128
güzel futbol, temiz skor.
iyi başladık maça. 10. dakikada muslera o topu çıkarmasaydı, şu mücadele ve futbolla yine kazanırdık bu maçı, rahatlıkla söyleyebilirim bunu. pozisyondan 2 dakika sonra, bir kez daha, senelerdir başımıza bela olan duran toptan bulduk 3000. golü. rajnoch yerine bizim topçulardan birisi ataydı daha iyiydi de neyse ziyanı yok..
duran toplarda sadece ofansif olarak değil, defansif olarak da etkiliyiz ve bu oldukça sevindirici ve önemli bir olay. (3 kere tahtaya vuruluyor burada.) galatasaray ve duran top, yan yana bile gelmiyordu bi' kaç ay öncesine.
ardından, günün iyilerinden - gerçi kötü kimse yoktu galatasaray adına - engin'in mücadelesiyle, organize bir gol bulduk kazım'ın ayağından. kewell vari bir gol attı kazım. yanlış hatırlamıyorsam kewell bu golün bir benzerini, yine aynı kaleye, sol taraftan, 2 sene önce yine bu statta ankaragücü'ne karşı atmıştı. bugün fena değildi kazım fakat benim kazım hakkındaki görüşlerim belli, değişmedi. değişmez de artık. kazım'ın tutacağı ipe güvenilip kuyuya inmem.
kazım ile melo da kanka olmuşlar resmen. her golden sonra birlikteler. ayrıca, imparator ile kazım'ın gol sevinci de, baba-oğul gibiydi vallahi.
takımdaki şu arkadaşlık da bir başka, çok önemli bir olay.
fatih terim'i ne kadar özlediğimi, her maç daha bi' anlıyorum bu arada. güven veriyor saha kenarında olması. içimizden birisi o da, gereken neyse yapacaktır diyor insan.
demin kewell dedik de, bir sorum var şimdi..
riera'yı bir kaç maçtır izliyoruz? oldu baya geleli. kewell'dan her hangi bir farkını veya artısını görebilen var mı? veya, kewell'a nazaran çok daha iyi diyebilen var mı? açıkçası geldiğinden beri oynadığı futbol o kadar da tatmin edici değil. alternatifsizlikten oynuyor zaten sol kanatta. ahım şahım katkısı olduğundan değil. bakalım, belki ilerleyen maçlarda kendine gelir o da fakat, daddy cool'u, kewell'ı tercih ederdim.
bu arada sakın ha es geçilmesin, son 2 maçtır, servet yok, kalemizde gol yok! aynen devam.
gökhan ile ujfa fena ikili olmadı. es es maçına oranla gökhan zan da daha etkiliydi, hatta baya baya iyiydi bugün yani. şu haliyle, sabaha kadar tercih ederim servet'e. gerçi ben servet'e kimi tercih etmem ki, o da ayrı konu. ama yok, servet'i tercih edeceğim adamlar da var canım, yok değil. bilica yerine servet'i tercih ederdim mesela. yani.
n'apayım arkadaş, sevemiyorum artık şu adamı.
sezon başından beri oyunu rakip sahaya yığmak isteyen, en arkadaki adam ile en öndeki adam arasındaki mesafeyi maksimum seviyede azaltmaya çalışan, yani oyunu dar alanda oynamak isteyen, savaşan, hareketli bir takım yaratmak terim'in amacı. git gide de daha iyi oluyor takım, bu hedefe doğru güzel bir ilerleme var, gözle görülüyor bu açıkça. mesela bugün, mücadelenin yanı sıra, dar alan futbolunun olmazsa olmazı, hareketli bir takım vardı sahada. nitekim sonuç da geldi 3-0. ayrıca, çoğu pozisyonda, rakibe 2 kişiyle yapılan pres ile kazanılan toplarda baya pozisyon bulduk. önemli bir olay daha.
son dakikalara doğru giren baros yine yaptırdı penaltısını, bu sefer kendisi attı golünü. - penaltıda gözler melo'yu aramadı değil - bugün elmander etkisizdi, milli maç arasından sonra bursa maçında baros'u tekrar 11'e çekebilir imparator, milli maç performanslarına da bağlı olaraktan tabi. elmander gider 5 gol atarsa baros yine kulübede kalır. son dakikalardaki gereksiz sarı kartı görmeyeydi iyiydi ama, huylu huyundan vazgeçmiyor işte n'aparsın. gerçi aydınus da vermese vermezdi, uyuzluğuna.
alın size denklem;
ujfa, tam bir ağabey. müthiş transfer. her maç bir kez daha gösteriyor. melo desen, tam ateşleyici madde. sabri, dinamo. selçuk, maestro. muslera, güven. tüm takım, fatih'in aslanları. fatih terim, emperor of cim bom. cim bom, şampiyon.
uzun zamandır görmediğimiz duran top golleri, organize goller..
aynen devam..
http://jaimelesport.blogspot.com/...tbol-temiz-skor.html
iyi başladık maça. 10. dakikada muslera o topu çıkarmasaydı, şu mücadele ve futbolla yine kazanırdık bu maçı, rahatlıkla söyleyebilirim bunu. pozisyondan 2 dakika sonra, bir kez daha, senelerdir başımıza bela olan duran toptan bulduk 3000. golü. rajnoch yerine bizim topçulardan birisi ataydı daha iyiydi de neyse ziyanı yok..
duran toplarda sadece ofansif olarak değil, defansif olarak da etkiliyiz ve bu oldukça sevindirici ve önemli bir olay. (3 kere tahtaya vuruluyor burada.) galatasaray ve duran top, yan yana bile gelmiyordu bi' kaç ay öncesine.
ardından, günün iyilerinden - gerçi kötü kimse yoktu galatasaray adına - engin'in mücadelesiyle, organize bir gol bulduk kazım'ın ayağından. kewell vari bir gol attı kazım. yanlış hatırlamıyorsam kewell bu golün bir benzerini, yine aynı kaleye, sol taraftan, 2 sene önce yine bu statta ankaragücü'ne karşı atmıştı. bugün fena değildi kazım fakat benim kazım hakkındaki görüşlerim belli, değişmedi. değişmez de artık. kazım'ın tutacağı ipe güvenilip kuyuya inmem.
kazım ile melo da kanka olmuşlar resmen. her golden sonra birlikteler. ayrıca, imparator ile kazım'ın gol sevinci de, baba-oğul gibiydi vallahi.
takımdaki şu arkadaşlık da bir başka, çok önemli bir olay.
fatih terim'i ne kadar özlediğimi, her maç daha bi' anlıyorum bu arada. güven veriyor saha kenarında olması. içimizden birisi o da, gereken neyse yapacaktır diyor insan.
demin kewell dedik de, bir sorum var şimdi..
riera'yı bir kaç maçtır izliyoruz? oldu baya geleli. kewell'dan her hangi bir farkını veya artısını görebilen var mı? veya, kewell'a nazaran çok daha iyi diyebilen var mı? açıkçası geldiğinden beri oynadığı futbol o kadar da tatmin edici değil. alternatifsizlikten oynuyor zaten sol kanatta. ahım şahım katkısı olduğundan değil. bakalım, belki ilerleyen maçlarda kendine gelir o da fakat, daddy cool'u, kewell'ı tercih ederdim.
bu arada sakın ha es geçilmesin, son 2 maçtır, servet yok, kalemizde gol yok! aynen devam.
gökhan ile ujfa fena ikili olmadı. es es maçına oranla gökhan zan da daha etkiliydi, hatta baya baya iyiydi bugün yani. şu haliyle, sabaha kadar tercih ederim servet'e. gerçi ben servet'e kimi tercih etmem ki, o da ayrı konu. ama yok, servet'i tercih edeceğim adamlar da var canım, yok değil. bilica yerine servet'i tercih ederdim mesela. yani.
n'apayım arkadaş, sevemiyorum artık şu adamı.
sezon başından beri oyunu rakip sahaya yığmak isteyen, en arkadaki adam ile en öndeki adam arasındaki mesafeyi maksimum seviyede azaltmaya çalışan, yani oyunu dar alanda oynamak isteyen, savaşan, hareketli bir takım yaratmak terim'in amacı. git gide de daha iyi oluyor takım, bu hedefe doğru güzel bir ilerleme var, gözle görülüyor bu açıkça. mesela bugün, mücadelenin yanı sıra, dar alan futbolunun olmazsa olmazı, hareketli bir takım vardı sahada. nitekim sonuç da geldi 3-0. ayrıca, çoğu pozisyonda, rakibe 2 kişiyle yapılan pres ile kazanılan toplarda baya pozisyon bulduk. önemli bir olay daha.
son dakikalara doğru giren baros yine yaptırdı penaltısını, bu sefer kendisi attı golünü. - penaltıda gözler melo'yu aramadı değil - bugün elmander etkisizdi, milli maç arasından sonra bursa maçında baros'u tekrar 11'e çekebilir imparator, milli maç performanslarına da bağlı olaraktan tabi. elmander gider 5 gol atarsa baros yine kulübede kalır. son dakikalardaki gereksiz sarı kartı görmeyeydi iyiydi ama, huylu huyundan vazgeçmiyor işte n'aparsın. gerçi aydınus da vermese vermezdi, uyuzluğuna.
alın size denklem;
ujfa, tam bir ağabey. müthiş transfer. her maç bir kez daha gösteriyor. melo desen, tam ateşleyici madde. sabri, dinamo. selçuk, maestro. muslera, güven. tüm takım, fatih'in aslanları. fatih terim, emperor of cim bom. cim bom, şampiyon.
uzun zamandır görmediğimiz duran top golleri, organize goller..
aynen devam..
http://jaimelesport.blogspot.com/...tbol-temiz-skor.html