• 6102
    futbol takımı tutmanın desteklemenin kişinin karakterine yansıdığına inananlardanim. tuttuğun takim ile bağlantılı olur biraz dusuncelerin hayata bakışın. futbolla beni ilk tanıştıran benden yasca büyük kuzenlerimdi. malum ülkemizde 3 büyük hakimiyeti var taraftarlik anlamında. daha ilkokula baslamamisken galatasaray dedim. birilerinin etkisinde kalarak olmadı. her takımın ne olduğunu renklerini futbolcularını hocalarını taraftarlarını gördüm etrafta. galatasaray cok sıcakti gerçekten cok sıcak samimiyet dolu. şükürler olsun ki galatasaray dedim o yıllarda.
    hala çevreme baktığımda insanlari takimlari ile eleştirdiğimde hep bir parcalar görüyorum kendi takımı ile ilgili(yogun sekilde taraftar gönülden taraftar olanlari kastediyorum)
    olumlu olumsuz o takimdaki bütün karakter aslinda icine islemis durumda o insanın.

    - vazgecmeme
    - başarı odaklı yaşam
    - sürekli geliştirilen vizyon hedefinde konsantre
    - zaman zaman boşlama nadasa çekilme
    - bir isi yaparken en iyisini hedefleme gibi daha pek cok karakteristik özellikleri galatasaraya taraftarının çoğunluğunda görüyorum.

    yaşım itibariyle galatasarayin ulke futboluna net bir şekilde lokomotif oldugu hatta rakiplerini dahil avrupaya karsi cesaretlendirdigine şahit oldum.

    bir eğitim kurumundan çıkan baska takım duymadım hic. ayrica bu okul lise düzeyinde ülkenin en iyisi veya en iyi ilk 3 arasinda olan bir okul.

    galatasaray'in mottosu o güzel hedef o güzel vizyon hepimizin hep kalbinde duruyor.

    "bir renge sahip olmak ve türk olmayan takımları yenmek"
  • 6103
    başka bir kulübe gönül vermiş üyeler hakkında aksiyon almış kulübümüz.
    https://www.galatasaray.org/...kinda-aciklama/45469

    böyle bir adım atılması güzel elbette ama insanın aklına gelmiyor da değil... acaba hangi başkan döneminde üye oldular, özellikle referansları kimler, sıra beklediler mi bekledilerse kaç sene, kürsüye çıkıp konuşma yaptılar mı, lise mezunu mudurlar...
    akıla takılıyor işte.

    üyelik peşinden koşan ama nefesi tükenen biri olarak bu adımın kıymetini görüyor olmakla beraber lise mezunu olmayan üyeler için ilk giriş ücretini 10.000 tl den 20.000 tl ye çıkaran yönetimimize bir kez daha sitemlerimi sunarım.
  • 6104
    bana cok ilginc bir ozellik kazandirmis kulup.

    elestirdigim, inanmadigim, guvenmedigim, itiraz ettigim konularda beni ters kose yapinca mutlu oluyorum.

    akabinde ogrettigi sey ise, sonuc guzel ve pozitif oldukca hatali olmanin kotu bir sey olmadigi. zira eskiden, yanlis dedigim sey dogru cikinca gucenir ve hatali olmama ragmen savunurdum hatami.

    saka degil, galatasarayin buyuk payi var bunda. mesela bir transfere sovuyorsunuz, size lafinizi yediriyor ve bundan cok mutlu oluyorsunuz. :)
  • 6105
    üç haftadır internetsizlik içindeki kişisel inzivamın ardından (kimseyi ilgilendirmeyen süreç), eve ve internete kavuştuğum ilk anda, izlediğim şeyler türk futboluna dair 'en'leri içeren videolar oldu. beyni kenara bırakıp öylece ana kapılmayı sağlayan zevkli anlar; youtube, bunu kaşıyacak videolarla dolu.

    bu arada, bu esrimeyi yaşamadan önce de, 'sevinmek için' seven taraftar tipi gibi davrandım haftalar hatta aylardır ve maçlarımızı izlemedim. bu sırada şunu düşünmüştüm; eğer bir takım iyiyse iyidir. taraftarın gazı veya ultimate desteği hep vardır, ancak bir takım gerçekten iyiyse iyidir. sevgi de zaten ölmez. sadece yer değiştirebilir.

    bu noktada, taraftardan fazla şey beklendiğine tekrar kani oldum. hiçbir taraftar güruhu, coşkusu ve/veya inancıyla hiçbir takımı şampiyon yapamaz. eğer öyle olsa götlerini çıkartana kadar "kartalgolgolgol" diye bağıran siyah beyaz taraftarlar, takımlarını her sene şampiyon yapardı.

    kabul etmemiz gerekiyor ki o başarıyı kucaklayacak/kucaklama ihtimali olan tek şey takımdır- bu da bizim elimizde değil.

    -not düşeyim: affedin, haftalardır gerçekten skorlar dışında hiçbir şeyi takip etmiyorum, sözlerimde bir eğilim (terimcilik, beyinsiz taraftarcılık, ünal aysalcılık, belhandacılık? [belki bir anlamı vardır? {tudorculuk?}]) seziyorsanız, öyle bir anlık- dönemlik mensubiyetim yok.

    sadece, galatasaray'ı çok özlediğimi fark ettim. sarısına, kırmızısına, iyi ki var olmuş demek istedim. çocukluğumdan beri, şampiyon olamadığı için- çocukluğumdan beri sevip yamuk yapan insanlarla kıyasladığımda-, hiçbir gönül kırıklığım olmadığını görüyorum.

    gerçekten an be an, hayatını sürece veren insanlardan özür dileyerek, galatasaraylılığı askıya almak tabirine, şöyle bir yorum getirmek istiyorum: bazı insanlar da bunu yapabilir. bazen. ama (bunu yapanlara ses ediyorum) bu renkler güzel olduğu gibi, tarihimiz de harika bir tarih, tarzımız da bu memleketin en güzel tarzı. bunu kaybetmeyelim.

    tekrar söylüyorum: haftalardır, terim şunu demiş, yönetim bunu yapmış, takip etmedim, yemin ederim. haftalar ardından, denk gelip de en çok şaşırdığım şey, "bugün günlerden pazar mıydı?" dediğim bir anın gecesinde, nagatomo'nun son dakika golüyle beraberlik yakaladığımızı gördüğüm andı. yani, söylediklerimi boş verebilirsiniz de. "ne diyor bu kerkenez?" deseniz, şaşırmam...

    sadece, sarıyı, kırmızı çok özledim. ve biliyorum ki buradayım. sadece özledim. özlemek de çok güzel. ama 'az' özlemek daha da güzel. cahiliyle kötücülüyle ve armanın kalbi olan tüm kalabalıklarıyla bu platformda olmak da ayrı güzel (platformda yönetimsel sıkıntılar varsa ondan da haberim yok). sonuç olarak, canım galatasaray.

    galatasaray, her zaman iyi bir şeydir (tanım?).
  • 6106
    "ne kadar amatör yönetilebilir ki daha?" sorusunu sordukça her gün yepyeni bir amatör yönetim gösterisi ile bizi selamlayan kültür simgesi, sporun beşiği.

    4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçı sonrasında her maçtan sonra olduğu gibi teknik direktör fatih terim'in basın toplantısı yine resmi youtube kanalına yüklendi. youtube videosunun linki sosyal mecralarda paylaşıldı. buraya kadar bir problem yok.

    problem şurada, video kırpılmamış. ilk 5 dakika 10 saniyelik kısmında fatih terim ortada yok. bir kaç basın mensubu sohbet ediyor ve bu sesler kayıtta. afedersiniz "ibneler" falan havada uçuşuyor konuşulan muhabbette. ki iki arkadaş arası muhabbet belli ki bize laf söylemek düşmez bu kısmına.

    ama be arkadaş, elinizde videoyu kesip sadece hocanın konuşmasını alacak program falan da mı yok? ya windows movie maker ile bile yapabilirsin bunu başka programa ihtiyacın bile yok. ya bak düz masa isen bile telefonuna atar telefonunda düzenler kırpar öyle paylaşım yaparsın. bak bunlar hep düz masanın bile durduğu yerde yapabileceği işlemler.

    bir çok kişi bunu fark etti, altta yorumlarda falan bunu konuştu, ben de konu ile ilgili twitter'dan alıntı yaparak twit attım.

    sabah oldu uyandım, video yok. twit silinmiş. bu olay olmamış gibi sanki.
    e oldu? oldu yani. ben net şekilde hatırlıyorum rüya halis falan da görmedim.
    yani yapamayacaksanız bu işi bırakın ryan babel halletsin. zaten futbol takımında bir işe yaramıyor. bari youtube kanalını yönetsin orada kullanalım o adamı.

    galatasaray'ın ciddi anlamda bir profesyonelleşme adımına ve ortak akıla ihtiyacı var. bunu söylerken de genel kurulun her seferinde "ortak akıl" diye söyleyip kendilerini yönetime yakınlaştırmaya çalışan üyeleri gibi söylemiyorum. 30 milyon taraftarı olan bir camia, halen bu kadar basit şeylerde bile profesyonellikten bu kadar uzak kalıyorsa, hiç bir şekilde taraftarını kullanmayı düşünmeyip (store tasarımlarında bile), taraftarına sadece "aha takım bu izlersen, bilet şu kadar bunu al maça gir, üzerinde sarı kırmızı var bunun almayıp da napacaksın, hatta sarı kırmızı da yok kenarında köşesinde bir yerinde milimlik galatasaray arması var bunu da al" diye çaresiz müşteri olarak görüyorsa orada ortak akıl da yoktur üst akıl da.

    bu mustafa cengiz yönetimi için de geçerlidir, dursun aydın özbek yönetimi için de, duygun yarsuvat yönetimi için de, gelmiş geçmiş 1-2 yönetim hariç tüm yönetimler için de.
  • 6109
    allah beleni versin galatasaray seviyorum seni. bugun 7 aralık 2019 galatasaray alanyaspor maçını aldık da rahat rahat yazabiliyorum. ofsayt golüne, var'a, halil umut meler'e filan da selamlarımı yolluyorum buradan bu vesileyle. istiklal marşı okuyamıyor yea denilen takimin omer'le, adem'le, taylan'la, selcuk'suz kazanmasi da bir baska güzel. alicaz yine ligi de ulan ne yıpranıyoruz be.
  • 6110
    rahmetli amcamdan bana, benden de çoçuğuma geçecek en büyük miras. galatasaray benim için 21:45'i iple çekmek, kız arkadaşınla olan randevundan saat 19:00' dan önce ayrılmak, gece yastığa kafamı koyduğumda aklımdan ideal 11'i kurmak, takım kötü gittiğinde yemekten içmekten kesilmek...
    neler yapmadım ki senin için. umut bulut'un schalke'ye attığı golden sonra kahvede sehpa mı kırmadım, arkadaşların ricasını kıramadığım için gittiğim fenerbahçeliler lokalinde, eboue'nin yobo'yu pazara gönderdiği golden sonra sevinip dayak mı yemedim, drogba'nın akhisara attığı gole sevinirken tribünden mi düşmedim. sehpa onarıldı, morluklar düzeldi ama senin sevdan gram azalmadı. tedavisini olmak istemediğim en büyük hastalığımsın galatasaray.
  • 6111
    ilk aşkım çocukluk sevdam. çaylak olarak ilk entym tabiki de bu sayfada olmalı. seviyoruz sonuna kadar. 90'ların sonundan bu güne kadar gerek statta gerek evde büyük maç, küçük maç demeden futbol, basketbol, voleybol demeden her maçını mümkün mertebe izleyip takip ederim. hagi formamla mahallede top oynarken gol sevinçlerinde formayı öpmek, armayı sevmek, kirlenmemesi için, temiz tutmak için hemen yıkayıp asıp kurulamak en büyük özenimdi. hala bu çocukluk tutkusuyla seviyor ve destekliyorum canım takımımı.
  • 6112
    ilk yarıyı sivasspor’un arkasından ikinci bitirecek, sezon sonunda da şampiyonluk kupasını kaldıracak olan klübüm. ayrıca istanbul’un 3 büyük takımı içinde ekonomik olarak batık durumda olmayan tek takımdır. bu yüzden bütün toplarıyla, tüfekleriyle saldırıyorlar, çünkü bu sezon son şansları.
    2019-20 sezonunun ilk yarısını muhtemelen ilk 3'te bitirecek, devre arasındaki takviyelerle sezon sonu yine şampiyon olacak.
    öyle bir fikstürü var ki, sıradaki 5 ya da 6 maçı kayıpsız geçmesi yüksek ihtimal.
  • 6113
    bir takımdan çok daha fazlası. metin abi'nin dediği gibi "din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inanç" birçoğunuzun da hissettiği şekilde. abim sayesinde tanıştığım, onun sevdiğinden daha çok sevdiğim ilk aşkım.

    büyük sevinçler, büyük üzüntüler yaşatmıştır. sevinç hanesi daha ağır basıyor tabii. daha da yaşanacak çok büyük sevinçler var. ama yapılması gereken bir o kadar iş, çözülmesi gereken bir o kadar problem var.

    ama kıymetli arkadaşlar asla unutmayın:

    yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da
    bastığın yer üzüntülerle dolsa da
    sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da
    cimbom gülerek yürür.
  • 6114
    1905 ekiminde, ali sami yen ve arkadaşları tarafından, ingilizler gibi futbol oynayıp, türk olmayan takımları yenmek misyonu ile kurulan ilk türk futbol takımı ve aynı zamanda spor kulübü.

    babamın omuzlarına çıkmış, ufak tefek bedenim ve sırtımda hagi ismi yazılı formayla, eski ali sami yen'nin önünde saatlerce bekleyerek aşık olduğum ve bana mütemadiyen "iyi ki" diye cümleler kurdurtan türkiyenin en büyük spor kulübü.

    kuruluş fikri, hikayesi, refîk'ler ve kutlu gerçeğin detaylı yazısı:
    https://www.galatasaray.org/...ray-nasil-kuruldu/13
  • 6115
    nasıl anlatılır bilmiyorum. kendimi katarak tanımlamam gerekirse; bana babamdan kalan tek güzel şey sanırım. başka da güzel bir anımız yok. her sevdadan geriye kalan. her kötü günden çıkaran. günün sonunda hep var olan. çocukluğumda, gençliğimde, yaşlılığımda. çok yaşlı sayılmam ama öyleyim bence.
    çocukluğumdan başlarsak ki bu en masum dönem. hatırladığım birkaç şeyden biri her misafirliğe gittiğimizde bana ilk 11'i saydırırdı babam. 5 saniyede sayardım. evde mac izlerken ben çok ses çıkarmayı yorum yapmayı sevmeden pür dikkat izlerdim maçı, babamsa tam tersi. uefa finalinde arif soluyla o golü kaçırınca televizyona dolu çay bardağı fırlatmıştı ki bu çok normal geliyor şimdi. ama korkardım babamdan birlikte mac izlemek bile istemezdim ama hep izledim. kaybettiğimiz kupa finali sonrası gece ağlayarak yatağa girdiğimi hatırlarım mesela. unutmak istediğim çok anı olunca araya sadece galatasaray ile ilgili anılardan birkaçı kalmış hafızamda.
    ilk kavgam da galatasaray yüzündendi. 6 0 lık meşhur mac. belediyenin lokalinde maçı izledim. maçtan çıktıktan sonra fenerlilerin izlediği kısımdan geçerken bize gülüp 6 işareti yapmışlardı daha ergeniz tabi camlarına bastım yumruğu. kırmak için değil tabi ama kırıldı indi kapı çerçeve. ortalık birbirine girdi. sonra bir şekilde büyükler gelip ayırdılar. çocukken tv ye çay bardağı atılmasından korkan biriydim ya hani. sanırım bu da babamdan kaldı. gençlik ve universite döneminde ise daha sakin daha tepkisiz oldum galatasaray konusunda. hiç bir maçı kaçırmadım. içten üzüldüm içten sevindim.
    kısa kesersem çocukken evde durumlar pek iyi değildi ben galatasaraya sarıldım , gençken uçariyken kimseyi umursamazken de unutmadığım tek şey galatasaray'dı. yıllar sonra kendimi öldürmeye çalıştıktan dakikalar sonra hiçbir şey yapmamışım gibi oturup mac izlemeye devam ederken de önemli olan tek şey galatasaray'dı. o maçı bitiremedim tabi ama kazanmışız.
    her şeyden geriye bana hep galatasaray kaldı. bu dönemimde uzun süredir takımdan durumlardan memnun olmasam da sert bir şekilde eleştirsem de bu gerçek değişmeyecek.
  • 6116
    hayatımın tek aşkı.

    daha 4-5 yaşlarındaydım ve uzaktan akrabam olan bir ağabeyim vardı. hangi takımlısın diye sordu bir gün, beşiktaş dedim. o an bana bir bakışı vardı 20 yılı geçmiş aklımdan çıkmaz, büyük galatasaray'lıydı. tehdit falan etti beni, sen cimbomlu olacaksın dedi. küçüğüm tabi korktum, tamam dedim ben cimbomlu olacağım. akabinde bir sürü dergi, bir sürü eski maç albümleri, posterler, formalar, her hafta zorla izletilen maçlar derken aşık oldum bu renklere. ne kadar büyük bir camia, ne kadar büyük bir kulüp olduğunu taa o zamanlar anlamıştım. hayatımda aldığım en güzel karardı, zorla da olsa. insan ilk görüşte değil de, tanıyarak aşık olunca kopamıyor bir daha. çok ağladığım oldu, çok güldüğüm, çok uykusuz kaldığım da oldu. bendeki galatasaray sevgisi sonsuza dek sürecek.
  • 6117
    2019-2020 sezonunda şampiyon olması adeta bir zorunluluk olan canımız galatasarayımız. peki neden zorunluluk? bu sezon bariz bir şekilde federasyon başkanı, diğer kulüpler, yayıncı kuruluş, siyasiler vs alayı ismi lazım değil bir takımı şampiyon yapmak için çırpınmakta. kötü mü başladık lige? evet öyle oldu. sinirleniyor muyum? evet sinirleniyorum. ama bu kadar haksız bir ortamda o mayıs ayında kupayı kaldırmalıyız. şampiyonlar ligi bileti, 23. şampiyonluk vs yi geçtim ben artık. bu bir zorunluluk kardeşim zorunluluk! hoca toparlayacak düşüncesindeyim. süper top oynar mıyız? sanmıyorum. sonuca yönelik bam bam bam! o yalı çocuğu zaten sıkıntıları olan bir ligi iyice rezil bir hale getirdi. mayısta hesabı verecek!
  • 6118
    türk takımları arasında yurt içinde ve yurt dışında gelmiş geçmiş en başarılı takımdır. sayesinde çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatacağımız bir çok başarıya canlı şahit olmuşuzdur. (bkz: uefa kupası) (bkz: uefa süper kupa)
    bazen sevindik, bazen üzüldük, kâh güldük kâh ağladık ama hiç bir zaman bu sevdadan vazgeçmedik. eski ali sami yen stadında şöyle bir pankart vardı ''ne dünyalar kadar ne yerden göğe galatasaraylıyım de göğsüne gere gere'' hiç aklımdan çıkmaz bu pankart. sen çok yaşa galatasaray. iyi ki galatasaraylıyım.
  • 6119
    sağ olsun annem sayesinde sevdiğim, tuttuğum takım.
    rahmetli peder bey fenerbahçeliydi. ama annem ondan önce davranıp bizi galatasaraylı yapmıştı. babam anneme şey demişti bir keresinde, "hanım sağ ol ya, senin sayende çocuklar sürekli mutsuz olmaktan kurtuldular." (bkz: swh)

    fenerbahçe'yi yendiğimiz maçlarda evde doğru düzgün sevinemezdik babam kızar diye. ben balkona çıkar el kol yapardım gol atınca falan. anılar, anılar... sanki her şey eskiden daha bir güzeldi. futbolu bile isteye ne hale getirdiler ülkede.
  • 6120
    girmiş olacağım ilk entry galatasaray başlığı altında olacağına dair kendi kendime söz vermiştim. bu sözlüğü keşfettiğimde içimde heyecan ile sadece iyi bir galatasaray sevdalısı okuyucu olarak kalacağımı düşünmüştüm. sizlerle fikirlerimi paylaşabileceğim bu toplulukta olmaktan son derece mutlu ve gururluyum. daha iyiye gidebilmek için farklı fikirlere de sahip olsak birlik olmak gerektiğini düşünenlerdenim bunun için takımımızın arkasında dururken medyanın gazına gelmememiz gerektiğini düünüyorum.çünkü okadar yapılanmaya karşı bile arka arkaya gelen şampiyonluklar, şuanda bile oynadığımız kötü oyun bazılarını korkutuyor biliyorlar ki galatasaray ile puan farkı açılmazsa şampiyon olur.
  • 6121
    dünyann her yerinde tanınan bir türk markası. üzerinden yıllar geçse de yabancı spiker ve muhabirler daima galatasaray'ın avrupa başarılarından bahsederler. özellikle iç saha maçlarında oluşturulan atmosfer ön plana çıkarılsa da branş veya mekan farketmeksizin her deplasmanda yoğun destek görmesi de dikkat çekicidir. güç bela büyüdü bu marka, senelerce emek verildi. sahip olduğumuz prestij bir günlük bir olay değil lakin günden güne geriye gidiyoruz. acilen kendimize çeki düzen vermek zorundayız. galatasaray demek sadece bir futbol takımı demek değildir elbette ama kabul etmek gerekir ki çoğunluğun odağı haliyle futbol'da. en kötü gününde bile avrupa maçlarında bir standardı olan bir galatasaray'ı özledik. bu kimliğimizi geri kazanmak yerel başarılarından çok daha değerli olacaktır. sonuçta galatasaray, hepimizin bildiği gibi, türkiye'nin batıya açılan penceresidir.
  • 6122
    turkiyeye futbolda ilkleri yasatan en basarili kulup. cocukluk askimiz... misyonu ve vizyonu ile turk futbolunun da ayni zamanda acik ara en farkli kulubu. karşılıksız sevginin karsiligi, engeller tanımayan bir asktir galatasaray. iyi ki galatasarayliyim diyebilmektir de ayni zamanda. yenildiginde canin sagolsun diyebilmek, kazandiginda sevincten dört köşe olmaktir. babadan kalan miras, dogacak cocuklara birakilacak olan mirastir da ayni zamanda. iyi ki galatasarayliyim diyebilmektir, yensen de yenilsen de kalbimiz hep sende diyebilmektir.
  • 6124
    bir süredir reklam olmaması için ismini vermek istemediğim bir sitenin youtube kanalında ağırlıklı olarak spor olmak üzere tanınmış kişilerle yapılmış kisa soru-cevap videoları izliyorum. bu kişilerden galatasarayli olanlar "derbi maç mı? ucl maçı mı? "sorusuna istisnasiz ayni cevabı verirken diğer takım taraftarlarında bu yanıt değişebiliyor. hatta nejat işler bu soruya şöyle yanit veriyor: "sampiyonlar ligi. öyle bir derbi kalmadi artik bizim için*" yani burada cevabı ucl olsa da asıl cevabı kompleksinde yatıyor.

    bu soruların pek çok turevi var. sorunun bir ucunda avrupa varsa galatasarayli olanlarin cevapları sorunun ilk kismindan bağımsız hep avrupa oluyor...

    bunu neden mi anlattım? birazdan muhtemelen fark yiyeceğimiz bir maça çıkacağız. yalan yok ben de bir sonuç beklemiyorum herkes gibi. ancak bana ve biliyorum ki buradaki herkese "kadıköy galibiyeti mi? paris galibiyeti mi?" diye sorsalar cevabımizin ne olacağını iyi biliyorum...

    galatasaray böyle bir kültürdür işte. şimdi hep birlikte o halatı çekme zamanı!
    (bkz: 11 aralık 2019 paris saint germain galatasaray maçı)
  • 6125
    takımın yarısı sakat. 18 kişilik kadroya 16 kişi yazabiliyorsun ffpden dolayı. psg deplasmanına çıkıyorsun ve mecburen forvetin emre mor. makul bir insanın şu deplasmana dair nasıl bir beklentisi olabilir acaba amk? bir de hoca istifa yazmıyorlar mı nasıl deliriyorum. seri haberleri çıktığında "abiii hadi yaaaa alamayızz o adamı geçen sene barça istiyordu." falcao, nzonzi haberlerine de inanmamıştık alamayız diyorduk. emre mor için muazzam transfer hem de türk diyorduk. fatih hoca gibi düşündük çok iyi kadro kurduk diye. şimdi hocanın mı lan bütün suç?
App Store'dan indirin Google Play'den alın