• 1477
    bunu düşürmek isteyenin tek amacı şu olabilir, biz kendi yağımızda kavrulalım, bizim çocuklarımız ekmek yesin, bizim çocuklarımızla beraber biz de ekmek yiyelim. avrupa mavrupa boş işler açılıp yayılmaya gerek yok düzenimiz iyi bozmayalım.

    kusua bakmasınlar da bunların ekmeğinin parası o saatten sonra benim cebimden çıkmayacak. gözümüz açıldı daha da zor kapatırlar.
  • 1482
    ekseninde dönen tartışmalar türk futbolundaki ötekileştirici figürleri görmemizi sağlamıştır. maddi gücü baltalanınca, yeniçerileşme gayesine çomak sokulunca gerçek yüzü ortaya çıktı birçok türk futbolcunun. ayrıca kim için "bu da kesin sınır ister" dediysek sınır istedi ya lan. biraz şaşırtın be birader, bir kez şaşırtın.

    futbolumuzun böyle bir süreci yaşaması fena olmadı. ha biz sinirden kanser oluyoruz olmasına da, ümit ederim ki ilerde kazanan taraf akla yatkın fikir beyan eden insanlar olacak. bardağın dolu tarafı bu olsa gerek.
  • 1483
    doğal seleksiyon üzerinden açıklarsak;

    futbol habitatına yeni ve daha etkili yırtıcıların girmesine engel olan kuraldır. bu sayede düşük seviyedeki yırtıcılar besin zincirinin en tepesinde kalmaya devam edebilmektedir.

    tabi bu tarz habitatlar izole ortamlarda bulunur. misal avustralya. yeni zellanda. acaip acaip yaratıkların yaşadığı bir takım adalar veya yer altı mağraları.

    ne zaman bu ortamlar dış dünya ile bağlantı kurarsa bir tıkım hakim yırtıcılar soylarını sürdüremezler. zira daha güçlü yırtıcılar habitata hükmetmeye başlar. besin zincirinin en altında olan ve uyum sağlamış canlılarda hızlı değişimler ve türleşmeler görülür. yeni ve daha güçlü savunma mekanizmaları geliştirirler. ve tabi onların da bir kısmı soylarını sürdürmeye devam edemez.

    düşünsenize umut bulut'u, sabri sarıoğlu'nu, hakan balta'yı... yeteneksiz, hantal, hımbıl, tembel, yavaş.... ama besin zincirinin en tepesindeki yırtıcı bunlar. haliyle besin zincirinin altındaki canlılar da hayatta kalabilmek için sadece bunların silahlarına karşı önlem geliştirmeye ihtiyaç duyuyorlar. işte size rekabet olmayan saçma ve narin bir habitat. haliyle uluslararası şampiyonalarda aslanların, kaplanların arasında kalınca bu zavallılar süt dökmüş kedi gibi pısıp izliyorlar.

    işte yabancı sınırı bu ilkel yırtıcıların hayatta kalmasını sağlayan, suni bir izolasyondur. haliyle de en çok fayda sağlayanlar varlığını devam ettirebilmek adına etik olarak iğrenç de olsa her şeyi yapıyorlar.
  • 1484
    yabancı serbestliğine asla karşı değilim ama ortaya konulan avrupa'da başarı argümanı mantıksızdır. öncelikle avrupa'da başarı nedir bunun tanımını ortaya koymamız gerekiyor. bir tane oyuncu yetiştirmişliği bulunmayan fenerbahce ülker'in thy sponsorlu euroleague'i kazanması mı dünya çapında başarıdır yoksa alt yapısından 4-5 adam bulunduran galatasaray'ın uefa kupasını alması mı dünya çapında başarıdır? işte konu burada tıkanıyor. başarının ne olduğu konusunda hemfikir değiliz. ben yabancı ülkelerle aktif iş yapan bir insanım. yurt dışında saygı görmek istiyorsak üretmemiz gerekiyor yoksa parasını basıp adam alarak maç kazandığın zaman kimse sana saygı duymaz, seni başarılı saymaz. özellikle avrupalılar kendi değerlerini yaratabildiğin zaman seni başarılı adlediyor. bu değerler illa belirli bir pasaporta sahip olmak zorunda değil, ama avrupa'da saygı görmek istiyorsan bir şeyler üretmek zorundasın. bunun yabancı serbestliği ile gerçekten ilgisi yok. yabancı kuralına bizim üretimimiz çerçevesinde bakmak lazım. kısacası şu an hiçbir şey üretmiyorken yabancı kuralı olsa ne olur olmasa ne olur.
  • 1485
    şu anki mevcut sistem kötünün iyisi, gayet yerinde. katı yabancı sınırı kalitesizliğe yol açıyor. yabancı sınırını tamamen gevşetirsen de kimse türk oynatmaz, o zaman da lucescu bunağı söylemlerinde haklı olur. mesela şu anda tolga ciğerci, serdar aziz vesaire hak ederek oynuyor. yabancı sınırını kaldırırsan bunlar da oynamaz. e oynamasın ne olacak diyenler olabilir. o zaman da bizim fransa-almanya-ingiltere-ispanya gibi oyuncu üretemediğimiz gerçeği akıllara gelmeli. tottenham'ın bok gibi parası var ama altyapıdan kane, dier, alli gibi isimleri çıkartıp oynatabiliyor. bizim de altyapılarda o seviyeye geldiğimiz gün sınırsız yabancı kuralına karşı olmam.

    yani sorun yerli-yabancı meselesi değil. sorun bir şey üretme yani altyapı sorunu. tudor'un da dediği gibi çözüm olarak önce bu ülkenin geri kafalı antrenörleri eğitilecek. antrenörün de futbolcunun da bir vizyonu, bir çapı olacak. ondan sonra bekleyeceğiz ve göreceğiz. yani iş süreç işi ve sabırsız türk insanına bunlar tabi ters. istiyorlar ki yabancı sınırı hemen gelsin, türkler oynasın. milli takım da şahlansın. 60 yıldır sınır vardı da peki neden hala başarısızdık sorusu tabi bu ahmakların aklına gelmiyor. sınır geliyor, sonra topçuyu gidip almanya'dan yine alıyorsun. alman 3. liginde oynayan bir adam kayseri'ye, eskişehir'e geliyor. sonra da onu sana en az 5 milyon euro'dan ittiriyorlar. bu mu ulan türk futbolunun kurtuluşu! kimse türk oynamasın demiyor, şurada bir altyapı oyuncumuz çıksa, mesela enes ünal gibi karakteri olsa herkesin sevgilisi olur. biz yerliye karşı değiliz. kalitesizliğe ve kokuşmuş düzene karşıyız. yabancı sınırını eskisi gibi isteyenlerin de derdi milliyetçilik değil ranttır. aslında hepimiz bunu iyi biliyoruz.

    dediğim gibi mevcut sistem kötünün iyisi bir sistemdir. ama yetersizdir. altyapıyla ilgili zorunluluklar olmalı. altyapıdan oyuncu üretmeyen kulüplere ağır cezalar getirilmeli. bir program çerçevesinde gerekirse yabancılardan görüş de alınarak her kulübümüzün avrupa standartlarında altyapısı olması için çaba sarf edilmeli. altyapılar halledildikten sonra tam rekabet için sınırsız yabancıya geçilmeli.
  • 1489
    sınırlanması muhabbetinin arkasında arda turan var gibi geliyor artık. bu kadar sponsor ağı olan bir oyuncu ve bu kadar kapitalizmin kölesi ülke futbolu birleşince taşlar yerine oturuyor. arda turan gelirse yabancı oyuncu sayısı muhabbeti de rafa kalkabilir. şaşırmamak lazım. siyasete bu kadar bulaşmış bir futbolcu için tepeden baskı gelmesi de normal. nef sadece işin görünen yüzü. thy başta olmak üzere bir dünya sponsoru var adamın. kaybolup gitmesine izin vermeyecekler gibi.
  • 1490
    (bkz: fucking turkish mentality)

    70-80 milyonluk ülkede sözde futbol takımları oyuncu yetişeremeyip, üstüne gidip her " yerli " futbolcudan transfer bonservisi adı altında milyon eurolar vurgun yapıyorlar ise, asıl sorun yöneticiler de dir.

    spor evrensel bir oyundur, sınırlar kimseye fayda getirmez, zaten 5 büyük ligler de yabancı futbolcu kavramı yoktur, bazılarında kriter vardır.

    zaten senin yerli ülkenden yeti$en oyuncuların o kadar boktan ki, gidip avrupa'da ki gurbetçi ailelerin çocuklarından medet bulmu$sun.

    galatasaray da yabancı yerli oyuncu yoktur, galatasaraylı oyuncu vardır.

    dursun bey, anlıyorum iktidara yalakalık etmek istiyorsunuz ama galatasaray üzerinden yaptıgınız vurgun ranta dur diyecek kimse yok bu camia da ne taraftar olarak, ne camia olarak. iktidar yabancılara ırkçılık yapa dursun sen oyuncuna sahip çıkma ama performans bekle ! böyle kafaya böyle ba$kana neyse.

    gündemi degi$tirmek adına yabancıları ortaya atanların i$leri bu aralar hiç iyi gitmiyor.
  • 1497
    galatasaray puan farkını açtığında bu konu hakkında yorum yapıp, dün infantino, tff, fenerbahçe üçgenindeki şike örtbası konusunu gören ve yorum yapmayan herkesi iyi tanıyın. bu kişiler gerçekten türk futbolunu düşünseler yabancı sayısı ile değil, türk futbolu üzerindeki bu lekeyi temizlemek ve suçlularını spordan men etmek ile uğraşırlardı.
  • 1499
    --- alıntı ---

    yabancı oyuncu sayısı önce 4 ‘e, 1999-2000’de de 5’e çıktı!

    futbol federasyonu’nun 9 temmuz 1997 günü yaptığı toplantıda 4 yabancı futbolcuya izin çıktı. 26 nisan 1997 tarih ve 22971 sayılı resmi gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren profesyonel futbol talimatı’nın 40. maddesi gereğince alınan prensibin 1. ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirildi.

    profesyonel faaliyette bulunan türkiye birinci ligi’ne dahil kulüplerin seçme hakkı kendilerine ait olmak üzere;
    a) 3 yabancı uyruklu futbolcu ile 1 haziran 1997-31 ocak 1998 tarihleri arasında profesyonel futbol talimatı hükümlerine uygun sözleşme yapabilmelerine;
    b) 31.5.1998 tarihine kadar imzalanmış ve tescil edilmiş sözleşmelerin korunmasına;
    c) dileyen 1. lig kulüplerinin yalnızca 1997-1998 futbol sezonunda, ilaveten dördüncü yabancı uyruklu futbolcu ile sözleþme imzalayabilmelerine ve oynatabilmelerine;
    d) ancak, 4 yabancı uyruklu futbolcu ile sözleşme imzalayan kulüpler için bu futbolculardan en az bir tanesinin sözleşmesinin sona erme tarihinin 31.5.1998 olmasına;
    futbol federasyonu, türk tabiyetine geçecek yabancı uyruklu futbolcuların, türk tabiyetine geçtikleri bakanlar kurulu karar tarihinden itibaren, ancak iki yıl sonra türk sıfatı ile oynayabilmelerini 9 temmuz 1997 günü yaptığı toplantıda karar altına aldı.

    tahkim kurulu 5. yabancıyı haziran’a erteledi

    türkiye futbol federasyonu yönetim kurulu, 13 ocak 1999 günü yaptığı toplantıda 4 olan yabancı sayısını, türkiye profesyonel birinci ligi’nin ikinci yarısından itibaren beşe çıkardı. toplantı sonrası bir açıklama yapan basın sözcüsü ufuk özerten, “bu kararda da en etkili olan düşünce tarzı, yabancı futbolcular ve kulüplerin uefa ve fifa nezdinde, sayı bakımından düştükeri problemlerin ortadan kaldırılması ve kulüplerin rahatlamasıdır. inanıyoruz ki, türk futbolcularının önü 5 yabancıyla kesinlikle kesilmeyecektir. rekabet daha iyi şartları ve muhtemel başarıları ortaya çıkaracaktır” dedi.

    28 ocak 1999 günü toplanan futbol federasyonu tahkim kurulu, federasyonun kabul ettiği 5 yabancı futbolcu konusunda, yürütmeyi durdurma kararı aldı ve 30 ocak 1999 tarihinde istanbul’da yaptığı olağanüstü toplantıda da uygulamanın 1 haziran’a kadar ertelenmesine karar verdi. erteleme kararı alınmadan önce, beşinci yabancı oyuncuyu transfer eden gençlerbirliği, altay ve bursaspor kulüplerinin de haklarının korunması ve bu futbolcuların ligin ikinci yarısında oynaması kabul edildi.
    1999-2000’de 5 yabancı futbol federasyonu yönetim kurulu, 6 mayıs 1999 günü ankara’daki toplantıda 1999-2000 sezonunda, kulüplerin 5 yabancı oynatmasına karar verdi. haluk ulusoy’un başkanlığındaki toplantıda, kulüplerin 5 yabancı ile yola devam kararı alınırken, aynı sezonda kulüplerin birbirinden yabancı futbolcu kiralama yapabilecekleri de açıklandı. bu arada futbolcuların sigorta bedelleri yüzde 66 oranında arttırıldı ve kulüplerin transfer ettikleri futbolcuların paralarını 10 temmuz’a kadar yatırmaları da kabul edildi. yabancı oyuncu sayısı önce 4 ‘e 1999-2000’de de 5’e çıktı. tff yönetim kurulu, 9 temmuz 1997 tarihli toplantısında 1. lig kulüplerinin daha önce 3 olan yabancı oyuncu oynatabilme sayısını 4’e, 6 mayıs 1999’daki toplantısında da 5’e yükseltti

    --- alıntı ---

    türk futbol tarihi 1999 yılı almanağı
  • 1500
    ukrayna her dört yılda bir düzenlenen avrupa ve dünya şampiyonusunda banko final oynadığı için uygulanması en makul olan yabancı kuralı ukrayna modelidir.

    bu sayede kadromuzdaki üç süper ayaklı yerli oyuncularımızı a milli takıma hibe eder ve milli kupalara ambargo koyarız.

    allah'ın 75'lik yaşlı ukrayna çomarı türk futbolunun geleceği hakkında tezler hazırlıyor ve bunu uygulamaya koyuyor. biz de mal gibi olan biteni izlemekle yetiniyoruz. yabancı oyuncu sayısına kafayı taktıkları kadar hakemlere taksalar her maçta minımum hakem hatasıyla 90 dakikaları tamamlardık.

    çok sağlam küfürler edicem ama pilot yazarolmaktan çekiniyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın