• 451
    bugun hakkinda enteresan ama onemli bir yaziya denk geldigim ulke futbolunun genel adi.
    oncelikle yazi icin soyle linki verelim: http://www.radikal.com.tr/...enuz_kokmadi-1154430

    cok enteresan detaylari (aslinda bilindik konular bunlar) barindiran bir yazi olmus. ulkenin aman soyle kalkindik, iste boyle firladi ekonomimiz tandansinda bize sunulana benzer bir kulupler ekonomisi profili cizebiliriz. uretim bakimindan cok dusuk duzeyde ama harcama kalemlerinin uctugu bir duzen.
    onceki bir kac yazimda, ozellikle futbolcu maaslari ve giderleri konularinda bu ekonomik carpikliga deginmistim. ancak korkularimizda haksiz degiliz. kanimca buyuk kulupler yavas yavas, hele ki financial fair play iyice etkili oldugunda, zor durumda kalabilirler. bir glasgow rangers olurlar mi, bilmiyorum, ancak zor gunlerin olacagi kesin.

    galatasarayimizi ele alacak olursak, basari endeksli sozlesmelerin arttigini gormemiz gerekiyor. yuksek futbolcu maaslari ciddi bir problem ki bunda yabanci sinirinin dogrudan etkisi var. kadroyu daraltmamiz, masraflari azaltmamiz sart. genel olarak kabul goren borclanmanin finanse edilebildikce problem olmadigi gercegi gelir kalemleri borclanmasina gore bu kadar dusuk seviyelerde olan firmalar icin dogru bir yaklasim olmaz. ben unal aysal'in bu durumu gordugunu dusunuyorum. mancini ile yapilan sozlesmede yer alan basari odakli primlerin sebebi bu. mancini bu basarilari elde edebilir mi, benim kesin bir fikrim yok, evet ya da hayir demem zor. futbol'u o kadar bilmedigim gibi, mancini'yi de pek tanimiyorum. ancak sunu gorebiliorum ki, galatasaray borsada degerini yitirir, borclanmasi degismeden basarisiz bir periyoda girerse yonetimden once kendi oz ekonomisi gidebilir. bu ciddi bir risk. futblcular bu riski hissetmezler cunku onlar bu firmanin profesyonel birer calisani. ancak yonetimde eminim ki bunu hissedenler var.

    yonetimde yer alan adnan nas gibi maliye bas mufettisliginden gelen, pwc gibi bir firmanin yonetim kurulu baskani olmus birinin en buyuk artisi aslinda kotu giden kulup ekonomisini disariya olumlu yansitabilecek gostergeler sunabilmesi. bilirsiniz ki bazen ekonominin nasil oldugundan cok disariya nasil yansitildigi da onemlidir. bu bakimdan, en azindan kisa vadede, financial fair play konusunda korkum yok diyebilirim. ancak orta vadeli planlarda bir terslik olursa, gostergelerle de yapabilecegimiz bir sey kalmaz ve iste orada terslikler baslar.

    uzun lafin kisasi, bence kulubun en cok ekonomik olarak bir yeniden yapilanmaya gitmesi gerekiyor. mevcut duzen, son zamanlarin favori tabiri ile pek surdurulebilir degil gibi gozukuyor.

    yine de tabi bu ekonomik carpikligin ozune donecek olursak, benim kisisel gorusumdur bu, turkiye'de futbol, kendisine gosterilen ilgiyi, enerjiyi ve maddi destegi kesinlikle haketmiyor.
  • 452
    türk futbolunun temeli sokaklardan gelmektedir, çamurlu sahalardan, asfalt sahalardan gelmektedir. buralarda top oynamamış eli yüzü çamur ve yara bere olmamış çocuklar profesyonel olup futbolcu olamamıştır.

    türk futbolu=çamurlu sahalar, asfalt sahalardır. asla etrafı tellerle çevrili halı sahalar değildir.

    bu yüzden türk futbolunu olmadığı kalıba sokmaya çalışmasınlar. olmaz, olamaz.

    türk futbolu sistemli oynanan, takır takır pasların yapıldığı, herkesin ne yapacağını bildiği futbol oynanmaz. burada kaos hakimdir, herkes her işi yapmaya çalışır. türk futbolu budur.

    eğer siz türk futbolunu avrupalılaştıracaksanız önce sokaklarda top oynayan çocukları sokaklardan alıp halı sahalara, kulüplere koymalısınız.

    sokakta oynayan çocukları belli bir sisteme sokarsanız türk futbolu sistemli olur, avrupalılaşır.

    bu yüzden bizler fatih terim'i istiyoruz, bu yüzden rijkaardlar, del bosqueler bize ters geldi.
  • 454
    en iyi futbolcularının bile top kontrolü, top sürmesi, çevikliği sıkıntılıdır. bütün umutlarını allah vergisi yeteneklere, ve bu yeteneklerin en az 6-7 farklı mevkide futbolcuda aynı anda varolmasına bağlamıştır.

    bir de en sevdiğim şey, her futbolcu röportajında altyapıdaki onu "keşfeden" hocasına teşekkür eder ya. ulan altyapıda fundamental öğrenmemişsin, top kontrolün, saha görüşün yok, taktik formasyon falan desen zaten hikaye, bi de teşekkür ediyorsun.

    abi getireceksin bu işin uzmanı kimse, öyle a milli takımın başına hoca olarak falan değil, bildiğin türkiye futbolunun çarı olarak getireceksin, belçika'daki gibi, kulüplerin altyapılarının hangi formasyonda oynayacağından antrenman tekniklerine kadar her şeyi o belirleyecek. yok abi, böyle serbest piyasa koşullarında olmayacak bu iş.
  • 455
    türk futbolunun evrim piramidinde normal veya kalıplı sayılabilecek fiziğe sahip futbolcu adayları elenmiştir. piramidin en tepesinde kısa boylu, çelimsiz ama inceci, mevkisi tam olarak belli olmayan fakat her özellikten biraz biraz bulunan, on numara gibi gözüküp aslında bir on numaranın sahip olması gereken vizyon ve liderlik vasıflarının çeyreğini bile taşımayan lakin uzaktan çok yetenekli gibi gözüken piç kılıklı, sarı pipi tipler bulunmaktadır ve bütün altyapılar bu gibi veletlerle doludur.

    bu konuda o kadar doluyum ki saymış olduğum kriterlere uzaktan yakından sahip herkese karşı aşırı bir ön yargı taşıyorum. hemen dibimizde de böyle biri var ve lanet olsun ki adam bir arpa boyu yol katetmek yerine her seferinde yukarıdaki kriterlere ne kadar uyduğunu kanıtlarcasına sıçıp sıvıyor. göt olmaya razı olsam da şu an için böyle bir ihtimal yok gözüküyor. türk futbolunu takip eden herkes bu tarz oyuncuları üç büyüklerdekiler başta olmak üzere bir çırpıda sayacaktır.

    amına koyim kuzey ülkelerinde böyle it gibi koşan fizikli herifler var, orta avrupa'da normal fiziğe sahip hayvan gibi teknik adamlar var, afrika'dan beygir gibi adamlar çıkıyor, bizden de ya sarı pipi, ya da kalas yetişiyor.

    şunların hepsini gaz odalarına tıksak türk futbolu makus talihinden kurtulur mu acaba? ya da tüm antrenörleri örgütleyip ortama salalım, yol yakınken bunların önünü kesip telefoncu, kasiyer, dijitürkçü, damacanacı falan olmalarını sağlasınlar da bari hizmet sektörü kalkınsın.
  • 456
    ilerlemeyendir.
    avrupa'ya ayak uyduramayandır.

    "eğitim" kelimesini bir çok zaman federasyon yetkililerinden veya teknik direktörlerden duyuyoruz.
    yok "eğitim" şöyle önemli yok böyle önemli. peki uygulama var mı? elbette yok.
    türk futbolunun veya türk futbolcusunun en büyük sorunu bana kalırsa eğitimsizlik.
    bu eğitim eşittir futbolu ve sporu bilmek. zaten bir futbolcu o eğitimi almıyorsa gerçek anlamda bir profesyonel olma şansı çok az.
    büyük bir takımın futbolcusu olabilir ama profesyonellik ayrı bir konu.

    en basit örneği aslında ülkemizde uygulanan maç öncesi kampa girme olayı.
    neden kampa sokuyorlar futbolcuları? çünkü ortada bir güvensizlik sorunu var.
    "ya alemlere akar da konsantrasyonu dağılırsa" düşüncesi hakim bir çok sefer.
    peki o düşünce haksız mı? belki evet belki hayır.
    türk futbolcusunun en büyük sorunu da tam olarak bu işte. bir noktaya geldikten sonra "ben oldum" mantığı ile duruyor.
    kendini geliştirmekten kaçınıyor veya istemiyor. birden banka hesabında milyonlarca dolar gördükten sonra şaşırıyor çünkü bu noktaya hazırlanmıyorlar.
    şöyle biraz geriye bakalım. arda turan. parladı sonra magazin programlarında görmeye başladık kendisini ve performansı gittikçe düştü.
    daha fazla bir şey yapmama gerek yok diye düşündü ama olmadı. ispanya'ya gitti ve o işin öyle olmadığını anladı ve kendisini ciddi anlamda geliştirdi.

    barcelona'nın genç takımlarının hemen hemen her maçını barca tv yayınlıyor.
    maçlardan sonra o gencecik çocuklarla röportajlar yapılıyor. suratlarında fotoğraf makinaların flaşları patlıyor.
    neden? çünkü bu çocukları ilerisi için hazırlıyorlar. karşısında kameraları görünce saçmalamasın diye.
    kameraların o hayatın bir parçası olduğunu anlatmak için.

    keşke o "eğitim" kelimesinin içini biraz doldursak artık. keşke küçük çocuklarımızı idmanlarda sadece koşturmasak ve oyuncuya göre idman programları geliştirsek avrupalılar gibi.
    umarım bir gün "keşke" kelimesini hiç kullanmayız.
  • 457
    türk futbolundan iğreniyorum. adi bir hakemin iddaa kuponumu yatirmasi bir kenara, ben trabzon başkaninin akp mitinginde tc başbakaninin arkasinda görünmesine, başbakanin kasimpaşaspor'un maddi manevi destekçisi olmasina, çaykur rizespor'un bariz şekilde rte yardimi almasina, emre belözoğlu'nun ve ridvan dilmen'in ve ne alakaysa acun ilicali'nin şike davasi sürerken konuyla alakali olarak başbakani ziyaret etmelerine, fatih terim'in tff tarafindan kahpece galatasaray'dan koparilmasina, milli takima köstek olan bir grup apolitik ve marjinalin aramizda bulunmasina katlanamiyorum. ölseniz üzülmem. türk futbolunu öldürmeden ölün.
  • 458
    "sirk kötüyse herkes palyaçodur"

    “türk futbolunun hali pür melali.” ini anlatan söz...

    vakti zamanında çok sevdiğim bir ağabeyimden duyduğum sistemin bozuk, organizasyonun kötü olması halinde aslanın ağzına kafasını sokan, bir ipte hayatını riske atan adamın bile ancak bir palyaço kadar dikkate alınacağını çok ama çok iyi anlatan bir sözdür. gerçi sanatla yakın ilişkide bulunan biri olarak burada palyaçoluk makamına bir küçük gönderme bulunması biraz hoşuma gitmiyor olsa da "teşbihte hata olmaz" sözü kafamızı hemen açabilecek etkidedir.

    suya sabuna dokunmaya niyeti ve cesareti olmayanları 3 temmuz olayları diye adlandırdığı ve aslında bir şike soruşturmasının başlaması ve bir müddet sonra başta hükümet olmak üzere neredeyse tüm yetkililerin soruşturmayı başlattığına pişman olup olayı kapatmak için seferber olarak meseleyi cemaatten, derin devlete, ergenekondan, mossada bağlayarak sıfıra sıfır elde var sıfır sonucuna geldiğimiz süreç.

    işçi sınıfının bayramı emeğin günü olan bir mayıs meydanlarında bir avuç kendini bilmezin "nato müteahhidi" nin fotoğrafları ile alanın anlam ve önemine yaptığı ve neredeyse kimsenin gık demediği manevi-tecavüz.

    şike yapanları (üstelik kurum, şahıs gözetmeksizin) kurtarma operasyonu için güzide kulübümüz beşiktaş jimnastik kulübünü neredeyse kapısına kilit vurulacak hale getirmiş basiretsiz bir adamın tff başına apar topar getirilmesi.
    bal gibi de “yaptıysam fenerbahçe için yaptım” şike yapanların yaptığı şikeye sahada bir türlü rast gelmemeye programlı bir takım hukuk ve ceza kurullarının vs. nin alel-acele tesis edilmesi.

    bir gecede değişen kanunlar, kalkan cezai yasal yaptırımlar vs.vs

    milli takımın (bence göz göre göre) sürüklendiği uçurum, sonrasında gelinen trajik darboğaz, terim-aysal arasında başta demirörenin gastesi milliyet ile ekilen (sinsice diyemiyorum o kadar alenen yaptılar ki akıl almıyor) nifak tohumları.

    son olarak sinyor terim’in bu günkü basın toplantısı ve aysal başkan’ın expres yanıtı.

    ne çok palyaço var değil mi? hatta şarkı mı yapsak “binlerce palyaço var” diye.
  • 461
    durumu gerçekten vahimdir. yani şimdi şöyle bir gözümün önünden geçirdim de biz günü kurtarmaktan başka birşey yapmıyoruz. planlama sıfır (0) . mesela takımımızı ele alalım en basitinden planlamada takımın ikinci kalecisi yok. neyse salla şimdi bizi. gene eskilere gidecek olursak anadolu kulüplerinden gerçekten iyi topçular çıkardı. hem yerli hem yabancı. sonra büyük takımlar o elemanları transfer için kapışırdı. mesela nerden geldi aklıma bilmem lazarov vardı. yattara'yı trabzon getirmişti. ayrıca oradan çıkan yerli topçularda öle gece hayatı falan bilmezdi. canını dişine takardı. mesela hasan şaş, hakan şükür, tümer metin gibi daha niceleri o anadolu kulüplerinden çıkardı. şimdi bakıyorum da mesela bizdeki kaleci ufuk. ne severdim manisadayken. herkese söylerdim bak bu çocuk olacak diye. ama işte gelinen nokta ortada. neyse trabzon da şu anda şaka maka zıplatıyor ha apollon'u :)
  • 465
    toplumumuzun aynasıdır ve ben nefret ediyorum bu düzenden. her futbol programında istisnasız şimdi öve öve bitiremedikleri lucesku'ya yaptıkları gibi mancini'ye vay efendim bağırıp çağırmıyormuş vay efendim türk futbolcusunu motive etmek için hikmet karamanı yardımcı antranör yapsınlarmış vs. bu adamlar transfer olurken de mi birileri motive ediyor milyon euroları cebe indirirken. bak türk futbolcusu ve medyası bu adamlar para kazanıyor bu işten hemde saçma sapan yabancı sınırlaması sayesinde eşek yüküyle helali hoş olsun ama işin adam gibi yapacaksın. kaldır yabancı kuralını beyefendiler popolarını kaldırıp biraz avrupaya gitsinler görsün geçirsinler vatana millete yararları olsun. şu ab vatandaşı futbolcuları için bile sınırlama kalsın mutlu olacam.
  • 466
    dün fener'in eski bir rize maçının özeti vardı televizyonda. şöyle bir baktım fener'in kadrosuna iki isim dikkatimi çekti: van hooijdonk ve ümit özat. "ne alaka lan" diyebilirsiniz. şöyle anlatayım bu iki adamın aynı takımda oynamış olmasını aklım almıyor. bir şimdiki van hooijdonk'u düşünüyorum bir de şimdiki ümit özat'ı. hooijdonk hala beyefendi kişiliğiyle saygılı yorumlar yapabiliyor. bir de ümit özat'ın yorumlarına bak. "yok galatasaray'ın yenme şansı şu, yok real galatasaray'a şöyle yaptı, fener şöyle yendi" tarzında yorumlar yapıyor.

    bizim futbolcularımızın top kontrol, dribbling,şut çekme, pas verme vs. gibi şeylerden önce saygıyı, profesyonelliği öğrenmesi gerekiyor. iyi bir terbiye alması gerekiyor. önce insan olmayı öğrenmesi gerekiyor.

    bence hooijdonk ile ümit özat'ın arasındaki fark = türk futbolu ile hollanda futbolu arasındaki fark

    (anlatım biraz düşük oldu ama kusura bakmayın)
  • 467
    ölürcesine galatasaraylıyım...

    yazdıklarımdan belki anlamışsınızdır ki, en başta beşiktaş karşıtlığı gelir, sonra fenerbahçe...

    ama 15 aralık 2013 kasımpaşa beşiktaş maçındanda olan olaylar göstermiştir ki, türk futbolu bitmiştir...

    manuel fernandes ne için kenara geldi bu tekme olayından sonra bilmiyorum ama, maçı bırakıpta soyunma odasına gitmemekle bence en büyük hatayı yaptı...

    buradan değerli hükümetimize de saygıları mı gönderiyorum, türkiye'de sadece futbolun değil spor branşlarının içine ettikleri için...
  • 471
    bu sene fenerin şampiyonluk altyapısını önceden hazırladılar ama ikinci olacak takım çok önemliydi.(bkz: 15 aralık 2013 kasımpaşa beşiktaş maçı)yla hakemlerin beşiktaşı katlettiği algılaması yarataraktan sezonun 2. devresi beşiktaşın ikinciliği kapıp şampiyonlar ligine direk gitmesi için son altyapı çalışmasınıda tamamladılar. kısacası hakemleri kullanarak bir sezona daha yön verdi şike çetesi.
  • 475
    bitmiştir. bu saatten sonra gelişmez, gelişemez, geliştirilemez.işin siyaset, cemaat konusuna hiç değinmeyeceğim. gerek yok. uzun uzun yazılmış zaten. ben işin sportif kısmıyla ilgilenicem.

    hepimiz futbol kalitesindeki yükselmenin, gelişmenin altyapı ile olabileceği konusunda hemfikiriz. bu su götürmez bir gerçek. ancak klüplerimiz çoğu zaman taraftar odaklı oldukları ve cesur olamadıkları için altyapıya gereken özen ve önemi veremiyorlar.

    peki bu cesaretsizliğin sebebi nedir? birincisi ve en büyük neden taraftarın ve klübün sabırsız olması. biz istiyoruz ki aldığımız forvet ilk maçtan itibaren her maç tonlarca gol atsın, kanat oyuncuları yardırsın dursun, çalım manyağı yapsın, stoperler kale olsunlar geçirmesinler. ama kazın ayağı öyle değil.

    bu bizim istediklerimiz, bizim dediklerimiz ancak malum oyunda oluyor. örneğin bruma. bu adam henüz 19 yaşında ve gerçekten potansiyelli bir oyuncu. ancak saçma sınır kuralımız yüzünden oynatamıyoruz. bu adam isterse gelsin 25 yaşına, o yaşına kadar yedek beklesin. bu halinden bir gram ilerleme kaydedemez. mümkün değil. gelişim bir anda kaydedebilen şeyler değildir. bazı adamlar vardır, 15-16 yaşında parlarlar, rooney, messi gibi. bunlar zaten özel futbolculardır. her jenerasyonda bunlardan 1 yada 2 tane vardır. bazıları vardır, işlenmeyi beklerler.belirli bir yaşta patlama yaparlar. arshavin, selçuk, burak gibi. her oyuncunun kalibresi yetenekleri farklı olduğu gibi, gelişim süreçleri de farklıdır.

    nereye geleceğim?

    türk futbolu'nun gelişebilmesi için, öncelikli olarak klüplerin rahat olması lazım. hem finansal açıdan, hem taraftar bazında. bakıldığı zaman türkiye'de genç yetenek çıkaran takımlar bellidir. bursaspor, eskişehirspor, gençlerbirliği, ankaragücü* vs. dikkat edilirse bu takımlar ligimizdeki borcu olmayan, başarı açısından üzerlerinde taraftar baskısı yoğun olmayan takımlar. yani istedikleri anda genç yaşlı farketmeksizin bir adamı tak diye oynatabilen takımlar.

    evet dediklerim, doğru ve içinizden geçirdiğiniz gibi evet büyük takımlarda bunları gerçekleştirmek mümkün değil. zaten bunu demeye çalışıyoruz. ancak ben sağ bekte, sol bekte, sol açıkta, sağ açıkta ve forvette o kadar berbat oynayan adamlar seyrettim ki takımımda eminim bir iki maçlığına çıkarılan can özgür, enes yılmaz, berk yıldız, hüseyin taş, berk ismail ünsal aynı performansı gösterebilirlerdi. denemeden, oynatmadan hiçbir şey hakkında kesin yargıya varılamaz. ve bir futbolcunun antrenman performansı ile maç performansı her zaman farklıdır.

    küçük bir örnek. vakti zamanında bülent korkmaz bordeaux maçında ve çok önemli olan o maçta stoper mevkiinde harry kewell yerine semih kaya'yı oynatmış olsaydı, semih şu an olduğu mevkiden çok daha iyi bir yerde olabilirdi. şu anda yaptığı hata sayısını çok daha aza indirgemiş olabilirdi.

    komşunun tavuğu kaz görünür sözündeki gibi dışarıdaki her zaman elindekinden iyi değildir. yıllardır a2 takımında çürüyen as takımla sadece 1 maç oynamış ve 23 yaşına gelmiş olan anıl dilaver düzenli şans bulur ve maç formu yakalarsa cenk tosun kadar form gösterebilir. başka bir açıdan sadece 1 maç görme şansına eriştiğimiz orada burada kiralık oynayan mertan caner öztürk belki kiralanmak yerine denenseydi, umut bulut ve burak yılmaz'dan kadar kanatta oynayabilirdi. belki sercan sararer, gökhan töre ve kerim frei'ın kapısında beklemez ve bu heriflerin de bir taraflarını kaldırmazdık. ancak biz bu adamlardan hem taraftar hem klüp, hem teknik heyet olarak bir maçta dünya starı olmalarını beklediğimiz için sıkıntı yaşadık.

    son olarak. gerçekleşeceğine zerre kadar inanmasam da türk futbolunun gelişmesini isteyen bir birey olarak galatasaray futbol takımından ricam şudur: ben seneye takımımın forvet alternatiflerinde ne cenk tosun'u ne muhammet demir'i, ne sercan yıldırım'ı ne de mevlüt erdinç'i görmek istiyorum. ben kalırlarsa eğer burak yılmaz, umut bulut ve didier drogba'nın alternatifi olarak geldiği gibi kiraya gönderdiğiniz oğulcan çağlayan ve berk ismail ünsal'ı görmek istiyorum. en azından herhangi bir kaçırdığı pozisyondan sonra ağzıma geleni saymak yerine "bu daha genç, ileride atar" derim. ve umutla onların yüzümü kara çıkarmamalarını beklerim. sıkıldım fiyatları şişirilen, almanya çöplüğü, türkçe bile zar zor konuşan, yıllardır "gurbetçi topçu iyidir" mentalitesinin ekmeğini yiyen adamlardan.

    araştırmalardan sonra gelen edit: oğulcan çağlayan fatih terim gönderildikten sonra kalmak istememiş, gaziantepsporla devre arasına kadar antrenmanlara çıkıp, devre arasında profesyonel sözleşme imzalayacakmış, mertan caner öztürk çoktan bonservisi ile altınordu'ya verilmiş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın