35901
bu takım lig için son derece yeterli ki bu takım 23-24 sezonunda 102 puan gibi lig tarihinin rekor puanını topladı. ondan önceki sezon da galatasaray tarihinin rekor puanıydı. hadi şampiyonluk yarışı bize bu puanı toplatmış olsun, çok da fark etmez. bu takım en zor anadolu deplasmanlarında bile puan kaybına çok uzak profilde bir takım. anadolu takımlarının zayıflığı falan bunda yan faktör. anadolu takımları ne zaman güçlü oldu ki. asıl faktör hep galatasaray'ın kendi gücü veya profili oldu. 13. olan galatasaray da avrupa'da kısmi başarı elde etti ama lig için son derece yetersizdi. ayrıca türk takımları 2-3 sezondur avrupa'da çok iyi ülke puanı topluyor. yani asıl mesele galatasaray ve fenerbahçe'nin güçlenmiş olması, anadolu takımlarının zayıflığı değil.
aynı zamanda bu takım avrupa için de yetersiz değil ama avrupa'da defolarını göstermeyecek özel bir plana sahip değil. ligde oynadığı kadar avrupa'da oynadığı zaman yetmiyor. ligde ön alan presini avrupa'da da yapınca işliyor. herkes bu takımı geçen sezonki avrupa performansıyla gömüyor. ama kopenhag veya bayern maçlarındaki saç baş yolduran şanssızlığımızdan bahsetmiyor. iki maçın da ilk 30 dakikasında 3-0 önde olabilirdik. ama sonuç almak da bu işin parçası, alamıyorsak oyundan düşmememiz lazım. geçen sezonki en büyük sıkıntımız maç içi istikrardı. ayrıca şampiyon kadroyu bozmuş ve sol bek-8 numara ihtiyaçlarını da giderememiştik o dönem. yani takımımız yeni transferleriyle hazır olamamış, üstüne bazı mevkilerde bariz eksiktik. gerçi yönetim sağolsun hala 6-8 numarayı almış değil.
negatif bakış açısına sahip taraftara saygı duymakla birlikte onların da travmalarla bazı şeyleri abarttığı kanaatindeyim. özellikle fenerbahçe mağlubiyeti bu taraftarı çok geren bir şey oldu. galatasaray taraftarının en büyük sıkıntısı galatasaray'ın ne olduğunu bilmemesi ve beklentiyi yönlendirememesi. bazı taraftarlar kopenhag gibi olmalarını istiyor takımlarından. o kopenhag city'ye bile kafa tutmuş bilmem ne. alakası yok, tutamadı. adamlar 27 şut atmış, kopenhag sadece 4. city ezdi geçti o maçta, istersen 130 km koş, yetmiyor. çünkü arada çok büyük kalite farkı var. o farkta teknik fiziği dövüp geçiyor. galatasaray ne peki? hadi real madrid'i city'yi geçtik. seviyesi ne? onu geçtim gerçek galatasaray ne? 4-5 sezon önce avrupa'da grubunda sadece 1 puan alıp sonuncu olan takım mı? ligde 13. olup avrupa'da grubunda lider çıkan takım mı? yoksa tarihimizde 3-4 defa aralıklarla yaptığımız çeyrek final takımı mı? hiçbiri mi? bilemiyoruz. ama galatasaray'ın başarıya pek plan yapmadan bile gelebildiğini, bir başarı kültürünün olduğunu ama seviyesini, istikrarını korumakta zorlandığını biliyoruz. tek istikrarlı dönemimiz 1996-2002 arası. kulüp tarihindeki büyük başarıların yarısı zaten o dönemde gelmiş.
abartılı durum tespitlerinden ve yetersiziz diye popülizm dolu transferlerden kaçınmak gerek. bu yönetim zaten transferde beceriksiz ama çok becerikli olsalardı en azından erden timur kadar becerikli olsalardı 10 tane daha adam alsaydık çok daha iyi olmayacaktı takım. çünkü istikrarı da bozmuş olacaksın. çok transfer değil çokça istikrara önem vermeliyiz. bunu söylerken de tabi ki mevkisel eksiklikleri dikkate alarak transfer yapmalıyız. ama galatasaray şöyle yetersiz böyle yetersiz diyip oyuncularını inanılmaz değersizleştiren bir taraftar anlayışı var. taraftar aslında ya kopenhag istiyor ya real madrid. kopenhag olsak bu takım yeteneksiz diye eleştirecek yine. real madrid olsak, zaten mümkün değil de batıp gideceğimizin farkında değil. kulüp aklı olmayınca, galatasaray'ın et mi balık mı olduğu belli olmayınca her kafadan bir ses çıkıyor artık. bunları yazıyorum ama inanın ben de bazen ne istediğimi bilmiyorum. sürekli kafam karışıyor.
aynı zamanda bu takım avrupa için de yetersiz değil ama avrupa'da defolarını göstermeyecek özel bir plana sahip değil. ligde oynadığı kadar avrupa'da oynadığı zaman yetmiyor. ligde ön alan presini avrupa'da da yapınca işliyor. herkes bu takımı geçen sezonki avrupa performansıyla gömüyor. ama kopenhag veya bayern maçlarındaki saç baş yolduran şanssızlığımızdan bahsetmiyor. iki maçın da ilk 30 dakikasında 3-0 önde olabilirdik. ama sonuç almak da bu işin parçası, alamıyorsak oyundan düşmememiz lazım. geçen sezonki en büyük sıkıntımız maç içi istikrardı. ayrıca şampiyon kadroyu bozmuş ve sol bek-8 numara ihtiyaçlarını da giderememiştik o dönem. yani takımımız yeni transferleriyle hazır olamamış, üstüne bazı mevkilerde bariz eksiktik. gerçi yönetim sağolsun hala 6-8 numarayı almış değil.
negatif bakış açısına sahip taraftara saygı duymakla birlikte onların da travmalarla bazı şeyleri abarttığı kanaatindeyim. özellikle fenerbahçe mağlubiyeti bu taraftarı çok geren bir şey oldu. galatasaray taraftarının en büyük sıkıntısı galatasaray'ın ne olduğunu bilmemesi ve beklentiyi yönlendirememesi. bazı taraftarlar kopenhag gibi olmalarını istiyor takımlarından. o kopenhag city'ye bile kafa tutmuş bilmem ne. alakası yok, tutamadı. adamlar 27 şut atmış, kopenhag sadece 4. city ezdi geçti o maçta, istersen 130 km koş, yetmiyor. çünkü arada çok büyük kalite farkı var. o farkta teknik fiziği dövüp geçiyor. galatasaray ne peki? hadi real madrid'i city'yi geçtik. seviyesi ne? onu geçtim gerçek galatasaray ne? 4-5 sezon önce avrupa'da grubunda sadece 1 puan alıp sonuncu olan takım mı? ligde 13. olup avrupa'da grubunda lider çıkan takım mı? yoksa tarihimizde 3-4 defa aralıklarla yaptığımız çeyrek final takımı mı? hiçbiri mi? bilemiyoruz. ama galatasaray'ın başarıya pek plan yapmadan bile gelebildiğini, bir başarı kültürünün olduğunu ama seviyesini, istikrarını korumakta zorlandığını biliyoruz. tek istikrarlı dönemimiz 1996-2002 arası. kulüp tarihindeki büyük başarıların yarısı zaten o dönemde gelmiş.
abartılı durum tespitlerinden ve yetersiziz diye popülizm dolu transferlerden kaçınmak gerek. bu yönetim zaten transferde beceriksiz ama çok becerikli olsalardı en azından erden timur kadar becerikli olsalardı 10 tane daha adam alsaydık çok daha iyi olmayacaktı takım. çünkü istikrarı da bozmuş olacaksın. çok transfer değil çokça istikrara önem vermeliyiz. bunu söylerken de tabi ki mevkisel eksiklikleri dikkate alarak transfer yapmalıyız. ama galatasaray şöyle yetersiz böyle yetersiz diyip oyuncularını inanılmaz değersizleştiren bir taraftar anlayışı var. taraftar aslında ya kopenhag istiyor ya real madrid. kopenhag olsak bu takım yeteneksiz diye eleştirecek yine. real madrid olsak, zaten mümkün değil de batıp gideceğimizin farkında değil. kulüp aklı olmayınca, galatasaray'ın et mi balık mı olduğu belli olmayınca her kafadan bir ses çıkıyor artık. bunları yazıyorum ama inanın ben de bazen ne istediğimi bilmiyorum. sürekli kafam karışıyor.