100
13 yaşındaydım sanırım. ailemle kalamışa kahvaltıya giderken formam üzerimdeydi. bütün gün boyunca fenerbahçelilerin garip bakışlarına maruz kalmıştım. bi hafta öncesinden başlamıştım doğal olarak puan hesaplarına. kararımı vermiştim fener yenilecek biz de yenip şampiyon olacaktık. denizli'nin zaten puana ihtiyacı vardı, her şey çok basit olacaktı. kalamış'tan dönerken stadın yanından geçiyorduk, yoğun ısrarlarımla arabayı durdurttum, annem ve kardeşim taksiye bindi eve dönmek için ben ve babam ise maça 1.30 saat kala bilet aramaya koyulduk. babam kapalının eskilerinden, annemi balayı diye galatasaray-milan maçına götürmüş, tivoli meydan muharebesinde yer almış adam. pek de zor olmadan bi şekilde kombine bulduk, kapalı alttı sanırım net hatırlamıyorum, oyuncuların tv'den denizli maçını takip ettiği tribünün yan kısmıydı. o kadar emindim ki şampiyon olacağımızdan. rahat geçen maçta gol haberini aldığımızda yaşadıklarımı tarif etmeye kelimelerim yetmez. hep diyorum galatasaray bir kültür, özellikle de benim karakterimin temel taşlarından. bana asla vazgeçmemeyi, imkansızın olmadığını, umudun ne kadar kıymetli olduğunu gösteren. iyi ki varsın galatasaray, iyi ki galatasaraylıyım.