145
öncelikle kesin olan bir şey var ki takımımız ligin ikinci yarısına çok kötü girdi. bunu kendi açımdan iki sebebe bağlıyorum. birincisi takımımız mecburen devre arasında yeniden yapılanmak zorunda kaldı. çünkü çok kritik bölgelerde uzun süreli sakatlıklar yaşandı. örneğin sene başında savunmamız sabri-zan-servet-balta dörtlüsüylü. evet kabul ediyorum bu dörtlü çok da başarılı değildi ama iyi kötü alışmışlardı birbirlerine. bu dörtlüden bugün sadece servet sahadaydı. keza denizli maçında da. savunma dörtlüsünün uyumu çok önemlidir ve uzun süre birlikte oynamak ister. dolayısıyla çok rotasyona girmez ve oturmuş dörtlü tercih edilir. tabii ki neill'in de içinde bulunduğu bir savunma hattı oluşturulacak ve kemikleşecektir ancak sezonun ortasında bu uyum oluşana kadar çok hata yapacaklardır. bu da savunması sene başından beri çok değişmeyen ve kemikleşen rakiplerimizle mücadelede bize dezavantaj olacaktır. benzer şeyler hücum hattı için de söylenebilir. sene başında önde baros, arkasında keita-arda-kewell'dan oluşan bir hücum hattımız vardı. bugün yine bu dörtlüden sadece bir isim sahadaydı. bu bölge için de ideal bir dörtlü bulunacaktır ancak ilk yarıdaki oturmuş dörtlüyle oynamak bizim için daha avantajlı bir durum olacaktı.
yukarıda anlattığım durum çok da önemli değil. en geç 6-7 haftaya uyum sağlanır ve takım bulur kendini. benim asıl canımı sıkan takımın çok ruhsuz olması. takım galibiyeti istemiyor, galibiyet için yeterince mücadele etmiyor. 2006'daki takım şu anki takımın 10 da 1'i kadar bile iyi oyunculardan oluşmuyordu ama bütün maçları istiyordu. kazanamasa bile mücadelesi yetiyordu bana. bakın 2 hafta önce fenerbahçe de antalya'ya 1 farklı mağlup oldu ama maçın sonuna kadar istedi maçı. mücadele ettiler. keza sivas ve denizli maçlarında da. bizimkiler ise neredeyse topu ayaklarına aldıklarında top benden çıksın da sorumluluk almayayım başım ağrımasın mantığıyla oynuyorlar. maçta yenilgiyi kabullenemeyen kimse yok. benim esas canımı sıkan ve takımımız için tehlike arz eden durum budur. çok zorlu bir fikstüre giriyoruz ve acilen toparlanmalıyız. yoksa hem oturmuş takımıyla hem de galibiyeti ve şampiyonluğu isteyen ruh haliyle* fenerbahçe ligi alır götürür. avrupa mı? takım jo'suz atak bile geliştiremiyor unutun bunu.
yukarıda anlattığım durum çok da önemli değil. en geç 6-7 haftaya uyum sağlanır ve takım bulur kendini. benim asıl canımı sıkan takımın çok ruhsuz olması. takım galibiyeti istemiyor, galibiyet için yeterince mücadele etmiyor. 2006'daki takım şu anki takımın 10 da 1'i kadar bile iyi oyunculardan oluşmuyordu ama bütün maçları istiyordu. kazanamasa bile mücadelesi yetiyordu bana. bakın 2 hafta önce fenerbahçe de antalya'ya 1 farklı mağlup oldu ama maçın sonuna kadar istedi maçı. mücadele ettiler. keza sivas ve denizli maçlarında da. bizimkiler ise neredeyse topu ayaklarına aldıklarında top benden çıksın da sorumluluk almayayım başım ağrımasın mantığıyla oynuyorlar. maçta yenilgiyi kabullenemeyen kimse yok. benim esas canımı sıkan ve takımımız için tehlike arz eden durum budur. çok zorlu bir fikstüre giriyoruz ve acilen toparlanmalıyız. yoksa hem oturmuş takımıyla hem de galibiyeti ve şampiyonluğu isteyen ruh haliyle* fenerbahçe ligi alır götürür. avrupa mı? takım jo'suz atak bile geliştiremiyor unutun bunu.