• 6126
    her geçen gün daha da arabesk bir yapıya bürünendir.

    avrupa maçlarımızdan önce her yerde klasikleşmiş sözler duyuyoruz. galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır, sonuna kadar savaşırız, ruhumuzu sahaya yansıtırız, galatasaray gibi oynarız falan da fişmekan. sonuç: yirmi küsür maçta avrupa'da 1 galibiyeti olan galatasaray. oynadığı futbolla hiçbir şey vadetmeyen galatasaray.

    nostaljiyle yaşamaya başladık. eski günlerin geride kaldığını, yıllardır avrupa arenasında süründüğümüzü ve futbol geliştikçe bizim geriye gittiğimizi artık anlamamız lazım. makas açılıyor deniyor ya hani, o açılan ekonomik makas değil. mentalite makası açılıyor, hem de geri kapanmayacak bir şekilde.
  • 6127
    her geçen gün kendisini ve inanlarını kandırmaya devam eden takımımız.

    club brugge, ajax, psv gibi avrupa kulüpleri kadrolarına baktığımızda genç oyuncuların çoğunlukta olduğunu hemen görürüz. bizim takımımızda ben en son genç oyuncu transferlerini aysal dönemindeki bruma ve telles ile hatırlıyorum. takım dediğimiz olgu geliştirilebilir ve evrilebilir olmalıdır. emeklilik yıllarına yaklaşan yalnızca futbolcular değil hangi meslek grubu olursa olsun kendisini geliştirme hususunda eskisi gibi olamayacaktır. kadrolarımız o kadar yaşlı ki maç içinde temposuzlukları yüzünden içim geçiyor. tamamen şahsi fikrim bu kadroya favre gelse ancak bir yere kadar taşıyabilecektir. falcao, lemina, seri gibi oyuncuların yanında genç oyuncuların olması günümüz futbolunda elzem olandır. yoksa bu tempoyla, sistem olduramamakla tenekeyi bağlayıp yolluyorlar. aktüel olarak bu yıl bu acı tecrübeyi edindik zaten.
  • 6128
    özünü bulması gereken camia. 18-19 şl sezonunda schalke 04 maçları ve sezon başında oynadığımız fc augsburg maçları bize ne duruma geldiğimize dair çok değerli ip uçları veriyor aslında. tamam iki ülke arasında ki fark cidden büyük ama başakşehirin bundesliga liderini yenmesi ve bizim bundesliga'nın sıradan bir takımına karşı düştüğümüz durum cidden üzüyor.
  • 6129
    galatasaray türk futbolunun avrupaya açilan penceresidir. eger uluslararasi bir ba$ari bekleniyorsa önce türk futbolu degi$melidir. yillarca yabanci kuralini dayatarak türk futbolcusunun ilerlemesinin önü kesildi. az ile yetindi hepsi, en büyük hedefleri kapagi istanbul takimlarindan birine atmak oldu. oraya gelince de biraktilar kendilerini gece hayatina.

    türkiye cografyasinda ya$ayan insanlar planli*, projeli çali$maktan bihaber oldugu için daima günü kurtarmakla me$guldür. bu futbol denilen sektörde de böyledir. üstün üstlük maddi elveri$sizlik de eklenince i$ler bir o kadar daha sarpa sarmaktadir.

    yabanci kuralini kaldirdik.

    $imdi sira yerlileri yeti$tirmekte.

    tff önümüzdeki yillarda tekrardan sadece i$ olsun diye yabanci kuralini geri getirir de, yerlileri için bir proje hazirlamazsa, tekrardan ba$a sarariz, benden söylemesi.

    önümüzdeki 5 yil sirf altyapiya yatirim yapilmasi gerekir.

    tesislerini geli$tirilemsi gerekir.

    dü$ünsene abi, youth league maçlarini bile yayinlamayan bir ülkeyiz biz.

    oturun biraz dü$ünün, dü$ünebiliyorsaniz, o yetenege sahipseniz @tff!!!
  • 6130
    öncelikle söylemem lazım, takımım olur. dünya üzerindeki en kötü ve itici futbolu oynuyor. gerçekten daha kötüsünü bilmiyorum. 2 sezondur bazı maçlar dışında genel manada zaten kötü top oynuyorduk. ama bu sezon artık zirve yaptı. bu takım rezalet durumda. organizasyon olarak, mücadele olarak, en kötüsü kafa yapısı olarak. galatasaray hocası ve oyuncularıyla bir şekilde galibiyet almak için sahaya çıkıyor. iyi oynamak , doğru oynamak, belli bir oyun felsefesi falan kesinlikle yok. her türlü sertlik, maçı oyalama, çirkeflik yapıyor takım bu sezon. hocanın en büyük suçu budur benim gözümde. oyuncular sahaya futbol oynamaya çıkmıyor. gol yememek için topu ayaklarında oyalıyor, belki bir şekilde topu kaleye sokup 3 puan alırızı düşünüyor. oyun 3 sezondur sürekli geriye gidiyor, takım hala şampiyon oluyor çirkeflik her geçen gün artıyor. galatasaray şu anda türkiye'nin en sevilmeyen takımı ünvanını fenerbahçe'den almış durumda. iki hafta önce brugge maçını izlerken takımımdan utandım. oyuncular kendilerini yerlere atıyor, tüm duraklamalar olabildiğince uzatılıyor. dakika 80 den sonra değil ama. gol bulduğu an dakika 30 olsun 40 olsun, galatasaray oyuncuları ve hocası futbolu unutuyor ve maçı bitirmeye çalışıyor.
  • 6131
    kuruluş felsefesini yavaş yavaş terk eden camia.

    avrupa'daki kaliteli takımlara karşı başa baş mücadele etmesi bir yana, artık ezilerek yenilmemesini diliyoruz. avrupa'da başarısız olmak kabullenilmiş bir hale geldi sanki. kabul etmemiz gerekir ki modern futbolun fersah fersah gerisindeyiz. kulüp tepeden tırnağa yapılanma sorunu yaşıyor. teknik ekibin inatçı, yenilik ve çözümden uzak tutumu bu yıl başımızı en çok yakan şey olmuştur. ancak yine de fatih terim'den daha fazla güvenebileceğimiz biri yok. başka bir hocayla bu kadar başarısız olsaydık, toparlanmak için aklımıza fatih terim'den başka bir isim gelmezdi. hocaya desteğimiz yarım sezonluk başarısızlıkla bitmez. sezon sonunda ipi göğüsleyeceğimize inanıyorum. son sözüm şudur: this is galatasaray!
  • 6132
    ailem kadar bağlı olduğum,mutluluğu üzüntüyü bana birçok kez yaşatan, hayatımda büyük yer kaplayan en büyük tutkularımdan olan güzide kulübüm.

    sezon öncesi transferle ile birlikte ligin üzerinde bir kadroya sahip olduğumuz konusunda herkes hemfikirdi ancak oyun olarak beklentilerin çok altında kalarak fiyasko olarak nitelendirilecek bir şampiyonlar ligi sezonu geçirdik. ligin neredeyse ilk yarısı bitecek ama oyun olarak hala bir arpa boyu yol kat edemedik.

    bu söylediklerimin herkes farkında zaten ama söyleyeceğim şu ki herkes eleştirilebilir yaşayan efsanemiz fatih terim'de buna dahil ancak istifa istemenin bize şu an yarardan çok zarar getireceği aşikar.
  • 6133
    genellikle galatasaray futbol takımı olarak bilinen en iyi türk futbol takımı ve taraftarı olduğum güzide takımımdır. başarı olarak diğer türk takımlarından daha fazla kupa kaldırmış, daha çok katılım sağlamış ve daha fazla popülariteye sahiptir. çocukluk dönemini de sayarsak çeyrek asırdan fazla süredir sahada, şerefle halısaha formasını taşıdığım ve taraftarı olduğum yuvamdır. inşallah oğlumu-kızımı-torunumu-eşimi de bu sevdayla tanıştırmak da en manevi duygum olacaktır.

    metin oktay'ı, fatih terim'i #2820795, ulu johan elmander'i #2820800 ayrı ayrı kalbimde bulunmaktadır.

    edit: hagi uyardı, gizli bakınız için.
  • 6134
    tepeden tırnağa bir değişim yaşaması artık gerekli falan değil bildiğiniz "şart" olan aşk.
    tepeden tırnağa dedik, tepeden tırnağa doğru gidiyorum.

    1 - divan kurulu
    değişim imkansız doğal olarak ama en azından buradaki kafa yapısını değiştirmemiz gerekiyor. gerekiyor ki hem sportif hem finansal anlamda günü yakalayalım. yani "altyapıya yabancı hoca mı olur adam go to ball diyecek öbürü ne diyor yau bu diyecek" falan gibi düşünen bir yapıdan kurtulmalıyız sportif anlamda daha fazla gelişebilmek için.
    finansal anlamda daha fazla gelişebilmek için de bu büyüklerimizin dursun aydın özbek gibi "bileklik" satarak borcu kapatabileceğini düşünen, riva için yapılan anlaşmada bizimkinden daha kötü lokasyondaki araziye 5 sene önce bizimkine göre metrekare başı 3 katı para verilen yerler varken (riva - florya anlaşması öncesi o günkü divan kurulu başkanı irfan aktar'ın öncülüğünde oluşturulan kurulun yayınladığı raporda vardı bu) daha ucuza veren insanlara falan destek vermemeleri gerekiyor. galatasaray'ın sportif ve finansal alanların tümünde menfaatini gözetmeleri, bunun da daha modern ve daha profesyonel yollarla olacağını görmeleri gerekiyor. yani fikir anlamında %100 demeyelim de %90 değişmeleri gerek.

    2 - genel kurul
    sene neredeyse oldu 2020. artık taraftarı sadece "fan" yada "müşteri" olarak görerek bir başarının gelmediği aşikar. halen tüzük değişikliğinde üye alımları ile ilgili bir fikir, proje vs. yok ortada. nasıl katkıda bulunacak bu taraftar bu kulübe? sadece cebindeki para ile olacaksa hodri meydan, bugün vereyim üyelik için gereken 20000 tl'yi. hatta daha da arttırıyorum, senelik aidatların da 5 seneliğini peşin yatırayım. ama fenerbahçeli, beşiktaşlı, başakşehirli, çemişgezeksporlu üyeler varken doğma büyüme bu renklere aşık taraftarı daha ne kadar dışarıda tutabileceksiniz? siz maksimum 1000 kişi ile genel kurullar yaparken onbinlerce izlenme sayılarına ulaşıyor bu toplantılar, sabah başladığı andan akşam kapanana kadar takip eden insanlar var dışarıda bıraktığınız kendimden biliyorum.
    daha modern, daha komple bir genel kurul yapısına dönüşmemiz lazım ki geleceğin divan kurulu da daha modern bir şekilde işletelim.

    3 - denetim kurulu / sicil kurulu
    yönetimin kendi ekibinden bir denetim kurulu ne gibi bir işe yarıyor sorarım size? denetleme işini net olarak güvenilir bir şekilde yapabilir mi? yapabilecekse eğer özhan canaydın - adnan polat - ünal aysal (baskın seçim sonrası dönemi) - duygun yarsuvat - dursun aydın özbek - mustafa cengiz yönetimlerinin tamamı için konuşuyorum görevlerinde kalabilirler miydi? denetim kurulunun görevi yönetimi denetlemektir adı üzerinde, nasıl çalışacak bu denetim sistemi? eş - dost - arkadaş ilişkisi ile seçilen bir kurul, göreve birlikte geldiği arkadaşlarına böyle bir denetim yapabilir mi?
    sicil kurulu da ayrı bir muamma. fenerbahçe spor kulübünün mevcut başkanı ali koç seçildiği günden önceki genel kurulda aziz yıldırım ile atışırken "beni fenerbahçeli yapan abim mustafa koç galatasaray spor kulübü üyesiydi binicilik şubesinden faydalanabilmek için" demiştir. ki içeride çok daha fazla başka takım taraftarı olduğuna inandığımız üyeler var. ne yapıyoruz bunlarla ilgili? ihraçları ile ilgili? biz başakşehir spor kulübü başkanı göksel gümüşdağ'ı kendimiz atamadık, adam üyelikten istifa etti düşünün! "eşim beşiktaşlı" diyen dursun aydın özbek'in eşi mesude özbek kulüp üyesi yapıldı "başka kulüp ile gönül bağım yoktur" ibaresinin altını imzalayarak. düzgün çalışan bir sicil kurulu galatasaray'ın gelişmesi için, üyelerin makamına / mevkisine / forsuna / ününe bakmadan başka takım taraftarlarını bu sistemin içerisine almamak için çok önemli.
    bu kurulların birbirinden ayrılması gerekli. yönetim kurulu ayrı bir liste ile, denetim kurulu ayrı bir liste ile, sicil de farklı bir liste ile belirlenmeli seçimlerde. ancak böyle etkin bir denetim / sicil sistemi kurabiliriz.

    4 - taraftar
    abi şu isim sevdasından hep birlikte vazgeçmemiz gerek. bu takımın politikasının değişmesi, artık 30 yaş üzerine para harcamayı bırakması gerekiyor. ve bu takım 30 yaş üzerine parayı biz istediğimiz için de harcıyor. falcao konusunda bu kadar baskı kurmasaydık yönetime belki de almayacaktık.
    bir de şu gençlere yüklenmeyin. genç oyuncu oynuyor atıyorum sol kanatta adam orta yapıyor isabetsiz oluyor 2-3 ortası tribünden hemen tepki. ne var abi böyle böyle gelişecek bu çocuklar. herkes 18 yaşında messi olamaz, ronaldo olamaz. imkansız yani o adamlardan dünya futbol tarihinde toplasan 5-6 tane var. e siz forvet arkası oynayan 18'lik gençten hagi performansı bekliyorsunuz, yemez yani. zaman verilmeli, gelişimleri a takımda süre bularak sağlanmalı. bu kafa yapıları da artık bir zahmet 2020'de değişsin lütfen.

    5 - amiral gemi futbol
    dünyada futbol nasıl oynanıyor? ya da daha basit örnek vereyim, ingiltere premier liginde nasıl oynanıyor? oyun durmuyor bile. 90 dakikanın 80'i futbol ile geçiyor neredeyse, sürekli süratli geçiş oyunları ve karşılıklı yoğun pres ile oynanıyor. her takımın bir oyun planı / şablonu / sistemi var. hiç bir takım "11 oyuncu olsun da bir şekilde oynarlar" diye bir düzende sahaya çıkmıyor artık. bizim modern futbola uyumlu bir sisteme geçmemiz lazım. hayal satmak yerine gerçekçi hedeflere odaklanmamız lazım. bak bir daha uefa kupası almamız bile şu anda imkansız. bunu bile söylediğimizde hayal satmış oluruz. "şampiyonlar liginde gruptan çıkacağız" hedefi gerçekçidir, "gruptan lider çıkmak için çabalayacağız" gerçekçidir, "çeyrek finale ulaşmak hedefimiz" gerçekçidir. hayal satıp da "biz her sene şampiyonlar liginde final oynayacağız" dersen güler geçer herkes. bunu demiyoruz evet ama biz kendimizi halen dev aynasında görüyoruz. abi 1 gol attık 1 gol. 1 sadece 1. 6 maçta 1 gol attık neyin dev aynası bu? yapamayız. olmaz. bu yapı ile bu düzen tutmaz.
    ha modern futbola dönmek mi? tamam dönelim. ama bu modern futbol düzenini 30 yaş üzeri futbolcular ile oynayamazsınız. imkansız. modern futbol dinamizm ve pozisyona bağımlı kalmadan ön alanda pres ile hızlı hücum üzerine kurulu. 30 yaş üzeri oyuncularla bu oyunu taş çatlasa 45 dakika oynarsın. ikinci yarıda da senden daha dinamik rakip alır maçı gider. e zaten daha dinamik, ilk yarıda da senin oynadığından daha iyi seviyede oynuyor bunu. sonuç: kayıp. olmaz yani.

    6 - teknik ekip
    fatih hoca canımız ciğerimiz tamam. evet adı en başarılı türk teknik direktör denildiğinde 1 numarada gelen bir efsane tamam. ama modern futbola ne kadar ayak uydurabiliyor? bunu zaten tartışıyoruz, zamanla da göreceğiz bana sorarsanız o yüzden konuşmak gereksiz.
    ama ekibin geri kalanı? hasan şaş - ümit davala ve levent şahin ne kadar modern futbola uygun? 3 antrenör tüm antremanlar için yeterli mi? mesela oyunun savunma yönünü kim çalıştırıyor burada? hücum yönünde antremanlar kime ait? pas tekniği antremanlarını hangisi yaptırıyor? top tutma / oyun kontrolü üzerine çalışmalar kimin görevi? hadi diyelim ki bunlar belirli, bunlar kendi içerisine de ayrılacak. mesela hücumda orta yapma ayrı, bitiricilik ayrı, duran top ayrı, kafa vuruşları ayrı, pozisyon alma ayrı bunları tek tek kim çalıştırıyor? hangi yetkinlikleri / yeterlilikleri var bunları çalıştırmak için? hangi kursları almışlar? hangi alanlarda çalışmışlar?
    her eski futbolcudan iyi antrenör çıkıyor mu? bana kalırsa çıkmıyor.

    7 - altyapı
    buradaki teknik ekibin de komple değişmesi ve profesyonelleşmesi gerekiyor. oyuncu nasıl yetiştirilir, nasıl geliştirilir, takımın sistemi nedir, oyuncuya pozisyon bilgisi bile öğretmeye dermanı olmayan adamların elinde gençliğimiz heba oluyor, bu da finansal çöküşü beraberinde getiriyor. çünkü futbolcu yetiştiremediğimiz için parayı basıp transfer yapıyoruz, oyuncuyu parladığı dönemde türkiye'ye getiremiyorsun yaşlı futbolcu alıyorsun, satamıyorsun son transferi sana oluyor ve böyle böyle batıyorsun.
    halbuki bu yapı çalışsa, kendi kendine yeten bir sisteme dönsek transfer harcamamız düşecek, belki kar bile edeceğiz. ozan kabak için ne kadar para harcamışızdır ki, 11 milyon euro para kazandık ozan'dan. kılım kadar sevmiyorum kendisini, gelse takıma sırt dönmem belki ama bu kadar da uğraşmam, arda turan'dan 16 milyon euro para kazandık. sabri iyi kötü başlangıçtan bitişe hatta bittikten biraz sonra bile kaldı. ne oldu yıllarca götürdü iyi kötü sağ bekte yeteneği seviyesinde. bu "illa bizim çocuklarımız oynasın" derdi değil, gerçekten anlayanlar zaten neden bahsettiğimi anlattı. abi mariano'yu almak için verdiğimiz parayı altyapıya yatırım yapsak belki kulüp kurtulur.
    almanya koca ülkeye paranın para olduğu dönemde 100 milyon euro harcadı futbol geliştirme için. ülkenin her yanında okullar, sahalar kurdu ve antrenörler yetiştirdi. bu sayede dünyada futbolu domine etti. biz de 100 milyon euro değil de 10 milyon euro harcayalım, 20 harcayalım. ülke yapmıyor mu takım olarak yapalım. arkadaş bugün halen altyapıların antreman yapabileceği, maçlarını oynayabileceği bir tesisimiz yok, florya yetmiyor kemerburgaz saçma bile olsa sonunda bir hamle demiştik o da olmadı. bu yönlere yatırım yapalım, bu alanlarda değişmeye çalışalım.

    8 - scout ekibi
    kabul edelim, hiç olmasalar da bu kadar olur. yemin ediyorum, eğer ki nzonzi'nin sorunları varsa babel'in sisteme uymayacağı belliyse bunları rapor etmedilerse hiç bulunmasınlar kulübün içerisinde emin olsun daha sağlıklı olur.
    ne iş yapıyorsunuz abi? bruma mıdır bizim scout transferimiz 10 milyon euro verelim? alex telles mi 6 küsüre alalım? carole mü aldığımız paraya satalım? nedir bu işin raconu? oldu olacak 30-40 milyon euroluk futbolcuları ne bileyim mbappe'yi falan önerin genç yetenek diye bize.
    bana badou ndiaye'yi 700 bin euro'ya bulacak scout ekibi lazım. erling haaland'ı bulacak ekip lazım. sizin yaptığınız saçma, u18 avrupa şampiyonasında bruma'yı keşfetmek nasıl scouting abi? herkes keşfetti zaten bir tek siz değil. yok yani böyle bir sistem.

    9 - amatör olmayan ama amatör branşlar
    bir branş ya amatördür, ya değildir. futbol dışındaki tüm branşlara amatör diyoruz ama bunların transferine de para harcıyoruz, sonra "buralar zarar ediyor" diyoruz. eder. normal değil mi bir yere harcama yapıp oradan gelir kazanmıyorsan zarar edersin. bu ekonominin temeli. ya buraları tamamen amatöre dönüştürelim, kendi branşına uygun oyuncuları yetiştirelim transferi yasaklayalım ve gerçekten amatör bir yapıya dönelim ya da buraların gelir getirecek projeleri oluşturulsun ve zarar engellensin. ortası yok yani bunun. bir şeyin adı amatörse amatör olmak zorunda. ya amatör kalsın ya da profesyonelleştirin.

    sonuç: görüldüğü üzere divandan taraftara, teknik ekipten scouting'e. elimde olsa stadın çimleri ile ilgilenen kişilerin bile eğitimleri yeterli değilse onları bile değiştiririm.
    biz ingiltere gibi, ispanya gibi profesyonellik istiyorsak, ajax gibi barça gibi altyapılarımız olsun istiyorsak, bu takım bir gün şampiyonlar ligi şampiyonu olsun istiyorsak önce bu değişimler olacak. bu değişimleri yapamıyorsak eğer günlük başarıları kazanırız, seviniriz, her sezon içinde takım futbol oynarken kanser olur ve yine dönür dolaşır bunları konuşmaya başlarız.
  • 6135
    galatasaray, ülkemize her zaman ilkleri getirmiş olan türkiyenin göz bebeği. şimdiye kadar kazandığı sayısız başarılar sayesinde avrupada da prestiji üst seviyede olan güzel takım.

    süper lig 2018-2019 sezonunda önümüze çıkan zorluklara rağmen aldığımız 3 kupayla biz taraftarlarını sevindiren başarıya her daim aç olan takım, süper lig 2019-2020 sezonuna daha büyük hedeflerle başladı ancak şampiyonlar liginden elenmesiyle birlikte takımda moraller düştü.

    transfer döneminde ffp cezamız nedeniyle kiralık olarak çok fazla oyuncu aldık isteksiz oyunumuzun sebebi bence budur ancak bu cezayı en hasarsız şekilde atlatabilmemiz için bu sezon tekrar şampiyon olmalıyız.

    galatasaray nice zorlukları atlatmış bir takımdır, elbet bu zor günleri de geri bırakacaktır.
  • 6137
    kuruluş amacı, "türk olmayan takımları yenmek" olan ve 1905 yılında kurulup günümüze kadar, gerek avrupa'da gerekse türkiye'de kazandığı başarılarla göğsümüzü kabartan, kazandığı uefa kupası ve uefa süper kupa ile kuruluş amacını gerçekleştirerek türkiye'de bir ilke imza atan ilklerin ve enlerin kulübü.

    ilk başkanı ali sami yen olan galatasarayımızın şu anki başkanı türk iş adamı mustafa cengiz'dir. kulübün ilk spor dalı futbol olup, günümüzde basketboldan voleybola, yüzmeden atletizme birçok branşta dürüst, ahlaklı ve iyi birer insan ve sporcu yetiştirmeyi kendine ilke edinmiştir.

    yetiştirdiği sporcularla türk sporuna da katkılarda bulunan galatasaray spor kulübü,türk spor tarihinin en önemli başarılarının kazanılmasında milli takımlarımıza birbirinden yetenekli sporcular göndererek destek vermiş ve bizleri ayrıca gururlandırmıştır.
  • 6138
    türkiye’nin her yerinde ezici çoğunlukta taraftarı bulunan, sırtını anadolu’ya dayamış yüzünü batıya dönmüş kocaman bir ailedir galatasaray. içerisindeki hainleri ve sevenleriyle beraber ülkemize çok benzemektedir. hem dışarıdan hem içeriden çok zarar vermeye çalışırlar ama yine de bu koca çınar heybetinden bir şey kaybetmez. gölgesi milyonlara ferahlıktır, kökleri yüzyıllara sığmaz.

    ben galatasaraylı olmadım çünkü zaten kendimi bildim bileli galatasaraylıyım. bu dünyada, bu kadar çok aidiyet hissettiğim çok az varlık bulunur. düğün günümde bile galatasaray’ının maçını kaçırmadım. hepimiz bir gün öleceğiz ama bana öğle geliyor ki galatasaray’da yaşamaya devam edeceğiz.
  • 6139
    yaşım dolayısıyla galatasaray ile ilgili canlı olarak ilk hatırladıklarım mario jardel ve george hagi'ydi. 7 yaşında olduğum dönemlerde uefa kupası, hakan şükür ve fatih terim'i de anımsıyordum ancak onlarla tam olarak fatih hoca'nın 2.döneminde tanışmıştım.

    6-9 yaşım, sonradan geriye dönük izlemelerim dışında çok karışıktı açıkçası. perezler, berkant göktanlar, abel xavier, de boer, bratu gibi bir sürü gerekli gereksiz oyuncular. 2002 yılıydı sanırım alsancak'ta ailecek yürürken bir mekanın televizyonundan arif'in gol attıktan sonra iki elini açıp koştuğunu hatırlıyorum. 6 kasım'da babam bizden uzakta olduğu için telefonla arayıp sormuştu maç ne olur diye, ben de: "biz başlarsak kazanırız" cevabını vermiştim. o zamanlar maça başlayanın avantajlı olduğunu sanıyordum.* skoru öğrenince çok üzüldüğümü hatırlıyorum. "sergen atıp şampiyonluk geldiğindeyse" fenerli babamın yanında bir lokalda hüngür hüngür ağlamış eve gidince yatağıma gitmiştim direkt. kırmızı cl logosu, olimpiyat stadı, tromsö, meşhur paf takım, 2005 türkiye kupası. denizli golü yazdığında mondi, şaş, şükür ve diğerlerini komşunun tv'sinden izleyip gururlanmıştım, evdeki hemen herkes fenerbahçeli idi çünkü. dediğim gibi babam galatasaraylı değil ve o yıllarda "sen nasıl cimbomlu oldun" diye sorduklarında çocuk aklım işte "buradan" diyip kalbimi gösterirdim. hep gurur duydum galatasaraylı olmakla. galatasaray, türkiye'nin gençlerine umut veren, avrupa ve dünya kapısını açan ve yol gösteren en büyük oluşumlardan biridir. misyonu ve vizyonu böyle olmasaydı belli bir yaştan sonra takım tutmayı bırakırdım diye düşünüyorum.

    gelelim, çocukluk dönemlerimin aslında çoğunda bulunmayan, bulunduğu dönemde ise başarısız(?) sayılan, neredeyse tüm ömrünü galatasaray'a vermiş fatih terim'e.
    2000-2002 ve 2004-2011 arası bizimle olmadığı dönemlerde 2001 ve 2002 cl turları , 3.yıldız , 2006 ve 2008 şampiyonluklarımız var. ama bu 7-8 yılda içerde dışarda kötü yönetilen, ekonomik olarak batma eşiğini bile geçmiş, rakibinin ekonomik yükselişi karşısında tabiri caiz ise sönük diyebileceğimiz bir galatasaray görülüyordu. 2011 yılı itibariyle bu döngüyü hoca, yönetim, doğru sayılabilecek oyuncu tercihleri ve taraftar ile tekrar tersine çevirdik ve psikolojik üstünlüğü geri aldık.

    fatih terim... bir kaç yıl öncesine kadar babasıyla hiç anlaşamayan bir insandım. çok kızardım ona; eğitimsiz, argo ve dediğim dedik olduğu için. en küçük yaşlarımdan beri kendilerine olan sevgimi babama olan sevgime benzetiyorum. bizi bırakıp demirörenle masaya oturdukları o günden sonra "nerede kalmıştık?" diyene kadar kızgın ve kırgındım bir çoğumuz gibi. milli takım olayları olduğunda daha da soğumuştum kendisinden. ama diyorum ya aileden birine kızgınlığımı daimi yapamıyorum, kırgınlık oluyor en fazla, gönüller alınana kadar.

    "galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır." baba gündüz

    “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.“ ali sami yen

    ali sami yenlerin, baba gündüzlerin yarattığı o his takımının, o vizyonun; yaşayan en büyük galatasaray figürü kendileri. "en büyük hedefimiz 4. yıldız" diyenlerin karşısında "hayallerim var..." diyendir. biliyorum ki bugün en az bizim kadar üzgün, hayalkırıklığı içinde ve en az bizim kadar düşünüyor galatasaray'ı. ve işleri yoluna koyacaktır bir şekilde.

    kişisel olarak, galatasaray'a hizmet etmenin, siyasilere, medyaya ve bir çok etkene karşı; aileye sahip çıkmaktan başka bir yolunun olmadığını düşünüyorum. kol kırılık yen içinde kalır sözünden feyz alarak, içeride ailenin hatalarına çözüm bulmaya çalışıp, dışarıda herkese karşı dimdik ve beraber durmaktan daha doğru bir yolumuz bulunmamakta.
    en dibe de batsak "aile her şeydir" abiler.

    galatasaray,
    #sonsuza kadar.
  • 6141
    türk futbolunun öncüsü olma iddiası taşıyan kulüp. ilklerin ve enlerin kulübü. kendisine bağlanmış olmamızın nedeni de budur.

    bu misyondan geri kalmamak için, kendisini yenileyebilen, futbol dünyasındaki ekonomik ve teknik değişikliklere ayak uydurabilen bir kulüp olması; bunlarla ilgili değerler üretmesi gerekir. teknik direktör, futbolcu, spor psikologu, spor yöneticisi gibi profesyonelleri yetiştirmeli, bunları yetiştiren kurumlarla yakın bağları olmalı.

    bu saydıklarımdan, psikoloji eğitimi almış bir insan olarak, spor psikolojisine ayrı bir parantez açmak istiyorum. kariyerine yeni başlayan genç bir futbolcu olsanız da, türkiye’ye kariyerinin sonlarını yaşamaya gelmiş deneyimli bir futbolcu olsanız da, farklı kişiliklerdeki bir sürü oyuncuyu bir takım haline dönüştürüp yönetmesi gereken bir antrenör olsanız da psikolojik destek almaktan yarar görürsünüz. insan ilişkilerini nasıl yöneteceğinize, karşılaştığınız zorluklarla nasıl başa çıkacağınıza, en iyi yönlerinizi nasıl parlatıp eksikleriniz üzerinde nasıl çalışabileceğinize dair bilgi almak için yalnızca alaylı bireylerden, abi-kardeş, baba-oğul ilişkilerinden değil, profesyonel uzmanlardan da yararlanabilirsiniz.

    kulübümüzün bu bakımdan spor psikolojisinde de öncü çalışmalar yapmasını, bu alanda uluslararası çalışmaları izlemesini isterdim.
  • 6142
    2019-2020 sezonunda avrupa'da sınıfta kalan kulüp.

    futbol takımımız şampiyonlar ligi gruplarında en az gol atan takım olarak grup sonuncusu oldu ve elendi.

    kadın basketbol takımımız tarihinde ilk kez eurocup ilk turunda elendi.*

    kadın voleybol takımımız da cev kupası ilk turunda elendi.*

    hadi futbolda ffp vardı. hadi yine de kendilerince gerekli transferler yapıldı. hadi rakipler çok iyiydi. ama kadın basketbol ve voleybol takımlarımızın elenmesinin izahı olamaz. bu branşlar resmen üvey evlat muamelesi görüyor ve öyle de sürecek gibi duruyor.

    beni en çok üzen de; bu iki takımımızın kıçı kırık bir tuzlaspor maçının yarısı kadar bile değerinin olmaması. yönetim de istediği gibi at koşturuyor haliyle. kimsenin maçları izlemesini falan beklemiyorum. ama en azından avrupa'da ilk turda elenen takımları için isyan etsin, seslerini çıkarsınlar istiyorum. sanırım çok şey istiyorum.
  • 6143
    isminin her hecesinde tüylerimin diken diken olduğu, renklerinin gözlerimin icini parlattigi, ataturk'un uygar, medeni ve eğitimli bir toplum yaratma hedefine henüz cumhuriyet kurulmadan hizmet etmeye baslamis bir kültürdür. 1868 yılında devlete ve millete faydalı eğitimli bireyler yetiştirmek icin kurulmuş bir egitim yuvasının milyonların kalbine ulastigi yillar içerisinde ülkesinin ve sevenlerinin gururu olmuş bir ruhtur. galatasaray'in nihayi hedefi her zaman uluslararasi başarılar olmuştur. bu basarilar asla sadece kupayla tanimlanacak degildir tabi ki. kulübün vizyon ve kültür anlayisi, cagin gereklerine uygun yapilanma ve daha bir çok degerler yine ülkemizde en fazla galatasaray'in basardigi isler olmustur.
  • 6144
    en büyük sevdam. hazırlık maçı bile olsa her maçı bir şekilde izler(kendi nişanımda bile, evet), arkadaşlarımla uzun uzadıya yorumlar, ağır hasarlı maçlardan sonra gerçekten de hayatımın tadı tuzu kalmaz. genelde mutlu eder, en büyük hüsranlardan sonra bile çok mutlu eder. yağmurdan sonra çıkan güneş gibidir. bu yüzden de aslında en büyük umudumdur. işte tam da bu yüzden "adanmış hayatların umudu, şanlı galatasaray!" diye haykırmak bana büyük bir gurur verir. gel gelelim ki bu sene biraz fazla üzmüştür, canı sağ olsun. yine çok mutlu edeceğinin en büyük delaleti budur. olur da mutlu edemezse, bir hayal kırıklığı daha olur. olsun. hayal kırıklıklarının limiti olmaz. yarın çok daha başarılı olur. var ol galatasaray!
  • 6145
    17 aralık 2019 tuzlaspor galatasaray maçı sonunda rakibin yaptıklarına karşı resmi açıklama yayınlamış canımız, ciğerimiz.

    --- alıntı ---

    sizi buraya getiren yeteneğiniz, burada tutacak olan ise karakterinizdir

    ziraat türkiye kupası 5. tur rövanş maçında tuzlaspor’la oynadığımız karşılaşma sonrası yaşananların, takımımızın verdiği mücadeleyi ve aldığı hak edilmiş galibiyeti sindirememenin çok dışında, bilinçli ve organize olarak yaratılmaya çalışan bir algı olması üzüntü ve kaygı vericidir.

    dün gece yaşanan olayların içinde canımızı en çok acıtan futbol a takım medya koordinatörü sn. hande sümertaş’a yapılan çirkin saldırıdır. kadına şiddetin her gün bir başka acı olayla gündeme geldiği ülkemizde galatasaray spor kulübü olarak bu konudaki hassasiyetimizi defalarca dile getirmekle beraber, bir spor sahasında bile kadına fiziki saldırıda bulunacak kadar canavarlaşanlar türk sporu ve geleceği adına tehlike unsurudur ve spor ortamından derhal uzaklaştırılmalıdırlar.

    futbol akademimizin girişinde yazan ‘’sizi buraya getiren yeteneğiniz, burada tutacak olan ise karakterinizdir.’’ sözüyle rakibe saygı düsturuyla yetiştirdiğimiz gençlerin önce iyi insan, sonra iyi sporcu olmasına yönelik gururla ortaya koyduğumuz çabamızı birkaç kendini bilmezin gölgelemeye çalışması kabul edilemez.

    yaşanan tüm bu olayların arkasında, tahrik edici hareketler ve iftiralarla bilinçli bir şekilde galatasaray’ı kaotik bir ortama çekmek isteyen şer odaklarının çabası olduğu aşikardır.

    sahada hak ederek kazandığı ve bundan sonra da kazanacağı başarıların önüne geçmek için aleyhimize organize edilmek istenen yapılar ise her zaman olduğu gibi galatasaray’ın gücü altında ezilmeye mahkumdurlar.

    bu vesileyle, türk sporunun geleceği adına türkiye futbol federasyonu’nu ve 6222 sayılı kanun kapsamında yetkilileri görevini yapmaya davet ediyoruz.

    kamuoyuna saygıyla duyurulur

    galatasaray spor kulübü

    --- alıntı ---

    ekleme: https://www.galatasaray.org/...arakterinizdir/45750
  • 6147
    1905 yılında galatasaray lisesinde kurulmuş ve gönlümüze konuk olmuş spor kulübü.

    bütün ailemin galatasaraylı olması mıdır sebep yoksa sarı ile kırmızının o müthiş göz alışı mıdır bu takımı sorgusuz sualsiz sevmeme sebep olan şey bilemiyorum. 2000-2010 arası hatta 2011’i de kapsayan dönemlerde yaşadığı buhrandan çıkışı bile başlı başına en büyük olduğunun göstergesi sanırım.

    bu senenin başında (2019-2020 türkiye süper ligi cemil usta sezonu) yapılan transferlerin uçtuk kaçtık moduna getirmesi canımızı sıksa da fatih terim hocamızın tekrar düzlüğe çıkaracağını umduğumuz sarı ile kırmızının en güzel birleşimine olan sevda ateşinin sönmesi mümkün mü?

    daha nice zafer dolu günlerin gelmesi umuduyla.
  • 6148
    5 hece 11 harf.
    belki ilk öğrendiğim kelimelerden biri değildi, fakat çocukluğuma ait hatıralarımda en net şekilde aklıma kazınan kelimelerden biriydi galatasaray. nasıl olmasın ki? doğduğumda evde fanatik bir baba vardı. kısa pantolonla sokakta oynamaya başladığımda üzerimde olan galatasaray forması, okula başladığımda beden dersi olduğu günler önlüğün içine giyilirdi. resim derslerinde galatasaray logosu çizmeye çalışılırdı. özetle, çocukluğumun tamamında galatasaray hayatımın çok büyük bir parçasıydı.
    şimdi nispeten büyüdüm, 24üme geldim. üniversite biteli 2 yıl oldu, işimi gücümü aldım, lisansüstü eğitimime devam ediyorum yani kısacası yavaş yavaş kendi hayatımı kuruyorum fakat yine de değişen pek bir şey yok; galatasaray iyiyse iyiyiz, kötüyse kötüyüz. belki böyle derin bir sevda bu duyguyu hissetmeyenlerin kulağına ürkütücü gelebilir, gelsin de. galatasaray ismini anmadan önce iki defa düşünürler belki. ben ürkmüyorum bu sevdadan. çünkü bu sevda, taçsız kral metin oktay'ın da dediği gibi "din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım."
  • 6150
    kuruluşundan bugüne kadar kadrosunda 152 yabancı futbolcu oynayan futbol kulübü.
    bu futbolcuların 21 tanesi brezilyalı 13 tanesi romen* 12 tanesi yugoslav 7 tanesi alman. toplam 46 farklı ülkeden oynamış bu futbolcular.
    mevcut kadromuzda da bulunan elleri küçük panterimiz uruguaylı fernando muslera açık ara farkla formamızı en çok giyen oyuncumuz. onu bir diğer kalecimiz yugoslav* zoran simoviç takip ediyor ve listenin 3. sırasında yine yugoslav cevad prekazi var. en çok formamızı giyenler listesinde 4. sırada yine bir efsane kalecimiz kolombiyalı faryd mondragon ve 5. sırada 10 numaramız romen gheorghe hagi bulunmakta.
    en fazla gol atan yabacı oyuncularımız listesinde ilk beş şu şekilde sıralanmakta. 1. sırada 59 gol ile gheorghe hagi bulunmakta. onu 48 gol ile çek forvet milan baroş takip etmekte. 3. sırada 40 ile cevad prekazi var. listenin son iki sırasında ise 35 gol ile wesley sneijder ve 29 gol ile bafetimbi gomis var. takımımızdan olaylı şekilde ayrılan iki golcümüz, gol yüzdesi en iyi olan futbolcularımız listesinde başı çekiyor. onlar 24 maçta 22 gol* ile mario jardel ve 34 maçta 29 gol* ile bafetimbi gomis.
    hangi mevkiye kaç futbolcu transfer etmişiz ayrıntısına girecek olursak.
    kaleci- 14
    defans- 45
    orta saha- 51
    forvet- 36
    son olarak mevcut kadromuzda kiralık olarak gönderdiklerimizle ve kiralık olarak kadromuza kattıklarımızla beraber 17 yabancı futbolcumuz bulunmaktadır. bunlardan mbaye diagne ve maicon pereira roque kiralık olarak başka takımlarda oynamakta. ailemizin efendi ve uslu çocuğu norveçli martin linnesin 14 yabancı futbolcu kuralına takıldığı için lisansı çıkartılamadı. geriye kalan 14 yabancı futbolcumuz ise aktif olarak takımımızda görev yapmaktadır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın