• 1576
    2010-2011 sezonunda da hayalkırıklığı yaşaması oldukça muhtemel olan kalp sızım, göz ağrım, geniz yanığım.

    "şimdiden mi başladın be brader?" çığlıklarını duyar gibiyim. zaten taa 8 ocak 2010'daki entrylerime bile ofsayt verilince de anlayacağım tekrar, var aramızda öyle heyecanlı gençler.
    2009-2010 sezonunun nasıl geçtiği hepimizin malumu. bu rezaletin düzeltilmesi için yapılması gerekenler olduğu çok açık. peki ne yapıldığını gören, duyan var mı ?

    dos santos kalacak mı gidecek mi belli değil. rakiplerimizin hiçbirinde bu tip bir sorun yok. faydalı oyuncu olduğu hakkında genel görüş birliği sağlanmış ama gelecek sezon için resmen anlaşılmamış bir oyuncuları var mı rakiplerimizin ? yok.

    rakiplerimizin hepsi safralarını atıyorlar birer birer. mesela deniz barış'ın antalyaspor'a gönderilmesi gibi. biz kimi gönderdik ? her maçtan sonra "vurun" diye taş yağdırdığımız barış özbek, mustafa sarp, emre güngör, servet çetin vs. vs. resmen transferi kesinleşen kim var?

    yapılan birkaç genç oyuncu transferini küçümsemeyeceğim, onlar da alınmalı elbette ama, galatasaray gibi takımda direkt kadroya girebilecek, fark yaratacak , kariyerli veya gözde olan kim alındı? oyuncuları ayrı ayrı eleştirmeye açma peşinde değilim ama, stoch ve quaresma transferleri, doğrudan kadroya girecek transferlerdir.
    hadi tamam şatafatlı transfer istemiyoruz diyelim. şatafat olmalı diyen de yok zaten. bu takımın en az "x" tane transfere ihtiyacı var denmiyor muydu sürekli ? doğrudan kadroya girip "total futbolun" aşılanmasını sağlayacak adamlar ne zaman alınacak ? dünya kupası falan dinlemem ben. stoch dünya kupası kadrosunda işte. artı onlarca ülke var orada olmayan, topçuları tatilde olan.

    beğenin ya da beğenmeyin, harry kewell'ın ölüsü bile bu takımda en azından kulübede oturur. ne oldu o'nun sözleşmesi ? dos santos bitirilmiş olsa anlarım. ya da kewell'ın sözleşmesi uzatılsa, dos santos'un alınmayışını anlarım. ikisi tam birbirinin eşleniği olmadığı halde yine de eyvallah diyeceğim.

    ne konuşuyoruz? lakers-celtic maçını, stadın üstü kapanacak mı sorunsalını, ntvspor'un yayın politikasını...

    biz böyle oldukça, ntvspor daha çok, çok konuşur.
  • 1577
    şu anki eksilen hücum hattıyla bile türkiye'nin en iyi hücum hattına sahiptir. karamsar bir tablo çizmenin alemi yok. solda arda, sağda keita, önde baros ve arkalarında elano. iş teknik heyete kalıyor. onlara mücadele etmeyi ben öğretmeyeceğim heralde. geçen sezon orta sahamız zayıf kalmıştı. oraya yapılacak sağlam takviyelerle taş gibi kadromuz olur deyim yerindeyse.
  • 1579
    geçtiğimiz sezon yanlış kadro yapılanmasıyla çok kolay kazanması gereken şampiyonluğu kaybeden takımımızdır. bu sene ise aynı hatalara düşülmeyeceğini tahmin etsem de işin başına haldun üstünel yerine adnan sezgin'in geçirilmesi beni endişelendirmiyor değil. geçen seneki sıkıntımız savunmada değildi aslında. savunmanın önündeki orta sahanın savunmaya yardımcı olamaması hatta hücumda da etkisiz olmasıydı. mehmet topal, mustafa sarp, barış, ayhan gibi oyuncular hücumda etkisiz olmalarının yanısıra savunma kurgusunda da uyumsuzdular ve savunmamız sık sık rakip oyuncularla karşı karşıya kaldı. orta sahada hem hücumu hem savunmayı beceren tek isim elano blumer'di bence o da nedense kimsenin beklentisini karşılayamadı. geçen sene devre arasında yazmıştım ki eğer elano'nun yanına sağlam bir oyuncu alınmazsa şampiyonluk hayal olur. o zaman ofsaytlanan o yazıların haklılığı sezon sonunda ortaya çıktı. yine aynı durumdayız. eğer ki ortasahaya mücadele gücü yüksek, kaliteli bir oyuncu alabilirsek hem elano'nun performansı hem de takımımız bir kademe atlayacaktır.

    bu sezon takım yine 4-3-3 oyanayacaktır muhtemelen ve seneye de takımda kalacak olan oyuncularla bir 11 yapabilirsek;

    ********ufuk(aykut)*********

    sabri- neill- ali turan- hakan balta*

    **********transfer********(u: çok yetenekli olmasına gerek yok top kapıp önündekine versin ve ne olur sakat olmasın)*

    ****elano blumer- transfer**

    kader keita*******arda turan*

    *********baros**********

    gördüğümüz gibi sadece 2 transferle bile hala takımımız ligin en güçlü kadrosuna sahip. tabi lucas yanına iyi bir stoper de olursa hayır demem ancak şu an için en acil transfer elano'nun yanına alıncacak oyuncu. ben ganalı kwadwo asamoah'ı çok isterim şahsen o pozisyona ama alınabilirliliği var mıdır bilemeyeceğim. stoch gibi elimizde bir sürü benzeri oyuncu bulunan oyuncuların peşine düşmektense asamoah gibi adamları transfer etmeye çalışalım bence.
  • 1580
    şimdi, iyimser bir tahmin yürütüp emre çolak ya da musa çağıran'ın formayı kaptığını ve elano'nun yanına monte edildiğini varsayarsak; yabancı kontenjanı çok rahatlıyor. böylelikle elimizdeki yabancı kontenjanını ön libero ve stoper için kullanma imkanı doğuyor. musa'yı bilmem ama emre'nin şansı var. ama bu gerçekleşmezse; göbekte elano - arda ikilisi devam edecek, boşalan sol açığa ise serdar özkan geçecek. bu durumda sözlük illa ki sol açığa transfer isteyecek ve tabi ki elano - arda ikilisinin arkasına hala bir ön libero almak gerekecek.

    bilica'yı satacağı söylenen fenerbahçe'nin anında yavşayacağını bilmesem; elde avuçta ne varsa madjid bougherra'ya yatırılmasını isterdim. 18 haziran 2010 ingiltere cezayir maçı'nda hatasız oynamasına rağmen, normal oyununa kıyasla daha mütevazı oynadı; öyle göbekten topu alıp süre süre rakip ceza sahasına dayanmalar falan yoktu. efendi efendi defansını yaptı, gelen topu uzaklaştırdı. hazır fazla dikkat çekmiyorken, ön protokolleri tamamlamak lazım bu adamla. dünya kupası süresince kulaklarını transfer tekliflerine kapatmıştır zaten.

    bougherra, hem stoperde hem de ön liberodfa oynayabilen bir adam.

    -ali turan iyi oynarsa; koy ön liberoya bougherra'yı, bassın, ısırsın, atak kessin, bi de üstüne top sürsün, takımı hücuma çıkarsın. göbekte elano-bougherra-arda gibi oyunu iki yönlü oynayabilen üç futbolcumuz olsun sahada.

    -baktın ki musa çağıran ön liberoda iyi oynuyor; koy bougherra'yı stoperde neill'in yanına, iki cihan bir araya da gelse gol yemeyecek olmanın güveniyle oynasın takım.

    bence bu rahatlıklaraa sahip olabilmek için sol açıkta serdar özkan'a tahammül etmeye değer. bonservisinin 7 milyon euro civarında olduğunu duyduğum bougherra alınırsa; giovani'yi kadroya katacak para kalmıyor tabi. illa solda iyi bir yabancı isteniyorsa, kontratı bitmekte olan, ya da yaşı ilerlediği için bonservisi düşük olan bir futbolcula bir sezonluğuna anlaşılsın. ya da giovani için yaptığımız gibi; önümüzdeki sezon bonservisiyle alabilmemiz için iyi bir futbolcu opsiyonuyla kiralansın. nasıl olsa orta saha sorunumuzu çözdükten sonra takım büyük ölçüde rahatlayacak ve 2011-2012'de şampiyonlar ligi'ne büyük ihtimalle katılacak. tabi bu bougherra ya da o ayarda bir orta sahanın alınmasına bağlı. ama başarılabilirse; 2010-2011 sezonunda opsiyonuyla kiralanacak bir sol açığın, 2011-2012'de şampiyonlar ligi'nde oynayan bir galatasaray'ın kadrosuna katılması kolay olacaktır.

    o yüzden giovani ve kewell'ın gidişinden doğacak olan boşluk bekleyebilir; acil olan orta saha. 2010-2011 boyunca; arda, serdar özkan, keita ve emre çolak sol kanadı dönüşümlü olarak idare edebilirler. zaten sınırlı olan transfer bütçesinin sol açık oyuncusuna boca edilmesi hata olur. bonservisi takside bağlanır ya da opsiyonu ile kiralanırsa olur; ama tottenham'ın 7-8 milyon euro istediği giovani'ye bu para verilirse, işimizi görecek bir orta saha oyuncusu alamayız. işimizi görecek bir orta saha oyuncusu alamazsak da, ligi en iyi ihtimalle üçüncü olarak bitiririz.
  • 1581
    futbol şubesinde bu sene yabancı transferinde heyecanlandırmayan türkiye'nin en tanınmış ve bunu hakketmiş takımı.

    geçen yılki maçları genel olarak değerlendirdiğimde -ki hepsini izledim birkaç maç dışında-, evet takımda göze çarpan büyük bir sorun vardı: takım oyunu.
    bugün bir barcelona dünyanın en iti top oynayan takımıysa bunu kesinlikle ve kesinlikle topu çevirmelerine, pas yapmalarına borçlular diyebilirim. yıldızları hesap etmiyorsun ama diyenlere cevabım, onların da takım oyununun birer parçaları olmaları olacaktır. türk takımlarının genel olarak da sorunları bu bence. türkiye'de kaç takım üst üste 20 pas yapabiliyor? eğer bu soruna bir çözüm bulunursa güzel günler gelecektir. takımın tıkır tıkır oynaması maçta 3-5 gol atmasıyla değil, topa hakim olması ve pas trafiğini hakkıyla yapabilmesiyle olur. bireysel yetenekler bir yere kadardır.
  • 1583
    son eklentilerinin modeste m'bami ve halil altıntop olacağı söyleniyor.

    ön libero için daha önce çıkan adayların total futbol'a uygun olmaması sebebiyle ite penetre edilmesinin ardından, m'bami'nin beğenileceğini düşünmüştüm ama sözlük onu da iplemedi. yahu herkes "şöyle fransa çıkışlı, afrika kökenli, kuvvetli bir ön libero alalım!" diyor, m'bami'nin nesini beğenmiyor? psg ve marsilya'da üçer başarılı sezon geçirmiş, defansif orta saha olmasına rağmen kontrataklardaki etkisiyle beğeni toplamış bir adam. ayrıca fiziğine yapılan övgüleri, daha önceden gündeme gelen tiote ve enoh'un aksine, hollanda ligi gibi çıtkırıldım bir ligde değil; fransa gibi fizik mücadelenin üst düzey olduğu bir ligde oynarken almış.

    rakip atak geliştirirken doğru yerde durabilen, doğru zamanlamayla müdahale eden(yani zamanlama hatası yüzünden faul yapıp hababam kart görmeyen), ikili mücadelelerden galip çıkan bir adam; yani tam olarak bir ön libero. buna ek olarak da şut çekebiliyor, kontratağa katılabiliyor. kendisi geriden oyun kuramıyor ama rakipten topu kazandıktan sonra, topla oynayabilen yaratıcı arkadaşlarına basit paslar atarken eli ayağına dolaşmıyor. e bize lazım olan da bu değil mi? hücum anlamında ekstraları olan futbolcuların defansif zaafları gözrmezden gelinmemeli. stoper lazımken "geriden oyun kursun", ön libero lazımken "topu oyuna soksun" gibi taleplerden önce adamların asli görevlerini yerine getirip getirememesine bakmalıyız.

    vaktiyle stopere fernando meira'yı getirdik. adam rakip ceza sahası önünde iki kişiyi geçip kaleye şut çekiyordu(sami yen'deki bir trabzon maçıydı, hatırlayan vardır.). e ama hantallığını ve sıfıra yakın olan markaj özelliğini affettirmiyordu değil mi? kaldı ki m'bami, oyunun hücum yönünde öyle felaket bir adam da değil; nesini beğenmedin sözlük?

    rakibin olası kontrataklarına her zaman hazırlıklı bir m'bami, önünde ise pres özelliği bulunan + topla iyi oynayabilen arda ve elano ile sıkıntılarımız büyük oranda çözülür. çok üst düzey bir hücum hattımız olmasına rağmen, 2009-2010 sezonunda oynadığımız birçok maçın ikinci yarısında oyunu rakip yarı alana yıkamadık ve son dakikaları diken üzerinde izledik. neden? kanat oyuncuları süratli ve teknik idi, göbekte elano ve arda iyi pas yapan adamlardı; ön liberonun, oyunu rakip yarı alana yıkmakla ne alakası olabilirdi?

    belki onuncu kez söylüyorum ama, çok alakası var. topu hızlı taşıyan ve oyuna iyi sokabilen hücumcular, atağa çıkmaya yarar; rakip üzerindeki baskıyı sürekli kılmaya değil. eğer rakip kaleyi ablukaya almışken, rakibin süratli adamlarına yeterli presi yapmazsanız(onu arda ve elano iyi yapıyor) ve geride kontratağı kesmekle görevli, iyi top çalabilen ve zamanlaması iyi olan birini bırakmazsanız(işte o yoktu); rakip orta sahanızı kolayca geçer ve kalenize dayanır. o zaman da her şeye en baştan başlar ve yarı alanınızdan çıkmak, yerleşen rakip savunmayı tekrar geçmek, tekrar adam eksiltmek için boş yere zaman ve enerji harcarsınız. eğer baskı, top tekniği ile ve süratle kuruluyorsa; orta sahayı arda- elano emre çolak şeklinde kuralım? al; üçünde de top tekniği, adam eksiltme ve pas var? ama insan güvenemiyor değil mi; "en iyi defans hücumdur!" miti, 2010'da tırtlıyor. daha önce mehmet topal'ın çok iyi top sürdüğünden bahsetmiştim defalarca; ama bu da ne orta sahamızın çabuk geçilmesine engel oluyordu, ne de rakip üzerinde baskıyı arttırmamıza yarıyordu. ön liberoysan, önce efendi gibi defansını yap...

    ayrıca mehmet topal demişken, bir konuyu tekrar hatırlatmak gerekiyor. fiziğinin çok üst düzey olduğu söylenegelen mehmet topal, mustafa sarp, barış özbek gibi oyuncuların; bu sezon fizik olarak da yerlerde süründüğünü gördük. daha önceden de söylediğimiz gibi, anadolu takımlarında, bundesliga'da uygulanagelen "sezon öncesi hazırlık kampında fizik idmanı ver etme" metoduyla, daha önceki sezonlarda fizik olarak zinde tutuldular ama bu sezon pas ve teknik üzerine kurulu bir sistemin gerektirdiği hazırlık kamp programını uygulayınca; eski enerjilerinden eser kalmadı. "dört tane ciğer var" denilen mustafa sarp, onuncu haftadan sonra koşamaz oldu. feldkamp'la altın sezon yaşayan barış özbek ve mehmet topal, fizik-kondisyon idmanlarıyla doping manyağı olmadan, ancak 45 dakika iyi performans gösterebildiler ve ikinci yarılarda orta sahamızı bomboş bıraktılar. bu açıdan, kendi doğal fiziği itibarı ile, çok fazla fizik-kondisyon idmanı dopingine ihtiyaç duymadan dinç kalabilen ve bu sayede teknik ve taktik konulara ayırabilecek zamanı kalan modeste m'bami(ya da o ayarda bir oyuncu), galatasaray için çok çok önemli bir transfer olur.

    ha tabi; memleketimin spor basınının dini imanı para olduğu için, spor servisleri sadece satmaya bakıyor, web sitesi daha çok tıklansın diye yazıyor. taraftar desen, futbolcunun faydasını sadece dribling, pas, vs. hücum baremleriyle ölçüyor. e güzel basınım da sadece süratli kanat oyuncusunu, bitirici santraforu, koşmayan 10 numarayı flaş transfer olarak algılıyor; yoksa bile transfer, kendisi uyduruyor...

    e halk böyle istiyor?

    biraz da halil altıntop'tan bahsedelim. orta sahanın ortasında, sol/sağ kanatta ve santraforda oynayabiliyor. daha önce, iyi bir ön libero alınabilmesi için sol kanadı serdar özkan'a emanet edip, bütün bütçeyi ön liberoya ayırmaya bile razı olduğumu söyledim. serdar özkan diyorum bak... serdar'a razıyken; sol kanada halil'in monte edilmesine nasıl burun kıvırayım şimdi?

    kurulan taraftar ilk 11'lerinde* arda genellikle solda gösteriliyor. halil'in takıma katılmasından sonra, göbekte halil - elano oynarsa kulağa daha mantıklı geliyor. ama arda'nın şu meşhur demeci sürekli "soldan başka yerde oynamam!" şeklinde yorumlandığından ve "sağ tarafa koyulunca kederden sakal bıraktın len!" gibi gerzek yorumlar(yorum demeye de dilim varmıyor gerçi bu şebekliğe) yapıldığından; arda'nın göbekte oynarken gösterdiği üst düzey performanslar gözardı ediliyor. arda süratli değil, dar alanı daha çok seviyor, kuvvetli, pres özelliği de var; e helva yapsana? koysana adamı göbeğe, hem de arda'dan çok daha süratli olan, geniş alanı değerlendirebilen ve ilaveten sol ayaklı olan halil altıntop'a da yer bulmuş olursun otomatikman. rijkaard'a demiyorum tabi bunu, o durumun farkında da; sözlüğe anlatmaya çalışıyorum derdimi.

    halil ayrıca baros'un yedeği olarak da kullanılabileceğinden, rotasyon için çok işlevsel bir futbolcu olacaktır. uzun müddet schalke 04'te santrafor oynatılmasının sebebi; pozisyon bilgisi ya da bitiriciliği değil, süratiydi. betonarme orta sahalarla geriye gömülü orta sahalarla oynayan ve kontrataklarda topyekün ileri çıkan bundesliga takımlarının karşısında, savunmayı önde yakalayan süratli oyuncular topu 10 metre dahi sürse kaleciyle karşı karşıya kalıyor. kimse "halil müthiş santrafor!" demiyor zaten, o yüzden "çok gol kaçırıyor bu!" argümanı geçersiz. adamı hedef santrafor olarak değil, kanat oyuncusu olarak görüyorum ve ihtiyaç halinde baros'un yedeği olarak da kullanılmasında sakınca görmüyorum. ya da baktın skor kötü, milan baros'u çakılı uç forvet, halil altıntop'u da ikinci, destek forvet olarak kullanırsın. herif zaten bedelsiz; yıllık 2 ya da 2.5 milyon euro'ya bağlarsak güzel transfer olur. ama halil'in istediği yıllık 3.5 milyon euro kabul edilemez.

    ______ufuk______
    sabri_neill__ali_hakan
    _____m'bami_____
    ___elano__arda____
    _keita________halil_
    ______baros______

    breh breh...

    hazır yabancı kontenjanı da müsaitken, lucas neill'in yanına bir de stoper alsak mı? o da kadayıfın üstüne kaymak gibi olur, ama olmasa da olur... madjid bougherra yalan oldu herhalde; neyleyelim, başka bahara...
  • 1588
    genel olarak 2010-2011 yılındaki kadro düşüncem bu şekilde:

    ...................transfer..................

    sabri.....transfer...neill.....hakan

    ...........transfer.....transfer.........

    .......................elano...................

    keita.....................................arda

    .......................baros.....................

    özellikle önlibero ve defans mevkisinde herkes hemfikir sanırım. ancak beni düşündüren en önemli nokta yedekler. zira ilk 11 i tamamlasak bile kasaplar ve sağlık kurulu nedeniyle yedek kulübesine de kaliteli isimler gerek. düşünsenize baros un gidip 17 hafta sonra geldiğini? ne jo var ne nonda.
  • 1593
    en az 3 yabancı transferi yapması gereken takımdır. 2 si ön liberoya biri stopere alınabileceği gibi; stopere, forvete ve ön liberoya birer tane yabancı alınabilir. şahsi tercihim birinci seçenektir.

    kalede aykut ile ufuk'tan birinin oynayacağı kesin gibi. leo franco'ya tribün gözüküyor şimdilik. gözükmeli de zaten.

    bekte sabri yine formayı kimseye kaptırmayacak gibi görünüyor. tam rijkaard'ın istediği gibi hücuma sıkça katılıyor. yedeği ali turan.

    stoperde neill'in yerinin garanti olduğunu söylemeye gerek yok. yanına rijkaard'ın ısrarla ayağına hakim bir stoper istediği konuşuluyor ki, mantıklı olan da bu. basında marquez deniyor, ama adnan sezgin'in kıytırık bir çek stoper getirmesi de kuvvetle muhtemel. parasızlığın gözü çıksın.
    en kötü ihtimalle hakan balta ve ali turan'dan biri o bölgede oynar. rijkaard'ın en son tercihleri gitmezse servet çetin ve gökhan zan olacaktır.

    sol bekte stoper durumuna bağlı olarak hakan balta ve çağlar arasında bir rekabet olacaktır. rijkaard hakan balta'nın hücuma çıkmamasından yakınmış ve son haftalarda o bölgede caner'e şans tanımıştı. bu durum hakan balta'nın sol bekte yerinin garanti olmadığını gösteriyor.

    ön liberolara gelirsek. burada biraz durup düşünmek lazım. bu mevkide oynayacak adamlardan elano dahil en az ikisi top kullanabilmenin yanında top kapmada da başarılı olmalı. mesela elano'nun yanına kontenjandan kazanmak amacıyla musa adapte edilebilir. fizikli biri olsa, biraz tecrübe kazandığı zaman emre oraya cuk oturur diyecem ama o da ufacık tefecik. sanırım diarra yalan oldu, adı sanı geçmiyor hiç. song'un alınmasından bahsediliyor ama kaynak fanatik. yine de geleceğini söyleyenler var. şimdilik orası muallak ama song'un da top kullanabilir olması bir artı olur, hele ki onu alıp mehmet topal'ın mevkisine koyduğumuzda yani tam defansif bir görev verdiğimizde hayat orta sahamıza bayram olur. bunların olmaması durumunda, bana ismi orta sahada asıp kesecekmiş hissi veren m'bami'nin alınması makul geliyor. zira söylenenlere göre hesaplı bir transfer olur şu parasızlıkta. ama hesapta olmayan bir chieck tioté transferi de taraftarımıza huzur verebilir. kendisi dünya kupası mücadelesinde brezilya'ya karşı gayet başarılıydı. orta sahada kaka'dan birçok kez top kaptığına tanık oldum. elano zaten bildiğiniz elano. işi gücü pas dağıtıp oyun yönünü hızlı değiştirmek olmalı.

    sağ kanatta keita'nın sakat, cezalı ve formsuz olmadığı sürece orayı parselleyeceği su götürmez bir gerçek. ancak bi mucize olsa da dos santos'u alabilsek, esas mevkisi orası dos santos'un. feci dribblinglerle içeri katedip defansları hallaç pamuğuna çevirebilir.

    solda kaptanımız arda turan gözüküyor. sağ ve sol kanada eskişehir'den dönen aydın'la beşiktaş'tan bonservissiz gelen serdar özkan dönüşmeli olarak yerleşebilirler. maraton uzun, rotasyon gerek.

    tek forvet baros, burası kesin artık nerdeyse. mehmet batdal da uzun maratonda işe yarayacaktır. tek forvet oynamaya müsait olduğunu belirtmişti bir yazısında sayın osman tanburacı. ancak dediğim gibi, maraton uzun. 2 forvet yetersizdir. en azından bir üçüncü forvet lazım gelmektedir. halil işi olursa kontenjandan yırtarız, o güzel olur.

    değinilmesi gereken bir nokta da şu : bu sistem elano'nun üzerine kurulu, oyun içinde aktif olsa da olmasa da. şöyle ki bahsettiğim sistemde elano orta sahada topu kullanıp top kapan mevkide gözüküyor. fakat onu öne çekersek hücuma daha yakın oynatırsak durum değişir : yanında oynayan adamın da defansa biraz daha önem vermesi gerekir ki durum dengelensin. ayrıca elano'nun yerine dos santos forvet arkası oynarsa, elano dos santos'un arkasındaki ikiliden biri olmaya adaydır, topu kapıp kullanabilmesi itibariyle. işte o zaman yanındaki song (nerden geldiyse hemen) çok faydalı işler yapacaktır. tabi ilk sistemde de çok etkili olur o ayrı mevzu.

    durum kısacası bundan ibaret. yabancıları farklı mevkilerde kullanmak isteniyorsa marquez gibi hem stoper hem ön libero oynayabilen bi adam alınmalı örnek olarak. veya ön liberolardan biri yine türklerden seçilip diğer ön liberonun yabancı olmasından hareketle başka mevkilere yabancı kontenjanı oluşturulabilir.

    kewell hadisesi de şu sıralar tartışılagelmekte. kanımca federasyon'un verdiği yeni +2 lik kontenjandan yararlanmalıdır. leo franco bile (istemeden de olsa) bundan istifade ediyorsa kewell hayli hayli etmelidir. tekrar söylüyorum, 3 dal, uzun maraton, rotasyon gibi nedenlerden dolayı takımda tutulmalıdır. verimi azalacak, yaşlı diyenler olacaktır. ancak kimse tutun da her maç 90 dakika oynatın demiyor. zaten bu adam kişiliğiyle de örnek bir insan, oynamasa bile takıma kazandıracağı çok şey olacaktır.
  • 1594
    2010-2011 sezonu kamp programı açıklanmıştır.

    --- alıntı ---

    galatasaray profesyonel futbol takımı’nın, 2010-2011 sezonu öncesi hazırlık kampı programı belli oldu. buna göre galatasaray, 2010-2011 sezonu öncesi hazırlık kampını hollanda’da gerçekleştirecek.

    11 temmuz 2010 pazar günü hollanda’ya hareket edecek olan galatasaray kafilesi, 25 temmuz 2010 tarihine kadar sezon öncesi hazırlık kampını venlo bölgesindeki horst’te sürdürecek.

    galatasaray profesyonel futbol takımı’nın hollanda venlo’da yapacağı hazırlık kampında oynayacağı maçların programı da belli oldu. galatasaray, hazırlık kampı süresince biri ileride açıklanacak olan beş karşılaşma yapacak.

    13 temmuz 2010 19:00 (cet), 20.00 (tsi)
    fc kleve – galatasaray
    volksbank arena, kleve

    15 temmuz 2010 19:00 (cet), 20.00 (tsi)
    vfb homberg – galatasaray
    pcc stadion, dusiburg

    18 temmuz 2010
    bu karşılaşma ileri bir tarihte açıklanacak.

    21 temmuz 2010
    galatasaray – fenerbahçe
    bu karşılaşmanın yeri ve saati ileri bir tarihte açıklanacak.

    24 temmuz 2010 19.00 (cet), 20.00 (tsi)
    nec nijmegen – galatasaray
    volksbank arena, kleve

    --- alıntı ---
  • 1596
    gitmeyin artık. hakan şükür sen gittin, hasan şaş gittin, mehmet güven bile gitti. uğurumuz gitti, hasan şaşımız gitti, kaptan sen 2 defa gittin, hagi sen 2 defa gittin, emre aşııık gittin, kewell sende gidiyor musun ? sırada kim var ? arda ? çok mu istiyorsun avrupada oynamak sende git. ayhan sende gideceksin yakın zamanda. sabri hemen gitmesende sende gideceksin. baros gideceksin sende öyle ya da böyle. biz sevecek yeni birilerini bulacağız ve gittiklerinde üzüleceğiz. ben de gideyim diyorum bazen. ama gidemiyorum sevilecek emre çolak var orda, sabri duruyor, kewell belki geri döner, arda da gitmeyi erteler. süprizden seveceğimiz adamlar var belki çağlar belki serdar belki batdal. sonra onlarda gidecek. biz tekrar üzüleceğiz.
  • 1597
    tamam dünya kupası şu anda sol frame'i bolca süslüyor olabilir ama top başı yapmamıza 11 gün kala çözülemeyen sorunlar beni endişeye sevk etmekte. leo franco'nun hala bir takımla anlaşmamış olması önümüzdeki sezon için kale için ciddi bir problem. aylardır mutsuz olduğunu bas bas bağıran servet savunmanın en büyük problemi. başkanın da söylediği gibi orta sahada ciddi bir zaafiyet içerisindeyiz ama bu bölgeye herhangi bir transfer hamlesi bulunmamakta. eğer sezona yine sarp-barış ikilisi ile başlayacaksak hiç başlamayalım daha iyi. kewell-gio-jo üçlüsünün takımdan ayrılmasından sonra bu bölgeye yapılan serdar özkan-mehmet batdal takviyesi ne derece yeterli olacak o bölgede tartışılır. kısacası florya'da iş başı yapan neskeens ne düşünüyor bilmiyorum ama neresinden bakarsam umutsuzluğa düşüyorum sözlük.

    edit : topbaşı 5 temmuz. düzeltme için barfly ve forzagalatasaray'a teşekkürler.
  • 1599
    bugün derste canım sıkıldı ve kalem kağıdı çıkartıp tüm mevkideki oyuncuları uzun uzun analiz ettim ve haddime olmayarak bazı öneriler hazırladım. gelir gider dengesi bile yaptım. mantıklı olduğunu ümit ediyorum. zaten herkes üç aşağı beş yukarı aynısını düşünüyor da işte maksat fikirleri temele oturtmak olsun.

    kale mevkisinden başlayalım, elimizde aykut erçetin ve ufuk ceylan gibi yetenekli kaleciler var. bu iki isim de kaleci olarak kötü oyuncular değiller, yani önlerindeki defans görevini başarıyla yerine getirdiği zaman bireysel hataları ile bizi düzenli olarak sıkıntıya düşüreceklerini zannetmiyorum. kaldı ki 2007/2008 sezonunda aykut erçetin-orkun uşak ikilisi ile şampiyonluğa uzanmıştık. şahsen ufuk ceylan'ın kaleyi devralması gerektiğini düşünüyorum. 30 yaş üstü kadayıf olmuş bonservisi elinde kaleci görmek istemiyorum artık. ufuk ceylan'a yapılacak yatırım bizi en az 5-6 sene bu mevkiye kafa yorma stresinden kurtaracaktır. yine de kendisinin karakter ve oyuncu olarak nasıl olduğunu en iyi teknik ekip bilir. leo franco takım bulduğu takdirde bence salınabilir. ya da ne bileyim 500.000-1.000.000 euro civarı bir bonservis bedeli de alınabilir duruma göre. ne kadar kopartırsak kâr. 3. kaleci olarak ise yerli bir isim ile anlaşılabilir veya altyapıdan bir oyuncuya kadroda şans verilebilir. öyle ciddi bir transfere gerek olduğunu düşünmüyorum.

    gelelim defansa; oyuncuların mevkilerine tek tek bakarsak, sabri sarıoğlu sağ kanat savunucusu, serkan kurtuluş sağ bek, lucas neill sağ bek/stoper, ali turan sağ bek/stoper, gökhan zan stoper, servet çetin stoper, hakan balta sol bek/stoper ve son olarak çağlar birinci sol bek olarak karşımıza çıkıyor. en baştan belirtmek isterim ki hem iğneleyici beyanları, hem de teknik özellikleri sebebiyle servet çetin'in en az 5.000.000 euro gibi bir rakama satılacağını* öngörüyor ve kendisine gidici gözüyle bakıyorum. şimdi defans kurgusu için önümüzde iki seçenek var;

    birincisi geçen sezonun* ikinci yarısında oldukça uyumlu bir görüntü çizen hakan balta ile lucas neill ortada görev alacak, solda yeni transferimiz çağlar birinci, sağda ise sabri sarıoğlu oynayacak*. bu durumda defans yedeklerimiz gökhan zan ile ali turan olacak. lakin böyle bir defans kurgusu düşünülüyorsa alternatif bir stoper(u: genç ve yerli bir isim veya altyapıdan oynamaya hazır bir oyuncumuz olabilir, en azından hazır biri olmalı ki kupa-avrupa-lig derken oyuncusuz kalınmasın) ve yedek bir sol bek(u: yine yerli ve genç bir isim olabilir lakin görece biraz daha iyi olmalı ki çağlar birinci'ye alternatif olabilsin) transferi zaruri gözüküyor. çünkü her mevki için en az bir yedek isim gerek. ben hakan-neill ikilisini şahsen sevmiştim.

    ikinci seçenek ise sağda sabri ve ortada neill durabilir lakin çağlar birinci üst düzey bir isim, tüm sezonu kaldırabilecek bir adam değil diye solda hakan balta oynarsa ali turan, gökhan zan ve çağlar birinci yedek durumuna düşecek. bu durumda defansın ortasına neill'e partner olacak, gerçekten kaliteli ve hazır bir isim almamız gerekecek. kesin dil ile konuşmak doğru değil belki ama sanırım bu durumda avrupa standartlarında bir stoperin bence mutlaka alınması gerekecek. yine alternatif olacak bir yerli isim* daha kadroya kazandırılabilir.

    ya da defansa harcayacak paramız yoksa tandemde ali turan-lucas neill denenebilir. bu durumda sadece yedek bir stoper alarak işin içinden çıkabiliriz ama mali anlamda bu derece "kemer sıkma" durumunda mıyız bilemiyorum...

    en hassas mevki olan orta sahaya gelirsek oyuncuların ideal mevkilerini çok iyi incelemek gerekiyor. takımın üç orta saha ile oynayacağını varsayarsak bu 3 isimden biri kesinlikle defansif orta saha olmalı, kalan ikisi ise defans-hücum özellikleri dengede olan teknik orta sahanın ortasında oynayan oyuncular olmalı. ortada iki isim olacağı için eli mahkum biri görece daha sağda, diğeri ise görece daha solda oynayacak. yeni sistemimize göre forvet arkası, oyun kurucu veya ikinci forvet pozisyonu yok gibi gözüküyor. şimdi gözlemlediğim kadarıyla elano sağ orta saha, barış özbek sağ orta saha/sağ kanat, emre çolak sağ orta saha/hücuma dönük orta saha, musa çağıran defansif orta saha/sağ orta saha, ayhan akman sağ/sol/defansif orta saha, mustafa sarp ise defansif orta saha olarak karşımıza çıkıyor. tabii ki mevkilerini en iyi kendileri bilirler fakat ben bu ayrımları maçlarını izlemiş biri olarak yapıyorum ve en ideal yerlerinin buralar olduğunu zannediyorum.

    şimdi elano'nun yedeği bence barış özbek ve emre çolak olabilir, hatta bazı maçlarda emre çolak oyun kurucu olarak da oynayabilir, sağ orta saha mevkisinde sorun yok gibi gözüküyor. elano istikrarlı bir isim sonuçta.

    sol orta sahanın ilk yedeği arda turan olabilir*. arda turan'ın yedeği de* ayhan akman olabilir. yani ilk onbirde orta sahanın solunda düzenli olarak oynayabilecek, 6 yabancı kuralını zorlamamak adına* tercihen yerli de olabilecek iyi bir ismin alınması gerekli gözüküyor. aklıma yerli olarak hamit altıntop, nuri şahin, gökhan inler, ozan ipek gibi isimler geliyor ama amacım isim önermek değil analiz yapmak, nasıl olsa doğru tespiti koyduktan sonra transfer yapılabiliyor. yabancı olarak da sol ayaklı bir box-to-box ve sol kanat kim kallstrom var. ancak böyle bir isim* alınırsa harry kewell gönderilsin derim. çünkü sakatlığı bir kenara, bu takımın kewell tipinde bir oyuncuya ihtiyacı genel olarak var. yani buraya yaklaşık 5.000.000 euroluk bir harcama yapılabilir.

    defansif orta sahada ise karşımıza boş küme çıkıyor. musa çağıran ve mustafa sarp bence ancak yedek olabilecek isimler. hatta benim gözümde musa çağıran ikinci, mustafa sarp üçüncü yedek bu pozisyonda. bu durumda yine 5.000.000 euro civarı bir paraya-evet ben de popüler akıma dayanamıyorum-afrika kökenli canavar gibi bir ön libero alırsak muhteşem olur. bu mevki için de aklıma mahamadou diarra, achille emana, dickson etuhu, sulley muntari gibi isimler geliyor. artık yönetim bilir ama şöyle canavar gibi bir defansif orta sahaya hasret bu taraftar...

    kanatlar ise en rahat olduğumuz alan bence. abdul kader keita sağ kanat/acil durum forveti, serdar özkan sağ kanat/sol kanat, aydın yılmaz sağ kanat/sol kanat, arda turan sol kanat*, harry kewell sağ/sol kanat/yedek forvet olarak karşımıza çıkıyor. bence harry kewell kalabilir lakin fiziksel durumundan dolayı artık kendisine fazla bel bağlanmamalı. kewell sol kanatta oynadığı zaman arda orta sahanın solunda oynar, arda solda oynadığı zaman orta sahada yeni transfer oynar, kewell yedek bekler, veya duruma göre ikinci yarı oyuna girer, forvete geçer falan filan... deli rotasyon olur işte... arda turan'ın kendisini en iyi hissettiği ve bence futbolunu en iyi yansıtabildiği sol kanatta**** oynamasını düşünüyorum. bence ihtiyaç dahilinde orta sahada oynasın. sağ taraf ise kara tren keita'ya emanet. serdar özkan ve aydın yılmaz, hatta gerektiğinde emre çolak ve barış özbek bence yedek olarak gayet yeterli duruyor. çok sevdiğim dos santos ise 8.000.000 euroluk bonservis bedeli ile oldukça lüks kaçıyor bu durumda. yani dos santos sol ayaklı olmasına rağmen aslen sağ kanatta oynayan ve içeri kateden bir oyuncu. asıl mevkisi burası, bunu bilmemiz gerek. almamız için ancak keita'yı falan satmamız lazım ki düzenli olarak oynasın. bilemedim yani objektif olmak zor. ama sözün özü kanatlarda yeterli adamlarımız var ve şu anki fiyatıyla dos santos can yakacak gibi... dos santos işi biraz pis bir durum, onun dışında bence iyi kanat oyuncularımız var.

    son olarak forvete bakalım; elimizde milan baros gibi oldukça yeterli bir isim var. takımın tek santrforla oynadığını düşünürsek mehmet batdal ve harry kewell değişik tiplerde oyuncular olarak kendisinin yedeği olabilir. lakin bu iki isme alternatif olacak bir üçüncü yerli ve genç bir isim daha gerekli. malum forvetsizlik kötü şey, kötü tecrübeler yaşadık. mali durumumuzu da göz önüne alırsak bence özgürcan özcan'a bir şans verebiliriz. 3. veya 4. yedek forvetimiz olabilir bence.

    para kısmı da şöyle; yani çok anladığımdan falan değil, maksat yüksek atıp tutmayalım diye yaptım bunu. servet'ten 5.000.000 euro, mehmet topal'dan 5.500.000 euro, emre güngör+uğur uçar 1.500.000 euro, leo franco da 500.000 euro dersek elimizde 12.500.000 milyon euro oluyor. bunun 10.000.000 eurosunu beşerden iki orta sahaya harcasak, kalan parayla bir adet yedek defans alsak geriye sadece ilk onbir için oynayacak defans kalıyor ki koca transfer sezonunda sadece bir oyuncu için harcama yapabiliriz sanırım...

    son olarak yabancıları sayalım, elano, neill, keita, baros, yabancı ön libero, yabancı orta saha veya yabancı stoper* etti altı, kewell yedi, yedek yabancı sekiz, tribünde iki yabancı dokuz ve on. çok istiyorsa leo franco tribünde oturabilir. her halükarda elimizde fazladan iki yabancı kontenjanı olacak. yönetimin parası bolsa gönlünce doldursun artık ne diyeyim...

    saçma da olabilir tüm bu yazdıklarım ama tüm bileşenleri bir araya getirmeye çalıştım ve benim yorumum sonrasında karşıma böyle bir tablo çıktı...
  • 1600
    galatasaray futbol takımı 2010 – 2011

    iyi bitmeyen geçen sezondan sonra merakla bekleniyor yeni sezon elbette. taraftar takımıyla ilgili büyük umutlar taşıyor, kombinelerin çıktıktan yaklaşık bir hafta sonra bitmesi bunun göstergesi olabilir. olmayabilir de, belki de ali sami yen’in son maçlarını oynayacak olması ya da galatasaray taraftarının takımın başarısından bağımsız sevgisidir kombinelerin bitmesi.

    önemli değil bunlar. ama tribünlerde başarı bekleyen büyük bir grup olacağı belli. sebep ne olursa olsun oraya gelen taraftar başarı bekler. kimisi ne pahasına olursa olsuncular, kimisi de böyle olacaksan olmayalımcılar. tecrübelerime göre, başarı olmazsa bu sene arıza çıkar tribünlerde.

    taraftarı bırakıp takıma bakalım. rijkaard ve neeskens ekipleriyle birlikte kaldılar takımda. yani geçen sezonki uyum, tanıma sorunu olmayacak kulübenin. takımın belli bir iskeleti de duruyor. takviyelerle bu takım daha derin bir kadro olabilir, ilgililerin çalışmalarına bağlı. şimdiden galatasaray’ın geçen sezon sırıtan bölgelerine üç genç ve yerli futbolcu transferi yapıldı. çağlar birinci, musa çağıran ve mehmet batdal. ilk onbir olmasa da as kadroyu zorlama, gerektiğinde oyuna girip katkı sağlama ihtimalleri yüksek. yeter ki iyi çalışsınlar, galatasaray büyüklüğünün altında ezilmesinler.
    gidecekler ve geleceklerle (özellikle yabancı oyuncularla) kadro belli olacak.

    kadro elbette önemli ama dikkat etmek gerek, galatasaray’ın sorunu geçen sezon sadece oyuncuların yetersizliği değildi. oynanmak istenen futbol şekline göre kadro yetersizdi, karıştırmamak lazım.
    geçen sezon oynanmaya çalışılan futbol şekli, futbol oynamanın en zor yöntemi: kaleciden itibaren gol olana kadar sürekli pas. cruyff’un “arka arkaya 30 pas yaparsan, top kendiliğinden kale çizgisinden geçer” sözünü kanıtlamaya çalışan bir model. ama öyle zor ki. sadece mustafa sarp’a, mehmet topal’a, servet çetin’e sahip olanlar değil dünya üzerindeki bir çok takım için çok zor. koca dünyada böyle oynayan barcelona ve ispanya milli takımından başka takım yok. bu da ipucu olsun.

    böyle bir oyun şeklini becerebilmek için neredeyse bütün futbolcuların çok iyi top tekniği, oyun görüşü, kondisyonu ve fiziğinin olması gerek. maç boyu yerinde durmadan alan değiştirerek oynanan bir oyunda bu özelliklerin hepsi önemli. sadece ilk onbir veya 18 değil tüm oyuncuların buna uyum sağlaması gerekir.
    hepsinden önemlisi bu tip oyunun futbolcuların kodlarında olması gerekir. yani bir savunma adamına çok ekstra şart olana kadar topu ileri şişirmemeyi, sıkışında topu ileri vurmamayı iyice ezberletmek gerek. futbolcuların buna göre yetiştirilmesi veya seçilmesi şart. barcelona her ikisini de yapıyor.
    sürekli pas yaparak oynayan takım bile kazanmaya yetmiyor. bu düzenin dışında oynayan bir oyuncu var : messi. hatta takım messi’nin top taşıması için oynuyor gibi bazen. ne kadar pas yaparsanız yapın, topu taşıyıp, delici driblingler yapan bir oyuncuya ihtiyaç var ve barcelona’da dünyanın en iyisi bulunuyor.

    total futbol = barcelona ve ispanya’nın oynadığı futbol değildir. yani sadece bu iki takımın oynadığı futbol olmak zorunda değil. 70lerin hollanda’sı böyle mi oynuyordu, elbette değil. ille de bu kadar pas yapmak zorunluluğu yok.

    gelelim galatasaray’a. bol pas hatta neredeyse sırf pasla oynanan sistem çok uygun değil. yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı. futbolcu özellikleri (kalite değil, karışmasın), futbolcuların kodları gibi sebepler bunlar.
    ama total futbol oynayabilir galatasaray ve de 4-3-3 de oynayabilir. burada önemli olan forvet kanatlarının kendi adamlarını savunmaya kadar kovalamalarıdır. orta saha göbeği iyi kapatıp, topu isabetli şekilde forvete ulaştırabilmeli. bazen rakip orta sahada çok baskı uygular, bu durumda savunma göbeğine iş düşer ve o pasları forvete savunmanın ulaştırması gerekir.
    savunma kanatlarının da bindirmeleri yapmaktan çekinmemesi lazım, sürekli forveti desteklemelidir.
    ve forvetin hem iş bitirici olması hem de topu ileride tutabilmesi şarttır.
    şu andaki galatasaray takımında bunları becerebilecek futbolcular var, orta sahanın ortası hariç. savunma ve forvet kanatları hazır. keita, arda, sabri, çağlar, balta. santrafor baros ve mehmet batdal hazır. orta sahanın ortasında elano ve musa hazır. savunmada neill hazır. ben olsam balta’yı stopere çekerim, rahat ederim. bana kalsa oynayacak adamları yazdım elbette, yoksa daha bir sürü oyuncu var. kaleci konusu bir an önce çözülmeli, karar verilmeli kim oynayacak.

    ayağa pas sisteminin galatasaray için elverişsizliğine tekrar dönüp aklıma gelen yeni fikirleri yazmak istiyorum. yine barcelona ve ispanya örneğinden yola çıkacağım. barcelona bu sezon çok iyi kapanan ınter karşısında istediği sonucu alamadı, aynı şekilde ispanya da dünya kupasında isviçre karşısında yenildi, diğer maçlarda da bir türlü rahatlayacak skoru bulamadı.
    türkiye’deki takımların hepsi ınter ve isviçre gibi kapanıyor neredeyse. elbette onlar kadar kaliteli takımlar değiller ama süper ligdeki takımların işlerini kolaylaştıran bir faktör var. sertlik ve hakemlerin türkiye’deki sertliğe bakış şekli. bu yüzden rakip üzerinde baskı kurduğunuzda, rakibin yıldırma politikası sonuç verebiliyor. her zaman trabzonspor ve kasımpaşa gibi rahat ve açık oynayan takım bulmak kolay değil.

    galatasaray gelecek sezon, pas da yapmalı, ama sadece pas yaparak gole gidilmeyeceğini unutmamalı. mutlaka topa sert olmalı. rakip sertlik karşısında yılmamalı. bazen bir maçta yapacağın sertlikle puan kaybedebilirsin ama ilerleyen maçlar için rakiplerine mesajı vermiş olursun. kesinlikle ceza sahası dışından şut atmalı. savunma göbeğindeki 2 adamı oyun içinde asla ileri çıkarmamalı. kaleciyi önce kalecilik özelliklerine göre seçmeli, ayağıyla oynayabilmesi bir kaleci için ekstra bir özellik.

    imza : kendini teknik direktör sanan yazar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın