• 809
    sene 98 falan, o zaman tophane'de maç izliyoruz. bir galatasaray maçı var, anadolu takımlarından biri de rakip. hagi de sakat. maçtan çıkmak üzere, sekiyor adamcağız. yanımda da bir amca var. amca 65+ ve sürekli hagi'ye sövüyor, hagi de o gün iyi oynamıyor, sekiyor da hem, çıkmak da üzere. amca keyiflendi, patlattı hemen "dedim ben, çıkarması lazım (lan adam sekiyo zaten), bu hagi iyice yaşlandı, o oynuyor diye hiçbir genç yer bulamıyor kadroda, gençlere bıraksın yerini, nasıl şey anla...." ve sesi kesildi amcanın. hagi çünkü taç çizgisine yaklaşmıştı yaklaşık 10 saniye önce değişiklik için, o sırada ayağına pas gelmişti, soluyla biraz sürdü, pas verecekmiş gibi yaptı birini geçti, kalecinin üzerinden aşırdı ve gol oldu.

    amcanın suskunluğu sona erdiğinde hagi oyundan çıkmıştı. amca dedi ki, "gerçekten iyi adam, çok beğeniyorum, helal olsun bu adamı transfer edene, şimdi çıksın ama eah... yoruldu..."

    şimdi bizim taraftarlarda da var böyle adamlar demeye getireceğim. bizim içimizde de var. sözlükte de var. galatasaray sevgisinden zerre kadar nasiplenmemiş, şans eseri galatasaraylı olmuş, sadece ego tatmini için, herkesin konuşabildiği yerde o da birşey söyleyebildiği için, futbol halkın oyunu olduğu için, kolay bir oyun olduğu için, kendini ispat etmen gerekmediği için boş konuşan adamlar. bizde de var, onlarda da var, berikinde de var. herkesi kendinden aptal zannetmek, uzun cümleler kurunca akıllı göründüğünü düşünmek gibi hatalara düşen yüzbinlerce taraftar.

    sonuç: öyle göte böyle yarrak derler ya, bizden de çıkıyor, tek maçta adam yollayanlar, kaleci yollayanlar, hoca değiştirenler... içinde bulunduğumuz durum bu. değiştirmek imkansız, biz buyuz çünkü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın