resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:Panathinaikos
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 29751
    kızılacak çok fazla şey var ama esas üzüldüğüm en çok onun oynatabildiği dikine futbol, tam saha pres taktiklerini bırakıp şampiyonluğu bunu deneyen başkalarına bırakması.

    çokça kez yazdım ama istediğim 2021-22 sezonunda saha içine odaklanıp yeni yönetimle birlikte şampiyonluk sayısını 10’a çıkarıp emekli olması. hocanın hataları çok ama kazandırdıkları sayesinde rakiplerimizle makası açtık.

    saha içine odaklanmayıp tff’nin ve rakiplerin oyununa gelmeye devam edecekse ben de devam etmemesinden yanayım. bu konuda da sağlıklı ve kulübün haklarını savunmak için ağzını açabilen bir yönetim iş görecektir.
  • 29752
    milyar euro’nun döndüğü sektörde nasıl “sezonlar sana feda olsun hocam” dendiğini anlamadığım teknik direktörümüz.

    adı fatih terim olmasa şu son 2 senede yaptıklarını başka biri yapsa yaka paça kovulurdu kulüpten. mancini 6 yiyerek başlamış, ligde ilk 6 maçta 1 galibiyet almış takımı cl’de gruptan çıkarıp ligde 2.yaptı küfür kıyamet gırlaydı o zamanlar.

    bu yüzden adı fatih terim de olsa “şampiyon olmayalım nolacak ki yeter ki hocam kulübede olsun” tavrı yanlış. şampiyon olmamak da problem değil. bir sistem kurup yükseldiğini görürsün bu sene olmadı seneye olur dersin de 2018’den beri takımın başında olan hoca için oyunun herhangi bir tarafında umudu olan var mı ?
  • 29753
    galatasaray futbol takımı'nın başında olduğu her zaman bir teknik direktörden çok futbolcuları için bir baba gibi olan türkiye'nin yaşayan efsane teknik direktörüdür.

    bu baba gibi olma özelliği devam etmektedir. teknik, taktik konusunda ise şapkadan türlü türlü hayvanlar çıkaracağım diye uğraşmaktadır. bunun nedeni ise elindeki kadronun nitelik yetersizliğindendir. sonra ise başarıdan uzak bir döngüye giriyor.

    aslında kadrolarının yetersizliğinde çoğunlukla kendisinin de payı vardır. şöyle ki; kendisiyle başarılı olduğumuz dönemlere dikkatli baktığımızda saha içinde oynayan(o zamanki yönetimlerin kendisinin aldığı) "aklı olan" en az 2 futbolcu takımda oynuyordu. daha sonraları ise koşan, mücadele eden oyuncuları daha çok sevdiği için transferlerde sırf koşuyor, mücadele ediyor diye olmadık oyuncularda ısrar etmeye başlıyor. bu sıralarda yıllar geçerken elindeki "aklı olan" futbolcuları yavaş yavaş takımdan gönderiyor(ya da yönetim satıyor para getirdiği için). başarılı süreçten başarısızlığa geçiş de böyle gerçekleşiyor. evet sahada koşan bir takım oluyor ama akıl olmadığına maçlarda kafası kesilmiş tavuk gibi koşuyor anca takımımız. işimiz şansa kalıyor.

    2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarına göz atıp önceki 2 sezondaki başarılarda neler eksik görebiliriz. fernando francisco reges ve mariano ferreira filho bu iki isim yaşlıydı çok koşamıyordu belki ama sahaya akıl koyuyor ve başarı getiriyorlardı. onlar sırasıyla gittikçe biz de hızla eridik.

    2020-2021 sezonundaki galatasaray futbol takımı'nda olan futbolculara baktığımızda aralarında aklı olduğunu bildiğimiz kaç futbolcu var? kendimi zorlayarak feghouli ve falcao için bunu diyebilirim biraz. ikisi de bir var bir yok. belhanda da vardı ama aklı kırk yılda bir çalışırdı. çalışmadığı vakitlerde zararı olurdu.

    2021-2022 sezonu öncesinde 3 ayrı bölgeye 3 aklı olan futbolcuyu yeni yönetim fatih terim'e rağmen zorla transfer etmeli. zorla diyorum çünkü fatih hocaya kalsa gider yine koşan mücadele eden adama yönelir. koşan, mücadele eden ve aklı olan bir futbolcuyu türkiye'ye kimse getiremez zaten o ihtimali unutalım.

    işin özü; fatih hoca bir futbolcunun isteyebileceği bir teknik direktördür. fatih hoca ise takım içerisinde tek akıl kalırsa başarısız olmaya mahkumdur. yani bir maç oynanırken sahada en az 2 aklı olan futbolcu yer alacak ve kendisi de bir akıl olarak saha kenarından takımını yönetecek. saha kenarında tek akıl kalınca yetmiyor takıma.

    bu şartlar gerçekleşirse fatih terim hocamızla devam edelim derim. ancak bu şartlar gerçekleşmeyecekse fatih hoca bırakmalı yol yakınken. 2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarında yavaş yavaş güvenimden silmeye başladı maalesef. böyle devam edip ısrarında da devam ederse daha çok şapkadan hayvan çıkarmaya gayret eder ve biz de maçları izlerken sinir krizleri geçirmeye devam ederiz. en sonunda ise fatih hocayı kötü anmaya doğru eğilim gösteririz. bu gerçekleşmeden fatih hoca bırakmalı bence. bir insanla ilgili yaşadığımız son şey neyse akılda ağırlıklı olarak kalan da o olur. yani kendisini kötü hatırlarız. hele ki yeni nesil geçmişteki yaşatılanları hissetmediği için kendisini kötü bilmekte zorlanmayacaktır. metin oktay ne kadar iyi futbolcu olursa olsun takımımızda başarı elde ederse etsin eğer gidip de fenerbahçe'de oynasaydı bugünkü gibi anmayabilirdik kendisini. yani, iyiyken bitirmekte fayda var.

    kendisiyle yeniden başarılar yaşamak istiyorsak takımımıza en az 2 aklı olan futbolcu almalıyız. o zaman başarı garanti gibi bir şey olur bizim için.

    bilgi: akıldan kastım oyun kurabilen, futbol aklı gelişmiş olması.

    fatih terim'in takımımızın başına bu son gelişinde buraya da yazmıştım "başkalarıyla denedik ama sensiz olmuyor. sonuna kadar takımın başında kalmalısın." diye. kulüp kimyamıza kendisinden iyi uyan bir isim yok ortalıkta ve ararken çok zaman kaybedebiliriz. bu yüzden kalmalı görüşündeyim. fakat öyle bir hale geldi ki bu durum, artık toksik bir duruma dönüştü. aramızdaki sevgi yavaş yavaş zehirlenmeye başladı. bu yüzden bahsettiğim takımdaki şartlar gerçekleşmezse yol yakınken veda etmesi herkes ve aramızdaki sevgi için en iyisi olacaktır.

    edit: ortalıkta "her yıl şampiyon olacaksın diye bir şey yok." gibi bir laf dolaşıyor. evet belki her yıl olamazsın ama iki yılda bir olmalısın. büyük bir kulüp olmak bunu gerektirir. ve biz 2 yıldır şampiyon olamıyoruz. kötü oynayarak, daha doğrusu ne oynadığımızı bile bilmeden.
  • 29754
    (bkz: süper lig 2020-2021 sezonu)

    özellikle mart-nisan performansları oldukça kötüydü ama şu bir gerçek;

    şampiyonluğu çalınmıştır. sadece onun değil, 30 milyonluk galatasaray camiası'nın şampiyonluğu çalınmıştır. 30 milyonluk galatasaray camiası da bu yaşanırken öylece izlemiş, şimdi de şampiyonluğunu çalanların şampiyonluk hediye ettiği camiayı tebrik etme yarışına girmiştir.

    hocanın (aslında galatasaray'ın) şampiyonluğunu çalanlar buna türkiye süper ligi 2002-2003 sezonu ve süper lig 2018-2019 sezonu'nda da kast etmişlerdir, ilerleyen sezonlarda da kast edeceklerdir. bu kasıtlar yaşanırken kuvvetle muhtemel kendi camiası da hocanın arkasında durmayacaktır, hatta belki de şimdi olduğu gibi hocanın altını oyacaklardır.

    hocanın bırakması kendi adına belki de daha hayırlı olacak. en azından açık düşmanları ve dostmuş gibi davranan düşmanları efsanesini daha da lekelemez. türk futbolunda anadolu efes gibi bir takım olsa ergin ataman'ın yaptığını yapsın derdim de maalesef futbolumuzda öyle bir takım yok. belki yurtdışı düşünebilir tekrar.

    peki hoca gidince bize ne mi olacak? çok basit. bazı sezonlar şampiyonluklarımız çalınmaya devam edecek, bazı sezonlar buna gerek bile kalmayacak, nadiren de (4-5 senede 1 belki) şampiyon olacağız. galatasaray'ın türk futbolundan tasfiyesi tüm hızıyla devam ederken fazlasını beklemek de hayalcilik olur zaten. ek olarak;

    - her sezon teknik direktör değişikliği,
    - uzun yıllar süren derbi kazanamama serileri,
    - tribünlerde sürekli yükselen "x hoca istifa", yönetim istifa sesleri,
    - 15000 seyirci ortalamalı sezonlar,
    - scout transferlerinin tamamen rafa kalkması,
    - altyapıdan 1 tane bile oyuncunun ismini bilmediğimiz günler,
    - 1959 öncesi şampiyonluk yalanı'nın kabulüyle birlikte "galatasaray 3. büyük oldu" algısının yavaş yavaş zihinlere yerleştirilmesi

    gibi rezillikleri de bol bol yaşayacağız maalesef. bunlar çok uzak ihtimaller gibi geliyorsa 2004-2011 ve 2013-2017 arası dönemleri hatırlamak lazım. o dönemlerde yaşadıklarımız tam olarak bunlardı zaten. kaldı ki günümüz türkiye'sinde galatasaray düşmanlığı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda, allah korusun 2004-2011 ve 2013-2017 dönemlerini bile aratabilir bize gelecek.

    yani sonuç pek hayırlı olurmuş gibi gelmiyor şahsi düşünceme göre. ama uzun vadede belki de hayırlı olur, belki yaşayacağımız derin acılar galatasaray camiasına;

    - hakkını savunmayı, reaksiyon vermeyi,
    - kulübüne sahip çıkmayı,
    - birlik olup savaşmayı,

    öğretir (hiç sanmasam da). bu saydıklarımı öğrenemezsek durum hiç iyi noktalara gitmiyor. camia olarak bu kadar pasif ve basiretsizken 1925-1985 arası galatasaray'ına dönmemiz bile çok çok uzak bir ihtimal değil.

    ama tabii bu saydıklarımın hepsi farazi. hoca görevinin başında kalmaya devam edecektir ve sonuna kadar savaşacaktır. savaşı kaybedip ayrılsa bile camiası onu çağırdığı, ona ihtiyaç duyduğu anda geri dönecektir. öyle bir durumda hoca çıkıp "ne haliniz varsa görün, yaşadıklarınız size müstehak" dese hiçbir şey diyemem ama hocanın galatasaray sevgisi bu söylemlere müsaade etmeyecektir. tabii umarım iş bu noktalara hiç gelmez; hoca tüm türk futboluna karışan tüm kişi, kurum ve grupları karşısına aldığı ve yapayalnız kaldığı bu savaşta en azından artık camiasının desteğini alır ve yine zafer kazanır. parlak bir geleceğe sahip olmamız adına benim tek umudum bu.
  • 29755
    kendisi bu sene beni özellikle ikinci yarıda çok üzdü. ilk yarıda yetersiz kadroya rağmen bir oyun planı olan, sahada ne yaptığını bilen bir takım vardı. kalede ilk önce fatih öztürk, sonra okan kocuk olmasına rağmen az gol yiyen; takım savunmasını iyi yapan; ileride yetenekli oyuncuları ile gol arayan bir takım vardı. sezona iyi başlayan savunma hattı ryan donk ve marcao ile kendi sahasından iyi çıkıyor omar elabdellaoui ve sürpriz emre taşdemir performansı ile beklerini işletiyordu. ön liberoda taylan antalyalı şapkadan çıkan tavşan olurken, arda turan yüzünden orta saha oynatılıyor denen emre kılınç'ın orta sahaya kazandırdığı koşu gücü ve arda'nın boşalttığı sol kanattaki alanlara olsun, ceza sahasına olsun yaptığı koşularla rakip savunmanın dengesini bozuyordu. sağ kanatta younes belhanda ve sofiane feghouli anlaşması gemiyi yürütürken oğulcan çağlayan'ın sürpriz performansı sonrası hem savunma gücümüz hem de rakip ceza sahasındaki oyuncu sayımız artarken feghouli'nin orta sahaya çekilmesiyle sol oyun kurucu marcao sahada olmasına rağmen eksikliğini hissettiğimiz sağ oyun kurucuyu buluyorduk. mbaye diagne'nin goller bulsa da pas istasyonu olmaması belimizi bükerken savunma arkası koşu yapan hızlı bir oyuncu bulamamamız bir diğer eksikliğimizi gözler önüne seriyordu. hocaya ilk yarı için sormak istediğim iki nokta var. birinci fatih öztürk neden alındı ve oynatıldı? ikinci ise muhammed kerem aktürkoğlu neden kullanılmadı? bu iki durum dışında elindeki malzeme ile en iyisini yaptığını düşünüyorum.

    ikinci yarıda hoca haklı olarak pas istasyonu da olabilecek net bir bitirici (mostafa mohammed), savunma arkasına koşu atabilecek hızlı bir oyuncu (henry onyekuru) ve feghouli ile bütün sezonun bitmeyeceğinden olsun, asıl mevkisi orta saha olan bir oyun kurucu isteğinden olsun bir orta saha (irfan can kahveci) istedi. bu oyunculardan ikisi alınırken bana göre en önemlisi olan irfan yerine gedson fernandes alındı. omar'ın talihsiz sakatlığından dolayı (deandre yedlin) ve radamel falcao'ya güvenilmeyeceğinden diagne de gidince (halil ibrahim dervişoğlu) iki transfer daha yapıldı. burada en büyük sıkıntı irfan yerine gedson'un gelmesi oldu. irfan iyi, gedson kötü olduğu için değil. bize irfan tarzı oyuncu lazım olduğu için. gedson bir tempo oyuncusu iken irfan oyun kurucu. bizim takımda tempo işini emre kılınç yapıyordu zaten. emre'yı çıkar ömer bayram'ı koy, o da yapar. türkiye'de oynuyoruz sonuçta. ama oyun kurucu eksiğimiz vardı. feghouli'nin bir sağlam bir sakat olması, performansının artması için üç ayları beklememiz gerektiği gibi sebeplerden güvenemiyorduk. belhanda zaten bozuk saat gibiydi. bu yüzden bize irfan lazımdı ama olmadı. burada bir suçlu bulamayız tabi. yapacak bir şey yok ama alternatif gedson olmamalıydı. emre kılınç ve gedson'un özellikle ikinci yarının başlarında yanyana oynadığı maçlara bakın. oyun kurma anlamında büyük sıkıntılar çektiğimizi göreceksiniz. zaten gedson aşırı formsuz gelmişti. bu da eklenince orta sahamız çöktü. hoca burada büyük hata yaptı. gedson'u belhanda veya feghouli ile oynatmalıydı. ne olursa olsun bu iki oyuncu sahaya bir nebze de olsa akıl koyuyorlardı. üst üste puan kayıplarının olduğu döneme bakalıcak olursa orta sahada oyun kurucu yok. sol kanatta da arda yok. hoca bu dizilişleri nasıl yaptı hayretler içerisindeyim. ikinci yarıda takımı bir türlü oturtamadı. görevleri de oturtamadı, oyun planını da oturtamadı. hiç transfer yapılmasa devre arası eminim daha iyi giderdi takım. hocaya ikinci yarıdaki ilk ve en büyük eleştirim bu. takımı sayamadık bir türlü gözü kapalı. yapamadı hoca bunu. ikinci ve bu da oldukça büyük eleştiri, takım fizik olarak da mental olarak da gitgide düştü. takımın antrenman temposunun her geçen gün yetersiz hale geldiğine inanıyorum. ayrıca takımda olumsuz da bir hava var. bu şartlarda bu kadar oyun olur. hoca ikinci yarıda sahaya kafasını vermedi net şekilde. ilk yarıdaki daha yetersiz kadroyla belli bir oyun oynayan takımın, ikinci yarıda temel eksikleri (en büyük sorun orta sahamız bana göre) olsa bile daha iyi bir kadroyla dağılmasının başka açıklaması (elbette sakatlıklar, pandemi, belhanda'nın ayrılışı, hoca ile başkan kavgası, başkan ile genel kurul kavgası, hoca ile federasyon kavgası, hakem hataları, rakiplerin kollanması, anadolu takımlarının bize karşı ekstra motivasyonları da etken olmadı değil.) yok.
  • 29757
    motive olmuş terim ile motivasyonu bozulmuş terim arasındaki farkı 20-21 sezonunda net gözlemledik.

    fatih öztürk, linnes, emre taşdemir, donk oğulcan gibi isimlerle çıkıp da rakiplerini ezdiği maçlar olduğu gibi, mohammed falcao feghouli babel onyekuru vs hepsini kullanıp kaleye yaklaşamadığı maçlar da oldu.

    sene başında taylanı yeni mevkiye adapte edip sezonda ayakta kalmamızı sağlayan da kendisi, hazır gelen onyekurunun gözlerimizin önünde çöküşüne şahit olmamıza neden olan da.

    8 maç üst üste ki içinde trabzon, fener, başakşehir alanya gibi maçlar var kazanan da kendisi, ankaragücü rize hatay gibi takımlara üst üste 5 maçta 4 kez puan bırakan da.

    taraftar olarak hala terimin arkasındayız, çünkü kendisi bize yapabileceklerini zaten ispat etti ve bu sezon da büyük hocalığında esintiler sundu.

    taraftar olarak yetti artık bıraksın da diyoruz, çünkü biliyoruz ki camiadaki en küçük kıvılcımlar kendisi tarafından yangına çevriliyor, motivasyonu inanılmaz bozulabiliyor; üstüne üstük de motivasyonu bozuk terim’in takımı ne sahada top oynuyor, ne de bireysel olarak iyi durumda gözüküyor.

    kısacası hoca bu sene taraftarların kafasını çok karıştırdı, 1 haftada tüm taraftara helal olsun dedirtip ertesi hafta en büyük destekçisinin aklına bile acaba bırakma zamanı gelmiş miyi getirtti.

    sevgili hocam, şampiyonluktan kimsenin ümidi kalmadı ama senden beklentimiz, son düdüğe kadar yarışın içinde kalmamızı sağlayacak galibiyetler almamızı sağlaman.

    taraftarların ve dünyanın gözündeki büyük galatasaray imajının oluşumunda büyük katkın var, umarım kendini hatırlar ve taraftarların aklındaki bu ikilimleri olumlu yönde azaltacak bir lig sonu yaşatırsın.
  • 29759
    özellikle son gelişinden beri fatih terim'in standart çözüm yöntemi nedir?
    takımda aksayan bir yer mi var? transfer yap. altyapı nasıl iyi olur? en iyi çocukları bul (önce o çocukların eğitimini sporla birlikte yürütebilecekleri, sabahları iki vasıta değiştirerek antremana gelmedikleri bir sistem kurabilsek keşke). işte bu çözüm yöntemiyle herhangi bir sistem zaten kurulamaz. çünkü bu bir çözüm değil, sorunu öteleme, geçiştirme. işe de yaramıyor. senin sorununu çözmen için kurman gereken sisteme, altyapıya harcanacak para belki 5m euro, transfere harcıyorsun 10-20m euro. sorunun da nihayetinde çözülmüyor. en kötü 2 sene sonra tekrar transfer istiyorsun.
    bu sarmal içinde gidip geliyoruz yıllardır. şu an ekonomik olarak batmamış olmamızın tek nedeni de ffp'nin olması. ffp kalktığı an, bu transfer çılgınlığıyla altın vuruşu yapıp kulübün ocağına incir ağacını dikeceğiz.

    artık çoğu kişi teknik direktörlük konusunda bize katkı sağlayamadığının da farkında. bırakması gerektiğini söylüyor ya da ima ediyor. ama yanında daha üst bir makamda olsun ve galatasaray'ın sonraki 20 yılınının sistemini oturtsun da istiyor (orhan uluca'nın söylediği gibi). bunu yapabilecek olsa, yapmaya niyetlenmiş olsa, son 25 senenin yarısından fazlasında takımın başında olan bir teknik direktör olarak bunu zaten yapardı. altyapıyı düzenlerdi, sistemi kurardı, kulüpte altyapıdan üst yapıya kadar aynı sistemi oynatırdı***. ajax, porto, benfica, dortmund falan olmayı bıraktım, bari altınordu kadar olabilseydik. adamlar uğraşmış bir sistem kurmuşlar. iyi ya da kötü, zaten sistemin işlediğini en erken 5-7 belki 10 sene sonra görebilirsin. sen aynısını yapmak zorunda değilsin ama bir sistem kurmak zorundasın. bizim takımda bir sistem olmadığı gibi sistem kurmaya yeltenen de yok.
    https://tr.euronews.com/...abrikasinin-hikayesi

    hoca, bildiğim kadarıyla bu kulüpten yıllık olarak 18m tl para kazanıyor (imzaladığı zaman 2.5m euro'ya denk geliyordu). bu kadar para verilen bir kişiden ben öncelikle işini düzgün ve eksiksiz yapmasını beklerim, efsanelik falan mevzubahis olmaz. ama fatih hoca üstte bahsettiğim sistemi kuramama dışında da takıma iyi bir futbol oynatamadığı gibi, rakipleri de etüt etmiyor, sanki uğraşmıyor bile. efsaneliğinden önce ben aldığı ücrete ve takıma verdiğine bakıyorum.

    herkes işini önce düzgünce yapacak. ibrahim üzülmez'in dediği gibi, bir insan kötü oynayabilir ama az koşamaz. takımın düzgün çalışmadığını sahaya bakınca zaten anlıyorsunuz, rakibin zayıf yönlerini çalışmadığını da görebiliyorsunuz. yani teknik heyet açısından bakarsak hem az koşuyoruz, hem çok konuşuyoruz, hem de yapılması gerekenleri yapmış gibi pozlar veriyoruz. sanki her şey yapılmış da hala olmamış gibi buz bidonu üzerinde pozlar, ben bu takıma daha ne yapayım havaları! doğru, hafta içi uğraşılmıştır, takım motive edilmiştir, "çocuklar paslı oynuyoruz, sen rakibin sağ bekine devamlı baskı yapıyorsun" denilmiştir ama üniversite sınavına bir sene süre varken çalışmayıp son gece çalışan birinden farkı yok bunun. hansi flick mi demişti emin değilim, "nasıl antrenman yaparsan maçta da öyle oynarsın" diye. bu çok doğru işte, takımın antremanda ne yaptığını sahaya çıktığı zaman görebiliyorsunuz aslında. bizim takım gerçekten de ne taktik, ne yan top hiçbir şeyi düzgün bir şekilde çalışmıyor. çalışmışsa da takıma oturtacak kadar çalışmamış demek ki, takımın kapasitesine göre belki de yüzlerce tekrar gerektiren şeyler bunlar. bunların oturmadığını rahatça anlayabiliyorsunuz.

    ne futbol direktörlüğü, ne başkanlık, ne de teknik direktörlüğü. sistem kurabilecek olsa zaten üstte belirttiğim gibi bu zamana kadar kurardı. başkanlık yapamayacak olmasının nedeni de egosu. kendisinin, aziz yıldırım gibi kendini kulübün çok daha önüne koyduğu bir egosu var. başkanlarla kavga eden biri, başkan olduğunda kimi umursayacak? üstelik hata da kabul etmeyen biri. ne zaman egosunu törpülediği zaman galatasaray'a geldiyse başarılı oldu, ne zaman başarılı olup ego yaptıysa da işler sarpa sardı. yine işlerin sarpa sardığı döneme gelmiş bulunuyoruz, hatta 1-1,5 sezon geçtik o dönemi. o nedenle daha kötüye gitmeden yollarımızı ayırmamız gerekiyor.

    *** fatih terim gidince ne olacak sorusunun cevabı da burada. fatih terim bir sistem kurmuyor, kurmaya niyetli değil, kurmaya çalışıyorsa da başarısız. sistemi kurabilecek adamlara da zaman tanınmıyor (jupp derwall'i zamanında kovmuş olsaydık galatasaray ne durumda olurdu). fatih terim'e tanınan müsamaha kimseye tanınmıyor, sonra fatih hoca'dan başka kimse başarılı olamadı deniyor. bu nasıl saçma bir argüman!
    fatih terim kadar üst üste sezonlarda kulüpte görev almış kimse yok. 1996-2000 arası 4 sezon, 2002-2004 arası yaklaşık 2 sezon, 2011-2013 arası yine yaklaşık 2 sezon, 2017 sonundan beri de yaklaşık 3,5 sezon. bu bir teknik direktör için inanılmaz bir imkan aslında. bu süreçte en az 2 sezon şans verdiğimiz mircea lucescu ve eric gerets (aslında onlar da tam ikişer sezon kaldılar) dışında kimse yok ve bunlar da ellerindeki imkanlara göre bence baya başarılı oldular. yani fatih terim'e verilen şanslar lucescu ve gerets haricinde kimseye verilmemiş (onlara da verilen imkanlar hem zaman, hem kadro kalitesi bakımından kesinlikle çok daha kısıtlıydı). kendisi de bu şansı iyi değerlendirmiş tabii ki ama başka kimselere bu şansı vermezsen onlardan da bu başarıları bekleyemezsin normal olarak.
  • 29760
    kendisine gösterilen vefa, saygı ve inanç çok tehlikeli bir şekilde siyasette gördüğümüz biat kültürü ile karşılaştırılmaya başlandı. ve bunu bu sözlükte sistemli bir şekilde dile getiren "yazarlar" çıkmaya başladı.

    terim'in bu kadar şuursuzca eleştirilmesine karşı çıkanlara bu aşağılamayı ve iftirayı atmak ne kadar doğru peki?

    terim'i savunan hiç kimse son yıllarda oynadığımız kötü futbolu savunmuyor. maalesef lağım çukuru haline gelmiş türk futbolunu tüm etkenleriyle değerlendiriyor fatih terim'in bu formsuzluğuna rağmen devam etmesini isteyenler.

    fatih terim'e vefa göstermek, hala ona inanıyor ve güveniyor olmak "biatçılık", "reisçilik" değildir. elma ile armutu karıştırmayalım, mevzuyu sulandırmayalım.

    başarısızlığa ve kötü futbola bahane yapmaya çalışmıyorum, saha içi eleştirilerin de çoğuna katılıyorum. fatih hoca bizi bunların tam tersine alıştırdığı için takımın ruhsuzluğuna üzülüyorum ancak belli sınırları da çizmeliyiz, böyle bir figüre vefa da göstermeliyiz.

    hoca mevcut konjonktürde güzel oyundan, teknik-taktikten, oyuncu tercihlerinden çok daha önemli şeyler olduğunu, çok daha büyük sorunlarımız olduğunu gösteren bir paylaşım yapmıştı. bunu da es geçmeyelim.

    https://www.instagram.com/p/COQaH47Ll7z/

    ayrıca (bkz: fatih terim/#3141684)
  • 29761
    galatasarayin basinda kalmasi gereken.

    her sene sampiyon olamayiz. bunu bi kere unutmayalim. gonul her sene sampiyon olmak ister bunu da hoca unutmasin. yapacak bir sey yok. boyle zamanlarda insanlar birazcik birbirini kirar, elimizde degil. insanlar bir yilin birikmisligini kusacaklar, hoca biraz sineye cekecek, besiktas sampiyonluk kupasini kaldiracak, sonra milli takimin performansi beklenmeye baslanacak ve haziran ayi itibariyle her sey unutulacak. bir sampiyonlugun kaybi dunyayi basimiza yikmamali. sampiyonluklar alinir kaybedilir onemli degil. onemli olan onumuze bakabilmek, basimizi dik tutup ayaga kalkabilmek.

    oncelikle hocanin takimi etrafinda toplayabilmesi lazim. benim bildigim galatasaray les gibi bir oyunla 2 mayıs 2021 gençlerbirliği galatasaray maçıni ya kaybeder ya da 0-0 falan bitirir. oncelikle degisimin burdan baslamasi lazim. galatasarayin ne olursa olsun bu maci kazanmasi lazim. besiktas 7-0 yenince sampiyon olmadi, sampiyo diyebilirsiniz ama son saniyeye kadar savasmadan olmaz. sen hem bugun, hem de haftaya besiktasa karsi galibiyet icin cikmalisin ve hatta bunu almalisin da. biz bu ciddiyeti istiyoruz. ligi kaybedecegi gorununce kafasinda tatile cikan oyuncular ve yuzu sirke satan bir kulube gormek istemiyoruz.

    sonrasinda hocanin avrupa sampiyonasini izlerken oynattigi futbolu bir dusunmesi lazim. bu yaz ffp yok. uzun yillardir tasima suyla -kiralik onlarca oyuncu- degirmen dondurmeye calisan fatih terim bu yil mohamedin ve onyekurunun alinmasiyla kendine ait olan ve temmuz ortasinda anetremanlara cikarabilecegi saglam iki oyuncuya sahip olacak. kerem ve taylan galatasaray havasini koklamaya alismis olacak. muslera, marcao, lyundama, taylan, onyekuru, mohamed seklinde aslinda baktigimizda koyu olmayan bir omurgaya hali hazirda sahipken bunlarin yanina artik lider 1 ortasaha, kaliteli 1 ofansif ortasaha ve delici bir kanat forvet daha alip seneye icin istahla calismaya baslamasi lazim. oyle 10 tane oyuncu almak zorunda degiliz diagneden gelecek para onyekuru ve mohamedin %80 giderini cikaracaktir. 2-3 milyon euro arasina saracchinin de alinacsgini varsayiyorum. sonrasinda para hesabinin yapilmadan sadece kaliteye odaklanilacak 4-5 iyi transferle daha saglam bir kadro cikarabilir. simdiden liste olusturulup transferler icin calismaya baslamak lazim.

    sonrasinda da hoca sergenin ne yaptigini izlemeli. ne yazikki sergen bugun cikip hocanin 96da yaptiklarini yapiyor. gormemek icin kor olmak lazim. guclu, yer yer sinirlarini zorlayan ve sonuca odakli bir figur. sergenin her sene boyle olacagini dusunmek hayalcilik olur. hayatini icki, kadin, kumar ucgeninde geciren lakayit bir adam sergen. seneye birseyler ters dondugunde besiktasi ne o sahiplenir boylesine, ne de besiktas ona sabreder birkac sene. bu sene kartlarini dogru oynadi, biraz da pandemini yardimiyla (hem dagilabilecegi zamanlarda onu parcalayabilecek taraftar baskisindan uzak, hem de kendisinin konsantrasyonunu bozacak gece kuluplerinden uzak) sampiyonlugu almak uzere. sergen bu sene dikine futbol oynatti, rakibi presle bogdu. besiktas gol yese de bir sekilde atar diyerek hucumu dogru yaptirarak aldi maclarini.

    biz ne yaptik? pas.

    hocanin gunceli yakalayamaya calistigini goruyorum. avrupadaki top takimlar gibi pas yapalim istiyor ama bizim ayaklarimiz o oyunu mukemmel seviyede oynayabilecek insanlar degil. biz az topla rakip kaleye gidebilmeli, rakibi ilerde bogup o kargasadan golu cikarabilmeliyiz. ozledik o futbolu. basalim, ilk 20 dakika oyle bir tempoyla oynayalim ki golle baslayalim kimse bizi engelleyemesin. eski galatasaray gibi. 96-00 gibi, 12-13 gibi. hocanin biraz kendini dinlemesi lazim, sonra da fabrika ayarlarina donmesi lazim.

    ama hala %1 ihtimal olsa bile hala gitmemis olan sampiyonlugu icin takimini bugun ayaga kaldirmali ve kazandirmali.

    baska bir acidan bakarsak besiktasin sampuyonlugu kaybetmesi icin 6 puan kaybetmesi gerekiyordu, hala oyle gerekiyor. haftaya alisamiyende 3 0 yenip son hafta rakibi baski altina alabilirsiniz. bu ihtimal sifir olmadikca sahada ruh gibi gezinen ve 3.lugu kabullenmis bir takim gormek istemiyorum ben.

    bu surecte sampiyonluk git se de kendisinin gitmesini asla istemiyorum. akli basinda hic bir galatasarayli da istememeli. ne olursa olsun, kenarda fatih terimin sahayi idare ettigi bir galatasaray kadar guven veren baska hicbir sey yok.

    sadece fabrika ayarlarimiza donmemiz lazim hocam.
  • 29762
    belki de kariyerinin en kolay şampiyonluğunu elinin tersiyle itmiştir. bunda elbette dış etkenler(hakem rezaletleri, tff'nin ve mustafa cengiz yönetiminin kendisine karşı olan tutumu, rakiplerin saha dışındaki psikolojik baskısı) gibi durumları sayabiliriz.

    fakat bunların hiçbiri böylesine bir efsanenin bizi şampiyon yapmamasına engel olmamalıydı. hadi fenerbahçe neyse de, şu beşiktaş'a şampiyonluk vermek bana koyuyor. fenerbahçe neyse derken kastettiğim yaptıkları yatırımlar ve oluşturdukları kadro derinliği, yoksa loser camia onlar orası ayrı.
  • 29763
    gerek kulüp, gerekse taraftarla olan ilişkisinin bence artık odağı kaymaya başladı ve sağlıksız bir hal alıyor. birkaç maddede anlatmaya çalışayım:

    1-"hoca giderse, şampiyonluklarımız gasp edilecek, biz de yok olup gideceğiz."

    velev ki böyle olacak. kendisi bir insan. yani biyolojik açıdan bulunduğu görevi sonsuza kadar sürdürmeyecek. bir gün illa gidecek. o yüzden "giderse mahvoluruz" şeklindeki yorumların çok tartışılacak bir yönü yok. tartışılacaksa daha mühim olan, mesela gittiğinde arkasında nasıl bir miras bırakacak bunu tartışabiliriz. gelen kişinin devralacağı futbol mirası ne? ya da neden hoca öngörülü davranıp yerine birini yetiştiremedi? bu görevi değil diyebilirsiniz. o zaman ben de bir teknik direktörden fazlası olduğunu söyleyen hocamın neden futbol kültürününü sürdürülmesi gibi hayati bir bu konuda bir teknik direktörden azı olmayı seçtiğini sorarım. zaten buradan da bu maddeye geçeceğim.

    2-"bir teknik direktörden fazlası." bu hoş ama bir o kadar tehlikeli bir anlam içeriyor bana göre. bir teknik direktör + fazlası. şimdi bakalım:

    bir teknik direktör=takımı kurduğu düzene göre oynatan, oyuncularla spor kulübü arasında ilişkileri düzenleyen kişi. şimdi hoca hangi takımı kurdu, takım hangi düzene oynatıyor, oyuncularla ilişkisi nasıl bunlar ayrı ayrı tartışılır. ancak teknik direktörün asli görevi takımı oynatmak diyebiliriz. yani ilk işi bunu yapacak. gelelim fazlasına... fazlası nedir ve fazlası olmaya gerek var mıdır? fazlası... bir açıdan asli sorumluluğu dışında kulübe çeşitli yönlerden katkı sağlamak olabilir. bu da hoş karşılanacak bir şey elbet. ama bu müdahaleler kulüp ve ilişkilerinde daha fazla söz sahibi olma boyutuna çıkıyorsa asli ve ikincil görevlerde karışma var demektir. işin diğer yanı, ilginçtir hoca gibi taraftar da artık daha çok bunu istiyor kendisinden. yani galatasaray haklarını savunsun, diğer kurumlarla, kulüplerle diyaloga girsin vs. o halde burada şöyle bir soru doğuyor: hoca ve taraftar kendisini teknik direktör mü yoksa başka bir sıfatta mı görmek istiyor? bence ikinci şık çok daha ağır basmaya başladı. öte yandan bir teknik direktör takımı iyi oynatıyorsa, fazlasına gerek var mı diye de sormak gerek. bence yok. fazlasına gerek varsa da bu yönetimi ilgilendiren, daha makro bir meseledir. çözümü de yönetimseldir. o nedenle teknik direktörün her iki işi idame ettirmeye çalışması nereden baksanız sağlıksız bir düşünce. bu beklenti doğru da değil. hocaya da haksızlık bana göre.

    3- taraftar "hocanın sözü var" ; hoca "taraftar için dayanıyorum" ilişkisi. bu da işin duygusal ve psikolojik yönü. ama nereden baksanız sağlıksız. taraftar sözünü tutsun diye hocaya kal baskısı yapacak, hoca ne olursa olsun yumruğunu sıkacak, ne olursa olsun yine kalacak. birincisi bir işi düzgün yapabilmek için psikoloji ve sağlık çok önemli. böyle bir koşullamada ne hoca ne taraftar sağlıklı düşünemez. zaten demeçler de bunu gösteriyor. iki ve daha önemlisi, ortada olan da hepsinin üzerinde olan galatasaray. "ne olursa olsun kalmalı", "sözüm var, kalacağım"derken olana da bakmak gerek. ortada koskoca bir kulübün kaderi var ve bu söz ve duygusal ilişkilerin çok üzerinde. o nedenle bu psikolojik gerilimlerin de artık bırakılması akli düşünülmeye başlanması gerek.

    sonuç olarak, gerek hoca gerek taraftarın ilişkilerini, beklentilerini daha akılcı bir şekilde gözden geçirmesi gerekiyor. bence bu asıl mesele olan galatasaray için çok daha doğru sonuçlar verecektir. hem taraftar hem de hocanın bunu istediğine şüphem yok.
  • 29764
    hoca saha dışında çok yalnız bırakılmıştır, transferler yine zamanında gelmemiştir, her şeyden önemlisi de hakemler ekmeğimize kan doğramıştır hepsi doğru.

    ancak yine de fatih hocamız daha önce hepsini yenecek formülü bulmak konusunda gösterdiği dirayeti iki senedir gösteremiyor.

    bunun altında da bana göre şampiyon olduğumuz son iki sene de dahil olmak üzere yeteri kadar saha içi istikrarı olan takım kuramamamız yatıyor. fernando ve gomis gittiğinden beri onların saha içinde ki özgül ağırlığını dolduracak karakterleri takıma karamadık.

    elde ki fena olmayan maya da bir türlü bu sebepler parlamıyor.

    teker teker bakınca muslera, omar/yedlin, marcao, luyindama, saracchi, taylan, gedson, emre kılınç, mostafa, onyekuru, kerem gibi performansı yüksek olabilecek fiziken ve tempo olarak ligin üzerinde olarak değerlendirebileceğimiz futbolcular var kadromuzda.

    ancak gelgelelim hepsi bir süre sonra geldikleri seviyenin altına iniyor. bu durumda bir takım saha içi uygulamaların artık sorgulanması tabi ki de gerekiyor. hocayı eleştirilemez bir noktaya götürmek de yukarıda ki saha dışı etmenleri göz önüne alarak gitmesini istemek de bu açıdan en azından şu aşamada aynı derecede yanlış.

    yapılması gereken evvela iyi ve bizi temsil değeri olan bir yönetimin göreve gelmesi. sonrasında da saha içinde huzurlu ortamın kurulması. ardından da hocayı eleştirilebilir konumuna çekerek bu kendini yenileme baskısını en azından yeniden yaşanmasını sağlamak. ona rağmen zaten güncelleme yapamıyorsa maalesef ki çok sevdiğimiz ve kalbimizi defalarca elimize götürdüğümüzde orada olan hocamızın bu sefer son seferi olarak tarihe geçme zamanı gelmiş demektir.

    ama bu olacaksa da genetiğimize uygun biçimde olmalı artık. daha fazla kavga, bölünme, değer çıkmazı yaşanmamalı.
  • 29765
    yönetim güzel bir başlangıç yaptı. taraftarın gözünü boyamaktan ziyade ffp anlaşmalarına uyarak önce takımın ceza almasını engelledi. ve defalarca fatih hocam tarafından taraftarın basının önüne atıldı.
    peki o dönem yine de fatih hocama karşı çıktılar mı? hayır sustular ve en sonunda da istediği oyuncuları getirdiler bir şekilde. hataları mali yönden değil, transfer ve nerde nasıl konuşulacağını bilmemeleriydi. ama dikkat edin bu da son dönemde artık takımın da iyi oynamaması sonucu sinirlerin iyice gerilmesiyle oldu.
    şimdi takım transferlere rağmen kötü oynamaya devam edince ne oldu; yok merkez orta saha, yok sağlam bekler gibi argümanlarla yeterki fatih hocam eleştirilmesin diye eleştirilen yine kendileri oldu. arkadaş beşiktaş da kaleci yok gencecik çocuğu kaleye geçirdiler, rıdvan diye bir oyuncu çıkardılar, gökhan töreyi tekrar ayağa kaldırdılar. biz ne yaptık defansta oyuncu kalmadı gedsonu defansa koyduk. kenardaki ozonwafor’un ruh halini gelin siz düşünün.
    demek ki neymiş herşey transfere bağlanamaz, sen de çıkar genç bir oyuncu, sende yunus akgün’e güven, sen de atalay’a şans ver. kerem’e daha erken güven. okan varken gidip fatih’i alma.
    şimdi bende bir de şöyle bir düşünce oluştu artık. hani geldiği takımlarda çatır çatır top oynayan emre kılınç, muhammed bizde sıradan oyunculara dönüştü ya!!! acaba diyorum en çok ben eleştirmeme rağmen emre akbaba da kötü futbolcu değil mi? veya takımda en iyi ayaklardan biri olan babel de daha iyi oynayabilir miydi? acaba bunlar bizim ne olduğu belirsiz oyunumuzun veya hiçbirimizin doğru dürüst şahit olmadığı antremanlarımızın mı kurbanı!!!
    evet yönetimin de ciddi hataları oldu ama artık korkmayın arkadaş fatih hocam da insandır hata yaptı deyin. fatih hocamı da severim yönetimin eksikliklerini de görürüm ama bu başarısızlıktaki aslan payı teknik heyet de. kimse niye şampiyon olmadık demiyor. bu takım ne oynuyor herkes bunu çözmeye çalışıyor sadece fatih terim hariç.
    artık maalesef ya geri çekilme ya da başka kademelerde görev alma zamanı gelmiştir. aslında başka kademeler derken şüphelerim var çünkü fatih hocam burada da çok sakin duracağını sanmıyorum. çünkü öyle bir yapıya sahip değil. bir bakmışsın bir maç sonu teknik direktörünü basına şikayet ederken görmüşüz.

    işin özü bu takıma hizmet eden herkesi sever sayarız ama zamanı gelen herkes de bu takımdan ayrılmasını bilmeli.
  • 29766
    bir sezon daha takımın başında kalması gereken imparator. sürekli olarak tarihin en kolay şampiyonluğunu verdiği söyleniyor. tarihin en kolay şampiyonluğunu falan vermemistir. evet çok zor virajları kayıpsız dönüp, rahatlıkla alacağımız maçları kaybettiğimizi düşünüyor olabiliriz ama bu sadece bizim başımıza gelmedi. en basiti fenerbahce'nin evinde kaybettiği konya, malatya, gençlerbirliği ve göztepe maclaridir. hele gençlerbirliği maçını kaybedeceklerini en azılı gs taraftarı bile hesap etmemiştir. 42 haftalık, sürekli maç oynanan, ne doğru düzgün sezon başı kampı olan ne devre arası kampı olan ilginç bir sezon yaşadık. ve bu noktada galatasaray takımı oyuncuları mental olarak bu durumu kaldıramadı. sivas ve rizespor maçlarında yediğimiz goller bunun en net örneğidir. aynı çöküşü terim'de yaşadı ve beni asıl hayrete düşüren oydu. tüm bunlarla beraber 4 sezondur sürekli söylediğim büyük oyuncumuzun olmaması bu sıkıntıyı yaşatıyor. galatasaray takımının lider karakterli, hakem ya da rakipten sertlik gördüğünde sinmeyen, karşı koyacak oyuncusu yok. hatay maçında sener'e adam yumruk attı kimsenin umrunda olmadı. haklı olduğumuz konularda bile hakeme baskı kuramadik. bu takıma isyan eden oyuncu gerekiyor. melo gibi rakip faul yaptığında, bir sonraki pozisyonda kurallar çerçevesinde cevabını verecek adam lazım.
  • 29767
    şampiyon yaparsa çok iyi oynattığı içindir. yapamazsa çalmışlardır şampiyonluğunu.

    takımın 3 senedir top oynadığı yok. tamam ligdeki her takım 3 senedir kötü avrupa'daki sonuçlar da bunu net gösteriyor zaten ama ligde kötünün iyisi şampiyon oluyor işte. kötünün iyisi bile olamıyoruz iki senedir. üstelik geçen seneki rakip bu sene kümede çırpınan ibb.

    yapboz gibi 11 değişir mi yahu? luyindama bir var bir yok. evlat kontenjanı her dönemde olduğu gibi yine sınırsız.
    takım ruhu sıfır. muslera bile bıkmış vaziyette eski heyecanı yok. takımın başında terim değil erol bulut, aykut kocaman falan var sanki. öyle bitik karanlık bir enerji var takımda.

    sözün özü, bam bam top oynatan eski terim yok artık. bunu yaşlılık veya doygunluğa bağlayabiliriz ama ben doygunluğa bağlamam. başarıya doymayacak, hep daha fazlasını isteyecek bir karakter fatih hoca. ama istemek keşke yetseydi başarılı olmak için.

    öte yandan ağzını açıp iki cümle kursa 5 maçtan başlıyor. tff de bu konuda darlıyor adamı. yönetimle de arası kötü. futbolcularla da iletişimi zayıf ki saha içinde tek bir karara isyan eden futbolcu yok, kabullenmiş durumdalar her şeyi. bitse de gitsek havası var.

    bir de fütursuzca ve bıkmadan yan pas yapan takımı izlerken kaç maç uyuyakaldim bu sene hatırlamıyorum.

    istifa etmemesi için tek bir sebep yok artık.

    bugün takımı küme bile düşürse fatih terim galatasaray'ın en büyük efsanesi olarak kalacaktır.

    ama istifa ederek de takımına çok güzel bir hizmet sunabilir.

    geçen sene ligi 6. bitirdik, bu sene de en kötü 3. olacağız. bundan daha kötüsü de olabilir ama 11. olmakla 6. olmak arasında hiçbir fark yok.

    ama artık neden daha iyisi olmasın?
  • 29768
    1997'de 17 yaşında şampiyonlar ligi dortmund maçında deplasmanda 30. dakikada oyundan aldığı emre belözoğlu'na bir bjk maçında yine güvenmiş 3-2 kazanılan maçta 3. golü son dakikada emre atmıştır.
    emre'nin aldığı ilk arabanın anahtarını emre'den alıp florya'da odasında çekmecesinde tutmuştur.

    ince ayarlarınla gerdi dön baba...

    https://www.youtube.com/watch?v=6OCzFHgGRHA
  • 29769
    fatih terim'in oyun anlayışının mircea lucescu'nun oyun anlayışına benzemeye başlaması gibi bir durum var son dönemlerinde nedense.

    son yıllarda böyle bir huy edindi. dünya tersine dönse olmaz dediğim şeyler listesindeydi. ama tam da lucescu gibi defans yaptırmıyor böyle. saçma sapan sürekli yan toplarla pas yaptırıyor takıma ve pozisyona giremiyoruz bir türlü.

    mesela 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçında özellikle son 15 dk çıldırtmıştı beni takıma atak yaptırmak yerine durmadan yana pas yaptırmasından.

    hocam bari ya capello gibi 1-0 için oyna ya da eskisi gibi durmadan hücum ettir. ama şu sağa pas, dur biraz da sola pas durumundan bir kurtul lütfen. sen koşan ve pres yapan takım severdin.

    ti prego :(
  • 29770
    3 senedir doğru düzgün bir oyun planımız olmasa bile kötü bir oyun oynasak bile fatih hoca canımızdır, bir sene daha kalmalıdır. kendisine ne kadar kızsak bile, kredisi sonsuzdur. hocam lütfen bırak şu saçma sapan sağa sola pas yapan futbol anlayışını. dikine dikine yardıran bam güm saldıran bir takım izlemek istiyorum. 80 dakika mıy mıy oynayıp son 10 baskı kuran takım görmekten sıkıldım.
  • 29771
    sadece şu kadro yetersizdi lafına basit bir soru sormak istiyorum.
    elinde beşiktaş’ın kadrosu olsa 2020-2021 sezonunda şampiyon olabilir miydi?
    kalede ersin, sağbek rıdvan, alanya’dan gelmiş ilk zamanlar dalga geçilen nskala, stoperde yine güldüren alanya’dan gelen wellinton, transfer yapamadıkları için elde kalan larin, futbolu bitmiş gökkan töre, kimsenin istemediği souza, geçen sene birşey oynamayan nkoudu, 40 yaşındaki atiba, futbola küşmüş llajiç ve benzerleri.
    yanlış bilmiyorsam transfer sezonu ikinci yarısında transfer yapmadılar üstelik.
  • 29772
    hoca konusunda sözlükte farklı başlıklarda gırla geçiyor siyaset ve siyasi isimler üzerinden karşıt örneklemeler, gün yüzüne çıkan terimspor lafları. çünkü x cümlesini kuran kişi direkt olarak y partisine mensuptur. aksi düşünülemez. a-b-c partilerine kendini yakın hissedemez. niye? çünkü dünyanın en büyük siyaset bilimcileri galatasaray sözlükte bu şekilde buyuruyor, yaptıkları tarihe geçecek çıkarımları bizimle paylaşıyorlar. ha yanlış olmasın, x cümlesi üzerinden yapılan çıkarımın kaynağı da siyasi bir tartışma değil bu arada. konu futbol. sahi ya siz de o zaman birkaç yılda bir tuttuğunuz takımları değiştiriyor musunuz? hani örnekler insanların oy verdikleri partileri -kimi zor kimi kolay şekilde- değiştirebildiği siyaset tartışılırken değil de futbol tartışılırken veriliyor ya. o zaman bu insanlara göre futbol da bu kategoride demek ki. yani taraftarlar mesela maddi çıkarları, geçim kaygıları nedeniyle galatasaray'ı, fenerbahçe'yi, beşiktaş'ı seviyorlar öyle mi? bugün galatarasaray'ı seven 4 yıl sonra galatasaray'ı bırakıp fenerbahçe'yi sevebilir. ya da fenerbahçe olmasa da mesela renkleri sarı kırmızı olan herhangi başka bir takımı tutabilir mesela. kulüp efsanesi bir figürü sevmekle, siyaset üzerinden karşı argüman üretiliyor ya, o zaman buyursunlar bu arkadaşlar madem biat kültüründen örnek vermeye bu kadar hevesliler, öncü olarak bu kültüre bir başkaldırı yapıp galatasaray'a biat etmeyi bırakabilirler fenerbahçeye geçebilirler. futbol taraftarlığı da siyaset/politika gibi değişken bağlılığa sahip çünkü. her tartışmada benzer bir örnek veren çıkıyor o yüzden tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var bu saçma sapan benzetmenin gereksizliğini.

    fatih terim'e yönelik en büyük eleştiri, kendisinin sıklıkla sahanın dışına taşması. herkes fatih terim'i eleştiriyor da niye kimse tersini düşünmüyor. terim özelinden gittiğimiz için devam edelim, hoca görevdeyken niye hiçbir başkan için bu eleştiri yapılmıyor. terim kötü ya şimdi tu kaka. hatta çoğuna göre işini yapmadığı için o makam da boş. doldursalar ya yönetim kurullarından biri o görevi. çıksın yapsın basına açıklama taktik konusunda, oyuncu seçimleri konusunda. öyle 2-3 cümlelik 20-30 saniyelik maç sonu yorumlamadan bahsetmiyorum. alsın basını karşısına konuşsun gerekirse bir saat. niye yapılmıyor bu? çünkü orada o görevi yapan biri var. bazen formunda bazen formsuz farketmez, takımın başında bir teknik direktör var ve işini yapmaya çalışıyor. o zaman başkan da işini yapacak, sözcüsü de işini yapacak, başkan yardımcıları da işini yapacak, yönetim kurulu üyeleri başta olmak üzere tüm genel kurul üyeleri işini yapacak, tff'nin ve yancılarının bu adam ile girdiği anlamsız savaştan onu tereyağından kıl çeker gibi kurtaracak hamleleri gerçekleştirecekler. o zaman bu adam ağzını açmasından ceza yemeyecek ki takım zarar görmesin, hakemler önyargısız maçlara çıkıp adaletli yönetim gösterecekler ki 10-15 puanımız alenen gasp edilmesin. sonra yok efendim kendini başkanlardan üstün mü görüyor. yöneticiler için yeri geliyor ağza alınmayacak laflar bile ediliyor her mecrada. bunlardan hiçbirisi o lafların binde biri etmeyen "niye saha içinde aktif değilsiniz" eleştirisi değil. fakat hoca için 100 eleştiriden 90'ı saha içinde konsantre olması gerektiği yönünde. bu söylem haksız bir eleştiri değil ki zaten. gayet yerinde bir istek. yapılan haksızlık; hocamız niye saha dışı etmenlerle mücadele etmek zorunda bırakılıyor? sorusunu bir kez bile sormamak. varsa yoksa hoca başkandan, yönetimden üstün değil!!!!!!!. ee birader ülkedeki futbol ortamı, senin başkanından da yönetiminden de üstün. üstünlükleri senin sesini çıkarmamandan geliyor. ensene vurup lokmanı alıyorlar, hakemler yoruma mahal bırakmayacak şekilde seni doğruyorlar. kimseden çıt yok. nerede dostum o zaman bu yönetimlerin büyüklüğü? bu büyüklük sadece fatih terim eleştirilirken mi hatırlanıyor? bu arada yoruma mahal bırakmayacak gasp deme sebebime gelirsek; tabi ki her takım için lehine aleyhine hatalar oluyor. bu seneki sistematik sıkıntı, bizim zarar gördüğümüz hakem kararlarının aynılarını çok yakın zaman dilimi içinde başka takımların maçlarında defalarca gördük ve onlara tamamen zıt kararlar çıktı. sonucunda ne oldu peki? gören de bu düzen içerisinde 40 puan fark yemişiz zanneder. nolacak canım 3-4 maçta hakem hataları oluversin demekle geçiştirilecek mevzu mu bu? 2 maç hakemle kazanmasalar, 2 maç hakemler de bizim önümüzü kesmese şu an şampiyonluk kupasını müzede nereye koyacağımızı konuşuyor olurduk. onun yerine konuştuklarımıza bak.

    ben hoca takımın başında kalsın istiyorum. hatta güçlü bir yönetim ile çalışsın ve yine yurt içinde ve dışında başarıdan başarıya koşalım istiyorum kendisiyle. ha ayrılırsa takımı sevmeyi bırakacak halimiz yok. ne kadar ısrarla aksi vurgulansa da, bu durum boş beleş ithamdan ötesi değil. bizzat genellemelerden nefret eden biri olarak, hani fatih terim'i sevenler olarak kategorize ediliyoruz ya, bu grup içerisinde böyle düşünen yoktur diye düşünüyorum. hani hiç yaşanmamış bir örnekten de bahsetmiyoruz neticede. adam 3 kere ayrıldı kulüpten, bu ayrılışlar sonrası galatasaray'ı bırakan var mı? kendisini sevmeyenler de çevrelerinden böyle örneklere şahitler mi anlatsınlar. münferit 2-3 kişiden bahsetmiyorum tabi ki de. organizasyonlar yapmak, ne bileyim terim yoksa biz de yokuz derneği filan mı kuruldu da bu kadar dert ediliyor bu terim sevgisi. neymiş bu yaygaranın ve xsporlu etiketi sevdasının sebebi öğrenelim biz de.
  • 29773
    bambaşka yönetimler veya transferlerle artık başarılı olması pek mümkün görünmeyen hoca. başarılı fatih terim'i bildiğimiz gibi başarısız fatih terim'i de biliyoruz. başarısız döneminin içindeyiz ve ilerisi içinde bir umut gözükmüyor. yaşı 70 olmak üzere. her şey güllük gülistanlık olsa dahi artık emekliliği gelmiş durumda. kendisinden sonrası için planlı bir geçiş yapmamız gerek ama buna en büyük engel maalesef kendisini galatasaray dan bile üstün tutanlar. kırgın ve kötü ayrılmamak için sezon sonu vedalaşalım.
  • 29774
    (bkz: 2 mayıs 2021 gençlerbirliği galatasaray maçı)

    geçen hafta babel ve emre akbaba oyuna girdikten sonra attığımız gol sayesinde kazandığımız için bu maça hemen 11 başlamışlar, hala geçen hafta bu iyi oynadı diye 11 kuruyoruz ki aynı senaryoları sezon içinde çok defa yaşamamıza rağmen.

    kimse beşiktaş über oyun oynadı şampiyon oldu demiyor ama ligin bitimine 4 hafta kala hala arayışa devam ediyorsan sorun ne hakemde, ne zeminde ne de oyuncu kalitedendedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın