2012-13 UEFA Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu İlk Maçı
21:45 Türk Telekom Arena
1 - 1
  • 188
    zaten sözlük introsundan mütevellit tüylerim diken diken oldu, şunu da paylaşmak istiyorum. maç öncesi çok iyi gider diye düşündüm; zira yarın gece olası bir galibiyetten sonra o bileklerin sonuna kadar bükülmeyeceğini düşünüyorum. sanırım yeni kapıların bir kez daha açılma zamanı geldi.

    çok şey öğrettiler / 19 nisan 2001 perşembe

    --- alıntı ---

    onlar türk futboluna cennetin kapısını açtılar. onlar bize kompleksten kurtulmayı öğrettiler.
    futbolda, hezimet dolu günlerin acısını çıkarttılar.
    yeni nesile boyun eğmemeyi öğrettiler.
    o kötü günler için intikamın karanlık sularından içtiler.
    onlar firavun gibi sözlerinden dönmediler. hep bildikleri yoldan gittiler.
    real madrid’e elendiler, ama bize çok şey öğrettiler.
    hiç kimseyi arkadan vurmadılar. ‘paramızı almadık oynamayız’ demediler.
    kırık, çıkık ayakla sahalara çıktılar. ciğerlerindeki son hava kabarcığına kadar mücadele ettiler. bir gün yorulduk demediler. tatil yapmadılar. sevgililerini terkettiler. eşlerini ihmal ettiler. ne kadar dev varsa toprağa gömdüler. dünya basınını peşlerinde koşturdular.
    en krizli günlerde bile türk insanını sokağa döküp çığlıklar attırdılar. müzelerini kupalarla doldurdular. hayalleri, rüyaları gerçekleştirdiler.
    kahramanlar yarattılar. fatih terimler, hakan şükürler ve sonra okanlar, emreler, suatlar, ümitler. hagi’nin tarihini yeniden yazdılar. antrenörlerini dünya’nın en mutlu insanı yaptılar. kendilerini takip eden gazetecilere onur yaşattılar. kimseye ezilmediler, yılmadılar. farklı yenilgi aldıkları günler oldu. ama hep inanıp, bildikleri yoldan gittiler. eğilmediler, dik kaldılar.
    evet real madrid’e yenildiler, ama bunları yaptılar.
    arada öylesine farklar var ki. gücümüz bir yere kadar. bir maçta 2 milyon dolar seyirci hasılatı yapan real madrid, diğer yanda bizim galatasaray. 100 milyon dolarlık oyuncularla, 100 bin kişi önünde oynayan takıma karşı bu çocuklar ne yapsın? iman gücü bir yere kadar. edilen yeminler bir yere kadar. ama orada bernabeu’da bir gerçek var: real
    basın tribününde baktım; bıçak gibi sallanıyor kalemler. utandım, yazamadım. elim varmadı. bu altın çocukları eleştiremedim. kötü oynadıklarını bu satırlara yazmayı kendime yediremedim. leedsler, milanolar, kopenhaglar, monacolar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünde. hem de kare kare. varsın elensinler. varsın kaybetsinler. varsın kötü oynasınlar. varsın bizleri üzsünler. onlar bize o kadar çok şey öğretti ki. yazmıyorum kardeşim. ben bu çocuklara kötü yazmıyorum. onlar benim kalbimde ruhumda. onlar benim beynimde. yazmıyorum kardeşim var mı, işte yazmıyorum. bu maçı eleştirmiyorum. kenarından bile dokunmuyorum. o zafer dolu günlerin anısına tek kötü söz bile etmem. hiç olmazsa bu kadarına borçlu hissettim kendimi.
    evet onlar yenildiler, ama ben bernabeu da bağırıyorum: helal olsun size
    deli diye bakanlar vız gelir. belki de delirdik kimbilir. staddan giderken insanın aklına takılıyor. acaba deliler ağlar mı?

    --- alıntı ---

    http://gss.gs/9NB
  • 395
    1-1 dün akşamki futbol karşısında iyi bir skor. zaten ben galatasaray'ın geçen seneden beri deplasman takımı olduğunu söylerim. o yüzden 2. maçtan gayet ümitliyim.

    dün akşamla ilgili bir kaç şey söylemek gerekirse: selçuk resmen gözlerimi doldurdu. ben bu takımın yıldızıyım diye bağırdı ve 90 dakika mücadele etti.
    burak için çok fazla şey söylemeye gerek duymuyorum. her geçen gün daha iyi oluyor. attığı golü şu dünyada atacak 3 bilemedin 4 tane futbolcu var.
    drogba sanırsın bu yaşına kadar galatasarayda oynamış. hal ve hareketleri çok mutlu ediyor beni. resmen herkese bir şeyler anlatıyor. ve bu adam daha performansının %45nde filan.
    sneijder çok matah bir futbol oynamadı. evet istediği topların hiç birini almadı ama biraz daha hareketli olmasını beklerdim. defansa yardımı ''0'' fatih terim onu hagi gibi sola yakın kullanmak istiyor ancak; birincisi ortada emre-okan-suat gibi 3 adet hayvani pres yapan adam yok, ikincisi sneijder hagi karakterinde bir oyuncu değil. bir an önce forvet arkasına monte edilmesi dileğiyle.
    hamit için diyecek bir şey yok. kötüydü. hep savundum ancak savunulacak bir yanı yok bu maç için, cidden kötüydü. bunun nedeni sabri'nin de hiç yardıma gelmemesi.
    sabri iyi niyetli ancak sadece iyi niyetli bir futbolcu. ilk yarı şalke onun kanadının ekmeğini iyi yedi.
    semih, allah nazardan saklasın. biraz ağır kalıyor ancak bu çocuk 2 seneye bütün dünyada konuşulur. yine çok yerinde hamleler yaptı.
    dany, her maç yüreğimizi ağzımıza getiriyor. sağolsun bu maç da aynı şeyi yapıp, golü yedirdi.
    melo, maçın ilk 30 dakikası ''aha işte melo bu'' dedim. sonra bir şey oldu ve oyundan düştü. geri kalan 60 dakika pek ortalarda gözükmedi. bir de şu orta sahada top eveleyip geveleme huyundan vazgeçerse şahane olacak.
    amrabat, verilen paranın altında ezildiği bir gerçek. yani 8 milyon euroluk performans beklendiği için ne yapsa yaranamaz. ama dün akşam o girdikten sonra riera'nın nefes aldığı gerçeği var. çünkü ilk yarı riera tek başına defans yapmaktan imanı gevremişti.
    riera, yine bildiğimiz gibi. galatasaray alt yapısından çıkmış gibi canını dişine taktı oynadı. 2 adet mükemmel hamlesi vardı ki çok tehlikeli pozisyonlardı. her geçen gün daha çok seviyoruz.
    muslera, kötü, çok kötü. sadece benim mi dikkatimi çekiyor ama bu çocukta bu ara bir şeyler var. çıkışları dengesiz, topu oyuna sokması yavaş. bir an önce toparlanırsa şahane olur.
    eboue, etkisizdi. ancak yine de girdikten sonra şalke onun kanadını kullanamadı.

    velhasıl toplamda kötü bir maç oynadık. evet zemin buna engeldi ancalk şalke'de aynı zeminde oynadı. hatta onlar şikayet etse yeridir. drogba-burak-sneijder aynı anda şampiyonlar liginde oynaması lüks gibi gözüktü bana. bunlar sahada iken 4-4-2 formasyonu ile çıkarsan orta sahamız maşallah yayla gibi açılıyor. bu 3lüden 1'i feda edilecek ya da değişik bir formasyona gidilecek gibi. feda kısmı form durumuna bakılırsa sneijder'e vurur. burak'ı bu formla kesemez kimse. kesilirse yazıktır, günahtır. drogba da maşallah 40 yıllık galatasraylı gibi oynuyor. fatih terim'e allah sabır versin.

    deplasmanda biz bu şalkeye çok rahat 2-3 gol atarız. evet bizim savunma kötü ama görünen o ki onların savunma bizden kötü. ilk yarı bitmeden biz bu işi bitiririz.
  • 385
    maç öncesi, burada pek çok kişinin söylediği gibi, bu seviyede oynamaya alışık olamayan takımımız için çok farklı bir maçtı. bu maç bize gösterdi ki, şu anda elimizdeki oyuncu grubu içerisinde bu seviyede oynamaya yeterli tek adamlarımız burak yılmaz ve ve biraz da selçuk inan. bu duruma maalesef kondisyonlarındaki yetersizlikten ötürü drogba ve sneijder da dahil. rakip, ligdeki bütün kötü görüntüsüne rağmen, özellikle ilk yarıda bize futbol dersi verdi demek herhalde çok da abartı olmaz.

    öte yandan;

    şunu bilmemiz gerekir ki, bundan daha kötüsü yok. yani, ne bizim takım bundan kötü oynayabilir, ne rakip takım bundan iyi oynayabilir. iki takımın da ulaşabileceği uçlar bunlardı. bu yönden, bundan sonra oluşacak her türlü oyun yapısı daha iyiye gidecektir ya da olsa olsa en fazla bu kadar kötü olabilir. bu şu demek; bundan sonra kaybedecek bir şeyimiz yok. oyun olarak rezil olmaksa, zaten olduk. zemin olarak, bu sezon ikinci kez rezil olduk.

    bunun yanında, bu kötü oyunda dahi, yakaladığımız net pozisyonların sayısı en az rakibin buldukları kadardı. hamit'in direkten dönen topu içeri girse, belki şimdi başka şeyler konuşuyor olurduk. ne yapalım, olmuş ile ölmüşe çare yok...

    şunu da belirtmek lazım ki, kendi sahamızda bir alman takımını yendiğimiz son maç 4 kasım 1992 galatasaray eintracht frankfurt maçı. şampiyonlar ligi'ne tarihimizde alman takımlarına karşı iç sahada galibiyetimiz hiç yok. buna karşın uefa kupası'nı aldığımız sezon iki, skibbe'li sezonda ise bir deplasman galibiyetimiz var. yani alman takımlarına karşı oynadığımız son dokuz maçın beşi dışarıdaydı ve biz bu maçlardan 3 galibiyet - 26 ekim 1999 hertha berlin galatasaray maçı 2 mart 2000 borussia dortmund galatasaray maçı 3 aralık 2008 hertha berlin galatasaray maçı - ve 1 beraberlik - 12 mart 2009 hamburger sv galatasaray maçı - çıkarmışız, sadece 1 kez 21 şubat 2008 bayer leverkusen galatasaray maçında yenilmişiz. tabi bunlar çok değişken faktörler ama umut yok değil. şimdi önümüzde ligde oynayacağımız çok önemli üç maçımız var. öncelikli olarak, ligdeki yerimizi sağlamlaştıralım ki, seneye de bu seviyedeki bir maça çıkmak için şansımız olsun. ek olarak, umarım hem takım hem hoca bu önümüzdeki üç haftayı çok iyi değerlendirebilir. yeni transferler ve yeni oyun planı bu üç hafta içinde biraz daha oturursa, o zaman deplasmanda turu geçme şansımızdan bahsedebiliriz.

    not: edit
  • 400
    biz uefa kupası finaline çıkarken ilerde hakan şükür-arif arkalarında da hagi vardı. dün akşam ise drogba-burak arkalarında değil ama sol çaprazda sneijder vardı. burak iyiniyetine rağmen pres gücü çok yüksek değil, drogba ve sneijder ise düşük fizik güçleri nedeniyle ne alan kapamasını ne de ilerde baskıyı sağlayabildi. hal böyle olunca schalkede topu alan selçuk ve meloyla karşı karşıya kaldı. ilk 45 dakika bütün enerjilerini alan kapamaya ve savunmaya harcayan bu ikili doğal olarak hücumda etkisiz kalınca ne oyun kurabildik ne de doğru pas organizasyonlarımız oldu. bütün topları leblebi gibi topladı schalke.

    sneijderın sol kanatta oynaması mümkün değil. bu saatten sonra ondan bir kanat oyuncusu yaratmaya çalışmak ise boşa vakit kaybı. soldan içeriye doğru oynamasını istersek de riera ilk 45 dakikada gördüğümüz gibi hep 2'ye 1 yakalanır ve sol kanadımız otobana döner. ki bu maçta riera beklenenin üzerinde bir performans gösterdi. hele ki huntelaar ile bir teke tek pozisyonu var ki ceza sahası içinde, çok iyi kademe yaptı.

    o zaman olması gereken selçuk ve melonun geriye doğru kayması değil, soldan sağa selçuk-melo-hamit üçlüsünün aynı çizgide ve daha ilerde rakibi karşılaması. bu üçlüyle ileri üçlü arasındaki,mesafe o kadar uzak ki, ilerisi ne zaman pres yapsa arkadan destek gelmediği için bu pres yalan oluyor.

    merkez üçlü ileri çıkınca doğal olarak savunma çizgisini de orta sahaya yaklaştırmanız gerekir. elinizde eboue, semih ve dany gibi bir defans için ortalamanın üzerinde hızı olan defans oyuncularınız varsa bu risk alınabilir. terimin her zamanki planı en iyi defans hücumdur olunca bunu beklemek gayet normal.

    peki biz ne yaptık dün akşam. selçuk ve melo kendi yayımızın oralarda karşıladı hep rakibi. hamit çizgide kalıp sneijder da dönmeyince çok kopuk bir oyun oynadık. eğer 4-3-1-2 oynayacaksak oyunu en az 25-30 metre ilerde oynamalıyız. aksi halde oyuna hükmetme şansımız kalmıyor.

    1-1'lik skor tabi ki iyi değil ama cenaze evi moduna girmek için de çok erken. gruplarda ilk 3 maçta 1 puan alıp son 3 maçta 3 galibiyet alan bir takımız. terimin inancının 10'da 1'i taraftarda olsa yetecek ama sanırsın ki rövanşa gerek kalmadan elendik ve bitti.

    maçın en kötüleri başta taraftardı. hamiti ıslıklayanların hepsinin kulağını çınlattım. ama sadece o da değildi. ikinci yarı homurtular, tiyatro seyircisi gibi sessizlik. fazla mı havalandık ne.

    hep diyorum dany bu takımın oyuncusu değil. bu mantalite ile olmaz. yerine kesinlikle birisi alınmalıydı ama alınmayınca terimin başka bir alternatifi kalmadı ne yazık ki. seneye bir defans bir sol bek takviyesi ile bu takım çok daha iyi yerlere gelecektir.

    sneijder için yorum yapamayacağım çünkü çıkana kadar ne yazık ki hiç bir şey ortaya koyamadı. sabri-hamit- amrabat da gecenin vasat isimleriydi.

    ciddi bir uyarıydı bu maç ve rövanş maçında bu uyarıyı dikkate almazsak eleniriz. ama bu maçtan gerekli dersi çıkartıp kadroyu veya dizilimi revize edip performansımızı arttırırsak çeyrek finale çıkarız.

    terim varken, biz çıkarız.
  • 86
    hayvan gibi basacaksak ilerde mutlaka didier drogba'nın oynaması gereken maçtır. yoksa top tutamayız, o tutamadığımız top da döner kalemize gol olur. zira schalke 04 holtby'siz daha savunma ağırlıklı bir futbol oynar gibi duruyor. bastos ve farfan da kontr-atak futboluna rahatlıkla uyum sağlayabilecek isimler. bizse bu sene şampiyonlar liginde neredeyse tüm gollerimizi sonuçlandıramadığımız ataklardan dolayı yedik. drogba oynarsa, takım ileri yerleşir, tam çıkarken yakalanmayacağımız gibi yaptığımız presin de bir anlamı olur.
  • 216
    maçı alacak olanda verecek olanda kesinlikle taraftardır.

    03.04.2001 galatasaray - real madrid maçını tribünden izlemiş ve ilk yarı 2 - 0 yenik duruma düşmüş olmamıza rağmen ikinci yarı maçı 3 - 2 değiştireceğimizi söyleyen ve taraftara güvenen ben bugünde aynı şeyi söylüyorum. taraftar ağırlığını koyar ise takımın ağırlını koyup maçı kazanmaması için hiç bir neden yok.

    (bkz: ilgili maç)
    http://www.izlesene.com/...al-madrid-3-2/385819
  • 114
    antalyaspor ve akhisar deplasmanında üç dört farklı diziliş deneyen fatih terim'in, schalke maçı için doğru dizilişi gördüğünü tahmin ediyorum. burak'ın tek forvet olarak başladığı ve hiç pozisyon vermediğimiz antalyaspor maçı ile drogba girdikten sonra akhisar deplasmanında ki diziliş doğru tercih olacaktır. sneijder'in solda ya da daha geride değil de orta sahanın ortasındaki verimi arasında çok fark var, umarım fatih terim bunu görmüştür.

    melo ve eboue'nin yekta ve sabri'nin yerine başlayacağını düşünürsek; bu maçta ki en büyük çelişki, drogba'dan 90 dakika boyunca verim alamayacağını düşünen fatih terim'in, ondan maçın başında mı yoksa son yarım saatinde mi faydalanacağı olacaktır. ben de drogba'nın ilk onbir başlamasının psikolojik ve kalite olarak daha faydalı olacağını düşünsem de, maçın gidişatı ne olursa olsun son yarım saatte oyuna giren drogba'nın daha çok etki yapacağını düşünüyorum. sabri ve umut sürprizi olmazsa, amrabat'ın biraz olsun beyninini kullanmasını umarak ilk onbir bana göre şöyle olmalı http://this11.com/boards/abEhk8mach.jpg

    bir de gol yemeyelim psikolojisi olmamalı takım ve taraftarlarda, bir gol yesek bile kazanmamız daha önemli, schalke'ye orda da gol atabiliriz. en son milli takımın hırvatistan ile olan eleme maçında gol yemeyelim diye herkes götünü yırtıyodu, maçın başında golü yedik göt gibi kaldı herkes. gol yememek tabiki de çok büyük avantaj ama yersek de moral bozukluğu ve 31 olmamalı. schalke'ye deplasmanda da gol atabilecek bi kadromuz var bu unutulmamalı.
  • 406
    dengesizlikler silsilesi; sanırsam bundan başka bir maç yorumu olamazdı.

    maça aslında şahsen hiç başlamayacağımızı düşündüğüm 4-3-1-2 mi 4-4-2 olmadığı anlaşılmayan bir diziliş ile başladık planımız rakibi boğup oyunu onların sahasında oynamaktı fakat sneijder'in henüz sol kanat oynayacak ritmi olmaması ve drogba'nın yeni gelmesi bu riski 2 katına çıkardı. doğru olan drogba ile başlayıp daha sonra sneijder'in girmesi bizim için doprusu olacaktı jens keller çok akıllı bir hamle ile oyunu bizim sahaya yıkan, topun daha çok schalke 04'de kaldığı oyunu istedi ve istediği oyunu oynadılar. 40. saniyede jones'in sol çaprazdan şutunu muslera kurtardı, höwedes'in kafasına huntelaer ve matip üfleseler gol olacak topu atamadılar. burada kaleye gitme şansımız olduğundan rakibi sürekli tehdit ettik. burak yılmaz nefis golü, drogba çaprazdan vuruşu ardından hamit'in direkten topu, burak'ın sol çaprazdan gene atamadığı pozisyon net yakaladık ama bunu sürekli hale getirememek rakibin istediği idi. belki de en kötü dakika golü yedik, çünkü devreye 1-0 önde girsek rakibin öz güveni sarsılacak. belki bir hamle oyunu tutacaktık. dany'nin pas sevdası ve melo'nun ciddiyetsizliği, ardından farfan'a riera ve semih kaya'nın faul yapmak istememesi ki orada semih kısmen bana göre yanlış kademe yapıyor. çünkü arkadan gelen oyuncunu gol şansı farfan'a göre daha net. riera'nında topla giden oyuncuya topsuz iken yakalayamaması zaten ayrıca bir sorun. gol yemenin diğer kötü yanı ise bizim maça giden taraftar çok çabuk oyundan kopuyor. 2. yarı amrabat- sneijder değişikliği ile başladık ama amrabat sağ olsun hücumda hiç bir fayda getirmeyince 50. dakikada riera ile verkaçı dışında. bu hamlede olmadı. maçın kırılma anı ise 65. dakikada drogba'nın çalıdığı topta devamını getirmeyip burak'ın ofsaytta kaldığı an oldu. zaten 1-1 olunca rakip daha dengeli oynadı. 2. yarı presimizi ortaya koysak gene dönerdi maç. kısacası rakip önümüze bir plan koydu ve biz bu planları çomak sokamadık. ama bir 90 dakika belki 120 dakika var.
  • 120
    birisi size sorsa 4-3-1-2 mi? 4-4-1-1 mi? diye zannediyorum cevap verenlerin tamamına yakını burak ve drogba'nın beraber oynadığı sistemi önerir.

    ama bu maçın sistemi 4-4-1-1 olmalı ve son 1-1 de sneijder ve drogba oynamalı. önceliğimiz gol yememek ve mümkünse gol atmak. deplasmanda oynasak tersi bir durum da söz konusu. ev sahibi avantajını kullanmak için öncelikle kendi sahamızda gol yememeliyiz ki; benim tanıdığım fatih terim ya klasik 4-4-2 çıkar, ya da 4-4-1-1 çıkar. 4-3-1-2 çıkması schalke gibi dirençli bir takıma karşı büyük bir kumar olur.
  • 402
    korktuğum, daha doğrusu hepimizin korktuğu sezon başından beri basit goller yeme ve yine savunmada yapılan basit hataların gerçekleşme ihtimali maalesef gerçekleştiği maçtır. schalke kolay, eleriz, geçeriz gibi söylemlerin de ne kadar boş ve schalke'nin de ne kadar önemli bir takım olduğunu da görmemizi sağladı bu maç. maça tam istediğimiz o tempo ve baskı ile başlayamasak da ilk 15 dk'da gol bulursak rahat geçiririz maçı derken, neredeyse bu sezon ilk defa bir takıma karşı bu kadar mahkum oynadık. her topu alan, rahatça pas yapan, bize de bırakın ileri de top tutmayı orta saha da dahi top yaptırmayan bir takım çıktı karşımıza. ama bu takım son 11 maçta 1 galibiyet almıştı değil mi? o kadar eksikleri vardı hani ? maalesef çözüm bulamadık.

    sol açıktan devşirme riera'nın sol bek oynadığı yerde, asıl mevkisi forvet arkası olan sneijder'i de riera'nın önüne yerleştirmek tam bir faciaydı. üstelik o tarafta, farfan gibi bir bela varken. resmen ilk yarı sol tarafımız otobana döndü. hadi riera uzun zamandır oynuyor, bir şekilde o idare edilebilirdi ancak; akhisar maçında sol tarafta başlayan ve hiç bir varlık gösteremeyen, akhisar'ın sağ bekinin sürekli bindirmesine karşı bir şey yapamayan sneijder'i böylesine etkili bir takıma karşı yine sol tarafta başlatmak büyük bir hataydı. aslında o dakikalarda golü yeseydik, bu kadar üzülmezdim. çünkü hak ediyorduk gol yemeyi. ancak hem dany hem de melo'nun hata zincirleri maalesef devre arasına rakibi moralli olarak soyunma odasına yollamamıza neden oldu.

    ikinci yarıya başlarken, ben hocanın melo'nun yerine amrabat'ı alıp sneijder'i ortaya kaydıracağını düşünürken; hoca takımın gole ihtiyacı en fazla olduğu anda bir pas ile gol attırabilecek adamını kenarı aldı. hem de bu değişiklik, galibiyet için değil, otobana dönen sol tarafı kontrol altına almak içindi. bu işe yaradı, schalke o boşlukları bulamadı ve ilk yarıda ki gibi etkinlik yaratamadı ama biz de pek varlık gösteremedik üstelik yine gollük pozisyonlar da verdik. golün etkisiyle, ikinci yarı daha etkili olur diye beklediğimiz burak neredeyse kayboldu. sabri bu seviyenin oyuncusu olmadığını gösterdi, mücadelesi isteği güzel ancak, bu seviye başka bir seviye. aslanım selçuk ne hamit'ten ne de melo'dan bir şey olmayacağını anladı ve tek başına mücadele etti orta sahada. ben bu kadar koştuğu, ikili mücadeleye girdiği bir başka maçı daha hatırlamıyorum selçuk'un. takımın en iyisiydi. drogba da neredeyse bütün pozisyonlarımızın içindeydi ve sakinliği ile çok şey kattı takıma.

    toparlayacak olursak eğer, bence yenilgiden ucuz yırttık. evet zemin de kötüydü ancak, schalke'li oyuncuların bizden daha fazla ayakta durduklarını da unutmamak gerek ve daha iyi pas yaptıklarını da. ikinci maçta, hocanın oyuncu tercih ve yerleştirmelerinde yaptığı hataları tekrar yapmayacağını ve takımın mutlaka kazanmak zorunda olduğu final maçlarını iyi oynadığı gerçeğini de göz önüne alarak çeyrek final'e çıkabileceğimizi düşünüyorum. her şeyin hayırlısı olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın