• 229
    ikinci yarı biraz biz kımıldanıp çokça da bursaspor yorulunca nasıl yükleniyoruz nasıl bir tempo formatına dönüşen maç. sezon başından beri söylenen hatta ırkçı muhabbetlere de konu olan saldırma durumunu öyle bir yaptık ki ikinci yarıda şu maykıl değil bütün maykıllar gelsin hesabı o top bir şekilde kaleye girecekti. kilidi feghouli'nin kalite golü açtı, tolga her ne kadar "kroos golü" atmış olsa da topu kaleye takım ruhunun soktuğu bir gerçek.

    ilk yarıda bizim takımı kilitleyen rakibin adam gibi çıkabildiği tek kontrada bizim defansın ikramıyla atılan golle 1-0 bitmesi çok koyacak bir maç olurdu. nitekim bu iş burda bitmezdi tabii ki bitmeyecekti...
  • 231
    ingiliz takımları gelir türkiye'de takır takır sakin topunu oynar, kalitesini gösterir ya hani, resmen o görüntüyle hücum ettiğimiz maç olmuştur. muhteşem bir hücum oyunu, kanatları efektik kullanma, stoperi bile pas oyununa dahil etme, rakibi boğma, dönen topları da toplama, ne ararsan var. uzun zamandır ciddi bir deplasmanda böylesine baskın bir performans gösterdiğimizi hatırlamıyorum, çok hoşuma gitti. hakettiğimizi de geç de olsa aldık ve gereksiz bir puan kaybına izin vermedik.

    lakin savunma performansımız da bir o kadar acemi, bir o kadar sakar. tolga ve maicon özellikle, hiç olmaması gereken hatalar yapıyorlar. tolga yapı gereği de malesef hataya yatkın bir oyuncu da, maicon umarım uzun vadede bunları tekrarlamaz. zaman zaman fernando ve n'diaye de ilginç pas hatası veya kötü top kontrolü sebebiyle pozisyon verdirdi. şunları da halledersek sağlam adımlarla gideriz şampiyonluğa.
  • 234
    bursa tas gibi takim olmus. tas gibi sahada top oynuyorlar baslarinda da kurt bir hoca var. bu takimin sahasinda toplamda 5-10 dk’lik sure disinda tek kale top oynayip rakibi sahasina gömmek buyuk bir istir. ev sahibi takim 2-3 pozisyon bulacak tabii dogal olan da bu. barcelona da oynasa bulacak, psg de. maci kafanizda canlandirin sanki hic bursanin ayagina top degmemis gibi bir imaj olusuyor kafada. mukemmel oynamistir galatasaray. gol olabilecek en az 8-10 pozisyona girmistir. bu seyrettigimiz bursa istikrarini korursa, bjk ve fener’i bu sahadan cikarmaz. gelip burayi okursunuz o maclar oynanirken.
  • 235
    tudor'un b planını gördüğümüz maç. allah bir daha düşürmesin.

    yasin nedir arkadaş? mariano taş gibi oynuyordu. tamam oyuncuların yerini değiştir. feghouli girerken latovlevici çıksın, ona da tamam. ama bu maç yüzünden bir de yasin'i mariano yerine ilk 11'e koymaya kalkarsa kalbini kırarım tudor'un.

    bu arada maicon biraz daha az cesur olmalı. topla yaptığı pas hataları bize atak olarak döndü. her maç böyle olmayabilir. ama baktı ki iş buna dönüyor, buna ara vermeli. en azından orta sahaya kadar çıkmadıkça uzun top atmamalı.
  • 236
    acayip mutlu eden maç. tudor'u yeterli görmeyenlerdenim ama bugün yenik durumdayken bile maçı alacağımızı hissettim. ilginç değişikliklerinde bile panik yapmadım ve ona güvendim. böyle yaptıysa vardır bir bildiği dedim ve sağolsun güvenimizi boşa çıkarmadı. tamam onu hep gömüyoruz ama iyi şeyler yaptığı müddetçe sıkıntı yok. ha bugün puan kaybı olsaydı bile olsun derdim çünkü takım çok iyi. daha 28 maç var önümüzde. hocadan tek ricam yasin ve selçuk isimli zatlara güvenmemesi.

    bursa taraftarına bir çift lafım var. serdar aziz'i niye ıslıklıyorsunuz lan? adam size 4.5 milyon euro kazandırmadı mı? serdar'ı sevmesem de ıslıklanması zoruma gitti. bursalı oyuncular maç 1-0 iken bir taç atışı kazandılar bizim sol kanatta. süreden çalmak için ağır adımlarla gidip kullandılar, hatta yaklaşık 1 dakikayı orada yediler. yenik duruma düşünce de deli danalar gibi koşturdular. oh olsun size lan. hadi gerideyken zaman çalın da görelim oynaklar.

    feghouli artık takıma monte olsun bi zahmet. bugün attığı golden bağımsız konuşuyorum. takıma kalite ve güç kattığı su götürmez gerçek. tolga zaman zaman sinir etse de golü güzeldi. harun çok iyiydi, gününde olmasa 5 tane atardık çünkü saydığım kadarıyla 5 tane golü önledi.

    özetle galatasaray ikinci yarı daha iyi olsa da maçın genelinde iyiydi. bu galibiyet takımın zor bir deplasmanda geriye düşse bile maçı çevirebileceğini göstermesi açısından bir milat olacak. darısı tiner arena'ya.
  • 238
    maç öncesi böyle düşünüyordum: #2252267

    bir; yabancı sınırı olmadığı için harika bir maç izledik. maça dair defoların çoğu yerlilere aitti. iki; futbolda geriye yaslanan takımın ne kadar tehlikeli bir iş yaptığını bir kez daha gördük. bu maça dair çıkardığım iki ders bu. gol istiyorsan rakip kaleye gitmelisin. bursa kendi sahasında bekleyerek işimizi çok kolaylaştırdı.

    bursaspor çok güzel başladı maça. defansta 2 afrikalı, orta sahada 2 afrikalı iyi bir takım. ama bekleri aziz ve barış pert. barış gencecik insan 60'da kramptan çıktı oyundan. bu sene hiç bir maçta olmadığı kadar, rahat kanat organizsayonları yaptık sayelerinde. ekong'u ayrıca beğendim. batalla ikinci yarı çok düştü oyundan. bursaspor ilk yarı golü atınca çok geri çekildi. resmen bize gel dedi. yusuf erdoğan, niçin yabancı sınırı olmaması gerektiğini birkaç dakikada, bursa bekleri gibi gösterdi bize. bursaspor iyi takım ama bu afrikalıları koşturacak topları atan bir belhanda, bir tugay kerimoğlu lazım. ve sürekli dikine ileri oynamalılar. futbol bu ya.

    bize gelince... eksiklerimiz belliydi. çok kolay baskı kuruyoruz, gol pozisyonu bulamıyoruz, şut çekmiyoruz diyordum. bu maçta bunları aştığımızı görmek çok güzel. ilk yarı tembel şutlarımız girse, sezonun en rahat maçını seyredebilirdik. gomis'in ve belhanda'nın ilk yarıdaki şutlarından bahsediyorum. son vuruşlarda daha konsantre olmalıyız. belhanda'nın, bu maç sükseleri güzeldi. ama insan bunları maçta gerideyken değil de kazanınca anlıyor. kazanmak çok güzel. hakettik. ilk yarı top girse daha rahat olabilirdi. rakip sahada ne zaman 4-5 ayağa pas yapsak ya gol pozisyonu bulduk, ya çok kolay topu çizgiye indirdik. ama topu rakip kale çizgisinden içeri ortalarken, birde değil topu kontrol edip daha konsantre ortalar yapmalıyız. özellikle latovlevici ve garry. zaten rakip gelene kadar zamanımız olacak kadar hızlıyız.

    tudor'un mariano, yasin değişikliğine çok üzüldüm ve çok yanlıştı. mariano bu ya mariano! yerine karaktersiz apaçi yasin alınınca çıldırdım! ama! basının harcamaya çalıştığı tudor'a sahip çıkmalıyız. tabi ki yanlışlar yapıyor. taraftar olarak ya sosyal medyadan... ya da bir tepsi baklavayla bir antremana gidip, işaret parmaklarımızla selçuk ve yasin'i göstererek "şu ikisini oynatma ciğerimizi ye" demeliyiz. ben son 20 dakika "selçuk, yasin hangi iyi oynayanın yerine girecek acaba" diye huzurumun kaçmasını istemiyorum. yasin bu maçta girince "acaba ne karaktersizlik yapacak" psikolojisinden çıkamadım! eminim şimdi çeşme yolundadır. antalya'da ndiaye çıktı, selçuk girdi! bursa'da mariano çıktı, yasin girdi! zaten basın tudor'a "nereden sarsam" derdinde. taraftar olarak bu gaza gelmemeliyiz. basın galatasaray'ı yıpratmak için sürekli yalan haberler yapıyor!

    bu maça dair bir eksiğimizde oyun kuran defans! popescu, ujfalusi, song gibi. serdar bunu yapmak isteyip, yapamayınca gol pozisyonu oluyor. bu yüzden topu şişirmesiyle anadolu takımlarını yeneriz belki, ama şampiyonlar ligi'nde büyük takım olamayız. hadi denayer ile idare ettik diyelim bu sezon. ama gelecek sezon için popescu, ujfalusi, song gibi oyun kuran defans transferi öncelikli olmalı. bir de gomis diğer maçlara göre daha az pres yaptı. belki tudor böyle istedi.

    çok sempatik, çok güzel bir takımız. ama barca, real, münih, city, juve gibi, yani gerçek bir şampiyonlar ligi takımı olmak için çok çalışmalıyız. eksiklerimizi giderirsek, olumlu anlamda çok farklı bir takım olabiliriz. yeter ki yabancı sınırı getirerek hem biz galatasaray'ın, hem türkiye'nin önünü kesmesinler. yabancı sınırı olmadığı için beşiktaş avrupa'da maç kazanıyor. bu sayede yine ali koç ile fenerbahçe beli doğrultacak büyük ihtimalle. bugün bursa'yı gördük. göztepe, kayseri bu sayede güzel işler yapıyor. komisyon peşindeki anadolu kulübü yöneticilerine, menajerlere, kazma ve kalitesiz türk futbolcusuna hayır!

    #yabancısınırınahayır
    #yabancısınırıfaşistliktir
  • 239
    bu maç özelinde işin teknik taktiğini geçsek dahi sayfalar dolusu not çıkartabiliriz, öyle bir maç oldu. bursa takımı beklediğim üzere geçen haftalardaki kopukluğunu ara ara yansıtsa da arkalarındaki seyirci gücü, iyi konsantre olan oyuncu grupları sayesinde çok daha komple bir performans sergilediler. ilginçtir önceki haftalarda pas hatalarıyla göze çarpan badu, galatasaray'ın baskılı futbolu karşısında kritik düzeyde hatalar yapmadı. yine titi ve ekong ikilisinin de daha önceki savruk ve birbirlerinden uzak mesafeli oynadıkları futbolu bugün görmedik. takım olaraksa daha kısa mesafede oynayarak, iki kanadı ve takımın enlemesine boyunu daha dinamik kullanarak kadro kalitelerinin oynayabilecekleri en iyi futbolu oynadılar.

    ancak galatasaray futbol takımı o kadar tempolu, o kadar ezici bir futbola sahip ki bursaspor'un son derece olumlu performansı bile oyunu dengelemek için yeterli olmadı. ilk 20 dakika ateşli atmosfer neticesinde gelen pozisyonlarının dışında oyunun 60-65 dakikasında galatasaray'ın art arda ataklarına dur diyemediler. maç 1-0, 2-0 bitebilirdi. futbol bu, olmayacak iş mi yok ancak kabul edelim ki takımımız tıpkı önceki maçlarımız gibi coşkulu, önde basan, hücum eden performansını bu maçta da sürdürdü. tek farkın, ndiaye- fernando-maicon üçlüsünün düşük performansı ve inanılmaz şekilde kaçan gol pozisyonlarının olduğunu söyleyebiliriz hatta. keza bursaspor takımının attığı gol de fernando'nun ayağına çarpmasa sittinsene gole dönüşmeyecek bir pozisyondu.

    böyle bir ortamda, maçın altmış dakikasını mağlup sürdürdüğümüz, henüz on dördüncü dakikada şanssız şekilde golü yediğimiz, rakiplerimizin puan kaybı karşısında fırsat yakaladığımız bir maçta dakikalar ilerledikçe oyuncularımız da gerildiler. gerginliğin, aceleci tavrın meydana geldiği bu noktada da panik yapıp oyunumuzu geriletecek miyiz yoksa şampiyon takım refleksi gösterip maçı çevirecek miyiz, çok önemliydi ki gerek teknik direktörümüz igor tudor yaptığı hamlelerle gerek oyuncularımız gösterdikleri mücadeleyle şampiyon takım refleksini sonuna kadar gösterdiler. psikolojik açıdan da takımımıza ve rakiplerimize önemli bir etkisi oldu. geriye düşen galatasaray'ın ne yapacağı, ateşli deplasmanlarda takımın etkilenip etkilenmeyeceği sürekli tartışıldı. ve bu maç da öyle bir maç oldu ki neredeyse takımımız üzerindeki tüm soru işaretleri cevabını bulmuş oldu, işte bu çok önemliydi. bir kısmımızın önceden de cevabını bildiği sorular şu şekildeydi:

    a) galatasaray geriye düşünce nasıl bir performans sergileyecek?
    doksan dakika tek kale bir maç çıkarttık ilk çeyrek saatlik dilimde geriye düşmemize rağmen. aynı şekilde de aslantepe'de oynadığımız oyunu devam ettirdik. daha da önemlisi hırsımızla şampiyon takım refleksi gösterdik.

    b) galatasaray ateşli deplasmanlarda baskılı oyununu ve skor üstünlüğünü sürdürebilecek mi?
    iki üç oyuncumuzda bireysel performans düşüklüğü gözlense de bursa deplasmanında, 40 bin kişi önünde ne kadar iyi oynanabilecekse o kadar iyi oynadık. belki aslantepe'deki gibi uç düzeyde baskı yapmasak dahi coşkulu futbolumuz, kazanma arzumuz ile ligin en önemli birkaç deplasmanından birinden çok iyi futbolla galip çıktık.

    c) takım, hakeme rağmen kazanabilecek mi?
    fırat aydınus'un verdiği vermediği her kararla takımımızın oyununu bozmaya teşebbüs etmesine rağmen bugün rakip taraftarı, rakip takımı ve hakemi üçünü birden yenen bir galatasaray izledik ve bu da bilindiği üzere açık ve net şekilde takımımızın şampiyonluk alametidir.

    d) tudor'un b planı var mı?
    hoca bugün yaptığı değişikliklerle ya ölürüm ya efsane olurum dedi, kazandı ve efsane oldu. öyle bir hamle yaptı ki galatasaray taraftarının kendisine karşı olan kitlesinin direnci bile kırıldı. öyle bir hamle yaptı ki maçtan sonra abartısız her futbol programında skor- oyun gibi şeylerden ziyade yaptığı hamle konuşuldu. öyle bir hamle yaptı ki ilk anda herkesin ''böyle iş mi olur?'' dediği değişiklik böyle kritik bir deplasmanda maçı kazanmamızı sağladı. dolayısıyla tudor bugün hem rakip takımlara hem tüm türkiye'ye ''siz bana hamle yapamıyor diyorsunuz ama hiçbirinizin düşünemeyeceğini ben düşünürüm. bir şekilde maçı kazanırım.'' dedi. aynı zamanda maça yaptığı müdahale türk futbol tarihine de geçmiş oldu.

    e) galatasaray her deplasmanda kapanıp korkak(!) futbol mu oynayacak?
    bu sorunun cevabı osmanlıspor maçımızda verilmişti bana kalırsa.

    f) fernando, ndiaye, maicon gibi takımın demirbaşlarının formsuz oldukları maçlarda da kazanmayı başaracak mıyız?
    başardık.

    bölüm bölüm ele alalım şimdi.

    tudor'un yaptığı değişiklikler: her ne kadar mariano'nun çıkması hala yanlış gelse de iki beki çıkartıp iki tane açık oyuncusunu alarak rakibin bütün dengesini bozdu. bir anda hücumda iki kişi fazlalaşmış olduk. özellikle sağda feghouli'nin içe kat edip çizgide yasin'i bindirme yapması, sağda da belhanda'nın içe kat edip rodrigues'in bindirme yapması rakibin alan savunmasını da dengesini de bozdu. ayrıca değişikliklerin yapıldığı esnada takımımızın en dirençli oyuncusu olan tolga'nın merkeze kaydırılması da orta alan üstünlüğünün tamamiyle bize geçmesine vesile oldu. yanına daha defansif tolga gelen ndiaye dribbling yapma şansı buldu ve yaptığı pas hataları azaldı.
    hayatımda gördüğüm en sıradışı hamlelerden biri olduğunu, çok cesurca ve kazanma arzusu içerdiğini ve başarının da sağlandığını söylemeliyim son olarak.

    sakin pas futbolumuz: acayip şekilde oyuncularımız skordan dolayı bir aceleye tutuşsa da oynadığımız futbol sakinliğini korudu. mağlupken de sabırla oyunun yönünü değiştirip boşluk aramak pas yapmak son derece önemli bir detay oldu bizim için, kadıköy- inönü gibi deplasmanlarda da işimize yarayacaktır. özetle bu sabırlı, ne istediğimizi bildiğimiz futbolu da tudor'a yazmak lazım.

    maicon- ndiaye- fernando üçlüsünün performans kaybı: beklenmedik şekilde en istikrarlı üçlümüz bu maçta lastik patlattı. içlerinden fernando yine genele vurduğumuzda güzel performans sergilese de özellikle maicon olmak üzere ndiaye'nin de maçta negatif performans verdiğini söylemek gerek. maicon'un serdar'a yapılan protesto nedeniyle konsantrasyonunun düştüğünü tahmin ediyorum. diğer oyuncularımızaysa anlam veremedim ama bunlar normal şeyler. altı haftada bir düşüşler gözlenmesi gayet normal denilebilir. önemli olan bu düşüşlere rağmen kazanabilmekti ve kazandık.

    futbolcularımıza, teknik direktörümüz igor tudor'a teşekkür ediyorum. yolun sonu 21. şampiyonluk...
  • 241
    çok kritik bir deplasman galibiyetine konu olan maç. keyiflerimiz tıkırında tabi ki de. güzel oyunumuzun karşılığını sonuçla da alınca hepimiz sevgi pıtırcığı olduk haliyle. 2 senenin hayal kırıklığı var üzerimizde. o hayal kırıklığı da kazanamamaktan. bu kadar istikrarlı bir şekilde aç bir oyunu 2011-12 sezonunda beri o kadar az oynadık ki. terim'in 2. senesi idare ettik, öyle götürdük işi. mancini ile de maçların belirli aralarında oynadık. hamzaoğlu ile aç bir şekilde oynamadık hiçbir zaman.

    bu maç ve sezonun geçtiğimiz kısmı için söylüyorum: milyonların, futbola olan sevgisinin karşılığını verdiğiniz için sonsuz teşekkürler.
  • 242
    erkenden havaya girmeyelim ama ben bu maçta başka bir şey gördüm sözlük. ligin ilk 5 haftasında iyi oynayan, yardımlaşan güzel bir takım izliyorduk. ama ben bu maçta şampiyonluk ışığı gördüm takımda. bu bizim 6. maçımızdaki 5. galibiyetimiz ama bu sezon ilk kez bu maçta hissettim bunu. o karakteri gördüm resmen. sağdan, soldan, ortadan, her yerden geldik. yerle bir ettik bursa savunmasını.

    40 bin taraftarın önünde, öyle veya böyle bir bursa takımını geriden gelip yenmek basit bir iş değil. haftaya karabük'ü içeride yendiğimiz an bu maçta alınan 3 puan anlamlı hale gelir.
  • 243
    herkesin mariano’nun çıkartılmasına takılmış olduğu maç. mariano’da bir problem yoktu ki zaten.

    tudor oyunu ceza sahasına yıkmak istedi. yoksa maçın başından beri onlarca orta açtık sonuçsuz. tek kale oynuyoruz zaten, doldur boşalt ile mi gol arayacaktık? bulsak bile beraberliğe razı kalırdık o yerleşimle. ortalığı karıştırmak gerekiyordu, bir puan almaktansa üç puan riskine girerim dedi tudor, kumar oynadı ve kazandı. olay bundan ibaret.
  • 244
    gayet güzel oynadığımız bir oyunla beraber sahadan 3 puanla ayrıldığımız maç olmuştur. üstelik gayet büyük takım gibi kazandık. araya mı sarkamıyoruz, hava topları defansa mı takılıyor, geri mi yaslandılar; vur uzaktan gol olsun. üstelik vurduğumuz toplar da öyle bir kişinin tek başına top taşıması falan değil, gayet hücum yaparken dönen toplardır. yani ceza sahası önüne düşen ikinci topları aldığımız takdirde ceza sahası dışı şutlarla da etkili olabiliyoruz, bunu görmüş olduk. tolga demiş ya geçen sene de vuruyordum, bu sene gol oluyor diye. e tolgacım geçen sene 40 metreden vuruyordun, bu sene yaydan, kaleci ters ayakta kalmışken vuruyorsun.

    igor tudor'un büyük bir sınav verdiğini ve geçer not aldığını düşünüyorum. a, b ve c planı konuları yanı sıra yasin - mariano değişikliği dışında anlamsız gelen bir değişiklik de yoktu. öyle ki golü ararken bursa oyuna 1-1 olduktan hemen sonra yusuf erdoğan'ı soktu. biz ikinci golü bulana kadar da bursa sağ kanadı ve yusuf'u kullanmaya çalıştı. skor 2-1 olur olmaz bursa'nın baskıyı artıracağı belliyken o bölgeye denayer sokuldu. belki mariano çıkmasa sok dakikalarda o kadar baskı yemeyebilirdik. onun dışında gerçekten güzel maçtı.
  • 245
    15. dakikasından itibaren gol atacağımızı hem rakibe hem bizlere hissettiren bir takım vardı sahada. bu maç özelinde bence en büyük kazancımız bu biz elbet gol atacağız ama beş dakikaya ama on dakikaya bu hissi rakibe vermel inanılmaz güzeldi. şampiyonluk konusunda hep bir acabam vardı ancak dün akşam yaşananlar ve bize bu takımın hissettirdiklerinden sonra artık çok rahat (bkz: hedef21) diyebiliyorum.
  • 246
    evde koltukta, cep telefonundan kaçak yayın yapan bazı kendini bilmezleri tespit etmeye çalışıyorum. hanım çocuğu sallıyor, uyuyacak 7.5 aylık kuzum. ben ise tırnak yiyorum, gol atacağız kesin ama çok geç olmamalı ki galibiyet golü için zaman kalsın. bu arada tudor kimsenin beklemediği iki bek değişikliğini yapıyor. o anda diyorum, aferin lan tudor, ya herro ya merro.

    bu arada uyudu ama iyice dalsın diye ufak ufak sallamaya devam ediyor annesi, yatağa götürmedik.

    derken kornerden dönen top feguili'nin önüne düşüyor, çok güzel vuruyor kerata. seviniyorum yumruk havada ama ses yok, kızım uyanır. annesi diyor yatağa götürelim mi, yok diyorum maç bitsin, zaten rahatı yerinde, azıcık totemden birşey olmaz. bizimkiler saldırırken dışarıdan gooool diye bir ses, komşumuz beşiktaşlı, bağıran çağıran heyecanlı bir tip, diyorum yedik amk. derken tolga yerden boru hattı döşüyor. başka biriymiş, tek yumruk yine yukarıda, sessizce bağırıyorum. çocuk uyanmasın, o değerli.

    işte o sessiz bağırışlar içime dert oldu. sağol galatasaray. daima varol.

    yollar dikenli taşlı ...
  • 248
    takımın fizik kalitesini gözümüzün içine soktuğu, üzerine koymanın ne demek olduğunu iliklerimizde hissettiren bir karşılaşma oldu. ilk yarıdaki tempolu oyuna, bursa çok güzel cevap verdi. karşılıklı bir maç oynandı. ancak ikinci yarıda fizik kalite bursa'nın bu oyunu daha fazla sürdüremeyeceğini gösterdi.

    her şey yolunda, skor kötüydü. şu maçı 1-0 kaybetmiş olsak üzülmezdim. olması gereken oldu, futbolun olmayan adaleti tecil etti. skor da lehimize döndü. oyun olarak zaten kazandığımız maçı, skor olarak da kazanmış olduk.

    bu maçın önemini anlamak lazım. aklı başında, ne yaptığımızı bildiğimiz maç oldu. sezon başındaki coşkulu fakat "ham" oyunumuz, olgunlaşma evresine bu maçla girdi.

    oyuncu değişikliklerine gelince...
    tudor 3'lü savunmaya dönmeye meyilli bir hoca. fakat sorun şurada. antalya'da* felakete sürüklenen bir oyun varken, müdahale etme gereksinimi hissetmeyip; bu maçta adeta gol geliyorum derken kökten bir değişiklik anlayışı enteresan değil mi? bu gariplik sahaya da yansıdı. rakibi boğduğumuz anda yapılan bu iki değişiklik (mariano, lato) takımı 5 dakikalık bir komaya soktu. kim, nerede, ne yapıyor, n'oluyoruz durumları bariz bir şekilde sahaya yansıdı. sonra goller geldi, ama bu yeni planın bir parçası gibi değildi sanki.

    öte yandan,
    bahsedildiği gibi bu değişikliklerle kumar oynadığını düşünmüyorum. kafasındaki planı ortaya koydu. ama bunu oyunu okuyarak değil, kafasında olduğu için yaptı tudor. takımın ilk planı da gayet işliyordu. genel olarak kendisi, adım adım doğru organizasyonlar kurmaya devam ediyor. fakat bu b planı, c planı meselelerine çok takılmaması lazım. önemli olan, takımın ilk planıdır. sahaya koyduğu plan da gayet güzel işliyor.

    bu maçın berabere bitmesi bile önemli iken, bu kadar sağlam bir galibiyet için teşekkürler galatasaray...
  • 249
    2017-2018 ilhan cavcav sezonunda galatasarayımızın bursaspor karşısında 2-1 galibiyetiyle sonuçlanan 6. hafta maçı. maçtan önce kadroda bir değişikliklik öngörmüyordum tahmin ettiğim gibi de oldu. önceki haftalarda gördüğümüz galatasaray oyunu oynacağımız kesindi. olay, bursasporun buna nasıl karşılık vereceğiydi. bu sezon maçlarımızdan önce rakip takımın bir önceki haftadaki maçının özetlerini izleyemeyi alışkanlık haline getirdim. çıkan sonuca göre bursasporun avantajları, hızlı kanatları ve fiziken güçlü ortasahasıydı. dezavantajları ise, sağ kanat ve bekinin görece zayıf olması ve takımın 60-70'den sonra düşmesiydi. nitekim maç da aynen böyle başladı. kanattan gelen ve bence biraz da şans golüyle öne geçen bursaspor, eline geçen ve tamamen bizim bireysel hatalardan ortaya çıkan fırsatları da değerlendiremeyince, maçın son yarım saatinde oyundan düştü.

    tudor'un yaptığı değişiklikler ben dahil herkesin kafasında "ne oldu şimdi, buna ne gerek vardı?" şeklinde sorulara yol açsa da, ilerleyen dakikalarda bence bir planın parçası olduğu ortaya çıktı. tudor'un kafasında "1-0 ile 2-0 arasında hiç bir fark yok" fikri bence dün akşam galatasarayımıza galibiyeti getiren ve kilidi açan anahtardı. bursasporıun pilinin bittiğini ve nasıl olsa ileriye çıkamadıklarını anlayınca kanatları domine ettirdi ve istediği sonucu aldı.

    bu galibiyet, takım için galibiyetten çok daha fazla anlam içeriyor. neredeyse 90 dakikaya yayılan bilinçli oyun anlayışı, hırs ve kondisyonu efektif kullanma hem takım içindeki taşlaı biraz daha yerine oturtu hem de rakiplerimize biraz daha korku verdi. önümüzde daha 28 maç daha var. kesinlikle kötü oynacağımız ya da iyi oynasak da puan kaybedeceğimiz maçlar olacak. önemli olan, durum ne olursa olsun sahaya bu maçtaki gibi karakter koyabilmemizde. çünkü galatasaray formasından daha büyük bir forma bu ligte yok.
  • 250
    galatasaray için ligin geri kalan haftalarını direkt etkileyecek bir maçtı. basit bir tabirle; bir deplasmandan çok daha fazlasıydı. bunu yazının ilerleyen bölümlerinde açacağız. şimdi maçtan önce takımla ilgili söylenen, değerlendirme yapmak için beklenileceği belirtilen durumları yazalım;

    -sert bir takımla deplasmanda oynamadı
    -ilk golü yemedi
    -uzun bir süre yenik oynamadı

    bu maddelerin hepsi tek bir maçta vücut buluyordu; bursaspor. galatasaray teknik heyeti ve oyuncuları tüm bu sınavlardan başarıyla çıktı. maçın kısa özeti budur.

    şimdi gelelim detaylara.

    maçın ilk yarım saatlik bölümünde galatasaray maçın içine giremedi. bunda pek tabii bursaspor'un da katkısı fazlaydı. büyük bir enerji ve özgüvenle oynadılar. son iki haftada aldıkları skor, onları olduğundan çok daha güçlü bir pozisyona soktu. bunun yarattığı enerji, tribünlerde sinerjiye döndü ve bunu kullanarak galatasaray'ı bir şekilde durdurdular. galatasaray'ın transferleri türkiye şartlarında, böyle bir atmosferde daha önce maça hiç çıkmadı. bunun oyuncular üzerinde bir tedirginlik yaratmış olma ihtimali çok yüksek. bu yüzden takım bocaladı, bu da bursaspor'un ekmeğine yağ süren diğer etmenlerden biriydi.

    ancak zaman geçtikçe galatasaray, artık ezberlemeye başladığımız, oyuncuların da alıştığı o oyununu oynamaya başladı. bursaspor'un enerjisi bu dakikalarda çok yüksek olduğu için, tek silahları olan, kontra atakla galatasaray'ı vurmaya çalıştılar. maçtan önce de söylediğim üzere; savunmada daha derli toplu olan ancak hücumda sınırlı bir takım bursa. bu yüzden kontra atak planı teoride başarılı gibi gözükse de sonuçlandırma noktasında sınıfta kaldı, kalacağı da belliydi.

    ikinci yarıyla birlikte galatasaray, oynadığı oyunun dozajını bir tık daha yukarı çekti. genelde bu oyuna maruz kalan takımlar türk telekom'a deplasmana gelen takımlar oluyordu. bir nevi galatasaray, iç saha oyununu deplasmana taşıdı. bundaki en önemli noktalardan biri belhanda'nın kendisinden beklenen sorumluluğu alarak, takımı hücumda yönlendirmeye başlaması oldu.

    galatasaray modern bir avrupa takımı gibi hücum ediyor. sağ kanat ve sol kanatı hücumda eşit olarak kullanmak, oyunu geniş alanda oynamak demek. bu da rakibin sürekli enine doğru açılarak yorulmasına sebep oluyor. üstüne üstlük tüm bu kanat akınları yoğun bir baskı ile birleşip, rakip kalede tehlikeli pozisyona dönüştükçe rakip mental açıdan da yıpranmaya başladı. özellikle 60. dakikadan sonra neredeyse bursa hiç çıkamadı. rakibin zihnen bu kadar çöktüğü anda feghouli hamlesi gelince, galatasaray kalite olarak sahada bir tık daha yukarı çıktı. fizik olarak hala beklenen seviyede olduğunu sanmıyorum ancak kalitesi ciddi bir fark yarattı, hele ki yıkılmak üzere olan bir rakibe karşı.

    tudor'un çılgın değişikliklerini elbette tartışabiliriz, fakat şunu belirtmek gerek; sistem değişmeden sadece oyuncular üzerinden yapılacak değişikliklerle dahi galatasaray'ın gol bulma ihtimali çok yüksekti. çünkü deplasmanda nasıl oynanması gerekiyorsa onu oynayan, rakibi sağ ve soldan yaptığı ataklarla afallatan bir takım gördük. türkiye'nin en formda yerli kalecisi harun tekin olmasa belki de çok daha önce rakibi çözecekti galatasaray. ancak tudor'un hamleleri sonrası bunun gerçekleşmesi üç taraf için de en iyisi oldu. tudor, öyle veya böyle, taktiksel bir hamle ile geri düşülen maçı çevirdi. oyuncuların hocaya olan inancı biraz daha arttı, taraftar da zor bir deplasmanda dahi takımın oyun ezberinin bozulmadığını görmüş oldu.

    çok kısa olarak galatasaray'da görülen ve geliştirilmesi gereken yönlere de değinelim. oynadığı oyunla rakibi bu kadar yıpratan ve öne geçen bir takımın, önde olduğu maçları daha da kolaylaştırmak için biraz daha iyi kontra atak sonuçlandırması gerekiyor. zira tudor'un elinde kontra atağa da uygun oyuncular mevcut. elbette bu bir süreç, duran toplardaki zaaf her geçen hafta nasıl azalıyorsa, bu durum da süreç içerisinde çalışma ile belli bir seviyeye gelecektir.

    gelelim galatasaray'ın kazanımlarına. fenerbahçe'ye olan bakış açımızı sabit tutmakla beraber, mantık çerçevesinde baktığımızda fenerbahçe'nin beşiktaş'ı yenmesi bizim işimize daha çok geldi. zira uzun vadede ligde asıl rakibimiz beşiktaş olacak ve şampiyonlar ligi'ne deplasman galibiyeti ile başlayıp, ligde dışarda kazanacakları bir derbi onlara sene sonuna kadar yetecek bir özgüven kazandırabilirdi. derbide ortaya çıkan skorla birlikte çok daha gergin bir döneme girecekler. bunu unutmamakta fayda var. durum bu iken bursa'yı deplasmanda geriye düşüp yenmek rakiplere çok net bir mesaj verdi. galatasaray, fikstür olarak rahat bir 2-3 haftalık döneme girerken cebine muhteşem bir avantaj koydu. çok zayıf durumda olan bir karabük'le içerde, seyircisiz maçta konya ile dışarda oynamak büyük bir fırsat. sonrasında ise içerde oynanacak fenerbahçe maçı ile liderliği, oyunu ve lige hakimiyeti perçinleyip; fenerbahçe'yi yarışın uzağına itme şansı mevcut.

    aynı kararlılık ve inançla, oyun ezberini daha da geliştirerek devam etmeliyiz. galatasaray iyi yolda.
App Store'dan indirin Google Play'den alın