1005
bu şekilde devam ederse bir kaç yıl sonra uçurumdan aşağıya tepeleme düşecektir. bunlar daha iyi günleri. nereden tutsak elimizde kalıyor ne yazık ki. tek güzel tarafı iyi bir milli takım jenerasyonu yakalamamış olmamız.ne kadar sürer bilinmez.
federasyonun durumu, akçeli işler, kulüp başkanlarının misyonları, vizyonları, şişkin yayın ihaleleri, borca batık kulüpler, siyasetle iç içe geçmiş bir düzen. herkesin aşağı yukarı benzer fikirleri olduğu konular. peki ya taraftarlar?
türkiye’de futbol çok seviliyor diyorlar. yanlış.türkiye’de kulüpler seviliyor, futbolu gerçekten seven kişi sayısı çok az. zaten tam olarak o ölçüde başarılıyız. saman alevi gibi parlayıp sönüyoruz. ve işin acı tarafı birbirimizi yemekle o kadar meşgulüz ki, kaçırdığımız trene yetişmek için acı dolu bir yenilenme sürecinden geçmemiz gerekecek.
20 yıl önce, sadece galatasaray değil, anadolu takımları dahil bütün kulüplerin sahip olduğu vizyon şimdikinin ışık yılı ötesindeydi. maalesef o ivmeyi koruyup üzerine koyamadık. takımlar için avrupa artık bir hedef değil. ligde şampiyon olup sıcak para sokmak hedef. 20 yıl önce ben fener veya bjk avrupada başarılı olunca sevinirdim, desteklerdim. şimdi de 9 yesinler de goy goy yapalım derdindeyiz. kendi b.kumuzda debelenip duruyoruz.
bir çıkış arıyorsun, alt yapıya bakıyorsun, yetişsin de takıma girsin diye beklediğin çocuklar o yaşta kontrat derdinde, cin olmadan adam çarpma derdinde. herkeste bir havalar.
senelerdir aynı hocalar köşeleri zapt etmiş, kulüpleri aralarında top gibi çeviriyorlar. ne bir strateji, ne bir plan. pastayı bölmüşler al gülüm ver gülüm.
şikesine falan girmiyorum hiç. hakem eyyamları falan o kadar konuşuluyor ki işin normali bu oldu artık memleket futbolunda. yılda bir defa düzgün hakem yönetimi görsek gözlerimiz doluyor.
kısacası tablo karanlık, tüneldeki ışık da kaybolmak üzere.
federasyonun durumu, akçeli işler, kulüp başkanlarının misyonları, vizyonları, şişkin yayın ihaleleri, borca batık kulüpler, siyasetle iç içe geçmiş bir düzen. herkesin aşağı yukarı benzer fikirleri olduğu konular. peki ya taraftarlar?
türkiye’de futbol çok seviliyor diyorlar. yanlış.türkiye’de kulüpler seviliyor, futbolu gerçekten seven kişi sayısı çok az. zaten tam olarak o ölçüde başarılıyız. saman alevi gibi parlayıp sönüyoruz. ve işin acı tarafı birbirimizi yemekle o kadar meşgulüz ki, kaçırdığımız trene yetişmek için acı dolu bir yenilenme sürecinden geçmemiz gerekecek.
20 yıl önce, sadece galatasaray değil, anadolu takımları dahil bütün kulüplerin sahip olduğu vizyon şimdikinin ışık yılı ötesindeydi. maalesef o ivmeyi koruyup üzerine koyamadık. takımlar için avrupa artık bir hedef değil. ligde şampiyon olup sıcak para sokmak hedef. 20 yıl önce ben fener veya bjk avrupada başarılı olunca sevinirdim, desteklerdim. şimdi de 9 yesinler de goy goy yapalım derdindeyiz. kendi b.kumuzda debelenip duruyoruz.
bir çıkış arıyorsun, alt yapıya bakıyorsun, yetişsin de takıma girsin diye beklediğin çocuklar o yaşta kontrat derdinde, cin olmadan adam çarpma derdinde. herkeste bir havalar.
senelerdir aynı hocalar köşeleri zapt etmiş, kulüpleri aralarında top gibi çeviriyorlar. ne bir strateji, ne bir plan. pastayı bölmüşler al gülüm ver gülüm.
şikesine falan girmiyorum hiç. hakem eyyamları falan o kadar konuşuluyor ki işin normali bu oldu artık memleket futbolunda. yılda bir defa düzgün hakem yönetimi görsek gözlerimiz doluyor.
kısacası tablo karanlık, tüneldeki ışık da kaybolmak üzere.