• 126
    sıradan bir maç sonrası bile teknik direktörden tut yönetime kadar herkesi asıp kesen heyecanlı ergenlerin ortaya çıkmasına vesile olan maç.
    3 gün sonra oldukça zorlu ve önemli bir kayserispor deplasmanı varken, çok lazım sanki buz gibi antalya deplasmanında bütün kozlarını oynayıp rakibi tarumar etmek. rotasyondan bi'haberseniz anlam verememeniz normal.
    ha, şimdi sikim gibi oynayanlar bir daha eskisi kadar forma şansını zor bulurlar orası ayrı. rijkaard'ı amacı bu zaten. kimin takımda düzenli forma giymeyi hakettiğini görmeye çalışıyor. bunun için bu maç gayet müsaitti.
    arda da vazgeçsin artık kahraman olma hevesiyle 3-4 kişinin arasına dalıp durmaktan. mümkün olduğunca isabetli pas yapıp rakibin düzenini bozacağına topu ezip durdu. bu söz dos santos için de geçerli ama yeni olmasına ve kendini kanıtlama çabasına veriyorum. gole giden elano'yu indirdi adam bildiğin... maç esnasında nasıl heyecanlı olduğunu varın siz hesaplayın.
    bek mevkimiz kan ağladı. fakat emre güngör ve uğur'u suçlamamak gerek. orada oynamaya alışık değiller.
    mustafa sarp ya her antalyalıya bacak arası atmaya çalıştı, ya da paslarının rakibin içinden geçeceğini falan düşündü. 1 kere 2 kere anlarım da, 6-7 kere yapılmaz ki aynı hata.
    barış özbek ve ayhan akman hakkında konuşmama kararı aldım. kelimelerin kifayetsiz kalıyor zira...
  • 127
    son saniyelerde arda'nın pasını mustafa sarp'ın gole çevirmesi harikulade bir durum ortaya cıkartacaktı ki ofsayt kararı verildi. bu durumda maç 2-1 lik bir skorla sonuçlanarak rövanş maçı için kısmi avantaj sağlanmış oldu. şimdi gördüğümüz kadarıyla ufak bir değerlendirme yapacak olursak kalede leonun yerine ufuk ceylanın olması kurtardığı bir kaç pozisyon dışında sadece leo'nun dinlenmesine ufuğunda bu ayazda donmasına sebep olmuştur. ilk dakikalarda kaptandan gelen gol dışında bir gol ve tam olarak net bir pozisyonumuz olduğunu hatırlamıyorum. bu kadar sönük bu kadar isteksiz bir galatasaray karşısında antalya şayet bulduğu net pozisyonları değerlendirebilseydi iyi bir fark yakalardı ve kolay takım gözüyle baktığımız antalya türkiye kupası'nın sonunu getirebilirdi. burdan yine anlaşılıyor ki sami yen'de antalya'yı bugün oynamaya calıstıgımız futboldan bir iki kademe yükselterek karşılarsak pek sorun cıkartmayacaklar. necatin'nin maçtaki yüksek performansı şahsımı şaşırtmıştır. her maçta mı performansı budur yoksa rakip takım eski takımı olduğu için mi bu kadar hırs yapmıştır anlayamadım ki futboluyla dogru orantılı olarak golünüde attı zaten*. sonuç olarak yeni transferlerin uyum sağlamaya, eskilerden kalanların tutunmaya, emre caner gibi genç yeteneklerin forma savaşı vermeye çalıştığı oturmaya çalışan bir galatasaray karşısında bu durumlardan gücü oranında faydalanabilen bir antalya izlettiren maçtır.
  • 128
    bu sezon galatasarayın oynadığı en kötü maçtı. bundan önceki en kötü maç ise: (bkz: 27 kasim 2009 bursaspor galatasaray maci/@captano)

    bütün futbolcular şirketin bedava semineri de değil ne işimiz var bu mevsimde antalyada şeklinde düşündüklerini tahmin ediyorum. bir an önce bitse de gitsek evimize futbolu oynadılar. kafalar kesin başka yerdeydi. arda, sarp, neill, caner, sonradan giren elano genellikle pas hatası yapan futbolcular değil. ama bugün 1 pas doğruysa 1 pas genç takımdan yeni a takıma çıkmış futbolcunun acemiliğindeydi.

    kadro ve dizilişle ilgili bir sorun yok aslında bir kupa maçı için. kalede ufuk'un oynaması da normaldi elbette. madem leo gönderilmese bile bizim kalecimiz değil, aykut'u zaten biliyoruz. o zaman ufuk oynamalıydı. konusu açılmışken leo'yu gönderen arkadaşlar hala şimdiden kaleyi ufuk'a vermemiz gerektiğini düşünüyor mu, merak ediyorum?
    yanlış anlaşılmalar için kısaca açayım konuyu. ufuk pişsin ve bizim 1. kalecimiz olsun, ama önce pişsin. şimdi kaleyi verirsek ufuk'a da yazık olur.

    orta sahayı caner, ayhan, sarp ve barış'tan oluşturunca, ters yerde uğur oynayınca oyun kurmak mümkün olmadı tabii. ve elano'nun bu takımın zeka seviyesi %30 arttırdığı ortaya çıktı, bugünkü elano performansı için söylemiyorum, elano'yu da beğenmedim.
    ama hoca haftaya içerdeki maçla turu geçeceğini düşündü sanırım, alınan sonuçla haftaya bu turu geçeriz, o ayrı.

    jo çıktıktan sonra takımın çok bocaladığını gördük. elbette bu sıkıntının avrupa maçlarında yaşanacağını öngöremeyiz şimdiden. zira o maçlarda jo'nun olmadığı bilindiğine göre, arda, gio veya başka bir seçenekle önceden taktik olarak çalışmış şekilde çıkacağız sahaya ve böyle bir bocalama olmayacak. belki jo sakatlanmadan önce gio ve elano sahada olsaydı yine bocalamazdı takım. idmanda ne çalışıyorlar bilmiyorum.

    bunlar hoca rijkaard'sa bir bildiği vardır demek değil. hocalar geldiklerinde demiştim : güvenimiz tam, ancak sonsuz değildir.

    bu hafta kayseri deplasmanında alacağımız sonuç bir çok şeyi belirleyecek.
  • 130
    galatasaray'ın zaten rölantide oynayacağı neredeyse kesinken 10. dakikada öne de geçince maçın seyri biraz daha değişti. beksiz oynamamız ve jo'nun sakatlığı nedeniyle ileride hiç bir hücum organizasyonu da yapamadık ilerleyen dakikalarda. giovani dos santos'un tam olarak hazır olmaması, ayhan akman'ın hala aynı mantalitede devam etmesi, her maç belli bir standardı oynayan mustafa sarp'ın da kötü oynamasıyla pas yapmak imkansız hale geldi. ha bu adamlar* bu maçlarda alışacak takıma elbette. bu yüzden 1 aylık zorlu periyot ve rövanşlı olmasının da etkisiyle maç pek kaale alınmadan bitirildi. bu maçtaki konsantrasyon sorunu atletico madrid maçlarında olamayacağına göre maçla ilgili fazla endişelenecek bir durum söz konusu değil benim açımdan.
  • 133
    rezalettir. tek kelime açık ve net. bu nedir böyle ya? anlam veemiyorum neden böyle oynuyor takım.

    takım atak yapamıyor,defans yok,ilk 5 haftadan sonra takım kötü gidişaytını düzeltmek kenara dursun bir kıvılcım göremiyoruz ki umutlanalım. şimdi karamsar diyeceksiniz ama görünen bu. en iyi transferleri yaptık kabul, uyum sorunu var kabul, biraz istikrar lazım kabul,sakatlar var kabul ama a2 bile çıksa bundan daha iyi oynardı. kötü oynabilirsiniz ama ruhlu oynayın en azından. o da yok. ondan sonra da istikrar hayır kardeşim. böyle oynamak taraftara acı çektirmekten başka bir şey değil.

    maçın en iyisi elano'ydu. girdikten sonraki değişimi gördük zaten. en azından çabaladı. bence bu maç fark yerdik ve bence de fark yemeliydik. en azından oyuncular kendilerine gelirdi. ama böyle olmayacak sanırım. atletico maçını düşünmek bile istemiyorum..
  • 136
    thomas hitzlsperger veya fabian ernst gibi bir önliberoya, ve rafael marquez gibi bir stopere deliler gibi ihtiyacımız olduğunu gösteren maçtır. mustafa ve neill yarım metre yakınına rakip oyuncu gelince böyle top kaptırıp pas hatası yapacaksa çok işimiz var... rijkaard ile neeskens ne yapsın size...

    http://bonlibero.blogspot.com/...ayl-galatasaray.html
  • 145
    öncelikle kesin olan bir şey var ki takımımız ligin ikinci yarısına çok kötü girdi. bunu kendi açımdan iki sebebe bağlıyorum. birincisi takımımız mecburen devre arasında yeniden yapılanmak zorunda kaldı. çünkü çok kritik bölgelerde uzun süreli sakatlıklar yaşandı. örneğin sene başında savunmamız sabri-zan-servet-balta dörtlüsüylü. evet kabul ediyorum bu dörtlü çok da başarılı değildi ama iyi kötü alışmışlardı birbirlerine. bu dörtlüden bugün sadece servet sahadaydı. keza denizli maçında da. savunma dörtlüsünün uyumu çok önemlidir ve uzun süre birlikte oynamak ister. dolayısıyla çok rotasyona girmez ve oturmuş dörtlü tercih edilir. tabii ki neill'in de içinde bulunduğu bir savunma hattı oluşturulacak ve kemikleşecektir ancak sezonun ortasında bu uyum oluşana kadar çok hata yapacaklardır. bu da savunması sene başından beri çok değişmeyen ve kemikleşen rakiplerimizle mücadelede bize dezavantaj olacaktır. benzer şeyler hücum hattı için de söylenebilir. sene başında önde baros, arkasında keita-arda-kewell'dan oluşan bir hücum hattımız vardı. bugün yine bu dörtlüden sadece bir isim sahadaydı. bu bölge için de ideal bir dörtlü bulunacaktır ancak ilk yarıdaki oturmuş dörtlüyle oynamak bizim için daha avantajlı bir durum olacaktı.

    yukarıda anlattığım durum çok da önemli değil. en geç 6-7 haftaya uyum sağlanır ve takım bulur kendini. benim asıl canımı sıkan takımın çok ruhsuz olması. takım galibiyeti istemiyor, galibiyet için yeterince mücadele etmiyor. 2006'daki takım şu anki takımın 10 da 1'i kadar bile iyi oyunculardan oluşmuyordu ama bütün maçları istiyordu. kazanamasa bile mücadelesi yetiyordu bana. bakın 2 hafta önce fenerbahçe de antalya'ya 1 farklı mağlup oldu ama maçın sonuna kadar istedi maçı. mücadele ettiler. keza sivas ve denizli maçlarında da. bizimkiler ise neredeyse topu ayaklarına aldıklarında top benden çıksın da sorumluluk almayayım başım ağrımasın mantığıyla oynuyorlar. maçta yenilgiyi kabullenemeyen kimse yok. benim esas canımı sıkan ve takımımız için tehlike arz eden durum budur. çok zorlu bir fikstüre giriyoruz ve acilen toparlanmalıyız. yoksa hem oturmuş takımıyla hem de galibiyeti ve şampiyonluğu isteyen ruh haliyle* fenerbahçe ligi alır götürür. avrupa mı? takım jo'suz atak bile geliştiremiyor unutun bunu.
  • 146
    galatasaray teknik direktörünün, galatasaray futbolcularının çıkıp açıklaması gereken bir maçtır. niye? galatasaray ilk kez mi yenildi, hayır? tarihi bir fark mı yedi, ona da hayır. ancak ben hayatımda bu kadar kötü, böylesine rezil, böylesine ne yaptığını bilmeyen bir galatasaray izlemedim. ve tarihinin en büyük yatırımlarının yapıldığı bir sezonda, ne kadar eksiği olursa olsun bir takım bu kadar kötü oynuyorsa birilerinin bu gece ile alakalı bir açıklama yapmaları gerekir. hayır yenilebilirsin, fark da yiyebilirsin ki onları da yaşadık ancak bu çok başka birşey. açıklanması gereken servet'in neden attığı 10 pasın 9 unun da rakibine gitmesi. ve buna rağmen hala geriden oyun kurmaya çalışması. açıklanması gereken neden ayhan'ın ayakta bile duracak halinin olmaması ve onun da servet gibi attığı her pasın rakibi bulması. açıklanması gereken basit oynaması gereken yerde neden arda'nın 5 kişinin arasına girip içlerden geçmeye çalışması. açıklanması gereken barış özbek'in neden her topu ezmesi, rakibine sürekli faullü müdahalelerde bulunması. açıklanması gereken galatasaray teknik heyetinin neden emre güngör'den sağbek, uğur uçar'dan da solbek yaratmaya çalışması. açıklanması gereken galatasaray'ın neden 1-0 öne geçtiği bir maçta, 7 savunmacıya rağmen skoru koruyamaması. açıklanması gereken galatasaray gibi ligin en pahalı takımının neden 2 pası bir arada yapamaması, oyuncuların pozisyon alamaması, topu kapmak namına hiçbir şey yapılmaması gibi kapılan toplarında hunharca harcanması. açıklanması gereken 7 nci ayını dolduran rijkaard'ın neden takımına hala tek bir olumlu şey kazandıramamış olması. ve açıklanması gereken hamburg maçına galatasaray'ı stopersiz çıkartanların neden bu kez de atletico madrid maçına takımı golcüsüz çıkartacak olmaları. bu takım gerets döneminde 83 puanla şampiyon oldu dikkatinizi çekerim. harcanan milyon euroların, onca emeklerin karşılığı bu futbol mudur? daha doğrusu futbol bu mudur? galatasaray canaydın döneminde transfer yapmıyordu, para harcamıyordu ancak parasıyla da rezil olmuyordu. hiç olmazsa mücadelesinden ötürü gurur duyduğumuz bir takım vardı sahada. peki ya şimdi? ayıp denen şey var. ben ne büyük heyecanla bekliyorum galatasaray'ın maçlarını, başlama düdüğü çalana kadar içim içime sığmıyor ancak ortaya konan futbol bakın, rezilliğe bakın. lanet ediyorum artık futboldan, galatasaray maçlarından. bu kadarı fazla, bu kadarı ayıp. herkes aklını başına devşirsin.
  • 147
    bu sezon itibariyle en kötü oynadığımız maçlardan biriydi.. tabii bunun bir çok sebebi var.. birincisi ve en önemlisi takımın bu maçın havasından çok uzak oluşu, yani bir isteksizlik, bir bitse de gitsek havası vardı takımda.. aklıma terim'in 2000'de kazanılan türkiye kupası finali maçı öncesi konuşması geldi, imparatorun da dediği gibi her ne kadar önemsenmese de, galatasaray tarihine bir kupa daha armağan edilecek eğer kazanılırsa.. ikinci olarak, savunmada kanatta oynayan oyuncuların iksinin de oynadıkları bölgede devşirme olması kanatlardan hücum zenginliğimizi çok fazla azalttı.. özellikle barış zaten top tekniği çok yüksek olan bir oyuncu değilken, bir de arkasında emre güngör'le oynayınca neredeyse hiç doğru düzgün atak yapamadık sağ kanattan bu ikiliyle.. yine orta göbekte oynayan mustafa ve ayhan'ın topu ileriye geç taşımaları zaten iyi alan daraltan antalya takımını açmamızı iyice zorlaştırdı, jo'nun sakatlığı da tabii ki bunların üstüne tuz-biber ekti.. ancak burda asıl önemli olan, bu takımın önündeki 4 çok zor ve kritik maçta nasıl oynayacağı.. eğer eksiklerimizi görmek ya da yenilgiden belli bir ders çıkarmaksa amaç kanımca en hayırlı maçta aldık bu yenilgiyi.. bu maç itibariyle ilk 11'de oynamayan 4 as oyuncunun(balta,sabri,elano,keita)* olduğunu düşünürsek, bunların da kısa sürede katılımıyla, tekrar normal oyunumuzu oynayacağımızı ve bu maçın ileride gelecek başarıların miadı olması açısından bir uyarıcı olduğunu düşünüyorum..
  • 148
    sadece ikinci yarısını izleyebildiğim maçtır. zaten ikinci yarıyı izlemekte yetmiştir bana. maçta oynanan oyunu umarım bir daha tekrarlamayız dedirtendir. ve madrid maçlarının çok zor geçeceğinin sinyallerini vermiştir. umarım o zamana kadar toparlanırız. bu maçtan çıkardığım en büyük ders servet çetinin artık uzun pas yapmaması ve oyun kurmamaya çalışmasıdır. gerçi o dersi biz daha önce de görmüştük ya neyse.

    ayrıca maç boyunca bize devamlı futbolcuların sümkürmelerini gösterdiği içinde trt ye teşekkürü bir borç bilirim.
  • 149
    maç sonu röportajlarını izlemedim ama bizim takımdan o "iyi mücadele ettik" klişesine giren varsa, hakkı kötektir. ilk 30 dakika için etkili pres yapıldığı söylenebilir, ama o kadar da olsun anasını satiim; sahada sadece pres yapma görevi verilmiş 3 tane adam vardı. ve düşün ki o pres de 30 dakikada kırıldı. tamam, belki iki ayaklı maç dediler, deplasmanda ilk golü de attık zaten dediler ve kasmadılar kendilerini; ceza sahası önünde yapılan pres kırılamayınca antalya orta sahada sürekli yan paslar yaptı. bizden de kimse "abi yan pas deyip geçme, topu bu kadar çevirirlerse illa ki bi boşluk bulurlar; girerler ceza sahasına" demedi. bu zihniyetle yapılan presin benim için hiç bir değeri yoktur; adam ceza sahasına yaklaşırsa basayım, topu ileriye rastgele şişireyim, rakip topu alıp tekrar hazırlık pası yapmaya başlayınca da öyle seyredeyim. yersin babuş, eninde sonunda golü yersin...

    tamam, sabredin; verecem eleştiriyi. ama önce, gözüme çarpan olumlu bi nokta var. özellikle ikinci yarı gol için bastırırken geride bıraktığımız büyük boşlukların gol olmaması, lucas neill'in pozisyon alma becerisi sayesindedir; hep doğru yerdeydi... gelelim şimdi asıl mevzuya:

    orta sahadaki mustafa sarp - ayhan akman ikilisinden atak başlatmasını bekleyemezdik zaten, benim tek beklentim fazla saç baş yoldurmamalarıydı; o da olmadı. ilk yarının herhangi bir 10 dakikasını izleyen biri, orta sahanın göbeğinde pas yapabilen bir adamın galatasaray'a bu maçı kazandırabileceğini rahatlıkla söyleyebilirdi. hücum hattında sorun olan barış özbek'in doğru yerde pas aldığı zaman iyi kötü faydalı olabildiğini biliyoruz, kimse zaten ondan 60 metre top sürmesini beklemiyor ama; eğer orta sahada oyunu başlatıp topu ileriye taşıyabilecek kimse yoksa, barış'tan ne yapması bekleniyor? bu adamın tek başına hücum başlatamayacağı ortada... diğer kanatta barış'a nazaran çok daha etkili bi oyuncu olmasına rağmen caner erkin de etkili olamadı. e sebebi bariz; 1-2 maç idare etsin diye beke devşirilen oyuncular zaten onlara destek veremez, hücum başlatamaz. ama en azından orta sahadan diagonal pas ile kanat oyuncularını boş alanlarda topla buluşturabilecek bir oyuncuya ihtiyaç vardı; eğer teknik heyet bu işi yapması için ayhan akman'a güvendiyse, kederim iki katına çıkar...

    kanat akını yok, göbekten oyun kurma yok; ne var lan it?! duran topla mı gol arayacan bütün maç?

    bir diğer konu da giovani'nin bu maçta hayal kırıklığı olmasıydı. denizli maçındaki oyununu beğenmiştim aslında; nereye koşacağını biliyordu adam, beklenmedik anlarda golle burun buruna kalabiliyordu. ama bu maçta kendisinden istenen neydi anlamadım; ne amaçla sahaya sürülmüştü bu herif? ilerde yapılan pas sayısını arttırmak, driblingle adam eksiltmek diyorsan; geçti bolu pazarı, 2-1 önde herif, gömüldü geriye...

    yediğimiz gollere de bir bakacak olursak; 2.'ye yapacak pek bir şey yok, ilk golde de ufuk'un mazereti ters ayakla yakalanması, onda da pek suçlayamam. ama savunmanın djeua'ya vuruş şansı vermesi hakikaten skandal; 3 kişisiniz lan?!

    valla kimse "2 ayaklı maç abi, öbür maç sami yen'de; ezeriz, geçeriz!" demesin, bu ciddiyetsizlikle oynanacaksa; 2. maçta da mağlubiyet bekliyor bizi...
  • 150
    hayatımda gördüğüm en kötü galatasaray'ı izlediğim maç.

    allahtan eksiklerimiz vardı da bu berbat ötesi futbola bir bahanemiz var yoksa galatasaray'ı bu halde görmek kalp ağrısına sebeb oluyor. bu maçta yapılan onca hatayı tek tek yazmanın bir manası yok belki ama insan yazmadan da edemiyor. son haftalarda düşen performansımız bu maçla birlikte taban yapmış bulunmakta. belki bu kötü futbolun sebebi sakatlıklar olarak gösterilebilir ama galatasaray'da oynayan futbolcuların bu kadar kötü oynamaya hakkı olamaz. futbol bu belki iyi oynarsınız ama yenilebilirsiniz ama bu kadar etkisiz bu kadar iki pası üst üste yapamayan bir galatasaray asla kabul edilemez.

    ufuk: yediği iki golde de hatası yoktu ama talihsiz goller yedi bu tip maçlarda oynatılarak tecrübe kazanabilir ama şimdilik kalede leo franco'nun olması daha akıllıca bir tercihtir.

    emre güngör: maça kendi mevkii olmayan sağ tarafta görev aldı ısınma aşamasında. iyi bir yedek olduğu kesin.

    neill: iyi ki var da geriden top kullanması için servet'e muhtaç kalmıyoruz bu adamın bu takımda olmasından ben güven duyuyorum başkalarını bilemem.

    servet: adamım allah aşkına sen topları kullanma sadece rakibe bas yeter.

    uğur: sol bekte görev yaptı belki ama bu onun bu kadar etkisiz olmasına bahene olarak gösterilmemeli.

    barış: bu güne kadar savunduğum adamlardan bir tanesi ama anladım ki takımımızın ihtiyacı olmayacak futbolcu.

    ayhan: takımımıza bunca yıl olan katkısı yadsınılamaz bir gerçek ama bir gerçek daha var ki artık performas açısından dibe vurmuş durumda.

    mustafa sarp: dün gece takımın en kötü oyuncusuydu. bir insan iki metre yanında ki adamı hiç mi pas atamaz aklım almıyor.

    caner: skoru değiştirmek için mücadele eden bir kaç adamdan bir tanesiydi. mücadelesi için kendisine teşekkür ediyoruz.

    arda: attığı gol harikaydı. ama o kadar görsel açıdan belki göze hoş gelen bir oyun oynuyor ama ben takım oyunana katkısının çok az olduğunu düşünüyorum.

    jo: sakatlanana kadar iyiydi. ancak bugün öğrendim ki 3 hafta yokmuş ne diyim geçmiş olsun kendisine

    dos santos: inşallah yanılırım ancak bu futbolcu sezon sonunda gönderilir. takıma çok fazla bir katkısının olacağını düşünmüyorum.

    elano: adamımsın sen oyuna girinceye kadar topu ileriye taşımakta güçlük çeken takımı ileri taşıdın. bununla da yetinmedin kendi takım arkadaşların tarafından gol pozisyonu sırasında ayağından top alındı. ne diyim inşallah takımda bulunan bazı egosu şişkin insanların gazabına uğramassın da biz seni izlemeye devam ederiz. yürüyedur kıvırcık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın