• 7251
    son günlerde ne okuyasım ne de yazasım gelmiyor.

    fatih terim'in gidişine bile henüz alışamadan, futbol takımının da yaşadığı kötü gidiş, eski yöneticilerin mevcut yönetime giydirmesi ve sanki fatih terim'i kendileri çok seviyormuş gibi, onun adından faydalanmaya çalışmaları iyice can sıkıcı olmaya başladı. son 2 senede ortaya çıkan birlik beraberlik görüntüsünün yerini yine çekişmeler aldı. yine o eski günlere doğru hızla ilerliyoruz ve aynı psikoloji galatasaray sözlük'te de oluştu. eskiden farklı düşünenlere en fazla basardın ofsaytı, haftanın en ofsaytı olurdu. şimdi nickaltı savaşları, aylar öncesinden kanıtlarla savaşlar, gizli bir çekişme, psikolojik savaş... resmen işi çığırından çıkartıp sevmediği yazarları pilot yaptırmaya çalışanlar...

    neyi paylaşamıyoruz anlamıyorum ki??

    ülkede bile yüzlerce farklı insan çeşidi, farklı siyasi görüş, ırk, din, mezhep farklılıkları varken, burada hepsinden bağımsız tek ortak paydamız olan galatasaray sevgisi etrafında birleşmek çok mu zor? eleştirini yap ama efsaneme dil uzatma, eleştirini yap ama galatasaray başkanı'na dil uzatma... çok mu zor allah aşkına bunları yapmak!

    kimisi var günlerce yazmaz, sonra nickaltı ile döner, kimisi var sadece trollük peşinde, kimisi var gerilimden besleniyor... vay amk ne sözlükmüş?

    henüz yazar değilken bile takip ettiğim adamlar bugün bir değişik ruh halinde...

    inşallah futbol takımımız kendine gelir yoksa buranın da düzelmesi çok zor...
  • 7252
    gsuser olarak adlandırdığımız sevgili yazarları nasıl olmasını istiyor ise tam da öyle olan sözlük. anıla anıla bitirilemeyen dönemlerinde de bu böyle olmuştur, özellikle birkaç gündür fazla fazla şikayet edildiğine şahit olduğumuz şimdiki zamanda da bu böyle olmaktadır, bu sözlük var olduğu süre de aynı şekilde devam edecektir.
  • 7254
    sonunda yazarları içinde bulunan bu kaos ve tartışma ortamından çıkmak için özeleştiri yapmaya ve sağduyuda önerilerde bulunmaya başladılar. yazmaktan çok okumaya seven bir okur olarak gayet sevindirdi bu durum beni. umarım herkes daha fazla özeleştiri yapar ve birbirleriyle çatışmanın sinir bozmaktan başka hiçbir fazda sağlamadığını görür. sonuçta buradaki herkesin ortak bir paydası varsa o da galatasaray. herkes galatasaray'ın başarısını istiyor. herkes galatasaray başarısız olunca sinirleniyor, sağa sola sallıyor. fakat bu bir kaosa dönüştürülmeden de yapılabilir. galatasaray lanet olsun ki yeniden çok zorlu bir süreç yaşıyor. yaşananlar yaşandı, kalpler kırıldı, ama elde kalan tek gerçek yine galatasaray. tek gerçek galatasaray olduğunu bilinciyle umarım çok daha sağ duyulu ve sağlıklı yorumlar yapılır. zira diğer türlü okurlar için eziyete dönüşüyor bazen sadece yazar atışmalarını okumak. çünkü fark etmeseniz de ciddi şekilde okuyucusu var sözlüğün. kim var'a ne zaman baksam ortalama en az bin kişi oluyor. bu bile çok ciddi bir okuyucu kitlesi demek.

    kısacası herkes için özeleştiri yapma ve tek gerçeğin galatasaray olduğu gerçeğini tekrardan hatılama vakti. özellikle sözlüğü katleden yazar davranışları başlığında bir yazarın özeleştiri yapması bile hoşuma gitti.
  • 7255
    burada x futbolcu artik oynamamali, y teknik direktor yanlis yapti, z baskan yanlis konusuyor demek x,y,z dusmani olmak demek degildir. ancak onlara kufur veya hakaret edilirse o zaman dusmanlik soz konusu olabilir. elbette belli yasa gelmis onca yazara veya okura okudugunu anlama dersi vermeye calismak degil niyetim ama bazi onyargilarimizi atalim istiyorum. mesela gecenlerde bir yazar arkadas burak yilmaz'i ve fatih terim'i art arda elestirdigimde nasil bir sinir yaptiysa bir kamyon hakaret etti bana ustu kapali. bir cok kisi de beni fatih terim dusmani olarak biliyordur ama ben bogazim yirtilana kadar imparator diye cok bagirdim. burak yilmaz sacma bir argumanla elestirildigi icin oturup saatlerce arastirma yapip (bkz: burak yılmaz/#1001914) oyle bir entry girdim.

    ama burada mesele ben degilim bu sozlukte nick altina gidilip hakaret ettigimiz onca insan kim bilir galataray icin neler yapti ve yapmaktalar. o kadar atistigim taarabt'i bile ozledigim oldu yoklugunda. baros dusmani taarabt fatih terim'i ne kadar seviyorsa fatih terim dusmani halim abi de baros'u o kadar seviyor. elbette tartisacagiz, sinirlenip icimizden saydiracagiz birbirimize ama arkadas gibi olsun hepsi, kisa sureli ve kine dusmanliga donusmeyeninden.
    saygilar..
  • 7256
    sözlüğü takip ettiğimden beri ilk kırılmayı gezi olaylarına olumlu ve olumsuz tepkiler sonucu kapanması ile almıştı. fatih terim'in gönderilmesi/gitmesi sonucu 2. kırılmayı yaşamış sözlük. artık tüm entrylerde konu ne olursa olsun bir şekilde ya terim'e yada aysal'a laf sokulmakta. ve bunu hep belli kişiler yapmakta. gerçekten sıkıldım. zaten ortalık karışık. takım iyi gitmiyor. ortalık bilgi kirliliğinden geçilmiyor. bu bilgi kirliliğindeki bilgilere dayanarak ithamlarda bulunuyor. soğukkanlılığını koruyamıyorsunuz. zaman soğukkanlı olmayı ve beklemeyi gerektiriyor. zaman haklıyı da , haksızı da gösterecek.
  • 7257
    fatih terimi savunacağım diye kulübün değerlerine laf atan, yeni teknik direktöre laf sokan yazarların çoğunluk olduğu sözlük malesef. şimdi 100 kişi aynı şeyi söylerken 101. kişi sesini duyurabilmek için bağırmak zorunda. sözlüğün çoğunluğu (çoğunluk derken entry girenlerden takip edebildiğim) galatasaray başkanına laf ederken, manciniye laf ederken sesini duyurmaya çalışanlar da fatih terime laf ediyorlar.

    bakın arkadaşlar ünal aysal bu kulübün başkanı. belki beş sene on sene onun adını kimse hatırlamayacak doğrudur. fatih terim bu kulübün efsanelerinden biri olarak belki yüz sene sonra da hatırlanacak, bu da doğrudur. ama laf ettiğiniz botokslu diye dalga geçtiğiniz, kurumsallaşma diye kötülediğiniz adam başkan. bu camianın bir numaralı temsilcisi. şu ana kadar da canaydın ve polat dönemlerine baktığınızda sportif, cansun ve süren dönemlerine baktığınızda da ekonomik olarak daha başarılı. bence zaten bu işin piri alp yalmandı. ondan sonra gelenlerin hepsi onu aratıyor ama mesele bunlar değil. arkadaşlar eleştirmek başka şey galatasaray başkanına hakaret etmek, onunla alay etmeye çalışmak başka şey. çünkü bu yapıldığında isim önemli değil makama laf ediyorsunuz farkında değilsiniz.

    roberto mancini daha dün geldi bugün iki. içinizdeki öfke, galatasaray futbol takımının başarısız olmasını isteyecek kadar mı büyük?

    yanlış anlamayın bu bir özeleştiri. ben de fatih terimle ilgili ağır entryler girdim. eleştiri sınırları içerisinde kalmaya çalıştım ama keşke hiçbirimiz bunları yazmasaydık. bugün geldiğimiz noktada elimizde yarım yamalak bir futbol takımı, çiçeği burnunda, takımı da ülkeyi de tanımayan bir teknik direktör var. biz taraftarız elbette eleştireceğiz, bu kulübün sahibi biziz. ama takımımıza sahip çıkmayı da unutmayacağız. mancini başarılı olursa, başkan haklı çıktı diye üzülmeyeceğiz.

    hepimizin ortak noktası galatasaray. ünal aysalla fatih terim derdine birbirimize de hakaret eder olduk. sneijder yüzünden yan yana olsak birbirimizi boğazlayacağız. halbuki hepimizin bir ali sami yen anısı var. hepimizin hayatımızın en güzel gecelerinden biri uefa kupasını alışımız. hepimiz hagiye yarı tanrı gözüyle bakıyoruz. hepimizin dolabında bir tane parçalı forma var. hepimiz bu renklerle ağladık, güldük, gülerken ağladık. hepimizin ilker yasinin ağlamak istiyorum galatasaray yarı finalde bağırışını hatırlayınca tüyleri diken diken oluyor. prekazinin türkçe konuşmasını duyunca gözlerimiz doluyor. arkadaşlar sevgimiz aynı. keşke bunları hatırlayarak yazabilsek.
  • 7259
    bir yıldır emeklilik hayatı yaşayan babamın "bilgisayarda fonu mavi bir yazışma programı kullanıyorsun hep, ne o?" diye sorguya çekmesine sebep olan, bir asır sürecek yalnızlığımı paylaşan canım sözlük. zaten renk tanımlama fukarası babamın gri rengi "toz mavisi" diye isimlendirip bir de yazışma programı lafını kullanması ile iyice çıkmaza sürüklenirken "e hani hep açık işte, kiminle yazışıyon orda" demesiyle olay açıklığa kavuşmuştur. "sözlük işte" deyince "nasıl sözlük lan" diye cevap verdi ki; açıklayana kadar akla karayı seçtim...

    hayat böyle zalimdir işte ey dostlar. bilmem kaç tane entry gir, sözlük selebritisi ol; evde konu açığa çıksa derdini anlatacağın kimse olmaz...
  • 7261
    yazarlar tarafından oyuncuların ilk geldiği zaman yapılan yorumlar ve sonra yapılan yorumlar. en son 2si belki hala kabul görmüyo olabilir ama durum budur benim açımdan.

    muslere: elleri küçük(u: bu platformda elleri küçük muhabbeti ciddi olarak dönmedi ama ilk maçlar sonrası o da asıldı, itin götüne sokuldu sözlükçe) - anlatmaya gerek yok sanırım.

    eboue: * bu ney ya, iyi olsa arsenal bırakır mı? - özellikle ilk sene resmen ders niteliğinde oynadı.sağ kanadı otobana çevirdi.

    melo: bidon - anlatmaya gerek yok sanırım nando gibi.

    burak: gol mol atamaz bütün trabzon ona oynuyordu da attı o kadar - gol kralı oldu. cl de 8 attı.

    engin: piskopat, takımda ne işi var - ilk sene şampiyonluğun çeyreğini bu adama yazarım ben. cüneyt çakır kıyana kadar engin'e takımda fark yaratan oyuncuların başında geliyordu.

    gökhan zan: cam adam - daha çok profesyonel adam bence.

    umut: trabzonlu arkadaşlarımın başında saç kalmadı - geldiğinde her maç gol attı ve görev verildiğinde hep etkili oldu, elinden geleni yaptı.

    son2. varan1. hamit altıntop: çok ağır. gol atamıyor. böyle kanat mı olur? elimizde patladı. keşke fener alsaydı - her zaman takım savunmasına muazzam katkı, mükemmel bi pozisyon bilgisi ve ne kadar eleştiri alsa da her zaman sorumluluk almaya çalışması. hücum bölgesinde bazıları takımı yavaşlatıyor dese de takımı ileri taşıması ve ayağında topu tutarak takımın yayılmasına süre sağlaması. hamit çok kötü takım mükemmeldi. (bkz: son 8 maç)

    varan2. wesley sneijder: eski sneijder değil yaa. juve maçında da sorumluluk almadı tüü kaka - her maç en kötü dendiği maç dahi beni mest eden bi oyun. anlam veremediğim bi zeka. abartma denebilir, diyen çok arkadaşım var ama bu böyle benim için. formsuz burak değerlendiremedi maalesef yoksa kafadan 3 asisti vardı son 2 haftada. bu adam her zaman böyle oynadı her zaman da böyle oynayacak. dün gece ki maç * mesela adam bizim takımda oynadığı gibi oynadı gayet. anormal hızlı ayağından top çıkarması, her zaman seri bi oyun. attığı 3-4 derin top. arkadaşım dün ofsayt olan bi pozisyonda fenerli olmasına rağmen: "kaçan adamı ben görmedim" demişti. yakındır takım bi otursun iyice ve mancini ile yeni sistem o zaman gevşek gevşek sırıtarak herkes izleyecek sneijder'i benim gibi.

    edit: harry kewell the wizard of oza teşekkürler. muslera'nın yıldızlı bakınızının sebebi sensin müdür eyvallah.
  • 7262
    memleket olarak kelimenin tam tabiriyle "sik gibi" bir insan profiline sahibiz. dolayısıyla bundan bu platform veya daha geniş perspektiften bakacak olursak galatasaray taraftarı da nasibini alıyor. gerçekten "siz-biz" konulu tartışma sahaları yaratmak için fırsat kolluyoruz, çok ilginç bir psikoloji. her iki tarafın da suçlu veya suçsuz, haklı veya haksız olabileceği, bir tarafın diğerine yeğ tutulmaması gerekebileceği durumların olma ihtimali dahi gelmiyor hiç kimsenin aklına. gelenler de zaten bu fırtınanın içerisine çekilmeye çalışılıyor. en yakın örnek size; fatih terim'in gönderilişi mevzusu. anında iki kamp oluştu. bir taraf ünal aysal ve galatasaray yönetimi başlıkları altında methiyeler düzüyor, diğer tarafsa lanetler yağdırıyor. bazıları sportif başarısını, vizyonunu ve misyonunu beğendiği kişilerin başlığının altına "fatih terim'den çok daha şöyle, böyle" yazarken, diğerleri ünal aysal için aziz yıldırım benzetmesi yapıyor. gerçekten anlamak güç.

    sanırım bazı şeyleri liste halinde buraya yazıp hatırlatmakta fayda var:

    1) galatasaray'ı iş adamları yönetiyor. dolayısıyla siyasi baskı karşısında ilk yılacak olan grubun iki dudağının arasından çıkacaklar kulüp üzerinde belirleyici. bu durumu kabul edin.
    2) fatih terim; metin oktay'ı izleyememiş nesil için ona en yakın olan figür. tabir-i caizse "yaşayan efsane". dolayısıyla kulübün çıkarları aleyhine takınacağı tutumlar, atacağı adımlar, söyleyeceği veya söylemeyeceği sözler henüz adı galatasaray ile üç-beş yıldır anılan bir başkandan daha çok tepki çeker. çekmelidir de.
    3) her şeye rağmen ünal aysal görevinin başında, görevi de galatasaray'ın başarısı. aslolan galatasaray ise şayet; destek görmelidir. hatalarının üstü örtülmelidir demiyorum bakın, destek görmelidir.

    aslında söylemek, dile getirmek istediğim çok fazla konu var ama ne bunların hepsi bu başlığın konusu, ne de benim zihnim hepsini tek metinde toplayacak kadar berrak. o nedenle bir kısmını erteliyorum. tek söyleyeceğim; takım başarısızken burası okumak için heveslenilen, burada yazma fırsatına sahip olanlara ise imrenilen bir yerdi. şimdi ise; bana pek de öyle gelmiyor ve işin üzücü tarafı burada yazabilme fırsatına erişmem ile bu durumun bir alakası olmadığı konusunda oldukça eminim.
  • 7263
    öncelikle bayramını en içten dilekle...
    neyse, hayırlı bayramlar sözlüğüm.

    görüyorum ki bir endişe, bir telaş, bir sıkıntı içindesin.
    nedeniyse futbol takımının sana verdiği bu dert.

    son 2 senede gördüğün başarılar, seni yeterince mutlu etti ama doymuyorsun.
    çünkü insanlardan oluşan bir platformsun.

    şu anda başında italyan futbolunun son 20 yılının en gelecek vaadeden adamı var. sen burun kıvırıyorsun.
    neden? çünkü o'nu özleyeceğinin farkındasın.

    çünkü o sana en kötü zamanında gelip elini uzattı ve seni büyük bir uçurumun kenarından ayağın kaydığı anda çekti kurtardı.
    bazen rastlıyorsundur sen de gs tv'de serem tan şişkosundan fırsat bulduğundaki eski maçlara.
    hatırlamıyorsan hatırlatayım.

    pino stancu culio'dan
    selçuk sneijder drogba'ya geçtik.

    zapata'dan muslera'ya geçtik lan. bmw'ye biniyoruz artık yok öyle renault 19'lar, kartal'a binmeler yok.

    çok iyi anlıyorum sözlük seni ama şunu unutuyorsun. hiçbir kimse, hiçbir takım daima başarılı olamaz.
    spor neden var? kaybetmenin acısını tatmak, kazanmanın keyfini sürmek için değil, yarışmak için var.

    hangi spor yarışma içermiyor ki? koşuyorsan bile az önce koştuğundan daha hızlı koşmaya çalışıyor, kendinle yarışıyorsun.

    galatasaray şu an pek iyi yolda değil farkındayım. en azından 2 sene öncekinden iyi, bu da iyi bir durum.

    hepimiz aynı düşüncedeyiz aslında. özlüyoruz elmander'in preslerini, dünya yıldızı olmadan başarıyı özlüyoruz.

    ama şu anki yönetim tamamen ciks bir anlayışla bizi bu hale getirdiyse bırak keyfini sür.

    çünkü kimsede;

    hollanda milli takımı'nın 10 numarası,
    uruguay milli takımın kalecisi,
    kamerun'un 2 stoperi,
    türk milli takımın stoperi orta sahası ve 2 forveti,
    afrika'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu falan yok.

    keyfini sür...

    ha bülent tulun mu? onun ben de...
  • 7272
    2 haftadır bu yazım http://gss.gs/1319802 en iyi yazılara giriyor. bu da beni çok mutlu ediyor.
    çünkü ben bu yazıyı yazmadan önce çok daraldım çok bunaldım. "bir tek ben mi böyle düşünüyorum" dedim.
    yalnız değilmişim. teşekkürler...

    galatasaray tv bizim evimizde en uzun süre açık olan kanal.
    zaten televizyonu sadece galatasaray maçı izlemek için kullanan ben, kumandayı elime aldığımda tuşladığım tek kanal 75, yani galatasaray tv.
    böyleyken kanalımda saçma sapan programlar, tipler, muhabbetler görmek canımı sıkıyor.

    biz de galatasaray sözlük olarak gerekirse bir kampanya başlatıp, şu saçmalığa son verme adına çalışma yapmalıyız.
    destekçim olursa, ben hazırım.
  • 7273
    yazdıklarımın olumsuz oy alması çok önemli değil. tam tersi olması herkesi elbette memnun eder ama önemli olan düşündüğünüzün arkasında durmanız. bu entryi ben değil başka birisi de yazsaydı aynı şeyleri söylerdim, bundan emin olabilirsiniz. bu entrynin (bkz: #1323762), bundan (bkz: #1323393) daha fazla olumsuz oy olması, ya uzun yazıları okumayı 'sevmeyen' ya da ciddi derecede fatih terim antipatisine sahip kitlenin var olduğuna delildir. ikisinin de elle tutulur bir yanı yok.
  • 7275
    çoğunluğu şikeciliği ve ırkçılık gibi spor ahlakına aykırı şeyleri savunmadıkça utanmayacağım sözlük. niye utanayım ki? en fazla katılmam, kendi görüşümü yazarım, olur biter. galatasaraylılar, diğer tüm takım taraftarları gibi, çeşit çeşit insanlardır, çeşit çeşit fikirleri vardır. burası da, kimi zaman eleştirsek de, demokratik bir ortamdır. fatih terim'in gönderilmesinden, arda turan meselesine, harry kewell'ın performansından, ayhan akman'a kadar değişik konularda birbirine tamamen zıt görüşler savunulabilmektedir. bundan da doğal bir şey yoktur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın