• 201
    insanların söyleme, gerçekten daha çok inandığının kanıtı şu başlıkta yazılanlar.

    1- mustafa cengiz yönetimi geldiğinde 2.8 milyar tl olan borç 2.1 milyar tl'ye düştü. temel matematik bilgisiyle aradaki farkın 700 milyon tl olduğu, bu kadar borç azaltmak için de aynı miktarda kar elde etmek gerektiğini anlaşılabilir. galatasaray 3 senede 90 milyon euro kar etse, yönetim istanbul bilboardlarını resimleriyle donatırdı. bugüne kadar açıklanan küçük karların toplamı son dönem açıklanan 290 milyon tl zararı bile kapatmaz.

    2- kulüp düzlüğe çıktı herkes başkan olmak istiyor. bak sen? 10 tane başkan adayımız mı var? nerede bu adaylar? benim bildiğim bir burak elmas var, o da zaten önceki seçimde de vardı. liseliler de aday çıkarır onu mu sayıyorsunuz?

    diagne ve falcao'ya 40 milyon euro para bağlayanların, borcu 90 milyon euro azalttığına, herkesin başkan adayı falan olmak istediğine inanan var. yazık.
  • 202
    3.307.561.879 tl ile üç büyükler arasında en az olan borçtur.
    beşiktaş'ın 3.337.307.217 tl, fenerbahçe' nin 5.478.881.652 tl.

    kapanacak bir borç değil ama yönetilebilir en azından.

    --- alıntı ---

    1) fenerbahçe borcu; dernek borcu 2019 eylül, şirket borcu 30 kasım 2020 itibariyledir.
    2) beşiktaş borcu; dernek borcu 2020 şubat, şirket borcu 31 ağustos 2020 itibariyledir.
    3) galatasaray borcu; dernek borcu 2019 aralık, şirket borcu 31 ağustos 2020 itibariyledir.

    --- alıntı ---

    kaynak: https://sporzip.com/ekonomi/kuluplerin-borclari
  • 203
    öyle bir borç ki yarısını kapatabilmek için 4 sene şampiyonlar ligine gidip bütün gelirleri borç ödemeye kullanmamiz lazım.
    kısacası bu borç yükselen kurlar ve faizler, ülkedeki fakirlikten dolayı ülkeden para kazanamayacak potansiyel sponsorlar, ülkenin imajı, 2024 sonrası şampiyonlar ligine gidemeyecek olmamız vs derken kapanmaz. en azından şu anki maaş bütçesi ile hayatta kapanmaz. hatta iddaa ediyorum 45-50 milyon euro bütçeyi tutmaya devam edersek bu borç seneye ve ondan sonraki sene tekrar artar.
    ızleyip görelim.
  • 204
    gelirlerin kuşa döndüğü günümüz şartlarında, döviz kurları başını alıp gitmişken, ilk aşamada oyuncu tavan maaşının 1,5 - 2 mil € bandına (o da en fazla 3-4 oyuncu için) çekilmesiyle (totalde 20-25 mil. € bandında) anca kontrol altına alınabilecek (bakın kapatılabilecek demiyorum) rakamlardır.
    aslında bu durum sırf galatasaray için değil diğer kulüpler için de geçerlidir.
    maaş yükünü azaltmak öncelikli aksiyon olmalıdır.
    sonrasında scouting'in geliştirilmesi, oyuncu keşfi, oynatıp, parlatıp, sonrasında hatırı sayılır rakamlara satabilmek kulübümüzün rutin işleyişi olmalı,
    5-10 sene önce havada akila vuruşu ile attığı gollere kanıp 33-34'lük (eski) yıldızların kapısına artık gidilmemeli, yanak yanağa pozlar verilmemelidir.
    taraftar olarak bizlerin de iyi niyetli beklentilerimizle yönetimi, teknik heyeti ve transfer icra ekibini baskı altına almamamız, panikle yanlış işlere sürüklemememiz gerekir.
    tabi borçlara salt oyuncu transferi, makul maaş, scouting gözüyle bakılamaz, aynı zamanda kulübün diğer gelirlerini arttırıcı, giderlerini azaltıcı projelere de ihtiyaç var.
    yönetimlerin asli görevlerinden biri de, "30 milyon" diye tabir edilen büyük taraftar potansiyelimizi içine alacak, ilgisini çekecek gelir getirici projeleri, kulübün marka değerine yakışır hacimlerde sponsorluk anlaşmalarını hayata geçirebilmektir.
    tabi bunları yaparken sportif başarı bunun sürücü kuvveti olacaktır.
    doğru adımlarla, kulübün geleceğini riske atmaksızın söz konusu borçlar kontrol altına alınabilir.
    kulübün yönetimsel işleyişi sürdürülebilir kıvama geldiğinde, bu, kişilerden ve yönetimlerden bağımsız işleyebilecek hale getirilebilirse, işte o zaman borçlarda azalmanın yaşanacağı günleri de görürüz elbet...
  • 205
    yönetilebilir hale gelmesi ve bunun sürdürülebilir olması için yönetimlerin kendi dönemlerinden sorumlu olmaları gerekir. aksi halde o kadar uğraşıp uğruna şampiyonluklardan olup düzeltsek bile bir yönetim gelir, yanlış harcamalar yapar; kar topu gibi büyüyerek eski haline geri döner.
    olan, bu süre zarfında rakip şampiyonlukları mali müşavir gözüyle izleyen biz taraftarlara olur.
  • 206
    bankalar birliği anlaşması başlayınca yönetmesi daha zor olacak. anlaşmanın detayları açıklanmadı ama ben bildiğimi söyleyeyim. bizim yıllık gelirimiz 60 milyon euro ise bankalar birliği 30 milyon euroya direkt olarak el koyuyor. oyuncu maaşları, teknik ekip maaşları, personel maaşları, seyahat, kamp, stadyum giderleri, transfer bütçesi, bunların vergileri ve bilumum harcama için elinde sadece 30 milyon euro kalıyor.
    işin dahası diyelim marcao'yu 20 milyon euroya sattın. yarısı yine bankalar birliğine gidiyor. bundan tam olarak emin olmasam da anlaşmanın içeriğini bilenlerin söyledikleri bu. yani siz marcao'yu 20'ye satsanız bile elinizde 10 milyon euro kalacak. bu parayla hem marcao'nun yerini doldurup, hem de başka yerlere transfer yapacaksınız.
    işte maaş bütçesinin düşürülme nedeni de tam olarak bu. çünkü en büyük gider kalemi oyuncu maaşları.
    beklentileri herkes ona göre ayarlasın. ünal aysal gibi zengin bir başkan da gelse durum bu. çünkü kasa kolaylığı yaptığınızda paranızı bu anlaşma bittikten sonra alabiliyorsunuz. bu da yaklaşık 9 yıla tekabül ediyor. 80 yaşında bir insan parasını 9 yıl beklemez.
  • 207
    ufak miktarda borç yaptığımda bile geceleri uykusu kaçan beni başkan olsam öldürecek miktarda borçtur.

    bizim yönetimlerimiz ne yazık ki "borç yiğidin kamçısıdır" sözünü yanlış anlayıp işi çıkılamaz noktaya getirmişlerdir. borç yiğidin kamçısıdır sözündeki kamçı kendi elimizde olan ve kendimize vurulan bir nesneyken maalesef artık o kamçıyı bankalar birliğinin eline vermiş bulunuyoruz.

    o kamçı artık bir nevi kölelik , bağlılık , emir alma sembolüdür. umarım borçlar en kısa sürede ödenir , bu durumdan kurtuluruz.
  • 208
    düzenli olarak yüksek miktarlı -göreceli bir kavram olsa da ortalama oyuncular için 20m€ üstü ligimiz için yüksek miktarlı sayılabilir- oyuncu satışı yapıp yerlerine işlenmemiş cevherler konulduğu ve zamanı geldiğinde onların yerine de yenilerinin konulacağı bir sistemle yönetilebilecek bir borçtur. bana göre yönetim en büyük sınavını satış yapma yeteneğiyle -öyle bir yetenekleri varsa tabii- gösterecek; kerem, marcao, nelsson, mustafa, cicaldau, morutan ve kendilerini geliştirirse boey ve berkan gibi güzel para edecek oyuncular elimizde var. sadettin saran bir röportajında "ticarette pazarlık yapabildiğin kadar varsın" gibi bir cümle kurmuştu, umarım burak elmas bu konuda taraftarı geri kazanacak kadar iyidir.
  • 209
    --- alıntı ---

    kap’a yapılan bildirimlere göre, kulüplerin toplam borçları da her geçen dönem biraz daha artmaya devam ediyor. buna göre en fazla borcu olan kulüp 6,2 milyar lirayla fenerbahçe. sarı-lacivertli ekibi 4.8 milyar lirayla beşiktaş takip ediyor. borç miktarı galatasaray’da 4 milyar lirayı, trabzonspor’da da 2 milyar lirayı aşmış durumda.

    https://www.trtspor.com.tr/...27&category_id=8

    --- alıntı ---
  • 210
    en büyük hırsızların bizim camiadan çıktığının bir kanıtıdır.
    fenerbahçe'nin yıllarca yaptığı astronomik transferler ve sonunda 5 kuruş kazanmadan göndermeleri bir yana,
    beşiktaşın yıldırım demirören döneminde yaptığı abuk subuk transferler, 3 tane ilk 11 kurması bir yana,
    trabzon'un uzunca bir dönem altyapısından kopup isimli ama içi boşalmış oyuncu transferleri,
    bizim de yıllarca oynadığımız* ucuz kadroları ve diğerlerine kıyasla gelir potansiyelimizi düşülündüğünde,
    'en büyük hırsızlar galatasaray yönetim kurulunda bulunur.' tezi net bir şekilde doğrulanıyor.
    tabii bizim taraftar, 'niye seçimi etkilediniz' falan diye birbirini suçlamaya devam etsin.
    alın işte, geçen seçim seçilmeyen herkes yeniden burada, ibrahim öztürk mü yoksa yiğit şardan mı derdiniz?
    sanki ortada alp yalman adaydı da, burak elmas'ı destekledik.
    ha bir de bu yönetim kurullarının en büyük özelliği, çalıp çırpıp suçu da sürekli teknik direktörlere veya amatör branşlarda koçlara atmasıdır.
    ne hikmetse bütün hırsız hocalar amatörden profesyonele bizi buluyor.
    örnek mi istiyorsunuz?
    yusuf günay kalp atacağına çıksın neden ömer yalçınkaya'nın arkasında durduğunu açıklasın.
    neden bunu yaparak mustafa cengiz'e ihanet ettiğini açıklasın.
    örnek verdik diye bir yerin üstüne gittiğim düşünülmesin.
    hepsi birbirinden beter bunların.
    düşün yakamızdan.
    buyrun.
  • 211
    galatasaray'ın borcu fenerbahçe ve beşiktaş kulüplerinden az durumda iken neden elimizdekileri satmak zorunda olduğumuzu anlayamıyorum. bu borcu beşiktaş ve fenerbahçe satılacak bir şeyleri yokken nasıl ödeyebiliyor da biz ödemek için her şeyi satmak zorunda kalıyoruz anlayamıyorum.

    borçsa onlarınki de borç. kapatacak mı bu adamlar kulüpleri ödeyemeyince? hadi bizimki satarak ödenebiliyor, öyleyse fenerbahçe ve beşiktaş ödemeyemez durumda mı bu borçları?
  • 212
    ödenmeyecek boyutta olmayan, mantıklı hamlelerle çevirilebilecek borç. bizi zora sokan borç değil faiz.

    geleceği öngörmek güç değil; biz elimizdekileri satıp borcumuzu sıfırlayınca beşiktaş ve fenerbahçe’nin borçları öyle ya da böyle sıfırlandırılacak. biz yine elimizdekileri satmakla kalacağız.

    o yüzden 1 metrekare toprağımızı bile satmamamız gerek.
  • 213
    rahmetli dedem çiftçilikle uğraşıyordu. haliyle yaş ilerleyince de zorlanıyordu çalışırken. yapma etme desek de eski insan olduğu için çalışmamak daha doğrusu çalışamamak zoruna gidiyordu. bi gün kuzenimle ziyaretine gittik. dede yaşlandık artık yapma bu işi tarlayı sat şehre gel dedik. bize tarlayı bi kere satarsın mahsulü her yıl demişti. şu an yaşadığımız durum bu bence. galatasaray yetiştirdiği mahsulünü her yıl satmayı değil elindeki toprağı satmak istiyor. genel kurul üyeleri de sırf adada bedava çay içeceğiz diye buna izin verecek.
  • 214
    erden timur'un söylediğine göre 2.6 milyar tl'dir. yani yaklaşık 140 milyon euro. brenford için bile çerez parası olan bu para için biz neden istanbul'un yarısını satıyoruz anlamadım. kerem 20, marcao 20, nelsson 20, morutan ciko 10 desen zaten 70 milyon euro yapıyor. borcun yarısı bitti zaten. şöyle 4-5 tane daha oyuncu bulunur ise borç morç kalmıyor. yüksek yıllık ücretli oyuncular da gitti bu sene daha da düşecek maaşlar. sadece feghouli ve babel'e ödenmeyecek para 6.5 milyon euro. yani borcun %5'i. bu iki adam yerine kimseyi koymaz isen borcun %5'i gitti. üstüne seneye bir şampiyonlar ligine katılsa takım tamamdır. ama sürekli milletin ağzında riva satılsın, florya satılsın. bir tanesi de hiçbir şeyi satmıyorum, efsane bir scouting ağı kuracağım doğru insanlarla doğru satış yapacağım yok. herkesin gözü galatasaray'ın malında. her gelen bir inşaat işinde arkadaş. bir bitmedi inşaat ile çözüm üretmek. köprü var geçen yok, hastane var giden yok. rivaya iş yeri yapılacakmış. colombus. yahu bu kadar kasmanıza gerek yok kardeşim. açık açık yiyeceğiz diyin. kimsenin samimiyetine de güvenmiyorum. kimse babamın oğlu değil.
  • 215
    dünyanın en büyük kulüpleri bile çoğu zaman borç içerisinde hayatına devam ediyor. kulüplerin isimleri, marka değerleri, başarıları onlara bir kredibilite sağlar. bunun sayesinde yeni borç da alırsınız. hatta uluslararası turnuvalarda boy gösterdikçe euroyla satacağınız oyuncular sayesinde ülkenin durumundan bağımsız bir şekilde sağlıklı bir altyapı da kurabilirsiniz.

    ev-araba satılıp borç kapatılmaz. kulüp taşınmazları sürdürülebilir bir sistemle kullanılmadığı sürece borç bugün kapanır, yarın açılır. mümkünse, yapılması gereken o taşınmazların gelir getirecek bir yöntemle kullanılması olmalı.

    her ne kadar sonrasında becerememiş olsa da, dursun özbek'in mecidiyeköy otel projesi böyleydi, ada'nın kiralanması böyle bir projeydi. florya ve riva'da da benzer yaklaşımlar olmadığı sürece bu taşınmazların elden çıkarılması büyük hata olur.

    bu gibi projelerin arkasında dursun özbek varsa hele iyi niyete inanmak imkansız. değil erden timur, babam orada olsa yine de güvenemem. taraftarımızın bir kısmı 1 sene önceki hatalarını tekrarlıyorlar. başkan olma çapından çok uzak bir burak elmas'ı, sirf fatih terim'le çalışacak diye destekleyenler, cok değil, 6 ay içerisinde pişman olmuşlardı. aynı şey ozbek-timur ikilisiyle kesinlikle yaşanmaz diyen var mı aranızda?
  • 216
    (bkz: türkiye bankalar birliği borç yapılanması/@kerasus)

    --- alıntı ---

    galatasaray'ın mevcut yapılandırma anlaşması 19 mart 2021 tarihinde yapılmış, 28 mayıs 2021 tarihinde tamamlanmış, 2.229.808.343 tl değerinde, tlref+%1 (veya %1.5) faiz oranındadır. bu bilgi 9 ağustos 2021 tarihinde yayınlanan 31 mayıs 2021 tarihindeki bilançoda yer almaktadır. faiz oranına bağlı olarak tlref üstüne 1 veya 1.5 eklendiği yazıyor bilançoda ama ayrıntısı yer almıyor.

    fenerbahçe'nin de bilançosuna baktım, onların borcu 2.9 milyar, faizleri tlref+1.5, bizdekine benzer 1 veya 1.5 yok sanırım, ya da varsa da bilançoya yazmamışlar.

    tlref türk lirası'nın finansal kuruluşlar arası piyasadaki gecelik faiz oranı, tcmb'nin politika faizini yakın takip ediyor. şu anda %14,5 seviyesinde. faiz ödemelerimiz yıllık olduğuna göre muhtemelen yıllık ortalaması kullanılacaktır. bu yıl için bu ortalama %16-17 seviyesinde olabilir. üstüne bizim +1 veya 1.5 puanımızı koyunca yıllık faizimiz bu sene için %18 civarında olacaktır diye tahmin ediyorum. bu da 31 ağustos 2022 tarihinde 400 milyon tl tutarında bir faiz ödememiz olacağı anlamına geliyor.

    bankalar birliğiyle yaptığımız anlaşma 9 yıllık, ve ilk ana para ödemesi 2023 ağustos'ta. bizim 2022 ağustos'ta 400 milyon tl faiz ödeyebiliyor olmamız gerekiyor. eğer ödenecek faiz 31 ağustos 2022'ye kadar tahakkuk edecek olanın tamamıysa yıllık değil 15 aylık olacağı için bu faiz yükü 500 milyon lira civarına da çıkacaktır. sorun şu ki, elimizdeki son bilanço olan 30 kasım tarihli bilançoya göre bu takımın altı aylık faaliyet kârı 100 milyon lira civarında, ebitdası da 59 milyon tl. üstelik yıllık hesapta bunu basitçe ikiyle çarpamayız, çünkü sezonun ikinci yarısında daha az gelir yarattık, el gelirlerinin önemli bir kısmı ilk 6 ayda oluşmuştu. avrupa gelirlerimiz yayına ek olarak ayakbastı parası, puan gelirleri ve grubu lider bitirip son 16'ya kaldığımız için hak kazandığımız bonustan oluşuyor, 12 milyon euro civarında, yayınla 16-17 milyon euro olabilir, ve bunun sadece son 2.3 milyon euroluk kısmı ve belki yayın gelirinin bir parçası 30 kasımdan sonra oluştu. önümüzdeki aylarda ise bu hiç olmayacak. daha da fenası, eğer avrupa gelirlerini çıkarırsak faaliyet zararı olduğu da görülüyor, gelecek sezon avrupa'da yer almayacağımız için düşeceğimiz durumu şimdiden öngörebiliyoruz.

    bütün bunlara ek olarak, yayın ihalesiyle birlikte düşen gelirleri de hesaba kattığımızda 2023 ve sonrası için durum daha da karanlık hâle geliyor. galatasaray'ın bu süreçten kendisini çıkarabilecek yetenekli, zeki, iş bitirebilen kadroları tevfik fikret salonundan çıkaramaması halinde iktidar ve yandaşları kayyum sıfatı altında o kadroları kendi bünyelerinden galatasaray'a idareci atamak için hazırda bekliyorlar, ve bu gidişatın sonu, bu sezonki sportif başarısızlıkla birlikte düştüğümüz karanlık çukurun dibinin olmadığını gösteriyor.

    galatasaray'ın mevcut durumda bu cendereden çıkabilmesinin tek yolu riva'dan her yıl bu anlaşmanın taksidini ödeyecek kadar paranın gelebilmesi. şimdilik ufukta o kadar yüksek bir gelir görünmüyor.

    şunu da eklemeliyim, iki yıl anapara ödemesiz 9 yıl vadeyle tlref+1.5 puan faizli kredi, 2021 baharında varılabilecek en iyi yapılandırma anlaşmasıydı. cengiz'e veya herhangi bir yönetime bu anlaşmayı bu şekilde imzaladığı için suç bulmuyorum. galatasaray'ın bundan başka çaresi yoktu, ama bu anlaşma da sportif başarısızlık ve düşen yayın gelirleriyle birlikte, özbek zamanında yeterince verimli değerlendirilemeyen riva'nın da fark yaratamaması ihtimali eklenince galatasaray'ın batışına çare olamamış olacak.

    galatasaray'ın bu cendereden çıkabilmesinin yolu düşen takım maliyetiyle birlikte bu sene ve her sene avrupa ligi'nde yer alıp en azında 10 milyon euroluk bir avrupa geliri yaratabilmekti. ama ne yazık ki kurulan kadro avrupa'da başarıyı yakalasa da gelecek yıllarda avrupa kupalarına gidecek bir pozisyonda yer almayı başaramadı.

    son olarak şunu eklemeliyim. mantıklı bir finansal planda borcun anaparasını ödemez, çevirirsiniz. bizim de yapmamız gereken budur. borcun tl olarak anaparası sabit kalacak şekilde her sene o borç çevrilmelidir. kısacası 2030'a kadar sadece faiz ödeyip borcun anaparasını her sene yeniden çevirdiğimiz durumda 2030'da 2.3 milyar tl borcumuz olacak demektir. bu da o günkü kur ve o güne kadar yaşanan enflasyon düşünülecek olursa gayet kabul edilebilir bir seviye olarak kalacaktır. kulüplerin kâr ederek borç yükünü azaltması gerçekçi bir plan değildir, borcu 2030'a kadar çevirebilmeleri dahi büyük bir başarı olacaktır. eğer bankaların ve onlara bu krediyi verdiren iradenin amacı kulüpleri ele geçirmek değil de sürdürmekse zaten yaşanacak olan budur. aksi takdirde fenerbahçe gibi zengin üyelerine dayanabilen kulüpler yollarını bulur, galatasaray ise kaybeder.

    edit: ben faiz ödemesini toplam borç ve faiz oranı üzerinden hesapladım, ama şuradaki bilgi eğer doğruysa faiz ödemesi toplam faizden az olabilir. https://www.sporx.com/...XGLQ51172SXQ?sira=14 galatasaray'ın sabit gelirlerini oluşturan yayın, sponsorluk ve gişe gelirleri toplamı 2020-2021 sezonunda 500 milyon tl civarındaydı, fakat bu gelir içinde stadyum geliri çok azdı. bu sezon yayın ve sponsorluğun benzer seyredip gişenin artışıyla bu oran 600-700 milyon tl'ye çıkıyor olabilir. bu durumda 2022-2023 sezonunda ödenmesi gereken faiz 150-200 milyon civarında olacaktır.

    diğer yandan, aynı haber serisinde yer alan şu madde de kritik. https://www.sporx.com/...XGLQ51172SXQ?sira=15
    yazın oyuncu satışından gelecek gelirin yarısı otomatik olarak faiz ödemesi için bloke edilmiş olacak demektir bu. kısacası 2022 yazında oyuncu satıp aynı miktar yatırımla yeni oyuncu almamız gibi bir durum söz konusu olamayacak.

    --- alıntı ---
  • 217
    (bkz: mal satarak borç ödenmez)
    (bkz: malı satarken değil alırken kar edersin)
    (bkz: altın yumurtlayan tavuğu kesmek)

    bu üç bakınız kalsın burada. içi boş başlıklar, ancak farklı bir mecrada da olsa araştıracak bir arkadaş olursa ne güzel olur.

    alp yalman zamanından bu yana hangi isim galatasaray başkanlığına gelse borç harç aldı başını gitti. hiçbir başkanın, istisnasız, galatasaray döner sermayesine katkı yaptığı bir dönem görmedim ben. hep eksi yazdık. başarılı da olsak, başarısız da olsak, oyuncu satışı da yapsak, yüklü sözleşmelerden de kurtulsak, uefa kupası ve süper kupa da alsak bu borç 90’lardan bu yana aldı başını gitti.

    herkes özellikle riva ile ilgili boş boş vaatlerde bulundu, kimse ciddi bir aksiyon alıp, gerçekten galatasaray menfaatine, en azından bu konuda bir iş gerçekleştiremedi.

    evet orada kuzu kuzu yatıyor kocaman bilmem kaç dönümlük yer. hiçbir işe de yaradığı yok. ancak bunu satalım ne oluyorsa olsun demek kadar saçma bir şey yok. düzenli gelir sağlayacak, devir daim sağlanacak şekilde galatasaray’a resmî olarak olmasa bile, maddi&manevi hangi türden olursa olsun kaynak yaratacak bir şekilde kullanılmalı.

    bunu eğer bugün yapacak olan yoksa, yarın yapacak olan adam bulunmalı. o zamana kadar durmaya devam etsin ziyanı yok.
  • 218
    çok yanlış yerden yaklaşılan borçlardır.

    galatasaray şu an her 24 saatte neredeyse 1 milyon lira faiz ödüyor, ödemek zorunda. bu inanılmaz bir yük ve bu yüke rağmen sportif aş’ye bağlı hiçbir kurumda sağlıklı bir işlem yapamazsınız. altyapıdan mbappe çıkarıp 200 milyon euroya satarsanız belki bir nebze ferahlarsınız.

    ya demem o ki, bu borç öyle scouting, sportif başarı falan böyle hoş ümitlerle eriyecek bir borç değil. ülkede enflasyon arttıkça bu sarmala iyice saplanıyorsun. burada borcu da ödemeyeceksin, faizi ödeyip ana parayı idare edilir duruma getireceksin. bunu sağlamak için de gayrı menkulleri değerlendireceksin. değerlendirmeden kasıt, babadan kalan arsayı satmak gibi değil. bazen riva’da olduğu gibi projeyle bazen kiralama usulüyle bazen kendin üstüne yatırım yapıp (florya’da bundan bahsediliyor) bazen de direkt satarak yaparsın. yani yoğurdu farkı şekilde yiyebiliriz. bu konuda inatçı şekilde sattırmam, ettirmem, dokundurmam kafasını anlamıyorum pek. ne yapacağız o zaman atıl vaziyette kalsın mı her yer? ali sami yen’in torunu değiliz neticede. sportif faaliyetler sağlıklı yürüsün, kendine yeter bir yapılanmamız olsun, kulüp devlete şuna buna el açacak durumda olmasın kafi. kiralayalım deniyor sürekli, ya düz vatandaş gibi düşünüyoruz hep gelir gelsin diyoruz da kiralamadan gelecek gelirin kulübün hangi derdine derman olmasını bekliyoruz? olmaz yani. attığın taşın ürküttüğün kuşa değmesi lazım. faiz batağından kurtul sonra istediğin yeri kiralar istediğin yerde üyelere bedava çay kahve ikram edersin.

    ayrıca galatasaray’da gayrı menkullere dair ne varsa genel kuruldan izin alınıp yapılır. boşuna bu kadar endişe bence. galatasaray’da genel kurullar haddinden fazla hararetli zaten. oraya dünyanın en iyi projesini sunsanız ret verecek adamlar var. izin almadan, genel kurula sormadan çivi bile çakamazlar. sade taraftarın üyelerden daha fazla endişeli olmasını anlamıyorum.
  • 219
    benim son 10 yılda gördüğüm hiç bir yönetim 6 aylık ya da 1 yıllık faaliyet sonunda düzenli olarak kar açıklamadı. mustafa cengiz döneminde şampiyon olduk ve şampiyonlar ligine gittik işte o zaman kar açıkladık ancak o kar bile euro bazında komik bir rakamdı ve ilk şampiyon olmadığımız sezon yine 150 milyon civarında zarar açıklamaya devam ettik. yani bir takım avrupa geliri olmadığı her sezon 100 milyon, 200 milyon tl faaliyet zararı açıklıyorsa benim gözümde gidip borçlarını elinde bulunan malı mülkü satarak ödemesinin bir anlamı yok. önce yılda 1 lira bile zarar etmeyen bir yapı kurulmalı. gerekirse zarar edilen sezon, elde edilen zarar kadar oyuncu satışı yapılır, taraftardan yardım toplanır vs gibi saçma maddeler ile bu güvence altına alınmalı. yoksa tüm malı, mülkü satıp borçları kapatırız ama 10 yıl sonra yine 1 milyar tl borçlu, taşınmaz değeri ise kalmamış oluruz.
  • 220
    gayrimenkulleri elden çıkararak borç ödemek ve faiz yükünden kurtulmak güzel bir fikir, temelde karşı değilim. fakat bunu yaparken her yıl 15-20m euro zarar etmeye devam edeceksek 6-7 sene sonra tekrar aynı borca ulaşacağız zaten. galatasaray'ın gayrimenkullerini elden çıkarırken futbol takımını da kar edebilecek bir yapıya çevirmeyi gerçekçi bir şekilde vaad eden bir yönetim görseydim ben de destekleyebilirdim fakat küçülmeyeceğiz büyüyeceğiz, oyuncu satmayacağız transfer yapacağız diyen dursun özbek'in anlattığı hikaye yine her sene 20m euro zarar etmeye çıkıyor. ne kadar yatırım yaparsan yap şampiyonluk hiçbir zaman garanti değildir, artık şampiyon olsan dahi şampiyonlar ligi geliri zaten garanti değil. yayın geliri düşecek. ülkenin mali gerçekliğini göz önüne aldığınızda store ve stadyum gelirlerinde artış beklemek zor. gelir arttırma şansımız yok fakat futbol takımını da küçültmeyeceğiz. benim gözümde delilik bu.
  • 221
    galatasaray kulübü var olmaya devam ettiği sürece varlığını koruyacak olan borçlar bütünü.

    bizim harika, üstün zekalı taraftarımız 20 yıldır var olan borcu yeni hatırlamış, galatasaray arazilerini araplara satarak temizleyelim diyor. bence bunu söyleyenler galatasaraylı değil, olamaz. çünkü temel ekonomi bilen 70 iq üstü kişiler şunları çok iyi biliyordur ki borçlar sıfırlansa bile 4-5 yıl sonra tekrar nüks etmeye başlayacak.

    hiçbir büyük kulüp borçları silmek gibi ütopik hayaller peşine düşmez. amaç borçları silmek değil gelir kalemini yükseltmektir.
    futbol inşaat sektörü değildir, borçları sileceksek oyuncu satarak, altyapıdaki yıldız oyuncuları pazarlayarak silmeliyiz. ama bizim üstün zekalı taraftarımız real madrid'in akıl edemediğini akıl ediyor ve galatasaray gayrimenkullerinin satılmasını destekliyor.

    gerçekten şuan tüm sportif başarıların önemsiz geldiği dönemden geçiyoruz. olay artık galatasaray başarılı olsun olmasın değil olay artık galatasaray'ın geleceği.

    eğer bugün bu değerleri araplara satarsak en baba 5-6 yıl sonra tekrar bu borçlar nasıl silenecek diye çözüm yolu aramaya başlayacağız.

    amaç fabrikayı satıp borç kapatmak değil, amaç fabrikayı kullanıp gelirlerle borçları kapatmak. 6 yıl önceki rezilliği savunup kurtarıcı olarak gören sözde taraftarlar, lütfen bunu idrak edin.

    ayrıca o çok büyüttüğünüz borç miktarı 140 milyon euro. gerçi siz büyütmüyorsunuz, hiçbir şey araştırmayarak, anında inanarak hedeflenen kitle yönetme operasyonuna önayak oluyorsunuz. yazık.
  • 222
    galatasaray 'ın borcu olmadığını düşünüyorum. bence mevcut durum borç ile açıklanmaz. yıllardır bir kara delik var ve borç bir türlü bitmiyor. başarılı oluyoruz ama borç hep artıyor. bjk ve fb'de başarı yok ama bir şekilde ayaktalar. hep rezil olan biziz. kurullarda uzun sunumlar yapılıyor ama borç bitmiyor. her başkan adayı sürekli vaatlerde bulunuyor ama borç bitmiyor. riva satılıyor ama borç bitmiyor. anladığım kadarıyla bu borç asla bitmeyecek. bitmeyen borç yapılmış. o yüzden kulüp komple satılasa bu borç bitmeyecek.

    bence iş adamları kulüpten içeri sokulmazsa borç biter. iş yerinde 3 kuruşluk yemeği dert eden patronların milyonlarca doları kulübe hibe edeceğine inanmak saflık ötesi bence.
  • 223
    oyuncu satılarak bitmeyecek borçtur. yok ona ver 20 milyon bunu al 15 milyon yok mu arttıran diyerek kapatamazsın borcu. galatasaray bir spor kulübü ve başarılı olmak zorunda. sen elindeki iyi oyuncuları satıp borcu kapatarak uzun vadede hiçbir şey elde edemezsin. bugün marcao satılsa yerine koyulacak adam yok. kerem gitse alıp yokluğunu hissettirmeyecek oyuncu yok. sen elindeki para eden 3-5 ismi borcu kapatmak için satarsan seneye küme düşersin. bu işler öyle basit değil. tabi ki gayrimenkul satışı da istemem ama nihayetinde bir tercih zorunluluğu olursa gayrimenkul satışını isterim. netice biz inşaat şirketi değil bir spor kulübüyüz.
    tabi burada satış yapmak önemli değil nasıl yaptığın önemli. dün erden timur'un konuşmasını dinledim. riva'da çeklerin kirdirilmasa bugün çok zararda olduğumuzu ondan öğrendim mesela. bugün aynı risk mecidiyeköy'de, florya'ya da var. florya'yı satmak mesele değil. mesele parayı ne kadar hızlı ve çok alabildiğin. bahsettiğim sunumdaki gibi emlak konut arsasını da alarak kapsamlı bir ihale yapılırsa ve para da hızlı bir şekilde alınabilirse sorun yasanmayabilir. neticede galatasaray hepimizin. mutlaka iyiliği için düşünüyoruz. fakat euro borcunun azaltılması kulübün geleceği için çok önemli.
  • 224
    akşam biraz konsolide finansal tabloları inceledim, çok detaylandırmadan bazı notlar aldım. kredi borcu olarak rakamlar şöyle:

    31 mayıs 2011 adnan polat'ın başkanlığı bıraktığı dönem,
    kredi borcu: 63 milyon dolar (101.693.882 milyon tl)

    31 mayıs 2015 ünal aysal'ın başkanlığı bıraktığı dönem,
    kredi borcu: 189 milyon dolar (510.991.340 milyon tl)

    31 mayıs 2018 dursun aydın özbek'in başkanlığı bıraktığı dönem,
    kredi borcu: 166 milyon dolar (616.949.125 milyon tl)

    31 mayıs 2021 bankalar birliği anlaşması dönemi,
    kredi borcu: 278 milyon dolar (2.223.808.365 milyon tl) 8.00 kurdan

    bu rakamlar tek başına her şeyi ifade etmiyor yine birçok değişken var. sermaye, hisse oranı, kadro değeri, mal varlıkları, sermaye artırımı vs. vs. o yüzden ona göre yorumlamak gerekir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın