• 652
    maalesef $ans faktörünün yanimizda olmayarak maglubiyete etki ettigi maç olmu$tur. öte yandan kalemize 2 kere gelen fenerbahçenin türk telekom arena da bizi maglub ederek, arena da yenilmeme serimizi sonlandirdigi maç olarak ta kayitlara geçmi$tir. bir diger yandan 131 küsür desibel e ula$arak, bir spor müsabakasinda ölçülmü$ en yüksek desibel orani ile guiness rekorlar kitabina girmeye ba$ardigimiz maç olmu$tur. son olarak ta alex de souza nin müsabakaya damgasini vurdugu maç olmu$tur. fenerbahçe biraz da $ansinin da yardimi ile kazanmayi bilmi$tir. türkçe lugat ta yeri varmidir bilmiyorum ama almanca da minimalprinzip diye bir derim var. elde bulunan az imkanlarla, en iyi ba$ariyi elde etmek oluyor. fenerbahçe dün bunu ba$ardi. hiç ofsaytlamaya gerek yok, ezeli rakibimizi tebrik etmek gerekiyor.

    bunlar hepsi geçmi$ zaman.

    $imdi gelelim gelecek zaman a:
    raki $i$esi, küfür ve yabanci madde bize pahaliya patlayacaktir. baros en az 2 maç yok. kazim cezali, vs.

    artik tüm cami olarak kenetlenerek önümüzdeki maçlara konsantre olup, birlik beraberligi saglamamiz gerekir. zira $u an bulundugumuz durum, kuyunun en dibi. daha a$agiya çökemeyiz!

    derhal altyapidan 3-4 genci süperlig maçlarinda oynatmak sureti ile a takim a monte etmemiz gerekiyor. bize artik saha da galatasaraylilik ne dir, ne degil dir e idrak edebilen futbolcular lazim.

    ve son olarak yine klasik bir söylem olacak ama:

    önümüzdeki sezon insaallah..

    **sagol galatasaray, canin sagolsun sari kirmizi, sen yeter ki sag ol var ol, biz bekleriz, sen yeter ki formanin hakkin ver**
  • 654
    uyuyamayacağımı biliyordum, sabaha kadar içtim o yüzden.

    maça dair en sinirli olduğum şey şudur şu dakikada, madem şişeyi atıyorsun, vursana luganoyu, volkan'ı kafasından. hasan şaş'ın kelinde patlayan yumurtalar gibi boyasana alex'i.

    şu saatten sonra istifa etmezse başkan ben şerefli bir adamım diye gezmesin. şerefi olan bunu kaldıramaz, istifa eder.

    edit: maç sonrası sinirim birkaç gün sürdü, şimdi sakince düşününce diyorum ki iyi ki volkana gelmemiş o şişe. ama yine de, bize yıllarca kadıköyde yaşatılan teröre yakın bir baskıyı fenerbahçelilerin üzerinde kurmamız gerektiği düşüncesindeyim.
  • 655
    fenerbahçe ballı şerbetli falan değildir... zira bal şerbet bile bi yere kadardır...
    hülasa ben artık allah'ın da fenerbahçeli falan olduğuna inanmaya başladım... ey allah'ım sen söyle de bari fenerbahçeli olup olmadığını, biz de ona göre karar verelim sana tapıp tapmayacağımıza... cennetinin yolu fenerbahçeli olmaktan geçiyorsa eğer, at bizi cehennemine...
  • 657
    bu maç benim tt arena'daki ilk maçımdı. bu sabah 7 gibi ankara'ya ulaştık yeni uyandım. söyleyeceğim tek şey ise yazık. bir takım bu kadar basiretsiz olur mu arkadaş. ilk yarıda maçı bitirmemiz gerekirken hiç bir şey oynamayan ama hiç bir şey oynamayan fener 2 duran toptan golü buluyor. ben hayatımda bu kadar ballı takım görmedim. ayrıca maçı ilk yarıda bitiremememizin en büyük sebeplerinden biri fırat aydınusdur. bütün takdir haklarını onlardan yana kullandı. ulan bir fener derbisinde de bizim yanımızda olun be kardeşim. allah belanıız versin. bu arada adnan polat sen de s*ktir olup gitmezsen adam değilsin...
  • 660
    kazanmayı alışkanlık haline getirmiş bir fenerbahçe futbol takımının, kaybetmeyi ipine sallamaz bir hale gelmiş galatasaray futbol takımı karşısında galibiyet aldığı bir maçtır.

    kendi evinde bu kadar skor korumaya yönelik oynarsan 1-0 ken galibiyeti korumak için, 1-1 olduktan sonra beraberliği kurtarmak için yaslanırsan olacağı budur.

    galatasaray taraftarının 34 maç içinde galatasaray futbol takımından istediği tek maçtı, onu da yüzlerine bulaştırdılar. o takım ki bu taraftarı tek bir maç ister hale getirdi hala küsmeden o tek maç için didindi çırpındı taraftar, onu da beceremediler.

    şimdi önümüzdeki maçlara bakalım.
  • 663
    guzel baslayip kotu bitirdigimiz mactir. kazim ve stancunun cikmasi sonumuzu getirdi. cunku kazim ve stancu ofansin disinda defansa da inanilmaz katki yapti. ilk yari bittiginde galatasarayda en cok kosan oyunculardan biri kazim. ileri geri oynadi. sag kanatta neill ile yardimlasmalari ust duzedeydi. diger taraftan stancuya soven cok okudugum kadariyla ama cocuk kanatta cidden iyi savunma yapti ilk yari gokhan gonul neredeyse orta sahayi gecemedi, cikamadi ileri. arda ile kewell' in girmesi diger iki kanat oyuncusunu rahatlatti cunku neredeyse hic baski gormediler. alex in kafa golunde ortayi kesen gokhan gonul o ortayi hic baski gormeden kesti iceri bunu da belirtelim. arda ve kewell girdikten sonra ve alex in geriye gelip top almasi ve paslari akilli dagitmasiyla sonumuz geldi. kadikoydeki macta elano pas trafigini cok iyi ayarlamisti. bu macta saha icinde bir elanomuz yoktu. 70. dakikadan sonra baktiginizda fenerbahcenin 5-6 adam ile kisa pas yaparak kalemize geldigini ve bu pas trafigini alex in yonettigini goruyoruz. alexi bu kadar rahat birakirsan kendi atamasa bile attirirdi, atti ve attirdi.

    sahada olan bitenin disinda isin duygusal yikimi elbette cok buyuk. mac oncesi muthis sovlari ve neredeyse tamamen tribunleri doldurmasiyla galatasaray taraftari gorevini yapmistir. takimin kapasitesinin bu kadar oldugunu unutmamak lazim. elbette uzulduk ama biz bu durumdan cikariz. yeterki bazi insanlar artik sapkasini onune koyup dusunup benden bu kadar desin.
  • 664
    yenilgi için suçlu arayıp bulamadığım maç. fırat aydınus'un amına ayrı koyaraktan, maçı şanssızlıkla kaybettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.

    maçtan öte, internetten az da olsa tanıdığım galatasaraylı insanlarla maç izlemenin keyfini yaşadım. maçtan önce aslanım'da demlenip maça gitmeye hep özeniyordum, bunu gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. oh yeah. captano, barfly, pilgrimcem, bayan denmez kadin de, jasonic666, okanovic vuyovic ve nickini şu an hatırlamadığım yazarlarla güzel bir maç günü geçirdim. galibiyet olsaydı muhteşem olacaktı ama olmadı.

    maça değinmek istemiyorum zira burda birçok entry'de doğru veya yanlış kritiği yapılmış. şunu demek istiyorum ki muazzam bir stadyumumuz var. inanılmaz. girer girmez nefesim kesildi ve hakikaden bu mekan oynatır hocam. muhteşemdi. taraftar olarak da stadın hakkını verdik, maçta çok iyiydik.

    daha da yazasım var ama yenilgi pis koydu, birşeyler içip unutmaya çalışmalıyım, taksim'e ineyim bi.
  • 666
    bu maçı kazanırsak galatasaray taraftarının fenerbahçelileşeceğini düşünen taraftarların maçtan sonra yenilmeyi çok ama çok büyüttükleri maçtır. boktan bir sezon şimdiye kadar hiç görmediğimiz kadar yenilgi gördük beraberliklerde var aralardayız belki bir kaç sıra yukarı çıkmak için bir başlangıç yapmamız gerekiyor olsadı bunu bir kaç hafta önce yapmalıdık ki yapamadık. bu maçta kazanmamızın tek olumlu olarak görülebilecek yanları arenadaki ilk yenilgimizi fenere karşı almamız olacaktı ki o da olmadı ama hiç önemli birşey değildir bu bir takım kurarsın bir hoca getirirsin bir sistem oturur 5 yıl hiç puan alamaz 20 yıl hiç yenilmezsin bu ilki unutturursun. yenildik bir şey kaybetmedik yakınımızdaki fenerlilerin konuşmalarına bir hafta sabredecek kadar seviyoruz.hafta içi olmasına iş çıkışı olmasına rağmen stad tamamen doldu hiç de güzel bir şey değil sadece derbi maçlarda stada gelen daha stada nasıl gideceğini stadın nerede olduğunu bilmeyen taraftarların stada geldiğini görmek üzücü her maçta bu kadar olmasada yeteri kadar doldurabilsek keşke. baskı iyi oldu koreografi iyiydi rekoru kırdık iyidi golü attık iyidi birde 2yi atıp oyunu alabilsedik yine iyi olacakdı ama önümüzde ki sezonda evimizdeki maçları yenilgisiz tamamlama dileğiyle.
  • 668
    yenilginin sebepleri bir yana, taraftara çok yazık olan maçtır.

    hiçbir şey vermedi bu takım bu sene bu taraftara. yaşananları, içinde bulunduğumuz durumu yeniden anlatmaya gerek yok. her şeye rağmen gırtlağımız parçalandı bağırmaktan, ayaklarımız acıdı zıplamaktan. karşılığı bu olmamalıydı, bunu hazmedemiyorum.

    fenerbahçeliler benim mabedimle benimle, bizimle dalga geçince ben buna dayanamıyorum. işte böyle, her sene böyle dediklerinde artık utanıyorum.

    aldıkları parayı, gördükleri sevgiyi biraz olsun haketsinler istiyorum. çok mu şey bekliyorum?

    kimse kendilerine güvenleri az bık bık demesin. bana ne kardeşim, ben mi aldım güvenlerini? banka hesaplarına baksınlar o güven geri gelir. ben artık boynum bükük olmasın istiyorum. nefret ederim duygu sömürüsünden ama ben o kombineyi çok zor aldım arkadaş. bir tanıdığımın kartıyla aldım, zar zor ödüyorum. şampiyonluk tek sonuç değil benim için. ama bu göbekli halimle ben daha iyi şeyler yaparım o sahada.

    10 yıldır aynı tip goller yiyoruz fenerden ya delireceğim artık. ya bizim teknik direktörümüz yok mu? biz hiç mi duran top çalışmıyoruz? her şey alexde mi bitiyor? lan kimler geldi bu takıma, bu sene her duran top gol olur diye düşündüğüm bir sürü adam. e hani? kaleci desen yetişmez, gelişmez. altyapı desen biz övündükçe daha da geriliyor.

    bir sözüm de hagiye. senin futbolculuğuna canım feda, galatasaraylılığına, galatasaray sevgine de. ama kabul edilemez şeyler yapıyor. ya senin kadronda insua diye bir adam var. kiralık oyuncu oynatmam ne demektir ya? bu hakan balta denen ruhsuz yüzünden neredeyse 25 gol yedik. sen bunu göz göre göre nasıl yaparsın çok sevdiğin takımına? o getirdiğin kaleciye ne demeli? biz yıllardır aykutun günahını almışız, ufuk'a boşa kızmışız. bu adamı bizim kalemize transfer eden adam hagi değil başkası olsa demediğimi bırakmazdım. hani benim daha çok kredim olmalı demiştin ya, al sana kredi. zapata'yı galatasaraya getirdiğin ve oynattığın için sana küfretmiyorum.

    en son sözüm de kendini başkan sanan başımızdaki galatasaray düşmanına. bu kadar yüzsüz olma hakkı senin gibi bir kişilikte bile olamaz. sen ne utanmaz bir adam çıktın adnan polat? hala ne yüzle duruyorsun durduğun yerde? alemin diline düşürdün bizi. ''seneye sizin maçlar trtdeymiş'' diye mesajlar geliyor bana. keşke cep numaran olsaydı da sana gönderseydim onları. hala kriter diye, istifa etmiyorum diye bağır. bu taraftar bugün olduğundan daha çok anacak seni gelecekte, tahmin ettiğin şekliyle.

    bir gün bekledim ki sakin sakin yazayım, ancak bu kadar sakin olabilmişim demek ki.
  • 671
    aslında hiç bir yorum yapmayacaktım, zaten kelimeler kifayetsiz ama dayanamayacağım.

    klasik bir derbi izledik aslında dün. biz oynadık, fener kazandı. artık gary lineker'in almanlar'a hitaben söylediği o ünlü söz, "futbol 90 dakikadır, top gider gelir ve fener kazanır"a döndü. değil maç boyunca, sadece ilk yarıda 2-3 gol atmamız işten bile değildi ama gel gör ki maç boyunca hepi topu 2-3 kez tehlike yaratan fenerbahçe buldu bizim fazlasıyla bulmayı hakettiğimiz golleri.

    kötü mü oynadı takım? hayır.
    hagi mi verdi maçı? hayır.
    mustafa sarp mı yattı, ayhan akman mı sattı? hayır.
    hakem kötü de olsa, bizi ince ince kıysa da, baros'un nizami golünü vermese de kazanabilir miydik? evet.
    oynayan çoğu oyuncu elinden geleni yaptı mı? evet.

    kızacaksın, bağırıp çağıracaksın ama kızacak adam da bulamıyorsun. bu yüzden bir çaresizlik vardı herkesin üstünde maçtan sonra. yoksa bu kötü gidişin üstüne kötü bir futbolla mağlup olunsa tribünde ne koltuk kalırdı ne bir şey.

    yani bir takım her fener maçında fener'den daha iyi oynadığı veya en azından daha kötü oynamadığı halde nasıl yenilir? bir tür şaka mı bu? dünkü maçı hepimiz izledik, göz var nizam var. her maç her maç aynı senaryo olur mu arkadaş ya?
    şans, tesadüf, totem, büyü vs. değil artık, başka bir şey bu.
    bence "allah fenerli" abi, başka bir açıklama bulamıyorum artık bu duruma.*
  • 672
    galatasaray – fenerbahçe : 1-2

    çok sıkıldım yazıya böyle başlamaktan ama yine yenildi galatasaray. hem de arena’daki ilk yenilgiyi fenerbahçe’den alarak.
    adetim olmayarak önce maçta ne oldu onu bir yazayım da rahatlayayım, ne kadar rahatlatırsa artık.

    galatasaray beklendiği gibi müthiş bir seyirci desteğiyle, hızlı başladı maça. futbolcuların iştah ve coşkuları, hırsları taraftarı daha heyecanlandırdı. fenerbahçe ise kendi sahasında kapanmak zorunda kaldı. özer’i ilk 11e koyan kocaman ne yazık ki emre’den aldığı verimi göremedi. emre olsaydı kazandığı toplarla dribling yaparak topun fenerbahçe’de kalmasını sağlayabilirdi. özer, baroni, selçuk üçlüsü top taşıma işin beceremezken, topuz nispeten ayakta kalan adamdı. bu orta sahaya karşı galatasaray orta sahasının yekta, culio ve cana ile daha direkt oynadığı gördük. topu gevelemeden forvete taşıma işini iyi yaptılar. top taşıma derken, karışmasın. topu alıp gitme değil, topu forvete geçirme anlamında.
    galatasaray güzel bir dakikada golü buldu. golü kazım’ın atmasından bir anlam çıkarmaya çalışmayacağım, umurumda değil. ama aynı kazım birkaç dakika sonra benzeri pozisyonda golü yapsa maçın rengi çok değişirdi.
    fenerbahçe ilk devre galatasaray’ın çok üzerine gelemedi, fazla pozisyon da vermeden devreyi kapadı.

    fenerbahçe ikinci yarının 5.-15. dakikaları arası galatasaray yarı sahasına yerleşerek, oyunu kontrole aldı ve yüklendi. selçuk’un çıkıp semih’in girmesi büyük etkendi bu oyunda. galatasaray savunmada son zamanlarda olduğu gibi pozisyon vermedi bu baskı sırasında. zaten fenerbahçe’nin maç boyu çok az pozisyonu var. 2 gol, bir özer’in birinci devredeki şutu, bir de ikinci yarı yan ağlara giden şutu. bunların dışında galatasaray kalesini hiç zorlayamadı fenerbahçe.
    bahsettiğim 10 dakikalık periyodu kazasız atlattıktan sonra, galatasaray tekrar yüklenmeye başladı fener kalesine. öyle ki, sanki 1-0 yetmiyormuş gibi. maç boyu galatasaray’ın 3 golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı ki doğruydu bu kararların hepsi. yan hakemlerin başarılı olduğunu söyleyebiliriz. aynı şeyi fırat aydınus için söylemeyeceğim. detaylar azzzzz sonraaa…..
    ofsayt pozisyonlarının en büyük sebebi 1-0 yetmiyor düşüncesi sanırım. telaştan kurtulamadı takım bir türlü. ofsaytlar dışında bir çok pozisyon asist öncesi pasların yerini bulmaması yüzünden boşa gitti. galatasaray hem sağ hem de sol kanatları çok etkili kullandı. isim isim gitmenin anlamı yok, nasılsa birazdan bir isim vereceğim aşağıda.

    bu coşkulu telaşlı oyun galatasaray’a gol getirmeyince bu sezonun klasiği devreye yine girdi. önde gidilen maçın kaybedilmesi. ne yazık ki bunu bizim aklımıza bu takım soktu. herkes tribünde “ulan yine bi halt edip maçı verecekler” diye korkuyordu. korkulan hep başa gelir. ben daha istisnasını görmedim.

    galatasaray çok rahat savunmadan çıkarken neill’in topu koluyla düzeltmesi sonucu frikik kazandı fenerbahçe. kararın doğruluğunu, eğer karar yanlış olsa ortalığı yıkacak olan neill’in hiç itiraz etmemesinden anladım. neyse, topun başına alex geldi, ortayı kesti semih golü attı, 1-1. bunda şaşılacak ne var. bu iki adam bir çok takıma aynı golü attı zaten. iyi de kardeşim hakan balta’ya sormazlar mı, madem adamın semih’in arkasında kalacaksın, niye 18 içinde adam tutmaya geliyorsun. niye sürekli arkandaki, önündeki adamları unutuyorsun. bu nedir allah aşkına. bu çocuk böyle değildi yahu. ne oldu buna? geçen sezondan beri aynı golleri fotokopi gibi yiyoruz sayesinde. sezon başında oynadığmız dandik avrupa takımları dahil, ligde bir dolu maçta ve en tazesi geçen hafta ankaragücü maçında. fenerbahçe maçında yine aynı golü yedirdi. belki birisi bir çetele dökerde öğreniriz ne kadar gol yedirmiş balta bize. benim anlamadığım şeylerden biri de, bu çocuk ciddi ve uzun süreli sakatlık yaşamadı ve belki de galatasaray’ın berbat geçen son 2 sezonunda en çok forma giyen futbolcusu. rijkaard da, hagi de, terim de, hiddink de hiç vazgeçmedi ondan. sol bek olmasa da stoper oynattılar, ama illa ki sahadaydı. bu ne acayip bir iş.
    aklıma tek şey geliyor, balta’nın elinde bu hocalara ait çok acayip videolar, fotoğraflar falan var. şantajla ilk 11 oynuyor her türlü. yukarda vereceğim dediğim isim balta’ydı. sen ne sandın, semih-alex mi sandın? yok daha neler:)

    fenerbahçeli’lerin bile beraberliğe sevindiği dakikalarda galatasaray yine yenilgi golünü yemeyi becerdi. ilk yenen golden farklı olarak gökhan gönül kestiği ortada savunma kimi alacağına bir türlü karar veremedi. bir de baktılar top ağlarda.

    hagi’nin yaptığı değişiklikleri de değerlendirmek gerekir. arda ve kewell’ın oyuna girmesinin sebebi belli. fenerbahçe çok pasla galatasaray yarı sahasına yerleştiğinde savunmadan gelişi güzel vuruşlar çıkmaya başlamıştı, pasla çıkılmaya çalışıldığında topu ileride tutamıyordu takım. baros belki de geldiğinden beri ilk kez bu kadar top saklayarak, top taşıyarak oynadı. ama ikinci devre iyice yoruldu. lugano ve yobo gibi iki ekstra güçlü oyuncuyla müthiş savaşmasına rağmen yoruldu. onlar 2 kişi baros tek, daha ne yapsın adam. arda ile kewell girdikten sonra topu ileride saklamaların hedefledi hagi. arda istenileni yaparken kewell geçen hafta becermesine rağmen dün gece duvar olamadı. bunu görünce keşke hagi, kewell yerine pino’yu alsaydı diyoruz, ama maçın sonunda. maçın sonuna bakarak eminim hagi de aynısını söyler, ama maç sonunu önceden kim bilebilir ki? aslında pino 1-2’den sonra lazımdı bize ama ah o yabancı sınırı. hagi’nin değişiklikleri içinde yekta-ayhan değişikliğini anlayamadım. takıma hiçbir katkısı olmadı hatta çok etkin olmasa da geriye götürdü.

    gelelim maçın en etkili adamına. fırat aydınus. orta hakem. yukarıda allah, sahada hakem. tövbe yarabbim. galatasaray’ın 3 golünü saymadı ki olabilir, hatta ofsaytlarda orta hakemin hiçbir etkisi yoktur, istisnalar hariç. yan hoca bayrağı kaldırır, orta çalar, budur !
    amma velakin, aynı dakika içinde aynı müdahalelerin biri için “topa” işareti yaparken, diğerinde hem faul çalıp hem de sarı kart gösterirsen olmaz. artık bu iş “hakemler futbolu bilmiyor, o yüzden hata yapıyorlar” dememi sorgulatır. böyle olmaz. hem adam topu koluyla kontrol ederken omzuyla işareti yapıp “oynaaaa” diyeceksin hem de işaretin bitince hentbol çalacaksın, olmaz. birlikte kafaya çıkanların formasının rengine göre faul çalacaksın, olmaz.
    elbette biz galatasaraylı’lar son zamanlarda osuruktan nem kapıyoruz. ama bu göz göre göre aleyhimize düdük çalanlara sessiz kalmamızı gerektirmez. paranoyak olman, seni takip etmedikleri anlamına gelmez.
    galatasaray taraftarı zaten yönetimden bu konularda ümidini kesti. onlar kendi dertlerinde. ne varsa bu kulüp idareciliğinde. fahri bir görev değil miydi lan bu? hani prestijden başka bir şey kazanılmıyordu? ben mi çok safım, yoksa beni saf zannedenler mi var, karar veremedim.

    galatasaray taraftarı demişken, fenerbahçe atakları sırasında “sen var ya sen” söyleyen gruba ben ne diyeyim ki. yine de ille de şarkı söylemek isteyen resmi taraftar grubunun dışında, büyük bir çoğunluk rakip ataklarda ıslık çalması, gürültü yapması gerektiğini biliyor. bir çok kez şarkıcı-türkücü tayfayı bastırdı sesleriyle. fenerbahçe taraftarının kadıköy’de yaptığını çok daha çabuk öğrendi ve uyguladı galatasaray taraftarının büyük hem de çok büyük çoğunluğu. ben size sayı bile veririm, minimum 40.000 kişi. bu sayıya, fener taraftarı ve şarkıcı-türkücü galatasaray resmi taraftar grubu çıkararak ulaştım. işlem basit aritmetik yöntemiyle, ilkokul 1 matematiği.

    kısaca son bir şeyden daha bahsedeyim, yazıyı bitireyim. artık yazıda son anlar (ercan taner stayla).
    dünkü fenerbahçe ilk 11’inde bu sene gelen oyuncu sayısı 2, galatasaray’da bu sayı 6, hatta galatasaray’ın ilk 11’indeki 5 oyuncusu devre arasında katıldı takıma. uyanık okuyucunun aklına hemen “istikrar” geldi tabii ki. herhalde abicim, istikrar güzel şeydir, ama doğru da istikrar. çünkü bazıları yanlışta “istikrar “arıyor ki, bizi bu günlerde an çok başkan adnan polat’ın istikrarda ısrar etmesi sıkıyor.

    yazı boyunca özgüven demediğimi fark ettim ve utandım bu durumdan. evet abicim, özgüven iyidir. son dakikada galibiyet getirir. galatasaray takımındaki özgüveni kim bitirdiyse, yeniden kazanmasına çaba harcamadıysa, umursamadıysa ...neyse....
  • 674
    şimdiye kadar yazdıklarımdan başka sadece 4 şey yazacağım.

    1- hayatımda hiç bir zaman hakemle işim olmamıştı. hakem hatasıyla çok maç kaybettiğimizi, kazandığımızı gördüm. en güvendiğim, en sevdiğim hakem ise fırat aydınus'tu. iki senedir takıma, hocalara, hagi'lere söylemediğim laf kalmadı, bir takım nasıl tere yağdan kıl çeker gibi mahvedilirin en büyük dersini gösterdi. yüzlerce kamera varken, pozisyonlarda direk hata yapmazlardı, ofsaytlar, goller, penaltılar, fauller, hepsi kara kaplı kitaba, aziznameye uygun olacaktı. şu fenerbahçe'nin o galatasaray'ı yenmesine imkan yoktu. ilk yarım saatte takımın iki stoperine olmayan faullerden sarı kart göstererek, savunmanın direncini kırdı. fenerbahçe'nin tek silahı alex'in 2 duran toptan birini gol yaptırdığını en iyi fırat biliyordu. özer hurmacı yerine, 1-0 mağlupken kadıköy'de ayhan olsaydı, hakeme koyduğu göğüsten sonra direk kırmızıydı, ve muhtemel bir hezimet yerine bir kez daha yenilerek köpeklere maskara olmaya devam ettirdi. tam bir o.ç. imişsin fırat aydınus, en sevdiğim hakemdin, şimdi ilk ve tek nefret ettiğim hakemsin, kına yak.

    2- böyle maçlarda yabancılara asla güvenmem. hatta ben olsam hiç birini oynatmam. maçın sonunda fırat aydunus'un üzerine fener forması atıp atılmış. galatasaray başkanından beklediğim hareketi yapmış. teşekkürler milan baros. galatasaray kaptanının yapmadığı, yapamayacağı direnişi yaptığın için, galatasaraylılığını tescil ettiğin için, yenildiğine ağladığın için.

    3- arda turan, galatasaray kaptanı uzun bir aradan sonra, uzun yıllardan sonra, arene'daki ilk fener maçında, takım 1-0 galipken, olası bir hezimete katkıda bulunması, tarihe geçmesi muhtemelken oyuna girer firmez, maç oynanırken, gökhan gönül'le şakalaşıp sarıldın, konuştun ya. benim için bittin oğlum, şimdi git mesut özil'den daha büyük futbolcu ol. şimdi git emre belezoğlu'yla, semih'le, gökhan gönül'le kadeh tokuştur. galatasaray kaptanı, o maçtan mağlup çıkarmıydı, adam olsaydı, kaptan olsaydı.

    4- daha 1 ay önce, her maçı 120 dakika oynayan kewell, en güzel duygularımızın amına koyup, takımda kalan kewell. emekli orgeneral kewell. ayakta duramayan, 10 metre şut atamayan bitik kewell, bir önceki maçın yıldızı pino'ya tercih edilen eski büyük futbolcu kewell, bir daha gözüm görmesin lan seni, defol hıyar. sen varsın diye kim bilir hangi futbolcuyu izleyemedik, alamadık. tek başına koca takımın amına koydun, hem de hiç hissettirmeden. ilk geldiğinde yazdığım yazı şahidimdir, seni ben hiç sevmedim zaten.

    yılan, çakal, akbaba ormanda gezintiye çıkmışlar, kamplumbağaya sen de gel demişler. bir şimşek,bir gök gürültüsü başlamış. yılan; beyler birazdan yağmur başlayacak, ben araziye uyup, şuşu kayanın dibine kıvrılırım bana bi bok olmaz. çakal; valla ben bir şimşek daha çıkarsa, şu tepeye çıkar bir kovuk bulurum kendime. akbaba; en kolay benim işim uçar gider, saklanır yırtarım. kamplumbağaya sormuşlar, sen ne yapacaksın diye. ulan bende sizi adam sanıp, sizle beraber yola çıkmıştım. demiş.

    hagi; sana ilk defa bu maç kızamıyorum. arda'yı, kewell'i adam sanıp 1-0 galip takıma soktuğun için.
  • 675
    yine bir "fenerbahçe balı vs galatasaray cenabetliği" durumunun yaşandığı maç olmuştur. ve bu durum hep, galatasaray'ın "futbol" oynaması ve fenerbahçe'nin maçı kazanması şeklinde sonuçlanıyor. ve ne ilginçtir(!) ki, her seferinde bu duruma katkı koyan bir de hakem mevcuttur.

    tamam belki hatalarımız olmuştur ama maçın tamamına baktığımızda, galibiyet bizim hakkımızdı. 2 hata, 2 gol ve güzel giden her şey yerle bir... pino'nun oynamamış olması, tartışılması haklı bir durum. yabancı oyuncu sınırlaması yeterli bir mazaret değil sanki. gayet rahat, zapata yerine kullanılabilirdi. veya stancu'ya alternatif olabilirdi... ayhan'ın girmesi ise fiyasko. ama kewell olayına gelince; oyuna girdiği dakikalarda ben de "hadi artık kewell zamanıdır" demiştim. belki de oyuna sonradan girmesinin etkisiyle bir türlü etkili olamadı. ama olabilirdi de... ama olmadı diye yerden yere vurulmayı da haketmemiştir. ankaragücü performansını düşününce, oyuna alınması oldukça mantıklıydı. arda etkili oldu mesela, ama onun da etkili olacağını kimse bilemezdi önceden. sakatlık sonrası soru işaretiydi çünkü durumu.

    sonuç olarak; erken öne geçip de, son dakikalarda gol/goller yemek, en çok bu maçta içimizi acıttı heralde. sezona dair tutunacağımız tek ve son dalı da kendi ellerimizle kestik. söylenebilecek sözler de tükendi... söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
App Store'dan indirin Google Play'den alın