hatırladığım şampiyonlukların açık ara en efsanesi.(evet sanırım geçen seneden daha efsaneydi) üç hafta öncesi fenerbahçe bizi 4-0 geçerken ilk 10 dk dışında maçın hiç bir anında etkili olamamış, ezeli rakibimizin oyunu domine etmesini engelleyememiştik. fenerbahçe'nin son sezonlardaki en güçlü kadrolarından biriydi, aurelio appiah ikilisi orta sahada güçlü ve uyumlu, alex tuncay anelka nobre ileri 4lüsü de çok etkiliydi. biz ise yerli oyuncularımızdan gerçek galatasaray efsaneleri olan
hakan şükür ve
hasan şaş'ın kulüpte yarattığı havayla mütevazi kadromuza rağmen ligi sonuna kadar getirmiş ve şampiyonluğu gerçekten çok istiyorduk.
her neyse, bir pazar günü, aydın'da havalar baya ısınmış biz ise sanırım arkadaşlarla o haftasonu yurtta kalmıştık(fen lisesi yurdu). şampiyonluğa hiç bir inancım yoktu, hatta öyle ki fener denizli'de puan kaybetse bile bizim de kayseri'ye puan kaybedip şampiyonluğu yine de alamayacağımıza inanıyordum. arkadaşların çoğu maçı gidip bulvarda izlemeyi planlarken ben onlara katılmak istemedim, o moral bozukluğuyla dönüşün çok zor olacağını ve fenerlilerin kutlama yapmasına dayanabileceğimi düşünmüyordum. benimle beraber bir beşiktaşlı arkadaş da yurtta kalırken biz de sonradan dayanamayıp yurdun yakınındaki bir kahveye gittik.
kahvede sadece fener maçı gösteriliyordu. biz de arkalarda bir yer bulup maçı izlemeye başladık. maç oldukça keyifsizdi, fener futbol olarak hiç bir varlık gösteremiyordu. o sırada galatasaray maçından erken gol haberi geldi. ama hala hiç umudum yoktu. fener ikinci yarı kendine gelir diyordum. ama ikinci yarıda da hiç bir şey değişmedi, denizli çok istekliydi. galatasaray maçı 2-0 a getirirken maç hala 0-0 dı. sonra mustafa keçeli'nin golü, 16 dakika uzatma ve kahvedeki tüm fenerli amcalar heyecanlı bir şekilde fenerin 2.golü atmasını beklerken ben en sonunda şampiyon olacağımız hissine ilk defa kapılmıştım. o sırada beşiktaşlı arkadaşım da bizim şampiyon olmamızı çok istiyordu hatta.
her neyse evet bir şekilde dakikalar geçti, hakem maçı bitirdi, nasıl yaptıysam sakin bir şekilde kahveden çıktım ve ondan sonra deliler gibi koştuğumu zıpladığımı bağırdığımı hatırlıyorum. önce yurda koştuk, sonra fenerli arkadaşların odasına girdik canlarım hemen yataklarına girmiş uyuyo taklidi yapıyorlar, tabi ben durur muyum bunları kaldırıp önlerinde küçük bir şampiyonluk kutlaması yaptım. sonra lise son abilerimizin bulvarda kutlamalarda olduğunu duyunca hemen dolmuşa atlayıp bulvara geçtik. orada onları bir pikabın arkasında bulup tezahüratlarla tüm sesimizi kaybedene dek şampiyonluğu kutlamıştık.
düşünüyorum, kesinlikle hayatımda en mutlu olduğum anlardan biriydi. ilic, necati, hasan kabze, sabri, song, tomas, mondragon ama en çok da hasan şaş ve hakan şükür, o şampiyonluğu galatasaray'a getiren inançlı, inatçı ve büyük yürekli galatasaraylı savaşçılar, hepinizden allah bin kere razı olsun.