• 6077
    28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçının ilk yarısında selçuk inan'ın serbest vuruşu direkten dışarıya gitmese veya burak yılmaz 6 pas üzerinden topa güzel vurup golü atsa bambaşka yorumlar olacaktı. kaybettiğimiz sadece 1 maç olmasına rağmen adam asmaca oynamaya başlayanlar, fatih terim'e sallayanlar baş göstermiş. 2 ekim 2012 galatasaray braga maçı öncesi sanki ayrı kulvarlar olmasına rağmen umutsuz olmak için gerekli tek neden yokken * ligde şampiyonluk gitmiş, avrupa'ya veda edilmiş, sanki 2010-2011 başındaymışız gibi davranılıyor. ve açıkça söylemek gerekirse bu kafadakiler insanı hayattan soğutuyor. bu takım en zor zamanında bile vazgeçmedi. gitti şikeci, alenen kollanan, çıkarı olan herkes desteklenen sözde ezeli rakibinin stadında lig kupasını aldı, 3 ay sonra 10 kişi kalmasına rağmen en yakın rakibini paspas ederek süper kupa'yı kazandı. 15 gün önce manchester united 10 kişiyle savunma yapmak zorunda bıraktı. 2 ekim 2012 galatasaray sporting braga maçına da çıkacak, oynayacak, kazanacak ali sami yen stadı'nı tekrar o eski şanlı günlerine döndürecek ve beni haksız çıkarmayacaktır. galatasaraylılık şartlar ne olursa olsun herşeye ve herkese rağmen mücadele etmektir ki bu takım bu mücadelesini dosta düşmana açıkça göstermiştir.
  • 6078
    28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçında kötü oynamış ve mağlup olmuş takımdır. uzun zamandır mağlup olmuyorduk orası tamam ama en azından iyi bir oyun ortaya koyup, rakibin hakkıyla bizi yenmesine izin veriyorduk. bu maçta yenildik, belki rakip iyi bir performans ortaya koydu ama biz niçin bu derece kötüydük ona anlam veremedim ve de üzüldüm...

    2 ekim 2012 galatasaray sporting braga maçı kafaları bu kadar karıştırmamalı yahu, evimizdeyiz, rakip de korkulacak bir takım değil yani insaf, bence oyuncuların aklı bu maçta bahanesi biraz geçersiz.

    cris'i yedirmem kimseye, rakibi orta alanda ve ileride karşılamayıp işi sadece defansa bırakırsak cris de maymun olur, dany de, semih de, buna bu kadar şaşıracak bir şey yok. takım olma görüntüsünden uzaklaşırsa bir ekip, elbette ihale savunmaya kalır, biri bir açık verir.

    melo agresif kimliğini kaybetmiş, hala o yetenek, o kadife bilekler mevcut ama o hırslı, istekli adam gitmiş, yerine daha profesyonel tarzda bir adam gelmiş. ben o dinamit melo'yu özledim...

    selçuk inan'ı kafa olarak bitiren şu milli takım mevzusunun sorumluları her kim ise lanet olsun. adamın bildiğin kalbi kırık, morali bozuk...

    johan elmander top kontrolü konusundaki becerisini niçin kaybetti anlayamıyorum, bu kadar kötü değildi sanki, maçta iki net pozisyonu topu ayağında iyi yumuşatamayıp sektirdiği için kontrolü kaybederek harcadı, iyi fırsatları zora soktu.

    emre çolak ve aydın yılmaz zor maçların adamı değiller, havaya girmiş bir takımda sırıtmazlar ama sıkıntılı anlarda bel bağlanacak kapasiteleri henüz yok ne yazık ki... amrabat ve hamit her türlü bu takımın banko çizgi oyuncularıdır, engin en iyi alternatif ama o da 11 maç ceza alarak kendini yaktı, bomba gibi bir engin her türlü en iyi çizgi alternatifi bence...

    burak yılmaz şanssızdı, ordu da iyi kapandı açıkçası rahat ettirmediler kendisini bir türlü. umut da sakatlık sonrası tam toparlanmış değildi.

    hakan balta'ya kızamıyorum, zorla oynatmıyor kendisini herhalde... hata yapıldı bu sol bek konusunda, en azından iyi bir alternatifi olsaydı keşke...

    muslera'ya laf yok da eboue'ye kızsam mı kızmasam mı bilemiyorum, yahu bu adam maçı seçiyor bence, büyük maçlarda dünyanın en iyi sağ beki gibi oynuyor, daha normal lig maçlarında biraz durgunlaşıyor, en baba şovları yapıp mundar edeceksin adamları ama kendisini aşağıya çeken ne bilmiyorum cidden.
  • 6080
    2012-2013 sezonu ekim başı itibariyle henüz taraftarının görmeyi arzuladığı randımanı yakalayamamış takımdır.

    yalnız benim en takıldığım nokta, her şampiyonlar ligi maçı öncesi ümit davala ve hasan şaş, fatih terim'i yalnız bırakmaktadır, bu konuda önemli itirazlarım var. tamam karşılaşacağın rakibi yerinde analiz etmek çok mühim de, imparator çok yalnız kalıyor. 28 eylül 2012 orduspor galatasaray müsabakasında ilk yarı oynanırken burak yılmaz'ın yakından kaçırdığı gol pozisyonundan sonraki serzenişi örnek gösterilebilinir.

    önemle takımda verim alınması beklenen oyuncuların henüz formda olmaması, örneğin melo, selçuk, burak, amrabat, elmander, semih..
    üstelik takımda devamlılığın olmaması, örneğin beklerin semih-dany'den oluşmaması. hadi ujfa olsa, kafa karışıklığını anlamak mümkün ama cris bu takıma yakışmıyor. dany sakatsa gökhan bu adamdan iyi idare ederdi.

    fakat maçlar oynadıkça, hele de bazen psikolojik destek olacak maçların, orduspor maçı gibi, zamanlama olarak iyi dönemlere gelmesi her zaman olumludur. bir musubet bin nasihat hikayesi gibi.

    takımda geçen sene bence en önemli olgu, takımın neredeyse ezberlenen bir kadrosunun olmasıydı. burak yılmaz gelince selçuk inan, o hani gol kralı yaptıran asistçi, umut bulut trabzon'daki adam oluverdi. elmander hala sakatlığından sonra toparlanamamış görünüyor. yedek klübesi hiçte abartıldığı kadar dolu değil. galatasaray'dan çok daha iyi klübesi olan takımlar olduğu aşikar.

    velhasılkelam bu takım kemikleştikçe, beraber kazandıkça, hatalar için çalıştıkça ve dahi taraftarı ile inandıkça kazanacaktır!
  • 6081
    28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçında seyrettiğim takım, frank rijkaard ve gheorghe hagi dönemi dahil seyrettiğim en rezil takımdı. bu maçı baz alırsak, bu kadar kısır futbol oynayan, bu kadar ne oynadığını bilmeyen bir takım görmedim son dört senedir. fatih terim takımlarının bir özelliği vardır, yenilse de direnir, fark yese de direnir. oyun disiplinini ve kontrolünü asla kaybetmez. ama 28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçında izlediğim takım doldur boşalt yapmakatan, topu ceza sahasına doğru doldurmaktan başka hiçbir şey yapamadı. bunun sebebi ise selçuk inan felipe melo ikilisinin tutuk oyunuydu. ikisi de ne ofansta, ne defansta her hangi bir varlık gösteremediler. e böyle olunca da takım bir ileri, iki geri top oynamaya çalışıyor. bu maçtan alınacak onlarca ders var ve bu dersleri alarak yola daha sağlam devam edeceğiz.
  • 6083
    - 28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçında orduspor , golü erken bulmanın getirdiği avantaj ve moralle, galatasaray'ı dar bir alana mahkum ederek akıllı bir oyun planı uyguladı. muhtemelen golü erken bulmasalardı da galatasararay'a geniş alanlar bırakmadan, yardımlaşmalı bir takım savunması ile oynayacaklardı.

    - fatih hoca'nın çözüm bulması gereken en acil konu, rakibe geniş alanlar bırakmadan, takım halinde oyun disiplininden kopmadan oynayan bu tip takımlara karşı farkli taktik varyasyonlar üretmesi. dün galatasaray takım halinde çok top ezdi ,orduspor'un orta alanı ve defansının sanki tek bir blokmuşcasına oynadığı tatlı-sert futbol karşında üretkenlikten uzaktı.

    - özellikle burak yaptığı koşularla defansın arkasına sarkarak var olmaya çalışan açıkcası bu tip oyunda başarılı bir oyuncu fakat arkasına sarkıcak, koşu yapacak geniş alanlar bulamadığı zamanlar ise çok etkisiz kalıyor. yine dün oynanan maçta kalenin dibinden bomboş poziyonda topu kaleciye teslim etti. eğer kulüp olarak kendinize çok yüksek hedefler koymuşsanız zorluk derecesi yüksek maçlarda girdiği az sayıdaki pozisyonları kaçırmayacak bir santraforunuz olacak bence burak yılmaz galatasaray ve şampiyonlar ligi seviyesinde bir oyuncu değil.

    - dün oynanan maçın kırılma anlarından biri de ; hamit yaşadığı sakatlık sonrası oyundan çıkarken yerine aydın yılmaz'ın tercih edilmesi oldu. hamit'in son 2 haftadır yükselen form grafiğini göz önüne almasak bile hamit maç esnasında çoğu zaman içe kat ederek orta sahanın yükünü hafifleten, galatasaray'ın rakiplerine karşı orta alan üstünlüğünü sağlamasına neden olan bir oyuncu fakat aydın yılmaz gibi klasik bir kanat oyuncusu içe kat ederek oynamadığından tüm yük selçuk ve melo'ya kaldı. bence aydın yerine- yekta tercihi bu maç için daha mantıklı bir seçim olurdu.

    - 28 eylül 2012 orduspor- galatasaray maçinı izledikten sonra 2 ekim 2012 günü oynanacak braga maçının ne kadar tehlikeli olduğunu iyice fark ettim. braga teknik ekibi , cuper'in oyun planına benzer bir taktik yapı içinde takımlarını sahaya sürerse - ki braga dün orduspor'un sahaya yansıttığı anlayışı beimseyen ve bunu daha kusursuz bir şekilde sahaya yansıtma potansiyeli olan bir ekip- sonuç bizim açımızdan pek iyi olmaz.

    - tt arena'da oynanacak şampiyonlar ligi maçları galatasaray adına daha sıkıntılı geçecektir, gol pozisyonu üretmekte ve bunları gole çevirmede zorlanacağımızı düşünüyorum fakat mevcut oyun yapısı içinde deplasmanlarda bulacağı - yakalacağı boş alanlarda daha etkili olacaktır.

    - alanı daraltan, rakibe geniş alanda oynama fırsatı vermeden oynayan takımlara karşı takım içinde birinin ekstra işler yapması, beklenmeyen bir anda yapacağı tek bir pas - çalımla-şutla vs. takımına avantaj sağlaması gerekiyor. bu kontenjandan takıma katılan amrabat'ın en azından şimdilik bu seviyede ve kalibrede olmadığı gün yüzüne çıktı.
  • 6085
    2011-2012 sezonunun ilk 6 haftasında sırasıyla ibb(d), samsun, karabük(d), eskişehir, ankaragücü(d) ve bursaspor maçlarını oynamış ve 13 puan kazanmışız bu sene ise*: kasımpaşa, beşiktaş(d), bursaspor, antalyaspor(d), akhisar, orduspor(d) ve yine 13 puan topladık. bu seneki ilk 6 haftadaki deplasman rakiplerimizin daha zor olduğunu varsayarsak şu an için kötü bir tablo yok elimizde.
  • 6086
    bir ben melo'yu beğeniyorum anlasılan;

    geçen sene orta göbekte selçuk ile melo nun yanında oynayan kanat oyuncuları * göbek oyuncularından devşirme kanat oyuncuları idi, yani her biri selçuk veyahut melo kitlendiğinde kontrolü eline alabiliyor, oyunu açabiliyordu. bu sene ise durum biraz farklı, amrabat malumunuz, aslında bana göre 2. forvet oynaması gerekiyor, çünkü ne kadar zorlarsan zorla, adam savunma meziyetlerinden yoksun. e hamit'te sakatlanıp çıkınca * yük bu ikisine bindi hali ile. rakip sağlam baskı uyguladı, e aydın ve amrabat'ta dümeni eline almadan yoksun olunca, ezildiler 4 kişilik orta saha ve stancu-hasan kabze baskısı altında.

    bir çok yazar arkadaşın aksine ben beğendim melo'yu, kondisyonu toparlıyor, ve en önemlisi kendine hakim, germiyor ortalığı, sakin. dün tek başına kaldı çoğu zaman göbekte, e arkasını toplayabilecek çılgın atan bir dany de olmayıp ( dikkat edin, atağı ilk karşılamada genelde defansif orta saha nın kademesini süratli stoperler alır ) ağır cris'e kalınca olay bu hale geldi.

    fatih terim'in sisteminde kanat oyuncuları, yardıran, sıfıra inen kanat oyuncularından ziyade sol-sağ iç oyuncularından oluşur. kanatları bekler kullanır, sağda bu eboue ile mümkün, ama malum hakan kadir balta'mız taş koyuyor yolumuza, e haliyle önünde amrabat oynadıgında sol kanadımız otoban, emre çolak oynadığında kısır oluyor.

    velhasılı, moral bozmaya gerek yok, bence tam zamanında bir mağlubiyet alındı, ayakların yere basması açısından. bir maçta asmayalım takımı, önümüz açık *
  • 6089
    oncelikle entrymi ilk yenilgiden takıma sallıyormuşum gibi algılayacak arkadaşlardan ricam bir alt entrye direkt gecis yapmaları.

    konumuza gelince; takımımız bu sezon alışık olmadığımız sekilde ilk yenilgimizi alınca geleneksel olarak yine grandenin yaptığı tercihler sorgulandı, takıma saydırıldı. kaybetsek de değişmeyen birşey var ki o da takımımızın hala cok guclu bir ekip oldugu. ancak göze batan minik bir kac defosunun oldugu da bir gercek şuan için. moral bozmak, karalar baglamak icin bir sebep bulunmuyor henuz; ama var olan bazı sorunları da gozardı etmeden, kimseyi asmadan kesmeden takımımıza objektif bakabilmemiz gerektiğini düşünüyorum.

    bu sezon* takımımızın oncelikli olarak 4 sorunu oldugu kanaatindeyim, bunlar;

    1. felipe melonun formsuzluğu

    2. savunma hattımızın oturmamıs oluşu

    3. duran toplardaki zaafiyetimiz

    4. kapanan takımlara karsı gol bulma problemimiz

    bunları sırayla ele almamız gerekirse;

    1. felipe melonun formsuzluğu: hepimizin malumu gecen sene takımın en onemli parcası ortasahanın ortasındaki 2limizdi*. ancak bu yıl melonun yaz donemini ekstra verimsiz gecirmesi sebebiyle fiziksel acıdan cok ciddi bir yetersizlik yasadıgını goruyoruz. melo tekniginden ziyade fizigiyle top oynayan bir futbolcu ve bildigimiz uzere duygusal bir yapıya sahip. sezon basından bu yana fizigine henuz kavusamamıs olması onun oyundan dusmesine, duygusal oldugu icin de demoralize olmasına ve takımımızın savunmasının ilk basamağının çatlamasına neden oluyor. melonun oyundan dusmesi nedeniyle selçuk inan daha fazla geriye gelmek zorunda kalıyor. hatta suana kadar 2 sarı kart gormek durumunda kalması onun ne kadar savunma yapmak zorunda kaldıgının bir gostergesi. selcuk inanın savunmaya donmek zorunda kalması da bizim hucumda ondan daha az yararlanmak zorunda kalmamıza sebep oluyor, bu da hucumda zaman zaman gobekten ilerleme konusunda zorluklar cekmemize neden oluyor. ancak beklentim, onumuzdeki 2-3 macta melonun fizik yapı olarak guclenmesi ile bu sorunumuz hallolacaktır.

    2. savunma hattımızın oturmamış oluşu: sezon basından beri oynadığımız maclarda henuz duzenli bir ikili oturmamamız nedeniyle savunmamız gecen seneki saglam durusundan ne yazıkki biraz uzakta. bu sezon 5 ikiliyle 8 resmi mac oynadık*. ozellikle dunku macta* gördük ki cris savunmamız icin fazla agır kalıyor. yanında da hakan baltanın da agır bir oyuncu olması savunmamızın hantal kalmasına neden oldu. daha cevik ve atletik bir ikili olan semih kaya dany ikilisinin birlikte oynayıp form tutmasıyla savunma problemimizin onune gecebilecegimiz kaatindeyim. hele dany fazla ozguvenli tavırlarından vazgecerse, kesinlikle form tuttukları takdirde onumuzdeki yıllar icin cok iyi bir ikilimiz olacaktır. son birkac mactır performansında tekrar düşüşe gecen hakan balta konusunda ise ne yazıkki ara transfer donemine kadar bir cözümümüz yok*.

    3. duran toplardaki zaafiyetimiz: cok şükür ki son 2-3 haftadır bu konudaki zaafiyetimizi yendik, geçelim.

    4. kapanan takımlara karşı gol bulma problemimiz: şimdiye kadar pek onumuze cıkmayan ancak şampiyonlar ligindeki grup maclarında basımızı agrıtabilcek olan problem. bu haftalara kadar ligde cok gol atıp cok gol yiyen bir goruntu sergilediğimiz icin farkına varılmamıs olabilir. takımımız selcuk burak ikilisinin uzun top uyumu, amrabatın ve umut bulutun hızı gibi sebeplerimizden dolayı hızlı hucumu ve bos alanları seven bir takım hüviyetinde. özellikle ilk golu attıktan sonra 2yi 3ü geniş alan bulmamız kolaylastıgı icin cok daha rahat atıyoruz. ancak kapanmasını iyi bilen takımlara karsı ceza sahası cevresine kadar cok iyi yığdığımız topu ceza sahası icine indiremiyoruz. cunku elmanderin de burak yılmazın da kafa topu ile bitiriciliği cok iyi değil. dolayısıyla yapılan havadan ortalarda etkili olamıyoruz. özellikle bu sıkıntının şampiyonlar ligindeki evimizdeki maclarda* basımıza sorun acabilecegini dusunuyorum. braga ve cluj eger ölümüne kapanan oyunlar oynarlarsa, onları acma konusunda sorun yasamamızdan cekiniyorum. ancak manunun acık oyununa sampiyonlar liginde cok cok iyi karsılık vermemiz acık oynayan takımlara karsı ne kadar basarılı olabilecegimizi gösteriyor.

    tekrar soyluyorum bu yazıyı takıma sallamak gibi düşünmeyin, zaten suan icin takımımızın mukemmel olmasını henuz beklemiyorum. neden derseniz gecen sezonun ilk 6 haftasında ligde kac galibiyet aldıgımıza bir bakın derim, onumuzdeki haftalarda takım daha da rayına girecektir. kaldı ki takımımız bu bahsettigim sorunların hicbirine engel olamasa bile ligde sampiyon olacaktır bu konuda hic bir kuskum yok, ligde en iyi takım kesinlikle biziz. ancak şahsen benim hedefim lig değil ve takımımızın primer hedefinin de şampiyonlar liginde basarı oldugunu düşünerek yazdım bu entryi.

    öncelikle 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında bir galibiyet elde ederek takımımızın catlak sesleri susturmasını, daha sonra da uzun vadede zaten hepi topu 3-4 tane olan sıkıntılarımızı yenip avrupada tekrar iyi gunlerimize donmemizi diliyor ve bekliyorum, eminim ki başarılar yine bizimle olacaktır.

    son söz: spor toto süper lig 2012/2013 sezonun şampiyonu olacak olan takım.
  • 6091
    28 eylül 2012 orduspor galatasaray maçı mağlubiyetiyle yeniden taraftarı tarafından iki ateş arasında kalan türkiyenin en iyi kulübü. maçtan sonra her ne kadar darmadağın olsam da şuan sahiplerini hatırlayamadığım iki entry ile girmek istiyorum.

    1. burak yılmaza bağlı bir takım oluşumuzdan bahseden ve trabzonun toparlanmış yapısından bahseden arkadaş,
    2. ise kimilerine göre yanlış oyuncu tercihini fatih hoca kasten yapıp futbolcularına hafife aldıkları maç dolayısıyla ders vermesinden bahseden arkadaş.

    burağa bağlı bir yapımız olduğunu düşünmüyorum ve düşünmek istemiyorum. çünkü bu takım geçen sezon tüm oyuncularıyla birlikte skor yapmış bir takım, bu sene takım oyununa katkı yapması planlanan ve kısmen amrabat dışında diğerleri tarafından da istenilen düzeye gelmeye çalışan bir takım olduğundan tam anlamıyla golleri forvet hattı tarafından gelmeye başlamış bir yapısı var. aksine burak yanlış hatırlamıyorsam iki maçtır ilk 11 başlıyor ve diğer maçlar ise, umut-elmander ikilisi arasında geçiyor. o halde selçuk umut-elmander ikilisinden başkasını koşturmuyor mu? hayır buna katılmıyorum, tüm oyuncular yine geçen seneki gibi skora katkı yapma peşinde veya benim görmek istediğim bu bilemiyorum, en azından bunu biz görebiliyorsak fatih hoca da muhakkak görecektir.

    2. olarak da fatih hocanın ders vermesi meselesine değinen arkadaş kesinlikle haklı olabilir, nitekim akhisar belediye maçında yine bir bocalama olmuştu goller her ne kadar gecikmeli gelse de, takım rehavete kapılırsa muhakkak bir hamle olmalı ki, futbolcular "ulan alayına gider bu saatten sonra" gibi düşünmesinler diye. ama bu rehavete kapılacak olan muhakkak kızağa çekilecektir.

    dahası, gözlerim engin baytarı o kadar aradı ki, resmen deli gibi kapanan ordu savunmasını çok rahat açacak bir adamdı. nitekim geçen sene 2-1'lik bursa maçında da aynını yapmıştı. yenilgiyi kimseye bağlama adetim yoktur, takım toplu halde ruhsuz bir oyun sergiledi, en çok koyan kısmı ise sanki bizim değilde ordusporun şampiyonluğa gidecek gibi canla başla mücadele etmeleriydi. umarım ders olup kulaklarına küpe olmuştur. ertesi sabah antrenman olması ise iyi bir ceza niteliğinde.
  • 6094
    kesinlikle en büyük eksiğinin net bir golcüye sahip olmaması olduğunu düşündüğüm takımım. bunu sadece bu yıl için değil son birkaç yıldır her ortamda dile getiriyorum. barosu'un gol kralı olduğu yıl da dahil buna. baros her ne kadar çok gol atsa da karşı karşıya çok fazla kaçırıyordu. genelde golleri gelen toplara tek vuruşlar ya da karambol dokunuşlarıydı.hatırlayalım çok fazla arapasını heba etmişti ama sürekli atak yapan takımda, gücüyle, kalitesiyle kaçırdıklarını pek aratmadı. kendisi bana göre yardımcı forvet denebilecek bir oyuncuydu hızıyla, mücadelesiyle. şimdi de elmander, burak, umut, sercan, baros var elimizde hepsi de gayet kaliteli ve belli standardı olan oyucular ama burak'ı biraz ayırırsam hiçbiri net bi santrafor değil. bu net santrafordan kastım, bulduğu pozisyonu atan tipteki kurnaz, teknik santraforlar. burak'ı ayırdım çünkü son iki yıl da kendini bu konuda çok geliştirdi ve devam da ediyor ama yine de hiçbiri, uygun pozisyonlarda bile ah şimdi kesin attık dedirtemiyor çünkü hepsi bariz bir vuruş eksikliği olan oyuncular. belki devre arasında olmaz ama gelecek yıl için net bir golcü alabilirsek (tabi diğer eksklerimizi de kapattıktan sonra) oturmuş takımımız hedefini daha yukarılara çıkarabilir gibi geliyor.

    bu yıl hedef gruptan çıkmaksa gelecek yıl da çeyrek finale çıkabilmek olacak. bunun için de kadromuzu elimizdekilerden daha iyi oyuncularla veya sahip olmadığımız özellikteki oyuncularla takviye etmeliyiz. kadromuz ne bir tane daha yardımcı forveti kaldırır, ne de bir tane daha yedek orta sahayı. çok iyi bir sol bek, ujfaluji ve cris'in gideceği düşünülerek kaliteli bir stoper hatta iki stoper, ve kesinlikle çok çok iyi bir kanat oyucusu takımın hedeflerine yaklaşmasını sağlar. zaten bunlarla beraber pek eksiğimiz kalmaz gibi. fatih terim'in de takımın başında kalacağını düşünürsek 3-4 yıllık bir planlamayla oluşacak kadromuzun büyük başarılar kazanacağına inancım tam.
  • 6095
    mevcut kadrosundaki felipe melo, hamit altıntop gibi iki banko oyuncusundan verim alamayan takım. geçen seneki performansıyla kıyaslayarak elmander'i de bu gruba dahil edebiliriz.

    hamit tam form tutmaya başladı derken sakatlandı, melo geldiğinden beri dökülüyor, elmander de süper saçmalıktaki sakatlığından sonra bir türlü kendini bulamadı.

    takımda bir de "uyum sağlayan" oyuncular var. hakan balta ve aydın yılmaz. bunlar idare eden oyuncular. kendilerine iş düştüğü zaman yetersizlikleri çok net anlaşılıyor ama takım iyiyken çok fazla sırıtmıyorlar. ilk 11'deki 2-3 oyuncu kötü performans gösterdiğinde otomatik olarak bu oyuncular da düşüyor.

    bana göre işin özü orta saha. geçen sezonki başarımızın 2 önemli ayağı vardı: savunma hattındaki istikrar ve selçuk-melo ikilisinin yüksek performansları. takımda direk bir golcü olmamasına rağmen çok başarılı oldu bu takım, iyi maçlar çıkarttı. çünkü omurga çok kuvvetliydi.

    yeni sezonla birlikte bu omurgada esnemeler var. bu takım ligde yine şampiyon olur rakiplerinin hali ortada. ama avrupa'da başarı için omurgasını tamir etmesi şart. öncelikle stoper ikilisi netleşmeli. rotasyon yapılacak bölge burası değil. sol açıkta amrabat'la başlayacağımız maçlar olur çolak'ın şans bulacağı maçlar olur. forvette kim formdaysa o oynar. bunlar sorun değil. ama defans hattında öncelikli olan istikrar. bu istikrarı oluşturduğumuz zaman selçuk inan kozunu kullanabiliriz. şu an selçuk takımda defansif bir rol üstlenmiş durumda. ceza sahasına yaklaşamıyor bile.

    yekta mı çıkış yapacak, melo mu toparlanacak, engin'in cezasının bitmesini mi bekleyeceğiz bilemiyorum ama şu orta sahayı bir an önce toparlamamız gerekiyor.
  • 6098
    epeydir yazmayı düşündüğüm şeyleri yazmak şimdi kısmet oldu, son 2 aydır sözlüğe pek giremiyorum zira.. o yüzden bazı yazacaklarım gündemden biraz uzak olabilir. orduspor maçı'nı* izleyemediğimi not düşeyim, analizlerime o maç dahil değil yani.

    2012-2013 sezonunun en başından beri aldığımız iyi sonuçlar çok yanıltıcı maalesef. maalesef diyorum; keşke o puanların hakkını da verebilseydik. şanssızlık, vs. ile de çok puan kaybettik elbette ama demek istediğim farklı. oyun karakterimiz, planımız, felsefemiz, sistemimiz; adına ne dersek işte, geçen sezon* ile çok farklı. bunda elbette değişen kadronun etkisi büyük. ama sorunumuz sadece kadro değişikliği değil. anlayışımız değişti sanki. geçen sezon daha çok dikine oynuyorduk bu sezona göre. bazı maçlarda zor gol buluyorduk, çok zor pozisyona giriyorduk, vs. ama ben bu kadar yana ve geriye pas yaptığımızı hatırlamıyorum. izlerken ciddi ciddi sıkılıyorum bazen. yaptığımız paslar oyun kurmak için falan değil, plansız paslar; net. bu durum hiç hoş değil, imparatorun kesinlikle bu duruma bir el atması lazım.

    ikincisi, savunmamız çok kötü. bunu süper lig için söylemiyorum, zira pek belli olmuyor süper lig'de. yalnız şampiyonlar ligi'nde çok açık bir şekilde belli oluyor. bireysel savunmadan bahsetmiyorum, takım savunmamızdan bahsediyorum. 19 eylül 2012 manchester united galatasaray maçı'nda manchester çok şanslıydı evet; ama bizim de bazı pozisyonlarda şanslı olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. skor 3-0 bizim lehimize olabileceği gibi 3-0 yenilebilirdik de.. o maçtaki 1-0 lık mağlubiyet ve girdiğimiz pozisyonlar, şanssızlıklarla maçın kaybedilmesi bizi kesinlikle yanıltmasın; o maçtaki takım savunmamız berbattı. muslera, semih, dany ve eboue mükemmele yakın savunma yaptılar bireysel anlamda. ama orta sahayı her geçtikleri pozisyon bizim için tehlikeydi. melo formsuz, hakan mevcut özellikleri* ile şampiyonlar ligi için yetersiz.. ujfalusi'nin eksikliği bizi çok kötü etkiledi diye düşünüyorum. defans lidersiz kaldı bir anlamda.
    manchester çok iyi pas yapan bir takım. biz o maçta çok yanlış savunma yaptık. pas yollarını kapatmak yerine sürekli topu ayağında bulunduran adama koştuk ve bazı pozisyonlarda tabir-i caizse adamlar arada sıçan oynar gibi oynadılar. rahatça da bir çok kez kalemize geldiler haliyle. velhasıl-ı kelam; iyi pas yapan takımlara karşı zaafımız var bu sezon ve savunma anlayışımızı da gözden geçirmemiz gerekiyor.

    süper lig'de yaptığımız maçlardaki laubaliliğimiz eskisi kadar yok ama tamamen bitmiş değil. rakibe saygı duymamız şart. yine de iyi yoldayız, devam.

    tekrar hücumdan bahsedecek olursam; bulduğumuz bazı pozisyonlar tesadüfenmiş gibi oluyor. planlı bir şekilde gelişmiyor, elbette olacak ama; bunu azaltmamız lazım. bu da daha efektif ve hızlı paslaşmayı oturtmaktan geçiyor sanırım. emre çolak, zaman zaman hamit* ayağında gereksiz fazla top tutuyor. özellikle emre'nin bunu düzeltmesi lazım.

    engin'in geri dönmesi epey iyi olacak gibi. amrabat; futbol zekası yüksek, efektif bir kanat oyuncusu. ama savunmaya yardım etmiyor oluşu ve bazen takımdan kopuk oynaması gibi dezavantajları var. emre'nin eksilerini de saydık.. engin, şu an cezalı olmasa muhtemelen ilk 11'di. hem savunmaya yardımı hem pas trafiğine katkısı hem de yaratıcılığı ile çok iş yapardı ki cezası biter bitmez de yapacaktır eminim. hatta yarınki maçta* sonradan oyuna girebilir. zaten fatih terim de "oynayabilir." minvalinde şeyler söylemiş engin hakkında. engin'in oynamasıyla orta sahadaki üstünlüğümüzü perçinliyorduk geçen sezon, bu sene onun da eksikliği var.

    melo'nun yaz kamplarını kaçırdığı çok belli olsa da takımda dikine oynayan, kalitesini konuşturabilen birkaç oyuncudan biri olduğu kesin. bu formsuzluğu sezon arasına kadar sürmez inşallah. oynayarak form tutmasını bekleyeceğiz.

    çoğunluğun aksine ben selçuk'ta herhangi bir form düşüklüğü olduğunu düşünmüyorum. muslera, semih, dany ve eboue ile beraber takımdaki en formdaki isimlerden. takım savunmasının toparlanması ile gücünü daha çok ofansa yönlendirecek ve yine uzaktan goller atacaktır. assistlik paslar hâlâ atıyor, burak'ta kazmalık var bu ara.*

    burak'ta özgüven sorunu var gibi. bu kadar büyük sorumlulukları varken bu denli büyük bir takımda ilk kez oynuyor olmasının baskısını pek kaldıramamışa benziyor. daha çok gol atarak kendine gelecektir diye düşünüyorum ilerleyen zamanlarda. yarın en azından 1 gol atması çok iyi olacaktır.
    elmander'e ne oldu bilmiyorum ama bir an önce geçen seneki haline dönmesi lazım. özledik viking!
    umut, olması gerektiği gibi. rakibi bunaltıyor. manchester maçı'ndaki de net penaltıydı, hakeme kafamız girsin..*

    hamit kendine geliyor, zamanla daha iyi olacak inşallah..

    aydın bu sezonun en önemli kazanımlarından olacak. ilk defa bu kadar istikrarlı oynuyor ve şu anda dikine oynayan nadir oyunculardan.

    yarın çok önemli bir maçımız var.* manchester maçı'nda* acemiliğimizi attık. o maçta da yediğimiz gol o acemiliktendi. seyircimizin önündeyiz. daha rahat ve oyunun kontrolünü elinde tutan bir galatasaray bekliyorum. braga'yı pek izlemişliğim yok ama eski formundan uzak olduğu söyleniyor. neyse çok da önemli değil; en iyi halleri gelse iyi bir konsantrasyonla duman edeceğimizden şüphem yok.

    saldır galatasaray!
App Store'dan indirin Google Play'den alın