• 127
    açıkçası maç o kadar keyif vermedi ancak 3 puanı 3 golle almak oldukça sevindirdi.

    maçın detaylarına gelirsek elmander in forvette çok yalnız kalması fatih hocanın gözüne batmıyor mu? yanına sercan gibi hızlı bir adam yada baros gibi usta bir ayak daha rahat gol pozisyonuna girmemizi sağlamaz mı?

    sabri sarıoğlu takımda göze batan 2 oyuncudan bir tanesi malesef. aldıgı topların neredeyse yarısını olumsuz kullanıyor bir an önce performansını düzeltmeli. aynı şeyler gökhan zan için de geçerlidir.

    takımın geri kalanını beğendim, uyum süreci atlatılırsa daha da iyi olacaklardır.
  • 128
    güzel futbol, temiz skor.

    iyi başladık maça. 10. dakikada muslera o topu çıkarmasaydı, şu mücadele ve futbolla yine kazanırdık bu maçı, rahatlıkla söyleyebilirim bunu. pozisyondan 2 dakika sonra, bir kez daha, senelerdir başımıza bela olan duran toptan bulduk 3000. golü. rajnoch yerine bizim topçulardan birisi ataydı daha iyiydi de neyse ziyanı yok..

    duran toplarda sadece ofansif olarak değil, defansif olarak da etkiliyiz ve bu oldukça sevindirici ve önemli bir olay. (3 kere tahtaya vuruluyor burada.) galatasaray ve duran top, yan yana bile gelmiyordu bi' kaç ay öncesine.

    ardından, günün iyilerinden - gerçi kötü kimse yoktu galatasaray adına - engin'in mücadelesiyle, organize bir gol bulduk kazım'ın ayağından. kewell vari bir gol attı kazım. yanlış hatırlamıyorsam kewell bu golün bir benzerini, yine aynı kaleye, sol taraftan, 2 sene önce yine bu statta ankaragücü'ne karşı atmıştı. bugün fena değildi kazım fakat benim kazım hakkındaki görüşlerim belli, değişmedi. değişmez de artık. kazım'ın tutacağı ipe güvenilip kuyuya inmem.

    kazım ile melo da kanka olmuşlar resmen. her golden sonra birlikteler. ayrıca, imparator ile kazım'ın gol sevinci de, baba-oğul gibiydi vallahi.

    takımdaki şu arkadaşlık da bir başka, çok önemli bir olay.

    fatih terim'i ne kadar özlediğimi, her maç daha bi' anlıyorum bu arada. güven veriyor saha kenarında olması. içimizden birisi o da, gereken neyse yapacaktır diyor insan.

    demin kewell dedik de, bir sorum var şimdi..

    riera'yı bir kaç maçtır izliyoruz? oldu baya geleli. kewell'dan her hangi bir farkını veya artısını görebilen var mı? veya, kewell'a nazaran çok daha iyi diyebilen var mı? açıkçası geldiğinden beri oynadığı futbol o kadar da tatmin edici değil. alternatifsizlikten oynuyor zaten sol kanatta. ahım şahım katkısı olduğundan değil. bakalım, belki ilerleyen maçlarda kendine gelir o da fakat, daddy cool'u, kewell'ı tercih ederdim.

    bu arada sakın ha es geçilmesin, son 2 maçtır, servet yok, kalemizde gol yok! aynen devam.

    gökhan ile ujfa fena ikili olmadı. es es maçına oranla gökhan zan da daha etkiliydi, hatta baya baya iyiydi bugün yani. şu haliyle, sabaha kadar tercih ederim servet'e. gerçi ben servet'e kimi tercih etmem ki, o da ayrı konu. ama yok, servet'i tercih edeceğim adamlar da var canım, yok değil. bilica yerine servet'i tercih ederdim mesela. yani.

    n'apayım arkadaş, sevemiyorum artık şu adamı.

    sezon başından beri oyunu rakip sahaya yığmak isteyen, en arkadaki adam ile en öndeki adam arasındaki mesafeyi maksimum seviyede azaltmaya çalışan, yani oyunu dar alanda oynamak isteyen, savaşan, hareketli bir takım yaratmak terim'in amacı. git gide de daha iyi oluyor takım, bu hedefe doğru güzel bir ilerleme var, gözle görülüyor bu açıkça. mesela bugün, mücadelenin yanı sıra, dar alan futbolunun olmazsa olmazı, hareketli bir takım vardı sahada. nitekim sonuç da geldi 3-0. ayrıca, çoğu pozisyonda, rakibe 2 kişiyle yapılan pres ile kazanılan toplarda baya pozisyon bulduk. önemli bir olay daha.

    son dakikalara doğru giren baros yine yaptırdı penaltısını, bu sefer kendisi attı golünü. - penaltıda gözler melo'yu aramadı değil - bugün elmander etkisizdi, milli maç arasından sonra bursa maçında baros'u tekrar 11'e çekebilir imparator, milli maç performanslarına da bağlı olaraktan tabi. elmander gider 5 gol atarsa baros yine kulübede kalır. son dakikalardaki gereksiz sarı kartı görmeyeydi iyiydi ama, huylu huyundan vazgeçmiyor işte n'aparsın. gerçi aydınus da vermese vermezdi, uyuzluğuna.

    alın size denklem;

    ujfa, tam bir ağabey. müthiş transfer. her maç bir kez daha gösteriyor. melo desen, tam ateşleyici madde. sabri, dinamo. selçuk, maestro. muslera, güven. tüm takım, fatih'in aslanları. fatih terim, emperor of cim bom. cim bom, şampiyon.

    uzun zamandır görmediğimiz duran top golleri, organize goller..

    aynen devam..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...tbol-temiz-skor.html
  • 129
    --- özet geç ---

    - uzun zamandır deplasmanda böylesine etkili oynamamıştık, deplasman galibiyeti demek şampiyonluk demek, umarım seri yakalarız.
    - engin baytar'ın son iki maçtaki katkısı çok güzel, başta burun kıvıranların kararlarını değiştirecek şekilde oynuyor ama 70'te iflas etti adam nerdeyse. umarım o görüntü bir maçlıktır.
    - melo'nun defansa katkısı, ujfalusi'nin hücuma katkısı, ov ye diyorum.
    - kazım gavura vurur gibi vurdu lan.
    - muslera, son dakikalarda gelen ankaragücü'ne geçit vermedi aslan. gol yemeden farklı kazanmaları özledik, aynen devam et koçum.
    - 920 küsür bilet ayrılmasına rağmen sesini sürekli duyuran taraftara da helal olsun. biletler satışa çıktığı zaman alamadım, maça gidemedim, üzüntüm büyük ama basketbolda euroleague'e gidişimize ekran başında da olsa canlı canlı tanık olmak da güzeldi.
    - neyse yea böyle oynayıp devamlı kazanalım da maçlara gidemeyim dert değil.

    --- özet geç ---
  • 130
    maçta bir ara eski dost düşman olmaz hesabına (ankara'da doğdum büyüdüm ve 10-15 kere ankg. maçlarına gittim) ankaragücü'nün durumuna üzülesim geldi, fakat sonra gelip sami yen'de 4 atmalarını, geçen sene 3'ü bulunca tüm çapsız anadolu takımı taraftarları gibi kümede kal'a sarmalarnı hatırladım. bu yüzden üçte kaldığımıza yanıyorum. altıyı yediyi allah ne verdiyse ittirip yoluna devam edeceksin, futbolda acıma yok.
  • 131
    gerek bilet fiyatları, gerek maraton tribünden bilet almak zorunda kalmış galatasaraylıları yanımıza gönderme jestinde bulunan ankaragücü yönetimi'nin takdire şayan hareketlerde bulunduğu maçtır.

    futbolumuz oturuyor artık takım komple hareket ediyor, özlenen galatasaray geri dönüyor. takım her alana hakim olup rakibi bunaltıyor hiç aman vermiyor, galatasaray ismini hissettiriyor, tek eksik zor anları kaldırabilen bilekleri esnek, teknik bir adam şu takımda. takım profilimiz daha bir güçlü ibb imajı veriyor. teknik ne yapacağı belli olmayan adam eksikliğimiz var. fakat bu sezonun en büyük kazancı bu maçla da belli oldu ki selçuk inan'dır. onun önderliğinde her duran topumuzda belki de 10 yıldır hissettiremediğimiz göt korkusunu rakip hissetmekte artık. engin baytar da on numara transfer olduğunu gösterdi, hastası oldum adamın, helal olsun böyle devam.

    muslera ise gerçek bir kaleci. bu maçta diğer kalecilerimizin yiyeceği golü müthiş biçimde yatarak savuşturdu güven veriyor kendisi defansına böyle hareketleriyle. takımı da daha bir ileri taşıyor.

    maalesef ki hücum bölgesine etkin biçimde yığılamıyoruz. bu maçın ikinci yarısı bunun emareleri vardı ama kat etmemiz gereken çok yol var. fener takımının bal mal gol atmasının sebebi budur. kimi pozisyonlarda bekleriyle beş adam sokuyor fener takımı ceza sahasına. bizim de buna benzer bir formül bulup seken topları veya dengesiz pasları tamamlayıcı adamları ceza sahasında bulundurmamız gerekiyor. tabii bu sadece türkiye'de söken bir sistem ama yapacak bir şey yok.

    maçta gecekondu tribünü takımını inanılmaz güzel destekledi. son üç maçımızda kavga olay bitmemişti. fakat melih gökçek'in gidişiyle bedava bilet olayı azalmış ve çapulcu sayısı çok düşmüş. tribün anlamında da güzel mücadele vardı. küfür yok denecek kadar azdı. biz de delicesine bağırdık takımımızın yanında olduk ve kazandık. mutluyuz.
  • 134
    daha önceki haftalarda olduğu gibi yine istekli başladık. ama bu sefer daha organize, daha akıllıydık ve sonucu hemen aldık. 0-2 den sonra ilk yarının sonuna kadar rolantide giden bir oyun oldu. 2. yarıya daha da iyi başladık inanılmaz goller kaçırdık. baros'un penaltısıyla da maçı bitirdik. takıma gelince: muslera iyice güven vermeye başladı, maçın başında çok kritik bir şut çıkardı, yan toplarda da artık rahatız. zan-ujfa ikilisi şu an için en iyi stoper seçimi. hakan balta eski günlerine dönüyor gibi. sabriye uzanan eller kırılsın. engin baytar katkısıyla melo-selçuk ikilisi daha da iyi oluyor, engin utandırdı beni sağolsun. öndeki 3lü konusunda bir süre sıkıntı yaşayacağız gibi ama büyük insan fatih terim ona da bir çözüm bulur. içinde olamadığım için çok üzüldüğüm tribünümüz harikaydı, çok bağırdılar, çok yoruldular. hepsine ayrı ayrı teşekkürler. sonuçta basketbol takımımızın da euroleague'e kalmasıyla müthiş bir gün geçirmiş olduk. teşekkürler galatasaray.
  • 136
    takım bu kadar oturaklı ve güzel bir futbol oynamayalı uzun zaman olmuştu. bu maçta gerçekten hem bireysel anlamda hem de takım anlamında iyi bir görüntü çizdiğimizi söyleyebilirim. bir de yedek kulübesinde oturan yekta-baros-sercan ve eboue'yi de düşününce bu sene için gerçekten ümit var gibi gözüküyor. beni en çok şaşırtan engin'in performansı oldu diyebilirim. gerçekten iyi ve etkili oynadı. en son ne zaman adam gibi bir kontrataktan gol attığımızı inanın hatırlamıyorum ama bu maçta engin'in topu ileriye çok iyi ve hızlı taşıması sonucunda gayet güzel bir gol attı kazım. engin'in performansının iyi olması ve takıma oturması selçuk açısından da çok olumlu olmuş. engin'in olmadığı maçlarda selçuk'u forvete daha yakın oynatmak durumunda kalmıştık ve ne kadar forvete yakın oynarsa performansının o kadar düştüğünü hepimiz gördük. bu maçta gördük ki selçuk, melo'nun yanında oynadığı zaman çok daha iyi oynuyor ve oyunu çok daha iyi yönlendiriyor. sonuç olarak ideal orta 3'lü: melo-selçuk-engin'dir. eboue ya sağ açık ya da sağ bek oynamalı ve kesinlikle ortada oynamamalıdır. kazım sağ açıkta fena değil şu anda o yüzden sağ beke kaydırmak daha mantıklı ama o zamanda sabri reisi nereye koyacağız onu merak ediyorum.
  • 137
    kapalı tribünde ankaragüçlülerin arasında, sol kolum alçılı bir şekilde ilk yarsını izleyebildim. ilk golden hemen önce kapalı karıştı, galatasaraylı olduğunu zannettiğim birine kafa göz daldılar. o tedirginlikle maça da konsantre olamadım. yanımdaki elemanların tamamı birbirini tanıyordu anladığım kadarıyla ama istisnasız hiç birinin üzerinde ankaragüçlü olduğunu belirten bir emare yoktu, birbirini tanıyan bir grup galatasaray taraftarı idiler zannedersem. tezahüratlara da eşlik etmediler zaten. yanımdaki orta yaş adamın ısrarla ankaragüçlü futbolcular üzerinden muhabbet çevirme arzusunu, tanıdığım tek ankaragüçlü futbolcu olan özgür çek'e kanalize ederek bir falso vermedim. gerçi adam galatasaraylıydı büyük ihtimal ama olsun. ilk yarının sonlarına doğru, cimbomluyum diyen siktirsin gitsin , tezahüratıyla birlikte arkamı dönmemle, kapalı orta kısımda yer alan psikopat kitleden biriyle göz göze gelerek ilk falsomu verdim ve o korkuyla ilk yarıyı tamamlar tamamlamaz 8-10 kişiyle birlikte staddan ayrıldım. ikinci yarısını televizyondan izledim ve gayet keyif aldım açıkçası.
  • 138
    galatasaray'ımızın zorlanmadan kazandığı maçtır. ilk gol olmasaydı ne olurdu bilemiyorum ama maç öncesinde tahmin ettiğim ağır elmander'in ileride yalnız kalması durumu 2-0 dan sonra uzunca bir süre gerçekleşti. riera henüz hazır değil bu açık. bu nedenle maç öncesi düşündüğüm baskılı iç sahavari oyunumuzu ortaya koyamadık ve yine 2. yarı aynı ağır oyun ve yapılamayan kontrataklar vardı...yine söylüyorum elmander eğer target man tarzı bir santrfor * oynayacaksa geriden daha fazla destek alması gerekiyor, bir başka dikkatimi çeken özelliği de 1.90 boyuna rağmen hava toplarında çok da etkili olmaması. sanırım zamanlama hatası var biraz.

    kazım çok iyiydi ama o hareketi sonrası kırmızı kart görse herhalde trajikomedi olurdu. 86. dakikada olmadık bir pozisyonda sarı kart görüp elini havaya dikip kırmızıyla atılmanın başka açıklaması olabilir mi?

    sonuç olarak ligin en zayıf takımlarından birine karşı alınmış ta olsa deplasmanda 3 puanı 3 golle almamız sevindirici. geçen haftadan devam eden başarılı pres ve takım savunması bu maçta da devam etti.
    yalnız maçı önde götürdüğümüz zamanlarda hücumda ve kontrataklarda isteksiz ve ağırız biraz,sanki topu kaleye vurmamak için uğraşıyoruz gibi geliyor bu durum biraz can sıkıcı...

    engin yine beklediğim gibi maçın patlayan adamıydı, bana göre şu an orta sahamızın en kilit adamıdır. çünkü sistemdeki rolü beklenmedik işler yapan karma ve serbest bir oyuncu tipi, üstelik oyunu her iki yönüyle hakkını vererek oynuyor. orta üçlü gerçekten çok iyi oldu.
    defansta muslera ve ujfalusi çok güven veriyor ama gökhan zan için maalesef aynı şeyi söylemek imkansız, ayağına topu her aldığında birine verene kadar insanı tedirgin ediyor sürekli.
    selçuk-melo ikilisi için söylenecek birşey yok gün geçtikçe daha iyi olacaklar. bu maçta selçuk'u özellikle hücuma daha çok destek veren ve gol bölgesinde daha istekli gördüm. sık sık elmanderin yanına koşular yaptı. yapması gerekenleri fazlasıyla yaptı bana göre. gönül isterdi ki trabzon'dan burak yılmaz'ı da alalım ama o kadarı artık trabzon'a çok ayıp olurdu herhalde...*

    her geçen gün daha iyi olacağımızı düşünüyor ve milli takım maçlarından en az hasarla dönmemizi diliyorum. yıllar sonra kadroda sakat oyuncu olmaması özlediğimiz birşey...
  • 141
    takımımızı her geçen hafta daha da derli toplu izliyoruz ama hücumda halen problem var gibi. elmander yine çok yalnız kalıyor, riera istediğimiz seviyeye halen ulaşamadı, engin olmasa belki de maç içinde ismini hiç duymazdık. muslera dan hiç bir zaman şüphemiz olmadı zaten sadece şanssız başladı biz bunu görebilecek kadar iyi futbol izleyicisiyiz. lig tv deki maçı anlatan saftirikler de akıllarına şunu koysunlar biz muslera konusunda hiç bir zaman görüş ayrılığında bulunmadık, hepimiz çok güveniyor ve seviyoruz bi taraflarından nağme uydurmasınlar, gökhan ve sabri maçta tek sırıtan isimlerdi ama diğer oyuncular iyi oynadıkça onlarda aralarında kaynayacak gibi duruyor. ujfalusi, melo ve engin baytar bu üç isime maşallah diyorum onlar takımın en iyileri. selçuk istediklerimizi yapmaya başladı, kazım uzun bir aradan sonra kendi gibi oynadı bizde ondan bunu bekliyorduk, genel olarak en büyük sorun solda yaşanacakmış gibi duruyor. riera daha çok koşup mücadele etmeli yoksa her maçta bir kişi eksik oynarız. aslında evimizde oynadığımız maçlarda baros - sercan ikilisi denenebilir, bu ikili rakip savunmayı hem çok yorar hem de daha süratli bir takım haline geliriz. ankaragücü maçında iyiydik ilk beş haftanın en iyi savunmasını yaptık gökhan ilk defa az hata yaptı ama aksayan yanlarımız halen çok zaman geçtikçe daha iyi olacağız inşallah.
  • 142
    uzun bir süreden beri iki maçı art arda bu kadar rahat geçirmemiştik sanırım. ankaragücü son yıllarda bize ters gelen bir deplasman olmuştu. dünkü maç beklediğimden çok daha rahat geçti. muslera'nın ters ayakta yakalanmasına rağmen çıkarttığı top geçen seneye göre çok şeyin değiştiğini/değişeceğini gösterdi. engin baytar inanılmaz işler yapmaya devam ediyor. top nerede olursa olsun orada melo bitiveriyor. selçuk da takıma iyice adapte olmaya başladı ancak oyununu biraz daha çabuklaştırması lazım. bazı pozisyonlarda çok fazla zaman harcıyor. zaten dünkü maçta da bu yüzden bir top kaptırdı ve ankaragücü kontraya çıktı. ilerleyen haftalarda bu sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorum.

    dün akşamki maç sanırım bu sezon bizi götürecek ortasahanın kimlerden oluşacağını gördüğümüz maç oldu. eskişehir maçında iyi oynasa da engin baytar'ın yeri konusunda şüphelerim vardı ancak dünkü maçla birlikte zevkle izlenen bir ortasahaya kavuştuğumuzu gördüm.

    taraftara değinmeden geçmek olmaz. yapılan tüm pisliğe rağmen, bütün maç boyunca bir dakika susmadılar.

    kısacası dün akşamki maç ilerisi için her anlamda çok yüreklendirici oldu. yenilmez armada'dan gelen haberde keyfi 10'a katladı.
  • 143
    kağıt üstünde kolay bi maçtı. ankaragücü'nün durumu malum. oyunu değiştirecek bizi net zorlayacak oyuncuları yoktu. ama yine de şu deplasman fakirliğini üzerimizden atmamız açısından bizim için gereklilik değil zorunluluktu bu maç.

    oyuna gelince, 26 eylül 2011 galatasaray eskişehirspor maçında daha çok beğenmiştim takımın oyununu. belki bunda maçın zorluk faktörünün de etkisi vardır. bu maçta ise top kayıpları fazlaydı. daha farklı bir rakip olsa tehlikeler oluşturabilirdi. özellikle gökhan zan aksadı yine bu konuda. selçuk inan'ın yavaş oyununu engin baytar nefes nefese kalarak dengeledi. selçuk biraz daha aktif biraz daha seri oynamalı ayağında fazla bekletiyor topu, pozisyon kayboluyor. kuşkusuz riera da takımın en kötüsüydü. ne kadar bilmiyorum ama daha zamana ihtiyacı olduğu kesin. elmander yine çok koştu iyi mücadele etti, baros girer girmez yine yapacağını yaptı kazım çok iyiydi. muslera'ya çok fazla iş düşmedi 1-2 net kurtarışını hariç tutuyorum. onun açısından da 'clean sheet' olayı önemliydi.

    takımın tek tek bireysel performanslarından çok daha fazla birlikte hareket ettiğimizi gördüm ki en sevindirici nokta bu. yardımlaşmalar fazlalaşmış daha bir takım görüntüsü var. eksiklerimiz olduğu da bir gerçek her şey toz pembe değil şu anda. milli maçlarda sakat vermez bu yolda ilerlersek olacak gibi bu sezon.
  • 144
    yer: ankara 19 mayıs stadı
    rakip: ankaragücü

    galatasaray ilk yarıya aynı kimlikle başladı. defans zafiyetlerinden kurtulmuş, önde basabilen, topu ayağa oynayabilen her şeyden önemlisi isteyince gol bulabilen bir takım olma yolunda ilerleme kaydeden bir galatasaray olarak...
    rakip için talihsiz ancak selçuk'un muazzam ortasına ayıp olmasın diye de atılmış bir golle öne geçti aslanlar. sonrasında hafiften geriye yaslanır gibi yapıp kontrayla karşılık verdi kazım'ın harry kewell'ın bir benzeri attığı muhteşem golle. devreyi önde kapatan galatasaray ikinci yarı biraz daha yorgun gibiydi. maç boyunca sanki saha kendisininmiş de bahçesindeki ağaçlardan meyve aşırmaya çalışan çocukları kovalar gibi oynayan engin baytar yorulmuştu doğal olarak.
    eboue'nin oyuna katılmasından sonra fiziksel gücünü arttıran cim bom bir de engin-baros değişikliği yapınca ankaragücü zaten olmayan gücünü de kaybetmiş oldu.
    kral yine yaptı yapacağını, aldı ayağına topu sürdü aldı rakibi arkasına ve aldı penaltısını. sonra da " bu sefer benim " diyerek attı golünü.
    her zaman söyledik, yine söyleyeceğiz. bu takımda bir şeyler fazla şu an. şöyle defans hattında, ılım ılım ajanlık kokan, doğduğu toprakların insanlarına hiç benzemeyen, bırak anadolu insanı olmayı, insanlığından şüphe ettiren biri. evet dün o eksikti ama o yokken, galatasaray hep bir ( +1) fazla!

    galatasaray futbol takımı'nın lig tarihindeki 3000. golünü atmak da rajnoch'a nasip oldu hayırlısı.

    http://ask-ifutbol.blogspot.com/...reyen-aslan-0-3.html
  • 145
    ankaragücü bu durumdayken galatasaray gibi düzelme emareleri gösteren bir takımdan puan alması imkansıza yakın bir şeydi. geçen sezon gökçek desteği ile gayet güzel bir kadro kurmuşlardı ama o kadar harcanan paranın üstüne bir ibbspor gibi başarı elde edemeyince çekilmek zorunda kaldılar; eminim aldıklarından çok daha büyük sorunlara bırakmışlardır ankaragücü'nü. oyuncağı * yeniden ellerine verildiği için de yapmış olabilirler pek tabii bunu. ankaragücü düşer, gelecek senelerde ankaraspor onun yerine ligin kaymağını yer aynı istanbulspor-ibbspor örneğinde oluğu gibi.

    maç 0-2'ye gelince basket maçına döndüm ama izlediğim kadarıyla galatasaray üstüne koyarak oynamaya devam ediyor. hücum varyasyonları gelişme gösterdi ancak son vuruşlarda kazım dışında pek kayda değer bir oyuncumuz yok. * mevkii itibarıyla en çok pozisyona giren elmander ise son vuruşlarda etkisiz; çift forvet oyuncusu olduğu geldiği zaman belirtilmişti zaten. bana kalırsa deplasmanda tek forvet oynayacağımız zaman sercan'dan yararlanılmalı takıma tam uyum sağladıktan sonra. baros ile değişimli de oynayabilirler ama, etkili bir baros he zaman ligin üzerinde bir forvettir, bunu her zaman ispatladı bize. böyle favori olduğumuz deplasmanlarda ise elmander formda ise yanında mutlaka bir forvet daha koymalı fatih hoca.

    diğer yandan savunma olarak galatasaray iki maçtır daha derli toplu. bunu servet'in olmamasına bağlayanlar da var ama bana kalırsa ilk maçlarda yenilen goller fatih hoca'nın sistem denemelerinden kaynaklanıyor. eboue'ye yer açmak için sabri'yi ortaya yakın oynatınca, o bölgedeki etkinliği azalıyor takımın. ben sabri'nin o bölgede oynayıp da kazandığımız bir maçı hatırlamıyorum. hatta 2006'da şampiyonluktan önce 4-0 yenildiğimiz fenerbahçe maçında tam anlamıyla rezil duruma düşmüştük sahada. * o bölgede melo-selçuk ikilisi iyi iş yapıyor şu anda, bozmak saçma olur. özellikle felipe melo geçmiş sezonlarda ayhan akman'ın yaptığı 'oyunun çift yönünü oynayabilen' özellikte katkı yapıyor. selçuk için zaten diyecek laf yok, tam anlamıyla nokta transfer; eksikliği çok canımızı yakar. *

    fatih hoca gerçekten bu ligin kurt hocalarından birisi, türk futboluna gayet hakim bir futbol adamı. eminim play-off sistemi olmasaydı daha durağan bir sistem ile puanları toplardı ama ligi ilk haftalardan domine edip play-off'a kadar şampiyonluğu koparmak isteyecekti ve yeni sistem ona bu kumar şansını vermişti. artık sakatlıklar belimizi bükmez ise play-off'a kadar bir şekilde ligin zirvesine ortak olacak bu takım. özellikle ilk yarı sonunda iyi bir yerde olusak, forvete yapılacak selçuk gibi nokta bir transferle * ligin tozunu attırır bu kadro.
  • 146
    gün galatasarayın bizi göreve çağırdığı gündü.liverpool maçıydı benim için son buluşma ve epey zaman geçmişti bu görüşten beri.özlemiştim çok. haftasonunu hasta olarak evde geçirmiştim ama maç saati gelmiş çatmıştı.bu sevda hastalık mı dinlerdi orda gidip buluşmak varken.neyse fazla duygusala bağladık konuya geçelim.ankaragücü yönetiminin son yıllardaki vukuatlarından dolayı (bu daha gökçekle alakalı bir durum) stada daha erken girdim bu kez.ama baktım çoğunluk benle aynı şeyi düşünmüş erken falan dinlememiş yerlerini almıştı çoktan.kale arkası ev sahibine ayrılan bölümün kapıları açılıp bizim tarafa bir geliş süreci başladı bilet bulamayıp oraya giren cimbomlulardan.bunu maratondaki kadın ve çocukların maraton koşusunu andırır gelişi izledi yine bizim tribüne.resmen 1000 kişilik yerde 2000 kişi olmuştuk.ne kadar sığmıyoruz tezahüratları yapılsa da elden bişey gelmedi.ama aslında iyi de olmuştu sıkışıktı dardı falan ama inletiyorduk ankarayı.sevmiştim bu ortamı.arenada bile böyle olmuyordu.derken maç başladı ve tabi bizde.maç sonuna kadar hiç durmadan avaz avaz bağırdık.hani hasta olan bu çocuk varya canavar kesilmişti stadda.goller de ardı ardına gelince tadından yenilmedi.devre arası ilaç gibi geldi.2. yarı mı? yine aynı güzel futbol şarkılar türküler.ama 2.yarıya damgasını basketbol takımı vurdu.euroleague haberi gelince ortam daha da şenlendi basket tezahüratlarıyla inledi ankara.oktay mahmuti reyis yine yapmıştı yapacağını bizi futbol maçında da kendini bağırttırdı ya daha nası adam olunabilirdi ki.barosun penaltısı 3.gol derken maç bitti.oyun mu? ne kadar zor günlerde olsa da ankaragücü oynadığımız futbol beni tatmin etti.deplasmanda kazanmak da önemliydi.son deplasman galibiyetini geçen sene yine ankarada almamız ilginç bir tesadüf oldu.şimdi bir ara var,tam yeni yeni ritim tutmuştuk ama sağlık olsun.bursa maçıyla arenadaki galibiyetler serisi devam eder inşallah.
  • 147
    hasan şaş'ın maç sonu yedek kulübesinden çıkıp, bütün ankaragüçlü futbolcuları tek tek tebrik ettiği maçtır. planlanmış ve her maç sonrası yapılan bir eylem midir bilmiyorum, ancak bu sezon galatasaray'da görülen birçok olumlu değişiklikten bir tanesidir.

    ayrıca johan elmander ve tomas ujfalusi'nin yaptıkları işe ve rakiplerine duydukları saygıyla, felipe melo, selçuk inan ve engin baytar'ın sergiledikleri harikulade performansla beni benden alan maçtır.

    edit: imla
  • 149
    gözlerin sahada kulakların 2 ekim 2011 galatasaray lietuvos rytas basketbol maçında olduğu, sırf bu bakımdan unutulmaz karşılaşma. berbat geçen 2010-2011 sezonu sonrası takımın yavaş yavaş kendini bulmaya başladığını gösteren galibiyetlerden biri olmakla beraber, aynı anda yılların hayali euroleague biletini de cebe koymuş olmak çifte sevinç yaşatmıştı...
  • 150
    babam ve abim sayısız kere birlikte galatasaray maçına gitmiştir. beni istisnasız her maç günü hasta olduğumdan veya başka bir bahaneyle götürmezlerdi. ben de anneme artık yeter diyerek, artık parçalıyı canlı izleme, hissetme zamanı diyerek gittiğim ilk galatasaray maçım. o günün bir başka ilginç yanı kadın ve çocukların ücretsiz maça girdiği günler olup maçı ankaragücü tribünün yanında izleyecek olmamızdı, ama benim o tribüne girmem yaşımın büyük olmasından dolayı resmi olarak imkansız . ancak orada olan bir sıkıntı yüzünden bir ablamızın biletini bana vermesiyle, sayesinde annemle birlikte maça girdim. ısınma sırasında aramızda sadece bir şerit güvenlik görevlisinin olduğu ankaragücü tribünü bizim olduğum küçük grubun takımı desteklediği sırada üzerimize yürümesiyle, deplasman tarafındaki galatasaray taraftarının isyan edip bizi öyle veya böyle deplasman tarafına aldırmasıyla, annemle birlikte galatasaray tarafında izlediğim ilk maçtır efendim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın