• 16626
    "10 eylül 2013 türkiye isveç u21 maçı "

    "bu maçtan önce 6 puanı çıkmayı hedeflemiştik. üzülerek 4 puanda kaldık. avucumuzdaki bir maçı son dakikada yediğimiz golle berabere bitirdik. altı puana ulaşsaydık grupta avantaj elde edebilirdik ama olmadı. oyuncularımı kutlarım. oyunun belli bir bölümünde çok iyi oynadılar. şimdi önümüzdeki ay içeride oynayacağımız iki maça odaklanacağız. mutlaka bu maçların ikisini de kazanmalıyız"

    "biber gazı gelmeden önce iyi oynamaya ve pozisyonlar bulmaya başlamıştık. açık söylemek gerekirse biraz hızımızı kesti ama şartlar böyle gelişti. yapacak bir şey yok. ondan sonra tekrar oyuna konsantre olmaya çalıştık. fiziki anlamda hepimiz etkilendik. benim de ilk kez başıma geldi. inşallah son olur" i

    "bana göre beşiktaş çok iyi bir transfer yaptı. ileride transfer anlamında değerlendirilebilecek bir oyuncu. kerim, a milli takım'da oynuyor ama çağırdığımızda seve seve takıma geldi ve iki maçta da çok iyi performans gösterdi"

    abdullah ercan
  • 16627
    "ilk golde hatamız vardı. orada burak'a fırsat vermemeliydik. fakat oyun bu, bazen kazanırsınız bazen kaybedersiniz. artık şansımız diğer maçların sonuçlarını bağlı"

    "benim asıl kızdıran diğer sonuçlara bağlı kalmamız. bugün şans bizden yana olmadı. goian'ın son dakikalarda gol kaçırması, bir penaltımızın verilmemesi, bir topumuzun direkten dönmesi.. şans bizden yana değildi ama umutlarımız tükenmedi"

    romanya milli takımı teknik direktörü victor piturca
  • 16629
    "pep ve tito dönemlerinde büyük başarılar yakaladık ama bir noktadan sonra tiki-taka sisteminin esiri olduk. bu sisteme olan bağlılığımızı biraz abarttık. şimdi tata martino da aynı felsefeye sahip ama alternatifleri de reddetmiyor. bu önemli."

    "eğer baskı altındaysanız arada sırada uzun top oynamanızda bir sakınca yoktur. böylelikle biraz dinlenme şansına da sahip olursunuz. futbolda sürekli gelişim halinde olmazsanız, tahmin edilir bir takım olursunuz."

    gerard pique
  • 16631
    "çocukları tebrik ediyorum. burada iki şey çok önemli. ya maçı kazanmak ya da takdir kazanmak. oyuncularım bugün ikisini de kazandı. inanıyorum ki ekranları başında seyredenler hop oturup hop kalktılar. maçtan önce amacımız 2-0’ı bulmaktı. ülkenin böyle bir galibiyete ihtiyacı vardı. dört tane final maçımız vardı. bunların ikisini geçtik. averajla romanya’yı geçmiş olmamız lazım. allah çalışana veriyor. çocuklar da bugün çalıştılar. beş-altı tane gol kaçırdılar. allah yolumuzu açık etsin. daha hiçbir şey bitmedi. estonya enteresan bir deplasman. ben işi hollanda maçına kadar getireceğimiz inancını taşıyorum."

    milli takımda son günlerde yaşanan sakatlıklarla ilgili soruyu yanıtlayan terim, "olaya bayrak, milli forma, istiklal marşı, türkiye girince kimsenin öyle ufak tefek sebepleri kalmamalı. öyle oyuncularla olamayız. çok net ve açık. herkesin kalbinin milli takım için atması lazım. arda ve selçuk değil sadece, gökhan gönül’ün de sakatlığı vardı. kimse ağzını açmadı. hepsini tebrik ediyorum. türk halkına bize güvendikleri için teşekkür ediyorum"

    fatih terim
  • 16632
    "avrupa'da ilk 8 takım arasında yer almak önemli ama şimdi işimiz daha zor"

    "berlin'e gitmek gerçekten harika olacak ama rusya son dünya şampiyonu olan çok güçlü bir takım. rus oyuncular tek tek bakıldığında çok güçlü oyuncular ve takım halinde de çok iyi oyun çıkarıyorlar. elimizden geleni yapıp, yarı finale yükselmeye çalışacağız."

    a milli bayan voleybol takımı antrenörü massimo barbolini
  • 16635
    "en kötü günümüzde bile bir bağış kampanyası yapmadık, bazı rakiplerimizin yaptığı gibi"

    "bizim attığımız her adım, bizce daha önce planlanmış şeylerdir. biz bonservis verip yerli oyuncu aldık. yabancı sınırlaması konusunda değişiklik olursa çok büyük tepki koyarız. biz yerli oyunculara yönelirken, rakiplerimiz yapmadı. şimdi yabancı sınırını kaldırıp armut piş ağzıma düş olmaz."

    fikret orman

    bu adamın şu klasik beşiktaşlı abartması'na acaip tavım, 5.haftada koysak da azıcık sussalar. al amk (bkz: beşiktaş için bir kibrit çak kampanyası)
  • 16636
    "milli maçtan ziyade söylenmesi gereken çok önemli bir konu var. fatih terim'in son basın toplantısındaki haykırışladı ve ilk toplantıdaki haykırışları. biz maalesef iyi yapılan şeyleri, hep aşağı çekmeye çalışıyoruz. fatih terim gibi bir hoca, hem galatasaray'daki görevine devam ederken hem de milli takım görevini kabul etmiş ve açık açık maddi ücret kabul etmeyeceğini söylemiş. bu çok önemlidir. ülkemizde hocalık için çok önemlidir. çünkü bir yerde görev boşalınca 150 kişi oraya saldırdığı için, milletvekili, belediye başkanı, bakan, o, bu..

    her yeri devreye soktukları için böyle seviyedeki bir teknik direktörü ben kalan maçlar için ücret bile talep etmiyorum diyor ve görevi kabul ediyor biz ondan sonra basında ve medyada hocaya diyoruz ki "sen milli takım'ı elinde koz olarak tutuyorsun, galatasaray'da bir sıkıntı olursa millilerde devam edersin" falan filan. saçma sapan insanlar görüşler bildirip yazılar yazıyorlar. fatih terim'in böyle bir senaryoya ihtiyacı var mı? hadi ben olsam belki benim ihtiyacım olur.

    yeni başlamış olurum, korkuyor olurum böyle bir senaryo kurgularım kendi kafamda. ama tarihinin en iyi teknik direktörü hakkında konuşuyorsun ve yaptığın suçlamalara bak. insan inanamıyor bunları duyduğu zaman. bırakın herkes işini yapsın. fatih terim için bunlar söylenmez. fatih hoca haklı bu konuşmalarında. ayıp yani.."

    sergen yalçın

    ulan şu adamın futbol yorumculuğu da futbolculuğu gibi tembel, hiçbir ligi, oyuncuyu doğru düzgün takip etmediği için kendine göre atıp tutuyor, komik oluyor yorumları ama iş delikanlılığa gelince bu adam delikanlıdır abicim, lafını esirgemez, kendince doğru olanı söyler. leş kargaları gibi davranmaz, gene çıkmış adam gibi yapmış yorumunu.
    ha yarın gelir gene saçma salak bir şey söyler eleştiririz ama hakkını vermek lazım.
  • 16638
    önce milli takım oyuncularına kızmak lazım. daha önceleri böylesine dengeli, böylesine akıllı, böylesine sakin oynayabilecekken grupta niye bu hale geldiniz. sonra dün gece için bütün emeği geçenleri alkışlamak lazım. milliler zaman zaman romanya'dan baskı yese de oyun genelinde kalitesini ortaya koyan takımdı. bol pas yaptılar, sürekli kanadı değiştirdiler, defansif olarak da takım savunmasını çok iyi uyguladılar. oyun başında 5-10 dakika bocaladık. ama sonra burak yılmaz kendi klasik pozisyonlarından birini yakaladı. kaleciyle karşı karşıya kaldı, tam karar veremedi ve kötü vurdu. işte bu sinyal dün geceki galibiyeti erkenden belirtti. hemen akabinde de maçın en iyilerinden biri olan caner'in soldan yaptığı ortaya burak kafayı çok iyi vurdu ve milli takımımız'ın golü geldi.

    özellikle arda ve gökhan gönül hastalıktan yeni kalktıkları için yorgundular ama buna rağmen kalitelerini ortaya koymayı bildiler. selçuk da beklediğimin üzerinde oynadı. semih ve ömer'i kutlamak lazım. kademe anlayışları, pozisyon almaları yerindeydi.

    ikinci yarı dönem dönem baskı yedik, bu da çok normal. bükreş'te oynuyorsunuz ve rakip de kazanmak istiyor. aslında ikinci yarıda çok şanslı olduğumuz iki an vardı.
    ilkinde romanya'nın topu direkten dönmese dün gece kazanamazdık. diğeri de maçın son anlarında romen stoper kafayı iyi vursa ve top köşeye gitse maç yine berabere biter ve tüm umutlarımızda bükreş'te tükenirdi. sonuçta mucizenin ilk ayağını geçtik. önümüzde iki maç daha var. bunları kazanıp macaristan'ın puan kaybetmesini bekleyeceğiz. kısmet, lbakalım nereye kadar gideceğiz. romanya maçı öncesi norveçli hakemle ilgili büyük kaygılar vardı.
    ama dün gece norveçli hakem fevkalade bir maç yönetti. asla ev sahibi romanya'nın etkisi altında kalmadan objektif düdük çaldı.

    ahmet çakır
  • 16639
    fatih terim'in odasındaki panoda şu yazar: "birşeyi kazanmak için bazı şeyleri kaybetmelisin. unutma; kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.."
    terim, milli takım'ın başına geçtiği ilk günden itibaren oyuncularını bu felsefeyle yoğurdu. hata yapmaktan ve yenilmekten korkmamalarını zihinlerine yerleştirmeye çalıştı. oyunculara kalitelerinin ve kapasitelerinin neleri yapabileceklerini hatırlattı. en önemlisi oyuncuların kalplerine hitap ederek özgüvenlerini geri getirdi, kazanma duygularını harekete geçirdi.
    romanya'ya karşı maç boyu gerçekçi ve dikkatli bir oyun sergiledik. aklımızla; sabrımızla oynadık. rumenler'in bizi üzerlerine çekip, hızlı kontratak tuzağına düşmedik.
    yardımlaşmayı üst düzeyde yaptık.
    ilk 15 dakika rumenler'in baskısı vardı ama burak'la gole çok yaklaştık. topa daha çok sahip olmaya başladığımızdan itibaren orta alanda ayağa isabetli paslar yaptık. caner'in mükemmel ortasında burak'la golü bulduk, moralimizi yükseltik oyunun kontrolünü elimize geçirdik.

    burak kolayı zor yapan, zoru başaran bir golcü.
    kaçırdığı golde topun dibine girip atması gerekirken plase tercihi yanlıştı. ama attığı golde caner'in ortasına o kafayı sokacak cesarette başka bir golcü yoktur. milli takım'ın savunma dörtlüsü mükemmel oynadı. gökhan gönül hasta haliyle bile savunma-hücum hattı arasında adeta mekik dokudu. ömer toprak çok sakindi, zorda kalmadığı sürece gerinde topu oyuna akıllı, dikkatli ve isabetli soktu. gökhan töre, arda bu milli takım'ın artık lideridir. arda, sakinliğiyle, çalışkanlığıyla, kalitesiyle, oyun zekasıyla, yaratıcılığıyla milli takım'ın akıllı ve sakin oyununda "yol haritası" oldu.
    terim'in fark yaratan özelliğe bakalım. dakika 83; oyundan gökhan töre çıkıyor, mevlüt erdinç giriyor. milli takım 1-0 önde ve geriye yaslanmış.
    romanya tüm hatlarıyla savunmasında geniş alan bırakarak üzerimize geliyor. başka hoca olsa orta alana ya da savunmaya bir oyuncu alıp skoru korumaya yatar. terim, rakibin savunma zaafını görüp golcü alıyor ve mevlüt çok klas bir gol atıyor. belki bu gol, milli takım'a rio kapısını açacak.

    levent tüzemen
  • 16640
    andorra karşılaşması eski tatları hatırlatmıştı bize... bükreş'in sıcak ortamında, hele bir de öne geçip maçı iddialı yaşamaya başladıktan sonra özlediğimiz yazılara tekrar kavuştuk. iyi şeyler söylemek, sahadaki oyuncularımızın temsil karakterlerinin güçlendiğini görmek ve kelimelerle bile olsa sevincin ortağı olma şansı yakaladık.
    final maçlarına çıkıyoruz. beraberlik halinde bile hedefsiz kalacağımızı biliyoruz. bu nedenle ciddiyetin peşine ustalığı katmaktan başka çaremiz yoktu.
    agresif bir seyirci önünde, dört gün öncesinden üç gollü moralle gelen rakibin ağzından ekmeği çalmaya çalışıyorduk.
    ve bunun için kahramanlara ihtiyacımız vardı. caner'di ilk olarak "ben varım" diyen. gol çizgisinden çevirdiği topun peşinden, galibiyet golünün ortasını yapıyordu. sadece bununla kalmadı elbette. geriye istekli koşup bölgesini kapattığı gibi, hemen her yardım çağrısında elini kaldırıp, arkadaşlarını da rahatlattı.

    sonrasında selçuk inan... burak-umut ikilisini ezbere biliyordu. sadece onları oyunun içinde tutmakla kalmadı, tüm gedikleri kapatmaya yemin etmiş gibi çalıştı. bu örgü içinde ustalıklara gelmişti sıra. bilic, yanal ve terim... üçü de önde oynatmak istiyor takımlarını. ve bu ekiplerin orta sahası ile ön tarafı romenler'e kontrollü pas imkanı vermemek için sürekli baskı yaptılar.
    topun bizde kalması demek, rakibi kalenden uzak tutmak anlamındaydı.
    kaderini kendi yaratmak adına, dik durmanın ilk cümlesini kuruyorlardı.
    yani; amerika'yı yeniden keşfetmenin peşine düşmeden, en iyi yaptıklarını istedi fatih hoca oyuncularından.
    eylül fırtınası'nı yaşayan, istimini almış lig performansını, hiç gocunmadan kırmızı-beyaza boyadı. bir teknik adam, bir takımı bu kadar değiştirmez elbette. ama aklı önüne alan bir teknik adam, heykelini tarif ederken, "o mermerin içindeydi, ben sadece fazlalıkları attım" diyen roden'dir... istediğimiz bu sinerjiyi bulmaktı.
    eksiklerimiz var. eleştiriler de olabilir.
    ama milli takım etrafından birleşmek ve onların arkasından yürümek için bu inadı görmeye ihtiyacımız vardı. sağ olsunlar...

    gürcan bilgiç

    belki takip eden vardır diye yazdım :(
  • 16641
    kayseri'de 90 artı da arda, bükreş'te 90 artı da mevlüt... arda 4-0'ken atıyor, mevlüt de 1-0'ken. o attıkları goller, o kadar önemli ki; iki maç sonra inşallah anlaşılır.
    iki sonuç rakibe yarıyor... maç cehennem ortamında, romanya deplasmanında... iki tane abuk sabuk direkten dönen top, bir tane duran topta stoperin vurduğu top volkan'da kalıyor. romanya'nın başka hiçbir pozisyonu yok. bizim adımıza en az 6 net pozisyon, bir de son paslarda bir o kadar başlamadan biten pozisyon var. bunlar oyun içindeki pozisyonlarla ilgili yorumlar.
    fatih terim gerçeğini, bir teknik direktörün bir futbol takımına ne kadar etkili olacağını, dün gördük. gerçek bir resital sundu fatih terim. daha önceki şampiyonalarda üçüncülüğü var, enteresan sonuçları var ama onlarca kez çıktığı milli maçlardaki en yüksek performansı romanya'daydı. hani tek sonuç bize yarıyor ya zannedildi ki şuursuzca hücum yapacağız. ilk 30 dakika ispanya milli takımı gibi oynadık. sakin; sakin olduğu kadar arzulu. arzulu olduğu kadar da çok dikkatli...

    oyunun tamamında dikkat, oyuncularımız ve teknik direktörden eksik olmadı. forvetten oyuncu çıkardı ama forvet aldı. çok antrenörün yapmayacağı önemli hamleler bunlar. oyuncularımız bütün direktifleri saniye saniye metre metre oynadılar. ilk yarıda caner'le çok hücum yaptık. ikinci yarıda gökhan'la yaptık. ömer ve semih ikilisi son derece sakin. sanki 30'lu yaşlarda bir tecrübe ile oynuyorlar. topal ve selçuk ikilisi pres zamanlamalarını o kadar iyi yaptılar ki romanya hiç mi hiç oyun kuramadı.
    mucize diye bir kelime var futbolda... şans diye de bir kelime var futbolda... ben ikisine de katılmıyorum. hiçbir zaman da katılmadım. futbol gerçek bir oyundur. mucize ve şansı insanlar kendileri yaratırlar. fatih terim de bunu yapıyor. mucize ve şansla değil yetenekleriyle geliyor.
    herkesi kutluyoruz.

    rıdvan dilmen

    özellikle 90+'larda atılan gollerle ilgili ben de aynı şeyi düşünüyorum. resmen iki maçta uzatmalarda attığımız 2 gol ile romanya ile aramıza +3 averaj koyduk. mevcut durumda farkın 6 olduğunu düşünürsek o 2 gol belki grupta 2. yapacak.
  • 16642
    off offff offffffffffff… ne gerilim di ama… kazanmak zorundaysanız ve maçı sadece 1-0 önde götürüyorsanız, bedava stresiniz oldu demektir! dün gece halimiz böyleydi. kaf dağı'nın ardındaki umutların peşine düşmüşüz, en kritik maçı oynuyoruz ve öndeyiz ama "sadece" 1-0. yani kazara bir gol yedin her şey bitti!.. hiç sevmem (!) böyle maçları, gerilim filmi gibi, bir türlü bitmek bilmiyor! snunda mevlüt, acıdı halimize, bıraktı plaseyi köşeye ve rahat nefes almamamızı sağladı. rumenler ilk dakikalarda yüklenince açıkçası yüreğim ağzıma geldi.orta alanda arda, topal ve selçuk'un akıl oyunları, sağda duble gökhan'ın bindirmeleri, solda caner'in tükenmeyen hırsı, önde burak ile umut'un havadan- yerden rakibi rahatsız edişi derken işi toparladık.

    10. dakikada burak, karşı karşıya kalıp topu kaleciye nişanladığı anda, andorra maçı geldi gözümün önüne. neredeyse aynı pozisyon. burak kaçırmayı başardı ama ben bunu uğur saydım; dedim bu maçı alırız evvel allah. burak'ın drogbavari golü geldi. sıçramadı adeta yere doğru alçaldı, kafasını içeri çekip, topu öldürdükten sonra gönderdi köşeye. rumenler panikleyince daha özgüvenle oynamaya başladık. umut kaçırdı, gökhan vuramadı, burak ıskaladı derken bizi stresten alıp rüyalara uçuracak 2. golü bulamadık. popa'nın vuruşu direkten dönmez mi? ayak ile top arasındaki on metrelik mesafe bitmek bilmedi! gözlerimle topu takip ederken yoruldum, zaman durdu, ama korktuğumuz olmadı. sonra mevlüt sahne aldı ve rüya kabusa dönmedi çok şükür. işin yüzde 50'si bitti. kalan iki maçı da kazanırsak tamamdır. teşekkürler çocuklar, sağol terim, bu noktaya getirdiğiniz için.

    turgay demir
  • 16643
    bazı maçlar vardır; takım çıkar maçı alır, alır da teknik adamın rolü yüzde 10'u geçmez... bazı maçlar da vardır ki; teknik adam dehası ile kazanılır... tıpkı dünkü karşılaşma gibi. maçın son bölümünde 1-0 öndeyiz. 100 teknik direktör saysak, 99'u skoru koruma adına defansa adam alır. fatih terim, bitime 7 dakika kala gökhan töre'yi çıkarıp mevlüt erdinç'i (2. golümüzü attı) oyuna aldı. yani forvete adam aldı. cesaretsiz zafer olmaz. fatih terim'i imparator yapan işte kenardan bu oyunu okuma zekası... andorra zayıf bir ekipti, 5-0'lık galibiyeti fazla önemsemedik haklı olarak... ama dün bükreş'te izlediğimiz millilerimiz, bükreş ulusal arena'da adeta bir yanardağ ordusu görünümündeydi. tahrip gücü yüksek bir milli takım izledik dün gece... maçın hemen başında burak'la bulduğumuz pozisyon, golün habercisiydi. ilk yarıda kalemize girmek üzere olan golü çıkaran caner ilk golün de asistini yaparken, muhteşem oynadı. imparator fatih terim, maçtan önce düzenlediği basın toplantısında askerlerine "yenilmekten korkmayın, hata yapmaktan korkun" diyerek nasıl bir komutan olduğunu göstermişti. hiçbir söz, bir takımı bundan daha güzel ateşleyemezdi. çanakkale zaferi de atatürk'ün; askerlerine "ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" sözüyle kazanılmıştı... fatih hocanın takımını motive eden bu sözü, beni 18 mart 1915'e götürdü.

    futbol yürek işidir. kazanmak için yürek, hırs, mücadele ve inanmak yeter. dün bunların hepsi vardı ay-yıldızlı futbolcularımızda. 4 maçlık süreçte fatih terim'in önündeki en zor sınav romanya maçıydı. 2014'e inanmak açısından. kazandık, artık brezilya'ya gideceğimize yürekten inanıyoruz. bu takım, bu inançla, bu hırsla estonya'yı da yener, son maçta hollanda'yı da devirir... dün gece ulusal arena'da bir destanın ayak izleri vardı... ay-yıldızlı kahramanlar, masalların içinden çıkıp gerçek oldular. yıldızlar yere insin, gözlerinizden öpsün herbirinizi... dün millilerimiz, suda ateş yaktı, yeni bir çılgınlık üretti. fatih terim'in çalıştırdığı takımlar, yüreğini ortaya koyduğu zaman ihtimaller, ihtilallere dönüşüyor. dün gecenin özeti; emek, alınteri ve bütünlük = zafer... imparator geceye hükmetti, futbolcularımız futbola acıkmış bir ihtirasla oynadı. ana sütü gibi helal bir zafer kazandık bükreş arena'da...
    tebrikler altın çocuklar!

    zeki uzundurukan
  • 16644
    takımın üzerinde ciddi baskı var. en küçük hava deliği dahi yok. hep kazanmalı, rakiplerde kaybetmeli. fatih hoca ise rahat. takım daha kötü olmayacak hale gelmiş. ilk 10 dakika sahada sıkıntılı bir takım var. rumenler kontrolü almış durumda. çıktığımız ilk kontrada burak'la net pozisyon buluyoruz. gol kaçıyor ama takım rahatlıyor. rumenlerden iyi olduğumuzu hatırlayıp iyi oynamaya başlıyoruz. orta alanda selçuk ve mehmet topal uyumlu, kenarlarda arda ve töre etkili olduğunda oyunu ele geçiriyoruz. çizgi üzerinden golü kurtaran caner'in rakip kalede yaptığı kısa ortaya, burak golcü dokunuşu ile şekil verdi ve öne geçtik. umut'un top rakipteyken yaptığı baskı olumlu. yine de burak ve umut'un oyun içinde de daha efektif oynayıp katkı sağlamalarını bekledik.

    fuat yaman
  • 16645
    oyun ilk maça benziyordu. roller tersti tabii. onlar baskıyla başladı ve volkan’ın iki hatası dışında pozisyon bulamadılar. biz de savunmada oyunu kabul etmek zorunda kaldık ama ikinci şansımızda golü bulduk. beklenmedik olan burak’ın harika kafa golünü bulduktan sonra pek yapamadığımız şeyi yapmamız oldu. topa sahip olduk ve geniş alanda top çevirmeyi başardık. hücumdaki umut, burak ve plansız gökhan töre dışında hemen her oyuncuyla geniş alanda top çevirdik ve oyunu soğukttuk. selçuk merkezde, topal salt savunamada değil destekte çok iyidik. ama önemli bir şey eksik kaldı. ne burak, ne de umut pivot özelliklerini sergileyebildi. sırtı dönük top alıp saklamakta yetersizdiler. bu da hem pozisyon bulmamızı, hem de orta sahaya zaman kazandırmayı engelledi.

    ikinci yarıda oyun merkezi biraz ve mecburen geriye çekildi. topu ileride tutamamak, hastalıktan çıkan oyuncuların tüm iyi niyetlerine rağmen halsizliği ve tabii romanya’nın iki değişikliği nedeniyle risk büyüdü. ancak bu kez de kontra bulmayı başardık. arda ve töre’nin asistlerini umut ve gökhan’la değerlendirebilsek oyunu erken koparıp, rakibi umutsuzluğa erken itebilirdik ama atamayınca risk daha da büyüdü.

    72’de olcay oyuna girene kadar bir 10 dakika ciddi baskı yedik. arda ve gökhan’ın yorgunluğu büyüdü. ileride top tutamama sıkıntısı yarı alanımıza bizi hapsetti. terim’in bu bu değişikliğinin ardından romanya’nın direncini kırıp hayata tutunduk. kabul edelim. averaj bile yaptık.

    selçuk ayağından sakatlandığında kenarda hem maçı ve kupaya katılma yolunu, hem de real madrid maçını aynı anda düşünen bir teknik adam vardı muhtemelen. onsuz milli takım eksik, galatasaray’ın ise alternatifi yok. selçuk inan öyle bir organizasyon merkezi ve üstadı ki ancak kötü oynadığında haber olur. o derece yüksek standartta ve vazgeçilmez. ve alıştırdı. bu sebeple önemini ancak yokluğunda anlarsınız.

    burak yılmaz’ın attığı golün asisti ve çizgiden çıkan bir top bile yeter. ancak özellikle ilk yarıda her pozisyonun içinde olmak da tek başına yeterli olabilir. caner, fenerbahçe’de 3’üncü tercih olarak başladığı sezonu milli takımla devam ettiriyor. dün sahanın en iyilerinden biri, hatta birincisiydi demek hiç yalnış olmaz. ve tabii gökhan gönül... bu halsizliği olmasa 2 golle oyunu bitirebilirdi. her türlü övgüyü hak ediyor.

    mehmet demirkol
  • 16646
    türkiye, uefa kulüpler sıralamasında geçen yılı 10’uncu, romanya ise peş peşe kötü sezonların ardından 18’inci bitirdi. türkiye süper ligi’nde bir oyuncunun ortalama market değeri 1,8 milyon euro iken, aynı rakam romanya’da sadece 500 bin euro dolayında. süper lig’de 50, romanya liga 1’de 29 a milli futbolcu forma giyiyor. yani türkiye ligi, romanya ligi’nden açık ara üstün.
    türkiye’nin romanya’ya üstünlüğü sadece lig kalitesinde değil, lejyonerlerde de ay-yıldızlılar pol pozisyonunda: romanya kadrosunda hiçbir lejyoner şampiyonlar ligi oyuncusu yokken, türkiye’nin devler ligi yarışçıları arda-ömer ilk 11’de, nuri kulübedeydi dün gece.
    sahaya çıkan türk santrfor uzun süre devler ligi gol krallığını işgal ederken, rumenler’in ilk yarıdaki santrforu kulüpsüz, ikinci devredekiyse geçen yıl süper lig’de küme düştü! lig kalitesi, uluslararası maç tecrübesi ve lejyoner kalitesi bakımından türkler rumenler’e (ve dahi macarlar’a) bu kadar üstünken, puan durumunda bu iki ülkenin bizim üstümüzde olmasının tek nedeni, itiraf edelim ki hoca farkıydı. fatih terim bu bariz farkı kapattı, puantaja da en azından denge geldi... şimdiden teşekkürler fatih hoca. dünya kupası’na gideriz/gidemeyiz şu anda bilmek zor, ama en azından milli takımı izlemek tekrar heyecan vermeye, gurur vermeye başladı hepimize.
    savunmaya alkış
    dünkü galibiyeti hazırlayan faktörlerde birinci sıraya tabii ki hoca farkını yazdıktan sonra, ikincil olarak takım savunmamızdaki başarının da altını çizmek gerek. gerek arda, gerek umut bulut, hatta gökhan töre, andorra-romanya maçlarında o kadar iyi savunma yaptılar ki hücumdaki katkılarını konuşmaya sıra gelmedi.
    normalde ofansif becerisiyle tanıdığımız bir başka isim selçuk da, almanları hayretlere düşüren schalke savunmasının bir benzerini dün romanya’da yaptı. evet formasını kirletmedi, kendini yerden yere atıp dikkat çekmedi. ama zekâsıyla, önsezileriyle yaptığı pas araları gözden kaçmayacak kadar fazlaydı.
    işimiz henüz bitmedi
    işimiz hâlâ bitmedi, yine türk futbolunun kaderi olan “biz iki maçı kazanırsak, macaristan hollanda’ya puan yitirirse, romanya estonya’yı farklı yenemezse, andorra gülümserse...” tandanslı bir yiğit özgür karikatürü arifesindeyiz. ama bizim de özelliğimiz bu galiba, son dakika başarılarının ülkesiyiz.
    aynen haziran 2008’de bir basın toplantısında cristiano ronaldo’nun söylediği gibi: “türkler otobüse binmeden maç kazanılmış sayılmaz

    uğur meleke
  • 16647
    başta , fatih terim ve bütün futbolcuları tebrik ederim. uzun zamandır seyrettiğim en iyi mücadele eden milli takım.

    bakın en iyi oynayan milli takım demiyorum! oynayan bütün futbocular hiç bir şekilde futbol sahtekârlığı yapmadılar. takım olmak bu. en ileri uçta oynayandan pres başlayınca bütün takım rahat ediyor. gol pozisyonuna girersin atarsın, kaçırırsın veya yersin... futbolda bunların hepsi var. futbolda şansızlık da var. bu mücadeleyi eden milli takım’ımız dün berabere kalsaydı şansızlık olurdu.

    insanlar için en tehlikeli şey şudur: kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar; bir de kazanmasam da olur, beraberlik bana yeter psikolojisine girmek. dün gece ikisini de net bir biçimde yaşadık. zaman zaman ferdi pozisyon hataları yaptık ama kim hata yaparsa yapsın en yakın arkadaşı onun hatasını kapatmaya koştu.

    hatayı yapanı tribünlere jurnallemedi.

    topa dan dun vurmadık. o vurduğumuz toplar da tenis topu gibi bize gelmedi. topa bastık boşa çıktık, iyi pas yaptık. böyle oynayınca romen takımının sinirleri gerildi. önce sinirlendiler, sonra birbirlerine kızdılar. zaten bu görüntünün en belirgin özelliği yedek kulübesindeki romen teknik direktörüydü. bir teknik direktör o görüntüleri veriyorsa, o takım yanlış demektir.

    burak, kolayını kaçırdı, zorunu attı. umut’un da payı büyüktü. umut, defansı dağıttı burak da işi bitirdi. fatih hoca’nın oyuncu değişiklikleri de yerindeydi. umut, daha fazla pres yaptığı için burak’ı aldı. orta sahayı olcay şahan ile takviye edip topu takımda daha fazla tutmaya çalıştı. arda, iyi futbol oynadı, bunun yanında iyi de liderlik yaptı. ama aldığı sarı kartta avrupa’da çok az hakem bu kıyağı yapar! çünkü yaptığı hareket kırmızılıktı... eğer atılsaydı sonuç ne olurdu bir düşünsün.

    tribünde bir avuç türk seyirci var. bağırdılar mı bağırdılar, takımlarını desteklediler. ancak üzerlerindeki forma renklerine itirazım var. bu milli bir maç, kulüp maçı değil. hep beraber kıpkırmızı formalarla milli takım’ı desteklemek lazım. bu konuda da dünyada seyrettiğim iki ülke var, onlara bayılıyorum: birisi hollanda diğeri danimarka... tribünde bile topyekün olduğumuzu, bir idealde birleştiğimizi anlatamıyoruz. sakın bana çeşitli formaları giyenler tribünde dostluk mesajı veriyor demesinler. çünkü sahada oynayan türk milli takımı. gerisi hikaye...

    maçin iyisi

    ay yıldızlı milli takım’ın ortaya koyduğu mücadele ruhu

    maçin kötüsü

    romen milli takımı’nın takımının teknik direktörü victor piturca

    hakem: az hatayla iyi maç yönetti.

    erman toroğlu
  • 16648
    55 bin kişi önünde deplasmanda oynamak ve kazanmak zorunda olmak zor bir denklem. ilk yarıda her şey istediğimiz gibi oldu. 15’inci dakikadan sonra kontrolü eline alan milliler selçuk inan’ın organizatörlüğünde topu iyi dolaştırdı.
    karşılaşmayı izleyen tarafsız bir göz “kırmızı formalı” takımın daha iyi olduğunu kolayca görürdü.
    fatih terim’in farkı şu: bu kadar kısa sürede zorluk düzeyi böylesine yüksek bir maçta oyuncu grubuna müthiş bir özgüven aşılamış tecrübeli teknik adam... burak ile bulduğumuz golün ardından baskı yememek ve kendi oyunumuzu oynamaya devam etmek önemliydi. top bizde kaldı ve sahaya iyi yayıldık.
    ikinci devrede gökhan töre ve arda’nın hazırladığı pozisyonlarda umut ve gökhan pozisyonları değerlendirebilse maçı çok daha erken kopartabilirdik. son 20 dakika burak’ı çıkartıp olcay’ı oyuna sokan terim, hem orta alanı kalabalıklaştırdı hem de arda’yı ortaya çekerek sağ kanattan matel ile zaman zaman etkili gelen romanya’ya önlem almış oldu.

    mili takımda dün gece görevini yapmayan yoktu. ancak orta alanda oyuna hakim olduğumuz bölümlerde selçuk; rakibin hücumlarında da semih çok iyi oynadılar. fifa organizasyonlarında genel averaj uygulandığı için 2 farklı kazanmak bize play-off yolunda büyük avantaj getirecekti. ve mevlüt’le son dakikada bulduğumuz golle bunu başardık ve 2-0’ı bulmak en az 3 puan kadar önemli bir kazanç oldu bizim için.
    imkânsız gibi görünen rüya devam ediyor. ancak hâlâ aşılacak çok yol var. inanmak ve yola devam etmek için kazanmak şart idi ve milliler zoru başardı. bunda en büyük pay takıma ihtiyacı olan özgüven kazandıran fatih terim’in...

    güntekin onay
  • 16649
    ilk 45'te en olumlu noktamız maç berabereyken de, 1-0 öne geçince de “topun arkasına geçme ezberi”nden vazgeçerek oynamamızdı. romanya'ya istanbul'da yenildiğimiz maçta topa % 63 sahip olmuş % 81'lik oranda isabetli pas yapmıştık. ama asıl mesele o topa sahanın neresinde sahip olduğun ve isabetli pasları rakip kaleye ne kadar yakın mesafede yapabildiğin değil mi?
    dün gece ilk yarıda bu iki kritik sorunun somut cevaplarını bulduk, istanbul'da 1-0 yenilirken 90 dakikada rakip kaleyi tutan şut sayısını, daha ilk 45'te bulduk. tabii hepsinden önemlisi golü bulduk, arkaya yaslanmadık. topun arkasına geçip beklemedik, topun çevresine yayılıp baskı yaptık. üstelik istanbul'daki yenilgiden farklı olarak daha ofansif karakterli 3 oyuncuyla oynarken rakibe çok daha az pozisyon verdik. en kilit defansif katkı yapan oyuncumuz santrforumuz umut bulut'tu!

    2. yarının ilk 15 dakikası da maçı kazandıracak oyun karakterini sergilemeye devam ettik. ancak 60'tan sonra gereksiz geri çekildik daha doğrusu fizik kondisyon eksikliğimizden ileri gidemedik, ilk 60'taki kontrollü baskımızı ve iyi oyunumuzu sürdüremedik. bunun ana sebebi, ömer toprak hariç tamamı ligimizde oynayan ilk 11'in ligimiz standardında tempo devamlılığı ve fizik kondisyona sahip olması.
    neyse ki 2013 model romanya, hagi'li, popescu'lu, dan petrescu'lu romanya'nın gücünden çok uzak. sadece rat, o 1994 ve 1998'de romanya'ya altın çağı'nı yaşatan ideal 11'i zorlayabilecek yakın kalitede. buldukları tüm pozisyonlar bizim fizik kondisyon devamsızlığımızdan kaynaklanan yerleşim hatalarımızdan kaynaklandı. ömer toprak savunmada, arda orta sahada kritik anlarda fark yaratan liderlik özelliklerini sergileyince hatalarımız pahalıya patlamadı.
    dün gece mevlut'un güzel plasesinden sonra yeniden canlanan umutlarımızı arttırmamız için kalan maçlarda ilk 60'taki oyunu geliştirerek oynamamız ve 90 dakikaya yaymamız lazım.

    ali ece
  • 16650
    solan umutlarımızın yeşerdiği bir karşılaşma izledik dün gece... 2014 dünya kupası elemeleri'ne büyük umutlarla başlamıştık, hayallerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. ay-yıldızlı ekibimizin bu galibiyete gerçekten çok ihtiyacı vardı. romanya deplasmanında fatih terim ve öğrencileri alınlarının akıyla muhteşem bir galibiyet almayı başardı. tüm futbolcuları ve teknik ekibi can-ı gönülden kutluyorum.
    fakat yine de insan düşünmeden edemiyor; ay-yıldızlılarımız, dün gece çok iyi bir futbol ortaya koydular. peki akıllar daha önce neredeydi? bu takım neden daha önce bu kapasiteye çıkamadı? zaten bu hırsı ve oyunu önceki maçlarda görebilsek, bu gruptan rahatlıkla 2. olarak çıkardık. ancak yine de bunları bir kenara bırakmak gerekiyor. çünkü futbolda geriye bakmanın hiçbir faydası yok. her zaman ileriye bakmamız lazım.
    maça gelecek olursak... dün geceki zaferde ilk olarak göze çarpan şey; fatih terim faktörü. deneyimli çalıştırıcı çok akıllı bir taktik uyguladı. zaten bunu yapabilecek ender insanlardan biriydi. iyi taktiğe bir de terim'in motivasyonu artırıcı etkisi eklenince futbolculardaki performans sıçraması çok bariz şekilde görüldü.
    terim'in oyun düzeni içerisinde selçuk inan ve mehmet topal, maçın kazanılmasındaki en etkili isimler oldular. selçuk da mehmet de ön liberoda nasıl oynanmasını gerektiğini adeta ders vererek gösterdiler. burak yılmaz oyunun içinde çok da etkili gözükmedi ancak her zaman ihtiyaç duyulan bir golcü olduğunu bir kez daha gösterdi. romanya defansının arasında zaman zaman kaybolmasına rağmen beklenmedik bir anda çıktı ve golünü atarak milliler'i öne geçirdi, farkını gösterdi. arda turan'a gelince... çok dinamik ve tam da milli takım'ı ihtiyaç duyduğu karakterde bir futbolcu. fizik olarak ispanya'da kendisi geliştirmiş, çok güçlü... sol kanatta caner ile birlikte çok başarılı işler yaptılar. ancak arda'nın sonuca yönelik oynaması ve skora katkı yapacak hamlelerde bulunması lazım.
    son olarak gökhan gönül için ayrı bir parantez açmak istiyorum. önünde oynayan gökhan töre, romanya karşısında pek de etkili bir görüntü çizemedi. ancak gökhan gönül o kadar iyi bir performans ortaya koydu ki hem kendi işini yaptı hem de töre'nin açıklarını kapattı.
    2014 dünya kupası için umutlarımız devam ediyor. evet, elemelere çok kötü başlamış olabiliriz ancak biz; zora geldiğimizde başarırız. bu hep böyle olmuştur. umarım yine böyle olur. bence milliler, grubu ikinci olarak tamamlayıp play-off'a kalacaktır. dün akşam oynanan futboldan sonra bir çok kişinin de benimle aynı fikirde olduğunu düşünüyorum...

    sergen yalçın
App Store'dan indirin Google Play'den alın