• 16651
    daha önce maç içinde geri dönüşün krallığını kurmuştuk. şimdi grup içinde geri dönüşün krallığını inşa ediyoruz.

    fatih terim dün gece bu filmin startını verdi. ne güzel, yeniden milli takımımız var.

    macaristan, estonya maçını erken koparmıştı, biz çekingen başlayıp baskı görmüştük. başta kolay pozisyon verip korktuk. sonra bulup sonuçsuz kalınca itiraf edelim aslında matematik hesaplar yapmaktan taktik şemaya konsantre olamadık. taktik şema derken, başlangıç dizilişi çoğu zaman iki stoper’in geride kaldığı beklerin öne çıkıp ortayı beşlediği, ileriyi dörtlediği, ön taraftaki ikilinin sırayla forvetlerin arkasına geçip pas istasyonu kurduğu varyasyonlarla şekilleniyordu. ama grup matematiği netameliydi.

    hollanda, macarları yenmeli, bize kaybetmeliydi!

    evet sol bek caner ilk yarıda dikkat çekiciydi. önce volkan ile anlaşamadılar neredeyse klasik ancak “türkiye yer” klasmanından bir gol yiyorduk.

    sonra yüksekten gelip içeri giden topu kafayı direğe çarpmak pahasına karşıladı, hatasını sildi, volkan’ı da kurtardı. öne çıkıp, sağda töre’nin top alamadığı bölümde atakların komuta merkezi oldu.

    burak yılmaz’ın karşı karşıya kaçırdığı pozisyonun ardından yine caner’in kafasına gökyüzünden düşürdüğü topu içeri atması maçın kısa fragmanındaki esas sahne oluverdi.

    35’te terim, töre’yi çağırıp çizgide kaybolan umut ile burak’ın arkasına yaklaş dedi. zira solda caner gibi sağda gönül öne deplase olabiliyorlardı. terim o bölgedeki ekstra istihdamı ortayı güçlendirip pas sayısını artırmak amacıyla düşürdü. topu daha çok tutmamız rumenlerin çok hatalı pas yapması, orta alan organizasyon eksikliği sayesinde geldi.

    ikinci yarıda maxim’in oyuna dahil olmasıyla caner’in kanadına baskı geldi. bir ara baskı yedik, çıkamadık. o kadar!

    fazlasını yapamadılar, yaptırmadık.

    gökhan töre 53’te nefis bir ikinci gol pası verdi, umut’la karşı karşıyada golü yapamadık.

    kolay atmayı sevmiyoruz!

    fatih terim rakibin baskı kurduğu bölümde oyuncu değişiklikleri ile enerjiyi yüksek tuttu, böylece rumenlerin son 15 dakikayı skorer oynama istatistiği bozuldu.

    ofansif yanı büyük sürprizlerle dolu caner’in.

    misal 82’de savunmadan dönen topa bir kafa uzatışı vardı, kaş ile göz arasında alkışa değer.

    gecenin tüm özet karelerine girdi caner. uzun zamandır yedek kulübesinde esas forvetlerden kendisine sıra gelmesini bekleyen mevlüt’ün golü cuk oturdu. semih gibi adam mevlüt, o golü atınca 2008 ruhu geri geldi birden.

    romanya galibiyeti ile yeniden kenetlendik, milli takımın farkına vardık, milli takımla bağını kesmeye yakın oyuncuları geri getirdik, umutları tazeledik, heyecan yaşadık. bu takım estonya’yı yener, hollanda maçına macaristan’ın önünde ikinci çıkarsa play-off yapar. geri dönüşün krallığı yeniden doğuyor.

    okay karacan
  • 16652
    daha düne kadar bu takım değil miydi, ezilen, büzülen yenilen...
    bu takım değil miydi, puana hasret, galibiyete aç kalan...
    oysa bu çocuklar bizim çocuklar...
    dün ezilen, büzülen;
    bugün tarih yazan bizim çocuklar...
    onları zamanında “usta”ya teslim etseydik, çok şey değişirdi...
    inanın çok şey değişirdi...
    ama geç kaldık... “usta”ya gel demek için çok geç kaldık...
    “hayat geç kalanları asla affetmez“ derler...
    umarım hayat, bu konuda bize bir kredi tanır...
    işte gördük; bükreş‘te “fatih’in aslanlarını“ gördük... futbol adına unuttuğumuz ne varsa hepsini bir bir hatırladık...
    yardımlaşma, paslaşma...
    panikten uzak mücadele...
    uzatma dakikasındaki bir pozisyon hariç, rakibe tek yüksek top vurdurmayan savunma anlayışı...
    rakip kalede pozisyon üstüne pozisyon...
    iki modern bek; gökhan ile caner...
    göbekte kuş uçurtmayan semih, ömer...
    her karışı parselleyen bir orta saha...
    rakip ceza alanı önünde driplingleri ile romanya savunmasını şaşkına çeviren hücum hattı...
    burak, umut... öyle çalıştılar ki... bir de her zaman attıklarını bu maçta kaçırmasalardı, hiç kuşkunuz olmasın sonuç çok daha önce gelirdi...
    elbette gökhan töre... lütfen hep böyle...
    maçın coşkusunu, mutluluğunu yaşıyoruz...
    galibiyete, puana, adam gibi takıma olan susuzluğumuzu kana kana gideriyoruz...
    ama halen kritik durumda olduğumuzu gözardı edemeyiz...
    andorra maçında bir kıvılcım çaktık... romanya maçında bir kıvılcım daha...
    umarım bu iki kıvılcımın ardından güçlü bir alev gelir...
    milli takım geri geldi, umarım bizi brezilya’ya taşıyacak o güçlü alev de gelir...
    çoğu şeyi, çok erken kaybettiğimizi biliyoruz...
    ama işin başında “usta” varsa, sahada böyle bir milli takım varsa, umut her zaman vardır...
    “pırıl pırıl gökkuşağını görmek için yağmura katlanmak gerekir“ demişler...
    biz çok yağmurlar, çok fırtınalar gördük...
    çok sıkıntılar çektik...
    gene ıslanırız, gene fırtınalara göğüs gereriz...
    yeter ki, çoktandır hasret kaldığımız o pırıl pırıl gökkuşağını görelim...

    şansal büyüka
  • 16653
    maçin ilk çeyreğine bakınca birbirine denk, ne yapacağı belli olmayan, gol yiyince oyundan kopacak iki ekip gördük.

    rumenlerin seyirci desteği ile istekli bir şekilde üzerimize gelmeleri tribünleri heyecanlandırmaktan öteye gitmedi. milli takım’ın kaliteli ayakları ilk çeyrekten sonra kendilerini hissettirmeye başladı. golü bulduğumuz dakika ve sonrasında arda’nın liderliğinde orta saha ile forvet arasındaki yakın ve iyi pas alışverişleri maçtaki hakimiyetimizi teyit etti. ilk yarı golü bulmaya ve oyuna hakim olmaya yetecek kadar oynadık.
    ikinci yarıda ise daha organize olan, rakip kaleye daha bilinçli ve etkili giden taraf bizdik. öndeki burak-umut ikilisinin baskısına destek veren orta saha hem daha ekonomik hem de oyunu önde oynamayı sağladı. milli takım uzun zaman sonra önde baskı kurarak ve dönen toplara hemen baskı yaparak oynadı. bunun en önemli yansıması ise defansımızın otomatikman kalemizden uzak oynamasıydı.
    bu galibiyet bize sadece moral ve umut sağlamakla kalmadı daha ciddi, daha gerçekci şekilde 2’nciliği düşünmemizi getirdi. biz herşeyin en iyisini yapsak da yine sadece “biz” yeterli olmuyoruz. dolayısı ile işimiz zor ama en azından sonuna kadar kovalayacağız. ve erken havlu atmaktansa heyecanı son ana kadar taşıyacağız. bakalım futbol bize nasıl bir son hazırlamış...

    maçin iyisi

    liderlik, kalite ve yetenek eşittir arda.

    maçin kötüsü

    sıradan bir takım olan romanya.

    hakem:

    çok dengeli ve kaliteli bir yönetim gösterdi.

    hakan ünsal
  • 16654
    umuda yolculuğun ikinci ayağından da zaferle ayrıldık. bir hayali gerçekleştirmek için çıktığımız yolda, çok önemli bir eşiği aştık.

    en ciddi rakibimiz romanya’yı en azından şimdilik saf dışı bıraktık. grupta ilk kez ipleri elimize aldık. fırtınalı başlayan bir yolculukta, dümeni geç de olsa o suların deneyimli kaptanına devretmenin avantajını yaşadık. ve aylardan sonra o özlediğimiz milli takım coşkusu, heyecanı, kalitesi ile buluştuk.

    tek hedef vardı dün, kazanmak. aslında gerisi teferruattı. iyi oynamak, keyif almak, keyif vermek bu oyunda ikinci plandaydı. ama öyle bir ilk yarı oynadı ki milli takım… o teferruatları da bu kritik maça kattı. inanmıştı, kararlıydı, istiyordu ve çok iştahlıydı.

    başlangıçta caner ile volkan arasında paylaşılamayan toptan ufak bir sıkıntı yaşadık. birkaç dakika sonra bir ikinci toptan oluşan, caner’in çizgi üzerindeki müdahalesiyle üst direkte sonlanan atakta derin bir oh çekerek rahatladık. ardından da kontrolü önemli ölçüde ele aldık. topu iyi kullanarak, oyun disiplinine uyarak, takım bütünlüğünü sahaya yansıtarak elemelerde ilk kez bir deplasman maçında, gerçek gücümüzü ve kalitemizi ortaya koymaya başladık.

    caner’in nefis ortası, burak’ın köşeyi bulan kafasıyla skor avantajını yakaladık. yüreğimizi, enerjimizi, becerimizi ortaya koyuyor ve kontrolü iyice elde tutuyorduk. savunmada dengeliydik. orta alandan oyunu dilediğimiz gibi yönlendiriyor, hücumda gerekli etkiyi gösteriyorduk. ilk yarıda her şey istediğimiz gibi gitti.

    ama oyun henüz bitmemişti ve belli ki ikinci yarıda romanya varını yoğunu ortaya koyup en azından bir beraberlik için maça asılacaktı.

    nitekim iki değişiklikle başladığı bu bölümde romanya, o direnci biraz daha agresifleşerek göstermeye koyuldu. ancak ilk pozisyona giren taraf yine biz olduk. umut, çaprazdan vurdu, kaleci çıkardı. topun altına girebilse romanya’nın direncini büyük ölçüde kıracaktık. 69’da yüreğimiz ikinci kez ağzımıza kadar geldi. popa vurdu, gölü direk önledi. doğrusu o an şans yanımızdaydı. romanya tüm hatlarıyla geliyor, mücadelede heyecan giderek artıyor ancak arka alanda da önemli açıklar veriyordu. son bölümde oyunu tekrar öne taşıdık. romanya’nın savunma güvenliğini ikinci plana itmesinden yararlanarak üst-üste gol girişimleri yaptık. ve nihayet, artı beşte mevlüt’le bulduğumuz golle bu keyifli, bu güzel, bu her anı mücadele yüklü maçı noktaladık. umut kapısını biraz daha araladık. şimdi kaldı iki final. işimiz hâlâ zor. ama artık imkansız değil. dünkü milli takımı görünce buna iyice inandık.

    zeki çol
  • 16655
    helal olsun çocuklar, helal olsun imparator...önce olimpiyatların kaybedilişi, sonra basketbolda yaşadığımız hayâl kırıklığından sonra bu zafere o kadar çok ihtiyacımız vardı ki, teşekkürler hepinize.

    belki bu yaz brezilya’da olacağız, belki de tüm çabaya rağmen evimizde kalacağız; bunu zaman gösterecek, ama bir gerçek var ki, “mucizeye yürüyüş” sonuna kadar devam edecek.

    dün gece ilk 45 dakika, görevini eksiksiz yerine getiren bir milli takım izledik. ne taraftar baskısı, ne hastalık, ne de hakemin sinir bozucu kararları etkiledi bizi. bir yandan disiplinli oynayan, diğer yandan ciğerleri patlarcasına koşup, pres yapan çocuklar vardı sahada. romanya’yı resmen kitlediler. tek pas hatası bile yapmayan selçuk inan’ın şefliğinde, kontrol tamamen bizim elimizdeydi. savunmadaki sakarlıklarımızın dışında pozisyon vermezken, gol için fazlasıyla da fırsat bulduk.

    kolayi kaçıran, zoru atan burak’la ilk yumruğu indirdiğimizde, romanya üstümüze gelmeye başladı. 35. dakikada selçuk inan’ın yaşadığı sakatlık ve tedavi süreci oyunun yeniden soğuması için imdadımıza yetişti.

    romanya , maç boyunca sağ kanadı kullanırken caner o bölgede geçilmezi oynadı ve geceye damga vurdu. yeri geldi çizgiden top çıkardı, yeri geldi asist yaptı. burak sadece skoru değiştirerek değil, bazen orta sahaya bazen de defansa gelerek mükemmel bir takım oyuncusu olduğunu gösterdi. tek tek yazsak, yerimiz yetmez. kaleci volkan’dan, bir ileri bir geri koşan gökhan gönül’e topu ayağına aldığında ne yapacağını kestirmenin zor olduğu gökhan töre’den oyuna sonradan girip takımı rahatlatan olcay şahan’a kadar tüm futbolcularımız işini iyi yaptı.

    ve fatih hoca... ondaki yürek, inanç, tecrübe bir takımı ancak bu kadar değiştirebilir. kendisinin de söyleiği gibi, o bitti demeden, hiçbir şey bitmez!

    ersin düzen
  • 16656
    avrupa'nin en büyük 6. futbol ekonomisine sahibiz. yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da çok önemli futbol kaynaklarımız var. yurt dışına birçok yetenek gönderdik. tüm bunların hepsini görmezden gelenlerin, küçümseyerek "elimizdeki yetenekler bu kadar" diyenlerin, "son yıllarda türkiye'de futbolcu yetişmiyor, şansız bir dönem yaşıyoruz" açıklamaları yapanların bu maçtan sonra alacağı çok ders olmalı. biz ülke olarak bu söylemleri yıllar önce geride bıraktık. büyük başarılar elde eden milli takımlar ve teknik adamlar yetişirdik. bu kuşaklardan sonra kalkıp bu masalları türk toplumuna anlatmaya çalışmak futbolumuza hem zaman hem itibar kaybettirdi.. puan cetvelinde geride olsak da gurubumuzun hollanda ile beraber en iyi 2 takımından biriyiz. bunun tartışacak, şüphe edecek yanı yok. bu noktada başladığımız grup maçlarında bugün romanya'yı kendi evinde yenip tekrar işe ortak olmaktan da son derece mutluyuz. romanya ve macaristan, türkiye'nin rakibi olamazlar. bunlar taktik disiplinleri yüksek olan takımlar ama yetenek ve kapasite anlamında bizimle aynı kefede değiller. doğru şekilde yönetilen bir türkiye'yle karşılaştıklarında da ne duruma düştüklerini hep beraber gördük.
    dün akşam kendi karakterini ortaya koyan, kendi oyun disiplinini kabul ettiren, kendi oynamak istediği gibi oynayan milli takımımız çok önemli bir işe imza attı. taktik anlamda cesaretli bir oyun anlayışıyla oynamamıza rağmen takım halinde müthiş bir bütünlük sağladık. hücumda beraber çoğaldık, kapanırken de bütün takım müthiş bir savunma yaptık. bu maç içinde arda, caner, gönül, selçuk gibi isimleri saymaya başlarken diğerlerini de peşinden saymamız gerekiyor. savunma blogumuz semih ve ömer, alan savunmasını ve birebir adam savunmasını merkezde çok etkili yaptılar. selçuk ve topal orta alanda pas yüzdesini çok yukarıda tutarken, oyunu da aynı kalitede yönlendirdiler. umut ve burak işin hem atak hem savunma tarafında etkili oldular. burak değerlendiremediği ilk pozisyondan sonra demoralize olmadan oyunda kalarak attığı golle akşamki maçın kilidini açtı. gönül ve caner iki bek olarak müthiş verimli oynadılar. töre ve arda ise işin organizasyonunu ele alıp bütün maçı kontrolümüzde tutmayı başardılar. işin özetinde hep beraber hareket eden hem ofans yönünü hem defans yönünü birlikte yapan milli takım olarak sahadaydık.
    demek ki yapabiliyormuşuz. demek ki yeteneklerimiz varmış. demek ki, onları işler hale getirebiliyormuşuz. klasik ama yeri geldiği için bir kez de biz söyleyelim; at sahibine göre kişneyebiliyormuş.

    ali gültiken
  • 16657
    potansiyelimiz gruptaki konumumuz mu yoksa son 2 maçtaki performans mı? yakışan, hiç kuşkusuz andorra ve romanya maçlarındaki görüntü. fatih terim’in takıma geliş şekli konusunda eleştiriler varken bu mücadeleyi vermek kolay değil. negatif baskıyı motivasyona dönüştürebiliyor.

    her oyuncu övgüyü haketti ama en büyük başarı terim’in. ilk 15 dakika romanya beklenen görüntüyle başladı. seyircisi ile baskı kurdu, tehlikeli pozis- yonlar yakaladı. ta ki gole kadar... hiç beklemiyorlardı, elleri ayaklarına dolaştı. kalitemiz ortaya çıktı. oyunun kontrolü bize geçti. belki net pozisyonları o kadar fazla bulmadık ama kalemize yaklaşamadılar.

    ikinci yarıda piturca oyuncu değişiklikleriyle takımı ateşlemek istedi. kale- mizde baskı kurmaya çalıştılar ama buna izin vermedik. maçın genelinde kale direğimizden dönen iki pozisyon var, şanslıyız. özelliklede 65’ten sonra görüntümüz biraz bozuldu. terim tek forvete dönüp orta sahayı beşleyerek bu sorunu çözdü. doğru müdahale. etkisini gösterdi. andorra maçı hem yeni gelen terim hem de güvenini kaybeden oyuncular için ilaç olmuştu.

    terim, istediği format ve ideal 11 için net mesaj almıştı. nuri’nin yerine selçuk orta sahaya ilaç gibi geldi. sağda iki gökhan defansif ve ofansif olarak çok uyumlular. tek korkum sol bekte caner’di. ama mükemmel oynadı. golde katkısı büyük. arda vazgeçilmez lider. o kadar iyi organize olduk ki, kor- kulan defansif hatalar olmadı. herkes görevini yaptı. şansımızı sürdürmek için önemli bir galibiyet. daha da önemlisi, milli takım heyecan verici bir şekilde geri geldi...

    cüneyt tanman
  • 16658
    şimdi bir mekan düşünelin.. bu mekan çok güzeldir ama hiç müşteri gelmez. insanlar da sorarlar ‘ya kardeşim bu mekan nedene hiç iş yapmıyor?’ diye. sonra gün gelir bu mekanın işletmecisi değişir ve bu mekan bir bakarsın en revaçta yer oldu. işte bizim milli takım da böyle. çok iyi futbolcularımız var. bu grubun hollanda’dan sonra tartışmasız en iyi takımı biziz. ama nelerle uğraşıyoruz. fatih terim gelmeden önce brezilya’ya veda etmiştik. ama şimdi fatih terim geldi, aynı o mekan gibi milli takım da canlandı ve revaçta oldu.

    romanya tribünleri gibi uzun senedir taraftarımız olmadı. taraftarların kabahati değil. bu milli takım’ın kabahatiydi. sen oynarsan, bizim tribünlerimiz bunun 2 mislisi olur.

    fatih terim’in bir oyun mantalitesi var. top rakipteyken herkes topun arkasında olacak. arkasına bakmadan herkes kendisini topun arkasına atacak. bir futbol takımı bu kadar kısa zaman nasıl değişir, işte örneği. agresif, koşan, orta alanda basan ve rakibe 3 pas yaptırma izni bile vermeyen bir orta saha organizasyonu vardı. ve bunun yanı sıra çok akıllı kontratağa çıkış, ileride çoğalma. kaçırdıklarımızı atsak fark olurdu. ve fatih terim doğru hamleler yaparak oyuna soktuğu mevlüt’le maçın skorunu belirledi. yani oynanan taktiğin meyvesini verdi.

    fatih terim çok eleştiriliyor. ama teknik direktörlüğü, kişiliği ve adamlığını kimse eleştiremez. terim’in eleştirilmesindeki en büyük neden yöneticilerin verdiği demeçlerdi. ancak terim bu hafta içinde bu işi netleştirecektir. çünkü fatih terim bu ülkenin olmazsa olmazıdır. onun sinirlenmesi, onun gergin olması türk futbolunun zararınadır. onun için fatih terim’i yöneticiler yıpratmasınlar. yıpratılacak pozisyonu yaratmasınlar. dün gece fatih hoca bizim bir türk milli futbol takımımız olduğunu tekrar hatırlattı. teşekkürler fatih terim. iyi ki bu ülkede sen varsın.
    bu arada dün akşam herkes çok iyi oynadı, herkes çok mücadele etti. arda takımın lideriydi ve büyük oyuncu olduğunu gösterdi. burak golcülüğünü konuşturdu. gökhan töre de beşiktaş’taki performansını devam ettirdi. kısacası dün gece kötü yoktu. kötü, yöneticilerin ‘ali cengiz’ oyunlarıydı bu hafta.

    sinan engin
  • 16659
    işte sevinç bu... işte mutluluk bu... işte zafer bu... inandık... kazandık... müthiş bir galibiyete imza attık. nefes kesen bir mücadeleden sonra büyük bir engeli harika bir skorla aştık...
    helal olsun ekibimize...
    helal olsun millilerimize...
    elbetteki en başta fatih terim... yani imparator... sonra da savaşan kahramanlarımız... resmen tarih yazdılar dün...
    bu gidişle biz... biraz da şansımız yaver giderse... brezilya'dayız... aslında olmak ya da olmamak mücadelemiz vardı dün... uçurumun kenarındaydık... ve tırnaklarımızla tutunmaya çalışıyorduk.
    ya düşecektik... ya da derin bir ohhh çekecektik. tek çare galibiyet olduğu için haliyle... burak-umut ikilisine birlikte yer verdi fatih terim... gol atmadan olmazdı bu iş... ya kazanacaktık, ya da kazanacaktık.
    yoktu başka bir düşünce...
    maç başladı ve... çok belirgin bir şekilde görüldü ki... eksiğimiz yoktu fazlamız vardı. çok daha istekliydik... baskılı ve dikkatliydik... silahlarımız yavaş yavaş ortaya çıktı... hani şu sahibine göre çok iyi patlayan silahlarımız... kalemizde bir iki ufak tehlike atlatsak da... sonrasında kontrolü ele geçirdik.
    burak'ın kaçırdığı müthiş bir fırsat var ki... ah vah dedik. ama sonrasında yine burak'la deliler gibi sevindik...
    rakibimiz şaşkındı... ve de etkisiz. söz bizdeydi... futbolcularımızın tamamına yakını görevini en iyi şekilde yapıyordu.
    savunmamız hatasız oynuyordu. orta sahamız çok iyi savaşıyordu. ileri uçta ise burak ve umut'un etkinliği vardı.
    her şey çok iyi gidiyordu...
    ilk yarı bittiğinde... skor üstünlüğü ile soyunma odasının yolunu tuttuk. ikinci yarıda da... pozisyon üstünlüğü yine bizdeydi.
    önce umut, sonra da gökhan gönül'ün yakaladığı iki fırsat var ki... biri gol olsa, o anda bitecekti bu iş...
    bu arada... popa'nın vuruşunda topun direkten dönmesi ise hanemize şans olarak yazıldı.
    sonrasında yine bastırdık, yine fırsatlar yakaladık...
    biterken... bir gol daha attık... sonuçta sevinç naraları da attık...
    kazandık işte biz... hem de müthiş bir skorla... yarınlarda çok işimize yarayacak harika bir skorla...
    hedefe yürüyoruz... ve hatta koşuyoruz. tekrar tebrikler fatih terim... helal olsun...
    tam bitmişken ümitler, "mücadele şimdi başlıyor arkadaşlar" dedi. yoktan var etti. inandı, inandırdı. dün gördük işte... futbolcularımız aslanlar gibi mücadele etti. hepsi de alkışı hak etti. şimdi sırada estonya var...
    bu inançla biz... bunu da başarırız.
    hollanda ile gerçek bir final oynarız...
    artık sözün bittiği yerdeyiz...
    yürüyelim arkadaşlar...
    tarih sizi yazacak...

    atilla türker
  • 16660
    çok değil geçen yıl ekim ayı fifa sıralamasında biz 36. sırada yer alırken romanya 46. sıradaydı. şükrü saracoğlu’ndaki maç öncesi sıralama böyle arzu endam ederken abdullah avcı yönetimindeki ulusal takımımız da tüm ihtişamıyla sahaya çıkmıştı. baskılı da gözüküyorduk oyunda. rumenler ise pusuya yatıp gömülü defans yaparken, sadece 3 kontra (marica-grazov-stancu) oyuncusuyla golü düşünüyordu. evet, devamlı rakip kaledeydik ama sadece o kadar... devre biterken bir anlık gafletle (semih-ömer toprak ve volkan’ın zincirleme hatası) golü yemiştik. ve o golle de hüsrana uğramıştık. maç sonu dip notumu ise ‘bu takıma nasıl yenildik?’ diye düşmüştüm…

    fifa sıralamasına dün gündüz vakti yine baktım. aradan 11 ay geçmiş, biz 58. sıraya gerilemişiz; romanya 33. sıraya yükselmiş. yükselmiş de onlar avrupa kupalarında yoklar, biz ise iki takımımızla avrupa’da çeyrek final ve yarı final görmüşüz… dün akşam ulusal takımımızın başında avrupa’da çeyrek final gören hoca vardı. andorra kadrosuyla fazla oynamadı fatih terim, sadece olması gereken selçuk sahadaydı. doğrusu da buydu. piturca’nın karşılaşma öncesi söylediği gibi romanya sakin, kontrollü ve rakibinin üstüne gelmesini bekleyen bir görüntüdeydi. çok gömüldüler kendi alanlarına ama biz üstlerine üstlerine gidiyorduk. umut 9’da ince bir pas attı partnerine o da ince düşündü; ah, ah kaçırmaması lazımdı. ancak 22’de caner’in ortasını affetmedi golcü burak. sevindirici durum golden sonra da romanya’nın sahasında kalmasıydı. norveçli hakem moen de terim’in real maçı bitimindeki sözlerini unutmamış olacak ki bizi hep kolladı.
    ikinci yarıda da yine topu istediği gibi hükmeden taraftık. hayret, piturca ekmeğimize yağ sürdü. çok korktuğum grazov zaten sakattı, torje ve marica’yı da ikinci 45’e çıkarmayınca ‘oh’ çektim. deneyimsiz maxim ve popa bizim defansı zorlayamazdı, zorlayamadılar da... aksine biz 2 net fırsat daha kaçırdık. son 10 dakikalık bölümde dahi romanya değil, ulusal takımımız rakip sahada daha çok gözüktü. sağolasın piturca, içten söylüyorum; mucizeyi gerçekleştirirsek emin ol ortağı sensin!..

    osman korkmazel
  • 16661
    "ocak ayından bu yana özil'in babasıyla 3 kez görüştük ve her defasında da oğlunun ücretinin iki katına çıkarılmasını istedi."

    "babası, arsenal'deki kadar para koparamadığı için manchester united transferine engel oldu."

    real madrid'in futbolcu menajerlerinden francois gallardo

    "sözleşme bitmeden uzatılması konusu bizden değil karşı taraftan geldi. ücretin yükseltilmesini ben teklif etmedim. sözleşme bahsi açıldığı için ortaklaşa konuştuk. aksi takdirde, kontratın uzatılması gündemimizde yoktu, sessiz sedasız bir şekilde uzatılabilirdi."

    mesut'un aynı zamanda menajeri olan babası mustafa özil
  • 16662
    "önemli milli maçlarımız olduğu için bu süreçte sessiz kaldık. ama yapacağımız görüşmede gerekenleri söyleyeceğiz, bu pisliği temizlemesini isteyeceğiz. sürekli olarak, 'kupamızı verin' diyerek bu işi magazinleştirmeyeceğiz. herkesin direncini kırarsanız haklı olduğunuz davada, hakkınız size teslim edilir. türkiye futbol federasyonu, bu yanlışı düzeltmezse uefa ve fifa devreye girecek ve gerekeni yapacak. biz de uefa'nın ardından fifa'nın devreye girmesi için gerekeni yaparız. hangi kurumların ne yapacağını, nerede devreye gireceğini çok iyi biliyoruz."

    "hukuki çerçevede mücadelemizi vereceğiz. uefa'nın yaptırımı olacağı düşüncesindeyim. onlar yapmazsa fifa devreye girecektir ve bu kez yaptırım daha ağır olacaktır. o yüzden futbol federasyonu gerekeni yapmalıdır. haklı olduğumuz davada trabzonspor'u gerektiği gibi temsil edeceğiz. bu olay ortaya çıktığı ilk günden itibaren benim bu sürecin üzerine nasıl gittiğimi herkes çok iyi biliyor. trabzonspor'un haklarını savunma noktasında bizim limitimiz yok. hakkımızı alana kadar trabzon insanına yakışan her türlü mücadeleyi vereceğiz."

    "biz hocamızın 1461 trabzon'daki gibi gençlere şans vereceğine ve o ruhu sahaya yansıtacağına inanıyoruz. bu konuda daha cesaretli olmalı. biz onun arkasındayız"

    ibrahim hacıosmanoğlu
  • 16664
    ''hocamızın bizimle devam etmesini çok istiyoruz ama kimseyi zorlayamayız. hocamızı da zorlayamayız. hocamız kararını kendi düşünceleri doğrultusunda verecek.''

    ''terim ile tff arasında yapılmış bir mukavele olsaydı, bize verilirdi. bizim buradan çıkardığımız netice, ortada bir mukavele olmadığı yönündedir.''

    ünal aysal

    (bkz: fatih terim'in milli takım ve galatasaray'ı çalıştırması)
  • 16666
    fatih terim'in romanya maçı öncesinde yaptığı konuşma:

    burada sen, ben, o, bu, şu yok. biz varız. biz bir takımız ve daha da önemlisi bir aileyiz. bizi bir arada tutan şey de üzerinizdeki forma. bu renkler için en iyisini ama elimizden gelenin en iyisini yapacağız. sizler yapacaksınız. bundan hiç şüphem yok ve görüyorum ki sizlerin de yok. iki şeyden korkmayın ; 1- hata yapmaktan, 2- kaybetmekten. çünkü hata da yapsanız sizin açığınızı kapatacak arkadaşlarınız var. size gelecek her tepkiyi de göğüsleyecek bizler varız. kaybetmekten asla korkmayın çünkü kaybedecek bir şeyimiz yok. ama onların var! o yüzden çıkın ve elinizden gelenin en iyisini yapın!
  • 16667
    "eğer taraftarların mide ağrısı varsa ilaç alsınlar. transfer pazarından şikayet edenlere yanıt vermeyeceğim. lazio, kulübe gelen çok sayıda teklife rağmen, elindeki değerli oyuncularını kaybetmedi. 3 kupada mücadele edecek rekabetçi bir kadro kurulması için 28 milyon euro para harcandı"

    "şu anda kendi paylarına düşecek rolleri üstlenecek 22 tane çok kaliteli oyuncuya sahibiz. geçen sezon orta sahada oyunu yönlendirecek oyuncu olarak yalnızca ledesma var diye şikayetlerde bulunuluyordu. bu yıl o bölgede biglia da var ama hala aynı eleştiriler devam ediyor. taraftarlar stadyuma gelip tezahürat yapmalı. sonrasında lig bitiminde alınan sonuçlar tatmin edici değilse bunun üzerine eleştirmeyi göz önünde bulundurmalı"

    "burak yılmaz, planlarımız arasında yoktu, çünkü lazio zaten perea'yı transfer etmişti. bazı hissedarların, sportif değerleri hiçe sayarak doğasında suç içeren davranışlarının karşılığı olacak. galatasaray ile zaten o oyuncu için anlaşmaya varmıştık, oyuncu ile de ön anlaşma yaptık. sorunlar, şantaj ve fahiş fiyata boyun eğmemeye karar verdiğim imza aşamasında baş gösterdi"

    "beceriksiz insanların seslerine kulak verme hatasına düşmeyeceğim. hoşnutsuzluk her zaman var, herkesi memnun edemezsiniz. ilk etapta ben üzgünüm, çünkü insanlar stadyuma gelmiyor. kulübün çıkarını gözetip katkı vermek isteyenler stadyuma gelsin veya hiç konuşmasın"

    lazio başkanı claudio lotito
  • 16668
    bir japon geleneği olan sumo güreşi müsabakası izlediğinizde, eğer kuralları bilmiyorsanız maçın sonunda kimin kazandığını kimin kaybettiğini anlayamazsınız. kazanırken öyle saygılı, kaybederken öyle olgundur bu japon dostlarımız. bizse maalesef bakan düzeyinde “kına yakın” veya “biz alamadık, siz aldınız mı” olgunluğunda karşıladık mağlubiyeti... yazık!
    ...
    üç aday şehrin tanıtım filmleri incelendiğinde japonya’nın nerdeyse bütünüyle, ispanya’nın da yarı yarıya spor tarihini ve sporcularını gösterdiğini, bizimse kent tanıtımıyla insanları etkilemeye çalıştığımızı gözlemliyoruz. gerçi itiraf etmek gerekirse bu filme koyacak ne sporumuz kaldı ne sporcumuz: bir kısmı ırkçı, bir kısmı dopingci çıkmış milli gururlarımızı(!) göstermekten çok gizlemeye çalışmamız doğal herhalde!
    ...
    filmimizin başrolünde börekler-çörekler, güzel kızlar-çocuklar ve deniz dışında yine iki kıta bağlama tabelası başrolde, iki eski ve basit tabela. tabii ecnebilerden gizlemeye çalıştığımız gerçeği bu kentte yaşayanlar açıkça biliyorlar: kamera o tabelalardan 30 derece içeri kayarsa köprünün üstünde çilekeş bir trafik var. her gün 3,5 milyon aracın yola çıktığı, her güneş doğuşunda da bine yakın yeni aracın trafiğe katıldığı bir kentte yaşıyoruz biz. tanıtım filmindeki o trafik yok tabii, deniz var bolca. ama o denizde de ulaşım imkânı yok denecek kadar az. bu kentte yaşayan 13 milyon insanın çektiği çile değil derdimiz tabii, dünyanın kalanını istanbul’un harika bir şehir olduğuna inandırmak sadece...
    ...
    bir kentin hem savaşa hem olimpiyata hazır olması nasıl bir çelişkidir allah aşkına? üstelik başbakan, savaşa hazırız derken neyi kastetti ki sahi? referandum yapılıp halka savaşa hazır olup olmadığı soruldu da ben mi duymadım acaba? veya kimyasal silah kullanan muhataplarımıza karşı her eve gaz maskesi dağıtıldı da benim eve mi ulaşmadı sahi? ben 70 milyonda bir sade vatandaş olarak savaşa hazır değilim sayın başbakan. galiba hiçbir zaman da hazır olmayacağım. arz ederim..
    *
    uğur meleke
  • 16670
    "fenerbahçe ile anlaşması sonrasında yanal ile fesih konusunda görüştükl, ancak oraya aşırı sarhoş geldi. ben yakıştıramadım. başkanın yanına geliyor ve öyleydi. biz sürekli olarak türk futbolu ile ilgili konular açtığımız halde ersun yanal devamlı olarak, bazı futbolcularımızla ilgili ileri geri bazı laflar söyledi... futbolcumuzun birisine '1 milyon bulursanız satın çünkü biraz arızalı. değerini çok büyütüyorlar. ben eskişehirspor'da kalsaydım bir dahaki sene oynatmazdım' gibi sözler söyledi"

    "bu yaklaşımları hiç hoşuma gitmedi ve ben de 'eskişehirspor'dan elini çek' dedim. buna sinirlendi, fesih konusunda problem çıkarttı. ancak daha sonra başkanımız mesut hoşcan konuyu halletti. daha sonra o kişi futbolcularımızı rahatsız etmeye başladı"

    eskişehirspor basın sözcüsü bekir sıtkı saraç
  • 16671
    "a milli basketbol takımımız'ın avrupa şampiyonası'nda madalya alması amaçlanmıştı. büyük başarı hedeflediğimiz avrupa şampiyonası'nda hayal kırıklığı yaşadık. performansımız büyük bir hayal kırıklığı. şampiyonadaki başarısızlık bizi bu toplantıyı yapmaya sevk etti. tanjevic'le başladığımız yeni dönemde dünya ikinciliği elde ettik. koçumuza her türlü çaba ve çalışmaları için herkesin huzurunda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. kendisi çok önemli hastalıkla baş etmek zorunda kaldı. 6 ay önceki rahatsızlığına rağmen tanjevic milli takım'ın başında kaldı. sayın tanjevic'in istifasını kabul edeceğiz. tanjevic'in bizle olan ilişkisi, yakınlığı devam edecek. kendisi türk vatandaşı da oldu, bizlerden kopmayacak. hidayet türkoğlu'na 300. kez milli formayı giydiği için bir plaket sunduk. kendisi en fazla milli olan ilk basketbolcumuz. 13 sene nba'de oynayarak en uzun süre nba'de yer alan avrupalı basketbolcu. basketbol milli takımımız'a hizmet ediyor. o anlamda 300 kez milli formayı giymesi, arkadaşlarına örnek olması nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum. hidayet'in şampiyonada ne kadar çok başarılı olmak istediğini ben biliyorum. milli takım kaptanı olarak arkadaşlarıyla uyum içinde çalışarak, fedakarlıkta bulunarak milli takım'da oldu. hidayet her zaman türk basketbolunda gereken saygıyı görecek. hiçbir kötü performans onun başarısını gölgeleyemez."

    turgay demirel

    hocanı da kaptanını da al git be kardeşim!
App Store'dan indirin Google Play'den alın