• 26
    mevcut yönetimin görev süresi boyunca sportif açıdan döküldüğümüz gibi maddi ve manevi olarak da çöktük. önceki sezonlarda ne olursa olsun gelecek sezona umutla bakardık ama malesef şu anki yönetimle onu da yapamıyoruz.

    kulüple ilgili herşey kötü gidiyor ve korkarım ki daha da kötü olacak. bu kadar kötüye giderken yöneticilerin herşey güllük gülistanlıkmış gibi davranması zoruma gidiyor.

    ancak sadece yönetimin istifa etmesi yeterli olmayacak bence. kulübün kişilerin kontrolünden çıkması gerekir.bundan kastım şu her gelen futbol şubesini bir kişinin kontrolüne bırakıyor. adnan sezgin, bülent tulun ve levent nazifoğlu. sonuçlar ortada. takımın bir oyun planı, transfer politikası olmalı. bu tamamen kişilerden bağımsız olmalı. sonra birilerinin kefil olmasıyla çok adam alırız o adam gidince arkasından bakarız.

    kısacası kulüp yönetimi kişilerden bağımsız olmalı. şu anda ise aile şirketine döndü. galatasaray bu yönetimle asla bir yere gelemez. eğer yöneticiler gerçek galatasaraylıysa istifa edip çekilir. ama nerde.

    bu nedenle evet galatasaray diriliyor
  • 27
    galatasaray kimsenin tapulu malı değil! gerekirse koltuk sevdalılarının koltuklarını başlarına geçiririz! bunun içi ne gerekiyorsa yapmalıyız. maçlara gitmemeli(u: bazen sevdiklerimizle bir şeyleri düzeltebilmek için birbirimizden uzak kalmamız gerekir ya bu da işte öyle bir şey ), resmi ürünlerini almamalı ve özellikle bunu gözlerine sokmak için florya'nın önünde her hafta en az bir kere toplu bir şekilde yönetim istifaya çağrılmalıdır.

    galatasaray'ı aymazlara, basiretsizlere ve beceriksizlere bırakmamalıyız!!

    #galatasaraydiriliyor
  • 28
    kanımca meselenin sadece dursun aydın özbek olmadığını, onun kadar da dursun yarsuvat olduğunu, ünal aysal olduğunu, adnan polat olduğunu anlaması gereken, destekçisi olduğum hareket.
    esnaf hesabı küçülme politikalarıyla da, populizm ile de idare edilemeyecek kadar büyük bir kurumdur galatasaray. ve bu kurum hakettiği gibi, uzun vadeli, programlı, sabırlı bır şekilde yönetilmeli.
    bu vizyon altyapının çimlerinden başlayıp, arena'nın soyunma odalarındaki tasarıma kadar değişikliğe gidebilmeli.
    galatasaray'a kaybettiği marka değerini, kendi değelerlerini hatırlatabilmeli.

    kısaca, bu kulübün sadece uzun zamanlı planlar yapacak, 80lerde türkiye'ye getirdiği futbol devriminin daha da iyisini getirebilecek bir yönetime ve anlayışa ihtiyacı var.
  • 30
    anam babam kadar cok seviyorum galatasarayımı yemin ederim ve tekrar dirilmesi eski günlerine dönmesi için bir taraftar olarak herşeyi yapmaya hazırım. boykot mu, isyan mı, sosyal hareketlenme mi bir proje mi ne gerekiyorsa yaparım. pasif, vizyonsuz, iktidardan korkan ve her hareketinde galatasaray'ın genlerine aykırı ve ters davranışta bulunan bu insanlardan ve daha da önemlisi bu zihniyetten tamamen kurtulmamız ve arınmamız gerekiyor. lütfen sol frame'de galatasaray diriliyor (74) şeklinde kalmasın ama.

    #galatasaraydiriliyor

    bu sözlükte ve sosyal çevremizde farklı farklı konularda uzman bilgili insanlar var. medyadan quakerboy var, pclion (uğur karaküllükçü) gibi sözü kuvvetli bizim gibi düşünen genç bi sesimiz var, bu dirilişi başlatmak için her yolu denemek için imkanlarımız var. atıyorum www.galatasaraydiriliyor.com diye bir site kurarız, güzelce derdimizi ve amacımızı anlatırız, bunu sosyal medyada ve kendi çevremizde yayarız yaydırırız. medyadan birilerine ulaşırız sesimizi yükseltiriz. birşeyler yapalım ama lütfen zira güzel ülkemizin çok zor günlerden geçtiği ve geçeceği şu günlerde bazen tek mutluluğumuz olan galatasaray'ı böyle görmek canımı çok ama çok sıkıyor.

    tekrar ve tekrar;

    #galatasaraydiriliyor
  • 31
    bomboş bir kampanyadır. yani amacın kutsallığına saygı duyuyorum ama biz burada veya sosyal medyanın diğer noktalarında boşuna boğaz patlatıyoruz hanımlar beyler.

    biz ne yaparsak yapalım, ne edersek edelim bu lise tayfası kendi bildiğini okuyacak. adamlar kulübü kendi malı olarak görüyor. sen ben en fazla müşteriyiz onların gözünde. boykot moykotta hikaye. mağazayı boş ver de kombine falan her sene hiç yoksa 15-20 bin satılıyor. e sponsorlar da galatasaray ismine her türlü para yağdırıyor zaten. biz burada şöyle olsun böyle olsun diye kendimizi hırpalıyoruz.

    normalinde bu büyüklükte bir kulüp 2 sene üst üste şubat bitmeden lige havlu atsa yer yerinden oynar. yöneticiler veya başkan kaçacak delik arar. ama bizde adamlar çıkmış ne istifası diye kestirip aıyor. ondan diyorum ben. adamlar hala konuşacak hatta rest çekecek cesareti kendilerinde görüyor. çyle yani. boş yere hayal kurmayın.
  • 33
    tüm branşlarda bir an önce silkinip kendimize gelmemiz gerekiyor bunun da mevcut yönetimle olmayacağını artık çocuklar bile anlamıştır. yönetimdekilerin gitmek gibi bir düşünceleri olduğunu zannetmiyorum.tek çaremiz sonuna kadar boykot diye düşünmekteyim. galatasarayı boykot etmek hainliktir veya boş koltuk kalmayacak diyenlere bakmayın siz. biz galatasarayı değil onu ve bizi sömürenleri boykot ediyoruz. düşün artık galatasaray ve galatasaraylıların yakasından.
    #galatasaraydiriliyor
  • 34
    acı çekenleri, dertlenilmesini anlıyorum ama ortada bir kampanya göremiyorum malesef. boykot falan diyoruz ya o zaten yapılıyor herkes hayatından bir şekilde bu aşkı çıkarmış yoksa kupa alınca florya'yı doldurup taşırabilenler ya kardeş ne oluyor diye gitmiyor. benim gözlemim ülke olarak böyle bir taraftarlığımız örneğini naftalin kokan formalarıyla ortalarda gezen beşiktaşlılarda görebilirsiniz yada en az bizim kadar büyük camia olan fenerbahçe'de. sanırım yeterince fazla problemimiz olduğu için bizi üzecek başka bir şeyi hayatımıza sokmak yerine ondan uzaklaşıyoruz. ben ki fener mağlubiyetlerinde sinirden kuduran bir adam son maçta güldüm sadece acıdım oynanan oyuna ama o kadar. etrafım şampiyonluk koşusunda galatasaraylı olan şimdi kabuğuna çekilmiş onlarca insan ile dolu.

    yani işin özü: protesto mu? protestonun dibini görüyoruz zaten.

    siz zannediyor musunuz ki tff, tbf başkanlardan korktuğu için hakkımızı yemiyordu, o satılmışlar bizden korkarsa hakkımızı yemezler. kamuoyu başkangiller ile olmaz vesselam. biz ile olur ben bu sezon kadar hakkımızın yendiği bi sezon daha hatırlıyorum onda da rahmetli özhan başkan vardı. bu hakkını savunma olayını başkana yüklemek gibi bir yanlış var. benim uykularım kaçıyorsa benim ciğerim yanıyorsa benim ailemde problemler yaşanıyorsa o zaman kusura bakmasın abi kimse galatasarayımın hakkını yiyemez.

    işin özü protesto bence sadace alanı onlara bırakmak. adam zaten kulübü batırmaya yemin etmiş biz de sırtımızı dönelim alanı ona bırakalım diyoruz. yani toplum olarak en güzel yaptığımızı yapıyoruz mücadele etmek yerine bu hırsızlara al klübü tepe tepe kullan batır diyoruz. ben bu dönemde daha fazla sahalarda görünmek gerektiğini düşünüyorum.

    örneğin lig tv için en büyük müşteri mi daha fazla etki yaratır yada küsüp giden defteri kapatmış kitleler mi etki yaratır?

    kardeşlerim çok uzun yazdığım için özür dilerim ama yapacaksak bir şeyler önce sokaklara döküleceğiz. taleplerimizi toparladığımız bir manifestomuz olacak.

    mesela gs üyeliği konusunda benim şöyle bir fikrim var:

    dijital gs üyeliği, çeşitli konularda oy hakkımız ve başkan seçiminde de oy hakkımız olabilmeli oylamalar fiziki değil dijital ortam üzerinden yürütülmeli(bir çeşit seçsis)

    bir örneğini estonyada görebiliyoruz:

    https://en.wikipedia.org/...residency_of_Estonia

    diriliş hareketini bu minvalde genişletiyor olmamız gerekiyor.

    ayrıca bu hareket ile ali güvenç kiraz ve yasin çakmak'ın geleceğin galatasarayı projesi ile birleştirmeliyiz.
  • 36
    galatasaray'a gönül vermiş ve galatasaray'ın başarısının getirdiği mutluluk haricinde bu kulüpten hiç bir menfaati olmayan herkes bu başkan ve yönetimden kurtulmak istiyor. sözde taraftar grubu ultraslan sus pus durumda. açıkcası ben kendi adıma her türlü protestoya, kampanyaya, her ne olursa varım diyorum. eğer bir şeyler bizi bu durumdan kurtaracaksa hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. he yeterli olur mu ? çok zor. ama denemesi bedava.

    #galatasaraydiriliyor
  • 38
    acilen faaliyete geçmesi gereken bir hareket olduğunu düşünüyorum ve bu hareket provoke edilmedikçe sonuna dek destekliyorum. acilen boykotun başlaması gerektiğine inanıyorum. yayıncı kuruluşa üyeliğin iptali ile ilgili gönderilecek faxta #dursunözbekistifa #galatasaraydiriliyor gibi ifadeler kullanılmalıdır. tek bir branşta, tek bir maça dahi gidilmemeli, gs storelar bir süre boş bırakılmalıdır.

    unutmayalım ki güç biziz, kazanacağız.

    #galatasaraydiriliyor
  • 39
    destek olduğum hareket. fakat ben biraz farklı düşünüyorum. şöyle ki, bazen 2 adım ileri gitmek için 1 adım geri gitmek gerekir. galatasaray, fenerbahçe ya da beşiktaş taraftar desteği olmazsa istanbulspor'a dönecek kulüplerdir. bu kulüplerin büyüklüğü tamamen taraftar ilgisinin büyüklüğüyle alakalıdır. dolayısıyla belli bir süre galatasaray'a maddi getirisi olan tüm muslukları taraftar olarak kapatmak, yönetimin aklını başına getirip doğru kararlar almasına mecbur kalması anlamına gelir. ultraslan tayfası zaten kulübe maddi olarak senelerdir hiçbir şey katmadığı gibi aksine para yiyen bir oluşum olduğundan, kulüp yönetiminin eli kolu bağlanacaktır. gerçek taraftarın kim olduğunu ve o taraftar olmazsa ne olacağını göstermek illa ki bir şeyleri değiştirecektir. ama bu iş tamamen galatasaray toplumu biliciyle alakalı. herkesin hemfikir olup aynı tepkiyi göstermesi şart. olur da başarılırsa sonrası çorap söküğü.
  • 40
    sonuna kadar desteklediğim hareket ama ben de çoğu renktaş gibi bir fayda getireceğini düşünmüyorum.

    en fazla yapacağım, bu yönetim gidene kadar galatasaray store'dan bırakın alışveriş yapmayı, önünden bile geçmemek.

    tarihin en tehlikeli galatasaray düşmanlarıyla karşı karşıyayız arkadaşlar.

    dursun özbek ve mehmet özbek, içerde'dir. suyun karşı tarafına çalışan köstebeklerdir. tıpkı sarp yılmaz ve mert karadağ gibi.
  • 41
    galatasaray ölmedi ki dirilsin...
    ama galatasaray şu anda gaflet uykusunda hatta komada.
    konu topun çizgiyi, fileyi ya da çemberi geçmemesi değil, sorun çok daha büyük ve çok boyutlu
    galatasaray'ın mevcudiyeti ve bekası ile ilgili bir bilinmezlik döneminin eşiğindeyiz.
    pek de uzun sürmeyecek bu dönemin sonunda sportif a.ş'yi katarlı, çinli, kazak, rus biri alır diye umanlar var, o da kolay değil çünkü burası italya değil, fransa değil, ingiltere hiç değil
    ne spor kültürü, ne kişi başına düşen gsmh, ne uluslararası etkinlik alanı.. hiçbiri aklı başında bir yatırımcı için özendirici değil.
    iktidar partisinin ya da r.t. erdoğan'ın ricasıyla falan olacağını düşünenler de var. ne öyle bir çözüm bizim için doğrudur, ne de hayırlı bir neticesi olur.
    elden ele gezen güle dönmek var işin sonunda.
    o yüzden mevcut durumu iyi anlamak gerekiyor, elimizdeki sorun yumağını üçe ayıralım

    a) idari konular

    galatasaray'da yönetim kurulları ekip ya da takım olma iddiasıyla kurulmuyor. kimin kaç oyu var, hangi isim daha popüler gibi saçma sapan bir siyasi seçim süreci mevcut.
    dolayısıyla seçilenler ilk yönetim kurulu masasında tanışıyor. başkan bu 15 adamdan bir takım yaratmayı başarırsa, işler de iyi giderse başarı geliyor yoksa birbirlerini yiyorlar.
    bölünüyorlar.
    duruma göre balıklar karıncaları ya da karıncalar balıkları yiyor, olan galatasaray'a oluyor.
    böyle olunca dışarı haber sızıyor, kulüp el altından iş bitirme avantajını yitiriyor, kulüp içi muhalefet kifayetsiz olsa da topal ördek olan yönetimlere ha babam vuruyor.
    galatasaray dışarıdan ali baba'nın çiftliği gibi görününce itibarı sarsılıyor, kudreti sınırlanıyor ve moraller dibe vuruyor.
    böyle olunca sponsorlar tereddüt yaşıyor, satış-pazarlama gelirleri düşüyor, seyirci azalıyor, federasyonlarda kulübün etkisi yok oluyor.
    yönetimler paniğe kapılınca yalan söylüyor, sözde bağımsız taraftar gruplarını satın almaya çalışıyor, eşe dosta kulüpte iş ayarlamaya kalkıyor.
    zincirleme reaksiyonu durdurmak için yapılacak hamle, hariçten gazel okumak gibi görünse de, kulüp içinde kafası çalışan / meselelere hakim ama iktidar olamamış gruplara "kendi aranızda birbirinize laf sokmaktan vazgeçin, bir araya gelin, 15 kişilik takımınızla en az 1 sene boyunca çalışın" mesajını ulaştırmaktır.
    yönetim kurulu içeride takım, dışarıda aile görüntüsü verirse, birbirini satmazsa, stratejik düşünüp plan dahilinde hareket edecek refleksi seçilmeden evvel kazanırsa kısacası dersini çalışıp gelmişse çok şey değil "h e r ş e y" değişecektir.

    b) mali konular

    galatasaray spor kulübü'nün mali durumu herhangi bir avrupalı spor adamına izah edilemeyecek kadar akıl dışı boyutlarda, en zorlu savaş burada verilmeli.
    uefa diyor ki kulüplere, üç mali yılda maksimum 30 milyon euro zarar edebilirsin. kaldı ki bu çıta daha da aşağıya inecek.
    biz polat, aysal, yarsuvat, özbek sürekli zarar eden bir futbol şirketine sahibiz.
    sportif a.ş. 9 ayda 240 milyon tl zarar ettiğini açıklıyor, utanmadan kur farkı falan diye geçiştirmeye çalışıyorlar.
    uefa üç yılda 30 milyon euro demiş, sen 9 ayda bunun iki katı zarar yapmışsın. bunu bilimsel & finansal falan açıklamak imkansız
    galatasaray spor kulübü derneği (profesyonel futbol hariç) 600 milyon tl'nin üzerinde borç yapmış.
    2016'da yelken şubesi dışında bütçesini tutturabilen yok, bütçe disiplini hiç yok.
    6-7 yıl önce riva satılır borçlar ödenir derken, bugün riva + florya yetmiyor.
    otel inadı ölü yatırım, adayı nakde çevirmek şu an imkansız, beyoğlu'ndaki kulüp binası zaten para etmez.
    amatör branşlara sponsor bulunamıyor çünkü galatasaray sponsor aramayı bilmiyor, bulduklarına da adil davranmıyor.
    transferlerde şaibe iddiaları bitmiyor. futbolda 65 milyon euro yıllık gideri olan takım kuruyorsun, 10 milyon euro tadında top oynamıyor.
    başarıda süreklilik ve bu başarıyı paraya çevirmek ama aynı zamanda giderleri kısmak gerekiyor.
    sadece şapkadan tavşan çıkarmak değil, bunu ip üzerinde yürürken yapmak gerekiyor.
    galatasaray'ın üyesinden, taraftarından, iş ortaklarından destek alması için önce mali disiplin sağlaması, rakamlara hakim olması ve katakulli çevirmeyi bırakması gerekiyor.
    öte yandan spk, maliye, vergi cezaları, faiz yükü sürekli sıkıştırıyor.
    burada yeni oluşması umulan temiz yönetime, seçilmeyi başarırsanız ama 10 tl bileklik ama 5000 tl vip koltuk arkanızdayız mesajı vermek şart.
    hiçbir banka hepimizin toplamından çok kaynak sağlayamaz galatasaray'a

    c) sportif konular

    başarıyı ithal edecek modeli hızla terk etmemiz lazım. dursun özbek'e "bize ibrahimovic'i al" diye dilenen taraftarın, zlatan'ın ancak imzalı formasını alabileceğimizi anlaması gerekiyor.
    sorgulamamız / talep etmemiz gereken konu şu: biz neden sporcu ye-tiş-ti-re-mi-yo-ruz arkadaş ???
    niye florya'dan futbolcu çıkmıyor?
    bruno fitipaldo kadar oynayacak oyun kurucu neden bizde yetişmiyor ?
    sutopu takımında yabancı oynatmak zorunda mıyız ?
    altyapı antrenörleri mi yetersiz, idman imkanları mı kısıtlı onu sorgulamalıyız
    12-16 yaşında olup türkiye'nin en yetenekli, parlak gençlerini acaba galatasaray olarak çekebiliyor muyuz ona bakmak lazım

    ikinci konu, yarışmacı takımların nasıl yönetildiği
    hamzaoğlu - denizli - riekerink - tudor dörtlüsünü iki yılda harcarsan başarı şansın %0,1
    ergin ataman gibi tartışmasız becerikli bir adamı taraftarın önüne atarsan, şube yöneticin hocasına selam vermezse başarı şansın %0,01
    mesela kadın voleybol takımı niye başarılı iyi analiz etmek lazım
    şube yöneticileri değişse de, plan hemen hemen aynı. genç yaşta yetenekli kızlar takıma kazandırılmış. ataman güneyligil hoca önce üç sezon yardımcı coach idi, sonra kendisine itimat edildi, başarılı gidiyor. 1981 doğumlu hoca ve kendini aşacak işlerin eşiğinde izlenimi veriyor.
    ana fikir: plan - sebat - istikrar - ölçülebilir performans artışı - başarı

    burada bize düşen planı sorgulamak, istikrar talep etmek, rüzgara göre kıçı başı oynayanları eleştirmek, türk veya yabancı doğru kriterlere göre seçilmiş genç sporcuların parçalı forma giymesini talep etmek.
    oyuncunun sadece ismi-ratingi yetmez, kariyerine, spesifik özelliklerine, karakterine odaklanmamız gerekiyor.
    drogba yaşlı dediler ama winner karakterdi. kewell sakat dediler ama gün geldi stopere geçti, "ben buradayım" dedi.
    elmander insanlık abidesiydi, takım arkadaşlarının saygısını kazandı.
    muslera sadece refleksleriyle değil güler yüzüyle kalpleri kazandı.
    ama stephan lasme (gabon aslanı) marihuana sevdası yüzünden bizi yaktı. semih kaya kardeşimiz dedik, sahada ellerini iki yana açıp "bana ne" havası verdiğinde hevesimiz kaçtı.
    kimisi takımda kavga çıkardı, kimisi takım arkadaşlarını basına gammazladı, kimisi sakatım dedi idmana çıkmadı, kimisi noel öncesi kırmızı kart görüverdi.
    tüm sporculara "burası galatasaray, sizi büyütür, size ekmek verir ama siz parçalıya layık olamazsanız kapının önüne konursunuz" mesajı net verilmelidir.
    ve bu yönetimlerin ve yönetimlerin seçeceği dirayetli hocaların işidir.

    uyanış, silkiniş ve yükselişin ilk notaları bunlar olmalı ve uzun bir senfonidir galatasaray
  • 42
    daha önce şunu yazmıştım. (bkz: #2134658)

    hala protesto ya da boykot ile dursun aydın özbek denilen kuklanın veya gelecekteki türevlerinin devrilebileceğini düşünüyorsak, daha problemi tanımlama aşamasında sorunlarımız var demektir.

    quakerboy 17 nisan sabahı şu entry'i girmişti ve ilgili entry sanırım gündemin de etkisiyle arada kaynamıştı. (bkz: #2149227) sanırım durum daha kısa ve açık özetlenemezdi.

    arkadaşlar, isterseniz adamı arayıp her gün sülalesine sövün, isterseniz otelini basıp işgal edin, bu adam o koltuğu bırakmayacak, daha doğrusu bırakamayacak. çünkü taraftardan, protestodan, para, pul, itibar ve hatta onurunu, gururunu kaybetmekten daha çok korktuğu bir zat var bu ülkede. o zat, "tamam kardeş, sen misyonunu tamamladın, çekil kenara" demediği sürece orada duracak. kulüp batmış, küme düşmüş, para kazanmış, kazanmamış, sportif başarı gelmiş veya gelmemiş bu vasıfsızın umrunda mı sanıyorsunuz?

    çabanızı takdir ediyorum ancak yapılan havanda su dövmekten başka birşey değil. ne yazık ki, o tren 16 nisan 2017'de kaçtı.

    bu vesileyle trenin kaçmasına bireysel olarak katkıda bulunan ve hala utanmadan galatasaray taraftarıyım diye gezebilen muhteremleri de sevgiyle(!) anıyorum.
  • 44
    dursun özbek denen zavallı 2018 mayıs'a kadar hiçbir yere gitmeyecek arkadaşlar. otelinin önünde kendimizi yaksak da, galatasaray küme düşse de bir yere gitmeyecek. gurur sahibi biri olsa grosskreutz rezaletinden sonra giderdi zaten. bu adam lisenin ona biçtiği görev süresi olan 2018 mayıs'a kadar o koltukta oturacak.

    çünkü lisenin gayrimenkulleri değerlendirmek için devletle masaya oturacak ve liselilerin sözünden çıkmayacak bir adama ihtiyacı vardı. ünal aysal'a vermedikleri izni bu yüzden dursun'a verdiler. şu anda ne lise dursun'un harcanmasına göz yumar, ne de devlet. adnan polat'ı çiğ çiğ yiyen kongre dursun'un bütün rezilliklerine ve yalakalığına sessiz kaldı, üstüne de ibra kararı verdi. sebebini tahmin etmek zor değil.

    bu rezilliği bir sene daha çekeceğiz. çok üzgünüm, kahroluyorum ama durum bu maalesef.
  • 45
    işimiz çok zor... galatasaray'ı sportif olarak bitirme ve mal varlıklarına el koyma projesi kapsamında dursun aydın özbek zihniyeti aynen makarna ve kömür örneğinde olduğu gibi bedava bilet ve sucuk ekmeğe tamah eden kendi kul köle tebaasını yaratmış, tabir-i caizse tribünleri ite çakala emanet etmiştir.

    boykotun, sanal tepkinin ya da sessiz direnişin çok büyük bir ses getirmese de etkili olacağı kanaatindeyim. lig tv almayız, boş tribünlere oynasınlar anasını satayım umrum olmaz. samimi diyorum şerefimizle küme düşsek bile gocunmam, yeter ki şu şerefsizler bir şekilde kulüpten temizlensinler. kurucumuz ali sami yen felsefemizi türk olmayan takımları yenmek diye belirlemiş olsa da sevinmek için sevmedik, başarılara kanmadık biz. gerçek taraftar olarak kalbimizle bağlandık. hep denildiği gibi de sokakta maç yapsa kaldırımdan yine destekleriz.

    mümkün olsa tribünü ağzına kadar doldurup bakın samimi diyorum istifa falan da değil malum kişiye 90 dk. boyunca hep bir ağızdan ana bacı sövsek inanır mısınız dünyanın en etkili yöntemi olur fakat işin etik, imaj ve organize olma vs. gibi kısımları bizi çok zorlar. bir de üzerine sucukçu tayfa üzerilerine salınır, karpuz gibi ikiye bölünürüz...

    biz gariban galatasaray sözlük yazarları olarak daha büyük bir eylem planı için ancak domino etkisi yaratabiliriz fakat bu işin ortası yok bence. ya gandhi gibi sessiz savaşın dibine vurmalıyız, ya da balataları sıyırıp başkanın dibine vurmalıyız... bu iş başka türlü olmayacak.
  • 47
    şu başlık altında olumlu ya da olumsuz yazılanlar bile beni ümitlendiriyor. gerçekten galatasaray'ı mutlu olmak için değil de değerleri, kültürü için sevenler bu kulübü diriltebilir. çeşitli organizasyon şekillerinden ve tepki tarzlarından bahsediliyor. bence boykot gibi bir tepki çok etkili olmayacaktır. en yakın örneği karşı yakada. aziz yıldırım'a taraftarlar arasında oldukça tepki var. statları çoğu maç boş. adamların basketbol takımı şu an lokomotif görevi görüyor ve bu takımın başarıları sayesinde bir çok şeyin üstü kapanabiliyor. ancak adam senelerdir başlarında ve ali koç gibi isimler konuşulmasına rağmen isterse daha bir on sene daha kalacak gibi. bu nedenle bu tarz pasif tepkilerin dursun aydın özbek yönetimi ve işlevsiz genel kurul üyelerinde ufak çaplı bir rahatsızlık yaratsa da sonuca gidebileceğinden emin değilim. çünkü taraftardan gelen para muslukları kısılsa bile başka yerlerden yine ceplerini dolduruyorlar. bence daha aktif yöntemler kurtuluş yolunu açabilir. demek istediğim somut bir şeyler ortaya koymak. mesela bir maçta kapalı tribünde tam şeref tribünün karşısında bir pankart açmak, mesela çok zor biliyorum ama bir şekilde organize olup maç boyu yönetim istifa diye salonu ya da stadı inletmek, mesela istiklal caddesi'nde galatasaray lisesi'ne kadar bir yürüyüş düzenleyip basın açıklaması okumak, mesela bir site kurup ultraslan dışında kalan taraftar guruplarını bir çatı altında toplamak ve buradan daha büyük kitlelere ulaşmak vb. bunların bir kısmına götünüzle gülebilirsiniz ya da mantıklı da diyebilirsiniz. önemi yok. önemli olan hepimizin birer fikir ortaya koyup bir şeyler inşa etmemiz. ufak ufak bu inşa sayesinde eski günlere dönmek için yolumuzu bulabiliriz.

    ne kadar duygularımızla bu tarz şeyler düşünüp yazıyor olsak da aklın ve mantığın yolunu terk etmeden galatasaray'ı güzel günlere çıkarabiliriz. hepimiz nefret ve hüzün doluyuz şu günlerde. bunu çeşitli çözüm yollarına kanalize edersek el birliğiyle ortaya bir şeyler çıkarabiliriz. bu nedenle nasıl bir fikriniz olursa olsun buradan paylaşın. saçma olduğunu düşünseniz de fark etmez. gerekirse bebek adımlarıyla ilerler büyütürüz bu hareketi. ama hemen son bulmaması için olabildiğince fikre, düşünceye ihtiyacımız var.

    #galatasaraydiriliyor
  • 48
    galatasaray sözlük yazarlarının uğraşılarının onda biri galatasaray üyelerinin onda birinde olsa galatasaray markası uçmuştu. ama genel kurul denilen ortam öyle ilgisiz tiplerden oluşuyor ki, bela okutuyor insana.

    sonuna kadar desteklediğim, içeriğiyle alakalı kişisel olarak üzerime düşen bir misyon olduğu vakit eyleme geçmeye hazır olduğum hareket. hatta bugün öğle yemeğinde şirketteki ultraslan'cı tayfaya bu başlıkta yazılanları teker teker aktararak kendi çapımda işe başlıyorum. trakya bende gençler.
  • 49
    başlığa yazmaya değer bulan tüm yazar arkadaşlara öncelikle içten teşekkür ederim.

    dün mocuishle ile konuşurken artık bir şeyler yapma düşüncesi ve bunu sözlükten oluşturma hedefi gerçekten meyvesini vermiş gibi görünüyor. emin olun, her birinizin yazdığı entry'yi okudum. sonuna kadar destek vermeye hazır olan kardeşimin entrysini de bir şey çıkmaz diyen kardeşimin entrysini de.

    sonuçta bu başlığın amacı galatasaray'ın geleceği, kurtuluşu. bir çok arkadaşımız yasin çakmak ve ali güvenç kiraz'ın geleceğin galatasarayı projesini okumuş, değerlendirmiş olduğunu bilmek de güzel. ancak, suya atılan bir taş ilk olarak en büyük dalgayı oluşturmaz. küçük bir dalga, giderek büyür ve mesafesine göre büyük bir dalga olarak kıyıya vurur. biz de bu taşın meydana getirdiği etki ile hareket etmeliyiz bence. şöyle ki;

    bu başlıkta insanları bir araya getirmeye çalışma amacımız aslında sadece değişmesini istediğimiz şeyler için birlikte hareket ederek, birlikte sonuçlara ulaşmak isteği. yazdığım diğer entryde bahsettiğim gibi, galatasaray'ın esas gücü taraftar yani sen, ben, biz. ve bu güç artık bazı güç sahiplerinden bağımsız olarak harekete geçmediği sürece ne bizi dinleyen olur, ne duyan olur, ne de ilgilenen olur.

    sosyal medyada daha önce belirli sayfalar etkinlikler düzenlemeye çalıştı ancak beklenildiği gibi kolay bir durum değil bu doğal olarak. çünkü klavyenin arkasında kimin ne gibi bir destek verdiğini kestirmek çok kolay değil. mesela galatasaray taraftara açılsın şeklinde bir imza kampanyası yapılmıştı, hani taner aşkın'ın "fanları kontrol altına almalıyız" açıklamasına neden olacak şekilde dalga dalga büyüyen. 73.823 destekçi vardı change.org üzerinden yapılan kampanyada. konu ciddi anlamda ilgi görünce lisenin önünde protesto hedeflenmişti ancak katılım o kadar düşüktü ki hatta bazı hesaplar ana taraftar grubunun gücünden ve oradaki insanlara müdahale edebileceğini düşündüğünden gitmedi ve gidilmemesi çağrısı yaptı. sonuç? etki sıfır. taner aşkın'ın konuşması dışında hiç bir şey elde edilemedi.

    evet, sosyal medya platformları günümüzün en etkili iletişim aracı. yaptığınız kampanya doğru hedef kitle ile dijital ortamda ciddi ses getirebilir. ancak, siz bu dijital ortamın gücünü fiziki güce çeviremediğiniz sürece herhangi bir başarı da elde edemezsiniz. edemediğiniz gibi bu sefer güç sahiplerinin "bak işte bunlar bu kadar ancak oturduğu yerden yazarlar" söylemlerine maruz kalırsınız.

    bizim yapmamız gereken ise öncelikle dijital ortamda sayıyı belirleyip sonra bu sayı üzerinden fiziki güce farklı şekillerde nasıl dönüştürüp neler yapabilip yapamayacağımızın değerlendirilmesi. elbette yapılması gerekenler ortada. sıralayacak olursak;

    1 - dursun aydın özbek yönetiminin istifaya zorlanması.
    2 - taraftar gruplarından kurtularak sadece galatasaray taraftarı düşüncesinin insanlara aşılanması.
    3 - tüzükte gerekli değişiklikleri sağlayabilmek ve taraftarın da kulübe üye olmasının önünün açılmasının sağlanması.
    4 - galatasaray'ı kendi oyuncağı gibi kullanan derin galatasaray denilen yapının ve liseci düşünce hegemonyasının çökertilmesi.

    kolaydan zora doğru gittim illa ki bu sıralama olması gerekli değil ancak bu sıralamada gidilmesi daha da güçlenerek büyüyen bir ekibi ortaya getirecektir doğal olarak.

    çıkılan yol basit bir yol değil, bunun hepimiz farkındayız. ancak, en zorlu yolların aşılması bile bir adımın atılmasıyla başlar.

    1. adımı harekete geçirmek için aklınızda olan her fikri dinlemeye, değerlendirmeye ve uygulamaya sonuna kadar hazırım. dileyen arkadaşlar yeşillendirebilir mesaj kutumu.

    galatasaray bizim.
    galatasaray biziz.
    #galatasaraydiriliyor
  • 50
    yazılanları okudum, herkes iyi niyetli ve galatasaray'ı nasıl kaldırabilirizi düşünüyor buna eminim ama yazılan çözümlerin yüzeysel olduğunu düşünüyorum. naçizane ön görülerim;

    1. galatasaray'ı 1000 kişinin oy kullandığı yaşlılar heyetinin elinden almamız lazım yoksa birilerinin arka bahçesi olmaya devam edecek klüp. çok özür dileyerek bu cümleyi tekrar ediyorum, beni rahatsız ediyor ama söylemeliyim. şuan galatasaray, bir grubun, bir güruhun kontrolünde ve kendi oyuncakları gibi oynuyorlar. öncelikle kulübü kulübün gerçek sahipleri olan galatasaray taraftarına açmak gerekiyor. bunu yaparken yine belli kriterler koyulsun ama akılcı olsun.

    2. galatasaray taraftarı olarak yeni bir platform kurulsun. buradan şimdi bu kadar yazar varken istekliyken. herkesin belli başlı bilgilerini toplayalım. isim soyisim yaş meslek vb. ve bu oluşumun startını verelim.

    peki bu oluşum ne yapsın?
    bu oluşumun bir yönetimi olsun, bu yönetimin altında 9-10 alt grup olsun ve galatasaray'a faydalı her türlü faaliyeti yapmaya çalışsın. nedir bu alt gruplar? örneğin;

    a. tt arena
    b. pazarlama
    c. finans ya da fund raising
    d. amatör branşlar
    e. denetleme
    vb.

    peki ne yapsın bu alt gruplar?

    tt arena alt grubu, tt arenanın iyileştirilmesi çalışmalarına katılsın, metro sorunu varsa yönetime baskı yapsın floryaya ziyaretlerde bulunsun, randevu talep etsin, belediye ye gidip görüşsün, bu sorunun neden halledilmediğinin takipçisi olsun, platform yönetimine bunu raporlasın. taraftar gelmiyorsa nedenlerine baksın, nasıl daha fazla taraftar gelebileceği ile ilgili projeler üretsin vb.

    pazarlama; gsstore u nasıl daha iyi yerlere getirebilir proje üretsin, diğer kulüplerin ürün gamlarına bakıp gsstore yetkilileriyle ürün gamının genişletilmesiyle ilgili toplantılar yapsın, bu platformu galatasaray taraftarlarının sahiplenebilmesi için projeler üretsin, sosyal medya ayağını yönetsin, broşürler bastırsın tt arena grubuyla maçtan önce flyerlar dağıtılsın, galatasaray'ın marka değerini yükseltecek projeler yaratsın vb.

    finans; mali genel kurula temsilci yollasın, galatasaray'ı denetlesin demek istemiyorum tabi ki ama en azından gelir gider tablolarını okuyup yorumlayıp galatasaray taraftarını aydınlatsın (bkz: galatasaray'da hırsız var), bu platformun çalışabilir olması için fon yaratmaya çalışsın, bu fon için galatasaraylı iş adamlarıyla görüşsün, taraftarların yaptığı veya yapacağı desteklerin çalışmalarını yürütsün, aynı şekilde galatasaray'a maddi olarak güç katabilecek projeler yaratıp yönetimle görüşsün vb. ( http://www.webaslan.com/...i-donemSXHBQ55982SXQ bu projenin çok daha kapsamlısını 4 arkadaş üniversitede geliştirmiştik, tabi şuan ki passolig vb. nemalanan yerler olduğu için olmayacaktır. yani bu söylediğim şeyler ütopik değil.)

    amatör branşları ismindende tahmin edebilirsiniz.

    denetleme her platformun olması gerektiği gibi bu platformda şeffaf olmalı, güven üzerine inşa edilmeli ve demokratik bir platform olmalı. hepinizin bildiği üzere '' fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'' olmalı. denetleme mekanizması platformun kendi kendini denetlemesi manasında bir iç denetim ve yaptırımlar anlamına gelmektedir.

    işin özü galatasaray sevdalısı kardeşlerim kendi içimizde organize olamazsak ne yaptırımımız olabilir. olamaz bence.

    3. lobi faaliyetleri;

    sözlükte iyi kötü herkesin galatasaraylı bir çevresi var, sesleri yükseltirsek, erken seçim istenmesini sağlayabiliriz. bu medya aracılığıyla olur, sosyal medya aracılığıyla olur, sesimiz olabilecek bir kongre üyesi aracılığıyla olur artık bilemiyorum.

    ilk aklıma gelenler bunlar, mocuishle kardeşime de attığı mesaj için teşekkür ederim. herkese galatasaraylı günler dilerim.

    edit: işte olduğum için biraz hızlı yazmışım bazı cümleler düşük ve havada kalmış, mesai sonrası düzenleyeceğim tekrar bu entry i.
App Store'dan indirin Google Play'den alın