78
madem ara sıra özel günleri yazarak tüylerimizi diken diken ediyorsunuz bende yazayım.
o sezon neredeyse bütün maçlara gitmişim. 1 hafta önceden amcam arıyor ''şampiyonluk maçına ben gideceğim. sen bilet bulmaya çalış. ücret sorun değil ben hallederim diyor.'' tabi sezon öncesi kombineyi amca almış beraber gideriz diye. ben lise öğrencisi. ulan aramasın diye dua ediyorum ama aramış işte. bilet ara tara ama bulmak zor tabi. neyse maça gitmemeyi kabullenmişim. içten içe şampiyonluğa inanıyorum ama adamlar kazanır diyorum. maç öncesi okulda son dersler muhabbet açılıyor arkadaşın biri rahat olun fener yenemez şampiyonuz diyor. o söyleyince şampiyon olmuş kadar seviniyorum içten içe aynısını düşünüyorum ama ya bi siktir lan diyorum arkadaşa. maç günü geliyor kafeye gitmişim. arkadaş markadaş kimse yok tanıdık. deplasman maçlarında aynı kafeye gittiğimden tanıdık birkaç abi var sadece. isimlerini bile bilmiyorum bazılarının. kafe ikiye ayrılmış. bir televizyon gs maçı diğer taraf fb. neyse maç öncesi klasik kafe sahibi konuşması küfürsüz kavgasız gürültüsüz olsun deniyor ve maçlar başlıyor. biz erkenden sıkıştırıyoruz ama kafalar hep arka taafa bakıyor. dakika 30 olmuş benim boyun ağrımaya başlıyor. o ara konfetiler falan biz görüyoruz tabi. ikinci yarılar aynı şekilde başlıyor ancak inanmaya başlıyoruz ulan 45 dakika topu kaleye sokamazlarsa iş bitecek falan diye. biz golleri atıyoruz sonra kafalar hep arkada dayan denizli modundayız. ulan dayanın yoksa küme düşeceksiniz falan. keçeli atıp denizli öne geçiyor biz ise kendimizden geçiyoruz. sandalyeler küfürler havada uçuşuyor. denizli atınca tanıdık abiler olay çıkar diye evlere doğru giderken ben kalmayı tercih ediyorum. fb yedikten sonra sözlü tartışmalar başlıyor o ara maç uzuyor tabi. skor 1-1 olup denizlinin kaybetse bile küme düşmeyeceğini öğrenince yıkılıyorum. appiahın pozisyonu hala gördüğümde gol olacakmış gibi kalbim çarpıyor. o pozisyondan sonra kafeden çıkıyorum. nereye gittiğimi bilmeden koş koş koş koş. sadece allah'ım sen büyüksün her şey ortada adaletini göster diye söyleniyorum kendi kendime. dakikalarca koşuyorum ve en son evin önüne gelmişim. içeri giriyorum eniştemler falan gelmiş trt1 açık. bitti mi? diyorum yok diyorlar. ama bu ne rahatlık. o an enişteme dalasım geliyor. ya atamazlar dediğinde bir rahatlık çöküyor üstüme. o ara tam hakan şükür hasan şaş derken bitti diyorlar ve şampiyon galatasaray yazısı. içimden ise sadece allah'ım sana şükürler olsun diyorum. o an herkesin adaleti şaşar allah'ın adaleti asla dedikleri sözden başka bir şey gelmiyor aklıma. ev kalabalık anne teyze tebrik ediyor ama bende sevinç yok. neden sevinemedim hala çözemiyorum ama düşündükçe aslında bekliyordum bunu diyorum. ve aynısı 12 mayıs 2012 işte play off zımbırtısı ve son maça kalan şampiyonluk. biz hak ettik ama buralara gelmemeliydi hepimiz hemfikiriz. ancak allah çektirdi çektirdi en sonunda adaletini gösterdi. o günde aynı şekilde eminim şampiyon olacağımıza ama dilde siktir lan olmaz kaybedeceğiz diyordum. biz galatasarayız galatasaraylıyız içimizde resmen yaşıyoruz inanıyoruz ama dilde söyleyemiyoruz. totem deyip geçelim işte. biz içimizde yaşamalıyız. bunu bu sezon çok çektik inönüye çıkıyoruz 3 atarız 5 atarız. karabük ile oynuyoruz havada karada geçeriz. bilmem kim deplasmanı oooo çok rahat geçeriz. şu an bile sürüyor bunlar. takım top oynamasa bile 3leriz 5leriz diyoruz ama kaybediyoruz sürekli. 14 mayıs 2006 içimizde yaşamamız gerektiğini gösterdi. dilin konuşmasın abi bırak fenerliler bik bik bik ötsün biz kendini beğenmişliği sevmeyiz. sevmemeliyiz bu tarih bunu gösterdi. bırak onlar konuşsun biz içimizde yaşayalım. zaten allah'ın adaleti o kadar büyük ki daha sonra sen içindekini dışarı çıkarıyorsun. hemde öyle bir zamanda çıkarmana izin veriyor ki daha iyi bir zamanlama olamaz.
o sezon neredeyse bütün maçlara gitmişim. 1 hafta önceden amcam arıyor ''şampiyonluk maçına ben gideceğim. sen bilet bulmaya çalış. ücret sorun değil ben hallederim diyor.'' tabi sezon öncesi kombineyi amca almış beraber gideriz diye. ben lise öğrencisi. ulan aramasın diye dua ediyorum ama aramış işte. bilet ara tara ama bulmak zor tabi. neyse maça gitmemeyi kabullenmişim. içten içe şampiyonluğa inanıyorum ama adamlar kazanır diyorum. maç öncesi okulda son dersler muhabbet açılıyor arkadaşın biri rahat olun fener yenemez şampiyonuz diyor. o söyleyince şampiyon olmuş kadar seviniyorum içten içe aynısını düşünüyorum ama ya bi siktir lan diyorum arkadaşa. maç günü geliyor kafeye gitmişim. arkadaş markadaş kimse yok tanıdık. deplasman maçlarında aynı kafeye gittiğimden tanıdık birkaç abi var sadece. isimlerini bile bilmiyorum bazılarının. kafe ikiye ayrılmış. bir televizyon gs maçı diğer taraf fb. neyse maç öncesi klasik kafe sahibi konuşması küfürsüz kavgasız gürültüsüz olsun deniyor ve maçlar başlıyor. biz erkenden sıkıştırıyoruz ama kafalar hep arka taafa bakıyor. dakika 30 olmuş benim boyun ağrımaya başlıyor. o ara konfetiler falan biz görüyoruz tabi. ikinci yarılar aynı şekilde başlıyor ancak inanmaya başlıyoruz ulan 45 dakika topu kaleye sokamazlarsa iş bitecek falan diye. biz golleri atıyoruz sonra kafalar hep arkada dayan denizli modundayız. ulan dayanın yoksa küme düşeceksiniz falan. keçeli atıp denizli öne geçiyor biz ise kendimizden geçiyoruz. sandalyeler küfürler havada uçuşuyor. denizli atınca tanıdık abiler olay çıkar diye evlere doğru giderken ben kalmayı tercih ediyorum. fb yedikten sonra sözlü tartışmalar başlıyor o ara maç uzuyor tabi. skor 1-1 olup denizlinin kaybetse bile küme düşmeyeceğini öğrenince yıkılıyorum. appiahın pozisyonu hala gördüğümde gol olacakmış gibi kalbim çarpıyor. o pozisyondan sonra kafeden çıkıyorum. nereye gittiğimi bilmeden koş koş koş koş. sadece allah'ım sen büyüksün her şey ortada adaletini göster diye söyleniyorum kendi kendime. dakikalarca koşuyorum ve en son evin önüne gelmişim. içeri giriyorum eniştemler falan gelmiş trt1 açık. bitti mi? diyorum yok diyorlar. ama bu ne rahatlık. o an enişteme dalasım geliyor. ya atamazlar dediğinde bir rahatlık çöküyor üstüme. o ara tam hakan şükür hasan şaş derken bitti diyorlar ve şampiyon galatasaray yazısı. içimden ise sadece allah'ım sana şükürler olsun diyorum. o an herkesin adaleti şaşar allah'ın adaleti asla dedikleri sözden başka bir şey gelmiyor aklıma. ev kalabalık anne teyze tebrik ediyor ama bende sevinç yok. neden sevinemedim hala çözemiyorum ama düşündükçe aslında bekliyordum bunu diyorum. ve aynısı 12 mayıs 2012 işte play off zımbırtısı ve son maça kalan şampiyonluk. biz hak ettik ama buralara gelmemeliydi hepimiz hemfikiriz. ancak allah çektirdi çektirdi en sonunda adaletini gösterdi. o günde aynı şekilde eminim şampiyon olacağımıza ama dilde siktir lan olmaz kaybedeceğiz diyordum. biz galatasarayız galatasaraylıyız içimizde resmen yaşıyoruz inanıyoruz ama dilde söyleyemiyoruz. totem deyip geçelim işte. biz içimizde yaşamalıyız. bunu bu sezon çok çektik inönüye çıkıyoruz 3 atarız 5 atarız. karabük ile oynuyoruz havada karada geçeriz. bilmem kim deplasmanı oooo çok rahat geçeriz. şu an bile sürüyor bunlar. takım top oynamasa bile 3leriz 5leriz diyoruz ama kaybediyoruz sürekli. 14 mayıs 2006 içimizde yaşamamız gerektiğini gösterdi. dilin konuşmasın abi bırak fenerliler bik bik bik ötsün biz kendini beğenmişliği sevmeyiz. sevmemeliyiz bu tarih bunu gösterdi. bırak onlar konuşsun biz içimizde yaşayalım. zaten allah'ın adaleti o kadar büyük ki daha sonra sen içindekini dışarı çıkarıyorsun. hemde öyle bir zamanda çıkarmana izin veriyor ki daha iyi bir zamanlama olamaz.