• 6101
    ilk aşkım çocukluk sevdam. çaylak olarak ilk entym tabiki de bu sayfada olmalı. seviyoruz sonuna kadar. 90'ların sonundan bu güne kadar gerek statta gerek evde büyük maç, küçük maç demeden futbol, basketbol, voleybol demeden her maçını mümkün mertebe izleyip takip ederim. hagi formamla mahallede top oynarken gol sevinçlerinde formayı öpmek, armayı sevmek, kirlenmemesi için, temiz tutmak için hemen yıkayıp asıp kurulamak en büyük özenimdi. hala bu çocukluk tutkusuyla seviyor ve destekliyorum canım takımımı.
  • 6102
    ilk yarıyı sivasspor’un arkasından ikinci bitirecek, sezon sonunda da şampiyonluk kupasını kaldıracak olan klübüm. ayrıca istanbul’un 3 büyük takımı içinde ekonomik olarak batık durumda olmayan tek takımdır. bu yüzden bütün toplarıyla, tüfekleriyle saldırıyorlar, çünkü bu sezon son şansları.
    2019-20 sezonunun ilk yarısını muhtemelen ilk 3'te bitirecek, devre arasındaki takviyelerle sezon sonu yine şampiyon olacak.
    öyle bir fikstürü var ki, sıradaki 5 ya da 6 maçı kayıpsız geçmesi yüksek ihtimal.
  • 6103
    bir takımdan çok daha fazlası. metin abi'nin dediği gibi "din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inanç" birçoğunuzun da hissettiği şekilde. abim sayesinde tanıştığım, onun sevdiğinden daha çok sevdiğim ilk aşkım.

    büyük sevinçler, büyük üzüntüler yaşatmıştır. sevinç hanesi daha ağır basıyor tabii. daha da yaşanacak çok büyük sevinçler var. ama yapılması gereken bir o kadar iş, çözülmesi gereken bir o kadar problem var.

    ama kıymetli arkadaşlar asla unutmayın:

    yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da
    bastığın yer üzüntülerle dolsa da
    sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da
    cimbom gülerek yürür.
  • 6104
    1905 ekiminde, ali sami yen ve arkadaşları tarafından, ingilizler gibi futbol oynayıp, türk olmayan takımları yenmek misyonu ile kurulan ilk türk futbol takımı ve aynı zamanda spor kulübü.

    babamın omuzlarına çıkmış, ufak tefek bedenim ve sırtımda hagi ismi yazılı formayla, eski ali sami yen'nin önünde saatlerce bekleyerek aşık olduğum ve bana mütemadiyen "iyi ki" diye cümleler kurdurtan türkiyenin en büyük spor kulübü.

    kuruluş fikri, hikayesi, refîk'ler ve kutlu gerçeğin detaylı yazısı:
    https://www.galatasaray.org/...ray-nasil-kuruldu/13
  • 6105
    nasıl anlatılır bilmiyorum. kendimi katarak tanımlamam gerekirse; bana babamdan kalan tek güzel şey sanırım. başka da güzel bir anımız yok. her sevdadan geriye kalan. her kötü günden çıkaran. günün sonunda hep var olan. çocukluğumda, gençliğimde, yaşlılığımda. çok yaşlı sayılmam ama öyleyim bence.
    çocukluğumdan başlarsak ki bu en masum dönem. hatırladığım birkaç şeyden biri her misafirliğe gittiğimizde bana ilk 11'i saydırırdı babam. 5 saniyede sayardım. evde mac izlerken ben çok ses çıkarmayı yorum yapmayı sevmeden pür dikkat izlerdim maçı, babamsa tam tersi. uefa finalinde arif soluyla o golü kaçırınca televizyona dolu çay bardağı fırlatmıştı ki bu çok normal geliyor şimdi. ama korkardım babamdan birlikte mac izlemek bile istemezdim ama hep izledim. kaybettiğimiz kupa finali sonrası gece ağlayarak yatağa girdiğimi hatırlarım mesela. unutmak istediğim çok anı olunca araya sadece galatasaray ile ilgili anılardan birkaçı kalmış hafızamda.
    ilk kavgam da galatasaray yüzündendi. 6 0 lık meşhur mac. belediyenin lokalinde maçı izledim. maçtan çıktıktan sonra fenerlilerin izlediği kısımdan geçerken bize gülüp 6 işareti yapmışlardı daha ergeniz tabi camlarına bastım yumruğu. kırmak için değil tabi ama kırıldı indi kapı çerçeve. ortalık birbirine girdi. sonra bir şekilde büyükler gelip ayırdılar. çocukken tv ye çay bardağı atılmasından korkan biriydim ya hani. sanırım bu da babamdan kaldı. gençlik ve universite döneminde ise daha sakin daha tepkisiz oldum galatasaray konusunda. hiç bir maçı kaçırmadım. içten üzüldüm içten sevindim.
    kısa kesersem çocukken evde durumlar pek iyi değildi ben galatasaraya sarıldım , gençken uçariyken kimseyi umursamazken de unutmadığım tek şey galatasaray'dı. yıllar sonra kendimi öldürmeye çalıştıktan dakikalar sonra hiçbir şey yapmamışım gibi oturup mac izlemeye devam ederken de önemli olan tek şey galatasaray'dı. o maçı bitiremedim tabi ama kazanmışız.
    her şeyden geriye bana hep galatasaray kaldı. bu dönemimde uzun süredir takımdan durumlardan memnun olmasam da sert bir şekilde eleştirsem de bu gerçek değişmeyecek.
  • 6106
    hayatımın tek aşkı.

    daha 4-5 yaşlarındaydım ve uzaktan akrabam olan bir ağabeyim vardı. hangi takımlısın diye sordu bir gün, beşiktaş dedim. o an bana bir bakışı vardı 20 yılı geçmiş aklımdan çıkmaz, büyük galatasaray'lıydı. tehdit falan etti beni, sen cimbomlu olacaksın dedi. küçüğüm tabi korktum, tamam dedim ben cimbomlu olacağım. akabinde bir sürü dergi, bir sürü eski maç albümleri, posterler, formalar, her hafta zorla izletilen maçlar derken aşık oldum bu renklere. ne kadar büyük bir camia, ne kadar büyük bir kulüp olduğunu taa o zamanlar anlamıştım. hayatımda aldığım en güzel karardı, zorla da olsa. insan ilk görüşte değil de, tanıyarak aşık olunca kopamıyor bir daha. çok ağladığım oldu, çok güldüğüm, çok uykusuz kaldığım da oldu. bendeki galatasaray sevgisi sonsuza dek sürecek.
  • 6107
    2019-2020 sezonunda şampiyon olması adeta bir zorunluluk olan canımız galatasarayımız. peki neden zorunluluk? bu sezon bariz bir şekilde federasyon başkanı, diğer kulüpler, yayıncı kuruluş, siyasiler vs alayı ismi lazım değil bir takımı şampiyon yapmak için çırpınmakta. kötü mü başladık lige? evet öyle oldu. sinirleniyor muyum? evet sinirleniyorum. ama bu kadar haksız bir ortamda o mayıs ayında kupayı kaldırmalıyız. şampiyonlar ligi bileti, 23. şampiyonluk vs yi geçtim ben artık. bu bir zorunluluk kardeşim zorunluluk! hoca toparlayacak düşüncesindeyim. süper top oynar mıyız? sanmıyorum. sonuca yönelik bam bam bam! o yalı çocuğu zaten sıkıntıları olan bir ligi iyice rezil bir hale getirdi. mayısta hesabı verecek!
  • 6108
    türk takımları arasında yurt içinde ve yurt dışında gelmiş geçmiş en başarılı takımdır. sayesinde çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatacağımız bir çok başarıya canlı şahit olmuşuzdur. (bkz: uefa kupası) (bkz: uefa süper kupa)
    bazen sevindik, bazen üzüldük, kâh güldük kâh ağladık ama hiç bir zaman bu sevdadan vazgeçmedik. eski ali sami yen stadında şöyle bir pankart vardı ''ne dünyalar kadar ne yerden göğe galatasaraylıyım de göğsüne gere gere'' hiç aklımdan çıkmaz bu pankart. sen çok yaşa galatasaray. iyi ki galatasaraylıyım.
  • 6109
    sağ olsun annem sayesinde sevdiğim, tuttuğum takım.
    rahmetli peder bey fenerbahçeliydi. ama annem ondan önce davranıp bizi galatasaraylı yapmıştı. babam anneme şey demişti bir keresinde, "hanım sağ ol ya, senin sayende çocuklar sürekli mutsuz olmaktan kurtuldular." (bkz: swh)

    fenerbahçe'yi yendiğimiz maçlarda evde doğru düzgün sevinemezdik babam kızar diye. ben balkona çıkar el kol yapardım gol atınca falan. anılar, anılar... sanki her şey eskiden daha bir güzeldi. futbolu bile isteye ne hale getirdiler ülkede.
  • 6110
    girmiş olacağım ilk entry galatasaray başlığı altında olacağına dair kendi kendime söz vermiştim. bu sözlüğü keşfettiğimde içimde heyecan ile sadece iyi bir galatasaray sevdalısı okuyucu olarak kalacağımı düşünmüştüm. sizlerle fikirlerimi paylaşabileceğim bu toplulukta olmaktan son derece mutlu ve gururluyum. daha iyiye gidebilmek için farklı fikirlere de sahip olsak birlik olmak gerektiğini düşünenlerdenim bunun için takımımızın arkasında dururken medyanın gazına gelmememiz gerektiğini düünüyorum.çünkü okadar yapılanmaya karşı bile arka arkaya gelen şampiyonluklar, şuanda bile oynadığımız kötü oyun bazılarını korkutuyor biliyorlar ki galatasaray ile puan farkı açılmazsa şampiyon olur.
  • 6111
    dünyann her yerinde tanınan bir türk markası. üzerinden yıllar geçse de yabancı spiker ve muhabirler daima galatasaray'ın avrupa başarılarından bahsederler. özellikle iç saha maçlarında oluşturulan atmosfer ön plana çıkarılsa da branş veya mekan farketmeksizin her deplasmanda yoğun destek görmesi de dikkat çekicidir. güç bela büyüdü bu marka, senelerce emek verildi. sahip olduğumuz prestij bir günlük bir olay değil lakin günden güne geriye gidiyoruz. acilen kendimize çeki düzen vermek zorundayız. galatasaray demek sadece bir futbol takımı demek değildir elbette ama kabul etmek gerekir ki çoğunluğun odağı haliyle futbol'da. en kötü gününde bile avrupa maçlarında bir standardı olan bir galatasaray'ı özledik. bu kimliğimizi geri kazanmak yerel başarılarından çok daha değerli olacaktır. sonuçta galatasaray, hepimizin bildiği gibi, türkiye'nin batıya açılan penceresidir.
  • 6112
    turkiyeye futbolda ilkleri yasatan en basarili kulup. cocukluk askimiz... misyonu ve vizyonu ile turk futbolunun da ayni zamanda acik ara en farkli kulubu. karşılıksız sevginin karsiligi, engeller tanımayan bir asktir galatasaray. iyi ki galatasarayliyim diyebilmektir de ayni zamanda. yenildiginde canin sagolsun diyebilmek, kazandiginda sevincten dört köşe olmaktir. babadan kalan miras, dogacak cocuklara birakilacak olan mirastir da ayni zamanda. iyi ki galatasarayliyim diyebilmektir, yensen de yenilsen de kalbimiz hep sende diyebilmektir.
  • 6114
    bir süredir reklam olmaması için ismini vermek istemediğim bir sitenin youtube kanalında ağırlıklı olarak spor olmak üzere tanınmış kişilerle yapılmış kisa soru-cevap videoları izliyorum. bu kişilerden galatasarayli olanlar "derbi maç mı? ucl maçı mı? "sorusuna istisnasiz ayni cevabı verirken diğer takım taraftarlarında bu yanıt değişebiliyor. hatta nejat işler bu soruya şöyle yanit veriyor: "sampiyonlar ligi. öyle bir derbi kalmadi artik bizim için*" yani burada cevabı ucl olsa da asıl cevabı kompleksinde yatıyor.

    bu soruların pek çok turevi var. sorunun bir ucunda avrupa varsa galatasarayli olanlarin cevapları sorunun ilk kismindan bağımsız hep avrupa oluyor...

    bunu neden mi anlattım? birazdan muhtemelen fark yiyeceğimiz bir maça çıkacağız. yalan yok ben de bir sonuç beklemiyorum herkes gibi. ancak bana ve biliyorum ki buradaki herkese "kadıköy galibiyeti mi? paris galibiyeti mi?" diye sorsalar cevabımizin ne olacağını iyi biliyorum...

    galatasaray böyle bir kültürdür işte. şimdi hep birlikte o halatı çekme zamanı!
    (bkz: 11 aralık 2019 paris saint germain galatasaray maçı)
  • 6115
    takımın yarısı sakat. 18 kişilik kadroya 16 kişi yazabiliyorsun ffpden dolayı. psg deplasmanına çıkıyorsun ve mecburen forvetin emre mor. makul bir insanın şu deplasmana dair nasıl bir beklentisi olabilir acaba amk? bir de hoca istifa yazmıyorlar mı nasıl deliriyorum. seri haberleri çıktığında "abiii hadi yaaaa alamayızz o adamı geçen sene barça istiyordu." falcao, nzonzi haberlerine de inanmamıştık alamayız diyorduk. emre mor için muazzam transfer hem de türk diyorduk. fatih hoca gibi düşündük çok iyi kadro kurduk diye. şimdi hocanın mı lan bütün suç?
  • 6116
    her geçen gün daha da arabesk bir yapıya bürünendir.

    avrupa maçlarımızdan önce her yerde klasikleşmiş sözler duyuyoruz. galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır, sonuna kadar savaşırız, ruhumuzu sahaya yansıtırız, galatasaray gibi oynarız falan da fişmekan. sonuç: yirmi küsür maçta avrupa'da 1 galibiyeti olan galatasaray. oynadığı futbolla hiçbir şey vadetmeyen galatasaray.

    nostaljiyle yaşamaya başladık. eski günlerin geride kaldığını, yıllardır avrupa arenasında süründüğümüzü ve futbol geliştikçe bizim geriye gittiğimizi artık anlamamız lazım. makas açılıyor deniyor ya hani, o açılan ekonomik makas değil. mentalite makası açılıyor, hem de geri kapanmayacak bir şekilde.
  • 6117
    her geçen gün kendisini ve inanlarını kandırmaya devam eden takımımız.

    club brugge, ajax, psv gibi avrupa kulüpleri kadrolarına baktığımızda genç oyuncuların çoğunlukta olduğunu hemen görürüz. bizim takımımızda ben en son genç oyuncu transferlerini aysal dönemindeki bruma ve telles ile hatırlıyorum. takım dediğimiz olgu geliştirilebilir ve evrilebilir olmalıdır. emeklilik yıllarına yaklaşan yalnızca futbolcular değil hangi meslek grubu olursa olsun kendisini geliştirme hususunda eskisi gibi olamayacaktır. kadrolarımız o kadar yaşlı ki maç içinde temposuzlukları yüzünden içim geçiyor. tamamen şahsi fikrim bu kadroya favre gelse ancak bir yere kadar taşıyabilecektir. falcao, lemina, seri gibi oyuncuların yanında genç oyuncuların olması günümüz futbolunda elzem olandır. yoksa bu tempoyla, sistem olduramamakla tenekeyi bağlayıp yolluyorlar. aktüel olarak bu yıl bu acı tecrübeyi edindik zaten.
  • 6118
    özünü bulması gereken camia. 18-19 şl sezonunda schalke 04 maçları ve sezon başında oynadığımız fc augsburg maçları bize ne duruma geldiğimize dair çok değerli ip uçları veriyor aslında. tamam iki ülke arasında ki fark cidden büyük ama başakşehirin bundesliga liderini yenmesi ve bizim bundesliga'nın sıradan bir takımına karşı düştüğümüz durum cidden üzüyor.
  • 6119
    galatasaray türk futbolunun avrupaya açilan penceresidir. eger uluslararasi bir ba$ari bekleniyorsa önce türk futbolu degi$melidir. yillarca yabanci kuralini dayatarak türk futbolcusunun ilerlemesinin önü kesildi. az ile yetindi hepsi, en büyük hedefleri kapagi istanbul takimlarindan birine atmak oldu. oraya gelince de biraktilar kendilerini gece hayatina.

    türkiye cografyasinda ya$ayan insanlar planli*, projeli çali$maktan bihaber oldugu için daima günü kurtarmakla me$guldür. bu futbol denilen sektörde de böyledir. üstün üstlük maddi elveri$sizlik de eklenince i$ler bir o kadar daha sarpa sarmaktadir.

    yabanci kuralini kaldirdik.

    $imdi sira yerlileri yeti$tirmekte.

    tff önümüzdeki yillarda tekrardan sadece i$ olsun diye yabanci kuralini geri getirir de, yerlileri için bir proje hazirlamazsa, tekrardan ba$a sarariz, benden söylemesi.

    önümüzdeki 5 yil sirf altyapiya yatirim yapilmasi gerekir.

    tesislerini geli$tirilemsi gerekir.

    dü$ünsene abi, youth league maçlarini bile yayinlamayan bir ülkeyiz biz.

    oturun biraz dü$ünün, dü$ünebiliyorsaniz, o yetenege sahipseniz @tff!!!
  • 6120
    öncelikle söylemem lazım, takımım olur. dünya üzerindeki en kötü ve itici futbolu oynuyor. gerçekten daha kötüsünü bilmiyorum. 2 sezondur bazı maçlar dışında genel manada zaten kötü top oynuyorduk. ama bu sezon artık zirve yaptı. bu takım rezalet durumda. organizasyon olarak, mücadele olarak, en kötüsü kafa yapısı olarak. galatasaray hocası ve oyuncularıyla bir şekilde galibiyet almak için sahaya çıkıyor. iyi oynamak , doğru oynamak, belli bir oyun felsefesi falan kesinlikle yok. her türlü sertlik, maçı oyalama, çirkeflik yapıyor takım bu sezon. hocanın en büyük suçu budur benim gözümde. oyuncular sahaya futbol oynamaya çıkmıyor. gol yememek için topu ayaklarında oyalıyor, belki bir şekilde topu kaleye sokup 3 puan alırızı düşünüyor. oyun 3 sezondur sürekli geriye gidiyor, takım hala şampiyon oluyor çirkeflik her geçen gün artıyor. galatasaray şu anda türkiye'nin en sevilmeyen takımı ünvanını fenerbahçe'den almış durumda. iki hafta önce brugge maçını izlerken takımımdan utandım. oyuncular kendilerini yerlere atıyor, tüm duraklamalar olabildiğince uzatılıyor. dakika 80 den sonra değil ama. gol bulduğu an dakika 30 olsun 40 olsun, galatasaray oyuncuları ve hocası futbolu unutuyor ve maçı bitirmeye çalışıyor.
  • 6121
    kuruluş felsefesini yavaş yavaş terk eden camia.

    avrupa'daki kaliteli takımlara karşı başa baş mücadele etmesi bir yana, artık ezilerek yenilmemesini diliyoruz. avrupa'da başarısız olmak kabullenilmiş bir hale geldi sanki. kabul etmemiz gerekir ki modern futbolun fersah fersah gerisindeyiz. kulüp tepeden tırnağa yapılanma sorunu yaşıyor. teknik ekibin inatçı, yenilik ve çözümden uzak tutumu bu yıl başımızı en çok yakan şey olmuştur. ancak yine de fatih terim'den daha fazla güvenebileceğimiz biri yok. başka bir hocayla bu kadar başarısız olsaydık, toparlanmak için aklımıza fatih terim'den başka bir isim gelmezdi. hocaya desteğimiz yarım sezonluk başarısızlıkla bitmez. sezon sonunda ipi göğüsleyeceğimize inanıyorum. son sözüm şudur: this is galatasaray!
  • 6122
    ailem kadar bağlı olduğum,mutluluğu üzüntüyü bana birçok kez yaşatan, hayatımda büyük yer kaplayan en büyük tutkularımdan olan güzide kulübüm.

    sezon öncesi transferle ile birlikte ligin üzerinde bir kadroya sahip olduğumuz konusunda herkes hemfikirdi ancak oyun olarak beklentilerin çok altında kalarak fiyasko olarak nitelendirilecek bir şampiyonlar ligi sezonu geçirdik. ligin neredeyse ilk yarısı bitecek ama oyun olarak hala bir arpa boyu yol kat edemedik.

    bu söylediklerimin herkes farkında zaten ama söyleyeceğim şu ki herkes eleştirilebilir yaşayan efsanemiz fatih terim'de buna dahil ancak istifa istemenin bize şu an yarardan çok zarar getireceği aşikar.
  • 6123
    genellikle galatasaray futbol takımı olarak bilinen en iyi türk futbol takımı ve taraftarı olduğum güzide takımımdır. başarı olarak diğer türk takımlarından daha fazla kupa kaldırmış, daha çok katılım sağlamış ve daha fazla popülariteye sahiptir. çocukluk dönemini de sayarsak çeyrek asırdan fazla süredir sahada, şerefle halısaha formasını taşıdığım ve taraftarı olduğum yuvamdır. inşallah oğlumu-kızımı-torunumu-eşimi de bu sevdayla tanıştırmak da en manevi duygum olacaktır.

    metin oktay'ı, fatih terim'i #2820795, ulu johan elmander'i #2820800 ayrı ayrı kalbimde bulunmaktadır.

    edit: hagi uyardı, gizli bakınız için.
  • 6124
    tepeden tırnağa bir değişim yaşaması artık gerekli falan değil bildiğiniz "şart" olan aşk.
    tepeden tırnağa dedik, tepeden tırnağa doğru gidiyorum.

    1 - divan kurulu
    değişim imkansız doğal olarak ama en azından buradaki kafa yapısını değiştirmemiz gerekiyor. gerekiyor ki hem sportif hem finansal anlamda günü yakalayalım. yani "altyapıya yabancı hoca mı olur adam go to ball diyecek öbürü ne diyor yau bu diyecek" falan gibi düşünen bir yapıdan kurtulmalıyız sportif anlamda daha fazla gelişebilmek için.
    finansal anlamda daha fazla gelişebilmek için de bu büyüklerimizin dursun aydın özbek gibi "bileklik" satarak borcu kapatabileceğini düşünen, riva için yapılan anlaşmada bizimkinden daha kötü lokasyondaki araziye 5 sene önce bizimkine göre metrekare başı 3 katı para verilen yerler varken (riva - florya anlaşması öncesi o günkü divan kurulu başkanı irfan aktar'ın öncülüğünde oluşturulan kurulun yayınladığı raporda vardı bu) daha ucuza veren insanlara falan destek vermemeleri gerekiyor. galatasaray'ın sportif ve finansal alanların tümünde menfaatini gözetmeleri, bunun da daha modern ve daha profesyonel yollarla olacağını görmeleri gerekiyor. yani fikir anlamında %100 demeyelim de %90 değişmeleri gerek.

    2 - genel kurul
    sene neredeyse oldu 2020. artık taraftarı sadece "fan" yada "müşteri" olarak görerek bir başarının gelmediği aşikar. halen tüzük değişikliğinde üye alımları ile ilgili bir fikir, proje vs. yok ortada. nasıl katkıda bulunacak bu taraftar bu kulübe? sadece cebindeki para ile olacaksa hodri meydan, bugün vereyim üyelik için gereken 20000 tl'yi. hatta daha da arttırıyorum, senelik aidatların da 5 seneliğini peşin yatırayım. ama fenerbahçeli, beşiktaşlı, başakşehirli, çemişgezeksporlu üyeler varken doğma büyüme bu renklere aşık taraftarı daha ne kadar dışarıda tutabileceksiniz? siz maksimum 1000 kişi ile genel kurullar yaparken onbinlerce izlenme sayılarına ulaşıyor bu toplantılar, sabah başladığı andan akşam kapanana kadar takip eden insanlar var dışarıda bıraktığınız kendimden biliyorum.
    daha modern, daha komple bir genel kurul yapısına dönüşmemiz lazım ki geleceğin divan kurulu da daha modern bir şekilde işletelim.

    3 - denetim kurulu / sicil kurulu
    yönetimin kendi ekibinden bir denetim kurulu ne gibi bir işe yarıyor sorarım size? denetleme işini net olarak güvenilir bir şekilde yapabilir mi? yapabilecekse eğer özhan canaydın - adnan polat - ünal aysal (baskın seçim sonrası dönemi) - duygun yarsuvat - dursun aydın özbek - mustafa cengiz yönetimlerinin tamamı için konuşuyorum görevlerinde kalabilirler miydi? denetim kurulunun görevi yönetimi denetlemektir adı üzerinde, nasıl çalışacak bu denetim sistemi? eş - dost - arkadaş ilişkisi ile seçilen bir kurul, göreve birlikte geldiği arkadaşlarına böyle bir denetim yapabilir mi?
    sicil kurulu da ayrı bir muamma. fenerbahçe spor kulübünün mevcut başkanı ali koç seçildiği günden önceki genel kurulda aziz yıldırım ile atışırken "beni fenerbahçeli yapan abim mustafa koç galatasaray spor kulübü üyesiydi binicilik şubesinden faydalanabilmek için" demiştir. ki içeride çok daha fazla başka takım taraftarı olduğuna inandığımız üyeler var. ne yapıyoruz bunlarla ilgili? ihraçları ile ilgili? biz başakşehir spor kulübü başkanı göksel gümüşdağ'ı kendimiz atamadık, adam üyelikten istifa etti düşünün! "eşim beşiktaşlı" diyen dursun aydın özbek'in eşi mesude özbek kulüp üyesi yapıldı "başka kulüp ile gönül bağım yoktur" ibaresinin altını imzalayarak. düzgün çalışan bir sicil kurulu galatasaray'ın gelişmesi için, üyelerin makamına / mevkisine / forsuna / ününe bakmadan başka takım taraftarlarını bu sistemin içerisine almamak için çok önemli.
    bu kurulların birbirinden ayrılması gerekli. yönetim kurulu ayrı bir liste ile, denetim kurulu ayrı bir liste ile, sicil de farklı bir liste ile belirlenmeli seçimlerde. ancak böyle etkin bir denetim / sicil sistemi kurabiliriz.

    4 - taraftar
    abi şu isim sevdasından hep birlikte vazgeçmemiz gerek. bu takımın politikasının değişmesi, artık 30 yaş üzerine para harcamayı bırakması gerekiyor. ve bu takım 30 yaş üzerine parayı biz istediğimiz için de harcıyor. falcao konusunda bu kadar baskı kurmasaydık yönetime belki de almayacaktık.
    bir de şu gençlere yüklenmeyin. genç oyuncu oynuyor atıyorum sol kanatta adam orta yapıyor isabetsiz oluyor 2-3 ortası tribünden hemen tepki. ne var abi böyle böyle gelişecek bu çocuklar. herkes 18 yaşında messi olamaz, ronaldo olamaz. imkansız yani o adamlardan dünya futbol tarihinde toplasan 5-6 tane var. e siz forvet arkası oynayan 18'lik gençten hagi performansı bekliyorsunuz, yemez yani. zaman verilmeli, gelişimleri a takımda süre bularak sağlanmalı. bu kafa yapıları da artık bir zahmet 2020'de değişsin lütfen.

    5 - amiral gemi futbol
    dünyada futbol nasıl oynanıyor? ya da daha basit örnek vereyim, ingiltere premier liginde nasıl oynanıyor? oyun durmuyor bile. 90 dakikanın 80'i futbol ile geçiyor neredeyse, sürekli süratli geçiş oyunları ve karşılıklı yoğun pres ile oynanıyor. her takımın bir oyun planı / şablonu / sistemi var. hiç bir takım "11 oyuncu olsun da bir şekilde oynarlar" diye bir düzende sahaya çıkmıyor artık. bizim modern futbola uyumlu bir sisteme geçmemiz lazım. hayal satmak yerine gerçekçi hedeflere odaklanmamız lazım. bak bir daha uefa kupası almamız bile şu anda imkansız. bunu bile söylediğimizde hayal satmış oluruz. "şampiyonlar liginde gruptan çıkacağız" hedefi gerçekçidir, "gruptan lider çıkmak için çabalayacağız" gerçekçidir, "çeyrek finale ulaşmak hedefimiz" gerçekçidir. hayal satıp da "biz her sene şampiyonlar liginde final oynayacağız" dersen güler geçer herkes. bunu demiyoruz evet ama biz kendimizi halen dev aynasında görüyoruz. abi 1 gol attık 1 gol. 1 sadece 1. 6 maçta 1 gol attık neyin dev aynası bu? yapamayız. olmaz. bu yapı ile bu düzen tutmaz.
    ha modern futbola dönmek mi? tamam dönelim. ama bu modern futbol düzenini 30 yaş üzeri futbolcular ile oynayamazsınız. imkansız. modern futbol dinamizm ve pozisyona bağımlı kalmadan ön alanda pres ile hızlı hücum üzerine kurulu. 30 yaş üzeri oyuncularla bu oyunu taş çatlasa 45 dakika oynarsın. ikinci yarıda da senden daha dinamik rakip alır maçı gider. e zaten daha dinamik, ilk yarıda da senin oynadığından daha iyi seviyede oynuyor bunu. sonuç: kayıp. olmaz yani.

    6 - teknik ekip
    fatih hoca canımız ciğerimiz tamam. evet adı en başarılı türk teknik direktör denildiğinde 1 numarada gelen bir efsane tamam. ama modern futbola ne kadar ayak uydurabiliyor? bunu zaten tartışıyoruz, zamanla da göreceğiz bana sorarsanız o yüzden konuşmak gereksiz.
    ama ekibin geri kalanı? hasan şaş - ümit davala ve levent şahin ne kadar modern futbola uygun? 3 antrenör tüm antremanlar için yeterli mi? mesela oyunun savunma yönünü kim çalıştırıyor burada? hücum yönünde antremanlar kime ait? pas tekniği antremanlarını hangisi yaptırıyor? top tutma / oyun kontrolü üzerine çalışmalar kimin görevi? hadi diyelim ki bunlar belirli, bunlar kendi içerisine de ayrılacak. mesela hücumda orta yapma ayrı, bitiricilik ayrı, duran top ayrı, kafa vuruşları ayrı, pozisyon alma ayrı bunları tek tek kim çalıştırıyor? hangi yetkinlikleri / yeterlilikleri var bunları çalıştırmak için? hangi kursları almışlar? hangi alanlarda çalışmışlar?
    her eski futbolcudan iyi antrenör çıkıyor mu? bana kalırsa çıkmıyor.

    7 - altyapı
    buradaki teknik ekibin de komple değişmesi ve profesyonelleşmesi gerekiyor. oyuncu nasıl yetiştirilir, nasıl geliştirilir, takımın sistemi nedir, oyuncuya pozisyon bilgisi bile öğretmeye dermanı olmayan adamların elinde gençliğimiz heba oluyor, bu da finansal çöküşü beraberinde getiriyor. çünkü futbolcu yetiştiremediğimiz için parayı basıp transfer yapıyoruz, oyuncuyu parladığı dönemde türkiye'ye getiremiyorsun yaşlı futbolcu alıyorsun, satamıyorsun son transferi sana oluyor ve böyle böyle batıyorsun.
    halbuki bu yapı çalışsa, kendi kendine yeten bir sisteme dönsek transfer harcamamız düşecek, belki kar bile edeceğiz. ozan kabak için ne kadar para harcamışızdır ki, 11 milyon euro para kazandık ozan'dan. kılım kadar sevmiyorum kendisini, gelse takıma sırt dönmem belki ama bu kadar da uğraşmam, arda turan'dan 16 milyon euro para kazandık. sabri iyi kötü başlangıçtan bitişe hatta bittikten biraz sonra bile kaldı. ne oldu yıllarca götürdü iyi kötü sağ bekte yeteneği seviyesinde. bu "illa bizim çocuklarımız oynasın" derdi değil, gerçekten anlayanlar zaten neden bahsettiğimi anlattı. abi mariano'yu almak için verdiğimiz parayı altyapıya yatırım yapsak belki kulüp kurtulur.
    almanya koca ülkeye paranın para olduğu dönemde 100 milyon euro harcadı futbol geliştirme için. ülkenin her yanında okullar, sahalar kurdu ve antrenörler yetiştirdi. bu sayede dünyada futbolu domine etti. biz de 100 milyon euro değil de 10 milyon euro harcayalım, 20 harcayalım. ülke yapmıyor mu takım olarak yapalım. arkadaş bugün halen altyapıların antreman yapabileceği, maçlarını oynayabileceği bir tesisimiz yok, florya yetmiyor kemerburgaz saçma bile olsa sonunda bir hamle demiştik o da olmadı. bu yönlere yatırım yapalım, bu alanlarda değişmeye çalışalım.

    8 - scout ekibi
    kabul edelim, hiç olmasalar da bu kadar olur. yemin ediyorum, eğer ki nzonzi'nin sorunları varsa babel'in sisteme uymayacağı belliyse bunları rapor etmedilerse hiç bulunmasınlar kulübün içerisinde emin olsun daha sağlıklı olur.
    ne iş yapıyorsunuz abi? bruma mıdır bizim scout transferimiz 10 milyon euro verelim? alex telles mi 6 küsüre alalım? carole mü aldığımız paraya satalım? nedir bu işin raconu? oldu olacak 30-40 milyon euroluk futbolcuları ne bileyim mbappe'yi falan önerin genç yetenek diye bize.
    bana badou ndiaye'yi 700 bin euro'ya bulacak scout ekibi lazım. erling haaland'ı bulacak ekip lazım. sizin yaptığınız saçma, u18 avrupa şampiyonasında bruma'yı keşfetmek nasıl scouting abi? herkes keşfetti zaten bir tek siz değil. yok yani böyle bir sistem.

    9 - amatör olmayan ama amatör branşlar
    bir branş ya amatördür, ya değildir. futbol dışındaki tüm branşlara amatör diyoruz ama bunların transferine de para harcıyoruz, sonra "buralar zarar ediyor" diyoruz. eder. normal değil mi bir yere harcama yapıp oradan gelir kazanmıyorsan zarar edersin. bu ekonominin temeli. ya buraları tamamen amatöre dönüştürelim, kendi branşına uygun oyuncuları yetiştirelim transferi yasaklayalım ve gerçekten amatör bir yapıya dönelim ya da buraların gelir getirecek projeleri oluşturulsun ve zarar engellensin. ortası yok yani bunun. bir şeyin adı amatörse amatör olmak zorunda. ya amatör kalsın ya da profesyonelleştirin.

    sonuç: görüldüğü üzere divandan taraftara, teknik ekipten scouting'e. elimde olsa stadın çimleri ile ilgilenen kişilerin bile eğitimleri yeterli değilse onları bile değiştiririm.
    biz ingiltere gibi, ispanya gibi profesyonellik istiyorsak, ajax gibi barça gibi altyapılarımız olsun istiyorsak, bu takım bir gün şampiyonlar ligi şampiyonu olsun istiyorsak önce bu değişimler olacak. bu değişimleri yapamıyorsak eğer günlük başarıları kazanırız, seviniriz, her sezon içinde takım futbol oynarken kanser olur ve yine dönür dolaşır bunları konuşmaya başlarız.
  • 6125
    galatasaray, ülkemize her zaman ilkleri getirmiş olan türkiyenin göz bebeği. şimdiye kadar kazandığı sayısız başarılar sayesinde avrupada da prestiji üst seviyede olan güzel takım.

    süper lig 2018-2019 sezonunda önümüze çıkan zorluklara rağmen aldığımız 3 kupayla biz taraftarlarını sevindiren başarıya her daim aç olan takım, süper lig 2019-2020 sezonuna daha büyük hedeflerle başladı ancak şampiyonlar liginden elenmesiyle birlikte takımda moraller düştü.

    transfer döneminde ffp cezamız nedeniyle kiralık olarak çok fazla oyuncu aldık isteksiz oyunumuzun sebebi bence budur ancak bu cezayı en hasarsız şekilde atlatabilmemiz için bu sezon tekrar şampiyon olmalıyız.

    galatasaray nice zorlukları atlatmış bir takımdır, elbet bu zor günleri de geri bırakacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın