• 751
    apocalypse now
    http://www.imdb.com/title/tt0078788/

    yine efsane filmlerden biriyle karşınızdayım. aynı zamanda godfather'ın yönetmeni olan francis ford coppola(aynı zamanda nicolas cage bu adamın yeğenidir. o torpil olaylarına da sonra değineceğim. unuttum sanmasınlar.*) bu filmin de yönetmeni. başrollerde marlon brando ve martin sheen var.

    duygusal, düşünsel ve psikolojik bir savaş filmi. amerika; vietnam savaşı sırasında yozlaştığı söylenen bir kumandana suikast düzenlemesi için bir yüzbaşıyı kamboçya'ya gönderir. fakat işler göründüğü gibi değildir.

    marlon brando'nun efsane oyunculuğuna robert duvall, martin sheen ve hatta yan rol de olsa harrison ford ekleniyor. film iki oscarlı. aynı zamanda da eleştirel bir yapım. imdb'de de top250 filmlerinden...

    "horror!"
  • 752
    ted
    http://www.imdb.com/title/tt1637725/

    eğlenceli bir fantastik komedi. seth macfarlane yazıp yönetip başrollerden birini seslendiriyor.

    bir gün asosyal bir çocuğun dileği gerçek olur ve en yakın arkadaşı olan oyuncak ayısı canlanır. ilk başta her şey iyi güzeldir de çocuk 35 yaşına geldiğinde yanında hala canlı bir oyuncak ayısı vardır. güldüren ve eğlendiren bir filmdir. iyi zaman geçirtir...

    lori: i don't - i don't understand. i really don't. you're 35 years old and you're still scared of a little thunder?
    john: i am not!
    [ted comes running into the bed]
    ted: thunder buddies for life, right, johnny?
    john: fucking right.
    ted: alright, come on, let's sing the thunder song.
    john: alright.
    john, ted: [singing] when you hear the sound of thunder, / don't you get too scared. / just grab your thunder buddy / and say these magic words: / "fuck you, thunder! / you can suck my dick! / you can't get me thunder
  • 753
    high plains drifter
    http://www.imdb.com/title/tt0068699/

    client eastwood'un hem yönetim hem oynadığı filmlerden. daha önce bu filmlerin ne kadar iyi olduğundan bahsetmiştim... vahşi batı filmi. bu tarz western filmlerini pek sevmem daha doğrusu nötrüm diyebilirim. hatta sergio leone, client eastwood filmleri hariç nadir izlerim.

    başlarda çok duygusuz görünen bu filmde aslında içten içe başka şeyler vardır. bir gün bir kasabaya psikopat bir "the stranger" (yabancı) gelir. bu kim? nooluyor? falan derken çatır çatır adam vurmaya başlar. olaylar gelişir.

    dediğim gibi filmde western havası var. filmi ete kemiğe büründürürsem kafasında hafif öne eğik karşıdan bakınca gözlerinin çoğunu kapatan kovboy şapkasıyla sert bakan bir client eastwood hayal edin. dik dik baksın baksın sonra yere tükürüp* yavaşça arkasını dönüp ağır adımlarla yürüyerek uzaklaşsın. öyle de bir film işte.

    sarah belding: be careful. you're a man who makes people afraid, and that's dangerous.
    the stranger: it's what people know about themselves inside that makes 'em afraid.

    lewis belding: i got 18 people in my hotel! where are they gonna go?
    the stranger: out.
  • 754
    (bkz: #1709809) birkaç diyalog ekleyeyim dedim. bir de entrye bir şeyler ekledim...

    sue lor: there's a ton of food.
    walt kowalski: yeah, well just keep your hands off my dog. *
    sue lor: no worries, we only eat cats.

    walt kowalski: relax, zipperhead. i'm not gonna shoot you. i'd look down too, if i was you. you know, i knew you were a dipshit the first time i ever saw you. then i thought you were worse with women than stealing cars... toad. *
    thao vang lor: it's thao.
    walt kowalski: what?
    thao vang lor: it's not toad, my name is thao.
    walt kowalski: yeah, well, you were blowing it with that girl who was there. not that i give two shits about a toad like you.
    thao vang lor: you don't know what you're talking about.
    walt kowalski: you're wrong, eggroll, i know exactly what i'm talking about. i may not be the most pleasant person to be around, but i got the best woman who was ever on this planet to marry me. i worked at it, it was the best thing ever happened to me. hands down. but you, you know, you're letting click-clack, ding-dong and charlie chan just walk out with miss what's-her-face. she likes you, you know? though i don't know why!
    thao vang lor: who?
    walt kowalski: yum yum. you know, the girl in the purple sweater. she's been looking at you all day, stupid!
    thao vang lor: you mean youa?
    walt kowalski: yeah... yum yum... yeah... nice girl... nice girl, very charming girl... i talked with her... yeah. but you, you just let her walk out right out with the three stooges. and you know why? 'cause you're a big fat pussy. well, i gotta go. good day, pussycake.
  • 755
    persona
    http://www.imdb.com/title/tt0060827/

    bu sefer de bir isveç filmiyle karşınızdayım. ingmar bergman'dan daha önce bahsetmiştim. bu filmi de o yazıp yönetiyor. psikolojik, diyaloglara dayalı tiyatral bir gizem filmi. bir benlik bulma filmi... başrollerde çok iyi 2 aktris var. bibi andersson ve liv ullmann. düşünsel bir film. o yüzden aksiyon beklemeyin.

    üzerine saatlerce hatta günlerce konuşulabilecek bir film. hatta yıllarca konuşulduğunu, hala konuşulduğunu söyleyebilirim. her sahneye hem ayrı şeyler gizlenmiştir hem ayrı şeyler direkt söylenir. birçok eleştirmen veya sinemasever tarafıdnan efsaneler arasına girmiştir. sonunda da tokat gibi de bir süpriz var.

    şöyle güzel bir konu açıklaması var alıntılıyorum:

    "bir hemşire, konuşmayı reddeden, herhangibir psikolojik rahatsızlığı olmamasına rağmen çevresiyle iletişimi tamamen kesmiş bir aktristin bakımını üstleniyor. ikisi bir yazlıkta birlikte zaman geçirirken, birinin sessizliği nedeniyle açılan kışkırtıcı ve korkutucu kişilik çukuruna diğerinin (hemşirenin) karakteri düşüyor ve kendini en ince detayları ile açık etmeye başlıyor. ve bir süre sonra hemşirenin kendi karakteri yok olup tamamen aktristin karakteri içinde eriyerek şekil değiştiriyor. sessizliğin gücü, karakter olmak, oynamak, kişilik ve kadın kimliği üzerine bir başyapıt."

    hakkında şöyle güzel de bir yazı var. yazı bol miktarda spoiler içeriyor ama filmi izlemeyecekseniz yazıyı okuduğunuzda da izlemiş kadar olursunuz... http://filmhafizasi.com/bergmanin-yuzleri-persona/

    yazı, filmi izlememe rağmen beni birçok konuda aydınlattı. daha önce izlemiş olanların da okumasını tavsiye ediyorum o yüzden.

    "yaşlanmak bir dağa tırmanmaya benzer. çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır, ama görüş açınız genişler."

    "her sabah uyandığımda hayata karışmak için özei bir çaba sarfediyorum. yüzüme taktığım maske mi gerçek, yoksa altında saklı olan ve benim 'ben' demekten çekinmediğim varlık mı? her şey sahte, gerçekten nasıl güldüğümü bile hatırlamıyorum. yüzüm, gülüşüm, bakışlarım önceden tasarlanmış, dış dünyadan korunmak için bir kabuk gibi kullanıyorum onları."

    ''benim kalkış noktamın, zihinle simgecilikle çalışmak gibi bir şeyi yok; benim hayal ve izlenimlerle, umut ve arzu ile işim var.''

    "gerçekliği algılamak bir yetenek işidir.çoğu insanda bu yetenek yoktur ama belki böylesi daha iyidir."

    ingmar bergman

    kendi "persona"larınızdan kurtulmanız ve yeni bir dünyaya adım atmanız dileğiyle, iyi seyirler...
  • 756
    driven
    http://www.imdb.com/title/tt0132245/

    izlediğim en iyi spor filmlerinden. çoğunluk hiç beğenmemiş. ben çok severim. formula 1 filmidir. birçok parça parça konusu vardır yaşadığı travmalardan sonra emekli olup dağa yerleşip yarışlardan ve insanlardan uzaklaşan efsane pilot, son yılların yenilmez şampiyonu, f1'e yeni adım atan yetenekli çaylak, zorunlu olarak emekli olup takım koordinatörü olarak çalışan eski yarışçı gibi... aslında bu son yılların şampiyonu schumaer gibi, çaylak pilot alonso gibi kaza sonrası uzaklaşan da senna gibi geliyor bana. belki de bu yüzden beğenilmemiştir taraflı bakılıp. bence çok etkileyici, heyecanlı ve sylvester stallone'un karizmasını kattığı film. çaylak pilotla takım arkadaşı oluyorlar ve ona rehberlik ediyor.

    türkçe dublajı da iyi diye aklımda kalmış. ben mutlaka tavsiye ediyorum ama muhtemelen araştırırsanız olumsuz eleştirilere sıkça rastlayacaksınızdır.
  • 757
    city lights
    http://www.imdb.com/title/tt0021749/

    dünyanın en temiz, en saf, en güzel filmlerinden. charles chaplin yazıyor yönetiyor oynuyor. çok tatlı bir hikaye. hak ettiği değeri de imdb'de ve birçok yerde görmüş olması beni ayrıca mutlu ediyor. :)

    aynı zamanda kemal sunal'ın başrolde olduğu en büyük şaban filmi de(o film de harikadır. zamanı gelince onun da tanıtımını yapıcam:) ) bu filmden esinlenilmiştir. hatta bire bir aynıdır neredeyse.

    film duygusal, samimi, saf, temiz, romantik ve etkileyici komedi... konuya gelince garibanımız görme engelli, çiçekçi bir kızla tanışır ve aşık olur. kızı tedavi ettirip ameliyat olup düzelmesi için hayatını bu işe adar.

    son olarak mutlaka izlemenizi önermekle birlikte, cahit oben'in bestelediği ve en büyük şaban filminin müziklerinden olan bu harika müzikle sizi baş başa bırakıp gidiyorum. iyi akşamlar. https://www.youtube.com/watch?v=2oICpKQl6mE
  • 758
    on the waterfront
    http://www.imdb.com/title/tt0047296/

    duygusal bir film. çok kaliteli. 8 oscarlı. çoğu da ana dal. efsane oyuncu marlon brando başrolde. zaten imdb top250'de.

    gaddar patronlara karşı bir direniş filmi. serserimiz adam olmaya başlıyor ve halk ile birlik olarak işçileri çok kötü koşullarda çalıştıran açgözlü işverenlere karşı savaş açıyor.

    "hey, you wanna hear my philosophy of life? do it to him before he does it to you."
  • 759
    and then there were none
    http://www.imdb.com/title/tt0037515/

    yine bir agatha christie'nin en meşhur romanlarından birinden uyarlanmış bir filmle karşınızdayım. agatha christie hayranı değilim ama baya oldu bu önerdiklerim sanırım. :d

    10 kişi issız bir adaya davet edilir. teker teker öldürülmeye başlanırlar. lan? derken olaylar gelişir.

    filmin sonunda şaşırmak isteyenlere... gerilim gizem filmi.
  • 760
    eşkıya
    http://www.imdb.com/title/tt0116231/

    top 250'deki tek filmimizle karşınızdayım. aslında çok daha yüksek puanlı filmlerimiz var ama top250'ye girmek için puan yüksekliği yetmiyor. birçok farklı kriter daha var. orası uzun hikaye bölgelere göre oy ayrımı bile var, her neyse. zaten filmin puanı top250 listesinde 8.1 görünür ama üzerine tıkladığınızda 8.5 olarak karşınıza çıkar. bu da işte dediğim kriterler sonrası puanının 8.1 olmasından kaynaklanır.

    en kaliteli filmlerimizdendir. yönetmen yavuz turgul ve efsane aktör şener şen'in ortaklığında olan filmler çok büyük çoğunlukla çok iyidir zaten. bu da onların en iyisi desek yalan olmaz herhalde. aslında izlemediğim 1-2 yapımları daha var. belki de onları daha çok beğenirim ilerde. reserved diyelim şimdilik.

    şener şen'i anlatmaya gerek yok şimdi burada... yine de bu filmde bambaşka iyi diye belirtmek istiyorum. bir dram filmi.

    konuya gelecek olursak:
    baran 14 yaşında arkadaşları ona aynştayn diyor asdjkhfskj pardon bu hikaye farklıydı. :(

    neyse hayali bir anne terliği yedikten sonra konumuza dönelim:
    eşkiya baran cinayetten hapse girer ve 35 sene orada kalır. çıktığında ise bambaşka bir dünya(her açıdan) karşısındadır. yıllar hem baran'ı hem dünyayı değiştirmiştir. uyum sağlamaya çalışır ama başaramaz. artık eski baran değildir o... hapse girmeden önceki sevgilisini hapisten çıktıktan sonra aramaya başlar. baran'ın hayatının aşkını araması diyebiliriz. sonrasında işler karışır.

    tavsiye ederim, ülkemizin gurur duyduğum yapımlarından biridir. aslında gurur duyduğum yapımımız çok ama çoğu eski filmler maalesef. o konulara da gelecek sıra. buraya tahmini bir 200 tane falan türk filmi de paylaşmayı düşünüyorum tek tek. bakalım hayırlısı... :d

    ” beni hapiste vurdular ölmedim. hastalandım bi ciğerimi orda bıraktım gene ölmedim, çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim, yaşadım, seni bir kez daha görebilmek için yaşadım. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş. susmuşsun. benimle de konuşmayacak mısın? sesini duyamayacak mıyım?” “ (baran)

    – sen de gel benimle, kurda kuşa yem olacaksın ceren ana.
    + kurt ve kuş bizdendir oğul. asıl kötülük başka yerde. ben buranın delisiyim. bir yere gidemem.

    cumali: nerdesin ya kayboldun sandım!
    eşkıya: kayboldum. *

    kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi, eşkıya artık şehirde.

    ...
  • 761
    el ángel exterminador
    http://www.imdb.com/title/tt0056732/

    çok özel bir meksika filmiyle karşınızdayım. çok çok keskin bir filmdir. beğenip beğenmemek kişiden kişiye değişir. hatta kendinizden bir şeyler bulup filme kızarsanız karışmam. :)

    film aslında filmden çok şekilcilik, kendini üstün sayma eleştirisi. muhteşem bir kara mizah, tarifsiz. luis buñuel yazıp yönetiyor. filmin kapağı bile dikkatli baktığınızda bir şeyler anlatıyor.

    film tamamen kendini yukarlarda gören insanların eleştirisi. özellikle şekilciliği yerden yere vurarak*, saçmalıklarını ve kötülüklerini gözümüze gözümüze sokarak gösteriyor. benim gibi şekilciliği, halk arasında söylenen kullanılan anlamıyla piçliği(u: kesinlikle ve kesinlikle annesi veya babası vefat etmişlikle hiçbir alakası yok, tekrar söylüyorum halk arasında kullanılan şekli. yani sözlük anlamı değil! ) sevmiyorsanız filmden çok zevk alırsınız. filmi ağzım kulaklarımda izledim.

    özellikle son sahneleri ayrıca insanı zevkten dört köşe yapar. hahaha aklıma geldikçe gülüyorum. dediğim gibi çok kaliteli ve kendi türünün efsanelerinden bir film. sevip sevmemek de dediğim koşullara bağlı. benzer düşüncelerdeyseniz başka hemen hiçbir yerde bulamayacağınız bir film izlerken bulursunuz kendinizi... puanı da çok yüksek gerçi. ha konuyu söylemeyi unutmuşum: "üst sınıf" insanlar kendilerini ayrılmalarının mümkün olmadığı(!) bir partide bulur. hahahaha yazarken son sahneler geldi aklıma. :( oof of efsane. :)
  • 762
    teenage mutant ninja turtles
    http://www.imdb.com/...0758/?ref_=tt_rec_tt

    bildiğimiz ninja kaplumbağalar. 90lı yılların vazgeçilmezlerindendir. efsane çizgi filmlerdendir. bu film ise çizgi filmden bir uyarlama. daha doğrusu üçleme şeklinde filmler. birbiriyle bağımlı 3 tane filmi var. bir de bunlardan ayrı olarak 2007'de ve 2014'te iki tane filmi var. 2016'da da 2014'tekinin ikincisi çıkacak. hepsi çok iyi. belki çizgi filmini çok sevip de filmlerden haberi olmayanlar vardır.

    çok eğlenceli ve komik bir filmdir. tavsiye ederim. zaten ninja kaplumbağaları seviyorsanız bu yapımların hepsini çok seversiniz.

    bu 2.film: http://www.imdb.com/title/tt0103060/
    bu 3.film: http://www.imdb.com/...8308/?ref_=tt_rec_tt

    bu da bunlardan ayrı olarak 2007'de yapılan film: http://www.imdb.com/...3556/?ref_=tt_rec_tt
    bu da 2014 yapımı olan: http://www.imdb.com/title/tt1291150/?ref_=nv_sr_1

    tiniçmutıntninjatörıls dıdı dıdı dıt dıt gerisi adfhdkj adakhsq ahdskand şeklinde söylenirdi. :(
  • 764
    zodiac
    http://www.imdb.com/title/tt0443706/

    çok heyecanlı ve gerilimli bir film. film gerçek bir hikayeye ve gerçek bir katile dayanıyor. kendine zodiac diyen bu seri katil, diğer tüm seri katillerden bir özelliğiyle ayrılıyor. onu da filmde öğrenin. :) yine de merak edenler özelden ulaşabilir.

    gerilim gizem filmi. aynı zamanda akıcı ve heyecanlı. hikayenin gerçek olması da ayrıca ilgi çekici kılıyor filmi.

    bu zodiac manyağın biri. cinayet işledikten sonra polisi arayıp haber veriyor kendini ihbar ediyor. üzerine utanmadan bir sonraki cinayetinin zamanını söylüyor. gazetelere de polise de bir sürü şifreli mektup gönderiyor. hadi gelin bulun beni falan diye meydan okuyor. çok fazla bilgi vermeyeceğim filmin tadı kaçmasın ama merak edenler internetten araştırabilir zodiac katili hakkında birçok yazı ve bilgi var. karındeşen jack ile beraber en farklı seri katillerden...
  • 766
    canım kardeşim
    http://www.imdb.com/title/tt0267351/

    ... valla yazıya başlamadan önce bi durakladım. hayatımda izlediğim en hüzünlü filmlerden. muhteşem bir film. izlediğim en duygusal en masum ve en etkileyici filmlerden. yönetmen ertem eğilmez, başrollerde halit akçatepe, tarık akan ve kahraman kıral var. ayrıca yan rollerde kemal sunal, adile naşıt, metin akpınar da var... şu kadro bile çok şey anlatıyor. en kaliteli, en saf, en güzel filmlerimizden... bu yapımın bizim yapımımız olmasından gurur duyuyorum.

    gariban bir ailenin gariban çocuğu ölümcül hastalığa yakalanır. en büyük isteği bir televizyonunun olmasıdır. o kadar çok ister ki... hayatta istediği tek şey odur. yokluğun da yokluğunu çeken ailede abileri de bu isteği yerine getirmeye çalışır.

    insana bu kadar koyan da çarpıcı gerçeklik filmi olduğu için bunların aslında hayatın içinden gelen, yaşanan, yaşanacak hikayeler olmasıdır be kardeşlerim.

    cahit oben'in film için yaptığı harika bestesiyle sizi baş başa bırakıyorum. sağlıcakla kalın... https://www.youtube.com/watch?v=kJU0VG6S_zM
  • 767
    (bkz: rhino season)

    muhteşem bir dram filmi. iran devrimi sırasında hapse atılan sahel farzan isimli şairin 30 yıllık esaretten sonra karısını bulmak için çıktığı yol ve başına gelenler anlatılıyor. monica belluci'nin yanı sıra yılmaz erdoğan, beren saat, caner cindoruk ve belçim bilgin gibi tanıdık isimler de filmde rol alıyor. şiddetle tavsiye.
  • 768
    il buono, il brutto, il cattivo
    http://www.imdb.com/title/tt0060196/

    gelmiş geçmiş en iyi 2 western filminden biri. bence 2.si, çoğu kişiye göre 1.si... bana göre belki de gelmiş en iyi yönetmen diyebileceğim sergio leone yazıp yönetiyor. daha önce belirtmiştim western türüne karşı nötrüm. hatta çoğu yapıma soğuk bile bakıyorum diyebilirim. objektif değerlendirdiğimden emin olabilirsiniz vahşi batıyı. zaten puanı da 9 civarı, çoğu kişi de biliyordur "iyi kötü çirkin"'i. yine de birçok kişi tarafından izlenilmediğini düşünüyorum. en sevdiğim vahşi batı filmine ve ayrı olarak sergio leone değerlendirmesine de daha sonra gireceğim.

    filmi 3 aç gözlü ödül avcısının çekişmesi diyebilirim. yönetmenlik, kurgu, çekimler, oyunculuklar 10 numara. akıcı bir film. hatta eğlendiriyor bile. gelmiş geçmiş en iyi kovalamacalardan en iyi alavere dalavere filmlerinden. bu film hakkında fazla yoruma gerek duymuyorum. futbol izleyen birine iki saat real madrid barcelona bayern münih falan anlatılmaz sonuçta. client eastwood, eli wallach ve lee van cleef başrollerde.

    ayrıca müzikleri de çok iyidir. hep birlikte izleyip duygulandığımız galatasaray sözlük introlarının özellikle şampiyonlar ligi için olanlarının çoğunun müziği bu filmden ve bu filmin müziklerini yapan sergio leone'nin yol arkadaşı ennio morricone'nin yaptığı besteler. hemen bir örnek vereyim: https://www.youtube.com/watch?v=wV0wPBYDQ6Y geçen seneki şampiyonlar ligi introsundan hatırlayacaksınız. özellikle başlarını. ayrıca bu müziğin girişini metallica bile kullanmıştır, efsaneler arasına girmiştir.
  • 769
    mean streets
    http://www.imdb.com/title/tt0070379/

    çok kaliteli bir suç filmi. başrol robert de niro, yönetmen martin scorsese. filmin ismini acımasız sokaklar olarak çevirebiliriz türkçe'ye ve bu filmi çok iyi yansıtıyor. robert de niro johnny boy karakteriyle iyice yükselişe geçiyor.

    çok anlatılacak bir şey yok. gençlerin "little italy"'de verdikleri yaşam mücadelesi diyebilirim.
  • 770
    spider
    http://www.imdb.com/title/tt0278731/

    bu sefer bilinmeyen bir kanada filmiyle karşınızdayım. benim için tarifsiz ve eşsiz bir film, aşırı etkileyici ama keskin bir film. herkese aynı etkiyi yapar mı? emin değilim. etkilemezse durağan da gelebilir. çok özel bir yapım. katatonik bir film...

    ralph fiennes başrolde ve bence en iyi oyunculuğunu bu filmde sergilemiş.

    mental, psikolojik, zihinsel, ruhsal sorunları olan bir adam türkçe'sini bilmediğim bir halfway house'a yerleşir(ingilizce'de halfway house olarak geçiyor. bir yardım merkezi. işte psikolojik sorunları olanlara, eski uyuşturucu bağımlılarına, eski mahkumlara falan yardım ediyorlar, özellikle kalacak yer konusunda).
    her şeyi geride bırakmış gibi görünse de geçmiş onun peşini bırakmayacaktır. yaşadığı travmalar, üzerinde bıraktığı izler, etkisinde kaldığı şeyler... flashbacklerle bezenmiş bir film. bu katatonik insanın hayatına tanık oluyoruz. çok özel bir film... filmin kapağı nasıl bir film olduğu hakkında baya bilgi veriyor. iyi seyirler.

    fragmanı da ekliyorum: https://www.youtube.com/watch?v=ZtVeeAFJHRM

    "you are still
    are you paralyzed?

    releasing the vapour
    into the lung
    letting the wings unfurl
    and for a moment i feel alive,
    and for a moment i feel young
    i call on the bird
    unfurl"

    "this world is a cruel place
    and we're here only to lose
    this life ain't worth living."
  • 771
    the remains of the day
    http://www.imdb.com/title/tt0107943/

    oof of. nereden başlasam, nasıl anlatsam ki? hayatımda izlediğim en iyi romantik filmlerden... başrollerde anthony hopkins ve emma thompson var. 1993'te schindler's list'in oscarları toplamasından dolayı arka planda kalan filmlerden. böyle 2-3 tane efsane film var bu da aralarından biri. diğerlerine de sıra gelecek. neyse ne diyordum 8 oscar adaylığı var.

    hayatını işine adayan, onurlu ve disiplinli bir kahyanın hikayesi. neler neler var da nasıl açıklanır bilmiyorum. insanlık, ikiyüzlülük, pişmanlık, utangaçlık, disiplin, görev bilinci, saygı, sevgi, masumiyet, suistimal edilme, gurur ve daha onlarcası hakkında... kazuo ishiguro'nun romanından uyarlama. filmin hüznü ismine bile yansıyor. ismini söylerken bile hissediyorsunuz o havayı. dı rimeeyns of dıdey... hahaha yazınca hiç de öyle olmadı. :( neyse siz söyleyin anlarsınız ne demek istediğimi. ekşi sözlüğü genel olarak pek sevmem ama bu film konusunda yorumları çok başarılı. olumsuz bir tane bile yorum yoktu diye hatırlıyorum hatta güzel açıklamışlardı, ellerine sağlık.

    anthony hopkins aktör olarak çok başka yerlerde. belli bir sınıfa sokamıyorum. emma thompson da bu filmde harika eşlik etmiş. bu kadar şeyin yanında bir de tarih ve 1. - 2. dünya savaş'ı, siyasi ilişkileri, kişilerin çıkarları için neler yaptığını irdeleyen bir film. insanın içinden bir parça koparan bir film...

    "and all that's been
    was it all for nothing?
    i think of love
    i let it pass
    it feels like fire
    but it won't last

    what is it coming to?
    i am unwilling to go on
    you have lost
    no one has won..."
  • 772
    mulholland drive
    http://www.imdb.com/title/tt0166924/

    sinema konusunda konuşurken en .... dediğimde istisnalar hariç asla net bir şey söyleyemem. hep en iyilerinden biri falan şeklinde konuşurum ama bu film ve david lynch için rahatlıkla söylüyorum ki:
    en manyak yönetmen ve yazar david lynch
    en acayip kafada yönetmen ve yazar david lynch
    en baş döndürüen ve dolgun saçlar: david lynch asdfdsj :( tamam tamam en baş döndüren ve beyin yakan yapımların sahibi: david lynch (yalnız harbiden saç olayı da yalan değil :( http://t3.gstatic.com/...pvDz7yUQzd67LeHgjUHw http://i.radikal.com.tr/...12411_DavidLynch.jpg
    http://t1.gstatic.com/...acJSojf0vSBkKio6iUw)

    mulholland drive'ı david lynch yazıp yönetiyor. çok acayip bir filmdir. gelmiş geçmiş en baş döndürüc filmlerden( :) ). filmi tam anlamak için dahi olmak bile yetmiyor.

    gerilim gizem filmi. her sahnesinde hem hikaye anlatımı hem de olaya gizlenmiş anlatılmak istenen başka bir şey vardır. buyrun size full spoilerlı, izlemeyi düşünenler için filmi bozan ve filmdeki sırların, anlamların çoğunu yazan bir link. izledikten sonra okumanız tavsiyemdir. yine de izlemeyecekseniz de en azından linke göz atın:
    http://blog.milliyet.com.tr/.../Blog/?BlogNo=363322

    görüyorsunuz bu hepsi değil ve en ufak ayrıntıda bile başka bir şey var. hazine gibi bir film kazdıkça bir şeyler çıkıyor.

    hepsini anlamaya beynim yetmemişti. anlayana helal olsun.
  • 773
    the expendables
    http://www.imdb.com/title/tt1320253/

    geldik tartışmalı bir filme. tartışma konusuna en son değineceğim. aksiyon macera filmi. ortalama bir kurgu, yaratıcı dövüş ve aksiyon sahneleri, iyi diyaloglar, iyi efektler, başarılı görsel aksiyon...

    sylvester stallone'un yazıp yönetip başrolde oynadığı bir film. eğlencelidir, akıcıdır, özellikle diyalogları sayesinde yan etmenler olarak kaliteli bir aksiyon izlediğinizi size fark ettirir. gayet güzel bir filmdir. hatta üçlemedir serinin diğer iki filmini de koyayım:
    bu ikincisi: http://www.imdb.com/...4651/?ref_=tt_rec_tt
    bu da üçüncüsü: http://www.imdb.com/...3784/?ref_=tt_rec_tt

    ikincisi birincisi kadar başarılı ama üçte bozmuşlar bence. insanlar seri filmlerde çok kolay ve çabuk bozduklarını iddia ediyor. hemen her seri filminde söylüyorlar bunu. ben pek bozdu olayına girmeyen biriyim ama üçüncü filmde gerçekten bozuyorlar bence. :d

    neyse gelelim tartışma olayına; birçok kişi bu filmi sert bir şekilde eleştiriyor. işte sırf parayla film yapmışlar, sanat bu değil, pff klasik gişe filmi, insana hiçbir şey katmıyor falan filan şeklinde. anlamışsınızdır ne demek istediğimi. öncelikle aksiyon filmlerini hep arka planda tutan biriyim. özel bir hayranlığım yok yani. fakat toplumu yanlış yönlendirdiğini düşünmüyorsanız, böyle hani özellikle karakter olarak kötüye yönlendirip beyin yıkama tarzı alttan alttan işlediğini düşünmüyorsanız(ki eminim sandığımızdan çok çok fazla oluyor bu işler. daha sonra bu konuya da değineceğim...) bu şekilde eleştirmek doğru değil.

    ilk olarak subjektiflik açısından ele alalım. kardeşim sinema aynı zamanda bir hobi. sinemayı sen sanat amaçlı veya bir şeyler öğrenmek amaçlı kullanabilirsin fakat eğlenmek amaçlı kullananlar da var ve en doğal haklardan biri de bu... sinemanın güzelliklerinden biri de budur.

    ikinci olarak sanatsallık açısından ele alalım. kardeşim sanat demek kişinin özgürce duygu ve düşüncelerini dışa vurması demektir. bu da kişiden kişiye değişmenin, subjektifliğin temelidir. en bilinen örnek picasso'nun(ki resimlerini hiç beğenmem) balık değil balık resmi olayı var. sanatın amacı zaten kalıplardan, prangalardan kurtulmaktır. sinema konusunda en sinir olduğum 2. şey bu şekilcilik. birincisine daha sonra geleceğim. özellikle sinemada sanat aslında sanat olmayan birçok şekilcilik, sıkıcılık, saçmalık ile sınırlandırıldı. bu da insanların sanatsal filmlerden(ki bu kategorideki filmlerin çoğu sanatsal bile değil bence. gerçek sanat bu değil!) doğal olarak nefret etmesini sağladı. ulan sanatsallık lafı kötüleme amaçlı kullanılır oldu bu şekilcilik yüzünden! neyse fazla uzatmadan diyorum ki bu tarz hareketlerle sanatın asıl amacını, temelini mahvedersiniz. sanatın temeli budur. kişisel nitelik katabilirsin olaya ama asla sınırlayamazsın, hapsedemezsin. sanatı koruyup yücelttiklerini zannederken aslında tamamen bok ettiklerini düşünüyorum. zaten her film de sanatsal olmak zorunda değil de neyse.

    üçüncü olarak sen kalitesiz diyorsun ama neye göre kaliteli kavramı? hangi konuya göre kaliteli kavramı? filmi başka konulardan ele alıp aşırı kaliteli olarak bile gösterebilirim. belli yönlerden kalitesiz olabilir ama bu filmi genel anlamda kalitesiz yapmaz. fazla da uzatmayayım burada keseyim. filmin hayranı değilim, yani özel bir savunma sebebim yok. bu film hakkında değil genel konuştum bu üç maddede.

    iyi zaman geçireceğinizi düşünüyorum iyi seyirler. olumsuz eleştiri yapmak gerekirse de filmde duygusallık eksikliği var, olmak zorunda da değil ama benim kişisel tercihim açısından önemli. bu eksiklik etkileyicilik eksikliğini doğuruyor. kurguda klişeler mevcut aslında özgün olmak zorunda mıdır? bu da tartışmalı bir konu ve benim de net bir kararım yok bu konuda.
  • 774
    peter pan (1924)
    http://www.imdb.com/...224/?ref_=tt_rec_tti

    hook (1991)
    http://www.imdb.com/...057/?ref_=tt_rec_tti

    peter pan (2003)
    http://www.imdb.com/...6396/?ref_=tt_rec_tt

    üçü de hemen hemen aynı filmler o yüzden entry kirliliği olmasın diye toptan yazayım dedim. hook'un kadrosu daha iyi(spielberg yönetiyor, robin williams, dustin hoffman falan var) , 1924 yapımı da klasik gerçi 2003 yapımı da güzel. hepsi iyi işte ya. :d

    duygusal, hayal dünyasına dayalı, fantastik aile filmi. komik tarafları da var. izlerken insanı geçici de olsa mutlu hissediyor. hayal dünyanıza dalıp gidebiliyorsunuz. bu da filmi etkileyici kılıyor. saf, temiz bir film. çocukluk günlerini özlemle hatırlayanlara da ayrıca iyi gelecektir.

    bildiğimiz peter pan hikayesi işte...

    içimizdeki çocuksu, saf, temiz ruhun hep var olması dileğiyle, iyi seyirler.
  • 775
    slumdog millionare
    http://www.imdb.com/title/tt1010048/

    8 oscarlı etkileyici bir yapım. duygusal ve romantik bir film. aşk, tesadüf, tecrübe, para, yokluk, güçlü kalma, kararlılık gibi konuları ele alıyor.

    küçüklükten beri sokakta yaşamaya çalışıyor diyebileceğimiz kadar yoklukta olan hintli bir genç bir anda kendini kim milyoner olmak ister? yarışmasında yarışmacı olarak bulur. sorulara da çok ilginç şekilde cevap vermektedir. bundan fazlası spoiler olur.

    ayrıca çok tartışmalı bir filmdir. özellikle hindistan'dan tepkiler alan filmdir. hindistan'ı çok kötü gösterdiği falan söylenir. siyasi olarak hatta yönetmen ortaklığı konusunda bile oscar alırken tartışmalara sebep olmuştur...
App Store'dan indirin Google Play'den alın