• 7251
    1-2 maç kötü oynamadı, sezon başından beri kötü oynayan takım. bu sezon resmi olarak 30-35 maç yaptık heralde. bunların maksimum 5 tanesinde çok iyi top oynamışızdır. diğerlerinde ise ya normaldik ya da vasatın altında. kimse kusura bakmasın ama heralde bunun sorumlusu bizim bakkal rüstem değil.

    bu sezon en büyük şansımız rakiplerinde bizden çok daha kötü olması. yoksa şu futbolla ve bu puanla en yakın rakibin 5, üçüncünün de 7 puan önünde olmak mucizevi bir şey.
  • 7252
    2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçında ortasaha ve forvet olarak istedigim kadro ve dizlis sahaya cikmisti. ama koca maci rakip kaleye sut cekemeden bitirdik. inanilir gibi degildi. tamam. eskisehir deplasmaninda yillardir birsey oynamiyoruz ama bu kadarini da görmemistim hic. adamlar bizle alay eder gibi top oynadilar. bizde ise bu duruma isyan eden bir tane bile futbolcu yoktu. sabri ve selcuk da dahil. herkes kabullenmisti. burak yine birden terimin onu 2 mac kesmis oldugu dönemin öncesine döndü. hucum pres yok. surekli hareketli oyun yok. bos alanlara sizmak yok. sanki 2 gol atinca bir rahatlama gelmisti kendisine.

    herkes besiktasla fenere attigimiz puan farkini konusuyor ama benim icim hic rahat degil. hic iyi oynamıyoruz. bu oyunla isimiz zor. nasil bu kadar kötüyüz onu da aklım almıyor.
  • 7253
    ne zaman maç içerisindeki skorlara göre, oyuncu ve sistem değişikliğine gidiceğimizi merak ettiğim takımım. şöyle ki,

    2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçı'nda sahaya cıkan 11 (muslera-sabri-semih-gökhan-hakan-melo-selcuk-sneijder-burak-drogba-amrabat), mağlup durumdayken oynayabilceğimiz son 20'dakikanın reaksiyon beklediğimiz, baskı kurduğumuz, rakibin geriye yaslandığı zamanlarda, rakibe nefes aldırmamak için tabiri caizse hurra hücüm yapabilceğimiz bir kadrodur. tekrar ediyorum mağlup veya mutlak galibiyet almamız gereken maçların ''son 20'' dakikasında oynayacagımız 11'dir.

    bu 11 ile, rakip kim olursa olsun bu kadronun yapabileceği tek durum eğer ki ilk olarak bu 11 ile başlıyorsanız, 20 dakika içerisinde golü buldunuz buldunuz, bulamadınız geçmiş olsun.

    golü bulamamak, hem karşı rakibi cesaretlendirmek, hem de yorulup orta sahanızı teslim etmektir. özellikle forvetlerinizde burak ve drogba gibi pres gücü düşük iki forvetiniz varsa orta sahayı ele vermek kaçınılmaz olur. örneğin,
    ordu maçında takım 0-2'den sonra bir reaksiyon gösterdi, ve bu reaksiyon da yine bu sistem bu tarza benzer oyuncular oyunu tempolu oynarak sonuca ulaştı. ki hatırlıycak olursak ordu macında da 0-2 'ye gelene kadar bir oyun oynamamıştık.

    işin özetine gelince takım halinde dengeli bir oyun oynamak zorundayız. önümüzde ki schalke maçını düşünürsek. orta sahamızın zenginliğini ön plana cıkarmak zorundayız. gerek savunma gerek hücüm olarak, bunu yapıcak kadromuz var. ve özellikle maça başlarken bir stratejimizin olmasını, maçın gidişatına göre başka bir stratejimizin olması gerektiği düşüncesindeyim. burak veya drogba ikilsinden birini saklayarak sağlam başlayıp sonuca göre reaksiyon takımı pozisyona daha rahat daha sonuc odaklı bürünebiliriz.
  • 7255
    diziliş olarak oynayabilecekleri belli olmasına rağmen, bu kadar geniş bir yelpazede alternatifler aranması herhalde bu oyunun bir rengi olsa gerek.

    her işi ters olan bir milletin evladı olarak, meseleye sondan başlayalım. elimizdeki forvet alternatifleri, hepimizin bildiği üzere, didier drogba, burak yılmaz, johan elmander ve umut bulut'tan ibaret. hepsi, eskilerin santrafor, yenilerin merkez forvet olarak isimlendirdiği tipte oyuncular, burak da dahil. bu oyuncuları, -anlık zorunluluklar haricinde- kanat forvet olarak oynatmanın eşiti, aykut'un sol açık sow tercihi ile eşdeğerdir, götünden element uydurmadır.

    ikinci olarak da, kanat forvet alternatiflerimizi gözden geçirelim: albert riera, aydın yılmaz ve nordin amrabat. -olur mu ya, sabri var, emre çolak var, hamit var, oynar onlar kanat forvet- diyecekler için şimdiden söyleyeyim, ne olur ya siz başka bir spor izleyin, ya da ben başka bir şeyler bakayım kendime de, sonra birbirimizi kırmayalım, ortamı bozmayalım.

    kanat forvet için şampiyonlar ligi standartlarında aday adayı oyuncusu bile yokken, kadrosunda -ikisi çok, diğeri ikisi gayet iyi- olan 4 santraforu olan bir takımın oynayacağı taktiğin ilk sekizi olmasa bile son ikisi bellidir, bu takım x-x-2 olarak dizilir, gerisi belasını aramak olur ancak.

    sonu hallettiğimize göre başa dönelim, savunmada üçlü ya da beşli fantezilere girmenin, hele bir de bunu sezonun son maçlarında yapmanın biraz anlamsız olacağı kesin. hani illaki bir şey deneyeceksek de, sıralı altılı ya da zigzag yedili falan deneyelim de hiç değilse, 20 sene önce devri kapanmış şeylere sarmayalım haybeye.

    savunmanın 4, forvetin 2 kişiden oluşacağı kesinleştiğine göre, ortaya da 4 kişi kalıyor haliyle. demek ki, bizim dizilişimiz 4-4-2 ve onun türevleri olacak.

    sneijder'in olmadığı maç ya da dakikalarda, oynayabileceğimiz tek şey geçen seneki flat 4-4-2dir, ki bu diziliş bizi geçen sene şampiyon yapmıştır. bu sene flat 4-4-2'de aksamamızın sebebi, atın kuyruğuna konan kelebekler gibi, orta sahanın kenarlarına koyulan kanat forvetlerdir. yapılacak iş, bu dizilişin tercih edileceği anlarda, ne yapsak da amrabat'a nasıl yer açsaka takılmadan, bildiğimizi oynamaktır sadece. isteyen istediği gibi dizebilir o dörtlüyü, hepsi belirli bir standartta top oynar. ister hamit-melo-selçuk-engin yap, ister yekta-hamit-selçuk-emre çolak, çok fark etmez, kanat forvet sokuşturmayın yeter, ha bir de selçuk olsun mutlaka o dörtlüde bir şekilde...

    sneijder varken nasıl dizileceğimiz konusunda da birbirinin neredeyse aynısı iki ihtimal var, melo'yu ön libero gibi kullanacaksak diamond 4-4-2, melo yokken ya da melo'yu düz orta saha gibi değerlendireceksek 4-3-1-2. aslında pek farkları yok birbirlerinden. tek değişiklik melo'nun pozisyonu ile ilgili, o da bir kaç metre önde mi yoksa geride mi olacak, onunla sınırlı. yani, aslında 4-3-1-2 ile falan da kafa karıştırmanın alemi yok, işin özeti; sneijder yokken flat 4-4-2, sneijder varken diamond 4-4-2 oynar bu takım. mevcut durumda hesapları, sneijder varmış gibi yapacağımıza göre, 4-4-2 diamond'dan gerisi yalandır şu anki görüntüde.

    bu noktada, kanatlarda -en azından teoride- sadece beklerin olması fikri, kimseye pek sıcak gelmiyor, sanki bir şekilde hem savunmada hem hücumda ciddi sıkıntı yaratacakmış yanılgısı ortaya çıkıyor. oysaki, kanatlarda her iki yönde de sorun yaşanmasının sebebi, dizilişle alakalı değil. bizim beklerimiz, anormal derecede temposuz ve tembel, mesele bu, ne şekilde dizildiğimiz bir anlam ifade etmiyor dolayısıyla.

    cuma akşamı alakasız bir saatte açıyorsun tv'de bundesliga'dan bir maça denk geliyorsun, dortmund-bayern falan da değil, kel alaka bir maç, mesela, hoffenheim - frankfurt falan. ya da gecenin bir yarısı uykun kaçıyor, iki dakika tv açayım diyorsun, bu sefer brezilya ligi'nden maç var, yine iki sıradan takım oynuyor. öyle full konsantrasyon doksan dakika falan değil, geçiyordum uğradım hesabı 5 dakika falan bakıyorsun sadece. ama bizden farklı bir şey dikkatini çekiyor. bekler akıyor hep. hücumdayken sürekli bindiriyorlar, illaki usain bolt misali ölümüne depar modunda değiller ama sürekli hücumun içerindeler, mutlaka çizgiye doğru bir koşu halindeler. bizimkiler gibi santra çizgisinin 10 metre önü ile 20 metre gerisi arasında toplasan 30 metrede geçirmiyorlar maçı. 10 kere gitseler belki ya da 2 ya 3 defa top geliyor ama her seferinde gidiyorlar, o gittikleri her seferinde de savunmadan bir adamı peşlerine takıyorlar. bizde ise, çizgiye ancak bayramdan bayrama gidiyor beklerimiz. o gittiklerinde de top gelmezse kendilerine, küsüyorlar, boşa mı koşuyoruz amk burada diye triplere giriyorlar. bunu halletmek önemli, çözümü -bizim bekler kıçını kaldıramıyor, bari önlerine birer ikişer adam koyayım- diyerek aramak iyi niyetli ama hatalı bir yaklaşım ne yazık ki.
  • 7256
    geçen sene tüm birimleri tıkır tıkır işleyen bir makineydi galatasaray futbol takımı. bu tıkır tıkır işleyen çarklara, melo'nun geç gelmesi, engin'in aldığı ceza, ujfalusi'nin sakatlığı, hamit'in hazır olmasının beklenmesi, amrabat'ın aldığı parayı hak etmesini beklerken işler geçen seneki gibi olmadı.

    eğer geçen seneki oyunun üzerine bu senenin takviyeleri tıkır tıkır otursaydı şuan 15 20 puan fark yapardı takım. derken sneijder drogba transferleri, bunları sisteme dahil etme çabaları falan bizleri beklediğimizi göremediğimiz maçlara getirdi. bu sene şampiyonluktan zerre kuşkum yok. şampiyonlar liginde de bizden beklenenden fazlasını yaptık, hala da son sözümüzü söylemedik. benim beklentim artık önümüzdeki sene için. bu takım önümüzdeki sene tozu dumana katar inşallah, derin galatasaray, federasyon ve kurumları taş koymadığı takdirde...
  • 7258
    şöyle bir baktım da, takımda belli bir standartta oynayan ve bence bu takımı sırtlayan 3 adam var. muslera, selçuk ve burak. umut'u da dahil edebiliriz belki buna ama o hep aynı standartta devam edemedi performans olarak. o yüzden onu eklemiyorum bu üçlünün içine. sezon başından beridir dile getirilen geniş kadromuz olduğu hakkındaki söylemlere de katılmıyorum. geniş kadrodan kasıt eğer oyuncu fazlalığı ise evet doğru. ancak; geniş kadrodan kasıt girenle çıkanın çok fazla fark etmediği bir kadro ise orada maalesef çok kötüyüz ve geniş kadromuz yok. bu sezonu sadece 2-3 futbolcunun üzerinden götürüp bu kadar da kötü futbol oynayıp hala puan farkları ile lider kalmamız gerçekten şanslı olduğumuzu gösteriyor.

    hadi gelin, yukarıda saydığım 3 oyuncu dışındaki oyuncaların durumlarına bakalım bu geniş kadromuzdaki;

    johan elmander = geçen sezon ki viking'den eser yok. drogba ve burak ikilisinden birisinin olmadığı zamanlarda kadroya koyduğumuzda vereceği katkı şüpheli.

    aydın yılmaz = yıllardır takımda olup da istikrar yakalayamayan, vasat bir futbolcu. kesinlikle yeri yok takımda.

    emre çolak = bu adamın bizim sol kanat oyuncumuz olduğunu iddia edecek kimse kalmamıştır diye umuyorum.

    yekta kurtuluş = yerli alternatifimiz olarak gördüğümüz ancak yine vasatın ötesine gidemeyen bir performans gösteren futbolcumuz.

    nordin amrabat = herkesin büyük ümitler beslediği ancak, hayal kırıklığından öteye gitmeyen bir performans gösteren bir diğer futbolcumuz. sol kanat oyuncumuz olacak kapasite ve düzeyde değil.

    sabri sarıoğlu = yine aynı şekilde aydın yılmaz gibi yıllardır bu kulüpte olup gram yol kat edemeyen futbolculardan birisi. galatasaraylılığına kimse bir şey diyemez ama, hala kadroda olması söylenecek söz bırakmıyor.

    çağlar birinci = . . .

    hakan balta = 2008 yılındaki ve geçen sezon ki şampiyonluğumuzda önemli pay sahibi olan futbolculardan ancak riera bile kendisinden formayı alıyorsa yol ayrımına gelmiş olan futbolcumuz.

    engin baytar = inanılmaz bir sezon geçirdikten sonra, yine kendi hatası yüzünden bir sezonu yedi ve kadroya dahi giremez duruma geldi. alternatiflerimiz arasında değil maalesef.

    furkan özçal = niye geldi, niye alındı kimse bilmiyor. yıllık 750 bin euro para alırken, alternatiflerimiz arasına dahi girememesi üzücü.

    dany nounkeu = defansı idare edecek, kontrollü bir stoper değil. amrabat ile birlikte bu sezonun transfer hatalarından. eminim ki yerine çok daha tecrübeli ve sağlam bir stoper alınacak.

    bu listenin dışında bence, sezon sonu gönderilecek isimler riera, melo ve ujfalusi'yi de çıkardığımız zaman, geri kalan isimlere baktığımızda eksikleri ile birlikte şöyle bir ilk 11 çıkıyor ortaya; http://www.idealkadro.com/kadrolar/125024.png

    semih'in yanına sağlam bir stoper, ''orjinal'' bir sol bek, hayal kırıklığı yaratan melo'nun yerine selçuk'un daha iyi alan bulmasını sağlayacak koşan, basan ve güçlü bir orta saha. amrabat'ın yerine ise birebirde adam geçme özelliği yüksek olan, gerektiğinden ileride ki drogba ve burak'ı gol bakımından destekleyecek bir kanat oyuncusu * alındığı taktirde ilk 11'i çok iyi olan bir takım haline geleceğiz. alternatifler konusunda da yerli piyasaya yönelmeli; alper potuk, ömer toprak, serdar taşçı, serdar aziz, kerim frei gibi oyuncularla ilgilenmeliyiz. amrabat ve dany'de ilk 11 oyuncumuz olmaktan çıkar ve olması gerektiği gibi yedek oyuncularımız olarak devam ederler.
  • 7259
    deplasmanda 4 maçı kalan takım. fenerbahçe maçını çıkardığımız zaman kayseri, karabük, antep maçları kalmış oluyor. bu 3 takım da görünen o ki bizi zorlayacak. bunlardan en azından 6-7 puan almamız lazım. çünkü hem fenerbahçe hem de beşiktaş ligin ilk yarısındaki gibi olağanüstü puan kayıpları yaşamayacak gibi duruyor. biz fenerbahçe deplasmanında ne yaparız? belli olmaz. 3 senedir yenilmiyoruz. son zamanlarda psikolojik üstünlük bizde. son 7 maçta hep biz daha iyi oynadık. ama işte belli olmuyor derbi işte. önemli olan zaten o maça rahat gidebilmek olmalı.

    kendi sahamızdaki maçlarda ise sistemin etkileri ve mücadele gücünün önemi azalıyor. zaten kalan takımlara bakınca hepsi kendi yarı sahasına çekilecek. hepsi kurbanlık koyun gibi, adeta "drogba gel aslanım seni bekliyoruz" diyecekler. onun için kendi sahamızdaki maçlarda ordu maçında olduğu gibi büyük baskı kurup, belki tek maç hariç hepsini geçeriz gibime geliyor. önemli olan pasa dayalı oyun sistemi ve seyircinin rüzgarını arkaya alabilmek olacak.

    şimdi lig için konuşursak, bu kalan 3 deplasman maçında fatih terim'in rotasyon yapması gerekiyor. geçen seneki başarıya aç olan galatasaray'ı tekrar oluşturması gerekiyor. galatasaray'da 96-2001 jenerasyonundaki en büyük olay, tek koşmayan adamın hagi olmasıydı. diğer oynayan 9 kişi o açığı kapatıyordu. o maçlarda sneijder veya drogba'ya feda dedirtmemiz gerekiyor. açıkça görülüyor ki, takımdaki sistem olayı her ikisi de sahada olduğu sürece işlemeyecak. bir de şu http://gss.gs/eZw tabloya bakarsak umut'un deplasmanlardaki etkinliğiyle, burak'ın deplasmanlardaki etkisizliğini görebiliriz. yani şu http://this11.com/topics/add/abEmFf4aeV veya şuna http://this11.com/topics/add/abEmFu1aom benzer bir düzene geçersek, bu açığın kapanacağını düşünüyorum. sonra takıma göre tercihler düşünülebilir. mesela karabük savunması hızlı ama cılız adamlardan oluşuyor. o maçta kesinlikle drogbalı sistem daha çok işe yarar.

    sonuç olarak deplasman maçları kilit maçlar olacak. son deplasmanda da tüpçüye kupayı kaldırtacağız inşallah.
  • 7260
    manchester united tarzında oynayabilmesini istediğim futbol takımımız. defans ve kanatlarda elbet manchester united kalitesinde futbolcularımız yok ama en azından rooney-kagawa-van persie üçlüsene benzer hücum hattımız var. sneijder daha 1-2 sene önce ferguson tarafından isteniyordu; burak yılmaz gibi forvetimiz var; drogbayı ise saymaya gerek bile yok. gözlemlediğim kadarıyla çok statik ve birbirinden uzak oynuyoruz. bu bakımdan gidecek daha çok yolumuz var görünüyor.
  • 7261
    su siralar yasadigi taktiksel problemi tribundeki sen ben o cozmemelidir, cozemez de. takimin basinda her oyuncunun aksam ne yeyip ne ictigine kadar iyi bilen ve zamaninda taktiksel butunlikle avrupa kupasi kazanmis bir teknik adam varken millet klavye basinda futbol menajerligi oynuyor. su anda takim iyi oynamiyorsa bunu cozecek olan ne sen ne baskan ne de malzemecidir. bunun hesabini teknik direktor verir. bazi yorum yapanlar sneijder ve drogba transferlerinin pismis asa su katmaktan ibaret oldugunu ifade ediyor sosyal medyada. eger pres yapan isci takimdan istedigini bu adamlardan istedigin ve ayni taktiksel duzeni kurmaya calistigin bir durum varsa, bu elestiriler dogrudur. ben aksine bu iki oyuncunn cok daha iyi bir as yapmak icin alinmis oldugunu biliyorum. onu da degisikliklere giderek fatih terim yapmak durumundadir.
  • 7262
    şu fikstürden minimum şu puanları almasını beklediğim takımım:
    gençlerbirliği - 3 puan
    kayserispor (d) - 3 puan
    istanbul b.b - 3 puan
    mersin i.y - 3 puan
    karabükspor (d) - 1 puan
    elazığspor - 3 puan
    gaziantepspor (d) - 3 puan
    sivasspor - 3 puan
    fenerbahçe (d) - 1 puan
    trabzonspor - 1 puan (şampiyonluğun garanti olacağını düşünürsek 0 puan bile olabilir.)
  • 7263
    yapılan flaş transferler sonrası 'rüya takım' olarak anılan takımımız.

    bir arkadaşım "bu seneki kadromuz ile g.saray 2000 karşılaşsa ne olurdu, çok merak ediyorum." demişti. eskişehirspor maçından sonra aradım ve cevabını almışsındır dedim. eskişehirspor tıpkı bizim 2000 yılında uyguladığımız gibi sahanın her yerinde pres uygulayıp bize pozisyon bile vermeden maçı tamamladı. üstelik bizim 2000 yılında, semih ve gökhan zan'ı çok zor durumlara düşürebilecek hakan şükür gibi havadan inanılmaz etkili bir forvetimiz vardı. şu çok açık g.saray 2000, eskişehirspor karşısına çıkan kadroyu silindir gibi ezerdi.

    bazı arkadaşlar 4-3-1-2 sistemine takmış vaziyetteler. zayıf anadolu takımları ile oynarken bu sistemi pekala kullanabiliriz. 2008 feldkamp dönemi sezona orkun-uğur-song-servet-volkan-linderoth-barış-arda-lincoln-ümit-hakan ve 4-1-3-2 benzeri bir sistemle başlamıştık ve başarılı olmuştuk. ancak ilk oynanan avrupa kupası maçında (ki rakip 2. sınıf sion'du) ilk 30 dakikada 3-0 geriye düşmüştük. zorlu lig maçları veya avrupa kupası maçlarında elimizde ki malzeme ile 4-3-1-2 oynamaya kalkarsak kevgire döneriz. ki 2008 yılındaki forvetlerimiz herşeye rağmen ellerinden geldiğince savunma yapmaya çalışıyorlardı. şuanki fiziksel hali ile ne drogba ne de burak bu katkıyı yapamazlar. şöyle bir hayal edin eskişehirspor maçına 4-3-1-2 sistemi ile çıktık ve kadromuz muslera-sabri-gökhan-semih-hakan-melo-hamit-selçuk-sneijder-burak-drogba şeklinde. burak, drogba ve sneijder ile yine ortasaha ve savunmamıza oldukça fazla yük binecek, selçuk ve hamit kanatlara yardım etmek zorunda oldukları için melo yine eskişehirspor ortasahasına karşı yanlız kalacaktı. maçı izleyen arkadaşların hala 4-3-1-2 niye oynamıyoruz diye tutturmaları hakikaten ilginç. çünkü eskişehirspor maçı özelinde ortasahayı kaybettiğimiz için etkisiz olduk. bana göre doğru eleştiri ortasahada nasıl eskişehirspor'a üstünlük sağlayabilirdik sorusunda saklı.
  • 7265
    2000 kadrosu şuanki ligi ezer geçer çünkü birbirlerini çok iyi tamamlayan ve oturmuş bir kadrosu vardı.

    2000 yılındaki kadroda hakan şükür, arif, okan, suat, emre, ergün, ümit davala gibi hem çok koşan hemde hamle zamanlaması çok iyi futbolcular vardı. sadece hakan şükür'den örnek vereyim, kral yaptığı amansız presle hollanda ve barcelona milli takımının liberosu koeman'ı canından bezdirebilen bir oyuncuydu. ki koeman'da o zamanların en iyi oyun kuran defans oyuncusuydu. okan, suat, emre inanılmaz eforlu oyunculardı. okan'ın sol kanatta bir top kaybettikten sonra 60 metre geriye gelip sağ kanatta rakipten top çaldığı anları hatırlıyoruz.

    sen schalke 04 rövanşına 4-3-1-2 sistemiyle çık bakalım da neler oluyor görelim...

    uyum, efor ve zamana ihtiyacı olan takım..
  • 7267
    4-3-1-2 oynayabileceği oyuncuları bulana kadar ya burak yılmaz'ı ya drogba'yı ya da wesley sneijder'i kenara oturtup 4-4-2 veya 4-2-3-1 oynaması gereken takım. olmuyor arkadaş, bu kadro yapısı ile o sistem olmuyor, olmaz da. çok iyi transferler yaptık ama plansız hareket ettik. seneye çözülür anca bu durum.

    bütün bunlara rağmen bu seneyi şampiyon bitirecek ve biraz şans yanında olursa şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynayacak olan takımdır aynı zamanda.
  • 7268
    2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçında ki en büyük problemlerinden biri, ortasahası ile forveti arasındaki kopukluktu. üstelik bu kopukluk wesley sneijder gibi bir adamın forvet arkasında oynadığı maçta oluyor. anlaşılması güç bir durum.
    bu kopukluğu kesinlikle sneijderin formsuzluğu gibi saçma bir sebebe bağlamak çok saçma olur. bir çok neden sayabiliriz bunun dışında.

    benim gördüğüm, takım 2 mart 2013 eskişehirspor galatasaray maçında çok fazla isteksizdi. bana göre en büyük neden bu. gerek hücum anlamında gerekse savunma anlamında oldukça isteksiz oynadık. böyle olunca da eskişehir istediği gibi top oynadı.

    sistem değişse de değişmese de öncelikli olarak kafaların değişmesi gerekir.

    galatasaray futbolcusunun hiçbir şekilde böyle top oynamaya hakkı olamaz.

    sistemden önce oyuncularının arzularında bir değişiklik olursa ortasahayla forvetin arasında bağlantıda olur, sneijder istediği gibi topta oynar, drogba da istediği gibi pozisyon bulur.
  • 7269
    zorluk derecesi düşük maçlarda 4-3-1-2, zorlu lig ve avrupa kupası maçlarında 4-4-1-1 oynaması gereken takımım.

    kolay süper lig maçları çift forvet ve arkalarında ofansif ortasaha kaldırabilir. 2006 ve 2008 yıllarında bol hücumcu ile ligde iyi sonuçlar alarak şampiyon olmuştuk. 2004 yılında da fener, kanatlarda forvet orjinli serhat, tuncay ileri uçtada van hoijdoonk, nobre ile şampiyon olmuştu. ancak zorluk derecesi yüksek maçlarda (bilhassa avrupa kupaları) iş değişiyor. 2006 ve 2008 yıllarında ligde fırtınalar estiren takımımız avrupada kelimenin tam anlamıyla döküldü. (tromsö ve leverkusen faciaları)

    eskişehirspor maçında ki kötü futbolu sadece isteksizlik veya düşük motivasyonla açıklayamayız. sonuçta karşınızda birde rakip var. maç öncesi entrimde zayıf bir onbirle çıktığımızı söylemiştim ve daha fazla moral bozmamak için topa fazla girmemiştim. doğrusu kadroyu görünce teknik heyetimizin akıl tutulması yaşadığını düşündüm.

    eskişehirspor deplasmanı, bu ligde 3 büyüklerin seyirci baskısı yaşadığı 3-5 deplasmandan biri. ayrıca kadro kaliteleri bu lig için hiç de fena değil. ersun yanal takımları yüksek kondisyona sahip, mücadeleci ve presli futbol oynayan ekipler oluyor genelde. geçmişte ersun yanal'ın 3 büyüklere karşı sürpriz galibiyetler aldığını çokça yaşadık. aklıma gelenler:

    g.saray 1 ankaragücü 2 (2001)
    ankaragücü 2 g.saray 1 (2002)
    g.birliği 1 g.saray 0 (2003)
    beşiktaş 3 g.birliği 4 (2003-t.kupası)
    manisaspor 5 fenerbahçe 3 (2006)

    fener geçen yıl eskişehirde mağlup olurken bu sene berabere kaldı. biz ise 2 yıldır kötü futbol oynayarak beraberliği zor kurtarıyoruz. maç öncesi zor bir maçın bizi beklediği belliydi. maçta da eskişehirspor müthiş pres yaptı ve oyunumuzu bozdu. bilhassa orta sahada çok ağır bastılar.

    hadi diyelim eskişehir deplasmanında takım isteksiz bir futbol oynadı o zaman schalke ile oynadığımız ilk maçtaki tutuk futbolumuzu nasıl açıklayacağız? bence o maçta takımımız çok da istekli olmasına rağmen sahada istediklerini yapamadı. schalke 04 maçın genelinde hiçte alışık olmadığımız şekilde oyuna hükmetti ve çok önemli pozisyonlar bularak rövanş için avantajlı bir skorla almanya'ya döndü.

    (renktaşlarım bana belki kıızıyorsunuz ama bazıları gibi maç sonunda gelip kimseye sallamıyorum. tam tersine maçlardan önce kendi fikirlerimi paylaşıyorum. tıpkı schalke 04 ve eskişehirspor maçları öncesi olduğu gibi.)
  • 7270
    sorunu sahaya dizilişinde değil geçen seneden alıştığımız hücum presi ve alan paylaşımında olan canımız ciğerimiz.

    geçen sene johan elmander ve necati ateşstoperlere presi uygularken,kenarlardan engin baytar ve emre çolak içeriye girerek alanı fazlasıyla daraltıyordu.rakip takım topla çıkmakta zorlanırken selçuk inan ve felipe melo ribaundları toplayarak takımı tekrardan atağa kaldırıyordu.

    herkesin malumu şuanda didier drogba ve burak yılmaz hücum presini uygulamakta zorlanıyor.kenarlarda oynayan nordin amrabat çok fazla çizgi oyuncusu olduğu için içeriye girip alanı daraltamıyor ;hamit altıntop ise geçen sene ki engin baytar’ın temposu ve hırsını sahaya yansıtmadığından takımın pres gücünü etkiliyor.alan daraltmada her ne kadar bu saydığımız isimlerden en başarılısı hamit olsada topu çabuk oyuna sokamaması , yetersiz hızıyla taraftarın gözünde takımda “el freni” yorumlarına maruz kalıyor.

    elde ki 11 oyuncularından geçen sene ki takımı yaratmamız şuanda mucize.bu kadro yapısında ayağa pası uygulayan , set hücumunu doğru kurup , drogba ve burak’ı derin toplarla besleyen bir takım hüviyetine kavuşursak ki bunun için çok önemli 2 oyuncumuz bulunmaktadır (selçuk inan ve wesley sneijder) o zaman kadroya göre bir sistem sahibi olmayı başarırız.

    kadro yapılanmamızda burak yılmaz’ın sağ kanat oynaması bizim intiharımız olacağı kesin.mutlaka ileri uç forvetimiz burak yılmaz olmalı.akhisar belediyespor maçında görüldüğü üzere drogba , orta sahaya gelip top alıp ileriye servis edebildiği için bu konuda burak yılmaz’ın önündedir.bu sebepten geçen sene ki elmander’in arkasında oynayan necati şablonunda değerlendirirsek,bu kadroda ki necati , didier drogba olmalıdır.

    orta sahaya geldiğimizde orta sahanın solunda herkesin eleştrilerine maruz kalsada pas oyununa amrabat’tan daha fazla yatkın olan emre çolak , temposu ve yabancı kontenjanına takılmaması sebebiyle sol kanatta denenebilir.geçen seneki selçuk inan’ın pozisyonunda wesley sneijder’i düşünebiliriz. sneijder’in temposu arttıkça çok daha fazla katkı sağlayacağı kesin.felipe melo’nun bu seneki formu göz önüne alındığında yerine selçuk inan savunmadan topu çıkartan oyuncumuz olacaktır.sağ kanatta ise bu sezonun en büyük kaybı engin baytar’ın yerine hamit altıntop’u yazabiliriz.

    defans hattında ise emanuel eboue - semih kaya - dany - albert riera en iyi alternatifimiz.bütün kadro yapısında şöyle bir şablon ortaya çıkıyor.

    http://this11.com/topics/add/abEmPQ8akY

    amaç asla fm şekli kadro yapısı tartışması değil.hepimiz ilkokulda defterin arkasına galatasaray’ın kadrosunu mutlaka yazmışızdır.bu basit anlamda bir tutku , sadece tuttuğumuz takımla yaşadığımızın ve kafamızı buna yorduğumuzun göstergesi.bu tarafından bakıldığında gayet masumane bir düşüncedir.sonuçta bizim ne yazıp çizdiğimizin çok fazla önemi yok . çünkü başımızda ki imparator en iyi dizilişi bizlere sunacaktır.yine geçen sene ki gibi tutku ve coşku ile oynayan takımı bize izletecektir.sistem olarak ne oynadığımızın değil sahada mücadele edecek 11 aslanın galatasaray’ın alıştırdığı ve bu ülkeye kazandırdığı hücum presini nekadar sahaya yansıtabildiği önemli.
  • 7271
    bir takım elinde inanılmaz kalifiye merkez orta saha oyuncuları bulundurur da bunların pas gücünden yararlanamaz mı? evet yararlanamaz (bkz: galatasaray futbol takımı) !

    bir kaç sene evvel şu an elimizdeki oyunculara sahip olacağımız söylense hepimiz "hassittir pezeveng dalga mı geçiyon bizlen?" derdik sanırım. ama gerçekten de şu an takımımız öyle bir halde ki ben hala kendimi pes veya fifa'da gibi hissediyorum maç izlerken. orta saha oyuncularımıza baktığımızda ( kanatlar hariç) yetenek bazında en az bayern orta alanıyla kapışacak seviyede. forvetlere baksan burak'ın mario gomez'den neyi eksik? drogba ile mandzukic'i hiç karşılaştırmayalım isterseniz? ama gelin görün ki a dostlar iş bireysel olarak oyuncuların kalitesiyle bitmiyo maalesef. önemli olan elindeki adamları kullanabilmek.

    şimdi bahsettiğim orta saha elemanlarımızın başında sneijder, selçuk, melo ( son maçlarda ne kadar sövsem de), hamit ( bence kendisi kanat değil kesinlikla orta alanda oynamalı artık ) gelmekte. teker teker inceleyecek olursak:
    -sneijder: top tekniği elittir. verdiği paslar elit düzeydedir. top saklar. alex gibi klasik on numara değil gereğinde geri gelir pres yapar. şutları ve duran top kullanma becerisi elit düzeydedir. kısacası kendisi dünyanın en iyi 10 orta sahası içerisindedir tartışmaya bile gerek yok.
    -selçuk inan: top tekniği elit düzeydedir. pasları elit düzeydedir. duran top kullanma becerisi elit düzeydedir. şu an liverpool'da gerrard emekliliğini açıklasa gerrard'ın yerini doldurabilecek bir kaç box to box orta sahadan biridir abartısız. son bir kaç maçta sahada basmadık yer bırakmadı, deli gibi koştu tabiri caizse ciğersiz orta saha performansı sergiledi.
    -hamit altıntop: her ne kadar haklı olarak kanat performansı eleştirilse de hamit oynadığı zaman orta sahanın direncinde gözle görülür bir pozitif etki yaratıyor. artık bayern'deykenki fizik gücü yok. hızını çok fazla kaybetti. hamit'in eskiden çok sevdiğim bi özelliği vardı, karşısındaki oyuncunun önünde kazma kazma duruken bir anda çalım atıverirdi ve bunu bilekleriyle değil de kuvvetli olan vücuduyla yapardı. yani kaba tabirle paldır küldür geçerdi karşısındakini. ama artık o eski kuvvetinden de eser yok. ona eskilerden sadece top tekniği ve bitmek bilmek bilmeyen mücadele hırsı kaldı. her ne kadar adam geçmek için fiziğini kullanamasa da top kapma konusunda fiziğini çok iyi kullanabiliyor. ve bence fatih terim onu kenarda kullanarak resmen eritiyor. hamit de selçuk ve sneijder gibi üst düzey top tekniğine sahip. duran toplarda o da çok usta özellikle uzun mesafeli olanlarda.
    -melo: ve geldik zurnanın zırt dediği yere! felipe melo geçen sene izlediğim en iyi orta saha performanslarından birini seyrettirmişti bana. ve tüm galatasaray taraftarları gibi benim de takdirimi kazanmıştı. geçen sene eleştirebileceğimiz tek olumsuz yanı tehlikeli bölgede topla çok oynamasıydı. bu sene ise gerek yaz dönemi kampına çok geç katılması, gerek yoğun maç trafiği derken kendini toparlayamadı. ve belki taraftarın gözünde kredisi en yüksek oyuncuyken oynadığı çok kötü futbolla kredisini belki de en çabuk tüketen oyuncu oldu. her ne kadar kötü oynasa da bu kötü haliyle bile orta sahaya kattığı olumlu şeyler var. bir kere orta sahdaki sertliği sağlayan ana karakter melo. top tekniği bence en az sneijder'inki kadar. müthiş uzun paslar gönderebiliyor. orta alandaki ağır pres yükünü çekebilecek kapasiteye sahip tek kişi.

    evet arkadaşlar! işte orta alan oyuncularımız. bu adamlardan ikisinin en iyi performanslarına geçen sezon canlı gözlerle şahit olduk. sneijder ve hamit'in de kalitelerini bilmekteyiz. bizim göbek orta sahalarımız sizce bayern orta alan oyuncularıyla kapışır mı kapışmaz mı? bence evet!

    peki böyle hayvani bir göbek dörtlümüz varken neden onların bu pasör özelliklerini ve pres özelliklerini maksimum kullanabileceğimiz ve üstelik de iki tane gol makinesi forvetimizi kesmeden oynatabileceğimiz 4-3-1-2 ile sahaya çıkmıyoruz ki? hücum yaparken ileri ikilinin arkasına koyarsın sneijder'i onu selçuk ve hamit ile desteklersin, emniyet pimi olarak da melo'yu bırakırsın geride. iki tane de çok iyi hücumcu beklere sahipsin. sizce hücum yaparken zorlanır mıyız? ha ama diyeceksiniz ki top rakipteyken beklerin önü boş kalır! o zaman da top rakipteyken rakip soldan geliyosa selçuk sola doğru kayar riera'yı destekler, sneijder geriye yaklaşır, melo selçuk'a doğru yanaşır. eğer sağdan gelirse rakip; hamit manu'yu destekler, sneijder yine geri doğru yaklaşır, melo da hamit'e doğru yanaşır. böylece savunma yaparken portatif kanat oyuncularına sahip olursun. ayrıca orta sahada geçen seneki gibi, hiç olmasa onun yarısı gibi özellikle hamit, selçuk, melo ile yukarıda belirttiğim şekilde yapacağımız pres rakip orta alan oyuncularını çok yıpratır. ve böylece orta alanda kazanıp sneijder'la buluşturacağımız toplar ileride özellikle burak için çok güzel pozisyonların hazırlanmasını sağlar. drogba ise kalabalık defansın arasında tank görevi yapar. üstüne üstlük ceza sahası çevresinde buluşacağı her top bizim için gol şansı demek olur.
  • 7274
    --- alıntı ---
    spor toto süper lig'de 25. haftaya girerken şampiyonluk yarışı da iyiden iyiye kızışmaya başladı. beşiktaş'ın fenerbahçe'yi mağlup etmesinden sonra en iddialı rakibi olarak gösterilen fenerbahçe ile olan puan farkını 7'e yükselten galatasaray artık tam anlamıyla kenetlenmiş durumda.

    beşiktaş ile 5, fenerbahçe ile de 7 puanlık bir fark bulunan galatasaray'da teknik direktör fatih terim, hem futbolcuları ile hem de abdürrahim albayrak ve ali dürüst ile yaptığı toplantıda 'şampiyonluk için hiçbir demeç' verilmemesini istedi.

    kalan 10 haftada 4 deplasmana gidecek olan galatasaray'da en büyük hedef, sezonun 33. haftasında kadıköy'de oynanılacak olan fenerbahçe maçına şampiyon olarak çıkmak. geçen sezon kadıköy'de şampiyonluğunu ilan eden ve taraftarlarına büyük bir sevinç yaşatan galatasaray, bu sezon da şükrü saracoğlu stadı'na şampiyon apoleti ile çıkarak bir kez daha büyük bir başarının altına imza atmak istiyor.

    galatasaray'da görev yaptığı daha önceki dönemlerde de bu tarz motivasyon yöntemlerine başvuran terim, şampiyonlar ligi'nde manchester united ile old trafford'da oynanacak maçtan önce de florya'daki panosuna "kaybetmekten korkma! bir şeyi kazanmak için, bazı şeyleri kaybetmelisin ve unutma kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin" şeklinde bir cümle yazmıştı.

    --- alıntı ---
  • 7275
    sürekli geçen sezonla kıyaslanıp eleştirilen takım.
    2011-2012 sezonunda olması gerektiği gibi yoğun pres uygulayan bir geçiş takımıydık. teknik kapasiteden ziyade çoşku ve baskı ile iş yaptık.ancak bu taktiğin sürdürülmesi imkansızdı öylede oldu.
    neden sürdürülemezdi peki bu taktik cevap basit o sistemde oynamak için ortada ki ikilinin* iki yönlü olarak oynayıp kanat gözüküp aslında orta saha oyuncuları olan kenar adamlarından* destek almasıydı bunlara ek olarak ileri uçta elmander gibi sürekli defansı yoran gerektiğinde orta sahaya kadar gelip defansa yardım eden çok formda bir adam vardı ikinci yarı bu sisteme tam oturan necati katıldı takıma ve oynadığımız bu kaos futbolu rakipleri bezdirici bir hal aldı.
    bu sistem geçiş sürecinde bizi zirveye taşıdı ama olması gerektiği gibi ya da başka açıdan bakarsak kaçınılmaz şekilde bu sistemden vazgeçmek zorunda kaldık.şimdi yeni bir sistem oluşturma sürecindeyiz eminim teknik ekibin planları vardır bu seneyi böyle bitirdikten sonra yaz transfer döneminde yeni oynayacağımız sisteme göre transferler yapılacaktır.

    bana göre bir sonraki sezon kalmaları durumunda 11de yeri garanti olan futbolcularımız sistemden bağımsız olarak şu şekilde

    muslera -*** -semih-***-***-selçuk-***-hamit-sneijder-burak-***

    ***lı bölgelere transfer yapılır yada takımda ki diğer oyuncular yerleştirilebilir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın