• 222
    diğer takım taraftarlarında, federasyonda ve futbol-siyaset ortaklığında var olsa da galatasaray içerisindeki kısmı ziyadesiyle abartılan olgu.

    eylül 2013'ü hiç unutmamış, dördüncü fatih terim döneminde hiçbir galibiyete sevinmemiş, şampiyonluğu kutlamamış, transferlere heycanlanmamış, hatta takımı izlemeyi bırakmış insanlar haricinde herhangi bir galatasaray taraftarına bir sıfat olarak yakıştırılması abartıdır. bu istatistiğin dışında kalan kesimleri kesinlikle tenzih etmek gerekir.

    var olan ve karıştırılan nedir, fatih terim'e sıradan bir futbolcu ya da teknik direktör muamelesi yapılmasıdır. hiçbir boku beğenmeme tatminsizliğinin fatih terim'e sıradan biri muamelesi yapılmasıyla sentezidir.

    türk futbol izleyicisi hayattaki herşeyin hıncını futboldan,futbolculardan, teknik adamlardan çıkarma gayretinde olan insandır. özellikle ecnebilerin "türkler futbolu çok seviyor" tespitinin altında yatan gerçek sebep de bu kendine bir galibiyet yaratma gayretinin tezahürüdür. türk insanının hayatı baskılarla, zorluklarla, hayal kırıklıklarıyla geçer. türk insanı hayatı hem kendine hem etrafındakilere cehennem etme konusunda master seviyededir. futbol hem bu alışkanlığın, hem de bu alışkanlığın dışardan gelen etkilerini nötrleme gayretinin yegane kullanım yeridir.

    avrupa yakası'ndaki gaffur tiplemesi gibi maçın 3. saniyesinde küfüre başlayanından tut en ağdalı cümlelerle konuşanına kadar tüm türk futbol izleyicisi özünde aynı ilkel adamdır. önyargıların, takıntıların ve gereksiz bir öfke patlamasının esiridir. yeri geldi mi babasını bile tanımaz, efsane nedir ki? kimisi galiz küfürlerle bunu yapar, kimisi bilmemne tarihindeki maçın istatistiklerini alakalı alakasız patlatarak. kimisi "doksan dakika bir tane top ileriye atılmaz mı a.. k... yerinde" diye böğürür, kimisi "yan pas yapmaktan canımız çıktı" der. kimisi "şu s... herifi oyuncu değişikliği yapmayı bir türlü öğrenemedi" der, kimisi çıkar son 3 sezondaki 102 maçta şu kadar oyuncu değişikliği sonrası şu kadar gol yemişiz der.

    bu örnekler sonsuza doğru gider ama değişmez, altındaki güdü aynıdır. türk futbol izleyicisi ilkel bir insan formudur. bu konudaki yanılgıların bir kısmını bu farklılıkların yarattığı ilüzyon meydana getirmektedir.

    işin özü 2019-2020 sezonu aralık ayı itibarı ile galatasaray'ın durumu taraftarda "hocayı kovalım da fatih terim gelsin takımı toparlasın" refleksi doğuracak şekildedir. geçmiş 20 yılda bu tarz dar boğazlardan her seferinde taraftar çıkış yolu olarak buna sarılmış ve her seferinde de işe yaramıştır. alışılmamış olan ve algılama problemi yaratan tek fark bu sefer takımın başındaki hocanın halihazırda fatih terim olmasıdır.

    yaşanan kavga gürültünün önemli bir kısmı işte bu refleksi gösterenler ile "lan zaten takımın başında fatih terim var" diyenler arasında yaşanan sidik yarışıdır.

    son 20 yıla baktığın zaman ne galatasaray futbolu ve galatasaray camiası bu tarz buhranlara karşı "fatih hoca gelsin toparlasın" dışında bir çözümü ne teoride ne pratikte ortaya koyabilmiştir. takımda işlerin yolunda gitmediğini gören kesimlerin istifa söylemleri kabul edilebilir olmasa bile bu sebepten anlaşılabilirdir. bu noktada fatih terim'in ne olursa olsun takımın başında kalmasını istemek de bir adım sonrasının hiçbir ezberde olmamasını bilmenin getirdiği bir reflekstir aslında ve o da aynı oranda anlaşılabilirdir.

    bugün sözlükte, internette hatta günlük hayatta "fatih terim düşmanı" diye yaftalanan galatasaray taraftarının durumu, yazının başındaki sözünün ve nefretinin eri olan iradeli azınlık hariç, aşağı yukarı budur işte.

    fatih terim istifa etsin demek düşmanlık değil.

    fatih terim'e sövmek de doğrudan düşmanlık olmayabilir. bu taraftarın tarihte hiç sövmediği bir tek ali sami yen var sanırım. metin oktay'a bile takım kötü gidip ultraslan "taçsız kral metin oktay tek aşkıydı galatasaray" bestesi girdiğinde sanki adamcağızın suçu varmış gibi sövenler olmuştur. bu ülkede aileler sabah işe/okula gidip akşam eve tek parça ve eksiksiz dönebildiği için şükreder hale geldi. fatih terim'e mi sövmeyecek hem?

    gerisindeki tüm kargaşa dediğim gibi yanılsamalar. düz hakaret edeni ya da siktir çeken adamla atıyorum bilmemkaç maçın falanca dakikaları arasındaki istatistikleri konuyla alakalı alakasız ortaya seren adamların aslında aynı eylemi yapmaya çalıştığını fark edemememizden ibaret.

    bir de sidik yarıştırma sevdamızdan. her koşulda bir şekilde kavga etme, birilerini ezip üste çıkabilme isteğimizden. "ben demiştim" diyebilme konusundaki bitmez arzumuzdan. sırf birileri bir yönde kamuoyu oluşturdu diye karşısında durmaya hayati önem yükleme aşkımızdan...

    galatasaray taraftarı olmayan kesimlerin düşmanlığı ise bu dünyadaki en haklı düşmanlıklardan biri.

    ben galatasaray taraftarı olmasam ben de fatih terim düşmanı olurdum, teorik olarak düşmanlığa karşı bir insan olmama rağmen...
App Store'dan indirin Google Play'den alın