• 144
    ünal aysal’ın şahsi olarak terim’in karakterinden hoşlanmadığını düşünebiliriz. profillere bakınca zaten adanalı, sokaklardan gelmiş bıçkın bir delikanlı ile, belçika/lüksemburg jet sosyetesinden bir adamın özel hayatlarında nasıl bir ortak noktaları olabilir.

    ama konu galatasaray olduğu için, ünal aysal fatih terim’e herkesin gözünün önünde 3 senelik kontrat önermişti,
    https://www.ntvspor.net/...cb08f9459c5f10d9120d
    terim de o teklif masadayken gidip rte’nin de talimatıyla tüpçü ile iş tutup milli takım ile ön protokol imzalayıp galatasaray başkanını günlerce oyalama yoluna gitmişti. tablo bu kadar net yani, tarihi çarpıtmaya gerek yok.
  • 149
    aralarının bozulmasını, yapılan yanlışları falan çok konuştuk tartıştık hepsine eyvallah.

    bir konu var ki her ikisine de canı gönülden teşekkürlerimi sunmadan geçemeyeceğim...

    17 mayıs 2012...

    o gün o stadta kupayı kaldırmadan çıkmadıkları için ikisine de arkaplandaki kişilere de buradan teşekkürlerimi sunuyorum. bambaşka bir duruş gerçekten. helal olsun.

    sahasında kupa kaldırdığımın çocuklarının bugün bile nasıl salyalar saçarak kudurduğunu gördükçe bambaşka bir zevk alıyorum.

    iyi ki oradan hakettiğimizi almadan çıkmamışsınız!
  • 117
    recep tayyip erdoğan, ünal aysal fatih terim ikilisi ile galatasaray'ın uzun yıllar başarılı olabileceğini gördü. ve bir zamandan sonra, sosyal bir fenerbahçeli olarak bu durumdan sıkıldı.

    ünal aysal ile fatih terim'in arasının son dönemde zayıf olduğu ortadaydı ve bu fırsatı affetmedi. çünkü başarılar gelmeye başladıkça elit aysal ile, aysalın gözündeki köylü terim arasında çekişme oldu. başarıyı sahiplenme egosu ve yanındaki gaz verenler aysalı yanlış yola soktu. önce etrafındaki vasıflı yöneticileri* gönderdi. sonra yerlerine evdeki köpeği yalnız bırakamayıp toplantıya getiren lise öğretmeni* gibilerle doldurdu.

    bu arada sosyal fenerbahçeli recep tayyip erdoğan boş durmadı tabiiki. önce yeni yapılacak bir stada isminin verileceğini söz verdi terime*. çünkü fatih terim adanalı değil doğma büyüme başakşehirliydi zaten. ayrıca galatasaray değil başakşehir efsanesiydi. çok mantıklı bir hamleydi*. ki imparator bayılır böyle onore edilmelere. duygusaldır, gazla çalışır ve çalıştırır. sonra da şenol güneş ve mustafa denizli boşta iken fatih terim ayartıldı. önce kısa bir süreliğine milli takımın başına getirildi. bir nevi, evinde eşinde bulamadığı ilgiyi, yaşadığı soğukluğu, dışarıda eşini aldatarak arayan bir eş gibiydi.

    '' bütün yaz takımdan ayrılması beklenen burak yılmaz'' sız harika bir galatasaray futbol takımı vardı***. süper bir hazırlık süreci vardı. fransa ligi'nin öne çıkan stoperlerinden aurelien chedjou ve yıldız adayı bruma da transfer edilmişti. burak olmadan oynanan 4-2-3-1 dengeli takım, önce emirates kupası sonra süper kupa derken müthiş bir yaz geçirip sezona başlamaktaydı. 2013 yazı itibari ile 2001'den sonra galatasaray futbol olarak en zirve konumuna çıkmıştı ve o yazdan sonra bir daha o seviyeye çıkamadı.

    sonra burak da enayi değil ya, hayatında bir daha böyle bir ortam bulamayacağı için son dakikada planları değiştirdi. değiştirince vazgeçilen ilk oyuncu aysal transferi olan johan elmander** oldu. milliyetçi fatih terim, burak dönünce qral 'ı ilk 11'e monte etmeye çalıştı. yine abudik gubidik orta sahası olmayan bir takım çıktı ortaya. bu arada fatih terim, erman kılıç yerine tüm yaz gezip son dakika galatasaray'a kapak atan bir başka yılmaz olan aydın yılmaz'ı uefa listesine alınca, erman kılıç'ın günahı bizi bırakmadı o sezon. önce ligde alınan beraberlikler, sonra da beş ay önce burak'sız ezdiğimiz real madrid'in karşısına, orta sahasız burak ile çıkınca, o dengesiz takım real madrid'den 6 yedi ve olan oldu. ünal aysal da bu senaryo içerisinde rolünü yapmak zorunda kaldı.

    sonuç olarak recep tayyip erdoğan'ın fenerbahçe'sinin önündeki tehlike kalkmış oldu. maazallah galatasaray öyle devam etseydi ortalık da fenerbahçeli kalmayacak, fenerbahçeli anne babaların galatasaraylı çocukları olacaktı. neyse ki bu olay teğet geçti. (u: aslında bu konu çok daha uzun fakat okunaklı olabilmesi için kısa tutmak zorunda kaldım)
  • 38
    biten her ikili ilişkide* olduğu gibi, bu ikilinin geldiği noktada da tek bir tarafı suçlamak yanlış olur. fatih terim'in milli takım'a yeşil ışık yakmasını ne kadar yanlış buluyorsam, ünal aysal'ın fatih terim'i gönderme şeklini de o kadar yanlış buluyorum.

    birlikte, elele verdiklerinde galatasaray'ı uçurmuş ve daha da uçuracak bir potansiyele sahip olan bu ikilinin "ego savaşları" en sonunda yine galatasaray'a zarar vermiştir. bir taraftar olarak her ikisine de kırgınım, kızgınım...
  • 39
    galatasaray taraftarını kandıran ikili.

    uyan ey galatasaraylı, kandırıldık!

    fatih terim'le yolların ayrılması 30 eylül itibariyle, ki önümüzdeki günlerde daha çok açıklamalar duyacağızdır, aklımda ve gönlümde aydınlanmış olaydır. olayı, nedenini, nasılını geçiyorum; bu ikili galatasaray taraftarını kandırmışlardır. fatih terim uzun zaman önce milli takım görüşmelerini halletmişken, ünal aysal da aynı sürede yeni teknik direktör işini halletmiştir. bizler taraftar olarak günlerdir üzüntü içinde midemizde taşlarla günlerimizi geçirip ne olup ne bittiğini anlamaya çalışırken meğerse kapalı kapılar arkasında satranç oyunu çoktan bitmiş ve bizlere figuran muamelesi yapılmaktaymış.

    bugüne kadar hem terim'i hem aysal'ı eşit derecede suçlu bulurken bugün terim'e daha çok kırgınım. çünkü aysal dünkü adam, terim imparator diye kendimizi yırttığımız adam. ayrıca önümüzdeki her maç yönetime statta yapılacak "imparator fatih terim" tezahüratıyla tepki verebilecekken, terim'den arkamızdan dolanıp milli takıma daha kötüsü demirören milli takımına gitmesinin hesabını soramayacağız.

    uyan ey galatasaraylı, kandırıldık!
  • 130
    önceden aysal’ı haklı bulur, terim’e kızardım. terim’i 4. döneminde yine bağrımıza bastık. 9 ocak 2018’de trtspor’da aysal’ın açıklamalarından sonra ise kimin haklı olduğu umrumda değil. terim zor zamanda takımına sahip çıkıp, çakallarla polemiğe girmeden işine bakarken, aysal mayıs seçimleri için yerini hazırlamakta ve bunu yanlış bir zamanlama ile galatasaray’a zarar vererek yapmaktadır. yani terim galatasaray’ı, aysal ise kendi iktidarını düşünmektedir. kendi iktidarını düşünürken de yıllardır üstü kapanmış bir konuyu şimdi eşerek, belden aşağı vurarak bunu yapmaktadır. ayıp ettin başkan. ben ki entrylerinde yerini hep ayrı tutar “sn. aysal” yazardım... gerçekten ayıp ettin.

    edit: imla.
  • 73
    http://fs1.directupload.net/.../150115/v33et84a.jpg

    ya şu fotoğraf var ya, galatasaray'ı ülkenin futbolda bütün sezonlarda adının en üst sırada yer almasına, takımın avrupa'da tekrar intercontinental seviyeye yükselmesine, hatta onlar sağ olduğu sürece orada kalmasına, hatta ve hatta 2-3 sezon daha beraber kalsalardı ikinci bir avrupa kupasına eriştirmeye delaletti.

    bok vardı siktir olup gittiniz, bok.

    ha şu an ünal aysal'dan da fatih terim'den de ayrı ayrı nefret ediyorum.
  • 146
    anlaşamamış ikili. buna ister karakter çatışması deyin, ister ego savaşı deyin ne derseniz deyin süreç içinde kümülatif olarak ortaya çıkan bir durum söz konusu. ünal aysal avrupa vizyonu olan, yabancılarla iletişimi kuvvetli bir başkandı. maddi konularda tartışılır, kar zarara baktığımızda ben kendisinin iyi bir dönem geçirdiğini düşünmüyorum uzun vade etkilerine bakınca. ancak ünal aysal uluslararası çalışan nazik, medeni, sosyete sınıfından bir iş insanı iken fatih terim'i de adana sokaklarından çıkmış delikanlı olarak görmek ve bu nedenle anlaşamadıklarını söylemek, çok çok yanlış bir profil çizmek ve bundan yanlış bir çıkarım yapmak olur.

    insanların nereden çıktığı önemli değil, hayata bakış açısı ve kendini ne kadar geliştirdiğidir önemli olan. fatih terim kendisini yenilemeyi çok iyi becerebilen bir insan. spor camiasında iki lafı bir araya getiremeyen, bir dünya görüşü olmadığı çok bariz belli olan o kadar insan varken hoca ağzını açtığında bu adam boş insan değil diyorsunuz. çok düşünen, çok sorgulayan insan bir şekilde belli oluyor. ünal aysal ne kadar "üst sınıf" görülüyorsa fatih terim de bir o kadar "üst sınıf"tır. zaman zaman agresif konuşmalar, hareketler yapmış olması onun sözüm ona sokaktan gelmesiyle ilişkilendirilemez. insanları bu şekilde geçmişleriyle kategorize etmek çok yanlış ve önyargılı bir tutum olur.
  • 135
    not: öncelikle saçma sapan bir entry olmuş olabilir o yüzden kusura bakmayın. corona karantinasının verdiği can sıkıntısıyla ne yapsam ne yapsam diye düşünürken bu konuyla ilgili anlık duygularımı paylaşmaya karar verdim. çevreye verdiğim rahatsızlık için şimdiden özür dilerim.*

    galatasaray'ın müzesine 1 uefa avrupa kupası, şampiyonlar ligi yarı finali, 5 sene veya daha fazla üst üste şampiyonluk gibi başarılar kazandırabilecek ikiliydi. gidişat da o yöndeydi. 2011'de ondördüncülüğe kadar gerilemiş şekilde aldıkları bir takımı 2013'te şampiyonlar liginde ilk 8 takım arasına sokan ve son iki yılın türkiye şampiyonu yapan ikiliydi. muazzam ilerliyorlardı. ama olmadı...

    bir daha hiç barışamayacak şekilde ayırdılar yollarını ve biz ünal aysal-fatih terim ikilisiyle şampiyonlar liginde real madrid, manchester united tokatlayan bir takımdan, dursun özbek-igor tudor ile türkiye liginde başakşehir'den 5 yiyen bir takıma evrildik süreç içerisinde.

    2013-2014'te terim gittikten sonra futbolun bir tadı kalmış mıydı juventus ve chelsea maçları dışında? ünal aysal'ın terim'e inatla değersiz davranması şart mıydı? galatasaray için terim'den daha iyi hoca var mıdır? ya da fatih terim'in hem galatasaray'ı hem milli takımı aynı anda çalıştırmak istemesi şart mıydı? koskoca galatasaray neyine yetmiyordu? tabi düz mantıkla bakılınca böyle bütün bunlar. yoksa üçüncü terim döneminde her olay bir sonraki hamleye sebep olan bir satranç oyunu gibiydi tüm karakterler arasında.

    ama federasyonun 2013 ağustosunda şenol güneş, mustafa denizli, aykut kocaman gibi hocalar boştayken gidip yer yüzünde teknik direktör kalmamış gibi galatasaray'ın hocasına teklif yapmasındaki art niyet baştan belliydi.

    tabi aysal-terim işbirliği sadece kendi kavgaları ya da federasyonun terim'e yaptığı teklifle sekteye uğramadı. 6+0+4 ile 5+0+3 denen ve sırf galatasaray avrupa'da başarılı olamasın diye getirilen bir garabet sistemle de önü kesilmeye çalışıldı bu kulübün.

    neyse ki artık mustafa cengiz var da bir nebze olsun mutluyum. cengiz-terim ikilisi bu kulüp için çok hayati. o birliktelik minimum 2024'e kadar mutlaka devam etmelidir.

    ama yinede ben ünal aysal'ı ve 2011-2013 arasını çok özlüyorum. he bana şeyi sorabilirsiniz, mustafa cengiz'in neyini beğenmiyorsun diyebilirsiniz. beğeniyorum niye beğenmeyeyim. hatta çok beğeniyorum. ama ünal aysal benim hayranlık duyduğum bir insandı. onun demeçleri, tavırları, olayları ele alış biçimi, hedefleri bana hayatta rol model oldu. mustafa cengiz daha anadolu insanı profilinde. ünal aysal daha avrupai moddaydı. bir de ikisi arasındaki fark şampiyonlar liginde başarı. cengiz onu başaramadı henüz. ama finansal fair play varken, mustafa cengiz'e laf söylettirmem onu da söyleyeyim.*

    aysal, terim, 2013... olan hep taraftara ve bu kulübün geleceğine oluyor işte... içimden hala bir şeyler, böyle olmamalıydı, bu ikilinin hikayesi böyle bitmemeliydi diyor. ama nafile. her şey dün gibi. ama artık geri dönüş yok. öyle bir geçer zaman ki, ancak anılar kalır bu selden geriye...

    https://i.eurosport.com/...-2560-1440.jpg?w=750
  • 80
    mevcut şartlar dahilinde biri ideal galatasaray başkanı, öteki ideal galatasaray teknik direktörü... meyvelerini de aldık zaten ama insan allah rızası için, galatasaray için, gariban taraftar için güç birliği yapar da ele ele verip dosta düşmana korku salar.

    anasını satayım ancak iki sene sidik zoruyla yan yana durabildiler, ne olurdu şöyle 10 sene birlikte çalışsaydınız? hayat neden bu kadar zor anasını satayım hadi biz zaten garibanız, neyimiz var neyimiz yok belli değil ama milyon dolarlık adamlarsınız, sizin derdiniz nedir yahu? nereniz kurtlandı, nereniz kaşındı da duramadınız?

    yaşattıklarınız için teşekkürler ama şahsi çıkarlarınız, egonuz, hatta cebiniz daha ağır bastı ve bir bir galatasaray'dan vazgeçtiniz ya, ikinize de diyecek sözüm yok.

    10 sene be 10 sene. çalışın işte ya.
  • 131
    tartıştıkları güne, egolarına, yanlarında olupta tartışmalarına müdahale etmeyenlere, barışmaları için uğraşmayanlara, orta yollarını bulmayanlara kızdığım, lanet okuduğum ve 6222 kanununa uygun olmayan kelimeler söylediğim galatasaray tarihinin en yüksek seviyeye sahip, world class potansiyelli ikilisi.

    o birlik zamanında bozulmasaydı belki formadaki yıldızlar 5 müzedeki avrupa kupası sayısı 4'tü.

    türk futbolu bir daha sizin kadar kitleleri heyecanlandıran ikiliyi bir arada göremeyecek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın