• 504
    rezalet bir maçtı tek kelime ile.

    rezalet bir hakem; sürekli oyunu durduran, her ota boka faul çalan, oyuncularla gereksiz diyaloğa giren biri. verdiği kartların hepsi doğruydu bana göre o ayrı konu ama olay o anda gösterdiği kartlardan ziyade maçta çaldığı gerekli gereksiz faullerdi. hatta bazen sanki keyfi oyunu durduruyor gibi hissettim, zart zurt düdük. arkadaş ne zaman bitecek yahu şu türk hakeminin ota boka faul çalma olayı. oynat yahu oynat oyunu kendini de zor duruma düşürme çalma faul akıt gitsin oyunu. hayır oyuncular da yüz buluyor sonra, en ufak bir temasta kendilerini yere bırakıyorlar.

    rezalet bir kayserispor; faul yap oyunu soğut, faul al yerden kalkma, aptalca kırmızı kartlar gör ama hatayı hakemde ara falan filan. tipik mağduru oynamaya calısan şark kurnazı tiplemesi.

    rezalet bir galatasaray; yine her zamanki gibi kapanan takımı açma çabaları, mariano ve nagatomo tarafından çizgiye inmeden rakibin sırtına veya göt bölgesine yapılan ortalar. belhanda'nın laubali top kayıpları ve topu kontrol edemeyişleri * , top kaybı sonrası el kol hareketleri, rakip 9 kişi kalmış artık hala 30-40 metrelik orta yapışlarımız* yediğimiz 2. golde marcao dirsek yedi diyorlar ama açıkçası ben bir şey görmedim kaldı ki yese bile yahu o kadar da ayakta kalinmayacak kadar bir dirsek değildir herhalde kendini neden yere bırakıyorsun. düşünsenize 1-0 öndeyiz real madrid'e karşı ve 90+ da madrid serbest vuruş kullanıyor marcao yalandan aldığı darbeyle kendisini yere bırakıyor ve gol yiyoruz. sizce orda kendisini yere bırakır mıydı? bırakmazdı, bırakıp da o golü yersek linç edilirdi. maalesef türkiye'ye gelen futbolcularda bir laubalilik boşvermişlik oluyor. böyle lakayıt hareketlere gerek yok, bunu feghouli de yapıyor ceza sahası içinde kendini yere bırakıyor. yahu temas aldın veya almadın ufak bir değme olabilir de sen devam etmeye çalış neden hakeme oynuyorsun ne zaman bu kadar aciz olduk ya. ben utanıyorum şahsen izlerken. galatasaray dediğin çatır çatır yenmeli yahu.

    görüyorum ki şu galibiyete sevinenler var. her zaman derim, en büyük hata insanın kendisini kandırmasıdır ve gerçekleri görmemesidir. acil kere acil toparlanmamız lazım bu lig bu oyunla bitmez zira.
  • 508
    daha önce de yazmıştım ve özelden baya bir laf yedim ama falcao’nun yılan hikayesi, ne konsantrasyon bırakmış, ne de forvet hattında motivasyon. diagne’yi bu hale biz ve yönetim getirdik, sorumluyuz, kabul edelim artık. oyuncularımıza gelirsek...

    *emre mor: söylendiği gibi kötü değil bence. pres var, geriye yardım var, doğru paslar var. sadece had safhada panik oluyor belirli durumlarda ve o anlarda etrafı unutup içine kapanıyor. topla oyuncağıymış gibi oynamaya başlıyor. tipik amatör müzisyen tribidir. adama solo partisyon verirsiniz, sahnede hazır değilse panik olur. beceremediği teknik hareketlere girer, iş sapa sardıkça soloyu toplamaya çalışır, uzatır vs. sakin emrecim, yavaş biraz. olacak, biraz sabret ve hemen her şeye üzülüp alınma lütfen.
    *babel. üstat, soğukkanlı ve zen kafasında takılıyor. mükemmel.
    *soso: yetenekler had safhada. bir de pas atmaya değeceğini düşündüğü bir santrforu olsa...
    *belhanda: aşırı yorgun ama istekli. beyin söylüyor, kaslar yapamıyor. toparlar bence.
    *muslera: karambolde neler çıkarttı. sağolasın kedi adam.
    *luyindama: afedersiniz de sanırım midesi falan bozuktu. sahaya bu kadar dışkı yapılmaz yani. bir gol yedirdi, üç de net pozisyon verdi ama rakip ondan beterdi neyse ki atamadı.
    *nzonzi: klas. bu kaosta dumur olmadıysa bir daha olmaz. ne kart görüyor ne sinirleniyor. ermişgillerden o da.
    *adem: eski ekol galatasaray ruhuna sahip. mağlup olmayı kabullenmeyen, mucizelere inanan ve çok çalışan bir karakter. mükemmel bir duruşa sahip. adem buraları okuyorsan binlerce kere teşekkür mücadelen için ve mutlu yıllar.
    mariano: game over.
    capon reiz: güldürmedi.
    ömer: noluyor yahu dedirtti ve şapka çıkarttırdı. gecenin oyuncusu bence kendisi.
  • 510
    maçtan önce "ne kadar kötü olursak olalım, kem küm etmeden kazanmalıyız." demiştim ve aynen öyle oldu. gelgelelim büyük takım apoletimiz bizi teklemeden götürmez tüm sezon. rakipten ik kat daha fazla topla oynama oranı yakalayıp üç kat daha fazla isabetli pas atmamıza rağmen pozisyonlarımız denkse bir sorunumuz var demektir. her kapanan takım atleti madrid veya juve oluveriyor bize karşı, kilidi açamadığımız gibi karambolden goller yiyor, stresten 10 kişi kalıyoruz.
  • 511
    maçı özetlemeye çalışacağım. uzun uzun detay vermeme gerek yok çünkü yazar arkadaşlar çoğundan bahsetmiş.

    maçta luyindama'nın bakmadığı yere ezbere top atması sonucunda yediğimiz gole kadar aslında maç ortada geçiyordu. bu kötü bir şeydi biz şampiyonluğa oynayan bir takım olarak baskın olmalıydık ama olamadık. biz kanatlara açılmaya çalışmadık pek. ortadan girmeye çalıştık çoğunlukla. böyle olunca da kayserispor ortayı kalabalıklaştırıp pozisyon vermedi. uzaktan birkaç deneme yapabildik anca. ne zaman topu kanatlara açıp oyunu genişlettik o zaman pozisyon bulur gibi olduk. ama bu işi yapmak için uğraşmadık çok.

    golü yedikten sonra oyuna hakim olduk gibi göründü ama kayserispor skoru korumak için kendisini geri çektiği için biz iyi göründük. öyle böyle ilk yarıyı bitirdik.

    ikinci yarının başında mensah o golü atsa işler daha kötü olacaktı ama iyi ki kaçırdı.

    sonra biraz toparladık ama hala tam istediğimiz gibi olmadı. pozisyonları ofsaytları penaltıları konuşmayacağım.

    bizim adımıza maçın kırılma anı olarak ise mensah'ın ikinci yarı başında kaçırdığı ilk aklımıza gelen ama belhanda'nın kaçırdığı karşı karşıya pozisyonu da unutmayalım. 3. lig oyuncuları o pozisyonda çok daha iyi vururdu o topa.

    sonuç olarak, rakip eksik kalmasa kazanabilir miydik emin değilim hala. ancak öyle ya da böyle deplasmanda geri dönüş ile 3 puanı almamız takıma moral ve motivasyon kazandırmıştır diye umuyorum.

    şimdi milli ara var. sonra kasımpaşa'yı ağırlayacağız. milli arada milli takıma gidecek oyuncular haricindekilerle eksikliklerimiz giderilmeli. fizik geliştirilmelidir. hazırlık maçı ayarlayabilirsek iyi olur hatta. kasımpaşa maçından sonra şampiyonlar ligi maçımız var yanlış hatırlamıyorsam.

    büyük ihtimalle hoca salı gününe kadar milli takıma gitmeyeceklere izin verecek. oyuncular dinlensin. kafalarını boşaltsın ki geri dönüşleri daha iyi olsun. milli arayı avantaja çevirmemiz gerekiyor.
  • 512
    çok savruk bir halde tamamladığımız ama şükür ki puan kaybı yaşamadığımız maç. maçın detaylarını konuşmak bana göre pek gerekli değil, iyi oynamadık, iyi görüntü vermedik yine. var ile bakılan hakem kararları da alehimize olanlar da dahil olmak üzere açıkçası bana göre tamamen doğru. ha hakem maçın kontrolünü kaybetmiş midir, evet. çaldığı çalmadığı faul düdükleri vs hataları oldu, ama iptal edilen goller, kırmızı kartlar, kayseri'nin golü var'dan da gördüğümüz üzere doğru. ofsayt çizgileri konusunda bir şey diyemiyorum, çok ince ayrıntı ama çizgiler doğru ise kararlar da doğru.

    açıkçası hem ligin hem de kulübümüzün içinde bulunduğu duruma bakınca, bu sezon bizim açımızdan pek çok olumsuzluğa açık görünüyor. buna hocanın yönetimle arasının açılması ve erken ayrılık yaşaması bile dahil maalesef. bu senaryoları yaşadık, asla akıllanmıyoruz, asla ileri gidemiyoruz maalesef. işleri bu denli lehimize döndürmüşken, bir çuval inciri transfer sezonunda yine berbat etmek üzereyiz. resmen ne kulüp olarak, ne de fatih hocamız başarıyı yönetemiyor, bir şekilde kendimizi o kaosun içinde buluyoruz. bugün puan kaybı da olsa çok daha zor günler başlayabilirdi, bu 3 puan ile sadece erteledik bunun başlamasını. kalan 3 günde de transfer yapabileceğimize inancım mevcut yöneticilerimizle oldukça az. iç karartıcı ama görünen gerçekler maalesef bunlar.

    yine de hocanın maç sonu açıklamaları kıymetli. saha içinden o da memnun değil, durumdan o da memnun değil. bize birlik çağrısı yapıyorsa kesinlikle birlik olacağız zaten, bizim kendisini tekrar kaybetmeye niyetimiz yok. bir şekilde işleri düzene sokamasa da, bizi yarışta tutacaktır. bizim endişemiz ve üzüntümüz, şu kaos ortamını geride bırakıp sadece saha içine odaklanamıyor oluşumuz. avrupa'da başarı hedefimiz bu yüzden hep rafta kalıyor. hocaya tek eleştirim de maalesef bu noktada, keşke onu sadece saha içiyle uğraşacak moda sokabilseydik, her yönüyle güzel bir takım kurup. ama galiba hoca bile bunu isteyemiyor, o da işin kaos kısmına meraklıymış gibi izlenim veriyor. bir şeyleri toparladığımızı sandıkça, arkadan başka açıklar çıkıyor.
  • 515
    https://i.hizliresim.com/lQNY4p.jpg
    kurallardan anlasilacagi gibi artik ofsayta bakilirken top ayaktan cikinca degil, topla ilk temas aninda ofsayta bakiliyor.
    https://i.hizliresim.com/4pVmVY.jpg
    babel’in ofsayt nedeniyle iptal edilen golunde ise top feghouli’nin ayagindan tamamen cikmis durumda, sunlari yonetimin cikip tane tane anlatmasi lazim. yoksa hakli olan kirmizi kartlar uzerinden daha cok algi doner.
  • 517
    değişikler eleştirilmiş ancak bana sorarsanız değişikliklerin kendi içinde mantığı var ve doğru.

    öncelikle şunu söylemem gerek: takımın bu maçını da etkileyen genel problemleri var. onları göz arda ederek bu değişiklikleri eleştirileceğim.

    30 ağustos 2019 kayserispor galatasaray maçının ilk yarısına baktığımızda oyunun sonunda iyice sıkışmış bir oyun görüyoruz. özellikle 18 içinde 5'li durdukları için ve biz 4 oyuncuyla içeri kat ettiğimiz için tam bir kilit ortaya çıktı. bu arada ben gördüğümüzden çok rahatsız değildim. ancak bu durumda hayatın normal akışına çok aykırı bir hata oldu ve biz luyindima'nın asistiyle golü yedik.

    ben ilk yarının sonunda babel'in veya diagne'nin çıkacağını düşünüyordum. özellikle diagne ile babel birbirinin üzerine çok fazla biniyordu. bir de babel'in inatla topu açık alana değil dar alana oynaması onun çıkacağını düşündürmüştü bana. bu sebeple diagne'nin çıkması doğru bir karardı.

    emre girmeyebilir miydi? ancak o an baktığınızda oyunu açmak için delme gücü yüksek emre'nin oyuna girmesi bence doğru. belli açılardan da işe yaradığını düşünüyorum. ama çok futbolcu olmak için emre'nin çok eksiği var. zayıflık zannettiği ama hemen ikame edilen zayıflıklara saldırdıkça top kaybetti. boştaki oyuncuları bir türlü göremeyir. bunların hepsine rağmen oyuncu tipi gereği işe yaradı.

    oyunun ilerliyen döneminde ise nagi'nin çıkıp adem'in girdiğini görüyoruz. artık ilk yarıdan farklı bir durum söz konusu oldu. ilk yarı merezde olan kalabalık kartların sonunda açılmıştı. haliyle orayı doldurup sayı üstünlüğünü alabilecek bir hamle olarak adem sokuldu.

    en sonunda linnes mariano yerine girdi. mariano'nun verimi çok düşmüştü. bir de böyle oyuncuların eksik olduğu bir durumda genişilk yani kanat oyunu çok elzem. mariano ise hem düştü hem de en çok iletişim halinde olduğu feghouliyi kaybetti. orada delmek için linnes hamlesi bana kendi içinde tutarlı geliyor.
  • 518
    forvet degisimi ile takimda pek bir seyin degismeyecegini, takimda ondan daha oncelikli sorunlar oldugunu dusunuyordum taa ki 2. yariyi diagne siz oynayana kadar. babel in ileri uca geçişi, rakip defans ile boğuşuşu bariz sekilde baski kurmamizi sagladi; dolayisi ile iyi bir forvet kesinlikle oyun yapimiza katki saglayacaktir, yalniz bu forvetin rus sobolev gibi elmander tarzi olmasini daha cok tercih ederdim.

    edit: imla
  • 519
    2019-2020 sezonunun ilk 3 puanını aldığımız maç olmuştur.

    gerilim filmi gibi maç oldu. kırmızı kartlar, penaltı, iptal edilen goller, verilen ve verilmeyen fauller...

    maçı bu hale getiren ne yazık ki hakem oldu. ilk yarıda kayseri’nin maçı 11 kişi bitirmesi facia. pedro henrique’nin ilk yarım saat içinde atılması gerekiyordu. özellikle ilk yarıda kayseri’ye ucuz fauller çalınırken kayseri’nin kartlık faullerine faul bile çalınmadı.üstüne kayserili oyuncunların her pozisyona aşırı itiraz etmesi maçın zevkinin içine etti. ilk 15 dakikada fauller nedeniyle sahada top oynanmadı. bu sertliğe rağmen takımın sinmemesi ve topun kontrolünü eline alması bizim adımıza maçın en olumlu yanıydı.

    top kontrolü bizde olmasına rağmen yine kısır futbol oynadık. pozisyona girmekte zorlandık, rakibi açamadık. bunda oyun kurgusundan ziyade bireysel performans olarak belhanda, diagne, mariano ve nagatomo’nun hucüm anlamında kötü olmalarıydı. sol içte oynayan ömer bayram ise mücadele kısmında kendisinden bekleneni vermesine rağmen hucüm anlamında oda kısır kalınca hucümda istediğimiz oyunu sezon başından beri oynayamıyoruz. üstüne bireysel hatalar yapmaya devam ediyoruz.

    ne olursa olsun deplasmanda alınan 3 puan ile milli takım arasına girmemiz bizim için çok iyi oldu. bu arada takımın ciddi bir rahatlamaya ihtiyacı var. özellikle mental olarak hazır olmayan futbolcularımızın kendilerine çeki düzen vermeleri adına bu fırsatı iyi değerlendirmek lazım.

    muslera: maçı kurtaran adam oldu. iki kritik pozisyonda çok iyi müdahele etti.

    marcao & luyindama : acilen kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor.

    nagatomo: hucüm anlamında hiç bir etki yaratamıyor. yerine ömer bayram’ın oynamasından yanayım.

    ömer bayram: nagatomo yerine düşünülebilir. mücadele kısmında sıkıntısı yok. hucüm anlamında nagatomo’dan kötü olacağını düşünmüyorum.

    mariano: savunma ve geri dönüşleri ciddi sıkıntı yaratıyor. diri kalması adına linnes ile dönüşümlü oynaması gerekiyor.

    nzonzi: sahada ne yaptığını bilen tek oyuncuydu. hucüm özellikleri olmasına rağmen oralarda hiç rol almayışını anlamıyorum. aklıma geri dörtlünün kötü performansı nedeniyle kenar yönetiminin kararı gibi geliyor.

    belhanda: en kötü maçlarından birini oynadı. ayağının altından top kaçırmalar, çok kötü ilk dokunuşlar ve atmaya çalışıpta atamadığı paslar. milli arayı en çok kendisinin değerlendirmesi gerekiyor.

    soso: hucüm anlamında babel ile birlikte en iyi oyuncumuz. düzgün bir forvet ve iyi bir belhanda ile performansı pik yapabilir.

    babel: bu sezonun en iyi transferi olduğunu her maç kanıtlıyor. aynen devam eder inşallah.

    diagne: kendisi bizi , biz kendisini çoktan bırakmışız. tez elden çıkarılması dileğiyle.

    adem: kendisini hiç sevmezdim. dün attığı golden sonraki sevinciyle sempatimi kazandı. aynen devam.

    emre mor: kendisininde ciddi bir mental rahatlamaya ihtiyacı var. topu alır almaz ya çalım ya şut çekmeyi düşünüyor. yapamayınca oyundan düşüyor. bunu çözdüğü zaman en etkili silahlarınızdan birine dönüşmesi zor değil.
  • 521
    bu maçta neredeyse tüm duran topları ömer bayram kullandı. ister istemez kafamda duran top organizasyonumuzla ilgili bir soru işaretleri oluştu.

    ya bundan sonra ömer bayram as oyuncularımızdan biri olacak, ve biz antremanlarda duran top çalışırken, topun başına hep ömer bayram geçti. ya da duran top çalışmıyoruz.

    hangi olasılık daha korkutucu, seçemedim.

    bu takımın üst düzeyde duran top organizasyonları yapması lazım. sadece uzun boylu oyuncularımızın varlığı nedeniyle değil. uzun zamandır kilit açmakta çok zorlanıyoruz. ve rakiplerimizin kullandığı duran toplar hep tehlikeli oluyor. bu maçta yediğimiz ikinci gol gibi.

    hayal etsenize, duran toptan çok zor gol yiyen ama çok fazla gol atabilen bir takım olduğumuzu?

    bu kulüp ne zaman hak ettiği gibi yönetilecek?
  • 522
    maçla ilgili bazı istatistikler :

    top kaptırma:
    feghouli 1
    belhanda 2
    ömer 1
    babel 2
    emre mor 4

    orta- başarılı orta
    mariano 3-1
    yuto 1-0
    feghouli 1-1
    belhanda 1-0
    ömer 12-3
    emre mor 1-1

    ara pası
    feghouli 1-0
    belhanda 1-0

    şimdi bu istatistikler ışığında koskoca galatasaray sadece 2 ara pası yapmış ikisi de hatalı. en çok top kaptıran oyuncumuz emre mor topu alıp iki çalım attıktan sonra topu rakibe teslim etme hastalığı devam ediyor.

    beklerimiz ki bence bu seneki en zayıf noktalarımız, mariano ceza sahasına sadece 1 orta yapabilmiş yuto onu da yapamamış. feghouli 1 orta yapmış. sonra diagne niye kötü adamı ceza sahasında topla buluşturamıyorsun ki. bu yüzden defalarca ortasahaya ve sol kanada yaklaşmak zorunda kaldı.

    gelelim ömer bayram‘a 12 kez orta denemiş 3’ü isabetli takımın en çok başarılı orta yapan oyuncusu. peki bu onu başarılı yapar mı? yapmaz maç boyunca sola çekti sol kanat gibi oynadı, oysa biz ondan sol iç merkez orta saha rolğ bekliyorduk, o sola çekince ortada boşluk oluştu belhanda tek kaldı, peki n’zonzi ne yaptı onun boşluğunu doldurmak için sol içe doğru kaymak zorunda kaldı.

    ömer bayram isı haritası
    https://gss.gs/mBR.jpeg

    n’zonzi isı haritası
    https://gss.gs/Wlr.jpeg

    peki sahanın bir başka kötüsü belhanda ne yapmış ceza sahası içerisinde yaptığı 13 pasın 9’unu rakibe teslim etmiş.
    https://gss.gs/T20.jpeg

    mariano‘nun pas haritası
    https://gss.gs/P5Y.jpeg
    cezasahasına nerdeyse hiç orta yapmamış

    yuto‘nun pas haritası
    https://gss.gs/O1J.jpeg
    hiç suya sabuna dokunmamış.

    emre mor‘un pas haritası
    https://gss.gs/POd.jpeg
    ceza sahasına verdiği pasın hiç biri yerini bulmamış.

    tek tek futbolcularımızın bir çok hatası var ancak asıl hata sistemde bu takım 4-1-4-1 oynamaz oynayamaz. terim acilen sistemi 4-4-1-1 e çevirmeli belhanda’yı nice’deki gibi sol kanada, feghouliyi sağ kanada, babel’i forvet arkasına monte etmeli, bu bekler ve kanatlarla ancak bu sistem oynanır.
    ömer’den merkez ortasaha olmaz, emre mor’dan mucize beklenmez, diagne’den bu sistem ile gol beklenmez.
  • 524
    maçı 90 dakika tekrar izledim, tüm istatistiklerden bağımsız olarak şunu söyleyebilirim, takım oyun kurucu olarak sürekli belhanda’yı topla buluşturma isteğinde. belhanda ile birlikte merkez orta saha oynayan ömer bayram sürekli sola çekiyor, merkezden yapılan ataklar için tek tercih belhanda.
    peki ne yapıyor belhanda, hiç kimsenin olmadığı yere pas atıyor, iğneyle oynuyorsun da arkadaşım bu iğne gözünü de mi kör etti? kaldır kafanı bir bak, oraya koşması gereken takım arkadaşın oraya koşmamamış mı? o zaman oraya pas a-t-m-a-y-a-c-a-k-s-ı-n.
    bitti.
    pas atamıyorsun ceza sahasına doğru yaptığın 13 pasın 9’u hatalı, sen hatalı değilsin arkadaşların koşamamış, seni anlamamış, senin üstün zekanda değil. 54. dakikada kaleciyle baş başa kaldın kalecinin kucağına topu teslim ettin, bu da mı takım arkadaşlarının sorunu?
    maalesef beklerimiz ve merkez orta saha sorunumuz, forvetsizliğimi yüzünden ölüp ölüp dirildiğimiz maç oldu.
    ama asıl sorun tabiki tek tek oyuncularda değil sistemde, kurduğumuz takım modern futboldaki 4-2-3-1 veya 4-3-3 gibi sistemlere uygun değil. 3’lü defans oynamak için lazım olan en son beklere sahibiz,tek çözüm fakir 4-4-2 si ve türevleri gibi duruyor.
  • 525
    "hayat sadece psikoloji ile açıklanamayacak kadar karmaşık bir şeydir" der sigmund freud. futbol da sadece 90 dakika saha içinde olanlarla açıklanamayacak kadar basit değildir. hele ki günümüzde tamamen "kapital"in egemen olduğu futbol düzeninde, sen saha içinde oynadığını zannedersin de, senin maçın belki de çoktan nihayete ermiştir bile. geçtiğimiz mayıs ayında akhisarspor'la oynanacak olan türkiye kupası final maçından evvel "organize ama amatör bir kötülükten" bahsetmişti fatih terim, cuma gecesi son dakikada adem büyük'ün attığı golden sonra söylemini "revize" edip "sözlerimden alınmışlar demek ki, bu sene amatörce değil profesyonelce yapıyorlar, artık profesyoneller" diye dert yanıyordu basın mensuplarına.

    haklıydı da hoca, geçen sene ligin ilk yarısı galatasaray aleyhine yapılanlar, teknik direktöründen futbolcusuna verilen "ağır" cezalar yok sayılıp, hakemlerin yaptığı ve puan kaybına neden olan bariz hatalar unutulup, ligin son maçlarında bir kaç tartışmalı pozisyon üzerinden galatasaray'ın hakemlerle kazandığı algısı oluşturulup, galatasaray yalnızlaştırılmaya başlanmıştı.

    bu algı süreci galatasaray'ın kazandığı iki maçı yönetmiş hakemlerin klasman düşürülmesi ile iyice ayyuka çıktı ve lige başlayan hakemler galatasaray maçlarına korkarak çıkmaya, galatasaray lehine bir karar verdiyse karşı takım lehine de karar verip işi "dengelemek" derdine düştüler.
    ligin ilk iki haftasında galatasaray aleyhine çıkan kırmızı kartlara boynumuzu bükmüş, "çuvaldızı kendimize batırmıştık", marcao ve seri'yi eleştirmiştik sorumsuz davrandıkları için. lakin kayseri'de mustafa öğretmenoğlu ve var hakemi volkan bayarslan'ın birlikteliği burnumuza pis kokuları getirdi.

    teknik direktörlüğü ve hırsını takdir ettiğim, futbolda sürekli yenilik peşinde koşan, idmanlarında drone ile çekimler yapan, basketbol,voleybol, futbol fark etmeksizin her türlü üst düzey organizasyona seyirci olan katılan ve kendisini geliştirmek için çırpınan hikmet karaman'ın maçtan sonra "hakem 8 dakika uzatma verdi ama galatasaray golü 90+9'da attı " diye isyanını dile getirmesini maç sonu psikolojisine bağlayabiliriz zira kendi takımı ikinci golünü 90+1. dakikada attı ve var kontrolü için hakem 2. dakika kadar bekledi. bir de oyuncusu umut bulut'un ikinci sarı karttan kırmızı kart görmesi ve onun sahayı terk etmesinin beklendiği süre hesaba katılınca maçın 100. dakikalarda bitmesi gerekiyordu ve bitti de.

    medyada ev sahibine çıkan kımızı kartlar üzerinden algı yaratılmaya çalışılıyor da esas maçın hakemi "ufak ufak" galatasaray'ı sindirme içindeydi maç boyunca. önce oyunun 9. dakikasında henrique'nin feghouli'ye arkadan yaptığı harekete bırakın kart vermeyi, faul dahi vermeyen hakem, djedje'nin belhanda'yı da arkadan düşürmesine seyirci kalırken, faslı orta saha oyuncusunun 33. dakikada rakipten temiz bir şekilde topu almasına ise sarı kart çıkarıverdi.

    orta hakem ön plana çıkacak da var hakemi geride mi kalacaktı? o da öyle iki ofsayt çizgisi çekiverdi ve babel'in attığı golleri kolayca iptal ediverdi. maçtan sonra "perspektif" kelimesi hayatımıza giriyordu çekilen çizgileri savunmak için ama resim dersi görmesek de, perspektifi bilmesek de bir pozisyonun ofsayt olması için topun oyuncunun ayağındaki son temas anına bakılacağını bilecek kadar futbolun içindeyiz... top ayaktan çıktıktan sonra çizilen çizgilerin hiç ama hiç hükmü yoktur...

    rakip takımdan iki oyuncuyu kırmızı kartla attıktan sonra üçüncüsü olmasın diye mensah'a çalınmayan faul ve denge sağlamak için emre mor'u atmak da yaz boyunca galatasaray aleyhine yürütülen kampanyanın bir sonucu olarak hakemin hanesine yazılacakken, ev sahibinin ikinci golünde mensah'ın marcao'ya attığı dirseği mustafa öğretmenoğlu ve var hakemleri dışında herkes görüyordu. ve 90+3 te feghouli'nin ceza sahası içinde düşürülmesine "devam" kararı veren hakeme "nedense" var'dan da uyarı gelmiyordu...

    bu kadar "organize ve profesyonel" çalışmaya rağmen sahneye çıkan adem büyük , doğum gününde galatasaray taraftarına üç puan hediye eden golü atarken, geçen hafta yazdıklarımızdan dolayı bizi de haklı çıkarıyordu: " bu arada adem büyük demişken, ligi bilen, türk hakemlerini tanıyan adem bu sezon galatasaray'a oldukça faydalı olacaktır...."
    geçen sezon akhisarspor maçında uzatma dakikalarında attığı golle şampiyonluğun kilit adamlarından biri olan mitroglou gibi 2020 mayısında inşallah adem'den de söz edeceğiz. ama bir iddalı söz daha edelim, adem büyük bu tip kritik gollerini atmaya/attırmaya devam edecektir oynadığı sürece...

    hakemlerle ilgili uzun uzun yazdık, keşke akıllarında çeşitli tereddütler olmadan, takım ismine bakmadan, gördüklerini çalabilseler de biz de futbolun güzelliklerine, saha içine odaklanabilsek ama maalesef bu sene çok zor geçecek gibi zira galatasaray'ın kazanacağı bir şampiyonluk sonrası ekonomik olarak makas diğer rakiplerle açılacakken, rakiplerin başkanları da taraftarlardan gelecek tepkiler sonrası koltuklarını kaybetme tehlikesi yaşayacaklardır. bu nedenle bu sene kimse "boş durmayacaktır"

    geçen hafta gördüğü kırmızı kart cezası sebebiyle iki maç takımından uzak kalacak sari'nin yerine hazırlık maçlarının parlayan oyuncusu ömer bayram'la başladı fatih hoca deplasmandaki maça. ilk dakikalarda iki takım da karşılıklı olarak birbirlerini tartarken, 15. dakika sonra deplasmandaki sarı-kırmızılılar dizginleri ellerine aldı ve gol için oyunu rakip alana yıkmaya başladı. ama o anlarda geçen sene herkesin övdüğü marcao-luyindama ikilisinden luyindama hiç gereği yokken yaptığı bir top kaybı ile takımını skorda geriye düşürdü. devre biterken galatasaray babel ve feghouli ile gole yaklaştı ama topu kale çizgisinden içeri sokmakta beceriksizdi.

    ikinci yarı mensah'ın kaçırdığı çok kritik bir pozisyonla başlarken, bu ev sahibinin belki de tek pozisyonuydu maç bitene kadar. aksine galatasaray gol için geldikçe geldi lung'un üstüne, babel'in pasında kaleciyle karşı karsıya kalan belhanda takımını sevindiremezken, 5 dakika sonra feghouli'nin şutunda topu önünde bulan babel ağları sarstı ama karar "ofsayttı"... bir kaç dakika sonra bu sefer feghouli'nin ortasında babel kafayı vurdu ve top kayseri savunmasından abdennour'un eline çarptı, var'dan pozisyonu inceleyen hakem penaltı noktasını gösterdi ve belhanda "klas" bir vuruşla beraberliği getirdi. cezayirli oyuncu bu pozisyonda ikinci sarı kartı gördü, kural belki de bunu gerektiriyordu ama bana göre değişmesi gereken bir cezadır bu tarz kartlar, zira burada istem dışı bir hareket vardır, bilerek elle temas yoktur ve böyle bir anda bir oyuncuyu hem penaltı hem de kartla cezalandırmak pek acımasızca.

    rakibini eksik yakalayan galatasaray bu sefer galibiyet için baskısını arttırdı, feghouli'nin pasında savunma arkasına koşan emre mor, babel'e "al da at" dedi ama hakemler topun ayaktan çıktığı anı değerlendirip, ofsayt kaldırdı. gol istiyordu galatasaray, ömer'le denedi olmadı ama babel'in şutu geçen hafta olduğu gibi rakibe çarparak yine ağlarla buluşuverdi.

    maç böyle biter denirken, hakem emre mor'u oyundan attığı bir faul yaratıp, kayserili oyuncunun da dirseğini görmeyip, ev sahibine bir gol hediye ederken, galatasaray için geri sayım başlıyordu... önce, feghouli düşürülüyor penaltı verilmiyor, umut bulut ömer'i oyundan atılmak pahasına yaka paça indiriyordu kalesinde gol görmemek için.... yine mi puan kaybı yaşayacak galatasaray denirken, sahneye adem büyük çıkıyor ve harika bir golle galatasaray'ın bu sezonki üç puanını hanesine yazdırıyordu...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar:
    https://ultrasmovement.blogspot.com/...r2-3galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın