• 552
    gerçek midir yalan mıdır bilmem bir hikaye vardır;

    adamın biri ferrari'sine lpg taktırdığı için arabası "senin yapıcağın işin amına koyim" diyerek elinden alınmış.

    aynı bu şekilde bence artık uefa'nın da futbolu bizim elimizden alması gerekiyor zira biz de futbolun ırzına geçtik. eskiden futbol deyince akla verkaç, arapası, aşırtma, gol, ofsayt gibi terimler geliyordu şimdi ise şike, teşvik, 5+3, 3 temmuz. futbol oynamak için yemyeşil çimler, rengarenk statlar varken bizimkiler masa başında oynamayı tercih ediyor.

    kimse futboldan zevk almak istemiyor ki herkesin derdi daha fazla para kazanmak. bakın para kazanmak demiyorum daha fazla para kazanmak. doymuyorlar çünkü. ceplerini ne kadar doldursalar da yetmiyor. ve sadece futbolu oynayanlar kazanmıyor bu parayı, futbolu kullanarak herkes kazanıyor. futbolcuları kullanarak menejerler, insanların futbol aşkını kullanarak yayıncı kuruluşlar, medya, hatta insanların takımlarına olan bağlılıklarını, sevgisini kullanarak karaborsacı taraftarlar. evet bir taraftar bile artık iyi para getiriyor diye derbi maçta kombinesini kiralayıp, biletini satabiliyorsa yukarıdaki adamlara zaten çok fazla kızmamak gerek tabiki de pastanın en büyük dilimini onlar yiyecek.

    sen burda milyon dolar alıyor ama koşmuyor diye futbolcuya saydırırken o futbolcunun aldığı parayı sırf o futbolcu hakkında oturduğu yerden atıp tutarak kazanan eleştirmenler, futbol dehaları(!) kol geziyor ekranlarda. futbolu sadece futbolcular oynamıyor artık herkes oynuyor biz gariban taraftarlar da izliyoruz.

    bir futbolcu eskiden rakip çok sert oynuyor, zemin çok kötü diye şikayet ederken şimdi biz bu ülkenin takımı değil miyiz diyor.

    işler artık o kadar çirkinleşti ki 26 yaşındaki bir futbolcu futbol oynamayı bırakacak hâle geliyor, 26 yaşındaki bir taraftar ise futbol izlemeyi..
  • 553
    adalet saglanmadikça huzura ermeyecektir. ne zaman $ikeciler cezalarini çekecek, irkçilar bedellerini ödeyecek, 5+3 gibi saçmaliklar futbola faydali halde düzenlenecek, küfür asgariye inecek, nerede ise hiç olmayacak, i$te o zaman istanbul kulüpleri birbirilerine deplasmanlara gidecek ve türk futbolu yeniden in$a edilecek. 35 milyon taraftarim var demek ile olmuyor. 35 milyon taraftarina önce iyi örnek olacaksin.

    böylelikle düzelecek demiyorum. bunlar henüz temeli olacak. bunun üstüne anaokulundan ba$latilmak üzere spor ahlaki dersi verilecek. spor ahlakı ilkokul, lise, üniversite derken buradan i$ ortamlarina, sosyal alanlara ta$inacak. spor ve ahlak kavramlari iyice peki$tirilecek.

    insanlar ba$ariya giden yolda her $ey mübahtir zihniyetinden uzakla$tirilacak. yenilen pehlivan güre$e doymayacak, rakibini fairplay çerçevesinde alt etmek için daha çok çali$acak, bunun için ya$ayacak. ön planda para degil ba$ari olacak ve ba$aridan önce de dostluk ve fairplay gelecek.

    bu $artlar saglandiginda artik insanlar sadece kilo vermek için spor yapmayacak. spor ya$amin bir parçasi olacak. spor insanlari birle$tiren, birbiri ile kayna$tiran bir araç olacak.

    belki bizler göremeyecegiz ama bizden sonra gelecek nesiller bileginin hakki ile, $ikesiz, bele$ penaltilar olmaksizin ligin bitimine 4 hafta kala $ampiyon olmu$ takimi son maçta ezeli rakibinin kar$isina çikarken alki$layacak ve $ampiyonlugunu tebrik edecek ve bunu kimse kaniksamayacak, yadirgamayacak, zira insanlarin spor ahlaki geli$mi$ olacak. ner ne kadar takimini sevse de, hak ettigi için ezeli rakibini cani gönülden alki$layip, tebrik edebilecek.

    yoksa bu kafa ile biraz zor arkada$im.

    olmaz olsun! ne futbol olsun, ne futbol oynansin, ne de seyredilsin, allah hepsinin belasini versin!

    kur'an-i kerim, en sevdiklerinizden feda etmedikçe, bir iyilige ula$amazsiniz, der.

    bizler bu kaosu besledikce, yani maçlara gittikçe, ligtv izledikçe, bu düzen de böyle devam eder, hiç bir halt da düzelmez..
  • 560
    hangi işimiz düzgün ki, türk futbolunu düzeltme çabalarımız da düzgün olsun. türk futbolu düzelecek diye türkiye milli takımına fatih terim getiriliyor. hayır, futboldan anlayan herkes sorunun altyapılarda olduğunu görüyor. üstyapıyla uğraşmanın mantığı ne. gazla 1-2 maç kazanırsın belki ama elde yine 0 olur.

    eğer altyapıdan sağlam, karakterli futbolcuların gelirse üst yapında sağlam olur. ama türküz işte, işin arkasından başlıyoruz hep.
  • 564
    içindekiler:

    1 adet siyaset-spor turnosolu uzun adam, 1 adet en iyi kulüp batırma oskarlı uzun adam yancısı başkan, 1 adet hitabet uzmanı rüzgarın oğlu(!) imparatore, bir tutam paralı kalemşör, 1 adet tarla tutkunu, havuzsever, aynı zamanda anonsör ve bilimum meziyetleri olan büyük başkan, birkaç diş "kendini nasıl geliştiremezsin" adlı kitabın yazarları, profesyonellik abideleri, küfür, ırkçılık, provakasyon karşıtı top tepici...

    afiyet olsun! yediniz bitirdiniz futbolu!!
  • 565
    normalde televizyon izleyen biri değilim ama sevmediğim bir takım yenildiği vakit maçlardan sonra maçla ilgili yorum yapan ''usta yorumcuları'' dinlerim. mesela dün oynanan 13 ekim 2014 letonya türkiye maçı'nda olduğu gibi.
    çoğu taktik bilmem ne konuşuyor.
    doğruları gören ya da doğruları gördüğü halde cesareti olup da söyleyebilen bir allahın kulu yok.
    bu ülkenin futbolu geriye gidiyorsa, ezeli rakiplerinden nefret ettiği gibi milli takımdan nefret ediyorsa siz bunu taktikle, oyun anlayışıyla bilmem neyle açıklayamazsınız.
    bu ülkenin ahlak sorunu var. sporcusunda da ahlak yok yöneticisinde de, teknik direktüründe de.
    futbolu geçelim.
    başarılı olduğumuz tek bir spor dalı var mı?
    atletizme bakıyoruz, dopingli oyuncular var.
    devşirme oyuncularla masatenisi milli takımı kuruyoruz.
    herkesin ölüp bittiği, prim isteriz diye ağlayan basketbol milli takım kaptanı dopingli çıkıyor.
    o basketbol federasyonun başkanı ligi manupile etmeye çalışıyor.
    futbol demişsin kalede ayı yavrusu gibi bir şey, terbiye, ahlak dedin mi elini bilmem neresine götürüyor.
    sağ beki gökhan gönül sahanın dışında sakatlanıp yuvarlanarak sahaya giriyor, oyun dursun diye.
    asıl kaptan emre bölezoğlu ırkçılıktan defalarca suçlu bulunmuş, hala milli takımda.
    bir de mafya olan sağ açığımız var tabi.
    balık baştan kokar aslında. milli takımın sözde teknik direktörü egosundan yerin yedi kat altına girecek bir gün, küçümsediği ülkelere rezil olup geliyor, başkanı desen kulübünü batırmış, milli takımın anasını ağlatıyor..
    milli değerleri her şeyin üstünde tutan biri olduğum halde ben bu milli takımı desteklemek istemiyorum, benim ahlaki değerlerimle çelişiyor milli takımlarımız. sadece futbol değil, basketbolu, atletizmi bilmem nesi.
    ben ülkem adına utanıyorum artık. fatih terimin egosundan utanıyorum, gökhan töre'nin futbol oynamasından utanıyorum.
    2001'de 2002'de 2008'de basketbol, futbol milli takımlarının başarılarını hatırlıyorum, nasıl sevindiğimi hatırlıyorum, bir de şimdiye bakıyorum...
  • 566
    25 yaşından sonra türk futbolcusu götünü başını, sırtını kolunu rakibe dayamaya başlıyor. sürekli ikili mücadele içerisine giriyor. özellikle hücum ederken ikili mücadeleye girmemek çok önem teşkil ederken bizim futbolcular sürekli rakibe yapışma derdinde.

    avrupalılar futbolcularına öğrettikleri ilk iş bu. hücum ettiğinde rakiple asla yanaşık oynama. sen topu aldığında rakip sana gelmeden topu ayağından çıkarman öğretiliyor. bu sebeple avrupa futbolu çok hızlandı. tek pas yapmak etkili pas yapmak ortaya çıktı. şimdi bizimkilere bakıyorsun en büyük örnek arda turan. hücumda topu aldığında illa rakibe yanaşacak. rakip 10 metre uzakta bile olsa rakibin ona gelmesini bekler. sonra dayar sırtını, götünü başını topu sağa doğru çeke çeke orta sahaya kadar gelir.
    aynı durum gökhan töre'de de var. o da topu sola çeke çeke ceza sahasının diğer köşesine gitmiş oluyor. rakip gelmeden asla topu ayağından çıkarmazlar. tek pas nedir bilmezler.

    gelelim selçuk inan'a. maalesef onda da bu sorun var. topu aldığında illa topla rakip arasına girecek. rakip en ufak müdahalede kendisini yere atacak ve faul olacak. geçen senenin ikinci yarısından beri selçuk oyun oynamak yerine topla rakip arasına girip faul aldırma derdinde.

    bu akımın ilk temsilcilerinden birisi emre belezoğlu'dur. hadi o biraz eski nesil olduğundan kurtarıyor ama 2014 yılında top oynuyorsan bu özellikten vazgeçmelisin. çünkü 2000'li yıllara kadar bu özellikler ön plandaydı ve iş yapıyordu. o zamanlar futbol oynamak demek güreş yapmakla eş değerdi neredeyse. şimdi ise topu koşturma zamanı.

    barcelona'nın futbol akımına karşı panzehir bulunduktan sonra bütün takımlar topu arkasına geçmeyi öğrendiler. sonra ise topu en hızlı şekilde karşı kaleye götürmeyi öğrendiler ve barcelona akımı zorlanmaya başladı. bunun öncüleri ise mourinho, kloop ve bayern münih. bugün bakıyoruz izlanda takımı bile bunu öğrenmiş ve bizi duman ettiler. anderlecht'in bebeleri bile öğrenmiş ve geldiler bizi duman ettiler.

    sneijder bizim futbolcular hakkında çok güzel tespitte bulunmuştu. türk futbolcular top onlara gelmeden nereye atacaklarını bilmiyorlar diye.
  • 567
    son senelerde hep bir elden oluşturulan kaos ortamının artık meyvelerinin toplama zamanı gelmiş arkadaşlar. türk futbolcular, kulüp takımları milli takım performansı artık bunu iyice gözler önüne sermiştir bence.

    bundan çok değil 1 yıl kadar önce adını küfürle andığımız zaat tarafından "gerekirse türkiye olarak bütün uluslararası platformlardan çekiliriz" denmişti ve hep bir ağızdan sövmüştük bu beyanata.
    fakat dikkat ederseniz ve bu kirli ellerin tuttuğu maşaların bugünki beyanatlarına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

    türk futbolu kaos ortamına çekilerek bitirilmiştir.
    o gün ismi anılmayasıca zaat tarafından söylenen ve öfkeyle karşılanan "çekiliriz" lafı öncelik o kirli ellerin tuttuğu maşalardan sadece birisi olan r.dilmen tarafından dile getirilmiştir.
    taraflı spor yayın organı ntvspor ekranlarında "bu kötü gidişe nasıl dur diyeceğiz. acaba türkiye olarak biraz ara mı vermeliyiz?" açıklaması herşeyi gözler önüne sermektedir.

    kulüp taraftarlarının birbirine "adam öldürecek" kadar düşmanlaştırılması
    tribünlerde ırkçı hareketler ile ülkenin imajının kirletilmesi
    şike yaparak uluslararası alanda rezillik yaşanması
    en nihayetinde 3.lig takımlarımızın bile karşısına çıksa zafer alamayacak bir milli takımdan galibiyet alınamaması.

    yavaş yavaş bitirdiler arkadaşlar. kısa kısa kıza kıza biz de izledik görüntüleri.

    cümleten geçmiş olsun.
  • 569
    yazmama kararim devam etmekte ancak 22 ekim dortmund macindan sonra bir kac analiz yapmazsam icimde kalir.

    turk futbolu neden cokuste bunu tartisalim once. milli takimin icler acisi hali ile galatasaray'in avrupadaki hali arasinda tabi ki ortak sebepler var. en onemlisi ikisinin de iskeletindeki oyuncularin ayni olup kafaca futboldan tamamen uzak olmalari. bunun yaninda "marka degeri" cok yuksek futbol anlayisimizin turk futbolcusuna bictigi yanlis roller. teknik futbolcumuz neredeyse hic yokken biz futbolumuzu teknige dayali diye adlandiriyoruz. bu bir amerikan filmi olsaydi ve turk futbolu da filmdeki karakter, film elestirmenin karakter icin soyleyecegi ilk kelime su olurdu: "delusional" arkasinda narsist ve kendi kendine zarar vermeye megilli bir karakter oldugu yazardi.

    konuyu cok dagitmadan 22 ekim dortmund macindaki galatasaray'in halini yazmak istiyorum.

    bu macta kendini cok acik gosteren bir kac sey var.

    1) bulent korkmaz'in neden hamburg maclarinda semih'i oynatmadigini simdi anliyorum. kotu futbolcu oldugundan degil ya da sorumluluk almayacagindan. sebebi semih'in oyun konsantrasyonu ve psikolojisi. yaptigi pas hatalari ayaginin bozukluguyla ilgili degildi. rakip ustune geldigi halde hala 5 metre otesine top atar gibi yumusak sekilde topa vurmak istemeseydi. sucu semih'e de atmiyorum, suclu bu cocugunun psikolojisinin dustugunu ve kotu oynamaya basladigini goremeyen, onu surekli oynatip daha da kotuye gitmesine sebep olan teknik ekip.

    2) burak yilmaz, selcuk'un hamit'in geldigi ilk sene yaptigi seyleri yapiyor. pandev oyunda oldugu muddetce rakibe pandev gitse diye bekledi, hicbir sekilde rakibe basmadi. cogu zaman defansa geldiginde kosuyormus gibi yapip rakibe yaklasti ama rakip ona dogru topu cekerken bile uzak durdu. bunun yuzunden bir cok kez rakibi asil karsilayan kisi zaten burak var diyip o tarafa bos birakti ve rakip cok kolay gecti. selcuk da hamit ilk geldigi zamanlar o oyunda oldugu muddetce kosmazdi. pandev oyundan cikti birden burak pasam kosmaya basladi rakibe dogru. bilincli yaptigini sanmiyorum ama bu acik acik ben yanimda kimseyi istemiyorum demektir.

    3) telles bir seyler yapmaya calissa bile onun devamini getirebilecek istikrara ve oyun kondisyonuna sahip degil. onundeki adama carptirmadan degil orta acmak pas bile veremiyor. ayda bir mac yaptirmak bir oyuncuya nasil bir mantiktir bilmiyorum. kotu oynadi ancak suc yine teknik ekipte. sol bek sorunumuz kangren boyutuna gelmis.

    4) selcuk sanki defans onu oynatilmadigi icin galatasaray'i cezalandiriyor. 3-0 olana kadar tek bir topu almaya bile gelmedi. halbuki melo'ya surekli yaklasmasi gereken kisi selcuk'tu. hic sorumluluk almiyor, hata yapmasi olanaksiz anlarda topu alip pas atmaya kalkiyor. hamit zavallim ilk yari boyunca hayatta yapamayacagi islere kalkisti kimse top almiyor diye. ama sagolsun tarik eskisehir'de yaptigi hicbir kosuyu yapmayinca tarik'a da pas atamadi sksti kaldi oynadigi muddetce.

    5) muslera oyundan kopmaya baslamis. yedigi 4. gol icler acisiydi.

    6) pandev kosmayacagini belli etti. bu adam sadece yorulmus defansa karsi ikinci yari oyuna girebilir.

    7) olcan olmadigi muddetce topu ileri tasiyacak bir setimiz yok. olcan sol bek olarak bile olsa her mac oynamak zorunda.

    8) sneijder'in arkasini dondurmedigin muddetce galatasaray'i savunmana bile gerek yok. sadece sneijder'i yakin al, yuzunu donemesin zaten takim kendi kendini imha ediyor.

    9) prandelli hala sorun beklerdeymis gibi bekleri deneyip duruyor. saka gibi ama gercek.

    galatasaray taraftari da teknik ekibi de sorunu dogru adlandirmadigi icin bu sorunu dramatik bir olay olana kadar tasiyacagiz sanirim. prandelli son 5 mactir cok buyuk hayal kirikligi yaratti bende. kor gozun gor dedigini yapmiyor ve artik oyle bir noktaya geldim ki tazminati verilip bugun gonderilse ne para icin ne de giden bu sene icin uzulmem. orta sahan kan aglarken sen hala neden beklerle ugrasirsin?
    yasin'den bek yapmaya calismak nasil bir mantiktir? diyelim bek yapacasin, yasin ters kanat oynamaya alisik adam bari sol bek yapmaya calis. kimse bu adama hakan balta'nin aslinda sol bek oldugunu da soylememis sanirim.

    galatasaray futbol takiminin sorunu oyuna kusen futbolcular. selcuk ve burak resmen istedikleri gibi bir ortam, takim, kadro, oyun duzeni olmadiginda kusuyorlar. duygusal cocuk zirvaligina kimse baslamasin, profesyonel futbolcuyum demeyi bilen kisi gider profesyonel yardim alir cok duygusalsa.

    tarik henuz hazir degil, korkusunda one cikamadi ilk yari boyunca. ciktiginda da geri gelemedi goller onun boslugundan dolayi geldi. madem oyle her mac bu cocugu sag bek oynat ki alissin ozguveni yerine gelsin. prandelli bu konuda da hatali.

    orta sahayi hareketlendirmen gerekiyor bu nedenle pas almaya cikan butun oyunculari ayni anda oynat gerekirse santrafor koyma ben raziyim. hamit emre sneijder ve melo'nun mutlaka oynadigi bir orta saha duzeni olusturmak zorunda prandelli.

    yazarken skldim, niye yaziyorum ki dedim yine. yazdiklarimdan da tiksindim ama bu kadar yazmisken bitireyim bari. galatasaray duzelmek istiyorsa oynamasi mecbur oyunculari oynatmak, takim kimyasini bozanlari da ilk firsatta gondermek zorunda.

    sene sonunda dzemaili, pandev, burak, alex, yasin, yekta kesin gonderilmeli. eger yabanci kurali kalkmayacaksa -biliyorum herkes karsi cikacak ama- muslera da gitmeli. belli ki muslera da kotu etkilenmeye baslamis, madem avrupa bizim hedefimiz degil neden yabanci hakkimizi kaleciden yana kullanalim? (muslera'yi cok seven biri olarak bunu soyluyoum, durumun vahameti anlasilsin diye) ve madem avrupa hedefimiz degil, sneijder'e yazik etmeyelim adamin kariyerinde hala iyi oynayabilecegi 3-4 senesi var, birakalim gitsin ajax'ta mutlu mesut futbol oynasin.

    takimda surekli oynamasi gerekenler de belli. tarik sag bek cikmali her maca. chedjou, hakan balta, melo, sneijder, hamit, olcan, bruma oynamak zorunda. her mac ilk oyuna girecek kisi emre olmak zorunda.

    galatasaray'in maddi durumu tam olarak bilmiyoruz. eger anlasilabilirse prandelli bugun gidebilir. hayatimda ilk defa bir teknik direktor icin istifa etsin diyorum 85-86 senesinden beri galatasaray'i bir sekilde izleyen taraftar olarak.
  • 570
    yabancılar neden başarılı olur hiç sormaz türk futbolu, biz kendi kendimize devrim yapalım derler, elin almanı 5 yaşında ki çocuğa futbolu sevdirir sonra severse eğitimini verir, ama planlı programlı, türk futbolu geç eğitim kalitesi zayıf olan bir ülkede, sporcuların yetişmesi mümkün mü ? kaldi ki dünya'da enler listesine girip türkiye'nin en başarılı ödtü'ye felan çoğu insanlar kötü gözle bakarlar. neyse konu o değil, temele inecen, çocuk yaşta eğiteceksin, a takım nasıl oynuyorsa, çocuk yaşından itibaren o çocuklara o sistemi anlatacak, sevdirecek ve öğreteceksin yoksa her sene 5-10 tane yeni oyuncuya milyonlarca para harcar ama hiç bir zaman 100% verimi alamasın.
  • 571
    dibe vurandır.

    bir zamanlar 30000 kişilik stadyumu 45000 kişiyle doldururmuş insanlar. abi kardeş, baba oğul, kız erkek, çoluk çocuk herkesin eğlencesiymiş futbol.

    zeki, çevik ve ahlaklıymış futbolcularımız. sevenlerini üzmeyen adam gibi adamlar, babalar oynarmış bu oyunu.

    coşkun özarılar baba gündüzler geçmiş bu ülke futbolundan. efendi olmayan hatta ayakkabasını boyamayan giremezmiş onların idmanına.

    taa 1905 senesinde "amacımız türk olmayan takımları yenmektir" vizyonunu koyabilen yöneticiler varmış önceden,

    stadyumlar şehirlerin göbeğinde olurmuş önceden. şimdiki gibi atıl ücra köşelerde değil.

    ============
    şimdilerde ise;

    ulan taraftar dediğin adamların hepsi yankesici, karaborsacı, üç kağıtçı mafya bozuntusu olmuş.

    futbolcu diye sahada dolaşan adamlar ruhunu kaybetmiş. canı istediğinde milli takım arkadaşına silah çeker olmuş. hocasını beğenmediğinde sahada sabotaj yapmaktan çekinmez olmuş.

    teknik direktör değil baba yerine koyduğumuz adamlar bu kara düzeni bozar dediğimiz adamlar meğer bu kara düzenin has adamlarıymış. kader ortağıymış.

    emvayi çeşit mahkemenin herbirinden ayrı ayrı şikeden hüküm giymiş kulüp başkanı bugün aslanlar gibi sürdürmektedir görevini bu ülkede. ve hatta bu zatın korumalığın üstlenen, her nedense türkiye sınırları içerisinde hiçbir maçı izlemeye gidemeyen federasyon başkanı da halen görevde.

    dün bizim derbi maçının kadrosunu rakip takım başkanına pazarlayan sözde basın mensubu bugün hala aynı kurumda aynı görevde çalışıyor.

    stadyumlar bile rant kapısı olmuş bu ülkede. şehrin merkezindeki o güzelim stadyumlar atıl köşelere atılır olmuş güzelim ülkemde.

    ve hakemler... adaletin temsilceleri... neyse bozmayım ağzımı.

    bunlar sadece sayabildiklerimden bazıları.

    sadece futbolda da değil bu kara düzen. basketbol, voleybol, yüzme, kürek atletizm aklınıza ne gelirse.

    sözde olimpiyatı almaya gittiğimizde adamların bir dopingci ibneler siktirin gidin demediği kaldı koca memlekete.

    gırtlağına kadar balçığa batmış bu ülkenin sporu. hatta sadece sporu da değil...
  • 572
    31 ekim 2014 galatasaray kasımpaşaspor maçından sonra artık kesin olarak kararımı verdim. avrupada san marino, estonya, belarus, lichtenstein gibi ülke liglerini saymazsak en kötü ligdir. bulgaristan ligi bile yunanistan ligi bile bizim ligden daha kalitelidir. tarihinin en kötü galatasaray'ı dün akşam galip geldi ve ligin zirvesine oturdu. hafta sonu alınacak sonuçlarla önümüzdeki haftaya lider olarak girebilir.

    bu galatasaray diğer ülke liglerinde olsaydı sondan 3 veya 4. olurdu. bizim ligde ise lider.

    ispanya'da ronaldo mu messi mi diyorlar. hangisi daha fazla atarsa onun takımı lider oluyor. izleyen izledikçe zevk alıyor. bizim ülkede ise hangi takım ofsayttan, penaltıdan veya son dakika gol atıyorsa o takım üste çıkıyor. tam bir kaos hakim, ortada futbolun f'si bile yok.
    türk futbolunun marka değeri ancak budur. hangi futbolcu hakemi kandırırsa veya hakem hangi takıma kanmaya müsaitse o takım üste çıkıyor.
  • 574
    evet diptedir, başındaki kişiler allahın cezasıdır ama genel olarak bu coğrafyanın insanı sadece konuşuyor. bu düzen böyle, peki biz bir şey yapmayı denedik mi? bir şeyler yapalım lan, kooperatifler kuralım yüzlercemiz(u: ben daha okuyom da :() tesis yapalım*, ne biliyim benim aklıma bu geldi... mutlaka fikir fikiri doğuracak* eğer gerçekten kafa kafaya verirsek. artık kendi kaderimizi kendimizin çizme vakti geldi, artık biz de olanları izlemek yerine icraate geçmeliyiz, geç bile kaldık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın