• 126
    bu ülkeye bir avrupa kupası daha getirebilecek potansiyele sahip ikiliydi. aşama aşama o noktaya gelinebilirdi ama olmadı.

    zaten fatih terim ile 4 yıl çalışan faruk süren avrupa kupası gördü, 2 yıl çalışan ünal aysal da şampiyonlar ligi çeyrek finali gördü. denklem ortada. şampiyonlukları ve kupaları saymıyorum zaten.

    ünal aysal gereksiz yıprattı fatih terim'i. eleman polemikleri, bülent tulun'u dayatması, mesaj muhabbeti, abdurahim albayrak-ali dürüst'ü yönetimden çıkarması vs.

    yahu bir kulübün başkanının teknik direktöre ulaşamama gibi durumu olabilir mi. veya şimdiye kadar hangi teknik direktör için eleman kalıbı kullanıldı. nedense(!) fatih terim varken böyle şeyler yaşanıyor bu camiada.

    ama en önemlisi milli takım muhabbetinde ünal aysal en başından görüşmelerine izin vermeyecekti. ister 4 maçlık ister 40 maçlık olsun hiçbir şekilde kulüple kontratı varken böyle bir ihtimali düşündürtmeyecekti.

    o zaman fatih terim gerçekten çok istiyorsa istifa edip milli takıma giderdi ki öyle bir durumda zaten galatasaray camiasından aforoz edilirdi.
  • 127
    kalsalardı bilhassa fatih hoca 2013-2014'te kalsaydı, muhtemelen o sezon da şampiyon olur 4 sene üst üsteyi tamamlardık. ancak 2015'ten sonra, 6. olup bu kadar keskin bir düşüş yaşamayacak olsak bile bir düşüş olurdu. bazı şeyler kişilerden bağımsızdır bana göre, momentum yakalarsınız gidersiniz gidersiniz en tepeyi görüp bu sefer de düşüşe geçersiniz. bizim de yaşadığımız tam olarak buydu aslında. teoride doğru olan her şey, pratikte öyle olmayabiliyor. yani bu ikili kalsa şu an uçuyorduk kaçıyorduk, kağıt üstünde öyle görünüyor ama pratikte öyle olmayabilirdi. bu yüzden, geriye dönüp de hayıflanmanın çok da bir manası yok.
  • 130
    önceden aysal’ı haklı bulur, terim’e kızardım. terim’i 4. döneminde yine bağrımıza bastık. 9 ocak 2018’de trtspor’da aysal’ın açıklamalarından sonra ise kimin haklı olduğu umrumda değil. terim zor zamanda takımına sahip çıkıp, çakallarla polemiğe girmeden işine bakarken, aysal mayıs seçimleri için yerini hazırlamakta ve bunu yanlış bir zamanlama ile galatasaray’a zarar vererek yapmaktadır. yani terim galatasaray’ı, aysal ise kendi iktidarını düşünmektedir. kendi iktidarını düşünürken de yıllardır üstü kapanmış bir konuyu şimdi eşerek, belden aşağı vurarak bunu yapmaktadır. ayıp ettin başkan. ben ki entrylerinde yerini hep ayrı tutar “sn. aysal” yazardım... gerçekten ayıp ettin.

    edit: imla.
  • 131
    tartıştıkları güne, egolarına, yanlarında olupta tartışmalarına müdahale etmeyenlere, barışmaları için uğraşmayanlara, orta yollarını bulmayanlara kızdığım, lanet okuduğum ve 6222 kanununa uygun olmayan kelimeler söylediğim galatasaray tarihinin en yüksek seviyeye sahip, world class potansiyelli ikilisi.

    o birlik zamanında bozulmasaydı belki formadaki yıldızlar 5 müzedeki avrupa kupası sayısı 4'tü.

    türk futbolu bir daha sizin kadar kitleleri heyecanlandıran ikiliyi bir arada göremeyecek.
  • 134
    can-ı gönülden tekrardan hizmet etmeleri istenen ikili.

    yav tabi gelsin gelsin, iki drogba, iki sneijder alsın sonra efendime söyleyeyim başka kimi alsııın he buldum melo alsın melo sonra bunlar oynasın 1, 2 sene şampiyon olalım daha sonra bunlar gitsin kavga etsiin ayrılsınlar falan filan yine kriz ortamı falancık, filancık sonra sonra türk futbolu hakkında kahvehanede şu muhabbetler dönsün "yhaa türk futbolu niye gelişmiyor emmi biliyon mu? alt yapı yogg alt yapı ahannda okeyy geldi vallah" sonra yeni başkanlar gelsin kombineler yakılsın terim tekrar gelsin ardından yıldızlar gelsin yine şampiyon olalım, sonra her şey yine aynı olsun ve aynı kahvehanelerde şu muhabbet dönsün " ahhhh ulannnn melooooooo, ah ulan şinoooooooo, ahh ulan droooo ahaaa neredesiinnnnn ayyy ünaaallllllım dan dira dararam daraam raaammm aha okey geldi vallah"

    kahvehaneye çevirmeyin sözlüğü, gidin soda için sağlıklıdır!
  • 135
    not: öncelikle saçma sapan bir entry olmuş olabilir o yüzden kusura bakmayın. corona karantinasının verdiği can sıkıntısıyla ne yapsam ne yapsam diye düşünürken bu konuyla ilgili anlık duygularımı paylaşmaya karar verdim. çevreye verdiğim rahatsızlık için şimdiden özür dilerim.*

    galatasaray'ın müzesine 1 uefa avrupa kupası, şampiyonlar ligi yarı finali, 5 sene veya daha fazla üst üste şampiyonluk gibi başarılar kazandırabilecek ikiliydi. gidişat da o yöndeydi. 2011'de ondördüncülüğe kadar gerilemiş şekilde aldıkları bir takımı 2013'te şampiyonlar liginde ilk 8 takım arasına sokan ve son iki yılın türkiye şampiyonu yapan ikiliydi. muazzam ilerliyorlardı. ama olmadı...

    bir daha hiç barışamayacak şekilde ayırdılar yollarını ve biz ünal aysal-fatih terim ikilisiyle şampiyonlar liginde real madrid, manchester united tokatlayan bir takımdan, dursun özbek-igor tudor ile türkiye liginde başakşehir'den 5 yiyen bir takıma evrildik süreç içerisinde.

    2013-2014'te terim gittikten sonra futbolun bir tadı kalmış mıydı juventus ve chelsea maçları dışında? ünal aysal'ın terim'e inatla değersiz davranması şart mıydı? galatasaray için terim'den daha iyi hoca var mıdır? ya da fatih terim'in hem galatasaray'ı hem milli takımı aynı anda çalıştırmak istemesi şart mıydı? koskoca galatasaray neyine yetmiyordu? tabi düz mantıkla bakılınca böyle bütün bunlar. yoksa üçüncü terim döneminde her olay bir sonraki hamleye sebep olan bir satranç oyunu gibiydi tüm karakterler arasında.

    ama federasyonun 2013 ağustosunda şenol güneş, mustafa denizli, aykut kocaman gibi hocalar boştayken gidip yer yüzünde teknik direktör kalmamış gibi galatasaray'ın hocasına teklif yapmasındaki art niyet baştan belliydi.

    tabi aysal-terim işbirliği sadece kendi kavgaları ya da federasyonun terim'e yaptığı teklifle sekteye uğramadı. 6+0+4 ile 5+0+3 denen ve sırf galatasaray avrupa'da başarılı olamasın diye getirilen bir garabet sistemle de önü kesilmeye çalışıldı bu kulübün.

    neyse ki artık mustafa cengiz var da bir nebze olsun mutluyum. cengiz-terim ikilisi bu kulüp için çok hayati. o birliktelik minimum 2024'e kadar mutlaka devam etmelidir.

    ama yinede ben ünal aysal'ı ve 2011-2013 arasını çok özlüyorum. he bana şeyi sorabilirsiniz, mustafa cengiz'in neyini beğenmiyorsun diyebilirsiniz. beğeniyorum niye beğenmeyeyim. hatta çok beğeniyorum. ama ünal aysal benim hayranlık duyduğum bir insandı. onun demeçleri, tavırları, olayları ele alış biçimi, hedefleri bana hayatta rol model oldu. mustafa cengiz daha anadolu insanı profilinde. ünal aysal daha avrupai moddaydı. bir de ikisi arasındaki fark şampiyonlar liginde başarı. cengiz onu başaramadı henüz. ama finansal fair play varken, mustafa cengiz'e laf söylettirmem onu da söyleyeyim.*

    aysal, terim, 2013... olan hep taraftara ve bu kulübün geleceğine oluyor işte... içimden hala bir şeyler, böyle olmamalıydı, bu ikilinin hikayesi böyle bitmemeliydi diyor. ama nafile. her şey dün gibi. ama artık geri dönüş yok. öyle bir geçer zaman ki, ancak anılar kalır bu selden geriye...

    https://i.eurosport.com/...-2560-1440.jpg?w=750
  • 140
    ilk şampiyonluktan sonra 2012 yaz transfer dönemini berbat geçiren ikili. o sezonları hatırlayan varsa 11-12 galatasaray’ı ile 12-13 galatasaray arasındaki farka bakabilir. 11-12 galatasaray’ı çok baskın, ne yaptığını bilen bir takımdı.

    üstüne üstlük 2013 yaz transfer dönemini de berbat ettiler. o kadar para harcadık o paralar adam akıllı topçulara gitse başka şeyler konuşuyor olurduk şimdi.
  • 141
    bu ikili için sürekli "keşke kavga etmeselerdi" deniliyor. oysa işin aslı şu ki aysal hiçbir zaman fatih terim ile çalışmak istemedi. 2011'de tuchel tarzı bir yabancı getirecekti ancak ali dürüst sayesinde fatih terim geldi. 2 sene boyunca ünal aysal istemeden fatih terim ile çalışmış oldu. 2013'te ise fatih terim'e yakın olan isimleri yönetimden tahliye etti ve yaz ayı boyunca fatih terim'e mobbing uyguladı. hoca buna rağmen eylül ayına kadar iyi dayandı ve bir 24 eylül 2013 günü antrenmanda kovulduğunu öğrendi.
  • 143
    aslında hiç bir zaman ikili olmamışlardı. ünal aysal'a galatasaray'ın hisselerini kurtarırken belli ki sadece 2011 de başkanlık değil güçlü bir liste sözü de verilmişti. listesi ciddi anlamda güçlü bir listeydi. kendisi futboldan da futbolcudan da anlamadığını daha önce beyan etmişti. zaten futbola azıcık ilgisi olsa galatasaray'a üye olmak için 40 sene beklemezdi. neyse, aysal'ın futbol konusundaki aklı bülent tulun'du. bülent tulun ile hocanın arası yok, bunu herkes bilir, ancak yönetimde ali dürüst, adnan öztürk, semih haznedaroğlu gibi güçlü isimler vardı. abdurrahim albayrak yedekteydi. öyle bir liste. ünal aysal güçlü ekibini dinleyerek terim'i seçti, belki de güçlü ekibi biz 3 kişi böyle diyoruz üçümüze karşı tulun mu restini çekti bilemem ancak aysal sonrasında hep tulun'u dinledi, hatta terim'i kovabilmek için o güçlü ekibi dağıttı. bu birlikteliğin uzun yıllar sürmeyeceği daha ilk günlerden belliydi.

    peki ilk çatırdama nasıl yaşandı? ronalhinho transferi tabi ki. bülent tulun ronaldinho ile anlaşmıştı. ünal aysal zaten bu işlerden anlamaz. sosyal medyadan getireceği etkileşime ve borsada getireceği hareketlenmeye odaklı sadece. hoca ronaldinho'yu hem 5 m euro yıllık maliyeti, hem sisteme uymaması hem de brezilyaya dönmüş be dibe vurmuş performansı nedeniyle veto etti. hem de öyle böyle veto etmedi. direkt oynatmam boşuna almayın falan dedi. sneijder'i de oynatacak hocayı da alırım açıklamasının altında yatan sebep biraz da budur. hani ben başkanım topçu alıyroum sen kimsin de oynatmıyorsun gibilerinde. neyse bunlar ronaldinho işini şahsi algıladıkları için bu sefer xherdan shaqiri transferine de bunlar taş koydular ve hocadan intikam aldılar kendilerince. evet biz o dönem istesek shaqiri'yi alabiliyorduk, ancak ronaldinho'yu veto eden terimden intilam almak için shaqiri kapa falan bildirildiği halde alınmadı. terim ilk istafasını o zaman vermişti. aysal değil de yönetim kurulundaki o güçlü ağabeyler zor toparladılar olayı. yani olayın sanıldığı gibi terim'in egosu ile uzaktan yakından alakası yok. kaldı ki tanıyan herkes bilir, aysal terim'den çok çok daha egoist biridir. o gün sen ben olsak biz de karşı çıkardık bu transfere, galatasaray menfaatleri için, falcao transferine nasıl karşı çıktığımı herkes bilir. ama hoca karşı çıkarsa sorunlu ve egoist oluyor. başkanların hepsi çok mülayim adamlar zaten...

    (bkz: ronaldo de assis moreira ronaldinho) 20'li sayfalar özellikle.
    https://www.fotomac.com.tr/.../ronaldinho-gsarayda
    https://www.milliyet.com.tr/...oyu-reddetti-1929248
    https://www.ensonhaber.com/...vas-cikti-2012-01-30
  • 144
    ünal aysal’ın şahsi olarak terim’in karakterinden hoşlanmadığını düşünebiliriz. profillere bakınca zaten adanalı, sokaklardan gelmiş bıçkın bir delikanlı ile, belçika/lüksemburg jet sosyetesinden bir adamın özel hayatlarında nasıl bir ortak noktaları olabilir.

    ama konu galatasaray olduğu için, ünal aysal fatih terim’e herkesin gözünün önünde 3 senelik kontrat önermişti,
    https://www.ntvspor.net/...cb08f9459c5f10d9120d
    terim de o teklif masadayken gidip rte’nin de talimatıyla tüpçü ile iş tutup milli takım ile ön protokol imzalayıp galatasaray başkanını günlerce oyalama yoluna gitmişti. tablo bu kadar net yani, tarihi çarpıtmaya gerek yok.
  • 145
    ünal aysal'ın daha ilk başkan olduğu dönemde boşta olan fatih terim yerine şu an ne yaptığını bilmediğim martin jol ismi üzerinde ısrar ederek daha başından karşı olduğu fakat ali dürüst'ün yoğun ısrarları sonucu oluşturduğu ikili.

    iki sezon gelen inanılmaz başarılara rağmen galatasaray yerine kendi egolarının kurbanı olmuşlardır. fatih terim milli duygularına kayıtsız kalamayıp hem galatasaray hem milli takımı yönetme düşüncesine girerken, ünal aysal buna karşı olduğunu belirtmiştir hemen ardından da ego savaşları başlamış olan galatasaray'a olmuştur. terim kendisine yakışan olgunluğu ve davranışı göstermemiş, ünal aysal da her zamanki gibi ufak olup inanılmaz boyuta ulaşan bu sorunu yönetmeyi bilmemiştir. ünal aysal başkan olarak dışarıya karşı olan sert tavrını içeriye karşı da aynı sertlikte sürdürmesi ile işler iki taraf için de tarihi yanlış noktasına gelmiştir. fatih terim veya ünal aysal'dan bir tarafı azıcık yapıcı davranabilseydi böyle olmayacaktı.

    fatih terim sonrası ligde başarısız geçen sezondan sonra da kontrolünü kaybeden ünal aysal işler içine çıkılmaz bir haldeyken görevden kaçarak ardında kadro olarak birkaç isim hariç enkaz bırakmıştır. keşke böyle olmasaydı.

    fatih terim de her ne kadar yapısal ve sportif anlamda güzel işler yaptığını düşünsem de milli takım macerasında galatasaray efsanesi olması sebebiyle diğer takım taraftarlarınca asla benimsenemeyeceği bir yola gitmiş oldu. aralık 2017'de son kurşununu kullanan galatasaray'ı ipten alana kadar da galatasaraylılarca affedilmedi.
  • 146
    anlaşamamış ikili. buna ister karakter çatışması deyin, ister ego savaşı deyin ne derseniz deyin süreç içinde kümülatif olarak ortaya çıkan bir durum söz konusu. ünal aysal avrupa vizyonu olan, yabancılarla iletişimi kuvvetli bir başkandı. maddi konularda tartışılır, kar zarara baktığımızda ben kendisinin iyi bir dönem geçirdiğini düşünmüyorum uzun vade etkilerine bakınca. ancak ünal aysal uluslararası çalışan nazik, medeni, sosyete sınıfından bir iş insanı iken fatih terim'i de adana sokaklarından çıkmış delikanlı olarak görmek ve bu nedenle anlaşamadıklarını söylemek, çok çok yanlış bir profil çizmek ve bundan yanlış bir çıkarım yapmak olur.

    insanların nereden çıktığı önemli değil, hayata bakış açısı ve kendini ne kadar geliştirdiğidir önemli olan. fatih terim kendisini yenilemeyi çok iyi becerebilen bir insan. spor camiasında iki lafı bir araya getiremeyen, bir dünya görüşü olmadığı çok bariz belli olan o kadar insan varken hoca ağzını açtığında bu adam boş insan değil diyorsunuz. çok düşünen, çok sorgulayan insan bir şekilde belli oluyor. ünal aysal ne kadar "üst sınıf" görülüyorsa fatih terim de bir o kadar "üst sınıf"tır. zaman zaman agresif konuşmalar, hareketler yapmış olması onun sözüm ona sokaktan gelmesiyle ilişkilendirilemez. insanları bu şekilde geçmişleriyle kategorize etmek çok yanlış ve önyargılı bir tutum olur.
  • 149
    aralarının bozulmasını, yapılan yanlışları falan çok konuştuk tartıştık hepsine eyvallah.

    bir konu var ki her ikisine de canı gönülden teşekkürlerimi sunmadan geçemeyeceğim...

    17 mayıs 2012...

    o gün o stadta kupayı kaldırmadan çıkmadıkları için ikisine de arkaplandaki kişilere de buradan teşekkürlerimi sunuyorum. bambaşka bir duruş gerçekten. helal olsun.

    sahasında kupa kaldırdığımın çocuklarının bugün bile nasıl salyalar saçarak kudurduğunu gördükçe bambaşka bir zevk alıyorum.

    iyi ki oradan hakettiğimizi almadan çıkmamışsınız!
App Store'dan indirin Google Play'den alın