• 1
    2 yılda bizi 20 sene geriye götüren bir anlayışla karşı karşıyayız. (bkz: dursun aydın özbek yönetimi)

    galatasaray'ın geleceği dediğimiz riva ve florya arazilerinin değerinin çok azında rakamlara hiç edildiği günlerdeyiz.

    metrosu çalışmayan stada, 40.000 bin kombine alan taraftardan, kimsenin maçlara gitmediği bir döneme geldik.

    forma satışının rekor kırdığı yıllardan, kampanya üstüne kampanya yapılan ama ürünlerin satılmadığı günlere geldik.

    her maçta her derbide favori olan ve kazanan, kupalara ambargo koyan takımdan 5 sene sonra kupa kazanamayacağı için formasından türk bayrağının çıkacağı bir takım haline geldik.

    takımın iskeletinin hala 5 sene önceki başkanın aldığı oyunculardan kurulu, o oyuncuların gitmesiyle oluşan boşluğun dolmadığı ve transferlerde komisyonların döndüğü, pis kokuların geldiği bir döneme geldik.

    başkanın akrabalarının kulüpte görev aldığı, yeğenlerin futbolcu seçtiği, beşiktaşlı olan eşlerin galatasaray sk üyesi yapıldığı günlere geldik.

    çok daha acısı ise galatasaray'ın haklarını koruyamayan, tff, tbf gibi kurumlarda ya da medya üzerinde hiçbir etkisi olmayan, ezik, temsil gücünden uzak, taraftarın utanacağı şeyler yapan, yalancı, vizyonsuz ve galatasaray sk başkanlığı ve yönetimi makamını dolduramayan insanların görevde olduğu bir döneme geldik.

    25 mart 2017 galatasaray mali genel kurul toplantısı gösterdi ki galatasaray genel kurul üyelerinin çoğunluğu bu kulübü bizim gibi sevip sahiplenmiyor, dert etmiyor, uykuları kaçmıyor.

    yine şu 2 sene bize gösterdi ki galatasaray taraftarının sözde en büyük oluşumu olan ultraslan da mottolarına ihanet ederek felsefelerine "armanın değil rantın peşinde adanmış hayatlar" olarak devam ediyorlar.

    bizim gibi fikri hür vicdanı hür galatasaray taraftarlarının artık bu duruma son verip, göz göre göre küçülen, günden güne eriyen çocukluk aşklarına sahip çıkması gerekmektedir.

    bunun için hep birlikte hareket edip, hep birlikte tepki göstermemizin zamanı gelmiştir. unutulmasın ki biz bir aileyiz kenetlendikçe daha da büyüyen...

    bu sebeple önce sözlük içinde bu başlık altında konuşup tartışarak, sonrasında sosyal medyadaki bağımsız taraftar hesaplarının da desteğiyle genel kurul üyelerine, medyaya ulaşıp çığ gibi büyüyerek, boykotla, organizasyonlarla sesimizi duyurmalı galatasaray'ın iç dinamiklerinin harekete geçmesini sağlamalıyız.

    bu düzen, bu yönetim devam ettiği sürece 2017-2018 sezonu başlamadan biter. stada gitmeyen, inancını yitirmiş taraftarların olduğu, camianın bölündüğü zamanlarda bizden bir halt olmaz.

    şu anda bile bir sürü insan bunlar olduğu sürece, galatasaray'ı takibi bıraktığını, maçlara artık gitmeyeceğini söylüyor. stada giden adamı bir kere oradan koparırsanız, geri dönüşü çok zor olur.

    yavaş yavaş bizi tepki veremez ve pasifize hale getiren bu kişilere artık dur deme zamanı gelmiştir.

    bugün dur demezsek yarın çok geç olacak!

    #galatasaraydiriliyor

    ekleme: yeni açtığımız twitter hesabımız @gsdiriliyor twitter organizasyonlarımızı buradan yürüteceğiz bilgilerinize.

    (bkz: galatasaray diriliyor/#2153305)
  • 42
    daha önce şunu yazmıştım. (bkz: #2134658)

    hala protesto ya da boykot ile dursun aydın özbek denilen kuklanın veya gelecekteki türevlerinin devrilebileceğini düşünüyorsak, daha problemi tanımlama aşamasında sorunlarımız var demektir.

    quakerboy 17 nisan sabahı şu entry'i girmişti ve ilgili entry sanırım gündemin de etkisiyle arada kaynamıştı. (bkz: #2149227) sanırım durum daha kısa ve açık özetlenemezdi.

    arkadaşlar, isterseniz adamı arayıp her gün sülalesine sövün, isterseniz otelini basıp işgal edin, bu adam o koltuğu bırakmayacak, daha doğrusu bırakamayacak. çünkü taraftardan, protestodan, para, pul, itibar ve hatta onurunu, gururunu kaybetmekten daha çok korktuğu bir zat var bu ülkede. o zat, "tamam kardeş, sen misyonunu tamamladın, çekil kenara" demediği sürece orada duracak. kulüp batmış, küme düşmüş, para kazanmış, kazanmamış, sportif başarı gelmiş veya gelmemiş bu vasıfsızın umrunda mı sanıyorsunuz?

    çabanızı takdir ediyorum ancak yapılan havanda su dövmekten başka birşey değil. ne yazık ki, o tren 16 nisan 2017'de kaçtı.

    bu vesileyle trenin kaçmasına bireysel olarak katkıda bulunan ve hala utanmadan galatasaray taraftarıyım diye gezebilen muhteremleri de sevgiyle(!) anıyorum.
  • 84
    belli ki dursun aydın özbek üzerindeki baskı iyiden iyiye artmış. okların futbol takımına dönmesini istiyor ve hoca-oyuncu savaşından sonra taraftarın gazının biraz alınacağını düşünüyor. burada bile insanlar tudorcu-sneijderci diye bölünmeye başladı.

    arkadaşlar mevzumuz 2 yılda 5 hoca değiştiren, sayısız transfer hatası yapan, derbi kazanamayan, oyuncular ile hocaları bir arada tutamayan ve bunların dışında kulübü temsil edemediği gibi maddi manevi değerlerini de hiç eden dursun aydın özbek yönetimidir.

    enerjinizi ve sinerjinizi buraya çevirin, basının manipülasyonlarına alet olmayın.

    dursun aydın özbek gitmeden galatasaray'ın kurtulma şansı yok!
  • 49
    başlığa yazmaya değer bulan tüm yazar arkadaşlara öncelikle içten teşekkür ederim.

    dün mocuishle ile konuşurken artık bir şeyler yapma düşüncesi ve bunu sözlükten oluşturma hedefi gerçekten meyvesini vermiş gibi görünüyor. emin olun, her birinizin yazdığı entry'yi okudum. sonuna kadar destek vermeye hazır olan kardeşimin entrysini de bir şey çıkmaz diyen kardeşimin entrysini de.

    sonuçta bu başlığın amacı galatasaray'ın geleceği, kurtuluşu. bir çok arkadaşımız yasin çakmak ve ali güvenç kiraz'ın geleceğin galatasarayı projesini okumuş, değerlendirmiş olduğunu bilmek de güzel. ancak, suya atılan bir taş ilk olarak en büyük dalgayı oluşturmaz. küçük bir dalga, giderek büyür ve mesafesine göre büyük bir dalga olarak kıyıya vurur. biz de bu taşın meydana getirdiği etki ile hareket etmeliyiz bence. şöyle ki;

    bu başlıkta insanları bir araya getirmeye çalışma amacımız aslında sadece değişmesini istediğimiz şeyler için birlikte hareket ederek, birlikte sonuçlara ulaşmak isteği. yazdığım diğer entryde bahsettiğim gibi, galatasaray'ın esas gücü taraftar yani sen, ben, biz. ve bu güç artık bazı güç sahiplerinden bağımsız olarak harekete geçmediği sürece ne bizi dinleyen olur, ne duyan olur, ne de ilgilenen olur.

    sosyal medyada daha önce belirli sayfalar etkinlikler düzenlemeye çalıştı ancak beklenildiği gibi kolay bir durum değil bu doğal olarak. çünkü klavyenin arkasında kimin ne gibi bir destek verdiğini kestirmek çok kolay değil. mesela galatasaray taraftara açılsın şeklinde bir imza kampanyası yapılmıştı, hani taner aşkın'ın "fanları kontrol altına almalıyız" açıklamasına neden olacak şekilde dalga dalga büyüyen. 73.823 destekçi vardı change.org üzerinden yapılan kampanyada. konu ciddi anlamda ilgi görünce lisenin önünde protesto hedeflenmişti ancak katılım o kadar düşüktü ki hatta bazı hesaplar ana taraftar grubunun gücünden ve oradaki insanlara müdahale edebileceğini düşündüğünden gitmedi ve gidilmemesi çağrısı yaptı. sonuç? etki sıfır. taner aşkın'ın konuşması dışında hiç bir şey elde edilemedi.

    evet, sosyal medya platformları günümüzün en etkili iletişim aracı. yaptığınız kampanya doğru hedef kitle ile dijital ortamda ciddi ses getirebilir. ancak, siz bu dijital ortamın gücünü fiziki güce çeviremediğiniz sürece herhangi bir başarı da elde edemezsiniz. edemediğiniz gibi bu sefer güç sahiplerinin "bak işte bunlar bu kadar ancak oturduğu yerden yazarlar" söylemlerine maruz kalırsınız.

    bizim yapmamız gereken ise öncelikle dijital ortamda sayıyı belirleyip sonra bu sayı üzerinden fiziki güce farklı şekillerde nasıl dönüştürüp neler yapabilip yapamayacağımızın değerlendirilmesi. elbette yapılması gerekenler ortada. sıralayacak olursak;

    1 - dursun aydın özbek yönetiminin istifaya zorlanması.
    2 - taraftar gruplarından kurtularak sadece galatasaray taraftarı düşüncesinin insanlara aşılanması.
    3 - tüzükte gerekli değişiklikleri sağlayabilmek ve taraftarın da kulübe üye olmasının önünün açılmasının sağlanması.
    4 - galatasaray'ı kendi oyuncağı gibi kullanan derin galatasaray denilen yapının ve liseci düşünce hegemonyasının çökertilmesi.

    kolaydan zora doğru gittim illa ki bu sıralama olması gerekli değil ancak bu sıralamada gidilmesi daha da güçlenerek büyüyen bir ekibi ortaya getirecektir doğal olarak.

    çıkılan yol basit bir yol değil, bunun hepimiz farkındayız. ancak, en zorlu yolların aşılması bile bir adımın atılmasıyla başlar.

    1. adımı harekete geçirmek için aklınızda olan her fikri dinlemeye, değerlendirmeye ve uygulamaya sonuna kadar hazırım. dileyen arkadaşlar yeşillendirebilir mesaj kutumu.

    galatasaray bizim.
    galatasaray biziz.
    #galatasaraydiriliyor
  • 44
    dursun özbek denen zavallı 2018 mayıs'a kadar hiçbir yere gitmeyecek arkadaşlar. otelinin önünde kendimizi yaksak da, galatasaray küme düşse de bir yere gitmeyecek. gurur sahibi biri olsa grosskreutz rezaletinden sonra giderdi zaten. bu adam lisenin ona biçtiği görev süresi olan 2018 mayıs'a kadar o koltukta oturacak.

    çünkü lisenin gayrimenkulleri değerlendirmek için devletle masaya oturacak ve liselilerin sözünden çıkmayacak bir adama ihtiyacı vardı. ünal aysal'a vermedikleri izni bu yüzden dursun'a verdiler. şu anda ne lise dursun'un harcanmasına göz yumar, ne de devlet. adnan polat'ı çiğ çiğ yiyen kongre dursun'un bütün rezilliklerine ve yalakalığına sessiz kaldı, üstüne de ibra kararı verdi. sebebini tahmin etmek zor değil.

    bu rezilliği bir sene daha çekeceğiz. çok üzgünüm, kahroluyorum ama durum bu maalesef.
  • 45
    işimiz çok zor... galatasaray'ı sportif olarak bitirme ve mal varlıklarına el koyma projesi kapsamında dursun aydın özbek zihniyeti aynen makarna ve kömür örneğinde olduğu gibi bedava bilet ve sucuk ekmeğe tamah eden kendi kul köle tebaasını yaratmış, tabir-i caizse tribünleri ite çakala emanet etmiştir.

    boykotun, sanal tepkinin ya da sessiz direnişin çok büyük bir ses getirmese de etkili olacağı kanaatindeyim. lig tv almayız, boş tribünlere oynasınlar anasını satayım umrum olmaz. samimi diyorum şerefimizle küme düşsek bile gocunmam, yeter ki şu şerefsizler bir şekilde kulüpten temizlensinler. kurucumuz ali sami yen felsefemizi türk olmayan takımları yenmek diye belirlemiş olsa da sevinmek için sevmedik, başarılara kanmadık biz. gerçek taraftar olarak kalbimizle bağlandık. hep denildiği gibi de sokakta maç yapsa kaldırımdan yine destekleriz.

    mümkün olsa tribünü ağzına kadar doldurup bakın samimi diyorum istifa falan da değil malum kişiye 90 dk. boyunca hep bir ağızdan ana bacı sövsek inanır mısınız dünyanın en etkili yöntemi olur fakat işin etik, imaj ve organize olma vs. gibi kısımları bizi çok zorlar. bir de üzerine sucukçu tayfa üzerilerine salınır, karpuz gibi ikiye bölünürüz...

    biz gariban galatasaray sözlük yazarları olarak daha büyük bir eylem planı için ancak domino etkisi yaratabiliriz fakat bu işin ortası yok bence. ya gandhi gibi sessiz savaşın dibine vurmalıyız, ya da balataları sıyırıp başkanın dibine vurmalıyız... bu iş başka türlü olmayacak.
  • 52
    --- alıntı ---

    “galatasaray yönetimi ve yan kolları, tek cümleyle kontrolden çıkmıştır. bir kargaşa var. taraftar memnun değil ve kulüp iyi yönetilemiyor. loca sahipleri maç günleri localarına dahi gidemiyorlar.

    yönetim bu işi bilmiyor. bilmemek ayıp değil. fedakârca ve iyi niyetle çalıştıklarından şüphemiz yok. ancak yetersizler. kimseye danışmadan yanlış işler yapıyorlar...”

    “florya ve riva’yı devrettik. karşılığında ise 508 milyon lira aldık. bunu da iki sene vadeli 350 milyon lira net olarak kasamıza koyabildik. öncelikle pahalı borçlarımızı ve başkanınki de dahil olmak üzere kefaletleri hallettik. ama borç hanemizde bir oynama olmadı.

    ancak iki sene sonra borçlar düşmeye başlayacak ve bu da her şey yolunda giderse gerçekleşecek. yeni kabul edilen 2017 bütçesine baktığımda dönem içinde en aşağı 125 milyon lira daha borçlanmamız gerek. riva ve florya elden gitti. yönetimin bize söylediği bir peri masalı. bunları tenkit etmek için değil bir tespit olarak söylüyorum.”

    “yönetimin nerede hata yaptık diye düşünmesi gerek. galatasaray’ı bu olumsuz durumdan çıkarmak için bir vizyon çizmek lazım. böyle giderse galatasaray küme düşer. bu olmaz diye düşünmemek lazım. galataaray, küme düştüğü zaman göbek atacaklar var. hataları anlatmak için çok fazla düşünmeye gerek yok. galatasaray, karabük’ten antrenör çalamaz. alınan hoca mourinho olsa dahi galatasaray’a bu ayıp yeter. çıkış yolu florya ve riva’yı satmak değil markayı pazarlamakta. şu an bile galatasaray’ın marka değeri 1 milyar dolar civarında.”

    faruk süren

    --- alıntı ---

    camia içinde sesler yükselmeye başladı. efsane başkanlarımızdan sayın faruk süren'in bunları dile getirmesi, ses getirecektir. ünal aysal'ın sessiz kaldığı şu süreçte, desteğini vereceği ilk isim faruk süren olur. faruk süren tüm galatasaraylıların sevdiği, saygı duyduğu bir isim. tarihimizin en büyük başarılarının yaşandığı süreçte başkanlık yapmış olması da kendisinin liderliğinde toparlanabileceğimiz hissini uyandırıyor bana.

    karizmatik, diksiyonu düzgün, galatasaray değerlerini bilen, bu markanın gücünü hisseden ve markanın oluşmasında en büyük katkıları veren, ağır başlı ama hakkımızı savunabilecek, beyefendi ve galatasaray başkanlığı makamını tam anlamıyla doldurabilecek bir isim.

    http://cdn.ntvspor.net/...RL34J.jpg?&w=940

    düştüğümüz yerden yeniden ayağa kalkmamız için ünal aysal ya da faruk süren gibi bir ismin seçim fitilini ateşlemesi gerekiyor. ünal aysal'ı kulüp içinde hala
    istemeyen bir grup olduğu düşünülürse faruk süren belki de tüm camianın ortak noktası olabilir. o gruba rağmen ünal aysal da yaşattığı başarılar ve etkisiyle, taraftarların da desteğiyle, kamuoyunu arkasına alarak gelecektir.

    bu iki isimden herhangi birisinin adaylığı bile eminim ki çoğumuzdaki o negatif havayı atacak, bir umut yeşermesini sağlayacaktır.

    çoğunuz zaten yazmışsınız. boykot hepimizin ortak fikri. zaten uzun süredir insanlar maça gitmiyor. alış veriş yapmıyor.

    - biz bu işin sesini iyice yükseltmeli ve özellikle yayıncı kuruluş üzerinde baskı yaratmalıyız. daha önce abone olduğum için beni haftada bir arıyorlar, kampanya var diye. ben de daha önce açıklamış olmama rağmen her seferinde telefonu açıyorum ve dursun özbek ve yönetimi gitmeden üye olmayacağımı söylüyorum. özellikle kayıt altına alınmasını istiyorum. yayıncı kuruluşun en önemli müşterisi biziz. biz evimize bağlatmaz, mevcut üyeliğimizi iptal eder, ticari işletmelerde de maçlarımızı izlemezsek eminim ki bu durum raporlanıp üst yönetimlere gidecektir.

    galatasaray'sız türk futbolu olmaz.

    - yine gsstore alışverişlerinin durmasını sağlamalıyız. bakın o kadar çok kampanya yapıyorlar ki, aklımda olan kaç tane ürün çok uygun fiyatlara indi ama almıyorum, almayacağım. ne gs store'dan ne de trendyol gibi yerlerden bu alışverişleri yapmayalım. mağazalardaki ciro azalışı da yine işletmeciler vasıtasıyla baskıyı arttıracaktır. ne zaman ki taraftarı anlayan ve kulak veren bir yönetim gelir fazlasıyla alış verişimizi yapar, desteğimizi sağlarız. 4-5 sene önceki satış rekorları ortada. gene yaparız.

    - loca ve kombine almayacağız. geçen sezondan bu yana loca satışlarından 20 milyon tl zararımız olduğu yazılmıştı dünkü gazetelerde. yaklaşık 5,5 m euro.
    bilet gelirleri de yine oldukça düşük, sezon ortalamamız önceki yıllara göre çok çok az ve yine gitmeyeceğiz. para muslukları akmayacak. ne zamanki
    inandığımız isimler gelir, biz 18. sırada bile olsak o stadı doldururuz.

    - gs mobile, gs bonus kart gibi ürünlerimizi iptal ettireceğiz ve dilekçelerimizde, konuşmalarımızda sebebinin dursun özbek ve yönetimi olduğunu kayıt altına aldıracağız. ne zamanki başkanlığı bırakır o zaman biz yine kullanmaya başlarız.

    bu yazdıklarımızın tüm taraftarlar arasında yayılmasını sağlarsak çığ gibi büyürüz. bizi yalnızca "fan" ve "sosyal medya taraftarı" olarak görenlerin ne kadar güçlü olduğumuzu anlaması çok uzun sürmeyecektir.

    tüm bunlarla birlikte şu süreçte ünal aysal faruk süren ikilisine ulaşıp, taşın altına elini sokmalarını sağlamalıyız. eğer ünal aysal aday olmayacaksa faruk süren'e destek vermesini sağlamalıyız. buradan bir sinerji yaratıp seçimli olağanüstü genel kurul yapılması için gündem oluşturmalı, gerekirse kulübü fax'a boğmalı, telefonları kitlemeli, baskıyı arttırmalıyız.

    inşallah bunları yapıp da yönetimi devirebilirsek, sonraki süreçte hedefimiz kulübün taraftara açılması adına ve hamleler yapmak olacaktır...

    bu iş sözlükte olmaz, boşuna kürek çekiyoruz diye düşünenler olacaktır ama çığın oluş şekli de bu değil mi? http://gss.gs/AUb

    bir karınca hikayesi vardır, bilen bilir,

    nemrud, ona karşı gelen hz ibrahim peygamberin ateşte yakılması emrini vermiş. meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp odunları tutuşmuşlar. o kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. bütün hayvanlar ateşten korkmuş kaçmış. nemrud, ne güçlü bir kral olduğunu herkes anlasın, görsün istemiş. nemrud’un askerleri ibrahim peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış.
    bu sırada göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyormuş. başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş:
    – acele ile nereye gidiyorsun?
    telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp cevap vermiş:
    – haberin yok mu? nemrud, ibrahim peygamberi ateşe atacakmış. meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum.
    diğer karınca kahkahalarla gülerek demiş ki:
    – senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? ateşe hiç bakmadın mı? ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne yapabilir ki?
    su taşıyan karınca:
    – "olsun" demiş, "hiç olmazsa safım belli olur!"
    --------------

    yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da,
    bastığın yer hüzünle dolsa da
    sel, çığ, ateş, önünde her ne olsa da,
    cimbom başı dik yürür!

    #galatasaraydiriliyor
  • 2
    yapılması gereken şeyleri yapmamız için güzel bir projedir.

    sadece türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde 25 milyon taraftara sahip olan galatasaray spor kulübünü şu andaki mevcut başkan ve yönetimi, genel kurullara katılan 1000 kadar üyenin de desteği ile adeta komaya sokmuş ve koluna serumu bağlamıştır.

    galatasaray'ın gücü tarihinin belirli bir dönemine kadar elbette ki galatasaray lisesinden gelmiştir. ancak bu kabuk zaman içerisinde kırılmış ve sporun artık endüstriyel bir hale bürünmesinden itibaren galatasaray'ın lokomotif gücü diyebileceğimiz unsur taraftarı olmuştur. yani sen, ben, biz.

    bugün yapılması gereken de senin, benim, bizim, hepimizin metin oktay'ın tarif ettiği gibi "galatasaraylılık bir din, bir mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır" felsefesine sığınarak ve baba gündüz kılıç'ın "galatasaray halatı hep birlikte çekip, hep birlikte üzülüp hep birlikte sevinenlerin takımıdır" olgusuna da dayanarak bir, beraber hareket hareket etmemizi gerektirmektedir. birlikte üzülüp, birlikte sevinenler olarak.

    içerisinde bulunduğumuz kulübün yapısı, bu taraftarı sadece müşteri olarak görmektedir. en vahimi ise bu görüşü kulübü yöneten, kulüpte söz sahibi olan büyük bir çoğunluğun da kabul etmesidir. yani galatasaray'ın şu andaki olgusunda taraftar = müşteri.

    yapmamız gereken bu algıyı kırmak, bu algıyı değiştirmek.
    tarihinin neredeyse hiç bir döneminde bu kadar çaresiz, bu kadar çözümsüz kalmamış galatasaray'ı bir çözüme kavuşturmak.

    bunun için de öncelikle kulübü zincire vuran, toprağa gömmeye hazırlanan ancak bunların hiç birisini kabul etmeyen bu yönetimden kurtarmaya çalışmaktır. öncelikli hedef kulübü dursun aydın özbek yönetiminden kurtarmak ve gelecek hakkında bize yani taraftara umut verecek bir yönetim oluşturulması için gerekli baskıları yapmaktır.

    mocuishle kardeşime ön ayak olduğu için teşekkür ederim. ben de bu projeyi doğrudan destekleyen isimlerden birisiyim. ancak, sadece benim yada bizim desteklerimiz yeterli gelmeyecektir. bu yüzden yapmamız gereken öncelikle bu yapıyı değiştirmek, galatasaray'ın dirilişine katkıda bulunmak isteyen her taraftar kardeşimizi bir araya getirmek ve birleştirmek. bir olursak, beraber olursak, birlik olursak emin olun ki her şeyi değiştirmek bizim elimizde.

    bizi pasifize eden bu sisteme karşı birlik olma vaktidir.

    #galatasaraydiriliyor
  • 91
    (bkz: dirildi)

    çok şükür 21. şampiyonluğa ulaştık ve üzerimizdeki ölü toprağını attık.

    bu hareketin bir anlamı olması için 26 mayıs 2018 galatasaray seçimli olağan genel kurulunda taraftarın istediği başkanın (mustafa cengiz) seçilmesi ve dursun aydın özbek'in tarihin tozlu sayfalarındaki yerini alması ilk önceliğimiz olmalı.

    sonraki adım ise doğru projelerle galatasaray lisesi'nin kulüp üzerindeki saçma kontrolünden kurtulmak olmalı.

    binlerce galatasaray aşığı, galatasaray'ı kendisine dert edinmiş, menfaatsiz seven insan, bu kulüp için emek vermek, çalışmak için can atıyor, kendini paralıyor. artık bu sese kulak verilmesi gerekiyor.

    30 milyon taraftarı olan, borsaya açık milyarlarca tl cirosu olan, ülkenin en büyük markası olan kulüp 5-6 bin kişinin ama özelde 40-50 kişinin güdümünde olmamalı.

    (bkz: galatasaray lisesi/#2423527)
  • 4
    bu diriliş gerçeklenecekse yönetimle bağlantısı sadece istifaya davet etmek değil, tüzüğün de değişmesi olmalı. bunun yanı sıra istekler gerçekleşene kadar kulübe bir kuruş dahi kazandırmamak gerek. maça gitme, ürün kullanma, digiturk alma. ha böyle memnunlar mı? böyle devam etsinler o zaman. seyircisiz, taraftarsız, takipçisiz devam ederler. ben mecbur muyum 3-4 senede bir rezil rüsva durumları izlemeye?

    yalnız bu sistemin sana verdiği grev ile sistemi protesto edip sistemden istediğini alma ve tekrar sisteme dönmek gibi olmasın.
    ya protesto edenler milyonlar olacak ve milyonları kabul etmek zorunda kalacaklar, ya milyonlar protestoya katılmayacak ki bu hallerinden memnunlardır demektir, ya da protestolara katılan milyonlara sırt dönüp çürüyüp gidecekler.

    ben kazandırayım, sen çal. ne güzel.
  • 80
    gün itibariyle seçim yapılabilmesi için gerekli olan 1600 imza için ilk imzayı yakından takip ettiğimiz ali güvenç kiraz attı ve diğer üyelere de ulaşmaya çalışacak. eğer bunu sosyal medyada duyurabilirsek belki bu işin hızlanmasını ve desteğin artmasını sağlayabiliriz.

    artık bizim iddiamız yokken 90+'da fener'in beşiktaş'a attığı gole sevinmekten başka malzememiz kalmayan günlere son vermenin zamanı gelmedi mi?...
  • 23
    günümüz galatasaray'ının içinde bulunduğu bataklığı anlatmaya gerek yok. zaten bu başlık altında çok güzel açıklanmış. ancak kritik konu buraya nasıl gelindiği benim için. en tepeden en dibe düşüş, daha kötüsü olmaz derken hemen ertesinde daha da kötüsünü yaşamak, her seferinde tabiri caizse içimizden çıkan insanlardan en kallavi tokadı yemek. bu kısım irdelenmeli işte. gelinen nokta bir sonuç olsa bile geliş süreci, yaşananlar gerek taraftarın gerekse kulüp üyelerinin aklından çıkmamalı.

    işte bu noktada toplu bir hareketin gerekliliği ortaya çıkıyor. köhne bir zihniyetle sürekli olarak kısır döngüye sokulan, maksadı ülke sınırlarını aşmış, yurt içi ve dışı milyonlarca seveni olan bir kurumun bu şekilde ayaklar altına alınmasına sebep olan sistemler ve kişiler bir şekilde bertaraf edilmelidir. ben bunu sağlayabilecek olan oluşumun özellikle de genç galatasaray genel kurul üyelerinin de dahil olduğu ve taraftar ile bütünleşen bir hareket ile olabileceğine inanıyorum. çünkü hiç bir zaman tepeden gelme değişiklikler sağlam temellere oturamaz. en güzel örneği türkiye cumhuriyeti'dir buna. atatürk yaptığı devrimlerle ülkeyi kurtarmış olsa da fransız ihtilali gibi tabandan gelen bir tepki ile yönetim değişmediği için bence bu günleri yaşıyoruz. bu nedenledir ki galatasaray bu durumdan kurtulacaksa taban ve tavan birleşerek bunu yapacaktır.

    galatasaray benim hayatıma doğduktan yarım saat sonra girmiş bir aşk. babamın bana hayatında verdiği belki de tek iyi şey. onu bu hale getirmeye kimsenin hakkı yok. onu bu hale getirenlerden belki hesap soramıyoruz ama ellerinden kurtarabileceğimize ben de inanıyorum. galatasaray tekrar ayağa kalkacaksa siz, ben ve daha bir çok insan elinden kolundan tutacak, gerekirse sırtına alacaktır. bu gücü küçümsemek hata olduğu kadar galatasaray'ın değerlerine ve gücüne yapılan haksızlıktır.

    bilen bilir her maçına koşa koşa giderim galatasaray'ımızın. iyi de olsa kötü de olsa, rakip fenerbahçe de olsa amatör küme takımı da olsa. sahada ya da salonda galatasaray armasını taşıyan birinin yaptığı her hareketi ben yapmış gibi övünür, ben yapmış gibi utanır, üzülürüm. bu yüzden ben lazımsam ayağa kalmak için başımla beraber gelirim. sen lazımsan kardeşim korkma, üşenme; düşüncen, fikrin, görüşün ne olursa olsun sen de gel. beraber kaldıralım bu devi.

    #galatasaraydiriliyor

    yollar uzun dikenli taşlı olsa da,
    bastığın yer üzüntülerle dolsa da,
    sel çığ ateş önünde her ne olsa da,
    cim bom başı dik yürür.

    haydi haydi haydi cim bom
  • 26
    mevcut yönetimin görev süresi boyunca sportif açıdan döküldüğümüz gibi maddi ve manevi olarak da çöktük. önceki sezonlarda ne olursa olsun gelecek sezona umutla bakardık ama malesef şu anki yönetimle onu da yapamıyoruz.

    kulüple ilgili herşey kötü gidiyor ve korkarım ki daha da kötü olacak. bu kadar kötüye giderken yöneticilerin herşey güllük gülistanlıkmış gibi davranması zoruma gidiyor.

    ancak sadece yönetimin istifa etmesi yeterli olmayacak bence. kulübün kişilerin kontrolünden çıkması gerekir.bundan kastım şu her gelen futbol şubesini bir kişinin kontrolüne bırakıyor. adnan sezgin, bülent tulun ve levent nazifoğlu. sonuçlar ortada. takımın bir oyun planı, transfer politikası olmalı. bu tamamen kişilerden bağımsız olmalı. sonra birilerinin kefil olmasıyla çok adam alırız o adam gidince arkasından bakarız.

    kısacası kulüp yönetimi kişilerden bağımsız olmalı. şu anda ise aile şirketine döndü. galatasaray bu yönetimle asla bir yere gelemez. eğer yöneticiler gerçek galatasaraylıysa istifa edip çekilir. ama nerde.

    bu nedenle evet galatasaray diriliyor
  • 34
    acı çekenleri, dertlenilmesini anlıyorum ama ortada bir kampanya göremiyorum malesef. boykot falan diyoruz ya o zaten yapılıyor herkes hayatından bir şekilde bu aşkı çıkarmış yoksa kupa alınca florya'yı doldurup taşırabilenler ya kardeş ne oluyor diye gitmiyor. benim gözlemim ülke olarak böyle bir taraftarlığımız örneğini naftalin kokan formalarıyla ortalarda gezen beşiktaşlılarda görebilirsiniz yada en az bizim kadar büyük camia olan fenerbahçe'de. sanırım yeterince fazla problemimiz olduğu için bizi üzecek başka bir şeyi hayatımıza sokmak yerine ondan uzaklaşıyoruz. ben ki fener mağlubiyetlerinde sinirden kuduran bir adam son maçta güldüm sadece acıdım oynanan oyuna ama o kadar. etrafım şampiyonluk koşusunda galatasaraylı olan şimdi kabuğuna çekilmiş onlarca insan ile dolu.

    yani işin özü: protesto mu? protestonun dibini görüyoruz zaten.

    siz zannediyor musunuz ki tff, tbf başkanlardan korktuğu için hakkımızı yemiyordu, o satılmışlar bizden korkarsa hakkımızı yemezler. kamuoyu başkangiller ile olmaz vesselam. biz ile olur ben bu sezon kadar hakkımızın yendiği bi sezon daha hatırlıyorum onda da rahmetli özhan başkan vardı. bu hakkını savunma olayını başkana yüklemek gibi bir yanlış var. benim uykularım kaçıyorsa benim ciğerim yanıyorsa benim ailemde problemler yaşanıyorsa o zaman kusura bakmasın abi kimse galatasarayımın hakkını yiyemez.

    işin özü protesto bence sadace alanı onlara bırakmak. adam zaten kulübü batırmaya yemin etmiş biz de sırtımızı dönelim alanı ona bırakalım diyoruz. yani toplum olarak en güzel yaptığımızı yapıyoruz mücadele etmek yerine bu hırsızlara al klübü tepe tepe kullan batır diyoruz. ben bu dönemde daha fazla sahalarda görünmek gerektiğini düşünüyorum.

    örneğin lig tv için en büyük müşteri mi daha fazla etki yaratır yada küsüp giden defteri kapatmış kitleler mi etki yaratır?

    kardeşlerim çok uzun yazdığım için özür dilerim ama yapacaksak bir şeyler önce sokaklara döküleceğiz. taleplerimizi toparladığımız bir manifestomuz olacak.

    mesela gs üyeliği konusunda benim şöyle bir fikrim var:

    dijital gs üyeliği, çeşitli konularda oy hakkımız ve başkan seçiminde de oy hakkımız olabilmeli oylamalar fiziki değil dijital ortam üzerinden yürütülmeli(bir çeşit seçsis)

    bir örneğini estonyada görebiliyoruz:

    https://en.wikipedia.org/...residency_of_Estonia

    diriliş hareketini bu minvalde genişletiyor olmamız gerekiyor.

    ayrıca bu hareket ile ali güvenç kiraz ve yasin çakmak'ın geleceğin galatasarayı projesi ile birleştirmeliyiz.
  • 50
    yazılanları okudum, herkes iyi niyetli ve galatasaray'ı nasıl kaldırabilirizi düşünüyor buna eminim ama yazılan çözümlerin yüzeysel olduğunu düşünüyorum. naçizane ön görülerim;

    1. galatasaray'ı 1000 kişinin oy kullandığı yaşlılar heyetinin elinden almamız lazım yoksa birilerinin arka bahçesi olmaya devam edecek klüp. çok özür dileyerek bu cümleyi tekrar ediyorum, beni rahatsız ediyor ama söylemeliyim. şuan galatasaray, bir grubun, bir güruhun kontrolünde ve kendi oyuncakları gibi oynuyorlar. öncelikle kulübü kulübün gerçek sahipleri olan galatasaray taraftarına açmak gerekiyor. bunu yaparken yine belli kriterler koyulsun ama akılcı olsun.

    2. galatasaray taraftarı olarak yeni bir platform kurulsun. buradan şimdi bu kadar yazar varken istekliyken. herkesin belli başlı bilgilerini toplayalım. isim soyisim yaş meslek vb. ve bu oluşumun startını verelim.

    peki bu oluşum ne yapsın?
    bu oluşumun bir yönetimi olsun, bu yönetimin altında 9-10 alt grup olsun ve galatasaray'a faydalı her türlü faaliyeti yapmaya çalışsın. nedir bu alt gruplar? örneğin;

    a. tt arena
    b. pazarlama
    c. finans ya da fund raising
    d. amatör branşlar
    e. denetleme
    vb.

    peki ne yapsın bu alt gruplar?

    tt arena alt grubu, tt arenanın iyileştirilmesi çalışmalarına katılsın, metro sorunu varsa yönetime baskı yapsın floryaya ziyaretlerde bulunsun, randevu talep etsin, belediye ye gidip görüşsün, bu sorunun neden halledilmediğinin takipçisi olsun, platform yönetimine bunu raporlasın. taraftar gelmiyorsa nedenlerine baksın, nasıl daha fazla taraftar gelebileceği ile ilgili projeler üretsin vb.

    pazarlama; gsstore u nasıl daha iyi yerlere getirebilir proje üretsin, diğer kulüplerin ürün gamlarına bakıp gsstore yetkilileriyle ürün gamının genişletilmesiyle ilgili toplantılar yapsın, bu platformu galatasaray taraftarlarının sahiplenebilmesi için projeler üretsin, sosyal medya ayağını yönetsin, broşürler bastırsın tt arena grubuyla maçtan önce flyerlar dağıtılsın, galatasaray'ın marka değerini yükseltecek projeler yaratsın vb.

    finans; mali genel kurula temsilci yollasın, galatasaray'ı denetlesin demek istemiyorum tabi ki ama en azından gelir gider tablolarını okuyup yorumlayıp galatasaray taraftarını aydınlatsın (bkz: galatasaray'da hırsız var), bu platformun çalışabilir olması için fon yaratmaya çalışsın, bu fon için galatasaraylı iş adamlarıyla görüşsün, taraftarların yaptığı veya yapacağı desteklerin çalışmalarını yürütsün, aynı şekilde galatasaray'a maddi olarak güç katabilecek projeler yaratıp yönetimle görüşsün vb. ( http://www.webaslan.com/...i-donemSXHBQ55982SXQ bu projenin çok daha kapsamlısını 4 arkadaş üniversitede geliştirmiştik, tabi şuan ki passolig vb. nemalanan yerler olduğu için olmayacaktır. yani bu söylediğim şeyler ütopik değil.)

    amatör branşları ismindende tahmin edebilirsiniz.

    denetleme her platformun olması gerektiği gibi bu platformda şeffaf olmalı, güven üzerine inşa edilmeli ve demokratik bir platform olmalı. hepinizin bildiği üzere '' fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'' olmalı. denetleme mekanizması platformun kendi kendini denetlemesi manasında bir iç denetim ve yaptırımlar anlamına gelmektedir.

    işin özü galatasaray sevdalısı kardeşlerim kendi içimizde organize olamazsak ne yaptırımımız olabilir. olamaz bence.

    3. lobi faaliyetleri;

    sözlükte iyi kötü herkesin galatasaraylı bir çevresi var, sesleri yükseltirsek, erken seçim istenmesini sağlayabiliriz. bu medya aracılığıyla olur, sosyal medya aracılığıyla olur, sesimiz olabilecek bir kongre üyesi aracılığıyla olur artık bilemiyorum.

    ilk aklıma gelenler bunlar, mocuishle kardeşime de attığı mesaj için teşekkür ederim. herkese galatasaraylı günler dilerim.

    edit: işte olduğum için biraz hızlı yazmışım bazı cümleler düşük ve havada kalmış, mesai sonrası düzenleyeceğim tekrar bu entry i.
App Store'dan indirin Google Play'den alın