• 401
    amacının türklerin gelişmesini engelliyor diye ortaya atılması beni daha da çileden çıkartıyor. sen futbolun yönetimi ve uygulanması ile ilgili bütün unsurları adam gibi denetlemedikten ve denetimden geçemeyenlere gereken yaptırımı uygulamazsan hiç bir şey gelişmez.

    bir çok yerden örnek model alabilirsin. ortalığa mal gibi içini nitelikli sporcularla ve onları izleyenlerle dolduramayacağın bir sürü tesis yapıp veya yapmayı vaadedip çıkacağına mesela almanya'dan al süper lig ve 1.lig takımlarına altyapı tesisi zorunluluğunu adamlar gibi parayı pompala oraya buraya kime ait olduğu ve kimin kullanacağı belli olmayan tesislere harcayacağına ve o paranın kullanımını, sonrasında tesisin işleyişini hocalarını doktorlarını denetle. klüplere uygulama alanlarında zorunluluklar getir sahası ışıkları boku püsürü adam gibi olsun. herşeyden önce adam gibi mali yapılarını denetle denetimden geçemeyenlere transfer yasakları getir aldığı yayın gelirlerinden zorunlu kısıntılar yap ödeyemedikleri ile ilgili. bak bakalım ozaman bir tanesi salak salak yabancı oyuncu alabiliyor mu araştırmadan transfer yapıyor mu, görürsün nasıl tıpış tıpış altyapıya önem verdiklerini.
  • 402
    izmir barosu takımında amatör olarak formdan düşmeyelim, spordan kopmayalım diye bir şeyler yapmaya çalışıyorum. kendi topumuz, kendi formalarımız falan var. geçenlerde bir idmana eşyaları getirecek arkadaş acil bir işi nedeniyle yetişemedi. bazen hacizler falan uzayabiliyor. ödemişten dönememiş. izmir büyükşehir belediyesi futbol sahasında yapıyoruz çalışmalarımızı. oralarda açık bir yerden gidip 10 tane top aldık. zaten ek topa ihtiyaç vardı. bip istedik saha görevlisinden. bipler hasar görüyomuş ve sonra ona kızılıyomuş diye vermedi. bunu diyen adam sahayı işleten kişi. kim gelip de bipleri kontrol edip hesap soruyor, kullanım sonucu 3 bip hasar görse ne olur diye sormadık bile. bak belediyenin sahası. vergiyi veren benim. sahayı üzerine parasını ödeyip her hafta kiralayan benim. o bipler sahada oynayanlar giyilsin diye alınmış. ve bize vermediler. hah işte türkiye'de spor yapmak isteyene verilen destek budur.

    bir ara belediyelere ait sahaların amatör şehir klüplerine zimmetlenip hem çalışmalarını gerçekleştirmelerini sağlamaları hem de kiralayıp klüp bütçesine katkı sağlamalarına yönelik bir proje vardı. çoğu bakımsızlıktan mahfolmuş atıl saha varken reddedildi... çünkü o amatör klüpler yetenekli çocukları bulup sonra göztepe, karşıyaka, altay gibi nispeten profesyonel klüplere hazırlayıp gönderiyor. böyle böyle yetenekler ortaya çıkıyor.

    hah işte destek, altyapı en aşağıdan başlar.
    sen yabancı oyuncuyu istediğin kadar sınırla. bu kafada olduktan sonra asla ülkende spor gelişmeyecek.
  • 405
    "eğer yabancı sınırı olmazsa kulüpler kadrolarını yabancı oyuncularla doldururlar ve yerli oyuncu gelişmez, milli takım başarısız olur :)))"

    şunu ciddi ciddi düşünen biri varsa çeker vururum, ve dönüp arkama bakmam bile... sahi ilk hangi sivri zekalı akıl etti bunu acaba, oturup incelemek, sonra da sopalamak lazım.

    şu an dünyanın en iyi takımı olan bayern münih ligde yabancı sınırı olmamasına rağmen alman futbol federasyonu'ndan rüşvet almış da o yüzden neuer, lahm, boateng, badstuber, schweinsteiger, (yazmıyorum daha amk sıkıldım saymaktan) ve daha nicelerini oynatıyor.

    yabancı sınırı salaklıktır, faşizmdir.
  • 406
    "eğer yabancı sınırı olmazsa kulüpler kadrolarını yabancı oyuncularla doldururlar ve yerli oyuncu gelişmez, milli takım başarısız olur" *

    sanki çok başarılı amk. 2006 dünya pas, euro 2008 yarı final, 2010 dünya kupası pas, euro 2012 pas, 2014 dünya kupası pas. he yabancı sınırı milli takım için var.

    tamanlamiylaotuzkarakterlinick 2006 ve 2008'deki organizasyonları hatırlattı. ekletti.
  • 411
    muhtelif sohbetlerde, muhtelif mecralarda defalarca dile getirdiğim gibi; esas amaç türk futbolunun gelişmesi veyahut türk futbol takımlarının başarısı değildir. esas amaç artık çok büyük bir sektör haline gelen futbolun iç piyasaya yönelik bir ekonomisinin de olmasını sağlamaktır. kaygılar ekonomiktir. biber gazı ithalatıyla, mesut yılmaz dönemlerinden gelen doğalgaz anlaşmalarıyla ve daha nice abuk subuk şey ile yurt dışına kaçan paraların diyetini türk futbolu ödemektedir. çünkü; böyle bir kısıt getirilmezse, bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da kalitesizliği şiar haline getirdiğimiz için çok kısır bir iç piyasa oluşacağı aşikardır.

    allah aşkına; onur kıvrak, alper potuk, bursaspor'un sağ beki şener, belki ferhat kiraz... başka kaç isim ekleyebilirsiniz bu listeye deneyimlerini ve pasaportlarını göz ardı ederek, salt yetenekli ve potansiyelli oldukları için bir kaç milyon euro'yu gözden çıkartırsınız? ben cevap vereyim, hiç birine. gider çek cumhuriyeti'nden, hırvatistan'dan, almanya'dan, fransa'dan, afrika'dan vs. genç oyuncu ararsınız. hiç bir şey yapamazsanız, ülke ve kulüp tanınırlığı adına hasan ali cizız yerine japon veya koreli bir sol bek alırsınız.

    buradaki herkes zehir gibi, üşenmeyen, araştırmayı, okumayı ve öğrenmeyi seven insanlar. bundan eminim.

    ama olur ya; üşengeç anınıza denk gelir, okumazsınız diye özet geçiyorum:

    -bu kural ile amaçlanan; türk futbolunu geliştirmek değil, hayali bir iç piyasa dinamiği yaratmaktır. kaygı tamamen ekonomiktir.
  • 412
    eğer benfica konusu kapandıysa! taraftardan artık konu hakkında ilgisini esirgememesini beklediğim faşist kural..

    bizim mezkur konu hakkında fikrimiz;

    juppderwall tarzı yabancı oyuncu kuralı:

    her insan gibi her ülke de kendine özel. dolayısıyla farklı ülkelerdeki uygulamalar örnek alınsa da, aynen kopyalayıp uygulamak doğru değil.. nacizane ülkedeki futbolun sorunlarına yabancı transferi kurallarıyla çözümlerim:

    öncelikle yabancı sayısı serbest..

    sorun: ülkeye kalitesiz yabancı ithalatı

    çözüm: ingiltere’de ki gibi transferde milli olma şartı.. son 2 yılda milli takımında maçların %70’inde oynama şartı konabilir.. (milli takımlar sıralamasındaki ilk 8-10 ülke hariç, yoksa kimse brezilya'dan, arjantin'den oyuncu getiremez)

    ek: ingiltere’den farklı opsiyon olarak ayrıca en az 40 kez milli olmuş oyuncular da kabul görebilir.. böylece ingiltere için olmasa da türkiye’de hala iş yapabilecek kariyerli ve tecrübeli yabancıların önü kesilmemiş olur.. anadolu takımlarının kolay kolay milli takımlarında düzenli oynayan oyuncuları alamayacağını unutmamak lazım..

    sorun: altyapıdan oyuncu çıkaramamak

    çözüm: 18 kişilik maç kadrosunda en az 4 tane kulübün alt yapısından yetişmiş oyuncu bulundurma şartı..

    kulüplere esneklik, genç oyunculara daha fazla şans tanınması adına maç kadroları sayısı 20’ye, bulundurulması gereken altyapıdan yetişmiş oyuncu sayısı 5’e çıkarılabilir.

    altyapının şartı: türk oyuncular için 17, yabancı oyuncular için 18 yaşından önce kulübe imza atmış olmak.

    (kurala uyulmaması halinde ağır yaptırım şart. mesela ilk ihlalde oyuncu başına ağır para cezası, 2nci ihlalde oyuncu başına puan silme cezası gibi..)

    böylece yabancı sınırlaması var diye, almanya’dan , hollanda’dan yapılan türk oyuncu ithalatının bir önemi kalmayacak ve bu oyuncular genç oyuncuların önünü kesemeyeceklerdir. zaten kendi kulüplerinde şans bulan oyuncular gerekirse o ülkelerden de milli takıma seçilebilirler..

    yine bu kural ülkede fiyatları aşırı şişmiş türk oyuncuların piyasasını da normal seviyelere çekecek ve takımları daha çok oyuncu yetiştirmeye teşvik edecektir.

    sorun: ülke dışına oyuncu ihraç edememek

    çözüm: 23 yaş altı yabancı oyuncu transferinin kriter olmaksızın serbest bırakılması.
    bir önceki kural bu sorunu kısmen çözecektir. yine de büyük takımlar kadar kaliteli yabancı almakta zorlanacak anadolu kulüpleri için oyuncu yetiştirip ihraç etmeleri için bir fırsattır bu kural. 2. ligde benzer bir kural uygulanmış ve emenike gibi bir oyuncu bu sayede 2.lige gelmişti unutmamak lazım. demek ki isteyince oluyor. bırakalım yaşı müsait olduğu sürece istedikleri kadar adam alsınlar..

    bu tür bir serbestiyetle kulüpler, portekiz kulüplerinin brezilya’ya, fransız kulüplerinin afrika’ya açıldığı gibi, başta azerbeycan olmak üzere orta doğu ve orta asya ülkelerine açılarak genç oyuncu keşfinde bulunabilirler.
  • 413
    son yıllarda yabancı oyuncu sayısındaki sınırın gevşemesi açıkca görülmüştür ki türk futboluna büyük fayda sağlamıştır.

    bakıyoruz galatasaray şampiyonlar ligi çeyrek finalinde 2012/2013 sezonunda real madrid'e kafa tutmuş, 2 maçta da hakem hatalarıyla turdan olmuştur. kolay değil real madrid'e karşı 3-4 gol handikapla tur geçmek her babayiğidin harcı değil. ancak turu geçseydik dordmund'a karşı da başarılı olabileceğimize inananlardanım. çok benzer yapıda olan schalke 04'ü takımın daha oturmadığı dönemde eledik. gol silahlarına bakıyoruz. birinde draxler var diğerinde reus var, birinde götze var diğerinde bastos var, birinde farfan var diğerinde blaszczykowski var, birinde huntelaar var diğerinde lewandowski var. iki takımda hızlı dikine top oynayıp sağlam savunma yapıyorlar. birini elediysek diğerini de elerdik. en azından tur şansımız eşitti. galatasaray'ın şampiyonlar ligi'nde final oynaması işten bile değildi diyebileceğimiz bir sezon geçirdik.

    fenerbahçe ise final şansını biraz sakatlıklar, biraz aykut kocaman'ın beceriksizliği, biraz yönetimin çubuklu tosun konusunda sezon başındaki basiretsizliği, biraz da gol pozisyonlarında yaşadıkları şanssızlıklar yüzünden kaybetti. ellerindeki tur son 45 dakikada uçup gitti. ama herkes gördü ki onlar da final oynayabilirlerdi.

    şimdi soruyorum türk futbol tarihinde bundan önce ne zaman kupa 1 ve kupa 2'de iki takımımızın final oynama şansı oldu?
    şimdi soruyorum ülke futbolunu sikimsonik milli takım organizasyonları mı geliştiriyor, yoksa tüm dünyanın artık dünya kupasından bile büyük bir heyecanla izlediği avrupa kupalarındaki performansımız mı?
    eğer kupalarda böyle başarılı bir sezon geçirmesek şampiyonlar ligine 1. olan takımımız direkt katılma şansını kaybetme noktasına gelecek, ikinci takımı ise hiç gönderemeyecektik pek yakında.

    iki takımın da mevcut kadrolarını elinde tutup güçlenebilecek mali yapısı var. alttan bursaspor, kasımpaşa spor, kayseri spor gibi takımlar geliyor. şu sıralar yarış dışı olan beşiktaş da her zaman bir şekilde 3. takım olmayı başarmıştır. bu çıkış devam etse, toplayacağımız puanlarla önce 3. takımı, sonra 4.'yü şampiyonlar ligine göndersek, 5. miz, 6.mız ve kupa şampiyonumuz uefa'ya gitse... ilk 10 sıradaki takımlarımız avrupa kupasına katılmak için kıyasıya bir savaşa girseler; rekabet, başarı isteği artsa. şampiyonlar ligi her sezon anadolu klüplerinin de katılabileceği bir organizasyon olsa... 20-30 milyon eu onlar da bu kupadan kaldırsalar...

    ey federasyon sen bıraksan, ligin lokomotifleri geliştikçe peşinden gelenler de gelişse... bu gün fenerbahçe'nin uefa'da aldığı sonucu batallası'yla, pinto'suyla, belluschi'siyle bursaspor alsa, şampiyonlar ligi'nde alman takımları gibi birden fazla takımla üst turları zorlasak, ispanya, italya, almanya, fransa futboluna artık biz de varız desek...
    alt yapı zorunluluk değildir. stratejidir. aynı ülkenin takımları işte. atletico madrid, barcelona, atletico bilbao üretir; real madrid, valencia parası neyse bastırır alır. mesele neyi yapıyorsan iyi yapıcaksın. bizimkiler neyi yapıyorsa kötü yapıyorlar. çünkü mücadele ettikleri rakipleri iyi değil. bırak ligimizin temposu yükselsin, oynanan futbol gelişsin. fenerbahçe bastırsın paraıyı alsın, galatasaray bastırsın parayı alsın, alt yapıdan çıkanlar artık servet'i, mustafa sarp'ı değil sneijder'i, riera'yı, eboue'yi geçmek zorunda olsun. bursaspor üst sıralara oynamak için batalla'yı alsın. lua lua türkiye'de oynasın, küme düşmemek için mücadele eden akhisar'ın forveti alman liginin bir dönem gol kralı olmuş gekas olsun...

    ama olmasın. çünkü burası türkiye. iyi giden bir şey varsa onu bozmak farz. yıldırım demirören gibi vasıfsız, basiretsiz, geri kafalı bir adam gelip iyi giden her şeyin üzerine tuz biber eksin, modelin başarılı olduğunu görüp yolu daha da açacağına önümüze kocaman bir taş koysun. biz mehmet topuz'lara, alper potuk'lara 7-8 milyon eu'ları vermeye devam edelim. avrupa klüpleri ise sneijder'i, melo'yu aynı paralara alsın. sonra hem ekonomik anlamda hem de futbol anlamında bunlarla mücadele etmeye çalışalım.

    güzel türkiye'm, her alanda böyle yönetiliyosun işte...
  • 414
    işe biraz da mizahi yönden bakarsak; tıpkı avrupa birliği ülkelerinin kendi aralarında oyuncularını yabancı kabul etmemeleri gibi, biz de bir zamanlar osmanlı imparatorluğu bünyesinde yer alan devletlerin oyuncularını yabancı statüsünde görmeyerek işi çözebiliriz.
    bu bağlamda;ortadoğudaki tüm ülkeler, mısır,fas,cezayir,tunus,libya gibi afrika ülkeleri ve arnavutluk, bulgaristan, makedonya, hırvatistan, sırbistan, bosna-hersek, karadağ, slovenya, yunanistan, ukrayna, moldova,macaristan, romanya ve kafkasyada ermenistan, gürcistan azerbaycan ile rusya ferderasyonu'nun kafkasya cumhuriyetleri vatandaşları yabancı oyuncu sayılmazlar.
    bu durumda geri kalan ülkelerden yabancı oyuncu sayısını da 4 ile sınırlandırırsın, olur biter.
  • 415
    tam olarak düşündüklerimi juppderwall yazmış sağolsun, onun için buraya uzun uzun yazmayacağım. getirilen yabancı oyuncuları kaliteli tutmak, belli kıstaslar getirmek sayıyı sınırlamaktan çok daha faydalı olacaktır. zira kalite kontrol edilmediği için takımlarımıza gelen giden yabancının haddi hesabı yok.

    bu kıstaslar getirilirken de yine aynen kendisinin söylediği gibi ilk 10'a oynayan ülkelerin oyuncularından a milli takım şartı istemek çok mantıklı olmayacaktır. belki u-17, u-20 gibi alt milli seviyelere ya da oyuncunun son sezonda takımında ne kadar maç yaptığına bakılabilir. yine altyapının gelişmesi için 4 değil ama 2 ya da en fazla 3 altyapıdan çıkma oyuncu sınırı getirilebilir.

    tabi bunlar düşünüp tartışılarak geliştirilebilir, türkiye şartlarına uydurulabilir. ama ne yazık ki şuan türk futbolunu yöneten insanların hiç birinin türk futbolunu zerre umursadığına inanmadığım için bunların hiçbirinin onların gündeminde olmadığını tahmin ediyorum. ünal aysal'ın yapacağı en büyük işlerden biri de bu tff yönetimini bir şekilde değiştirilip başına uzaktan kumandası olmayan, gerçekten türk futbolunu düşünen birinin getirilmesine öncülük yapmak olacaktır.
  • 416
    üzülmüyorum kaybetmelerine ama olaya objektif bakarsak muhtemelen fenerbahçe'yi uefa finalinden etmiş faşizan uygulama. ucu bize dokunmasa neyse diyeceğim ama daha bir de düşürme derdindeler. galatasaray'ın muhtemel şampiyonlar ligi başarısının da önüne set çekme amaçlı bir hamle tabi. denecek birşey yok bu mevcut tff yönetiminin gidip yerine gelecek yeni yapıya çok acil baskı uygulanmalı.
  • 421
    serbest kalması durumunda türkiye'de yetenekli oyuncu sayısı artacaktır. artık formanın aslanın ağzında değil midesinde olduğu bir ortamda emre çolak gibi oyuncular mecburen çalışacaklardır canları çıkana kadar, mehmet topuz gibilerine milyon eurolar gömülmeyecektir. en azından avrupa birliği standartı getirin, örneğin ab üyesi olmayan oyuncuların sayısını 4 yaparsın, kalanını serbest.
  • 423
    bu yaz çok büyük bir kamuoyu oluşturmak lazım bu sınırın kalkması için. en azından 8 yabancı ilk 11'de olabilmesi için galatasaray camiasının ağırlığını koyması lazım. yabancı sınırından daha çok türk oyuncu oynatma kuralı koyulmalı ve en az 3 türk oyuncu ilk 11'de oynatılmalıdır. hem böylelikle 5 büyüklerde oynayan türk oyuncular daha kaliteli olur ve milli takıma da fayda sağlar. kabullenmemeliyiz şu an ki standartı ve gür bir şekilde bu isteğimizi belirtmeliyiz.
  • 424
    şampiyon olduğumuza ve transfer sezonunu kafalarda açtığımıza göre , ünal aysal'ın da dile getirmesiyle artık taraftarın bu saçmalığı 'kabullenmeyi' bırakıp üzerine düşmesini beklediğim kural..

    en ama en azından ilk 11'e 8 tane yabancı koyabilmeliyiz avrupa'da ciddi başarılar için.. tabi gönül ister ki serbest olsun.. fakat satılık federasyonun ne karar vereceği gerçekten belli olmaz..

    fenerbahçe'nin avrupa ligi'nde final hayalinin tabiri caizse 'içinde kalmasıyla' ve ligden alınabilecek tek vasat üstü türk oyuncu(aynı zamanda tam fenerin ihtiyacı olan stile sahip ve bölgenin oyuncusu) alper potuk'u alarak vurduğumuz darbe nedeniyle kendilerinin yabancı sınırının kalkması yolunda çalışacağını düşünüyorum.. çünkü kural değişmediği sürece bizimle mücadele edemeyeceklerini biliyorlar..
    (değişse de edemezler ama en azından 'umut'ları olacak.. umut bazen en büyük silahtır..)

    son olarak kural hakkında kendi önerimizi de tekrar yazarak bitirelim;

    juppderwall tarzı yabancı oyuncu kuralı:

    her insan gibi her ülke de kendine özel. dolayısıyla farklı ülkelerdeki uygulamalar örnek alınsa da, aynen kopyalayıp uygulamak doğru değil.. nacizane ülkedeki futbolun sorunlarına yabancı transferi kurallarıyla çözümlerim:

    öncelikle yabancı sayısı serbest..

    sorun: ülkeye kalitesiz yabancı ithalatı

    çözüm: ingiltere’de ki gibi transferde milli olma şartı.. son 2 yılda milli takımında maçların %70’inde oynama şartı konabilir.. (milli takımlar sıralamasındaki ilk 8-10 ülke hariç, yoksa kimse brezilya'dan, arjantin'den oyuncu getiremez)

    ek: ingiltere’den farklı opsiyon olarak ayrıca en az 40 kez milli olmuş oyuncular da kabul görebilir.. böylece ingiltere için olmasa da türkiye’de hala iş yapabilecek kariyerli ve tecrübeli yabancıların önü kesilmemiş olur.. anadolu takımlarının kolay kolay milli takımlarında düzenli oynayan oyuncuları alamayacağını unutmamak lazım..

    sorun: altyapıdan oyuncu çıkaramamak

    çözüm: 18 kişilik maç kadrosunda en az 4 tane kulübün alt yapısından yetişmiş oyuncu bulundurma şartı..

    kulüplere esneklik, genç oyunculara daha fazla şans tanınması adına maç kadroları sayısı 20’ye, bulundurulması gereken altyapıdan yetişmiş oyuncu sayısı 5’e çıkarılabilir.

    altyapının şartı: türk oyuncular için 17, yabancı oyuncular için 18 yaşından önce kulübe imza atmış olmak.

    (kurala uyulmaması halinde ağır yaptırım şart. mesela ilk ihlalde oyuncu başına ağır para cezası, 2nci ihlalde oyuncu başına puan silme cezası gibi..)

    böylece yabancı sınırlaması var diye, almanya’dan , hollanda’dan yapılan türk oyuncu ithalatının bir önemi kalmayacak ve bu oyuncular genç oyuncuların önünü kesemeyeceklerdir. zaten kendi kulüplerinde şans bulan oyuncular gerekirse o ülkelerden de milli takıma seçilebilirler..

    yine bu kural ülkede fiyatları aşırı şişmiş türk oyuncuların piyasasını da normal seviyelere çekecek ve takımları daha çok oyuncu yetiştirmeye teşvik edecektir.

    sorun: ülke dışına oyuncu ihraç edememek

    çözüm: 23 yaş altı yabancı oyuncu transferinin kriter olmaksızın serbest bırakılması.
    bir önceki kural bu sorunu kısmen çözecektir. yine de büyük takımlar kadar kaliteli yabancı almakta zorlanacak anadolu kulüpleri için oyuncu yetiştirip ihraç etmeleri için bir fırsattır bu kural. 2. ligde benzer bir kural uygulanmış ve emenike gibi bir oyuncu bu sayede 2.lige gelmişti unutmamak lazım. demek ki isteyince oluyor. bırakalım yaşı müsait olduğu sürece istedikleri kadar adam alsınlar..

    bu tür bir serbestiyetle kulüpler, portekiz kulüplerinin brezilya’ya, fransız kulüplerinin afrika’ya açıldığı gibi, başta azerbeycan olmak üzere orta doğu ve orta asya ülkelerine açılarak genç oyuncu keşfinde bulunabilirler.
  • 425
    daha önce de söylediğim gibi; hiç bir konuda bir arada bulunmayı istemesek de bu konuda tarlasını sürdüğümün çocukları ile hareket edersek çok ama çok kolay bir şekilde sonuç alacağımızı düşünüyorum. bununla birlikte; eğer bir yabancı oyuncu serbestisi uygulanacak ise; şahsi fikrim bunun kademeli biçimde uygulanmasıdır. bir kaç madde ile ana hatları çizmek gerekirse;

    -21 yaş altı oyuncular için milli olma şartı aramaksızın,
    -21 yaş-23 yaş arası oyuncularda en az bir kez milli olmuş olma şartı ile,
    -23 ve üzeri yaştaki oyuncular için, bu profile uyan oyuncuların 4'te 3'ünün en az beş defa milli olması şartı ile,
    -takımların her sene, 18 kişilik maç kadrolarında son üç sene içerisinde alt yapıdan a takıma yükselmiş en az bir oyuncu bulundurmaları şartı ile,
    -takımların ilk on birlerinde en az iki türk oyuncuya yer vermeleri zorunluluğu ile,

    yabancı oyuncu transferi serbest bırakılmalıdır. bunun dışındaki özel durumlar için ise; gerek yurt içi gerek yurt dışı menşeili beş, altı kişilik bir gözlemci ekibini bu uç durumlarda futbolcu hakkında bilgi toplamak ve futbolcunun transferine onay verme veya reddetme yetkisine sahip bir kurum olarak atamak kalite kontrol sistemini kurmakta önemli bir yer tutacaktır. hatta, balon dahi olsa günümüz futbolunda ligimizde dönen paranın büyüklüğü göz önüne alındığında bir kaç avrupalı, iki brezilyalı, bir arjantinli gibi bir çok farklı ülke ve kıtadan bir çok farklı gözlemciye eşlik edecek on kadar yerli gözlemci ile, yirmi otuz kişilik bir ekip dahi oluşturulabilir bu iş için.

    tabii ki; federasyonun paraları oraya buraya savurmasına engel olacak olan, menejerlerin rant sistemlerine ve bir takım zevatın komisyon gelirlerine çomak sokacak olan, daha önce yine bu başlıkta belirttiğim gibi paranın iç piyasada kalmasını, en azından bir kısmının yurt içi piyasasından kaçmamasını hedefleyen ekonomik amaçlarla ters düşecek olan ve en önemlisi türk futbolunu gerçekten geliştirecek olan, bu gelişim ortamında da tohumu en kaliteli olan ağaç olarak galatasaray'ın diğer rakiplerinden kat be kat büyüyüp serpileceği gün gibi ortada olan devrim niteliğinde bir kararı mevcut siyaset-tff-rant ilişkileri üçgeninden geçirmek pek mümkün değildir. bu açıdan baktığımızda yukarıda yazılıp çizilenlerin hepsi ama hepsi laf-ı güzaftır.

    tüm bunlara rağmen, eğer fenerbahçe olası bir talepte bulunacak olan galatasaray'a köstek olmak yerine destek olmayı tercih ederse bu uygulamanın tamamen kalkmasa dahi nispeten daha lehimize bir hal alması olasıdır. bu ihtimali saklı tutuyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın