması her manada işimize yarayan bir oyuncu. jimmy de belli ki iç bölgelerde denenecek. ben bu noktada abdussamed'in veya okay'ın (altyapıda önceden orta saha oynuyordu) öne çıkmasıyla coşarım ama bu benim fantezimle alakalı bir durum yoksa bu oyuncuların ne durumda olduğuna dair gram bilgim yok. haliyle bu noktadaki sıkıntıyı çözmenin bir yolunu bulmamız lazım.

    adem konusununda bir konuya ayrı değinmek istiyorum. ne verir çok bir tahminim yok ancak zamanında vaad ettiğini verirse çok bölgeli bir oyuncu olduğu için elimizi rahatlatır. iki kanata da konabilir, geri forvet, doğru yapıda ileride tek oynayabilir. yalan olmasın bu konuda beklentim baya az.

    son olarak forvete bakmamız lazım. şu an insanların deliler gibi haykırdığı pozisyon burası. diagne'yi seviyor muyum? kesinlikle hayır. mitro'dan beklentim var mı? evet var. ama her şeye rağmen bu bölge bizim birinci önceliğimiz olan bölge değil. buradaki isimlerden biri (yalancı bir istatistik olduğuna inasam ve kötü bir futbolcu olduğunu düşünsem de) rekor kırmış diagne, ve mitro. bence de buraya farklı bir hamle gerekiyor. belki daha farklı bir oyuncu, belki daha kaliteli, belki ikisi, belki samata, belki falcao... ancak benim aklımın almadığı nokta tam olarak bu. bazen tercihler yapmanız gerekiyor. enerjinizin tamamını 2 tane oyuncunuzun olduğu ikame edebileceğiniz dışarıdan oyuncunuzun olduğu bölgeye vermek bana çok yanlış geliyor. öncelikle stoper ve orta saha teknik ekibin kafasında oturmalı (dediğim gibi adam alınsın demiyorum.) daha sonra burada bir eksiklik olursa buraya kimi alalım diye tartışmamız gerek.

    falcao ismini daha önce anmamın sebebi bu. falcao'nun gelmesi konusunda ben çok kararlı biri değilim. kafama oturan noktalar olmakla beraber şüphlerim de var. anlamadığım nokta ne bu acele. kaç takım falcao'nun peşinde. bu vergi durumlarında kaç takım bizim önerdiğimiz paraları falcao'nun cebine koymak istiyor. çok isteyen varsa alsınlar dünyanın sonu değil. falcao forvet hattımızdaki oyunculardan biriyle yer değiştirse ve adının önerdiği katkıyı verse çok güzel olur ancak çok abartıldı bu süreç.
  • 21861
    “nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yoktur.”
    (lewis carroll)

    lewis’ bu sözü hangi duygu, amaç, çıkmaz yol yada aşk için mi söyledi bilmiyorum. ama futbolla ilişkilendirebileceğimiz bu sözü, türk futbolunda başakşehir hariç tüm klüpler için kullanabiliriz.

    not:(başakşehir için kullanamayız çünkü proje takımı olduğunu düşünüyorum. klübü satarız araplara düşüncesi vardı. bunca yıl çabaladılar ama başarısız oldular orası ayrı.)

    biraz geçmişe gidelim...

    galatasaray futbol takımı hangi amaçla kuruldu hatırlayalım.

    “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.“
    ali sami yen

    yüz yıllar önce söylenmiş bu söz maksadı anlaşılır , net, yerinde, klübün kuruluş amacı ve planı belli, bir o kadar değerli bir söz. ağzına sağlık başkanım. mekanın cennet olsun.

    birde klübümüzle ismi yan yana geldiğinde heyecanlandığımız fatih hocamızın sözünü hatırlayalım.

    “benimde kendime göre hayallerim, rüyalarım var”
    (bkz: uefa şampiyonlar ligi şampiyonluğu)

    evet fatih hocamızın da kendine göre bir hayali var. anlaşıldığını düşünüyorum, kendine göre hayal bu. tıpkı fatih hoca gibi benim, omuz omuza marşlar söylediğim renktaşlarımın, kulübümüzün, ülke futbolunun da hayali bu. gerçekçi olmak gerekirse kısa vadede önümüzde büyük engeller var.

    yabancı sınırlaması vs vs sıralamayacağım bu engelleri. çünkü bunlar sonuç başarısızlık olacaksa sadece mazeretten öteye gitmez. ben başarılı olmak için planlı ve stratejik hamleler yapan bir takımdan bahsediyorum.

    “stratejide çıkmaza giren bir harekatı, hiçbir taktik başarı ve zafere ulaştıramaz.”

    ülkemiz futbolunun temel çıkmazı altyapı. takdir edersiniz ki türk takımları arasında altyapı sıkıntısı yaşayacak son klübüz. son yıllarda şampiyonlar ligine katılan tek klüp de neredeyse biziz. alt yapıdan ozan kabak, al-sat için yatırım yapılan bruma, kiralanıp birdaha satın alınamayacak olan onyekuru, scout eseri marcao, luyindama ve tutmayan diagne hepsi doğru ve yerinde bir amaca yönelik hareketlerdi. plan var, amaç var, heyecan var, başarı var, şampiyonlar ligi var abi. dolayısı ile tüm bu planlamanın devam etmesi gerekiyor.

    bu plan bir zincir. sistemi, yapılacak transferleri, satılacak oyuncuları, alınacak kramponu bile buna yönelik yapabilmeliler. bizler fazlasıyla şampiyonluk yaşamış ve şampiyonlar ligi görmüş klübüz. amacımızı, rotamızı, hedefimizi belirledik yola çıktık. artık nereye gideceğimizi biliyoruz. lütfen yol değiştirmeyelim. artık hangi yoldan gittiğimiz çok önemli...
  • 21862
    --- alıntı ---

    her an herkes gelebilir, her an herkes gidebilir. (mustafa cengiz)

    --- alıntı ---

    ben muslera, marcao ve lyundama hariç * diğer bütün yabancıların gitme durumları olduğunu düşünüyorum, buna feghouli ve belhanda dahil.

    bu yoklukta deniz türüç transferinde kayseri'ye oyuncu yedek otursun diye 3.5-4 m € bayılmıyoruz heralde. deniz türüç hangi bölgede kullanılmak isteniyor? bunu bilsek kimin gönderilmek istendiğini de çözeriz.

    linnes'e 7 veren var deniliyordu. eğer gerçekten 7 veren olsaydı şu an linnes takımda olmazdı. para edeni gönderir bizimkiler şu zamanda. zaten sağ bek mevkiinde 2 yabancı olması saçma artı şener var. hangisi para ediyorsa ben gönderilmesi taraftarıyım.

    bakalım, başkanın bu açıklamasının gizli öznesi kim olacak. yakında çıkar kokusu zaten.
  • 21863
    2020 yılında da muhtemelen, galiba, yani kesin kes şampiyon olacak takımım.

    fenerbahçe takımı bulmuş bir zengin bebesi top onun diye götünden ayrılmıyor.

    beşiktaş “hırsız’ı kaptan, avcı’yı hoca, kovboyu yardımcısı yaparak zaten mikser pozisyonunda bekliyor.

    trabzonspor bırakın takviyeyi elindekileri tutmakta zorlanıyor.

    geriye kaldı teknik direktörü % 87.5 şampiyonluk ortalaması tutturan, başkan’ı batan kulübü kara geçiren, kalecisi muslera, defansı allah muhafaza, hücum hattı semi allahümel hamide, forveti de inşallah allahüekber bir galatasaray.

    ali koç’un çemkirmelerini bir de bu çerçevede değerlenmek, fakire fukaraya çok görmemek lazım.
  • 21868
    az önce istanbul’a gelmiş olan takımdır. tatildeki futbolcularımızın da dönüşüyle nihayet tam kadro çalışmaya başlayacağız.

    hoca(iddialı):
    “hoş geldiniz beyler! bu sezonu şampiyon bitireceğimizi düşünüyorum.”

    muslera(sakin):
    “bence de bunu başaracak kaliteye sahibiz.”

    hoca(hırslı):
    “işte beklediğim tepki tam da buydu.”

    toplantıyı sonlandır.
  • 21871
    muslera-mariano-luyindama-marcao-yuto-nainggolan-seri-belhanda-feghouli-babel-falcao 11'i hayali kurulan takım.

    bu 11'i "yok ya istemiyorum" demek bence şımarıklık olur.

    futbol sahada oynansa da kağıt üstünde son yılların en iddialı takımı olur.

    ancak anlamadığım nokta şu. diyelim bu iki transferi de yaptık. falcao bonservissiz, nainggolan kiralık. o zaman diagne'den gelecek parayı kime kullanacağız?

    galatasaray'ın şu an bir transfer dönemini +4/5m'de dahi bitirme lüksü yok. harcayabilecek parası varken bunu mala çevirmeli ki 2 yılı daha olan ffp sürecinde devirdaim olsun.

    bu sebeple, nainggolan gelirse evde depar atacağım gerçeği bir yana, diagneden gelecek paranın u28 bir orta saha oyuncusuna yatırılmasını daha ideal buluyorum.
  • 21873
    diziliş*, sistem ile çokça karıştırılan futbol terimi. elbette tamamen futbola ait bir terim değil. ama bir futbol terimi(u: ne dedim ben? çat!).

    4-4-2, 4-2-3-1, 4-3-3, 3-5-2, 3-4-3 diye pek çok farklı varyasyona sahiptir dizilişler. tek başına sistemi tanımlamak için yetersiz kalsa da hem sistemin önemli bir parçasıdır hem de sistem hakkında kimi zaman fikir veren bir kavramdır. bir futbol takımının dizilişi size sistemi ve taktik planları hakkında ipuçları verebilir.

    elbette her dizilişin farklı bir uygulaması olsa da temel olarak dizilişleri ikiye ayırmak mümkün:

    1) dörtlü defans
    2) üçlü defans

    her zaman bu kadar basit olmasa da temelinde dizilişler, defans kurgularının yapısına göre şekillenir. çünkü herkesin dilinde olduğu gibi "defans hücumdan başlar" ancak "hücum da defanstan başlar". bu nedenle dizilişleri kabaca yukarıdaki 2 şekilde değerlendirmek mümkün. elbette orta sahalarının, beklerinin, kanat oyuncularının ve santraforlarının dizilişleri de defansif kurguyu etkiliyor. ancak hem konuyu karmaşıklaştırmamak, hem uzatmamak, hem de diğer değişkenleri farklı başlıklarda ele almak adına bu şekilde bir sınırlama yapmak daha makul şu an.

    dün gece oturup orta sahalar ile ilgili bir yazı yazmıştım. başat 6 ligin geçen sezonu ilk 4 sırada bitiren takımlarının orta sahalarını incelemiştim. şimdi aynı şekilde bu takımların sezonu ağırlıklı olarak hangi dizilişle oynadıklarına bakmaya çalışacağım. yukarıda bahsettiğim gibi konuyu daha az karmaşıklaştırmak adına bu takımların dizilişlerini defansif kurguları üzerinden incelemeye çalışacağım. çünkü defansif kurgusu birbirine benzeyen dizilişler, bazı farklılıklar dışında, temelde alan paylaşımı konusunda birbirlerine benzer özellikler göstermektedir.

    önceki yazıma benzer şekilde yine aşağıdaki liglerin ilk 4 sıra takımlarının dizilişlerini veri olarak alacağım:

    ingiltere
    ispanya
    italya
    fransa
    almanya
    hollanda

    yine diziliş verileri olarak transfermarkt'ı kullanıyorum. şimdi sırasıyla bakalım kim ne oynamış geçen sezon boyunca.

    ingiltere:

    manchester city: 4'lü defans oynamışlar. diziliş tercihleri ezici ağırlıkta 4-3-3 olmuş. 1-2 maç 3'lü defans denemişler.

    liverpool: 4'lü defans oynamışlar. hiç değiştirmemişler. neredeyse hep 4-3-3 kullanmışlar.

    chelsea: 4'lü defans oynamışlar. 4-3-3'ü neredeyse hiç değiştirmemişler.

    tottenham: kimi zaman 4'lü, kimi zaman 3'lü defans oynamışlar. ama 4'lü defansı daha ağırlıklı olarak kullanmışlar.

    ispanya:

    barcelona: 4'lü defans oynamışlar. 4-3-3 kullanmışlar.

    atletico madrid: 4'lü defans oynamışlar. ezici şekilde 4-4-2 oynamışlar.

    real madrid: 4'lü defans kullanmışlar. 4-3-3 oynamışlar.

    valencia: 4'lü defans kullanmışlar. 4-4-2 tercih etmişler.

    italya:

    juventus: bir kaç maç 3'lü'yü deneseler de ezici ağırlıkla 4'lü defans oynamışlar. çoğunlukla da 4-3-3 kullanmışlar.

    napoli: 4'lü defans kullanmışlar. 4-4-2'nin çeşitli varyasyonlarını kullanmışlar.

    atalanta: bütün sezon boyunca 3'lü defans kullanmışlar. 3-5-2-, 3-4-3 gibi dizilişlerin varyasyonlarını tecih etmişler.

    inter milan: çoğunla 4'lü defans ve 4-2-3-1 dizilişini tercih etmişler.

    fransa:

    psg: bazen 3'lü denemeleri olsa da çoğunlukla 4'lü defansı tercih etmişler. pek çok farklı diziliş alternatifi kullanmışlar.

    lille: 4'lü defans ve 4-2-3-1'den hiç vazgeçmemişler.

    lyon: az sayıda 3'lü defans denemesinin yanında büyük oranda 4'lü defans kullanmışlar. 4-3-3 ve 4-2-3-1 ağırlıkla kullandıkları diziliş olmuş.

    saint-etienne: 3'lü denemeleri olsa da çoğunlukla 4'lü oynamışlar. 4-2-3-1 ağırlıklı tercihleri olmuş.

    almanya:

    bayern: 4'lü defans kullanmışlar. 4-3-3- ve 4-2-3-1 gibi dizilişler kullanmışlar.

    dortmund: 4'lü defans ve 4-2-3-1'den vazgeçmemişler.

    leipzig: nadiren 3'lü defans denemeleri yapsalar da ağırlıkla 4'lü defans ve 4-4-2 kullanmışlar.

    leverkusen: yine 3'lü denemeleri olsa da ağırlıkla 4'lü defans ve 4-3-3 ile 4-2-3-1 dizilişlerini tercih etmişler.

    hollanda:

    ajax: 4'lü savunma ve 4-3-3'ten hiç vazgeçmemişler.

    psv: 4'lü savunma ve 4-3-3'ten hiç vazgeçmemişler.

    feyenoord: 4'lü savunma ve 4-3-3'ten hiç vazgeçmemişler.

    az alkmaar: 4'lü savunma ve 4-3-3'ten hiç vazgeçmemişler.

    yine 6 ligden 4'er takımın defansif kurgularını ve kabaca diziliş tercihlerini incelemeye çalıştım. elde ettiğim verilerden ortaya çıkan sonuçları şu şekilde sıralayabilirim:

    1) söz konusu 24 takımdan sadece 1 tanesi* düzenli şekilde 3'lü savunma tercih etmiş. geri kalanlardan tottenham, psg ve saint-etienne bazı maçlarda 3'lü savunma denemiş olsada çoğunlukla 4'lü savunmayı kullanmışlar. geri kalan 20 takım ise ezici ağırlıkla 4'lü savunma kullanmış. ancak 4'lü savunmanın 24 takımdan 23'ü tarafından düzenli olarak kullanıldığını yani %95,8 gibi yoğun bir yüzdeyle tercih edildiği söylenebilir.

    2) 4'lü savunma kullanan 23 takımın 12 tanesi yani %52,2'si 4-3-3 dizilişini tercih etmekteyken geri kalan 11 tanesi yani %47,8'i 4-4-2 ya da 4-2-3-1 dizilişlerini tercih etmiş. 23 takımdan 4 tanesi yani %17,3'ü ise 4-4-2'yi ana diziliş olarak tercih etmiş.

    bu bağlamda bakıldığında dünya futbolunun 4'lü savunmayı, ezici şekilde (%95,8), tercih ettiğini görmekteyiz. elbette bu "dünya 4'lü savunma oynuyor" demek değil. ama elimizdeki verilerin ciddi bir argüman ortaya koymak için oldukça kuvvetli olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum.
  • 21874
    2019-2020 spor toto süper lig cemil usta sezonu'nda ne oynamak istedigi hala belli olmayan, canimiz cigerimiz, cocukluk askimiz.

    bunda pek tabii ffp'nin elimizi kolumuzu baglamasinin da etkisi buyuk. ama plansizligimizin etkisi cok daha buyuk.

    fatih hoca scout ekibimizden ne istiyor? aralarindaki iletisim nasil bilmiyoruz. ama su cok net, ki scout ekibimiz risk almiyor. zira hoca; "bana su profilde oyuncular bulun" dediyse, sen cuellar, duncan, morgan vs... gibi oyunculari sunabilirsin. ancak bunun yaninda, "hocam glen kamara var, cuisance var" da demelisin, diyebilmelisin.

    ikinci husus da, hocanin yanindakilerin hocaya kosulsuz biat etmesi.

    biliyoruz ki hoca tam olarak bir 4-1-4-1 asigi. cunku hucumda 2-5-3 oynamak, on alanda baski ile topu kazanip atak sonlandirmak gibi, ligimizde "fantastik" sayilabilecek bir futbol felsefesi var.

    asil soru; peki avrupa'da basariya hasret bir camia olarak, bizi hayallerimize kavusturacak mi bu sistem?

    benim cevabim; maalesef hayir. bu sadece benim fikrim pek tabii. fatih terim'den, nam-i diger imparatordan daha iyi bilmiyorum futbolu. ancak hocanin 1996-2000 donemindeki futbolu oynatabilmenin hayaliyle yanip tutustugunu dusundugum icin, su anki kadro muhendisligimiz ile bu sistemin islemesinin imkansiz oldugu gorusundeyim.

    su anki kadro yapimizdaki en buyuk sorun bek rotasyonumuz. tabii bunu forvet ve orta saha transferlerinin kalbur ustu ve bu sisteme uygun oyuncularla telafi edilecegini dusunerek soyluyorum.

    peki nedir elimizde 5 adet bek oyuncumuz varken, hocanin oynatmak istedigi oyun icin yetersiz olmasini dusunme sebebim? burada biraz daha derine inmem gerekiyor...

    http://gss.gs/2Fo.jpg
    http://gss.gs/bnc.jpg

    hocanin kafasindaki sistem tam olarak yukaridaki gibi. burada bir parantez acmak istiyorum. babel'i hagi ile kiyasladigim dusuncesi olusmasin lutfen. yani oyuncu profil ve yeteneklerinden ziyade, hocanin oynatmak istedigi oyundan yola cikarak, saha icindeki rol dagilimini benzer sekilde yapmak istedigini dusunuyorum.

    asil konumuza donelim, bekler...

    hocanin kafasindaki oyunun dogasi geregi, beklerin surekli ileri cikmasi, hucumun bir parcasi olmasi gerekir. cunku hoca, kendi takiminin rakip sahaya yerleserek, once alan parselasyonu ve onceden belirledigi pres noktalarinda dogru baskilar yaparak topu geri kazanma suresini 2 saniyenin altinda tutmak uzerine bir felsefe benimsemistir. "topun oldugu her yer bizim icin pozisyon" ozlu sozu de buradan cikmistir.

    burada beklerin onemi, babel/hagi ve arif/feghouli kanatlarinin, half-spacelere gectiginde (ice kat ettiklerinde), kanat bolgesinde olusturdugu bosluklari doldurmasindan gecmektedir. bunu yapabilmenin yolu da oraya sadece kanat beki koyarim demekle cozulmuyor maalesef. cunku elinizdeki kanat beklerinin profilleri de cok onemli. zira, savunmayi da cok iyi yapabilmeleri zorunlulugu disinda, bu sistem icin gerekli olan kanat beklerinin kale cizgisine inen profilde olmasi gerekiyor.

    nagatomo zaten bir kanat beki degil, defansif meziyetleri bizim icin yeterli olsa da, topla olan iliskisi bizim oyun planimiz icin yeterli seviyede degil. mariano ise kale cizgisine inen degil, daha cok - dogru tanimlama yapmak adina bu ornegi veriyorum - 4-4-2'nin en sagindaki (mr veya rm) diye tabi edilen bir oyuncu profiline sahip.

    toparlayacak olursak;
    nagatomo: defansif meziyetleri bizim seviyemizde; ama ofansif meziyetleri cok sinirli
    mariano: ofansif meziyetleri bizim seviyemizde; ama hem bu meziyetler bizim oynamak istedigimiz oyuna uygun degil hem de defansif meziyetleri sinirli.
    linnes: kensisini cok sevsem de, hem defansif hem ofansif olarak dengeli bir oyuncu oldugunu ve rotasyon oyuncusu olarak kadroda tutulmasi gerektigini dusunsem de, ilk 11 oyuncusu olarak bizim seviyemizde oldugunu dusunmuyorum.
    omer bayram: hoca onu artik orta saha uclusunun solunda rotasyon oyuncusu olarak degerlendirecektir
    emre tasdemir: rotasyon icin bile yetersiz oldugunu dusunuyorum

    velhasil, eger ki hoca bu sistemde israrciysa, ocak ayinda baslattigi operasyonun onumuzdeki ocak ayinda da devam edecegini ve bek rotasyonunu ona sekillendirecegini dusunuyorum.

    asil soru; peki maddi olarak bunu yapacak konuma gelmeden, yarimsar donemlik operasyonlarla o noktaya ulasmaya calismak ne kadar dogru bir yontem?
  • 21875
    luyindama'nın da kesin olarak katılmasıyla (yalan yok, bir sorun çıkacak diye korkuyordum) tartışmasız türkiye'nin en iyi defans beşlisine sahip takım.

    eğer orta saha'ya seri'yi tamamlayacak ve istenilen oyunun bütünlüğünü sağlayacak bir transfer yapılırsa sadece şimdinin değil türkiye özelinde tüm zamanların en iyi orta saha rotasyonlarından birine sahip olacağız.

    hücum hattı için söylenecek çok şey yok. şu haliyle bile gayet yeterli, ki öyle görünüyor, daha da güçlü olacak.

    hocamızın da dediği gibi rakiplerimiz her fırsatta organize ama amatör bir kötülükle bırakın bize zarar vermeyi, bizleri daha da kenetliyorlar. zaten psikolojik üstünlük bizde, bu sayede, bu üstünlüğü daha da perçinliyoruz. demem o ki, türkiye'de sadece sporda değil, çeşitli alanlarda da çok sık görülen başarılı dönemler sonrası yaşanan odaklanamama, rehavet gibi sorunları yaşamayacağız.

    bir galatasaray'lı olarak elbette tarafsız gözle bakabilmem kolay değil. ancak yukarıda söylediğim tespitlerin objektiflikten uzak olduğunu düşünmüyorum.

    bu sebeplerle 2019/20 sezonundan beklentim şampiyonluk ya da şampiyonlar ligi'nde nispeten başarılı bir sezon değil. lig şampiyonluğu elbette çok önemli. zaten bu kadronun, mevcut şartlar altında, buna ulaşmasının gazetecilik jargonuyla, haber değeri pek yok.

    bizim gibi devamlı hedefleri olan takımların sistem kurma çabalarındaki en büyük handikapları, yarışmacı kimliğini kaybetmeden sistem kurma zorunluluğu. mevcut şartlar (güçlü bir kadro, önceki dönemlere ve rakiplere nazaran sağlanan mali disiplin, psikolojik faktörler, bütünleşmiş bir camia) göz önüne alındığında önümüzde çok büyük bir fırsat var. özellikle ülke sınırları içindeki rakiplerimizle hem rahatlıkla yarışabilir, hem de özlenen ve bu takımın hak ettiği sistemi sonunda kurmaya başlayabiliriz. bu tarihi bir fırsat. akla gelebilecek her alanda şartlar bizden yana. (elbette olması gereken, adle işaret eden şartlardan bahsediyorum. yoksa ellerindeki kurumlarla, her fırsatta ahlaksızca saldırıyorlar, saldıracaklar)

    tarihi bir dönemeçten geçtiğimizi düşünüyorum ve umutluyum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın