---
alıntı ---
biz geleceğiz...!
galatasaray’ın uzun yıllardan bu yana süregelen ve özellikle mali nitelik arz eden sorunlarının, radikal çözümler bazında artık son kerteye dayanmış olduğu, arma’ya gönül vermiş tüm kardeşlerimizin üzerinde ittifak ettikleri bir realitedir.
diğer taraftan, yıllar itibariyle bir kartopu gibi büyüyen bu sorunları yaratan ya da mevcut sorunları basiretle yönetemeyen bir takım eski yöneticilerin, her fırsatta yeniden ve yeniden yönetimlere talip olmaları da yaman bir çelişkiyi ifade etmekte ve izahı mümkün olmayan bu davranışlar, maalesef, kaçınılmaz bir kadermişçesine camiaya dayatılmaktadır.
yüzyılı aşkın tarihi boyunca, galatasaray’a bir çakıl taşı kadar bile yarar sağlamış istisnasız herkese teşekkürü bir borç biliriz. ancak, miadlarını doldurmuş ve karşı karşıya kaldığımız mali, idari ve sportif başarısızlıklarda az ya da çok pay sahibi olmuş kişilerin, ‘tecrübe’ sözcüğüne can simidi gibi sarılarak mütemadiyen yönetime talip olmalarının da camiamıza bir katkı sağlamayacağının, aksine, bu kişilerin geçmişle olan ilişkileri nedeniyle, yapılan hataların, uğranan başarısızlıkların, heba olan yılların üzerlerine sünger çekmekten başka bir sonuç vermeyeceğinin bilinmesini isteriz.
bu gerçeğin ışığında, geçmiş yıllarda kulübümüze ve camiamıza önemli katkılarda bulunan saygıdeğer büyüklerimiz, hizmetleri geçen genç kardeşlerimiz, siz, biz, hepimiz galatasaray’da radikal ve vizyoner bir değişimin vaktinin geldiğine inanmalıyız ve bu değişimin en heyecanlı destekçileri olmalıyız.
sorunlar
bugün, sırtını ülkemizin tartışmasız en itibarlı, en çağdaş ve en büyük sosyal camiasına yaslamış bulunan galatasaray spor kulübü ne yazık ki bu seçkin konumuna ve temsil ettiği camiaya uygun şekilde idare edilememekte, birkaç cümlede özetlenebilecek sorunları ve sıkıntıları giderek artmakta, durum giderek vahimleşmektedir.
•gelirlerin doğru ve efektif şekilde harcanmaması, israfın önlenmesi için bir çaba harcanmaması ve ancak ‘akıl tutulması’ olarak tarif edilebilecek transfer harcamaları kötü bir mali yönetimi,
•profesyonel kadroların seçiminde yapılan yanlışlarda ısrar edilmesi ve bu ısrarın bünyede yarattığı mali tahribat, moral çöküntü ve adaletsiz ortam; nepotik davranışların hakim olduğu kadrolaşma, ‘işe göre adam’ değil ‘adama göre iş’ yaklaşımının tavan yapması ve ‘kurum hafızası’nın tamamen yok edilmesi kötü bir idari yönetimi,
•özellikle son 14 yılda, en iyimser yaklaşımla ‘akıl tutulması’nı çağrıştıran, objektif bakıldığında ise maalesef her türlü yolsuzluğu akla getirebilen yerli ve yabancı transferleri, basiretsiz ya da art niyetli ellerce sokağa savrulan yüz milyonlarca dolar, taraftarca evin rızkından kesilip, yöneticilerin sütüne teslim edilen ama insafsızca, akılsızca ve pervasızca, tam bir mirasyedi zihniyetiyle havaya saçılan paralar kötünün de ötesinde bir sportif yönetimi,
inkarı mümkün olmayacak şekilde gözlerimizin önüne sermedi mi yıllardır. hafızalarımıza kazımadı mı?
sonuçta gelinen nokta belli, görünen tablo ortada:
son 14 yılda çeşitli dallarda elde edilmiş değerli ama asla yeterli sayıda olmayan şampiyonluklar ve buna karşılık tüm kaynakları iliğine kadar sömürülmüş, ürküten bir borç batağına sürüklenmiş galatasaray!... pirus zaferi dedikleri bu olsa gerek...
üstelik, yıllara yayılan bir süreç içinde mali çöküşün, idari çürümenin ve sportif yozlaşmanın oluşumunda az ya da çok pay sahibi olanların, başlarını öne eğip sessizce köşelerine çekilmek yerine yeniden sahne alma çabaları...
çözümler ve hedefler
bu noktada, sözü daha fazla uzatmanın anlamı da yok, gereği de. ‘çöküş’ü nasıl bir süreç getirdiyse, ‘çözüm’e de bir başka süreç ulaştıracaktır. çözüm sürecinin olmazsa olmazı ise mutlaka;
•dürüst, şeffaf, her an herkese her kesime hesap vermeye hazır, sorumluluktan kaçmayan, üye ve taraftarla karşılıklı diyalog ve etkileşim içinde, geçmişteki hatalarda payı olmayan,
•rakiplerine karşı ölümüne cesur, dostlarına karşı saygılı ve sorumlu,
•ülkesinin geleneklerine, camiasının örflerine, insani değerlere, etik kurallara, sportif ahlak ilkelerine sonuna kadar bağlı,
•adı ‘amatör’, kendi ‘profesyonel’ şubelerdeki israfa ve hesapsız harcamalara son vermek, bu şubeleri asla kapatmayı değil ama küçültmeyi hedefleyen önlemleri almak, giderlerine merkezi ve yerel yönetimlerin maddi katkılarını sağlamak için girişimlerde bulunmak,
•her amatör şubeyi kendine yeter (otarşik) yapılanma içinde değerlendirmek, amatör ruh ve heyecanı canlandırarak özkaynaklara (altyapıya) yönlendirmek, başarıya odaklanmayan, mali bünyeyi tahrip eden, etik değerleri törpüleyen müsrif yaklaşımlardan uzaklaşmak,
•bu amaçla, özkaynakları daha etkin ve akılcı şekilde kullanma prensibinden asla vaz geçmeyerek, kısa vadedeki muhtemel olumsuz sonuçları dikkate almayarak, sabırla ve ısrarla altyapılardan sporcu yetiştirmek,
•kulübün aktifinde bulunan tüm gayrimenkulleri en akılcı ve efektif biçimde değerlendirmek; riva, galatasaray adası, florya ve diğer taşınmazlar konusunda camiayla interaktif ilişkiler kurmak, şeffaf ve güncel bilgi akışını sağlamak, sınırları net olarak belirlenmiş yetkiler kullanmak, oluşturacağı etkin komiteler marifetiyle iştirak edeceği ihale ya da konsorsiyumlar yoluyla sorunları doğru noktalarda çözmek,
•sürekli kaynak yaratmak,
•galatasaray’ın bir dünya markası olduğunu, ülkemizin temsil ve tanıtımında etkin rol oynadığını her zaman göz önünde tutarak, siyasetten kesinlikle ve titizlikle uzak durmak, devletin ve merkezi ve yerel otorite ve yönetimlerin desteğini, ‘sadece galatasaray’ sloganıyla sağlamak,
•siyasete girmeden ama tüm siyasi görüşlere saygı duyarak, siyasi kuruluşların hepsine eşit mesafede durarak, gerektiğinde her kesimin görüşünü alarak ama galatasaray duruşundan asla taviz vermeyerek türk sporuna ve kulübümüze hizmet etmek,
•spor genel müdürlüğü tarafından aleyhimize açılmış olup, bugünkü rayiç bedellerle 600 milyon usd’yi aşan davaları sulh yoluyla çözmek için, asy sk türk telekom arena stadının satın alınması yolunda girişimler yapmak (stadın devletçe açıklanan bedeli 191.5 milyon tl’dir) ve bu stadı galatasaray’ın aktifine alarak gelecek kuşaklara değeri ölçülemeyecek bir eser bırakmak,
•finans kaynağı olarak camiayı harekete geçirmek, tutum, davranış ve icraatları sonucu sağlayacağı güvenle, galatasaraylılar arasında zaten var olan dayanışma, özveri, vefa ve sahiplenme hasletlerini öne çıkartmak,
•borçları döndürülebilir hale getirmek ve azami beş yıl içerisinde borçlarından arınmış bir galatasaray yaratmak,
•altyapıya odaklanmış, başarıya doymayan, amatör ruhla beslenen, renkleriyle gurur duyan, sahalarda, salonlarda, pistlerde, kulvarlarda ölümüne yarışan, bıkmayan, yılmayan, zeki, ahlaklı bir sporcu ordusu oluşturmak,
•camiayı borca, faize sokmadan dertsiz, tasasız, sorunsuz, sıkıntısız yaşatmak, takımlarıyla, tesisleriyle, başarılarıyla rakiplerini kıskandıran bir galatasarayı spor dünyasının en başına oturtmak,
•gstv’yi ulusal, uluslararası teknik altyapıyla donatarak dünyadaki tüm taraftarlara uydusal, karasal, dijital olarak sorunsuz ,ücretsiz ulaşılır hale getirmek,
•taraftar ve üyelerle interaktif etkileşim içinde sürekli paylaşımcı, aidiyet duygusunu pekiştirecek bağların sistematik olarak kurulması çalışmak...
çünkü biz inanıyoruz, çünkü biz ‘sadece galatasaray’ diyoruz, çünkü biz geleceğiz...
---
alıntı ---
http://mustafacengiz1905.com/memorandum