kurak bir düzlüğün üzerinde bir yerler, +20 küsur metre, sebepsiz bir betonun üzeri...
sen bir elde telefon uzaklaşırken usul usul çöktük o şekilsiz betona... ne dönüp kulak kabartabildik, ne de kalkıp gidebildik...
geri dönüp oturduğunda
gözüme toz kaçtı hissiyatıyla yalan söylerken usul usul gözyaşı döküyorduk aslında be galatasaray...
sen elindekini bırakıp geldikten sonra oluşan sessizlikte kadıköy dönüşü beş dakika sessizlik protestosu yapan tribüne dönüp bakan topçular gibi keserken içimizdeki gelgitlerde boğuluyorduk. tüm şirinliğinle bişey mi oldu garip görünüyorsun derken
seni gördüğüm zaman diye inleyen tribünlere inat yalancı bir gülümseme ile geçiştiriyorduk...
senden çok öncelerinde bile böğürüyorduk, zaten aşklar hep yalan dolan sonu hep acı hüsran diye...
---
alıntı ---
biz sevmekten mahkumuz
müebbet ödül bize
ölmek kurtuluş ama
intihar haram bize
---
alıntı ---