• 527
    en tepesinde, yani tff adlı kurumunun başında babasının şirketlerinden uzak tutabilmek için postaladığı bir adamı barındırıyor. bu oğulu postalayan babanın da padişah tarafından azarlandığını, "üzdüm mü seni patron?" diye hüngür hüngür ağladığını unutmamak lazım.

    şöyle toparlayalım, "bu ülkenin a.. koyacağız." diyen adamları sadrazamı yapan bir padişahın yönettiği futbol. ne kadar umut verici değil mi?
  • 528
    futbol demeye utanıyorum. ortada cidden futbol namına birşey yok. 22 kişiye forma giydirip bir de top vermenin adı futbol olmuyor, olmamalı. düzenli halı saha maçı yapanların maçlarında bile futbol adına güzel şeyler oluyor ama bizim futbolumuzda olmuyor.

    futbolun başında idari kısmında futboldan anlamayan hatta idarecilikten bile anlamayan birisi var. düşünün öyle bir adam ki babası bile işleri ona devretmiyor.

    teknik olarak fatih terim var. evet o olmalı diyorsun ama bugüne kadar savunduğu bütün doğruları elinin tersiyle tek kalemde bir kenara atmış. dün ak dediğine bugün ak diyemez duruma gelmiş. ses çıkarmıyor. yabancı kuralında demeç vermiyor.

    takımların yönetimleri amigolar ve iş hayatında kendisine farkındalık ve ayrıcalık tanıtımı yapan kişilerle dolu. kulüp başkanlığını siyasi ve ticari çıkar olarak görenler yapıyor.

    futbolcular desen garanti parayla sözleşme yaptıktan sonra yatışa geçiyor.

    tribünlere hiç girmeyelim maalesef. sokakta görsen yolunu değiştireceğin tipler tarafından işgal ediliyor.

    şimdi tek dileğim uefa ve fifa tarafından ülkece ciddi bir ceza almak. alalım ki bu komedi ya tamamen bitsin ya da düzelmesi için kendimize gelmemiz sağlansın.
  • 531
    yıldırım demirören'i, aziz yıldırım'ı geçtim. hükümet değişmedikçe düzelmeyecek olandır, izleyen kitlesi artmayacak olandır. aksine seyircisi devamlı azalacaktır.

    türk futbolunun sorunu var, sponsor sorunu. büyük takımlarda, beşiktaş haricinde sponsoru olan takım yok. galatasaray, fenerbahçe ve trabzonspor'un geçen yılki sponsorları türk telekom'du. sponsorların sözleşmeleri bitince, sözleşme yenilemeye yanaşmadılar ve büyük kulüplerimiz sponsorsuz kaldı. hadi fenerbahçe'yi anlarım. adı lekelenmiş, futbolda yolsuzluğa karışmış ve kötü bir şöhrete sahip kulüp. ben de firma olsam, bu şekilde reklam edilmek istemem. bu zihniyete sahip kulüp göğsünde taşımasın beni. ama galatasaray ve trabzonspor'un sponsor bulamaması çok acı ve düşündürücü.

    büyük takımlar harici istanbul kulüplerine bakalım bir de. kasımpaşaspor ve istanbul başakşehir spor. ne kadar pislik ve iğrençlik barındıran 2 kulüp. bu iki kulübün yapısı vıcık vıcık. istanbul başakşehirspor'un başkanı, şikeden ceza yemiş biri. recep tayyip erdoğan ile yakınlığı dolayısıyla bu sezon takımı lige geri gelince tekrardan başkanlığa atandı! evet atandı. kasımpaşaspor'un da maçlarını yaptığı stadyumun adı recep tayyip erdoğan stadyumu. bu herşeyi anlatıyor sanırsam.

    böyle bir futbolu izlemek istemiyorum. istiyorum ki, ülkemizdeki futbol seyircisi 0'a insin. kimseler futbolu izlemesin ve bu kadar rağbet görmesin. dolayısıyla futboldan rant sağlayan bu akbabalar da futboldan uzaklaştırılsın ve yeni bir yapı kurulsun.

    türkiye 1. profosyonel futbol liginde, yani türkiye'nin en göz önündeki liginde ilk hafta itibariyle 36000 seyirci stadyumlara gitmiş. 9 maç ve 36000 seyirci. çok komik bir rakam. karşılaştırma amaçlı şu örneği de veriyim, almanya 3.liginde geçtiğimiz hafta 45000 biletli seyirci stadyumlara gitmiş. passolig vs. geçiniz. eğer liglerin eşit rekabet ortamında mücadele edildiğine inansaydı futbol seyircisi, passoligi alırdı ve o maçlara gidilirdi.

    gitgide irtifa kaybeden futboldur. seyir zevki hiç yoktu eskiden beri fakat bu kadar iğrençlikleri de barındırmıyordu.

    (bkz: futbolumu geri istiyorum)
  • 532
    galatasaray sözlük'te yazar olmasam ski'me bile takmayacağım şey. artık öyle mide bulandırıcı bir hale geldi ki;

    1: şikeciler ceza almaz,
    2: federasyon başkanı bir kulübün cezaevindeki başkanı tarafından başbakan'ın icazetiyle atanır,
    3: galatasaray aleyhine olabilecek ne varsa tff, mhk, tahkim vs. tarafından son limitine kadar cezalandırılırken, fenerbahçe aleyhine olan olaylar olabilecek en alt sınırdan cezalandırılır,
    4: spor medyası denilen "özatgil hayvanlar topluluğu" her akşam içlerindeki tüm pisliği takımımıza daha fazla zarar vermek için kusar,
    5: ligtv, ntv, trt dahil tüm kanallar fenerbahçe ve fenerbahçe başkanı'nın kıçını yalar,
    6: her hafta galatasaray içinden biri bir sansasyon yaratıp yönetime, şuna buna bayrak açar,

    falanda filan.....

    sadece demirören gibi bir varlığın tff başkanı olması bile yeterince dehşet verici bir durumken tüm bu yavşaklıklara katlanmak inanılmaz berbat bir durum.

    zamanında gsbonus'undan kombinesine, dergisinden ligtv'sine kadar ciddi bir bütçe ayırdığım futbol artık midemi bulandırmaktadır. sonra da çıkıp sponsor bulamıyoruz, artık kimse maçlara gelmiyor diye ağlayanlar türkiye'de futbolu bu hale getirenlerdir.

    düşünsenize fatih terim bile centilmenlik çağrısı yapıyor...
  • 534
    her türlü yönetimsel, yapısal problemini bir kenara bıraksak bile altyapısının içler acısı haline kayıtsız kalamıyorum. nasıl olur nasıl olabilir, bu kadar genç nüfustan izlanda maçını oynayan takım çıkar. onların içinden de alman altyapasından gelenler de var üstelik. eskiden galatasaray'dan çıkardı oyuncular bizde de tık yok şu sıralar. sadece kaleci yetişiyor, onu da sağolsun şenol hoca yetiştiriyor.
  • 536
    başlıca sorunlarını sürekli konuşuyoruz, ağırlıklı olarak yönetenler bazında fakat algı konusunda anlamadığım bir olay daha var ki çoğu taraftar da bunun içerisinde, yani bu görüşe sahip. sabır güzel bir olay, gerekli bir olay, çoğu zaman türk milleti olarak da ihtiyaç duyduğumuz şey, sadece futbolda değil. fakat sabırın hakedildiği miktardan fazlası da garip durumlara sebebiyet verebiliyor. sezon başlarında takımların ve oyuncuların bireysel olarak hazır olmadığını savunuyor çoğu insan, zamana ihtiyaç var diyor. gayet doğal, gayet mantıklı. fakat bu süreçte alınan sonuçlar, senin sezonluk hedeflerini etkiliyor ve bu her sezon aynı sekilde cereyan ediyorsa, benim bir taraftar olarak sabrım taşıyor. yani yönetimden başlayarak, teknik kadro ve oyuncuların, sezonun ilk maçına hazır çıkmasını beklemem, bence çok ağır değil. zira bu maçlarda yapılacak kayıplar da, puan tablolarına ekleniyor(!) eylül, ekim ayları malesef bu hazır olmama goygoyuyla geçiyor ülkemizde hep, iyi futbol ve sonuçlar da hak getire haliyle. hatta uefa ligi maçları ağustos'ta oynanıyor, bunun sonucu olarak da daha eylül ayına gelmeden her yıl 2 takımımız elenir avrupa'dan, sezon içinde "hedefimiz ligde üst sıralarda yer alıp uefa'ya kalmak" diye yırtınan anadolu takımları, o maçlara bir türlü hazır çıkamazlar. onu geçtim, ligde bu dönemlerde iyi futbol bekleyen taraftara "ligin bu zamanları hazır değiliz, iyi futbol beklemesin kimse" derler, zaten o ara ligin ortaları gelir ve devre arası tatili olur. orada yeni transferler ve kamp dönemi, çoğu şey yeni baştan başlar, yine kamp sonrası hazır olamama ve hava şartları futbol kalitesini etkiler, ligin sonları zaten çekişme arttığı için "bu saatten sonra önemli olan 3 puan, iyi futbol değil" derler. ne zaman iyi futbolun zamanıdır, bir bilemeyiz.

    bunları neden söylüyorum, aynı sudan içip etkilendiğimiz için. 2014-15 sezonunda en kritik şampiyonlar ligi maçımızı dün itibariyle oynadık ve içeride anderlecht'e puan verdik, hazır çıkamadığımız için. tepki göstermekte sonuna kadar haklı olduğumuzu düşünüyorum, buna laf edenleri de sabırlarından dolayı kutluyorum. fakat ben 1 ay sonra hazır hale gelen takımımı, dortmund karşısında görmekten ne anlayacağım, orası mechul. zira o zaman istediğimiz kadar hazır olalım, kalite farkı devreye girecek, yeneriz yeniliriz, elbette kestirmek işimiz değil, fakat anderlecht karşısında bugün kaybedilen 2 puan, bizim bu yılki hedefimizi direkt olarak etkiledi, bu kesin. ben bu noktada, kime neyin sabrını göstereceğim, zira önümüzdeki yıl bu dönemler, oturmuş bir kadromuz ve hocamız olacağına kim ne kadar inanıyor? yani önümüzdeki yıl ilk şampiyonlar ligi maçımıza, prandelli ve iskelet bir kadroyla hazır çıkabileceğimiz ihtimali yüksek olsa, hadi inanalım, ama malesef o sirkülasyon başa dönecek büyük bir olasılıkla.

    en acı örneği trabzonspor bu işin, neredeyse her sezona hedefle girip, çakılıp, devre arasında yeni hocayla çıkışa geçip, önümüzdeki yıl için gaza gelen, büyük hedeflerle bekleyen camia, başa sarıp boş ellerle sezonu tamamlıyor.
  • 537
    maalesef seviyesi budur. boş hayallere kapılıp harcanan paralara bakılıp 6. sıradayız yalanlarından uyanmamız lazım. maalesef ülke futbolu kıbrıs, ukrayna, bosna, sırbıstan sınıfındadır. haftasonu ntvsporda belçika ligi maçları yayınlandı. adamların sahalar pırıl pırıl, hakemler oyun oynanmasına müsaade ediyor, tribünler dolu, gencecik yetenekli adamlar sahada. dönüp bize bakın. futbolcuların oynamaya niyeti yok, hakemler eyyamcı, dandik dandik adamlar sırf yabancı sınırı var diye sahada, tribünlerde adam yok. sonra marka değeri. sokarım öyle değere. bizim futbolumuza değer katan toplamda 3 4 milyonu bulan digitürk ve dsmarta domalan bizleriz. içi boş bir değer yaratıyoruz. decoderlere dünya kadar para veriyoruz sonra o şirketler o paraları federasyona veriyor sonra çok değerli oluyoruz. skimsonik dediğimiz belçika liginde lige yeni çıkan takımın götünde bile reklam var, heryeri sponsor adamların. bizde 13 takımın sponsoru yok. ülkede yetiştirip avrupaya yolladığın oyuncu sayısı 2. beğenmediğimiz 3 atarız 5 atarız dediğimiz liginden takım bilmediğimiz izlanda 70 futbolcusunu avrupa liglerine gönderiyor.
    kısacası kimse bir beklentiye girmesin. ülke futbolunun pik yaptığı dönem 2000-2002 geride kaldı. bundan sonra şansa bala bişeyler olur. haddimizi bilmemiz gerekiyor. biz futbolcularımıza 3 milyon 4 milyon euro verince o adamlar 3 4 milyon euroluk top oynamayacaklar. eğer bişeyler değiştirmek istiyorsak yarın bütün kulüp başkanları bir araya gelicek ne kadar faydasız paragöz oyuncu varsa kapıya koyacak hepsini. sonra acele etmeden 2020 leri hedef koyarak yapılandırmaya gidilecek. bizi içinde bulunduğumuz bu bok çukuruna sokan ve hala kafamızdan aşağı iten kim varsa allah onların bu işten kazandıklarını yemeyi nasip etmesin.
  • 541
    akp'nin mahvettiği bir başka organizasyon. ellerini attıkları hangi işte başarılı oldular ki bunda olsunlar? neresinden baksan vizyonsuzluk, kişisel, dünyevi hırs akan bir düşünce sisteminden ne beklenirdi ki zaten? tipik siyasal islam mantığı. her şey bizim olsun, bize benzemeyenleri yok edelim. dünyanın her yerinde çamura ve yolsuzluğa saplanmış bir düşünceyi türkiye'de uyarlamaya çalışıyorlar. bu saçma düşüncenin bizi getirdiği nokta da burası. aferin.
  • 542
    en son dunya kupasi gordugunde basbakan bulent ecevit'ti. en son avrupa'da final gordugunde de basbakan ecevit'ti. peki bunlarin ecevit ile bir alakasi var mi? yok elbette. zaten o yuzden basariliydi. ne ecevit, ne de ondan onceki basbakanlar futbola karismadi. tuttuklari takimi bile bilmedik cok sefer (mesut yilmaz hariç). futboldaki basarilari kendi propaganda malzemeleri olarak kullanmadilar. milli sporcu ve antrenorler liyakata gore secildi ve maclardan sonra ulkenin sultanina tesekkur etme zorunluluklari yoktu (ya da kaybedince sultandan ozur dileme diyelim). futbol sorunlariyla beraber bagimsizdi. o yuzden milli maclar heyecan yaratirdi. takim sahiplenilirdi. kulup takimlari yatirimlarini kendi mesreplerine gore yapardi. kasimpasa, basaksehir, osmanlispor gibi rejimin pompaladigi takimlar yoktu.

    turk futbolu rezillikten pislikten gecilmiyor. milli takim kaptani irkci, federasyon baskani sikeci, bir sampiyonlugu saibeli, 4 kulubu tescilli sikeci bir yapi bu. bu hale gelmesinde emegi olan herkesin allah belasini versin.
  • 543
    şu an ki yöneticileri ayağa kaldırmak için değil dibe batırmak için görevdeler. futbol ve din bu ülkede çok uç noktalara varan iki konudur. siyasi iktidarlar bu iki alana hakim olmayı isteyip milleti idare etmek isterler. mevcut hükümetimiz din konusuna hakim ama futbol konusuna pek hakim değil. şike davasında sonuna kadar gidememelerinin nedeni fenerbahçe'nin küme düşmesini istememeleri filan değil. fenerbahçe taraftarının sandıkta istemedikleri sonucu çıkarma olasılığının olmasıydı.

    madem ki futbola hakim olamıyoruz o zaman bunu bitirelim anlayışı devreye girdi. statları fanatiklerden arındırıp adeta sinema salonu gibi yapmak istediler. olumsuz durumlarda tepkilerini siyasilerden bilmeyecek bir taraftar profili oluşturulması istendi. futbola olan sevginin köreltilip zararsız hale getirilmesi istendi.

    5+3 filan bunlar sadece futboldan soğutmak için yapılan hamleler. al işte artık kimse statlara gitmiyor. soğudu millet futboldan. sandıkta görüşürüz diyen fenerbahçe taraftarı pamuk helva kıvamına getirildi. trabzon'a da sus payı olarak örtülü ödenekten imkan sağlanmıştır oh mis.

    bizler de hala 4-2-3-1 oynayalım filan diyoruz. şaka gibi.
  • 544
    deveye sormuşlar boynun neden eğri diye nerem doğru ki demişin açılımı olsa gerek türk futbolunun geldiği yer.

    bunların daha iyi günlerimiz demek istemem fakat bir başbakan(aslında yeni cumhurbaşkanı) düşünün elini her yere atmış durumda ve her yere siyaset, düşmanlık rant bulaştırsın.
    hatta hali hazırda borsaya kote olan bir banka hissesi için bile batmışlar diyen biri ne hukuk dinler ne başka bir şey.
  • 548
    en efendisi gökhan gönül'dür. durumu malesef içler acısıdır. siyaset ülkeleri bile darbeye sürüklerken, iliklerine kadar siyaset bulaşmış türk futbolu nasıl ayakta kalabilirdi. stad * yapmayı türk futboluna çağ atlatmak olarak gören zihniyetin inşaat mantığında türk futbolunu yönetememesi bunların bilinçli yapıldığını gösterir. buna çanak tutanlar ise yarın bunların hesabını vermeyeceklerini bildikleri için yıldırım demirören'i tff baişkanı, göksel gümüşdağ'ı kulüpler birliği başkanı seçmişlerdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın