149
maç sonu röportajlarını izlemedim ama bizim takımdan o "iyi mücadele ettik" klişesine giren varsa, hakkı kötektir. ilk 30 dakika için etkili pres yapıldığı söylenebilir, ama o kadar da olsun anasını satiim; sahada sadece pres yapma görevi verilmiş 3 tane adam vardı. ve düşün ki o pres de 30 dakikada kırıldı. tamam, belki iki ayaklı maç dediler, deplasmanda ilk golü de attık zaten dediler ve kasmadılar kendilerini; ceza sahası önünde yapılan pres kırılamayınca antalya orta sahada sürekli yan paslar yaptı. bizden de kimse "abi yan pas deyip geçme, topu bu kadar çevirirlerse illa ki bi boşluk bulurlar; girerler ceza sahasına" demedi. bu zihniyetle yapılan presin benim için hiç bir değeri yoktur; adam ceza sahasına yaklaşırsa basayım, topu ileriye rastgele şişireyim, rakip topu alıp tekrar hazırlık pası yapmaya başlayınca da öyle seyredeyim. yersin babuş, eninde sonunda golü yersin...
tamam, sabredin; verecem eleştiriyi. ama önce, gözüme çarpan olumlu bi nokta var. özellikle ikinci yarı gol için bastırırken geride bıraktığımız büyük boşlukların gol olmaması, lucas neill'in pozisyon alma becerisi sayesindedir; hep doğru yerdeydi... gelelim şimdi asıl mevzuya:
orta sahadaki mustafa sarp - ayhan akman ikilisinden atak başlatmasını bekleyemezdik zaten, benim tek beklentim fazla saç baş yoldurmamalarıydı; o da olmadı. ilk yarının herhangi bir 10 dakikasını izleyen biri, orta sahanın göbeğinde pas yapabilen bir adamın galatasaray'a bu maçı kazandırabileceğini rahatlıkla söyleyebilirdi. hücum hattında sorun olan barış özbek'in doğru yerde pas aldığı zaman iyi kötü faydalı olabildiğini biliyoruz, kimse zaten ondan 60 metre top sürmesini beklemiyor ama; eğer orta sahada oyunu başlatıp topu ileriye taşıyabilecek kimse yoksa, barış'tan ne yapması bekleniyor? bu adamın tek başına hücum başlatamayacağı ortada... diğer kanatta barış'a nazaran çok daha etkili bi oyuncu olmasına rağmen caner erkin de etkili olamadı. e sebebi bariz; 1-2 maç idare etsin diye beke devşirilen oyuncular zaten onlara destek veremez, hücum başlatamaz. ama en azından orta sahadan diagonal pas ile kanat oyuncularını boş alanlarda topla buluşturabilecek bir oyuncuya ihtiyaç vardı; eğer teknik heyet bu işi yapması için ayhan akman'a güvendiyse, kederim iki katına çıkar...
kanat akını yok, göbekten oyun kurma yok; ne var lan it?! duran topla mı gol arayacan bütün maç?
bir diğer konu da giovani'nin bu maçta hayal kırıklığı olmasıydı. denizli maçındaki oyununu beğenmiştim aslında; nereye koşacağını biliyordu adam, beklenmedik anlarda golle burun buruna kalabiliyordu. ama bu maçta kendisinden istenen neydi anlamadım; ne amaçla sahaya sürülmüştü bu herif? ilerde yapılan pas sayısını arttırmak, driblingle adam eksiltmek diyorsan; geçti bolu pazarı, 2-1 önde herif, gömüldü geriye...
yediğimiz gollere de bir bakacak olursak; 2.'ye yapacak pek bir şey yok, ilk golde de ufuk'un mazereti ters ayakla yakalanması, onda da pek suçlayamam. ama savunmanın djeua'ya vuruş şansı vermesi hakikaten skandal; 3 kişisiniz lan?!
valla kimse "2 ayaklı maç abi, öbür maç sami yen'de; ezeriz, geçeriz!" demesin, bu ciddiyetsizlikle oynanacaksa; 2. maçta da mağlubiyet bekliyor bizi...
tamam, sabredin; verecem eleştiriyi. ama önce, gözüme çarpan olumlu bi nokta var. özellikle ikinci yarı gol için bastırırken geride bıraktığımız büyük boşlukların gol olmaması, lucas neill'in pozisyon alma becerisi sayesindedir; hep doğru yerdeydi... gelelim şimdi asıl mevzuya:
orta sahadaki mustafa sarp - ayhan akman ikilisinden atak başlatmasını bekleyemezdik zaten, benim tek beklentim fazla saç baş yoldurmamalarıydı; o da olmadı. ilk yarının herhangi bir 10 dakikasını izleyen biri, orta sahanın göbeğinde pas yapabilen bir adamın galatasaray'a bu maçı kazandırabileceğini rahatlıkla söyleyebilirdi. hücum hattında sorun olan barış özbek'in doğru yerde pas aldığı zaman iyi kötü faydalı olabildiğini biliyoruz, kimse zaten ondan 60 metre top sürmesini beklemiyor ama; eğer orta sahada oyunu başlatıp topu ileriye taşıyabilecek kimse yoksa, barış'tan ne yapması bekleniyor? bu adamın tek başına hücum başlatamayacağı ortada... diğer kanatta barış'a nazaran çok daha etkili bi oyuncu olmasına rağmen caner erkin de etkili olamadı. e sebebi bariz; 1-2 maç idare etsin diye beke devşirilen oyuncular zaten onlara destek veremez, hücum başlatamaz. ama en azından orta sahadan diagonal pas ile kanat oyuncularını boş alanlarda topla buluşturabilecek bir oyuncuya ihtiyaç vardı; eğer teknik heyet bu işi yapması için ayhan akman'a güvendiyse, kederim iki katına çıkar...
kanat akını yok, göbekten oyun kurma yok; ne var lan it?! duran topla mı gol arayacan bütün maç?
bir diğer konu da giovani'nin bu maçta hayal kırıklığı olmasıydı. denizli maçındaki oyununu beğenmiştim aslında; nereye koşacağını biliyordu adam, beklenmedik anlarda golle burun buruna kalabiliyordu. ama bu maçta kendisinden istenen neydi anlamadım; ne amaçla sahaya sürülmüştü bu herif? ilerde yapılan pas sayısını arttırmak, driblingle adam eksiltmek diyorsan; geçti bolu pazarı, 2-1 önde herif, gömüldü geriye...
yediğimiz gollere de bir bakacak olursak; 2.'ye yapacak pek bir şey yok, ilk golde de ufuk'un mazereti ters ayakla yakalanması, onda da pek suçlayamam. ama savunmanın djeua'ya vuruş şansı vermesi hakikaten skandal; 3 kişisiniz lan?!
valla kimse "2 ayaklı maç abi, öbür maç sami yen'de; ezeriz, geçeriz!" demesin, bu ciddiyetsizlikle oynanacaksa; 2. maçta da mağlubiyet bekliyor bizi...