94
askeri lisedeyiz, 3. yılımız ve 2 yıl fenerbahçe şampiyon olmuş, son şampiyonluğumuzdan da 4 yıl geçmiş. ilk yıl babalara gelmiş takım, ikinci yıl 3. olmuşuz 76 puanla.
o yıl da belki de 20 hafta kaybetmemiş bir fenerbahçe var. alex ceza yayı çevresinde tökezlese bile faul çalınıyor, frikikler gol oluyor, elle kolla goller atılıyor.
bizde de parasızlık almış yürümüş, futbolcular idmana çıkmadı haberleri.
işte 30. haftaya doğru manisa deplasmanında 5 yiyor fener, o ara bir liderliği alıyoruz ama kadıköy'de ilk dakikalarda kaçırdığımız gollerin hemen ardından yediğimiz gol, 4-0'lık hezimeti getiriyor.
nitekim son hafta, uğursuz ağzımı açıp nazar da değdirmek istemiyorum. 220 kişi dönemden belki de 180 kişi kadarı gazinoya toplanmış, fenerbahçe maçı izleniyor. ilk yarı ayıla bayıla izliyorum. bir arkadaş geliyor, o sezonun siyah formasını giymiş, "oğlum niye forma giydin lan" diyorum korkudan, "korkma şampiyonuz" diyor. benim elim ayağım buz kesmişken rahatlığına imreniyorum. ilk yarı bitiyor, ben de kendimi kısımlara atıyorum. maçla ilgili hiçbir şey düşünmeyip volta atmaya başlıyorum, zaman geçmek bilmiyor. belki de yarım saat aynı şekilde dolanıyorum ve gazinodan büyük bir gürültü geliyor, yıkılıyorum resmen. kısımda etrafa küfürler etmeye başlıyorum.
kapıdan çıkıyorum, gazinodan koridora küfrede küfrede çıkan birini görüyorum. "hangi takımlıydı bu" diyorum, fanatik fenerli olduğu geç aklıma geliyor, aklım durmuş. normalde hangi takımlı olduğunu iyi bilirim.
dizlerimin bağı çözülüyor, gazinoya koşuyorum. son dakikalara girilmiş, ilk gördüğüm adamı sarsıyorum yakalarından, "kaç dakika uzadı ulan" diyorum, "6-7 galiba" diyor. kimisi bitti bitecek diyor, kimisi 17 diyor, derken gol oluyor kendimi kaybetmek üzereyken dışarı atıyorum kendimi.
çarşıdan geldiğim için resmi kıyafet var üzerimde, ceket, şapka vs. başlıyorum yine dolaşmaya, kah yere çöküyor kah duvarlara baka baka yürüyorum. dakikalar geçmek bilmiyor, hiç ses de çıkmıyor.
ve en sonunda müthiş bir gürültü kopuyor, millet dışarı çıkmaya başlıyor. çıkıyorlar da hangi takımlılar çıkıyor? herkes tek tip devre eşofmanı giymiş. en alt katta hazırlıklar, üstünde 1'ler var, sonra bizimkiler. yani tanımadığım insanlar çıkıyor ve alt sınıflar forma vs giyemediği için kimin şampiyon olduğunu da bilmiyorum. çok korkuyorum, sevinmeye çıkan fenerlilerin arasında kalmış olabilmekten.
bir hazırlığı tutup örselediğimi hatırlıyorum, hangi takımlısın ulan konuş diyorm ağzı diline dolanıyor. "kim şampiyon ulan söylesene" diyorum, "galatasaray ağbi" diyor.
sonrasını zaten anlatamam, hepiniz aynı duyguları yaşadınız. ama o şampiyonluğun sevincini bir daha yaşayabileceğimi sanmıyorum. 26 yaşındayım, bir 26 yıl daha yaşasam o ana eşdeğer bir sevinç yaşayacağıma inanmam.
o yıl da belki de 20 hafta kaybetmemiş bir fenerbahçe var. alex ceza yayı çevresinde tökezlese bile faul çalınıyor, frikikler gol oluyor, elle kolla goller atılıyor.
bizde de parasızlık almış yürümüş, futbolcular idmana çıkmadı haberleri.
işte 30. haftaya doğru manisa deplasmanında 5 yiyor fener, o ara bir liderliği alıyoruz ama kadıköy'de ilk dakikalarda kaçırdığımız gollerin hemen ardından yediğimiz gol, 4-0'lık hezimeti getiriyor.
nitekim son hafta, uğursuz ağzımı açıp nazar da değdirmek istemiyorum. 220 kişi dönemden belki de 180 kişi kadarı gazinoya toplanmış, fenerbahçe maçı izleniyor. ilk yarı ayıla bayıla izliyorum. bir arkadaş geliyor, o sezonun siyah formasını giymiş, "oğlum niye forma giydin lan" diyorum korkudan, "korkma şampiyonuz" diyor. benim elim ayağım buz kesmişken rahatlığına imreniyorum. ilk yarı bitiyor, ben de kendimi kısımlara atıyorum. maçla ilgili hiçbir şey düşünmeyip volta atmaya başlıyorum, zaman geçmek bilmiyor. belki de yarım saat aynı şekilde dolanıyorum ve gazinodan büyük bir gürültü geliyor, yıkılıyorum resmen. kısımda etrafa küfürler etmeye başlıyorum.
kapıdan çıkıyorum, gazinodan koridora küfrede küfrede çıkan birini görüyorum. "hangi takımlıydı bu" diyorum, fanatik fenerli olduğu geç aklıma geliyor, aklım durmuş. normalde hangi takımlı olduğunu iyi bilirim.
dizlerimin bağı çözülüyor, gazinoya koşuyorum. son dakikalara girilmiş, ilk gördüğüm adamı sarsıyorum yakalarından, "kaç dakika uzadı ulan" diyorum, "6-7 galiba" diyor. kimisi bitti bitecek diyor, kimisi 17 diyor, derken gol oluyor kendimi kaybetmek üzereyken dışarı atıyorum kendimi.
çarşıdan geldiğim için resmi kıyafet var üzerimde, ceket, şapka vs. başlıyorum yine dolaşmaya, kah yere çöküyor kah duvarlara baka baka yürüyorum. dakikalar geçmek bilmiyor, hiç ses de çıkmıyor.
ve en sonunda müthiş bir gürültü kopuyor, millet dışarı çıkmaya başlıyor. çıkıyorlar da hangi takımlılar çıkıyor? herkes tek tip devre eşofmanı giymiş. en alt katta hazırlıklar, üstünde 1'ler var, sonra bizimkiler. yani tanımadığım insanlar çıkıyor ve alt sınıflar forma vs giyemediği için kimin şampiyon olduğunu da bilmiyorum. çok korkuyorum, sevinmeye çıkan fenerlilerin arasında kalmış olabilmekten.
bir hazırlığı tutup örselediğimi hatırlıyorum, hangi takımlısın ulan konuş diyorm ağzı diline dolanıyor. "kim şampiyon ulan söylesene" diyorum, "galatasaray ağbi" diyor.
sonrasını zaten anlatamam, hepiniz aynı duyguları yaşadınız. ama o şampiyonluğun sevincini bir daha yaşayabileceğimi sanmıyorum. 26 yaşındayım, bir 26 yıl daha yaşasam o ana eşdeğer bir sevinç yaşayacağıma inanmam.