• 926
    19 aralık 2016 dursun özbek basın toplantısında bir kez daha hiçbir halta yaramadıkları tescillenmiş oluşumdur.

    uefa finansal fair play konulu son derece teknik hususlar arzeden bir toplantıda koskoca galtasaray başkanına geceleri kaç saat uyuduğu sorulmuştur.

    utanmasalar başkanım kuş hala ötüyor mu şeklinde soru soracaklar.

    bunun adı skandaldır, mesleki yetersizliktir, dalga geçmektir.

    maçanız yiyorsa şikecibaşına sorun bu soruları adi herifler...
  • 933
    tanju çolak'ın satılışı sonrası yaşananları yeniden yaşıyor gibiyiz. tanju çolak son senesinde futbolundan ve gollerinden çok özel hayatı ile basında yer alıyordu; doğal olarak fenerli basın tanju'yu yıpratmak için azami gayret sarfediyordu. esasında tanju'nun yaşantısı camia içinde de tepki alıyordu. neticede henüz bir yıl önce avrupa gol kralı olmuş sporcusunu alp yalman yönetimi bir gecede serbest bırakma kararı aldı. daha sabah olmadan da fenerbahçe tanju ile mukavele imzaladığını basına duyurdu. tüm sene boyunca tanju'nun artık bittiğini bundan sonra kaldığı takdirde galatasaray'a zarar vereceğini, hemen satılması gerektiğini yazan basın!! bir anda galatasaray yönetimini eleştirmeye başladı. ertesi gün basının ortak kanısı yapılanın büyük hata olduğu, tanju ve rıdvan'lı fenerin ligi silip süpüreceği, galatasaray'ın ise lige santraforsuz başlayacağı şeklindeydi. nitekim bu dolduruşla taraftarın da morali bozulmuş ve ilk 3 ay yönetim protestoları ile geçmişti. peki sonra ne oldu? sene başında bursaspor'dan transfer edilen uzun boylu ama dengesiz ve güçsüz adam pişmeye ve oynadıkça oynamaya başladı. ligin ikinci devresinde kadıköy'de ligin kaderini etkileyecek maçta forveti rıdvan ve tanju ikilisinden oluşan ev sahibi karşısında hakan şükür- arif erdem adlı 20 yaşında iki gencin başı çektiği aslanlar 70 dakikasını 10 kişi oynadığı maçta rakibini 4-1 yenerek denize döküyordu. maç sonunda ev sahibi takımın taraftarları kale direklerini sökmüş, stadın belirli bölümlerni ateşe vermiş, başkanları metin aşık'da gece yarısı istifa ettiğini duyurmuştu. bu gece yapılan ilk sıcak yorumlar beni bir anda geçmişe götürdü.
  • 935
    bugün ne kadar onurlu, ahlaklı, etik değerlere önem veren bir grup olduklarını tekrar göstermişlerdir.*

    biliyorsunuz fenerbahçe ve beşiktaş'ın adının karıştığı şike davasında da olayların açığa çıkıp, hakedenlerin hak ettiği cezaları almasını da bu grup sağlamıştı. kendilerinin parayla, adam kayırmayla, taraf tutmakla falan işi yoktur. talimatla hareket etmezler. her zaman gerçekten yanadırlar.

    yaşanan olay fark etmeksizin doğru olanın yanında yer aldıklarını en başta şike davasında şikecilerin futboldan temizlenmesi yönünde gösterdikleri üstün çabadan biliyorsunuzdur.

    bir üyeleri var, güntekin onay. kendisi tamamen kendi emekleriyle bugünlere gelip, tamamen tarafsız yorumlarla biz galatasaraylılardan oldukça hayırlı dualar almaktadır. ayrıca kendisi at şikesi yapmamış olan beşiktaş'ın ahlaklı ve etik değerleri yüksek bir taraftarıdır. beşiktaş'ın yapılmayan at şikesinde bile günlerce böyle bir şey olduysa gereği yapılmalıdır şeklinde söylemlerde bulunmuştur.
  • 936
    türk futbolunun kanser hücresidir. bugün türk futbolunu bu noktaya getirenlerin en başında yöneticiler ve onların kalemşörleri gelmektedir. ülkemizde maalesef futbol adına hiçbir güzel olay yok. yani süper(!) lig maçı izlerken dahi sıkılıyorsunuz, derbilerde de bile bu durum geçerli. hal böyle olunca milyonlarca liranın döndüğü bu sistemde kazancı ancak kaostan beslenerek yaratırsınız.

    herkes futboldan anladığını zannediyor ama bu ne tribünler ne spor yazarları için geçerli. bu sözlükte her gün paylaşıyoruz, şu yazar şöyle bir cahillik yapmış, bu yazar böyle demiş diye. futbolun sadece arda'lı barcelona'dan ibaret olduğunu sanan bir güruhtan bahsediyoruz. kimse onjektif bir şekilde köşe yazısı yazmıyor, en fanatiği bile patronu ne derse onu yazıyor. o şekilde ekmek parasını evine götürüyorsa da kimseye gururdan bahsetmesin zaten.

    tribünler zaten bitmiş. statlar neden dolmuyor diye yakınan spor medyamız neden bunun passolig sayesinde olduğunu dile getiremiyorlar? bu kadar kokuşmuş ortam içinde zaten maça da gitmek istemiyor insan.

    ben gazete almıyorum. gazetelerin internet sitelerine de girmiyorum. haberleri ya twitter'dan ya da buradan takip ediyorum.
  • 938
    09.03.2016 tarihinde divan kurulu toplantısı oldu.

    bu divan kurulunda önemli şeyler oldu.
    birincisi o kim olduğu belli olmayan dede. hollandalı napacakmış alt yapıda temalı ırkçı konuşması.
    ikincisi taner aşkın'ın taraftarı tehlike olarak gören konuşması.
    üçüncüsü ünal aysal'ın 20 dakikalık konuşması.
    dördüncüsü galatasaray üyeliği taraftara açılsın kampanyası ve taraftarın olaylara yaklaşımı.

    şu sıralar galatasaray'ın gündemi budur.
    hani kıyametleri kopardıkları yanlış çıkan bir kırmızı, yanlış verilen bir penaltı kararından çok daha büyük olaylar... ancak basın dilini yutmuş gibi...
    ben galatasaray üyeliğinin herkese açılmasını doğru bulmuyorum. ancak biliyorum ki tek doğru da benimki değil. iki ayrı modelden bahsediliyor burada. taraftarın istediği bir devrim var. çok önemli. nadirdir türk halkının kendi kendine organize olması, değişiklik istemesi. tutucu toplumuz zira. ancak kampanyanın başarıyla sonuçlanmasını istemesem bile, kongre üzerinde yaratacağı baskının inanılmaz derecede olumlu olduğu kanaatindeyim. bu bıçak kemiğe dayandı mesajıdır. yönetime değil, kongreye yönelmiştir. istenen düzenin komple değişmesidir. bu güç de taraftarda var. uyanmaya başlaması, düzenin itibar kazandırdığı her bir kişi için endişe verici. o yüzden çalışacaklar. mecburlar.

    ha belki sonuç alınsa çok iyi şeyler olur. ancak her kurumu ele geçirmeye meraklı hükümet için çoğunluğu sağlayacak üye sayısını kulübe sokmanın çok kolay olacağından endişeliyim. örtülü ödenek ne güne duruyor, bir defalık 100 milyon lira, eu, dolar her ne ise göm... kulüp tayyip iktidarına hizmet etsin.

    zaten ülkenin hali ortada. türk halkının reyine de malesef güvenemiyorum.

    ancak taraftarın baskısı, lise lümpenlerinin yarattığı statükocu anlayışın, hep ben diyen çıkarcılığın son bulmasına neden olacaktır. bu yüzden bu kampanya çok ama çok önemli.

    işte bu noktada medya susuyor. çünkü taraftar hareketinin büyümesi galatasaray düşmanlarının çıkarına değil. onlar bu şirazesi kaymış düzenin kulüp içerisinde devamını istiyor.

    hatta ve hatta organize olmanın, devrim istemenin küçük modellerinin başarı getirmesi ülkenin anasını belleyen iktidar için de sıkıntı. koyun gibi davranmadığınızda sonuç alınabileceğini görsün istemez bazıları türk halkının.

    türk spor basını, türk basını... ne yapıyorsa senelerdir bu ülkeye zarar veriyor.
    analarından emdikleri sütün burunlarından gelmesi dileğiyle...
  • 939
    ülkedeki spor basınının, baskın devlet ideolojisinin etkisi ile aldığı isim. *

    kendileri ile arası iyi olan hiçbir sporcuyu, teknik kadroyu, yönetimi yerecek haber yapmayan basındır. o yüzden 3 senedir anamızı ağlatan teknik direktörümüz selçuk inan hakkında kötü bir habere rastlayamazsınız.

    kişisel husumetler hariç, o konularda da kesinlikle dozun aşılmasına izin verilmez, sevdiği kişiye dokunmayan basın. meslek etiği nedir bilmezler. yoz ülkenin bir başka yoz sektörü.
  • 940
    yazılı medyada görevli kısmı üç istanbul takımına ikişer sayfa, bu üçünün karma haberleine bir sayfa, diğer anadolu takımlarına bir sayfa, kalan bütün spor dallarına yarım sayfa ayıran *; görsel ve işitsel medyadaki kısımları da aynı orantıda haber yapan bu rağmen her ne hikmetse utanmazca spor basını diye lanse edilen camia. dedikodu, fitne-fesat, manipülasyon, karşılıklı hakaretleşme, polemik ve sidik yarışı üzerine kuruludur. haber sıkıntısına düştükleri zaman zahmet edip, yapacağı zahmet de oturup google'dan üç beş yere bakmak, en azından bir araştırma, analiz falan yazacakları yerde bu sıkıntılarını kulüp yöneticilerinin veya menejerlerin ısmarladıkları haberler ile giderirler. yıllar geçip teknoloji ilerlese, teknikler şekil olarak değişse de özünde işleyişi bundan ibarettir. kapitalist dünyada her ürünün mümkün olabilecek en geniş kitleye ulaşma çabası bir yere kadar anlaşılabilir ama; yaptıkları malesef herkesin anlayabileceği dilden konuşmak yerine herkesi birbirine düşürecek dilden konuşmaktır.
  • 942
    gokhan gonul skandalini ortbas etmek icin ellerinden geleni yapan basindir. milli bir macta bir futbolcu doping testinde yasakli madde kullandigi ortaya cikiyor. anlamayana daha net aciklayayim. futbolcu doping yapmistir. doping yapan bir sporcunun gozunun yasina bakilmaz. bunun orneklerini cok yakin bir zamanda maria sharapova ve benzeri sporcularda gorduk. cunku etik olan budur. doping yapan sporcu, diger sporcularin ve klupler/federasyonlarin hakkini gasp etmis demektir ve en agir ceza ile cezalandirilmalidir. gelelim turk spor basinina. maalesef ozellikle zarar gorecek olan fenerbahce ise, turk spor basini, tum etik degerleri hice sayarak, kulubu/yonetimi/sporcuyu aklamak icin ellerinden geleni yapmaktadir. bunu uc temmuz surecinde aci bir sekilde tecrube ettik. turk sporu gelisememekte veya marka degeri zarar gormekte diye klise laflari hergun kullanan bu basin, is sporu temizlemeye gelince, fenerbahce zarar gorecek diye dut yemis bulbule donmektedir. eger bu doping olayi selcuk inan'in veya bir galatasaraylinin basina gelseydi, tum spor kanallari tum gun bant yayinlarini iptal edip, canli yayinda bu konuyu konusur, galatasarayin canina okurlardi. nasil galatasaraya zarar veririz, nasil galatasarayi yereriz diye ellerinden geleni ardina koymazlardi. unutmayinki cemal nalga'nin forma degistirme olayi haftalarca televizyonlarin gundeminden dusmemis, kulube zarar vermek icin her yol denenmisti. bugun ise tum yazili ve gorsel spor basinina baktigimizda, bu skandal sadece ufak bir hataymis gibi haberlerde cok kisa gosterilmekte ve tum etik degerler bir kenara itilip bu olay ortbas edilmektedir.
  • 945
    mevzu fenerbahçe olunca, kamyonla para verdiğin adamları, bedavaya elinden kaçırmayı marifetmiş gibi haberleştiren meslek grubu. haber başlığını da "kazanç" diye vermişler (kaynak; fanatik);

    http://www.efsanespors.com/...tl-kazanc-10230.html

    --- alıntı ---

    sarı-lacivertliler’de sezon bittikten sonra yaprak dökümü başladı. şu an takımdan resmen ayrılan ve başka kulüplerle sözleşme imzalayan üç isim var.

    ilk olarak michal kadlec, eski kulübü sparta prag ile sözleşme imzalamıştı.

    ardından inter, caner erkin’in transferini duyurmuştu. son olarak da alves, italya’nın cagliari ekibine imza attı.

    bu futbolculardan alves senelik 2.5 milyon euro, kadlec 2.1 milyon euro ve caner 2 milyon euro garanti ücret alıyordu.

    üç ismin ayrılmasıyla maaş bütçesinde 6.6 milyon euro (21 milyon 600 bin tl) yer açılmış oldu.

    sözleşmeleri biten meireles (2 milyon euro) ve mehmet topuz (1 milyon euro) ile de anlaşma yapılmazsa bu rakam 31 milyon tl’ye yükselecek.

    (fanatik)

    --- alıntı ---
  • 947
    bir balonu önce üfleyip üfleyip şişiren, üflemekten yorulduğu anda eline iğneyi alıp patlatan; acayip derecede ruhsal arızalara sahip kitle. at yalanını sikeyim inananı ekolünden kurgusal(!) "bildirildi" haberi en büyük silahıdır bunların. yalancı çoban misali güvenilirliklerini ve inandırıcılıklarını kaybettikleri için, arada yolu bu ülkeden düşen hakikaten kaliteli ya da takımın durumuna göre nokta transfer niteliğindeki topçuları da araya karıştırıp hacamat ederler ki bu da sonsuz bir kısır döngü ve bu arkadaşlar(!) için iş garantisi sağlar. bu da ülkemizdeki kokuşmuş futbol düzeninin bir bacağını oluşturur.

    bu arkadaşlar sade ve sadece kendilerine söyleneni malum organlarından gelen eklentilerle birlikte gazete sayfalarına dökmek karşılığında 7/24 takımla gezip tüm ülkeyi hatta sezonuna göre avrupa'yı turlarken; bu sözlük dahil çoğu yerde sabahın köründen hava kararıncaya kadar bir işte çalışıp, gece uyuyup dinlenmesi gereken saatte oturup akademik çalışma tadında entry kasan insanların bu arkadaşlardan daha az bir maaşa tamah etmesi, galatasaray'ı izleyebilmek için ülker link'e ihtiyaç duyması falan dünyanın adaletsizliğine dair önemli örneklerden biridir.

    o değil de bacak lafı geçti bi yerlerde. shabani cristopher nonda, sen ne güzel underrated forvetimizdin be...
  • 949
    kulüpsüz dembele'ye bonservisle transfer haberi yazan basın. bunu yapan posta gaztesi. 27 haziran 2016, pazartesi tarihi itibariyle bu da yapıldı. dileyen spor sayfasını açıp bakabilir posta gazetesinde. bu rezalet çok önemli bence. türk spor basını araştırmıyor, masa başı haber yapıyor hepimiz biliyoruz. işte kanıtı.

    http://www.transfermarkt.com.tr/...rofil/spieler/229004 burası ne diyor? 30 haziran 2016'da dembele'nin sözleşmesi bitiyor. yeni sözleşme de yapmadı kulübüyle. yani bosman kurallarına göre istediği kulüple 5 aydır bonservissiz şekilde transfer olabilecek bir oyuncu dembele. görüşmeler yapabilir.

    bizim "zeki" spor basınımız ne yapıyor? bu adamı transfer edecekmişiz, bir de sözleşmesi biten adamın kulübüne bonservis verecekmişiz. rezalete bak abi. abi kurmacaya bakar mısın? kulüp 3 istiyormuş da, biz 2 veriyormuşuz da. nasıl da sallıyorlar. abi kimse mi bilmiyor şu adamın sözleşmesinin bittiğini! delireceğim. şu haber şu saate kadar sözlükte de gündeme gelmedi. çıldırmamak işten değil. şu haberi onaylayan adam kaç para maaş alıyordur ya?

    http://i.hizliresim.com/qByZz3.jpg
    bu ne rezalet?
App Store'dan indirin Google Play'den alın