• 1001
    teknik direktör,oyuncu,yorumcu,spiker,yazar ve yöneticilerin lobileri yüzünden bataklıkta boğulmaktadır.avrupada herhangi bir 2. lig takımında görev alması mümkün olmayan teknik(sadece ismi teknik) direktörler süper lig’de takım yönetiyor. hatta birisi tractor fc’den bile kovulurken türkiye’nin en büyük ve avrupa’nın saygın klüplerinden birinin başına geldi.tv’de erman toroğlu birinin kepazeliklerine dayanamadı rezil etti canlı yayında o adam gitti aynı kanalda sabah programına çıktı.ne özelliği var bu adamların? ben söyleyeyim yalakalık,amigoluk. birilerinin pis işlerini yapıyorlar diye para yiyor bu adamlar. ilgaz çınar gibi adamlar bileğinin hakkıyla zor geliyor.uğur karakullukçu tv’ye çıkamıyor. futbol konuşan adamlar kovuluyor ya da gündüz ölü saatte program yapıyor.0 futbol bilgisiyle tıngırdayanlar, amigoluk yapanlar tomar tomar para kazanıyor. daha ileri de giderim bazı başkanların bilmemneliklerini yapanlar da var ama oralara girmeyeceğim. mafyalar yönetici,tüpçüler federasyon başkanı,amigolar yorumcu olduğu sürece türk futbolu gelişmez. ilhan palut gibi adamı göreve getiren göztepe gibi akıllı klüpler gelişir ama onları da baltalarlar.öyle bir lig ki bu lig ileriye gitmeyi değil ileriye gideni yakasından tutup dibe çekmeyi amaçlar bu ligdeki neredeyse herkes. hal böyleyken türk fubtolu da gelişemez.biz de premier lig gibi yapmalıyız futbolcu değil futbol aklı ithal etmeliyiz. öncelikle şu lobicilik yıkılmalı.inşallah işinde gücünde ilhan palut gibi adamlar çoğalır ve bizi bu kanser hücrelerinden temizlerler.
  • 1002
    ölmüş ağlayanı yok.
    avrupa maçlarında tüm takımlarımız rezil olup dönüyor.
    bütçe ile falan alakası yok, bizim kulüpler çağdaş futbolun çok gerisinde.

    ulan maçları izledikçe kahroluyorum yemin ederim, tıpkı avrupa'nın gerisinde kalmış osmanlı devleti gibiyiz amk, öyle uzaktan uzağa izliyoruz sadece.

    şu işe devlet, spor bakanlığı falan bir el atmalı artık.
    yabancı sınırlaması ile uğraşılacağına alt yapıya yatırım yapmak zorunlu tutulmalı.

    genç takım oyuncularına toprak zeminlerde maç yaptıran kulüpler var anasını satayım, nasıl gelişsin ülke futbolu.

    alt yapı hocalarının lisansı, belli bir eğitim düzeyi mecburi kılınmalı.

    gerçekten rezil rüsva durumdayız.
  • 1003
    avrupa'ya daha fazla takım göndermenin peşinde koşacağına lig için avrupa maçlarına paf takımı ile çıkmaya başladılar. bunu ilk abdullah avcı yaptı adam utanmadan elinde 3 tane süper lige yetecek kadro varken sırf şampiyon olacağım diye avrupa maçlarına yedek kadro ile çıkardı. şimdi bu huy diğer takımlara da sirayet etti.

    her şeyi ile berbat bir ligimiz var bari avrupa için şampiyonluğun anlamını bozmayın. neden şampiyon oluyoruz cevabı avrupa da paf takımı ile çıkmaksa kapatın dükkanı gidelim. yok yabancı sınırı, ekonomi, scout geçin hepsini.
  • 1004
    yabancı sayısı 3 ile sınırlı olduğu dönemleri hatırlıyorumda yabancı teknik adam sayısı 10 ila 15 teknik adam değişiyordu. yabancı teknik adam kovulduğunda yabancı, yerli teknik adam kovulduğunda da genelde yine yabancı teknik adam tercih ediliyordu. dünya ve avrupa futbolu globalleşirken yıllar önce yaptığımız doğrulardan dönerek yanlış bir yapıya bürünmeye başladık. eğer türk futbolu maddi anlamda kurtulacaksa ve yabancı sınırında bir değişiklik olmayacaksa yabancı teknik adamlara ve profesyonellere klüplerimizde görev vermeliyiz. çin ligine bakıyorum 4 yabancı futbolcu ve genelde teknik adamlar da yabancı uyruklu. bu yapıya tekrar dönersek klüpler olarak daha başarılı oluruz.
  • 1005
    bu şekilde devam ederse bir kaç yıl sonra uçurumdan aşağıya tepeleme düşecektir. bunlar daha iyi günleri. nereden tutsak elimizde kalıyor ne yazık ki. tek güzel tarafı iyi bir milli takım jenerasyonu yakalamamış olmamız.ne kadar sürer bilinmez.

    federasyonun durumu, akçeli işler, kulüp başkanlarının misyonları, vizyonları, şişkin yayın ihaleleri, borca batık kulüpler, siyasetle iç içe geçmiş bir düzen. herkesin aşağı yukarı benzer fikirleri olduğu konular. peki ya taraftarlar?

    türkiye’de futbol çok seviliyor diyorlar. yanlış.türkiye’de kulüpler seviliyor, futbolu gerçekten seven kişi sayısı çok az. zaten tam olarak o ölçüde başarılıyız. saman alevi gibi parlayıp sönüyoruz. ve işin acı tarafı birbirimizi yemekle o kadar meşgulüz ki, kaçırdığımız trene yetişmek için acı dolu bir yenilenme sürecinden geçmemiz gerekecek.

    20 yıl önce, sadece galatasaray değil, anadolu takımları dahil bütün kulüplerin sahip olduğu vizyon şimdikinin ışık yılı ötesindeydi. maalesef o ivmeyi koruyup üzerine koyamadık. takımlar için avrupa artık bir hedef değil. ligde şampiyon olup sıcak para sokmak hedef. 20 yıl önce ben fener veya bjk avrupada başarılı olunca sevinirdim, desteklerdim. şimdi de 9 yesinler de goy goy yapalım derdindeyiz. kendi b.kumuzda debelenip duruyoruz.

    bir çıkış arıyorsun, alt yapıya bakıyorsun, yetişsin de takıma girsin diye beklediğin çocuklar o yaşta kontrat derdinde, cin olmadan adam çarpma derdinde. herkeste bir havalar.

    senelerdir aynı hocalar köşeleri zapt etmiş, kulüpleri aralarında top gibi çeviriyorlar. ne bir strateji, ne bir plan. pastayı bölmüşler al gülüm ver gülüm.

    şikesine falan girmiyorum hiç. hakem eyyamları falan o kadar konuşuluyor ki işin normali bu oldu artık memleket futbolunda. yılda bir defa düzgün hakem yönetimi görsek gözlerimiz doluyor.

    kısacası tablo karanlık, tüneldeki ışık da kaybolmak üzere.
  • 1006
    hakkında böyle gelmiş böyle gitmeyecek, daha da kötüye gidecek yorumuna cuk diye oturan futbolumuz.
    bu ülkede her güzel şeyin olmadığı gibi meşin yuvarlağımızda kirli ve kokuyor. çözüm mü? hahahaha! çözüm basit ülkenin her köşesinde konuşulan, kahvehanesinden üniversitesine, televizyonundan radyosuna, sözlüklerden sözlüğe her köşesinde ağzımıza sakız ettiğimiz caktıdı caktıdı çiğneyip attığımız çözümler bunlar. ne peki bunlar? alt yapılar, modern futboldan anlayan teknik adamlar, siyaset bla bla bla! üfff ben sıkıldım ya! yıllardır bakın dikkatinizi çekerim yıllaardır aynı tantana, aynı muhabbet, aynı konular! peki uygulama? yok ulan yook! biz konuşcaz adamlar yiyecek bu kadar! bir bok olacağı yok! biz formaya, kombineye, yayına para vermeye devam edeceğiz son demlerini oynayan futbolcularla ittire kattıra 1-2 başarı alıp sonra bu muhabbetleri tekrar konuşacağız. ulan ülkenin her şeyi mi böyle olur ya! herkesin dilinde uygulansa on numara çözümler ama neye yarar? resmen çayın yanına kek yapmış milletimiz bu meseleleri homini gırtlak yiyip yiyip yatağına gidiyor. o yüzden yeni doğmuş bebeden, ölüm yatağında olan dedeye kadar hiçbirimiz adam olmayız! bize silah verin kaybetmek üzere olduğumuz vatanımızı kanımızla geri alalım. biz maalesef sadece bunu başarabiliyoruz! onuda başımıza mucizeyle gelmiş insanlar sayesinde başarıyoruz. ve o insanların bize gösterdiği yolları çamurla, pislikle kapatarak kaseti başa sarıyoruz. bu böyle yapcak bir şey yok... önerim dünyada yapılan güzel işlere yoğunlaşmanız, bu kısa ömrünüzü bu saçmalığa adayarak geçirmeyin derim.
  • 1008
    şöyle bir sorunsal var.
    takım yöneticileri ligi biliyor diye sürekli aynı yerli teknik direktörleri seçiyor.
    türkiye 1. ligi'nde 17 takımın teknik direktörü yerli.
    sadece sumudica var rumen.
    o da ligi biliyor diye tercih ediliyor.
    bakış açısını anlamaya çalışın lütfen.
    kulüpleri yönetenlerin tek vizyonu ligi bilen teknik direktör getirmek!
    avrupa'dan, dünyadan haberin nasıl olacak ki?!
    orada oynanan futbolu senin buradan kafasını çıkartmayan zihniyetin mi sağlayacak!?
    zaten transferi belli bir sistem izleyerek yapan yok.
    alt yapıya yeterli değeri veren yok.
    hababam debabam gidiyorsun işte.
    motivasyon, inanç, mücadele laflarıyla her avrupa maçından sonra kös kös dönüyorsun mahallene...
  • 1009
    en büyük sorunu taraftardır. anadolu kulüplerinin taraftarını memnun eden tek şey arada bir alınan büyük takım galibiyeti ve ligde kalmak. bir de ilk haftalarda şampiyonluğa oynuyorlarsa ne ala. iyi futbol oynayan, avrupa'da başarılı olan bir takım hayalleri yok. hayalleri ülke sınırları içerisinde.

    anadolu takımı taraftarları böyle de, büyük takım taraftarları çok mu farklı? tabi ki de hayır. onların da tek derdi ezeli rakiplerinin başarısızlıkları ile dalga geçmek, ego tatmini yapmak. yıldız oyuncu transfer sonrası "baak bizim yıldızımıza, sizde yok ki zaa xd" demek yegane emelleri. türkiye şampiyonluğunu tek hedef görüp, sadece buna odaklanırlar. dillerinden avrupa düşmez ama avrupa'dan elendikten sonraki hafta sonu "nasıl koyduk ama?" kafasına girerler. bir zümreye ait hissedip karşılarındakileri ezdikleri zaman mutlu olurlar.

    yönetimlerdeki insanların da bir taraftar olduğunu unutmamak gerek. onlar genelde ilk önce ceplerini ve itibarlarını düşünüyorlar iş adamı olduklarından mütevellit ama sonra da taraftar gibi düşünüyorlar. üstelik diğer taraftarları da düşünüyorlar. sonuç, avrupa'ya gidilmese de olur, önemli olan lig şampiyonluğu; adalet olmasa da olur, lig şampiyonluğu için her türlü hile hurda serbest, iyi futbol oynanmasa da olur, önemli olan süper lig gelirlerinden mahrum olmamak; ayağı yorgana göre uzatmaya da gerek yok, nasıl olsa denetleyen yok, bir sorumluluk yok, yandaş menajerler ile birlikte parayı cukkalamak serbest.

    türk spor medyası mı? o da ne? içimize giyilen mi?

    bu sorunların çözülmesi için ilk önce tataftar profilinin değişmesi gerek. taraftar iyi futbol isterse, başarısız olunsa bile bir sistem, bir ekol görmek isterse, amaçlar ve istekler ülke sınırlarının dışına çıkarsa, fiziken bitmiş yıldız oyuncu sevdasından vazgeçilirse ister istemez yönetimler de değişecektir. yönetimler değişirse, hem teknik direktörler hem de federasyon değişecektir. artık tek amaç rakibi oynatmamak olan ya da tek amacı lig şampiyonluğu olan teknik direktörler yerine futbol oynatmaya çalışan teknik direktörler olacaktır. herkesin amacı furbol oynamak olduğundan haksızlık içerisinde olan federasyonlara tahammül gösterilmeyecektir. ama ilk önce taraftar profilinin değişmesi gerekir. bunu için de eğitim gerekir ki o başka bir konu. kısacası eğitim şart.*
  • 1010
    demirören ile başlayan kötü, plansız ve taraflı yönetim özdemir ile devam ediyor. maalesef bunlar göz göre göre yapılıyor. bir kısım şeyler arka planda bile kalıyor olsa da, göz önünde dolaşan olaylarda azımsanacak seviyede değil. bizim yönetimlerimiz de bugüne kadar bunlara karşı durabilmiş değiller. sadece ünal aysal döneminde dik bir duruş sergilenmeye çalışıldı, onun haricinde sonradan da olsa hep çoğunluğa katılan taraf olduk ya da zorunda kaldık. şimdi ki özdemir yönetimi, tarafını yine açıkça belli etmiştir. koç'un yönetimindeki rakibimizin nasıl kollandığını hem sahada, hem de değiştirilen kararlarda çok rahat görebiliyoruz.

    yabancı sınırı mevzusunda da görebiliyoruz ki galatasaray galibiyetleri sıralamadığından dolayı henüz dile getirmiyorlar. ancak biliyoruz ki; sezonun ikinci yarısında toparlandığımızda karşımıza çıkacak ilk mevzu yabancı sınırıdır.

    türk futbolunu nasıl geliştirebiliriz, yurt dışında izlenebilirliği nasıl arttırırız, stadyumların ve zeminlerinin futbolcu sağlığı ve oyun kalitesi anlamında nasıl bir düzen sağlarız diye düşünmek yerine, galatasaray'ın önüne nasıl geçeriz derdindeler.

    umuyorum ki bir gün o tarafsız ve profesyonel yönetim türk futbolunun başına geçecek ve sadece türk futbolunun gelişimi için çaba sarf edecek.
  • 1012
    yabancı sayısının sınırlanmasından yana olmamakla birlikte, transfer edilecek yabancılarda belirli nitelikler şart olmalı.
    alt yapılar kesinlikle gerçek anlamda modernize edilmeli, alt yapı antrenörlerinin uluslararası yeterlilikleri kontrol edilip, yetersiz rüşvetçi adamcı olanların lisansları iptal edilmeli. süper ligde her takım ilk 11'de belirli sayıda 22 yaş altında futbolcu bulundurmalı.
    gelir gider oranı belirli bir değeri aşmış takımlar transfer yapma yasağı almalı.
    ancak bu tarz radikal kararlar alınıp gerçekten uygulanırsa 5 sene içerisinde yukarı yönlü ivme ile hareket edebilir onun haricinde gerek türk futbolu gerekse de türkiyede futbol bitmeye mahkum. yoksa şampiyon olan takım kendi kendini kandırır, avrupaya gider ölçüyü alır geri gelir ve her sene alınan ölçü artar.
  • 1014
    zengin adamların oyuncağı olmuştur.

    türk futbolunu yönetecek kitlenin iş adamları arasından seçilmesi, söz sahibi kişilerin siyasiler olması, fikstürün yayıncı kuruluş tarafından belirlenmesi ve yayıncı kuruluşa ait mekanlarda çekilmesi, zengin firmaların isimlerini takımların önüne eklettirmeleri vs. hepsi futbolumuzu bitirmiştir.

    karabükspor'u yediler. eskişehirspor'u, gaziantepspor'u, manisaspor'u, erciyesspor'u, orduspor'u, kocaelispor'u, bucaspor'u, mersin idman yurdu'nu da yediler. hatta kimseye çaktırmadan ankara büyükşehir belediyespor'u ve istanbul büyükeşehir belediyespor'u da yediler. kanunlar değişmezse zenginler, kulüpler üzerinden zenginleşmeye devam edecekler.
  • 1015
    lig için uygulanan oyuncu sınırlaması kuralları çok yetersiz, yeni kuralların konulması gerekiyor. koy kardeşim altyapından 21 yaş altı 1 futbolcu ilk 11 kuralı, koy 14 yabancıdan 6'sı 23 yaş altı 8'i sınırsız kuralı. bak bakalım ligimiz yetiştici lig oluyor mu olmuyor mu! katı kural uygulamaları olmazsa herkes hazırı tüketmeye devam edecek çünkü.
  • 1017
    gün geçmiyor ki türk futbolunun içinde bulunduğu bataklığı gösteren bir olay daha olmasın. 17 aralık 2019 tuzlaspor galatasaray maçında yaşanan olaylar bile aslında türk futbolunda nerelere geldiğimizin bir göstergesi değil mi? avrupa’da ve kendi ligimizdeki kalitenin bu denli dip yapmasının ana nedeni aslında bu tür olaylara çok fazla mesai harcamamız. cazip geliyor bu tarz polemikler hakkında yorumlar yapmak. ama asıl resmi gören, hatta görmek isteyen bile yok. çünkü asıl resim bir lağım çukuru şuan.

    “millet aya gidiyor biz yaya kalıyoruz” gibi beylik lafları söylemek de istemiyorum ama bizim kadar imkana sahip olmayan ülkeler, bu alanda çığır açmaya, üretmeye devam ederken biz avrupa’daki türk futbolcularımızla gurur duyuyoruz. çünkü elimizde gurur duyulacak bir şey yok.

    yayıncı kuruluşun formasının eksik olması, eyyam dolu bir tff-mhk, yönetimler bilgisiz, futbolcuların çoğu da önce parasının derdinde. herkes birbirini acıtmaktan keyif alıyor artık. galibiyet demek, dalga geçmek olmuş. mağlubiyette ise çamur atmak bir hobi. tebrik eden, takdir eden yok. çünkü bunun medyada olumlu bir karşılığı yok.

    hal böyle olunca derdimiz yusuf yazıcı'nın kaç dakika süre aldığı, gökhan çıra'nın karısı, ali koç'un koyunları oluyor.

    yeni futbolcular çıkarsak, yeni bir sistem ile futbol oynasak, yeni başarılar elde etsek, yeni ekonomik veriler ile düzlüğe çıksak, sürekli kavga yerine kendi içimizde birlik olsak sizce de kazanan biz olmaz mıyız?
  • 1018
    iş güç derken bir gramlık boş vaktimizden ayırıp şurada yazıp çiziyoruz, sahada, saha kenarında ter döken insanlar var, çoluğunun çocuğunun rızkından kesip yağmur çamur demeden takımının yoluna düşen insanlar var, sırf futbolu sevdiği için beş para etmez düzene para akıtan onlarca sponsor var. yılların emekleri, alın teri, çekilen çileler, sinir stres, akıtılan milyonlarca, milyarlarca dolar bir takım insanların egosuna göre dizayn ediliyor, olacak iş değil. bir zümreye ait değil, aynı siyasal fikirleri paylaşmıyor diye ülkenin yetiştirdiği en büyük teknik adamın altını oyuyorlar iki senedir. şu ana kadar güçleri terim'i indirmeye yetmese de olabildiğince yıprattılar hocayı ve camiayı. trabzonspor'un uzun yıllar sonra ilk defa büyük adımlarla şampiyonluğa gittiği bir ortamda, yine kendileriyle aynı yolda yürümeyen ünal karaman'ın üzerinin çizilmesine ön ayak oluyorlar. işe yaramaz, futboldan çok magandacılıkla uğraşan karaktersiz adamların büyük takımlara transferine ön ayak olurken, diğer yandan yandaş olmayan oyunculara, teknik adamlara kapıları kapatıyorlar. kulüplerin başkanlık seçimlerinde bile yüzde yüz etkiye sahipler. başkan seçtirip, iki günde paketliyorlar. federasyon başkanı, kurulları zaten yıllarca aynı yatağa girdikleri yandaş iş adamları ve müteahhitler. ülke takımlarının avrupa performansları da gün gibi meydanda. artık bu memlekette futbola kafa yormak, zaman ayırmak hiç içimden gelmiyor. stresli yaşamlarımızdan çıkış noktası gördüğümüz tek tutkumuz olan bu güzel oyundan nefret etmemize neden olan her kimse allah onların belasını versin!
  • 1020
    daha güzel statlarla, daha güzel kadrolarla son yillarda kalitesinin arttigini görmüstük.

    ama ne yazik ki bu zorlu center muhabbeti ve ali koc'un kinci tavrinin sayesinde seviye ve ahlaksizlik acisindan 2010-2011 sezonuna geri döndük.

    izlemekten zevk almiyorum artik, mecburiyetmis gibi izliyorum ara sira. o da sirf galatasaray icin.

    artik daha cok bundesliga ve premier league'i takip ediyorum. kafam daha rahat ve izledigim futbol cok daha güzel.
  • 1021
    güzel statları, genç ve herkesi toplayan milli takımı ülkeye ümit verirken; zorlu bir bataklığa girmiş durumdadır türk futbolu.
    ortalığı karıştıran yöneticilerden, medya mensuplarından, teknik adamlardan, futbolculardan temizlenir umarım bir an önce. rengine bakmaksızın hiçbir karaktersizin itibar görmediği, tertemiz bir lig yapmadığımız sürece ilerleyen yıllarda türk futbolu tamamen bitecektir.
    kendi kendimize çalıp oynarız yine.
  • 1022
    24 ocak 2020 tarihinde elazığ-sivrice'de meydana gelen; elazığ ile beraber başta malatya olmak üzere çevre iller ve bölgelerde hissedilen; onlarca can kaybının yaşandığı büyük bir depremden sonra sırf bir futbol müsabakasının* ertelenmesi-oynanması üzerine ilgili kulüpler*** tarafından yapılan açıklamlar ve sonrasında yaşanan tartışmalardan dolayı yine utanç vermiştir.

    https://www.fenerbahce.org/...-16/bilgilendirme-tr
    https://www.trabzonspor.org.tr/...r/aciklama-26-1-2020

    sizin anlayışlarınızın, fikstür hesaplamalarınızın allah belasını versin!
  • 1024
    ne zaman bütün kulüpler batacak merak ediyorum. ligin bir kalitesi olsaydı bugün en kötü birileri az borcu olan bir anadolu kulübünü satın alıp düzgün bir yapı izleyebilirdik ama maalesef o da yok. yemin ediyorum içim çok sıkılıyor şu transfer dönemlerinde yangın yeri yapan taraftarları, şu yönetimlerin hal tavırlarını görünce.hiçbir kimse doğru yapı ile 3-4 yıl dişimizi sıkıp oradan devam edelim gibi bir hayali yok. özellikle galatasaray için düşünüyorum. yakında avrupa'ya gidemeyeceğiz o zaman bakalım 13 milyon euro'ya diagne'yi alan kulübümüz ne işler yapacak. yine gidip 7.5 milyon euro'ya m'vila'yı mı transfer edecekler?

    kısaca geliyor gelmekte olan. sonumuz hiç hayırlı durmuyor.
  • 1025
    özellikle şu sıralar çok sorguluyorum kendimi, türk futbolu ile ilgili hiç bu kadar bunalıp sıkıldığım olmamıştı. ülkemizin her dalında olduğu gibi kutuplaştırma amacında yol izleyenler sonunda futbola da bu kadar baskın şekilde kendini göstermeye başladı. ben burada kararların yanlışlığını veya doğruluğunu yazmayacağım.beni bu kadar bunaltan ve sinirlerimi hoplatan konu ülkemizin dört büyük takımlarını yöneten insanların "hak ve adalet" kavramlarını kullanarak ayrıcalık istemeleri çok bunaltıyor. bana göre herkes yapıyor bunu eğer bi' hata yapılıyorsa bunu yedi cihana duyuran yönetim departmanında ki insanlar kendilerinin lehine bi' hata olunca üç maymunu oynuyor.kendinden farklı görüşte insanları farklı ithamlarda şuçlama "normal" gibi olmaya başladığı bu dönemde bu şekilde herkesi kaos yaratması ve diğer ligleri ve kulüpleri takip ederek referans olarak karşılaştırdığımda gerçekten de can sıkan bir konu. sonumuz hayır olsun.

    siyaset'in türk futboluna bu denli girmesini sağlayan ister benimle aynı sevdaya sahip insanlar isterse de diğerleri olsun hepsinin bu kaos ve saçma düzende rolü var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın