• 153
    maçı izleyemedim, radyodan dinledim sadece, o da ilk golü yiyene kadar. sonra kapattım ve gittim içeri, 1-1 olmuştur diye ümit edip geldiğimde 3 golü duyunca neye uğradığımı şaşırdım. düşünüyorum, ne kadar kötü oynamış olabiliriz ki? ancak ve ancak disiplinsizlik olabilir belki. beşiktaş maçından beri içimi kemiren bir korku var o da futbolcuların ortak amaçtan sapıp bireysel olarak kendi kendilerine takılmaları. baros ve elano konusunda özellikle çok korkuyorum, küsmeye yatkın oyuncular çünkü, umarım düşündüğüm gibi değildir. şimdi milli maç arası verilecek ve de bizim takımımızda bir sürü oyuncu dili dışarda top oynayacak bu arada, diğer takımlar bu arayı lig için değerlendirirken. sonra ise içerde trabzon, kadıköy'de fenerbahçe maçları. kötü bir döneme girmiş olma olasılığımız yüksek, sakin olmamız lazım. hem takım olarak, hem de taraftar olarak sakin olmayınca ne kötü sonuçlar doğduğunu geçen sene gördük. söylediklerimizi unutmamamız lazım bu sebeple, şampiyon olmasak da olur, yeter ki iyi temeller atalım bu sene, şampiyonluk gelirse extra seviniriz. inanıyorum ki hepsi geçecek, şu an 10. hafta puanlarca fark atarak önümüze geçme sevdasında olan fenerbahçe'nin de saçma sapan puan kayıpları olacak, henüz aylar var sezon sonuna. hatta fenerbahçe avrupa'da devam edemezse, ligi domine de edebilir bu sene. inanın zerre umrumda değil, avrupa'da ilerilere gidelim, ligi 2. bitirerek cl'ye gitmemiz bize yetecektir, ki bu kadro her şekilde bu ligi ilk iki sırada bitirir.
  • 154
    biraz gecen seneki kocaeli macina benzedi bu mac. o macta da galatasaray oyunun genelinde kontrolu elinde tutsa da oyunun kirilma noktalarinda sans hep kendi aleyhine islemis (servet'in sakatlanip takimin son 10 dakika 10 kisi oynamasi, baros'un penaltiyi kacirmasi vs.) ve galatasaray mental olarak coktugu icin goller ard arda gelmisti. tabii bir de hakemin tarafli yonetimi var. her ne kadar 3-0 yenildigimiz bir mactan sonra bunu konusmak komik olsa da bence nonda'nin pozisyonu penaltiydi. ama sonucta macin gidisatini etkileyecekti ve oyunun kirilma noktalarindan biri oldu o pozisyon. yine de takimdaki eksiklikleri gorebilmek icin hic hakemden bahsetmemek ve sadece takima bakmak lazim. ilk yarida ugur'un, ikinci yarida baros ve nonda'nin kacirdigi pozisyonlar sanssizlik olarak gorulebilir ama o kadar net pozisyonlari kacirirsan pek ala yenilirsin. sikayet etmeye hakkin yok. dahasi macin baslarinda pozisyonlar kactigi zaman sure ilerledikce takim telasa kapiliyor. oyle olunca da oyun butunlugu bozuluyor. mesela servet kendi gorevini birakip hucuma cikiyor, kurtarici olmaya calisiyor. mesela arda da bir pozisyonda pas vermek yerine sut cekmeyi tercih etti. arda demisken, bugun kotuydu. arada kotu maclar oynadigi oluyor ama bugun cok bencildi. beni dusunduren asil o.
    elimizdeki kadro bireysel olarak degerlendigimizde ligin en iyisi. ve takviye yapilmasina da bence gerek yok. sadece oyuncularin basit oynamasi, gereksiz calim atmamasi ve sahsi olmadan takim icin oynamasi saglanmali. o da teknik heyetin gorevi tabii ki. ayrica geriye dustugumuzde sakin olup oyun butunlugunun bozulmamasi da saglanmali. bir de bazi oyuncularin formlari o kadar kotu ki taninmayacak durumdalar: servet, mehmet topal gibi.
    tabii daha 27 hafta var. her ne kadar fb kazanirsa 4 puan onumuze gececek olsa da sonucta biz 9 puan fark attiklari zaman bile sampiyon olmustuk. o yuzden ben yine de umutlu olacagim.
  • 182
    galatasaray'ın 2009-2010 sezonunda ilk mağlubiyetini aldığı maçtır.

    genel olarak yeterli performansı gösteremesekte bence fena oynamadığımız karşılaşmadır. birkaç maçta puan kaybettik diye enseyi karartmanın alemi yok. suçlu ne frank rijkaard'dır ne de sistemi. ortada bir problem varsa bu da futbolcu kaynaklıdır, bireysel hatalardır. bu maç ile birlikte puan kaybettiğimiz maçlara bakarsanız kaçırdığımız basit golleri ve yediğimiz gollerdeki bireysel hataları görebilirsiniz. asıl sorgulanması gereken futbolcuların neden performanslarının düştüğüdür. mesela; merak ediyorum neden arda turan'ın yüzü haftalardır gülmüyor ? bu basit bir örnek sadece.

    siz bakmayın "frank rijkaard'ın b planı yok" diyenlere. öyle bir ülkedeyiz ki kariyerinde başarılı olamayan futbolcu eskisi adamlar hiç utanmadan eleştiri çabalarına girişmiş. kaldı ki bu takımı frank rijkaard üzerinden eleştirmeye çalışan, onun sistemini sorgulayan adamlar futboldan zerre anlamamaktadır bana göre.

    galatasaray sözlük'ün genel tavrı beni mutlu etmekte. tabii ki çatlak sesler olacaktır, olmalıdır da fakat kimse kimsenin fikrini beğenmiyor diye ona hakarete varan eleştiriler de bulunamaz. bakın sağ altta beğenmediğiniz entryler için bir buton var.

    sonuç olarak geriye 28 hafta kalan ligimizde kimse her maçını kazanamayacağı gibi puan kayıpları da olacaktır. frank rijkaard bu takımın başına geldiğinde "bizde onun sınırsız kredisi var" diyenler bundan çabucak vazgeçmesinler zira biz ne çektiysek bu istikrarsızlık yüzünden çektik. önümüzdeki trabzonspor maçını da kaybedersek kredi de mi bitecek ? bu takımı ve frank rijkaard'ı köpeklere yedirmeyeceğiz tabiiki.

    destek olmak için biz burada, olmamız gereken yerdeyiz. duruşumuz da budur, düşüncemiz de...
  • 185
    galatasaray'ın tamamen konsantrasyon eksikliği sebebiyle kaybettiği turkcell super lig mücadelesidir.

    ilk 10 dakikadan sonra sakin bir şekilde pas trafiğini oturtan galatasaray, oyunu tamamı ile kontrol altına aldı. bu sırada, ankaragücü de tam bir düz mantık kurarak galatasaray'ın bireysel özellikleri üst seviyede olan hücum dörtlüsünü adam adama markaj ile durdurmaya çalışıyordu. burada yapılacak, hızlı bir verkaç, gol aramaya çıkan sürpriz isimler, uzaktan bir şut ya da bireysel yetenekli isimlerin çalımları sonunda yapacağı bir asist ya da bir gol, maçın kopmasına yeterli olabilecekti. bunları ilk yarıda sahada çokça uygulanmaya çalışıldı. girilen 4 pozisyonun içerisinde 2 tane net pozisyon* * vardı. ikinci yarı da bu şekli devam ettirebilirse, galatasaray'ın golleri bulacağı çok belliydi.

    yine ikinci yarı hemen kontrolü eline aldı galatasaray. futbolcularımız yine sakin sakin paslaşıp, karşı tarafın defansını bozmaya çalışıyordu. nedense olay milan baros'un kaçırdığı pozisyondan sonra kopmaya başladı. bu dakikadan sonra sanki takımda bir panik havası hakimdi bir an önce top kullanmak istemeler, acele etmeler veya çok topla oynayıp sonucunda basitçe kaybedilen toplar. aslında skor 0-0 idi ama maçı izlerken "yahu 1-0 mağlup durumda mıyız ki böyle panik oynuyoruz?" soru cümlesini çok kurduğumu hatırlıyorum ki mağlup olsak bile böyle oynamamız çok lüzumsuzdu. bu, tamamen son iki maçın skorundan dolayı ortaya çıkan mental yorgunluktan başka bir şey değil diye düşünüyorum.

    arkaya atılan birkaç topla birlikte ankaragücü biraz daha tehlikesini de hissettirmişti bu sıralarda. şu, savunma arkasına atılan, toplar bir müddet daha canımızı sıkacağını düşünsem de orta sahadaki elano(kewell)-arda-aydın(keita) üçlüsünü prese alıştırdıktan ve stoperleri biraz daha orta sahaya yaklaşmasını sağladıktan sonra aşılacağını düşünüyorum. yapılacak hücum pres dışında bunun bir alternatifi yok. maalesef daha bunu 5-10 dakika arası yapabiliyoruz.

    neyse, bu karışık durumlarda bile pozisyonları zorluyordu takım ta ki hakemin galatasaray'a yapıldığında es geçtiği ama biz yaptığımızda çaldığı 2-3 pozisyona kadar. sanırsam 65 ya da 70. dakika civarıydı bir anda o iki pozisyondan sonra tamamen maç soğudu ve oyundan kopuldu. (burada belirtmek istediğim sadece hakemin formsuz oluşu adalet dağıtırken bazı poziyonlarda saçmalaması ama tabi ki de bu durum galatasaray gibi büyük bir takım için mazeret değil.) bir anda şuursuzluk ve konsantrasyon eksikliği baş gösterdi ve sonrası da mağlum.

    bu ne tarihimizin ilk mağlubiyeti ne de sonuncusu. önemli olan 8-10 sene bu takımı götürecek bir oyun düzeniyse, bu yolda yapılacak her türlü kaza sonucunun takıma olumlu yansıyacağını şu durumda düşünmek en mantıklısı.
  • 195
    sezon başından beri çok formda olan hücum hattı ve kaleci, sezon başından beri idare eden sarp/topal (son maç ayhan) ve savunma.
    eskişehir ve graz maçından beri süregelen hücum hattı formsuzluğunun bu maçta zirve yapması, savunma ve ortasahadaki arızanın gözümüze batması ve skora yansıması, tabiri caizse leo'nun yalnız kalması...

    maçın en özet hali buydu bence. savunmanın saha içi, özellikle arda'nın saha dışı problemleri su yüzüne çıkmaya başladı. temennimiz rijkaard'ın ve futbol şubesinin tüm bu sorunlara milli maç arasında çare bulması...
  • 122
    bu kadar kötü bir oyunla galibiyet almamız mümkün değildi ne yazık ki. bazı takımlar gibi ballı da olmadığımız için, gerçi bu oyuna şansımız olsa ne olur bilemiyorum yani. her şeyi geçiyorum, mağlup olacaktık mutlaka; ama bizim mahalledeki çok afedersiniz iyi aile çocukları sanki ankaragücü taraftarıymış gibi sevinip sokağı bayram havasına soktular ya. ben buna sinirleniyorum.
  • 187
    bu sezon izlemediğim tek maçtır. skoru duyunca önce inanmadım cafe de arkadaşlar dalga geçiyor sandım. eve gelince baktım ki doğruymuş(burası giriş bölümü). bu takım geçen seneyi hiç bir sistem derdi olmadan 5. bitirmişti. bu sene ki amacımız birsistem oturtmak total futbolun topraklarda temsilcisi olacağız. bu sene bu ligi 10. da bitirebiliriz. önemli değil biz bu kadroyu (hocada dahil) bu sene şampiyon olmak için kurmadık sadece, bizim amacımız sistemi oturtmak. suyun karşı tarafı gibi şampiyon olalım gerisi önemli değil derdinde değiliz. bu sene şampiyon olursak ekmek kadayıfının üzerine kaymak olur. 3 puan kaybetmişisiz bir önemi yok bizim için biz günlük başarıların peşinde koşmayacak kadar büyük bir camiayız...
  • 141
    sistem sistem diye beklediğimiz puan kayıplarının geçte olsa gelmeye başladığını sonunda farkettiğimiz maçtır efendim. bunlar olacaktır, olması da normaldir ancak ciddiyetsizlik konusunda rijkaard'dan takıma ağır bir ultimatom geleceğini düşünüyorum. milli maç arası tam zamanında gelmiştir. fatih terim yine oyuncularımızı ve 70 milyonu germezse bomba gibi döneceğimizden şüphem yok. şahsen beklediğim bi puan kaybıdır. olması gerekendi oldu. takımımızın stratosfer katmanlarına ulaşan oturma organları yere inecektir artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın