• 51
    2012-2013 sezonu sonları. takım sporting cp, rakip olhanense.

    takım, mutsuzlar kervanına dönmüş, son haftalarda peşpeşe kaybedilen puanlar sonrası şampiyonluktan ümidi kesmiş bir vaziyette, artık 2. olup şampiyonlar ligi elemelerine kalabilmeyi hedeflemekteydi. avrupa ligi'nde de 2. turda elenince yarışacak kulvar olarak elde lig ve lig kupası kalmıştı.

    avrupa ligi'nde cska moskova'ya elenmenin hemen ardından olhanense ile ligde karşılaşıyorduk. ancak takım ligde son zamanlarda bir türlü istenen seriyi yakalayamıyordu. benfica'yla 2.lik yarışını devam ettirebilmek adına artık seri galibiyetler almak şarttı.

    neyse maça hızlı başladık. ismini vermek istemeyen bir seyirci**'nin attığı golle 1-0 öne geçiyorduk ilk dakikalarda. ilerleyen dakikalarda olhanenseli oyuncular bir de kırmızı kart görüyor, bizi iyiden iyiye rahatlatıyordu.

    ne oluyorsa ondan sonra oluyor, farkı açmamız gerektiği halde bir türlü rahat oynayamıyorduk. 70. dakikada ise korktuğum başıma geliyor, sezon başında kontrat yenilemede anlaşamadığımız eski efsanemiz liedson, yeni takımı olhanense ile yaşı 35 olmasına rağmen topu filelerime bırakıyordu. bu dakikadan sonra 10 kişi kalan ve kontra ataklarından hiç korkmadığım rakibe karşı ölümüne hücum yapma komutuna dönüyorum. 70-86 arası bir tane bile önemli pozisyon olmuyor. oyunu durdurup, yedek kulübesine bir göz atıyorum.* sezon başında atletico madrid'den getirdiğim yeni yıldız adayı stoperim pichu atienza'yı görüyor gözüm. "oğlum" diyorum, "1.90 boy var sende, malum sıkıntıdayız forvet konusunda da, şimdi forveti üçlüyoruz, sen diğer iki forvetin arasında oynuyorsun, diğer arkadaşların sürekli sana top şişiriyor, haydi göreyim aslanım seni" diyorum, sırtına 2-3 gaz tokatı yerleştiriyorum ve salıyorum rakip defansın arasına. dakikalar 90+2'yi gösterdiğinde ise, sol taraftan evaldo'nun ortasına nefis yükselen atienza, golü atıyor, defalarca deneyip verim alamadığım emergency striker olayından ilk kez verim almamı sağlıyor ve bana bir kez daha "bir insan fm'den nasıl zevk alabilir ki?" sorusunun milyon tane cevabı olabildiğini ispatlıyor.

    maç sonunda ağlamaklı gözlerle* pichu atienza'nın yanına gidiyorum, hafifçe kafasını okşuyorum, madem ikimizin de adı pichu, bundan sonra senin adın pikachu olsun diyorum. kapanışı bok gibi yapsam da, bu da böyle bir anımdır sevgili sözlük yazarları.
  • 54
    fm 2011'de manchester united ile anfield road'a çıkıyorum. liverpool her zamanki gibi, yine beni çok zorluyor. ama fabio coentrao'nın üç ortasıyla ilk yarı 0-3 bitiyor.

    http://3.bp.blogspot.com/...mE8/s1600/liver1.png

    http://3.bp.blogspot.com/...lTu0s/s1600/liv2.png

    http://3.bp.blogspot.com/...YSA/s1600/liver3.png

    şimdi sol kanada bu adam alınmaz da kim alınır?
  • 56
    manchester united ile ikinci sezonumdayım. community shield, premier lig, fa cup, carling cup'ı aldım. dünya kulüpler şampiyonasında yarı finalde yedeklerle oynarken yenilmem haricinde bütün kupaları aldım. sadece şampiyonlar ligi kaldı.

    şampiyonlar ligi finali allianz arena'da oynanıyor. rakip de bayern münih. haliyle maça girmeden önce 26 mayıs 1999 manchester united bayern münih maçının özetini izledim, youtube'dan. bir hayli gaza geldikten sonra rövanşı almalarına izin vermeyeceğim diyerek maça girdim. sonuç:

    http://img254.imageshack.us/...54/5250/clbayern.png

    erken gelen kırmızı kart sonrası, 4-2-3-1 oynayan rakibim kalan dakikaları 3-2-3-1 oynama hatasını yaptı. ben de saldırdıkça saldırdım. soldan evra ile coentrao, sağdan rafael ile valencia, ortadan rooney ile pastore. anca bu kadar atabildik. bunlar da kadrolar:

    http://img526.imageshack.us/.../4606/clkadrolar.png

    bayern'i de severim aslında. kendi evlerinde oynanacak şampiyonlar ligi finalinde oynuyorlar. üstüne rakip 13 yıl önce malum maçta kupayı elinden alan takım. yedekte de o iki korneri atan david beckham var. sonuç pek hoş olmadı.
  • 57
    fm 2011, 2014 yılı, türkiye kupası finali. manchester united'ı bıraktıktan sonra, milli takıma gitmek için bursaspor'dan ayrılan ertuğrul sağlam'ın yerine geçmiştim. ligi (üzgünüm ama) galatasaray'ımızın üstünde lider bitirdim. kupa finali çok garipti.

    http://img408.imageshack.us/...408/3061/bursagb.png

    12. bursaspor 1-0 gençlerbirliği . gol turgay'dan.
    32. bursaspor 1-1 gençlerbirliği . gol ayuvi'den.
    61. bursaspor 2-1 gençlerbirliği . gol turgay'dan.
    67. bursaspor 10 kişi kaldı. kırmızı kart gören oyuncu svensson.
    69. bursaspor 2-2 gençlerbirliği . top önce direğe, sonra kaleciye çarparak kaleye girdi.
    80. bursaspor 2-3 gençlerbirliği . gol jedinak'tan.
    81. bursaspor 3-3 gençlerbirliği . gol volkan şen'den.
    87. bursaspor 4-3 gençlerbirliği . gol turgay'dan.
    90. bursaspor 4-4 gençlerbirliği . gol ermin zec'ten.

    107. bursaspor 8 kişi kaldı. önce serkan şahin penaltı yaptırdı, kırmızı kart gördü. sonraki olayları anlayamadım. arismendi sarı kart gördü. peşinden bir sarı kart daha gördü, atıldı.
    109. bursaspor 4-5 gençlerbirliği . gol alper akcam'dan, penaltıdan.
    113. bursaspor 5-5 gençlerbirliği . tolgahan kendi kalesine attı.

    bursaspor'un ilk 4 penaltıcısı da kaçırdı. gençlerbirliği'ne 2 gol yetti. geçmiş olsun. 8 kişi kalınca şöyleydi takım:

    ---------------turgay-------------
    volkan--------------------sercan
    -------------torbinski-------------
    -------------------------------------
    ---caldirola-stepanov-bekir--
    -------------------------------------
    --------mehmet ali (gk)------
  • 59
    galatasaray'la başladığım kariyerimde, yönetimle takışıp portsmouth'a gittim. portsmouth'ta her şey güzel başlamıştı ancak sonradan peşpeşe yenilgiler geldi, nihayetinde kovuldum. yine de onlara güzel bir takım bıraktım. sağlam transferler yapmıştım. neyse... derken, paok çıktı karşıma. bu, benim son şansım olacaktı. ya paok'la iyi işler yapacaktım, yada alanyaspor'da falan kariyerim devam edecekti *. takımın başına geçtiğimde 13. sıradalardı. sene sonuna kadar müthiş bir performans gösterdik. 4. olup avrupa kupaları için play-off'lara kaldık ve neticede uefa'ya katılmaya hak kazandık! ancak, bir süredir işler gene sarpa sarmaya başladı. peşpeşe puan kayıpları yaşadık.

    takımda sol açık kalmadı sözlük, ne yapayım?
  • 60
    ingiltere league 2'te chesterfield diye bir takımım vardır benim. bir aralar içtiğim sigaranın kasaba takımını görünce hemen almıştım. cm 03/04 dönemiydi. league 2'den aldığım takımı 5 sezonda uefa kupası şampiyonu yapmıştım. mesaj geldi, taraftarlar size tapıyorlar, kulübün kapısına heykelinizi diktiler diye. işte o zaman toprağı bol olsun brian clough'ın ilham verdiği manager oyunlarının ruhuna uygun oynadığımı fark ettim. o gün bu gündür galatasaray hariç büyük takımları almam.

    bir başka oyunda da galatasaray'la şampiyonlar ligini kazanmıştım. interle oynadığım final maçını 2-1 kazandım. maç sonunda odamın içinde şampiyonluk turu atarken, annem girdi odaya:

    -oğlum napıyosun gece 2 oldu saat
    -anneeeeeeeeee şampiyon oldukkkkkkkkkkkkkkk
    -oğlum daha sezon bitmedi ki ocak ayındayız
    (sanal dünyadan gerçek dünyaya dönen ben) - asdasdfgsadf
  • 61
    "laptoplarda pili çıkarıp oynadığında pil ömrü artıyormuş" diyen arkadaşımı dinleyip gece yatmaya karar verdim diye, şarjı çıkarayım, pille kapatayım diye save aşamasında laak diye fişi çekmek, bilgisayarın çat diye kapanması. gecenin ikisinde "hananı sikiym" çığlıklarıyla bilgisayarı tekrar açmak, fm'ye girip load last game'e tıklamak, kayıtlı oyunun "file corrupted olm lan" diyerek açılmaması. giden onlarca kupa, yıl, oyuncu. sabaha kadar "kafamı sikeyim" diye mızmızlanan bir adam.

    içim ürperdi bak kaç sene geçmesine rağmen.
  • 62
    2012 / 2013 sezonundayım, fm 11 de galatasaray menajeriyim. şampiyonlar liginden bahtsız bir şekilde elendim, uefa kupasından yoluma devam ediyorum. neyse efem, yarı finalde tottenham ile eşleştim. ilk maçı deplasmanda 0-0lık beraberlikle sonuçlandırdım * elemanlar ali sami yen arenaya geldi.

    bu arada sezonun devre arasında, bir buçuk sezon önce 4,5 milyon €'ya renklerime kattığımfredi * palermoya 10 milyon € + sonraki satıştan %30 pay uğruna sattım *. forvetlerim muhammed demir ve yaya sanogo *. bi de anteptenjulio cesar var ama yedek *

    maça güzel başladık, top çeviriyoruz gol kaçırıyoruz falan. ah mah sesleri eşliğinde sanogonun attığı gol sayılmıyor, ofsayt olmayan pozisyona ofsayt diyor şerro hakem. ilk yarı 0-0 bitiyor. aklımdan da biraz böyle kalsın sonra tekrar yükleniriz diyorum ama yok olm sami yendeyiz skoru korumak bize yakışmaz diyor bir ses.

    derken ikinci yarıya "allah yardımcınız olsun" gazıyla başlıyorum, goller ardı ardına kaçıyor. hemen muhammed ile julio cesarı değiştirip sol forvet yapıyorum julioyu. sanogo ilerde gezen forvet, bitiriciliği yok bari defansı dağıtsın diyorum. julio cesar da bir kontraatak sırasında bana nazire yaparcasınapaulo henriquenin pasında topu sol çaprazdan doksana takıyor, skor 1-0 oluyor.

    oh be dedikten sonra taktiklere girip yorulan var mı diye bakıyorum, ledesma ölmüş resmen. koşamıyor. yedeklerde de ceyhun gülselam, musa çağıran, barış özbekvar. ceyhunu defansa alternatif olarak düşünüp oturtuyorum yerine, musa maçı kaldıramaz diyip "bak bakiyim ben tribünde miyim" diyorum, güvenmesem de barış özbeki oyuna alıp "tam saha pres yap koçum, nerde boş rakip var ona saldır" diyorum.

    verdiğim bu taktik de işe yarıyor, vdv* yi kitliyorum resmen. derken 75. dakikaya doğru paulo henriquenin inanılmaz asisti sonrası barış özbek yine rakip ceza sahasının sağ çarprazından kaleye 35 dercelik bir açıdan mermi gibi bir şut çekiyor, 2-0 oluyor.

    artık tur benim diyip oyunu rolantiye alıyorum, derken sol kanatta atila turan top kaybediyor, açılan ortaya petr crouch çıkıyor ve golü yazıyor. skor 2-1 oluyor.

    daha da gol olmaz beyler biz kaçar derken, vdv'nin sağ çarprazdan ortasına gareth bale sol kanattan stoke city maçındaki gibi bir tsubasa vuruşu çekiyor. atarsa babalara geldik, rezil olduk, yandık bittik kül olduk, atamazsa tur bizim. derken o şut tam çatal denen noktadan direğe çarpıp auta çıkıyor ve hakem maçı bitiriyor.

    eğer bale o golü yazsaydı bi daha da maçını izlemez lanet yağdırırdım kendisine sözlük, bu kadar sevdiğim bir adam bana bunu nasıl yapardı ?

    (bkz: bu da böyle bir anımdır...)
  • 63
    11.3 güncellemesi çıkar çıkmaz açtığım oyunda ilk sezonun sonundayım.

    sondan ikinci hafta trabzonspor, fenerbahçe'yi yenerse son haftaya 2 puan farkla önde gireceğim. fb 2-1 öndeyken umut'un golüyle seviniyorum. son dakikalarda umut bir tane daha atıyor. tam çığlık atacakken alex penaltı golüyle durumu 3-3 yapıyor. benim maçta o sıra pozisyon olmadığı için hızlı geçti. iki golü peş peşe gördüm canlı skorlarda. http://twitpic.com/487fci/full

    son haftaya fb ile aynı puanda giriyoruz. bu şekilde fb benim önümde. yani bu sezon iyi performans gösteren gençlerbirliği, fenerbahçe'den puan almak zorunda benim için. ben küme düşmesi kesinleşen sivasspor ile oynuyorum. bizim maç rahat geçiyor, yıllar önceki kayserispor maçı gibi. diğer maçta ermin zec coşuyor ve kupa bize geliyor. şampiyonuz!1!!1!1!! http://i.imgur.com/VCzrU.jpg

    fenerbahçe her sezon son hafta şampiyonluk kaptırsa doyamam bu zevke.
  • 64
    fm 2011'de galatasaray dışında fenerbahçe ve bursaspor'u da çalıştırmıştım.galatasaray'dan sene sonunda kovulurken, fenerbahçe ile 3 sene üstüste ligi, 2. sezonumda şampiyonlar ligini, hatta ve hatta türkiye kupasını bile aldım *.en acı veren tarafı ise telekom arena'da galatasaray'ı 6-0 yenmemdi. ama durun asıl acı olanı gelmedi daha.bursaspor'u çalıştırırken maalesef galatasarayımızı bursada 8-2 yendim. profesyonelsin tamam ama koydu bana be sözlük. kendimi hain gibi hissettim.
  • 66
    eskisi kadar oyunla ilgilenemesem de galatasaray'la güzel bi kariyer yapmaktayım.

    ilk sezon lig şampiyonluğu + türkiye kupası ve uefa avrupa ligi finali gördük. yarı finalde sevilla'yı yıkan oyuncum iran'ın yıldızı yaşlı kurt karim bagheri'ydi. parasızlıktan yedek olsun diye aldığım adam iki maçta da uzaktan sevilla'yı bombalayınca final geldi. finalde rakip porto'ydu, zalımlar çok güçlüydüler lan. ne yapsam çeviremedim maçı.

    ikinci sezona yine parasız başladık. arkadaş o kadar finale çıktık 3-5 bişey atın da bu sefer kupaya taşıyalım takımı dedik dinletemedik. neyse diyip yine yaşlı oyunculara dönüş yaptık. orta sahaya patrick vieira, forvet oscar cardozo'nun yedeği olarak da geçen sene kiralık oynayan macheda'nın yerine andriy shevchenko takviyeleri yaptık. takımın ligde ve kupada ilk haftalardan ambargo koyacağı belliydi. takır takır top oynuyor, taraftarımızı orgazmdan orgazmlara taşıyorduk.

    şampiyonlar ligi'nde ise adeta ölüm grubuna düşmüştük. şaka lan şaka, grupta arsenal, saint-etienne ve metalist kharkiv vardı. ilk iki doğal olarak belliydi ama gruptan lider kim çıkacaktı? e grubunda tartışılan tek konu buydu ve cevabı bulundu:

    http://www1.picturepush.com/...8154/img/5548154.png

    arsenal maçlarından 4 puan kapsak da mal gibi seyntetiyen'e deplasmanda yenilince zar zor grubu lider tamamladık. meanwhile, in group a, ben grupta lider oluren barcelona kendi grubunda dibi görmekle meşguldu. lkasfghfdsh milyonluk eşekler!!1bir1

    http://www2.picturepush.com/...8155/img/5548155.png

    gruptan çıktıktan sonraki kuralar o kadar ballıydım ki, şeker gibi kura tanımlaması sikim gibi durur afedersiniz. ilk turda rakip zenit'ti, onları toplamda 4-0 gibi rahatça geçerken çeyrek finaldeki rakip roma'yı eleyen wolfsburg oluyordu. onları da toplamda 5-2 ile geçtik ve yarı final kuralarını bekledik. yarı finalde galatasaray, dinamo kiev, real madrid ve grubumun ikincisi arsenal vardı. bendeki bal sayesinde tabi ki dinamo kiev'i çektik ve onları da 4-0'la kupanın dışına itip kupanın bir kulpundan tutunduk.

    finalde rakibimiz real madrid'i eleyen arsenal'di. 2000 yılının uefa finali tekrarlanıyordu adeta.

    otoriteler çeyrek finalde manchester united'ı, yarı finalde de real madrid'i eleyen arsenal'i favori görüyorlardı. ama, burada türkiye’de kimileri için tek bir ihtimal vardı.*

    final maçında takımdaki tek eksik kart cezalısı 51 maçta 55 golle oynayan oscar cardozo'ydu. o son sarı kartı da rövanş maçının 90. dakikasında yedi ayı. kesin eyyam vardı ama neyse. maça tek forvet şevşenko ile çıkacaktık, tek umudumuz o ve yedeği mehmet batdal'dı, düşünün durumu.

    maçın daha 4. dakikasında nasri'nin aşırtmasıyla geriye düşüyorduk ki sinan bolat ilk defa aşırtma yiyordu. moraller bozuk devam ederken 27. dakikada şevşenko beraberliği getiriyordu. sevincimiz ise 7 dakika sürmüş, 34'te arshavin arsenal'i tekrar öne geçiriyordu. devreye 2-1 yenik girmiştik.

    ama baskılı oynuyorduk ve yılmayacaktık. devre arasında şevşenko'ya "aslansın sen aslaaaan, arsenal kimmiş lan van pöösi gelsin senin taşşaklarını yesin. sen şimdiye kadar kimleri kanırtmadın be hey yavrum!!" anlamında "sana güveniyorum" diyip yolladım. gazlayışımın meyvesini de 54. dakikada aldım. sabri'nin taç atışıyla şevşenko ile buluşan top, bir sonraki buluşmasını ağlarla yaşıyordu. yapmayın çocuklar, döndürmeyin şevşenkoyu: 2-2.

    bu dakikadan sona maç bize dönse de 90 dakika sonunda ve uzatmalarda galibiyet için gerekli golü bulamadık ve maç penaltılara gitti. tarih tekerrür ediyordu ve sinan bolat yediği ilk golü affettirircesine penaltıları takır takır kurtarıyordu.

    http://www5.picturepush.com/...8293/img/5548293.png

    -kupa bizim. ah ah ah kupa bizim!
    -korkunç bişey!!

    aha bu da ballı zafer yolumuz:

    http://www1.picturepush.com/...8294/img/5548294.png

    sezon sonunda sözleşmesi biten şevşenko'yu bırakmak durumundaydık çünkü vefa bir semt adıydı aslkfdkhdfkslj.

    euro 2012 oynandı ve şampiyon hırvatistan oldu. tırt geçen bu turnuva sonrası boşalacak teknik direktörlük koltuklarını ştahla bekliyordum ki capello emekli olduğunu açıkladı, ben de aynen ingiltere'ye atladım.

    bu sırada son sezonun yarısında samsunspor'un başına başka bir isimle geçmiştim. whitesnake'in solisti david coverdale geçen sezon süper lige çıkma şansını play-off'larda kaybeden samsunspor'un bu sezonun ilk yarısında 14. sırada bulunmasına içerlemiş ve görevi kabul etmişti*. takımı 14. sıradan alıp yarım sezonda şampiyon yaptım ve şöyle bir durum oluştu:

    galatasaray'da kupalar kazanan kariyerimin ingiltere başvurusu kabul edildi fakat şimdi de hiddink emekliliğini açıkladı. bunun üzerine de ingiliz vatandaşı samsun teknik direktörü olarak türk milli takımına başvurdum. eğer o da kabul edilirse garip bi durum oluşacak. bakalım yeni sezonda bizi neler bekliyor mih mih mih.
  • 67
    * lorik cana * yekta kurtuluş * barış özbek * orta sahası ile ilk sezonumda avrupa liginde yarı finale kadar yükseldiğim *, ligde son dakika golüyle şampiyonluğu fenerbahçeye kaptırdığım, kupada da ibb ye finalde penaltı atışlarıyla yenildiğim ve sene sonunda babayı aldığım sezon olmuştur. hemen ligdeki olayı anlatayım. son haftaya 75 puanla en yakın takipçim fenerbahçe'nin 1 puan önünde girdim. son hafta ben g.antep deplasmanındayken fener kendi sahasında bjk ile oynuyor. her şey gayet güzel başladı. henüz dk 20'de b8 ve arda'nın golleriyle 2-0 öndeyken fenerbahçe maçı 0-0 sürüyordu ve maçlar böyle devam etti ta ki 82.dakikaya kadar... 82'de neill kırmızı kart + penaltı ile takımı 10 kişi bıraktı ve skor 1-2 oldu. ardından fener'in gol haberi geldi ve ben bir daha hayatım boyunca yapmayacağım bir hata yapıp hücumdan kazım ve baros'u çıkarıp ayhan ve m.sarp 'ı * oyuna aldım ve tabiri caizse vatan millet sakarya durumunda savunmaya çekildim. hakem 90 dakikaya 4 dakika ilave etti ve ,hiç o an gözlerimin önünden silinmiyor, 93.27 'de popov'un 35 metreden füzesi şampiyonluğu şehrin karşı yakasına götürdü malesef.

    hemen ekliyim. barış özbek bu sezonda 16 gol 12 asistle adeta vazgeçilmezim oldu. acı ama gerçek...
  • 68
    cm 2003-04 oynadığım zamanlarda bir ara dünya kupası maçlarına takmıştım. milli takım teknik direktörü olmadığım halde maçları izliyordum. yanılmıyorsam bulgaristan yarı finale çıkmıştı. maç devam ederken taktiklerine bakmak aklıma geldi. bulgaristan'ın taktik kısmına baktığımda ise resmen dilim tutulmuştu... çünkü yılların golcüsü ve şimdilerde kırmızı şimşeklerde izlediğimiz dimitar berbatov sağ bekte oynuyordu!

    http://img64.imageshack.us/...8611/skandalcopy.png
  • 69
    football manager 2011...

    galatasaray'la yazdığım destanlar sonrası başına geçtiğim ingiltere milli takımıyla da güzel sonuçlar almaya ve ingiliz futbolseverlere dünya kupası öncesi umut saçmaya başlamıştım.

    ve 2014 dünya kupası gelip çatmıştı...

    takımdan beklentiler yüksek, ingiltere deyince akla gelen isimler ise yaşlıydı. 7 maçlık bir periyot olduğundan tecrübesine güvendiğim yaşlı oyuncuları kadroya almıştım. şimdiye kadarki turnuvalarda bekleneni veremeyen kaliteli futbolcular. gerard, lampard, terry, lescott, ashley cole... turnuva öncesi aldığım güzel sonuçlar sayesinde sezon sonunda emekliye ayrılacak ve sözleşmeleri biten free oyunculardan kurulu kadrom otoriteler tarafından eleştrilmiyordu fakat 39 yaşındaki david backham'ı kadroya almam çatlak seslerin artmasına neden olmuştu. bu yaşta bir futbolcunun kadroda ne işi vardı? ne işi olacak, en sevdiğim futbolculardan biri olan beckham'ın dünya kupası hayalini oyunda gerçekleştirmek istemiştim.

    gana, belarus ve iran'ın olduğu grupta tabi ki favoriydik ve gerekeni yaptık. beyin bedavaydı. kendimizi kasmadan 2 galibiyet ve gana beraberliğiyle ikinci tura lider olarak çıktık. rakibimiz kolay lokma japonya'ydı. grup maçlarından sonra beckham, terry gibi oyuncuları artık kenarda bekleteyim, zor rakipler gelecek diyordum ama japonya'dan sonra çeyrek finaldeki rakibimiz iskoçya'ydı. ama olsun yine de yaşlılar artık kenardaydı hehe. eh britanya rulez, tabi ki yıktık geçtik ipneleri: 4-0.

    adım adım yaklaştığımız kupa için savaşan 4 takım kalmıştı: ingiltere, fransa, arjantin ve güney afrika. afrika'nın gururu, taraftarın cimbomu* güney afrika yarı finalde beklenildiği gibi arjantin'e kaybedip kupaya veda ediyordu. messi'li arjantin artık finaldeki rakibini bekliyordu.

    bizim tarafta ise tedirginlik hakimdi. biten sezon öncesi futbolu bırakacaklarını açıklayan takımsız lampard ve beckham sezon bittiği halde kadroda duruyorlardı, her an bırakıp gidecekler diye tırsıyordum. özellikle lampard'dan. yaşına ve futbolu bırakacak olmasına rağmen takır takır top oynuyor, orta sahaya maestroluk ediyordu. lampard hakkındaki tedirgimin asıl sebebi ise maçtan 2 gün önce southampton kulübünün kendisine teknik direktörlük teklifinde bulunmasıydı. ulan deyyuslar, dünya kupasını kazanmaya şurda 2 maç kalmış, zamanı mı şimdi bu teklifin? işin kötü yanı lampard ertesi gün gazetelere "oooo abicim kabul etmez miyim ya, ayıbediyonuz" tandanslı demeçler vermişti.

    maç günü ise olan oldu: maça saatler kala lampard teknik direktörlük görevini kabul etti ve kadrodan ayrıldı. ulan bir hafta sonra mı ne ellerinde dünya kupası yükselecek, ne bu acele amına koyim? hayır sezon başına da daha yıllar var, neyin sabırsızlığı bu? pat diye çekti gitti eleman. yerine adam da alamıyoruz, kart sınırında olan oyuncularla falan bir şekil yaptık ve çıktık fransa'nın karşısına.

    harika bir sezon geçiren rooney, performansını bu kupaya da yansıtmıştı ve defoe ile birlikte oynayarak açık ara gol krallığına gidiyordu. ama bu maçta tek forvet darren bent'e güvenmiştim. güvenimi boşa çıkarmayan bent'in kariyerindeki tek milli takım golüyle fransa'yı 1-0 ile geçiyor ve finale gidiyorduk. rüyaların gerçek olmasına na şu kadar* kalmıştı.

    finalde acıklı bir maç bekliyordum ama yine bilindik 1-0'lık ingiliz galibiyeti şeklinde bitti. çaktık geçtik ehehe. golün sahibi turnuvanın en iyi oyuncusu ve gol kralı olan rooney'di ve son dakikalarda beckham'ı falan maça aldım ki bu duyguyu tatsın aslanlar. kupa ellerimizde yükselirken kupadan gelen 200 puanla hall of fame'de 4. sıraya yerleşiyordum ehemehehe.

    beckham ise ertesi gün gönül rahatlığıyla futbolu bırakıyordu.
  • 72
    2011'in 1 mart'ında gerçekleşen bir konuşmayı hatırladığım kadarıyla dile getirerek başlayacağım.

    i- gsi
    a- bonmarse

    a: oğlum ne zaman şampiyon yapıcan la galatasaray'ı managerde?
    i: abi uğraşamıyorum ya,antreman yaptır,falan filan,ama istesem şampiyon yaparım takımı.
    a: gözümle görsem inanmam.
    i: var mısın iddaaaya?
    a: varım. nesine?
    i: 5 tane birasına. türkiye kupası + lig 2.liği ya da lig şampiyonluğunda ben kazanırım. (iddiaya bak *) 2 ay süre ver bana ama.
    a: tamamdır, 1 mayıs'ta içiyoruz o zaman.
    i: aynen. içiyoruz.

    neyse, gel zaman, git zaman, ben oyunu 'save'leye 'save'leye galatasaray'ı şampiyon yaptım. ancak 1 mayıs çoktan geçmişti. yazın ortası falandı biraları aldığımda da. ama güzel eğlenmiştik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın