• 801
    sorunu yetenek degil, kafadir ve kafalar degi$medikçe hangi kural gelirse gelsin bir arpa boyu ilerleyemeyecektir.

    türk insaninin en büyük sorunu rahatliktir. biraz rahata erdimi hemen salar kendini. türk futbolcusu için rahatlik = istanbul kulüplerine transfer, 4-5 yil üzerinden milyon avroluk anla$ma

    adamin en büyük hedefi istanbul kulüblerinden birine kapagi atmak. i$ ahlaki yok bir kere. çali$arak bir yerlere gelmeye çali$an insanlar degiliz. genlerinde ticaret olan sava$larla, feth ederek geni$lemi$ ve 900 yil ayakta kalmi$ bir imparatorlugun uzantisindan bahsediyoruz.

    milli sloganimiz kolay para, tatli ya$am. amacim türkiye ve türkiyelileri kötülemek degil. sadece asil meseleye dikkat çekmek istiyorum.

    zira asil meselemiz ne yabanci siniri, ne türk siniri, ne de alt yapi.

    asil meselemiz milli egitim. ilk ve orta egitimin bir kismini türkiyede almi$ birisi olarak bu konuya dikkat çekmek istiyorum.

    ilk okulu trakyanin $irin bir köyünde okudum. beden egitimi dersleri nasil geçerdi biliyor musunuz?

    ki$in deve cüce oynar, sinifta mendil kapmaca oynardik. yazlari ise evden kazma kürek getirip okulun bahçesini kazardik. çevre düzenlemesi, mintika temizligi ve artakalan zamanlarda top oynardik veya yamuk yumuk bir potaya basket atardik.

    ortaokulda da bir $ey degi$medi. ki$lari hava soguksa ders bo$ geçer, yazin ise benden dersine giren cografyaci ile okul bahçesinde top oynardik.

    sonra buraya* geldim ve okulda spor derslerinde o güne kadar duymadigim, görmedigim $eylerle ka$ila$tim.

    disiplin, fairplay, rakibe saygi, küfür yok, bagirmak yok, aletli jimnastik, atletizm, hentbol, voleybol, salon hokeyi, trambolin. en önemlisi hayatin sadece futboldan ibaret olmadigini anladim

    abi her türlü imkan var. her okulun a'dan z'ye tam donanimli bir spor salonu var. çim sahalari, vs. vs. anaokulunda ba$layip, meslek okullarina* kadar zorunlu spor dersleri var.

    edit. tolga'yi unutmu$um.

    ama ben yine de sevdamdan vazgeçemedim. ya$im 12 idi. babam karde$imle beni bir futbol kulübüne yazdirdi. bir kaç ay dil sorunundan dolayi bocaladim ama allah vergisi yetenek ve ögretilen ahlak / futbol dersi ile uzun yillar top oynadim. hiç unutmam, bir seferinde sezon öncesi tatilde kilo aldigim için hoca beni kilo aldigim için, aldigim kilolari verene kadar oynatmami$ti. ya$im daha 14-15.

    yani anlatmak istedigim. agaç ya$ iken egilir. türk futbolunun sorunu alt yapi ile birlikte, hata daha da önce milli egitimdir.

    sen okullarda ahlak dersi verirsen, çocuklara disiplini a$ilarsan, geni$ imkanlar saglarsan, ancak o zaman türk sporu bir yerlere gelebilecektir. bakin bilinçli bir $ekilde tür sporu diyorum.

    ama sen yabanciyi kisitlar ve ciddi $ekilde disiplin ve ahlak sorunu olan yerli futbolcuyu yüceltirsen biz daha çooooook bi boka benzemeyen gassaray fener derbileri ile avunuruz. el klasikko!

    önce bu sorunlari halledelim sonra maa$larda düzenlemelere yapariz, yayin gelirlerinin %20-25ini alt yapilara, tesislere kullanilmasi yaptirimlarini konu$uruz.

    bunlari konu$urken izlanda örengini verebilirizi örnegin. izlandalilari, hani $u elleri ile getirseler, kalemize 3 defa gelemeyecek izlandalilar. hasan $a$'i severim ama bu vecizeden bile nice dersler çikarabiliriz. bu zihniyette bir adam tv'de spor yurumculugu yapmi$, türkiye'nin en ba$arili kulübünde antrenörlük yapmi$tir.

    izlanda 2binli yillarin sonuna dogru girdigi finans krizinden önce uefa'dan aldigi paralarin nerede ise tümünü alt yapiya, tesislere ve en önemlisi lisansli antrenörlere harcami$tir. ülkede halihazirda 800 tane uefa a/b lisansli antrenör mevcuttur. 330k nüfuslu ülkede her 413 ki$iye uefa lisansli bir antrenör dü$üyor ve bu adamlar federasyon tarafinan maa$ ile çali$tiriliyorlar. alt yapidaki antrenörler maa$ aliyorlar. bir çali$ma disiplini var.

    son olarak yabanci sinirlamasi ile bir önerim var:

    madem çok yerli futbolcu istiyorlar o zaman $u teklifi bir dü$ünsünler. tff yabanci, gençlik ve spor bakani yabanci, antrenörler yabanci, hakemler yabanci olsun, sonra istedikleri kadar yerli futbolcu oynatsinlar.

    ne dersin tff, olur mu?

    ama olmaz dimi. $ike'den yirtmak için oturdugun koltuktan kalkmazsin dimi? ulan kurtarici olarak getirdigin t.d. ne ulan? sormazlar mi adama? 70küsür ya$inda bunak bir romen. ulan senin yabanci kuralin yüzünden tarik çamdal'a 4.5 milyon verdik lan biz! aydin yilmaz denilen vitaminsize yillarca mecbur kaldik, 29 ya$inda futbolu birakti, aldigi ücretlerle krallar gibi ya$iyor.

    senin yerli fubolcun orta sahada kaptirilan topun ardindan yanindan geçen rakibine göstermelik refakat ko$usu bile yapmazken elin brezilyalisi rakib ceza sahasindan depar ile ko$up forvete yeti$iyor.

    bu kafa ile daha çook kaybedilen milli maçta yedek kulübesinde elinde ayfonlarla gülüp eglenen top tepiciler izleriz. üstelik bu adamlar utanacagina bir de yabanci sinirina yorum yapiyorlar. neymi$, 30-31 ya$inda futbolcu arkada$lari yabanci sinirindan dolayi futbolu birakmak zorunda kaliyormu$.

    i$te bu. türk futbol mantalitesi bu.

    siz esas serdar aziz denyosunun sakatlandigi için 10 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçında full yabancili oynayacak galatasaray'i görün. bu da bir takdiri ilahidir. ibret alinsin diye.
  • 802
    mesleğim olması dolayısıyla konuşuyorum, türk siyaseti türk hukuk sistemine nasıl etki ettiyse bunun bir yansıması da türk futbolunadır.
    liyakatsizliğe, ranta, adamcılığa dayanan bir sistem kurulmaktadır. bu sadece hukukda, futbolda ve hatta daha geniş bir tanımla sporda değil, ülkedeki eğitim, bürokrasi, imar uygulamaları... aklınıza gelen ne varsa geçerli bir durumdur.

    türkiye tüm kurum ve kuruluşlarıyla hızla dejenere olmakta ve o çok özendikleri köhne osmanlı'nın yıkılış dönemlerine benzemektedir.

    hep derler ya futbol sadece futbol değildir diye...

    umarım türk insanı iyi anladığı futbola bakıp siyasetin ülkeye genel olarak etkisini görebilir, tümevarım yapabilir.
  • 803
    bu sene stadyumlardaki doluluk oranı geçen seneye göre daha iyi. çünkü insanlar kaliteli futbol izlemeye gidiyorlar. beşiktaşlı talisca'yı, pepe'yi izliyor. fenerbahçeli valbuena'yı, trabzonsporlu sosa'yı, göztepeli adis jahovic'i, bursasporlu pablo martin batalla'yı...

    liste uzar gider. işin özü, yabancı sınırı demek yine boş tribünler demek. beni tribüne sabri, yasin, olcay şahan ya da volkan şen çekemez çünkü.
  • 804
    kurtuluşu çok zor değildir.

    altyapı yatırımları yapılmalı. bunu ülke genelinde düzgün bir eğitim sistemiyle desteklemeli ama. bir sene teog yapalım, seneye kaldırırız, sonraki sene 12 yaşında üniversiteye alalım, ertesi sene imam hatipleri mars'a taşıyalım tarzı antin kuntin politikalarla yapacağın altyapı yatırımından da bir halt alamazsın.
    yabancılara kısıtlamalar gelmeli. yani 25 yaşından yaşlı oyuncularda milli takım şartı, 25 yaş öncesinde genç milli takımlarda oynama, kıtasal turnuvalarda oynama, kulübüyle son iki senede x kadar maça çıkmış olmak gibi şartlar aranmalı. menajerlerin "çakma" transferlerini bir nebze azaltmak lazım. tabi yabancı alırken kısıtlamalar, kurallar olurken yabancı sayısı sınırsız olmalı. çalışan, kaliteli olan formayı giymeli.
    bana kalsa hocalara dil sınavı yaparım. ancak bu şart mı, tartışılır. yine de hocanın en azından ortalama üzeri ingilizce konuşabilmesi gerekli bence.
    saha zemini konusunda hiçbir kulübe taviz verilmemeli. (bkz: #2246313)
    altyapı oyuncusu başına tatmin edici teşvikler verilmeli.
    hakemlerde kötü niyet sezildiği anda meslekleri bıraktırılmalı. hata olur. ancak sen 2 metre önünde gördüğün ele penaltı vermezsen, takımı ince ince doğrarsan o işi yapamazsın.

    bunlar zor mu? değil. zaman ister ancak yapılabilecek şeyler. yapmak isteniyor mu? şu ara yabancı sınırı gelsin mi gelmesin mi tartışıyoruz. daha zamanı var maalesef.
  • 806
    potansiyelinin çok gerisinde, hak ettiği yerin çok ilerisinde olan garip bir şey. avrupanın en kalabalık şehri istanbul. avrupanın en gelişmiş ve en kalabalık ülkelerinden biri. ama liyakatin sıfır olduğu bir ortam.

    potansiyeli avrupa kulüpler sıralamasında ilk 5-6, hak ettiği yer 15-20 olan ama bir şekilde kendisine ilk 10-12'de yer bulan; avrupada milli takımlar sırlamasında ilk 4-5 potansiyeli olup, hak ettiği yer ilk 35-40 olan ama bir şekilde kendisine ilk 20'de yer bulabilen bir kaos ortamı.
  • 807
    önümüzdeki bir kaç sene içinde galatasaray dışında diğer takımlarda olması muhtemel değişiklikler aşağıdaki gibidir.

    1. trabzonspor'dan gönderilecek olan ersun yanal'ın yerine kendisine kulübünde haksızlık yapılan rıza çalımbay tadında bir adam gelir ve sezon sonuna kadar onunla idare edilir.

    2. sezon sonunda avrupa kupalarına son birkaç maçta katilabilen beşiktaş şenol güneşi gönderir, yerine eski yardımcısı genç ve başarılı tamer tuna getirilir. bu arada besiktastan ayrılan şenol tabiki trabzona gidecektir.

    3. ligde ilk 3e giren aykut kocaman'ın oynattığı futbol taraftarlarca begenilmez ve taraftar baskısıyla aykut kocaman konyaspor, bursaspor tadında yönetimi tarafından işi ciddiye alınan bir takıma postalanır. bu süreçte en iyi seçenek ligi bilen ersun yanal olacaktır.

    4. 2018-2019 sezonu başlar: ersun yanal fenerbahceyi, tamer tuna beşiktaşı, senol güneş trabzonspor'u çalıştırmaktadır.

    5. sezon içinde ilk fireyi trabzonspor verir ve senol güneş'i 9-10. haftalarda şutlarlar. yerine anadolu'nun bagrindan kopan bir hoca gelir.

    6. beşiktaş'ta ve fenerbahce'de tamer tuna ve ersun yanal sorgulanmasına rağmen sezonu bitirirler.

    7. 2019-2010 de ersun trabzonspor'a senol güneş tamer tuna'nın üzerine beşiktaş'a, kulübünde türkiye kupası kazanan ve ligi 4. bitiren aykut tekrar fenerbahce'ye döner. ve suanki mevcut duruma geçilir. sonra.

    8. 1

    9. 2

    10. 3

    11. 4

    12. 5

    13. 6

    14. 7

    15. 1
  • 808
    yıllar önce bir entry yazmıştım türkiye'de başarılı olmak istiyorsan karakter olarak baskın adamlarla olabilirsin diye. tabiri caizse alfa erkekler. çünkü ortada futbol yok psikolojik harp var neredeyse. melo, drogba, ujfa, riera gibi tonlarca örneğin yerlerini carole, donk, pandev gibi oyuncularla doldurmak büyuk hata idi.

    2017 2018 mevcut galatasaray kadrosuna bakınca şöyle çıkarıp masaya vuracak oyuncu sayısı allaha şükür oldukça fazla. etliye sütlüye karışmayan, takim arkadasi dirsek yerken hicbir sey yapmayan chedjou, selcuk, donk, yasin, josue gibi adamlar yerine allaha şükür ki penaltı pozisyona 70 metre depar atıp itiraza gelecek adamlar var.

    bu kadroda linnes, belhanda ve rodrigues haricinde herkesi bu karakterde görüyorum. bence başarımızı büyük bir kısmı da bu.
  • 811
    12 kasım 2017 tarihinde yayınlanacak olan yüzde yüz futbol programı ile dibine kibrit suyu dökülecektir. erdoğan bugün bu programa katılacak, yabancı kuralı da orada sorulacak ve herkesin malumu olan ben sınırsız yabancıya karşıyım cümlesi ve düşürülmesi ile ilgili talimatların verileceği ilan edilecektir.

    programın yegane amacının bu olmadığını bilmek için gerizekalı olmak gerekir.
  • 812
    siyasetle bağını bir türlü koparamayan bir futbol, siyasetçisi de futbol yöneticisi de tipik şark zihniyetinde olan bir ülke. haliyle türk futbolu sürekli istikrarsız ve başarısız. bu zihniyet yeni nesilde biraz daha az. yeni nesil biraz daha sorunlara global pencereden bakabiliyor. belki ileriki 20-30 yılda bu ülke daha güzel günleri görebilir. ama şu haliyle tartışmasız dünyanın en başarısız futbol ülkesi türkiye'dir. en başarısızı demedim dikkat ederseniz, en başarısız futbol ülkesi dedim. türkiye'nin sokakta rövaşataya kalkacak kadar futbola düşkün bir halkı, dünyadaki en iyi 6. lig yayın ihalesini futbola akıtacak kadar elinde parası var. ama bunlara rağmen komple başarısız bir türkiye. meseleye bu bağlamdan bakıyorum. peki başarısızlığına kılıf olarak ne gösteriliyor. kulüplerde fazla yabancı oyuncu varmış. peki ne zamandan beri var? iki senedir. peki modern futbol kaç yıldır var? 60 senedir. o zaman bravo hakkaten... daha asıl sorunu tespit bile edemeyen futbolun ağa babaları nasıl bu türk futbolunun sorunlarını çözsün. türkiye'de her alanda cahillik diz boyu ve buna rağbet ediliyor. e tabi nasıl düzelsin bu ülkenin futbolu? ülke biraz düzelecek ki futbolu da düzelsin.
  • 819
    özellikle anadolu takımlarının ; hikmet karaman >yılmaz vural > mesut bakkal > tounay kafkas > ümit özat > hamza hamzaoğlu > ertuğrul sağlam > hikmet karaman*..... döngüsünde ve bu döngüye eklenecek veya çıkarılabilecek başka "teknik direktörler" ile bir arpa boyu bile ilerleyemeyeck bir durumdadır ( avrupa takımlarına kıyasla). yıllardır aynı döngüye rağmen insanlar nasıl sıkılmıyor veya tepki göstermiyor anlayamıyorum. ki bu saydığım "hocalardan" biri olan tolunay kafkas milli takımın başarısının genç oyuncuların gelişimi ile direkt alakalı olduğu ile ilgili ahkam keser ancak ilk teklifte genç milli takım antrenörlüğünü bırakıp daha hocası ile resmî olarak ayrılmamış trabzonspor için ilk uçağa biner ve imza atar. diğer "hocaların" da pek aşağı kalır yanı olmadığını göre (malum hepsi şimdiye kadar 50 kere pek çok takımla küme düştüler, pek çok klübün bütçesini mahvettiler). bir yandan da insan böyle bilgisiz kulüp başkanlarına, böylesi tembel futbolculara böyle "hocalar" müstehak diyor. alın size bir döngü daha..
  • 823
    şirazesi kaymıştır. federasyon artık kontrolü elinde tutamamaktadır. verilen ve verilmeyen cezalar kepazelik halini almıştır. milli takım birilerinin çiftliği haline gelmiştir. alt ligler allah'a emanettir. ortada spora ve söz konusu sporun gelişimine dair bir planı bile yoktur. ipin ucu o kadar kaçmıştır ki ülkenin en önemli kluplerinden birinin antrenörü "tacımız çalıntı maçı kaybettik, bu hakemler zaten bizim dışımızda herkesi koruyor." der. gazeteciler kluplerin nasıl soyulduğunu aleni olarak anlatır. bizim eski başkanla yeni başkan borç takıp gitme tartışmasına girmiş. bütün bunların üstüne futbolcular yerden kalkmaz pislikten futbol oynamaz hale gelmiş. biz de (klup gözetmeksizin bu işten çıkar sağlamayan tüm taraftarlar) bunların ortasında aman bize yardım edin para verin maça gelin diyen yöneticilerin yönettiği takımlarından umutlu olmaya çalışmakta.
    bütün bu sorunlar akılcı bir yönetim gelmedikçe ve temiz, güvenilir bir sayfa açılmadıkça değişmez. o nedenle ne şampiyon olan hakkıyla sevinir ne olamayan hakkıyla üzülür.bir taraf öbürünü şike ve kayrılmakla suçlar, öbür taraf hakemlere rağmen eze eze şampiyon muhabbeti yapar. değişen de hiçbir şey olmaz.
  • 824
    o kadar salak ve demode bir sistemle oynanıyor ki, herkes kopyala yapıştır resmen.

    a planı;
    kapan kapanabildiğin kadar, topu kapmak için uğraş, kapar kapmaz atağa çıkmak için kanatlardan birini kaçır, o ortalamak için hazırlanırken iki, üç kişi ceza sahasına doğru hareketlen, gelen veya seken topa vur gol olsun.
    b planı;
    duran top kazan elbet 90 dakika içinde bir kaos golü bulursun.

    galatasaray ve beşiktaş dışında istisnasız tüm takımlar bu sistemi kullanıyor. beşiktaş'ın bu sistemi kullanmama sebebi göbekten de atak yapacak kalitede oyuncuları var.

    biz mi? aykut gibi bir hoca üç kupa birden alsın yine gönderilir. *
  • 825
    bugün oynanan beşiktaş *,dün oynanan başakşehir* maçlarından sonra iyice tiksindiğim türk futbolundan. elimizde kanit yok ama hissediyorsun ve biliyorsun ki hatır şikesi yapıyorlar. bile bile isteye isteye yeniliyorlar ve yenmek istemiyorlar rakiplerimizi. karabük küme düşmesi kesin ama bizim maçtan önce prim sözleri, gençlerbirliği maçından önce prim sözleri.. aynı 2005-2006, 2010-2011 sezonu. ilahi adalet seni gerçekten bekliyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın