1684
toplumumuzun yapısı ile organik bağları nedeniyle ekonomimize benzer bir halde olan spor dalı. bu ülkenin insanı başarılı olamadığı sürece takımını pek desteklemez, tek tük bursaspor gibi örnekleri dışında istanbul takımları için bu böyledir. hatta galatasaray taraftarının çoğu da böyle, herkes sen ben gibi değil, dikkat ederseniz havlu atılan sezonlarda türkiye'de tribünlerdeki boşluk avrupa liglerindeki duruma kıyasla çok daha fazladır. o halde bir takımın kopup gitmesi, 15-20 milyon taraftarı olan bir takımın başarısızlığının sonuçlarını yaşaması dekoder satışlarını ciddi oranda düşürür, yayın gelirleri düşer, futboldan dönen ekonomi ciddi anlamda küçülür. futbol ekonomisi o kadar büyük ki, sponsorluklar, medya gibi ayaklarını düşündüğünüzde gerçekten bu ekonominin küçülmesi ülkenin altından kalkamayacağı bir sonuca yol açar. bakın daha bu futbol ekonomisinin karanlık bağlantılarından bahsetmedim bile.
dolayısıyla, aynı kur korumalı mevduat sistemi gibi günü kurtarıcı, "acaba" dedirtecek yöntemler ile yapay bir rekabet yaratılması suretiyle dekoderlerin satışının devamı, yayın gelirlerinin düşmemesi (yayıncı kuruluşun katarlı olduğunun altını çizelim), sponsorlukların artarak devam etmesi sağlanır. usulüne uygun yapılmadıkça sponsorluk vermenin vergisel bağlamda büyük avantajları söz konusu, denetimi sıkı yapılmayan bir alan, bunu da belirtmek gerekir.
yalan düşmanlar (yapı) ve bu yalan düşmana karşı kahramanlık hayalleri (yapıyı yıkacağız) satılır, "o sene bu sene" dedirtilir. ama yapay olan her şey gibi bunun da sonu gelir, günün sonunda çoğunlukla olması gereken sonuç gerçekleşir. sonraki sezon farklı aktörler, farklı ama aynı nitelikte yalanlarla çark dönmeye devam eder. işte bu da popülizm, taraf olma ve güçlü hissetme isteği. bizim gibi insanlar nezdinde birey olabilmenin çok geç yaşlarda, hatta bazen hiç gerçekleşmediği toplumlarda maalesef bu yöntem çok daha iyi işler. çünkü herhangi bir tarafa insanlar daha sıkı, daha koyu şekilde bağlanır.
devletin, tff'nin, ya da herhangi bir "yapı"nın birini şampiyon yapma, bir takımı tutma gayesi olduğuna inanmak abesle iştigaldir. fenerbahçe çok kötü yönetildiği için asansör takım olacakken yapay şekilde yarışta tutuluyor. biz aynı durumda olsak bizi de tutarlardı diye düşünüyorum. ama bu sefer de biz 10 sene şampiyon olamazdık. dış güçler, yapı, amerika, israil falan yok. bu ekonominin dişlileri bu ekonomi dönsün diye yapabileceği minimum etkiyi yapıyor. her şey bundan ibaret.
ben de kızıyorum yönetime, susmayın diyorum sinirlenince ama üzülerek belirtmek gerekir ki iyi yönetilse de galatasaray da bu ekonominin bir dişlisi. yukarıda istenmeyen senaryonun gerçekleşmesi galatasaray'ı da ciddi anlamda yaralar. dursun yine istifa etmeli, o bambaşka sebepleri olan, bambaşka bir konu.
neden izliyosun ulan o zaman galatasarayı diye soracak olan olursa da; seviyoruz işte, n'apalım?