• 2201
    bugün 17 ağustos. 1999 yılında binlerce insanımız için bir son, onlarla birlikte yüz binlercesi için farklı bir başlangıç tarihi. hepsinin mekanı cennet olsun.

    bunun bir de 1991 17 ağustos'u var. yan komşumuz olan imamın eşi bir kız dünyaya getirdikten iki saat sonra henüz yeni gitmiş ebenin gelmesini beklemeden doğmuşum. bakmayın böyle çapkın başladığıma, sonrasında hep geriye gittim. yan komşumuzun kızını hiç görmedim. doktor olmuş. birkaç sene evvel memlekette babasına denk gelip elini öpmüştüm.

    konu kızlardan açılmışken, insan hep mi kaybeder? kaybetmek bu işin özünde var, kabul, ancak bu kadar yenilgi artık insanın canını bile yakmıyor be sözlük. sanırsın 2010-11 sezonu, sanırsın 2015-16 sezonu. ve bunca yenilgiden sonra bir shalke deplasmanı bekliyorsun hayatında, elenecek olsan dahi bir real madrid dirilişi bekliyorsun, buz gibi havada ellerin soğuktan hissedilmez hale gelmişken drogba'nın indirdiği topta sneijder'in vuruşu ile kalbin alevlensin istiyorsun. çıka çıka astana deplasmanı çıkıyor. olmuyor.

    banka kartı şifrelerim ve bazı diğer şifrelerim eski sevgililerimin doğum tarihleridir. aslında şu anda iki tanesi duruyor hala. hiçbiri de bilmez bunu. ne birlikteyken nede ayrıldıktan sonra söylemişimdir. numaralara takıntılıyım. 17 numarasına ise özel zafiyetim var. burak yılmaz fanboyluğumun yarısı bu zafiyetten kaynaklanıyor diyebilirim. sonra 8 numaralı selçuk var. burak yılmaz - selçuk inan ikilisi. getir bakalım yan yana. 17.8. yani 17 ağustos. 17+8 kaç etti? 25. peki ben bugün kaç yaşadım? 25. öyleyse doğum günüm kutlu olsun :(

    hani bir şey beklemiyorum eskilerden, ne bir mesaj ne bir sürpriz ama insan bekliyor be işte. bilmiyorum ne beklediğimi. doğum günlerinden de nefret ederim. 2000 yılında bir pasta almışlardı. onun dışında hiç kutlamadım. dedim ya, benimki rakamsal bir takıntı. herhangi bir ayın 17'inde de heyecanlanırım. 2017'de şampiyon olacağımıza eminim mesela. ayrıca benim için çok önemli bir şey olmasını bekliyorum 2017 yılında. ölebilirim, evlenebilirim, zengin olabilirim. bu üçünden ihtimali en yüksek olan ilk söylediğim gibi görünüyor. ama olsun birinden biri. sorun değil. yeter ki 2017'de olsun. olmalı! ya ben yıllarca 2017'yi bekledim. hiçbir şey olmadan yine böyle aşk acılarıyla, çalışmayla, şampiyon olmadan geçirirsem kahrolurum. bu 17'lerin bir anlamı olmalı!

    son birkaç haftadır sürekli dinlediğim barış manço abimizin şarkısı ile sonlandırayım. pek bilinmeyen ama en güzel şarkılarından birisidir.

    'bu akşam yine garip bir hüzün çöktü üstüme...'' diye başlar.
    https://www.youtube.com/watch?v=KHbAZ94kP-o

    edit: olum entry'i girdikten sonra bu doktor kız aklıma geldi. dur lan belki facebook'tan bulurum dedim. daha önce hiç bakmamıştım gerçekten. hemen de çıktı. kız beklediğimden güzel görünüyor. gerçi bir tane fotoğrafı var ama saçma salak şeyler beğenmemiş. tus mus tıp sayfaları. şairler, yerli yabancı birkaç dizi, kitap, şarkıcı. en öenmlisi galatasaray sayfasını beğenmiş <3<3<3 tek olumsuz yönü ekşi sözlük sayfasını da beğenmiş. onu geçtim onedio mudur ne boktur o saçmalığı da beğenmiş. umarım galatasaray sözlük'ü takip edecek derecede hasta galatasaraylı değildir :( neyse ekledim gitti. kabul ederse yarın doğum günümüzü kutlarım :)
  • 2203
    dost bildiklerim aslında düşman, sırt çevirdiklerim aslında dost, sevip güvendiğim insanlar aslında içten pazarlıklı karaktersizler, iyi dediklerimin en iyisi bildiğim aslında orospu çocuğu hatta annesini geçtim orospunun ta kendisi...
    bunların her birini her geçen gün biraz daha iyi anlayıp biraz daha acı olarak hissediyorum...
    ve bu kadar net olan şeyleri yazarken bile hala acaba diyorum...

    adamın güvenini öyle bir sarsıyorsunuz ki amına koyim, insan 78 defa düşünüyor her yeni güne uyanıp tekrar yaşamaya başlamak için...

    bahsi geçen insanı siz tanımıyorsunuz. gel gelelim yazarın değil ama daniel tozser karakterinin ortaya çıkmasında olmasa da olgunlaşıp bu hale gelmesinde %80 payı vardır.
    öyle de büyük kandırıldık aslında...
  • 2209
    dedemi kaybettim sözlük. ölüm gerçeğiyle ilk kez bu kadar yakından yüzleştim. ben onun ve babaannemin yanında büyüdüm. o yüzden ekstra yakındım ve büyüdükten, yanlarından ayrıldıktan sonra bile sık sık görüşürdük. zaten daha birkaç gün önce hep beraber yemek yemiştik ailecek. kalp konusunda şanssız biriydi, sıkıntıları vardı ama yanımızda sapasağlam duran, şakalaştığımız, sohbet ettiğimiz adamı sonsuza dek bir daha göremeyecek olmak tarif edilemeyen bir şey gerçekten.

    ağlama duvarı demişken... düşündüm en son ne zaman ağlamıştım diye. muhtemelen ergenlik zamanlarında istediğim bir şey yapılmadığında falan zırlamışımdır. dün bu tuzlu sıvı tekrar geldi gözlerimden. unutmuşum bile nasıl ağlandığını. hayatın acı bir gerçeği işte, başkalarının arkasından üzülmek zorundayız eninde sonunda. aksi durumda zaten başkaları bizim arkamızdan üzülmek zorunda.

    hoşçakal.
  • 2210
    hiç tadım yok sözlük hiç. kendimi korumak için kaçıp gitmek istiyorum, bu sorumluluğu almak istemiyorum ama "no miracles in comfort zone" sözü de bir gerçek. yine de canımın yanacağından emin gibiyim. zaten mantığım beni terk etmiş durumda, hislerim beni aldı götürüyor. ağır sıçıcam çok eminim ama durduramıyorum. verdiği mutluluk yarattığı korkudan büyük. aklıma ve çıkarımlarıma göre bu iş beni 6 ay içinde boka batırıcak, tekrar geleceğim buraya; malesef "demiştim" diyeceğim. umarım yanılırım.
  • 2213
    pismanim sozluk. oz kardesimin canini bile isteye acittim. oyle pismanim ve oyle nefret ediyorum ki kendimden.

    lan babamdan cok seviyorum onu. elimde buyudu sayilir. bebekliginde az sallamadim besigini. kucuk cocukken yaramazliklarini az toparlamadim. buyudu sonra. amcalarimin onu fenerli yapmasindan cok korkardim. futbol muhabbetlerinde hep yanimda tuttum onu. sag olsun o da her seyimi ornek aliyordu. galatasarayliligi adeta yasayarak ogrettim ona. oyle baglandi galatasaray'a. oyle baglandi ki en kucuk bir haberi hemen bana yetistirir oldu. bende onun bu tutumuna karsilik elimden geldigince maclara goturdum onu. en unutulmaz mac anilarimin hemen hemen hepsinde kardesim de var.

    sonra sozlukle tanistim. tabi o da gordu. abi beni de uye yap dedi. kaydini falan yaptirdim. okur statusunde su an. cok yakinda zamanda yazar olacak insallah. bu kadar seyi niye yazdim.

    bugun canini yaktim kardesimin. utancim cok buyuk. oyle bir vicdan azabi yasiyorum ki anlatamam. yuzune bakmaya baksam tek bir kelime etmeye yuregim yetmiyor. dunyada kardesinin canini yakan ilk insan ben degilim biliyorum. daha once de kizdigim falan olurdu da bugunku gibi hic olmamisti. ben ne yaptim, nasil yaptim diye kafayi yiyecem sozluk. zamani geri alma sansim olsa keske.

    maalesef olan oldu. yuzune soyleyemediklerimi burada yazayim dedim. ozur dilerim samedim. affet oglum abini.
  • 2214
    abiler okulumun başlamasına bir hafta kaldı hayırlısıyla tekirdağ'dan istanbula'a geleceğim. bu hafta sonu eve eşyaları götürecek aynı zamanda maça da gidecektim. 2 sene önce kombinem vardı ama passolig kombine kartın geçerliliği bir seneymiş. bir de geçen sene babamın işi sağolsun gidebildiğim maçlara sponsor sayesinde gidebildim passolige de pek ihtiyaç duymadım. bu sene işte telaş başlayınca eylül başında passolig çıkarttım 4 yıldızlısından. bu akşam da oturdum arkadaşla bilet alacağım. giriyorum giriyorum olmuyor kafayı yiycektim dedim bir arayım şu lanet olası sistemi. sistem o kadar rezalet ki 2,5 saat boyunca 6 farklı müşteri temsilcisiyle konuştum kimse yardımcı olamıyor. herkes işte hata raporu yazacağız falan ama kimsede bir yardım amacı yok. kart elimde banka dekontları elimde karta bakiye de yüklemiştim 2-3 gün önce. üstünde kimlik no ve resim her şey var. sms sisteminden kart şifremi de aldım ama neymiş kimlik numaram sisteme kayıtlı değilmiş. abi aylardır kokusunu gürültüsünü özledim önce tribün cezası çıktı şimdi de bu çıktı gerçekten moralim bozuldu. umarım yarın halledebilirim de bazılarınızn yanına uğrar selamınızı alırım. iyi geceler güzel sözlük
  • 2216
    okulun ilk günü evden gelirdik. renkli renkli kaplama kağıdı ya alınmış olurdu, ya da bir hevesle koşa koşa gider alırdık. akşam annem babam işten geldiğinde güzelce kaplarlardı. ben ne zaman denesem onlar gibi düzgün yapamazdım. zaten kendimi bildim bileli en basit el yeteneği gerektiren işi bile beceremedim, hala daha beceremem. bu da muhtemelen annem babamın herşeyi benim yerime yapmak adına kendini paralamalarının bir sonucuydu.

    neyse ikinci gün kalkar okula giderdik. çantadan gıcır gıcır defteri çıkarırdık, rengarenk. bazı arkadaşlarım kendi yaptığı için ufak tefek eğrilikler olurdu. bir yandan anne babası ilgilenmediği için üzülür, bir yandan da kendi kendilerine birşeyler yapabildikleri için özenirdim. bazı çocukların defterleri kaplanmamış olurdu. onlara sinir olurdum, sırf onlar yüzünden beraberce laf yediğimiz için. çünkü maddi durumlarının bir kaplama kağıdı ile sarsılmayacak kadar sağlam olduğunu bilirdim. bazı çocuk olurdu, onların defterleri gazete kağıdıyla kaplanmış olurdu. gördüğüm zaman için için ağlardım. sanki sebebi benmişim gibi delicesine utanç duyar, defterimi sıraya koymaya utanırdım. niye böyleydim ya da böyle oldum bilmiyorum. maddi durumu benim kadar iyi olmayan çocuklardan her zaman utanırdım ben. zengin olduğumuzdan da değil, orta sınıf işte...

    kardeşimin nişanlısı bu sene 1. sınıfa ders verecek. ona hazırlıklar için yardım ederken şablon hazırladığımız yazı defterlerini falan görünce acayip duygulandım. sanırım yaşlandıkça daha da sulugöz olucam ben :( dün okuldaki sınıfına düzenleme için girerken, öğlen mesaiye giderken okuldan çıkan çocukları görünce iyice o günlere döndüm. açıkçası aklıma gelen ilk anı o oldu.

    umarım bir gün tüm çocukların aynı şartlarda büyüyebileceği, bütün anne babaların çocuklarına aynı sevgi ve eğitimi vereceği, hayatın herkese aynı şefkatle yaklaşacağı bir dünya olur...
  • 2218
    yarın sözleşmeli öğretmenlik için mülakata gireceğim sözlük. biraz gergin, biraz da heyecanlıyım. kpss'ye kastık sene başından beri. ikinci girişim bu. iyi de bir puan aldım bu sene. ne güzel atanacaktık temiz temiz. şimdi bir de mülakat çıkardılar aq. zaten kadrolu atamıyorsunuz bari mülakatla falan uğraştırmayın be. bu cenabetlikle çok yaşamam ben.
  • 2219
    eylül ayı paramparça etti beni. işimden ayrıldım , sevgilimden ayrıldım , dolandırıldım , kandırıldım , gururum kırıldı. daha ne kadar batabilirim diye evde tavana bakarken telefonum çaldı ve en yakın arkadaşımın vefat haberini aldım.

    vallahi sıkıldım dostlar. yarın cenazeye gidiyorum oradan da alanya'daki 70 metrekarelik yazlıkta tek başıma 2-3 ay inzivaya çekilcem. tüketebildiğim kadar her şeyi tüketmeye çalışacağım. sıfırı gördüğüm anda başka çözüm ararım artık . önümde 3 ay var. yarın yokmuş gibi yaşıyacağım ulan yetti be.
  • 2221
    günlerden pazardı, belki de kpss öncesi artık son rahat günlerimdi. bir gece önce dişim çok ağrıdığı için ertesi güne biraz mayhoş uyanmış, hafif baş ağrıma bir yudum kahve, nutella ekmek ve ağrı kesici ile müdahale etmiştim. valide hanım memlekete akrabalarını ziyarete gittiğinden ötürü ev boştu. evin boş olmasının en avantajlı yanlarını yaşadığım saatlerdeydim. dırdır yok, ortalık dağınık, burnumdan çıkardığım tataklarımı odanın giriş kapısında 'annem görecek mi?' endişesiyle erketeye yatmama gerek kalmadan şuursuzca pencereden dışarı boş tarlaya mancırnıklıyordum. ağabeyim'den bir kaç dal sigara aldıktan sonra salonda 45inc. hd televizyonuma laptopumu bağlamış adeta bu yıl yine yaşayacağım zorlu kpss sürecine inat fm oynuyordum.

    çok sevdiğim, yapmak için bir yılımı feda ettiğim, evden dışarı bile çıkmadığım öğretmenlik mesleğini geçen yıl ucu ucuna kaybetmem, bu yıl bir kez daha hazırlanmaya karar vermem gibi hayatımda ki bir sürü 'can damar' problemi halının altına süpürmüş, m.city ile girmiş olduğum şampiyonlar ligi mücadelesindeydim. hayat benim için durmuştu. 2027 yılına geldiğim kariyerimde en yüksek zevk derecesine geldiğim anlardan biriydi. taktiklerimi yaparken sahip olduğum genç yeteneklerin 6-7 ay gibi sakatlanma risklerini önlemek amacıyla her zaman yaptığım gibi maçtan önce save almaya karar verdim. beynim sinirlerim aracılığı ile parmak kaslarıma hükmettiğinde sanırım kariyerimi tehlikeye atacak, sonlandıracak bir hamle olduğunun farkında değildim. hiç tereddütsüz ctrl+s kombinasyonuna büyük bir ustalıkla aynı anda bastım. oyunun save almasını iştahla beklerken 2027 yılına gelen kariyerimi düşünüyor 'lan ne attı be zaman' oyunun en güzel olduğu dönem diye düşünüyordum. sonrasında dışarıdan gelen gürültüler dikkatimi çekti ve balkondan bakmak için ayağa kalktım. tıpkı hatalı sollama yapan ve ölüme direksiyon kıran bir şöförün bilmemişliği, öngörememişliği vardı yüreğimde... ellerim ayağa kalkarken kabloya çarptığında aklım başıma gelmiş ama iş işten geçmişti. çünkü elektrik hızı dünyanın çevresini bir saniyede 7 kez dolaşabiliyordu. allah bize o hızı nasip etmemiş olduğu için save alırken kopan güç kablosunu laptopa takmaya çalışma girişimin, o çaresizliğim, oldukça yavaş kalmıştı ve acınası bir hal katıyordu beni görenlere... hayatımın tüm sorunlarının uyuşturucusu artık yoktu... hayatımda olmayışı beni belirsizliklerle dolu o yorucu, yıldırıcı, hatta öldürücü kpss yılına bir kaç gün daha erken sokmama sebep olmuştu. ben onu bırakamamıştım o beni bırakmıştı ve belki de şu ahir yüreğime en çok bu dokunuyordu. erkekliğime sığdıramadım, ağlayamadım... şimdi yalnızlığımla, bu yıl ne yapacağım düşüncelerimle, kaygılarımla balkonumda gölgemle bakışıyoruz... yine de teşekkür ediyorum çünkü giderken ardında bana bir takım farkındalıklar bıraktı.

    dostlarım;
    hayat verdiğimiz kararlardan ibarettir. önemli olan bu kararları zorunluluktan alabilmek değil, doğruların uğruna alabilmektir. en önemlisi bir hamle yaparken sonuçlarını, sana ne getirip neler götürebileceğini iyi düşünmek gerekir. kararlarınız sizin olduğu sürece yaşamınız sizindir.

    esen kalın.
  • 2222
    mevzu ortaokula kadar gidiyor sözlük. ayni sitede oturuyoruz ama site bayagi büyük. bin tane konut var, toki'nin insa ettigi sitelerden. mahalle maclarindan dolayi sokak sokak dolanirken görüyorum ilk önce. cok güzel kiz ama utangacim yanasamiyorum yanina. daha sonra okuldu, voleyboldu derken cevremde baska güzel kizlar dolanmaya basliyor ve kopuyorum sitenin ortamindan. sokaga ciktiginda saatlerce eve girmeyen vmistico, sitede disari cikamaz oluyor idmanlardan ve okulun uzak olmasindan dolayi. bu sürede kizi da uzunca bir süre göremiyorum.

    ta ki lise ikide bizimkilerin zoruyla dershaneye yazilana kadar. kiz yan sinifta ama kankasi bizim sinifta okuyor. bos bos konusan bir kiz, ben de ligde oynuyorum, para kazaniyorum ya ego tavan*. bunlar teneffüslerde bizim sinifta bulusuyorlar falan. sinifta da kil oldugum 2 3 herif var, sürekli bunlarla muhabbet o bos konusan kizin yanasma cabalariyla. o ara da deplasmanlardan vs. dershaneyi ikinci ya da ücüncü ayinda birakiyorum. kiz yine yalan oluyor anlayacagin.

    lise dördüncü sinifa kadar yine uzagim siteden, yine gelen giden yok ama sitedeki ele avuca sigmayan arkadaslarimla yakin binalarda oturuyorlar, ortak arkadaslari falan var. ben ortamdan uzak kalinca kizlar mizlar mevzu bayagi genisliyor sitede. ben o ara her deplasmanda bir sevgili ayaklarinda gemi kaptani misali takiliyorum. keyfim yerinde site de kiz da aklimin ucuna bile gelmiyor. o sene öss muhabbetine dershaneye yaziliyorum. ama iki haftada bir asiyorum dershaneyi. seyrek gidiyorum ve gidisim de teneffüste kilisenin oralarda corbaciya takilma, ögretmen evinin karsisindaki pasajda kahvalti ya da iddaa oynayarak arkadaslarla takilma geyigine. bu kiz da yine yan sinifimda. bu sefer ben arada gidiyorum bunun sinifina arkadaslarimi görme ayagina ama yalan. sinifinda bir sinif arkadasim var cocukla sadece dershanede konusuyoruz.
    bu kizin etrafinda yine antin kuntin tipler. nerede haz etmedigim baba parali dingiller var hepsi bunun yaninda bitiyor. bizim is yine olmuyor anlayacagin. *

    sonra universitede samsundan ayrilip ankaraya oradan da simdi almanyaya gittim. tatil icin geldim bu yaz ve tam almanyaya dönecekken otobüste gördüm kizi. hala cok güzel be sözlük. bir yandan kitap okuyorum ama kelimeler bir yerden girip bir yerden cikiyor. maksat sadece okuyormus gibi yapmak. kitabin o bölümü yok bende. bir yandan da önümdekini kendime siper edip kiza bakiyorum, camdaki yansimasini izliyorum falan. acayip triplerdeyim anlayacagin.

    aksam eve gider gitmez facebookta kizi bulup ekledim. 3 4 gündür ne kabul ne reddedildim. en son dayanamadim mesaj attim bir tepki versin diye. cit yok. instagrama bakiyorum yok, linkedin de yok, twitter da yok. cildiracam. sirf bugün 10 arkadasimin profilinden 3000e yakin farkli profil taradim bulamiyorum lan kizi. sitede güvenebilecegim kimse yok, olana sorsam kizi tanimiyorlar.

    en son bugün facebook durumunu güncellemis. denizbank'ta calisiyorum demis. yarin gidecegim bankaya. bulursam bir cicek gönderip üzerine " su facebook'u kabul mu etsen acaba?" yazacagim. uyku uyuyamiyorum lan heyecandan. bu saatte kalktim böyle sacma sapan, karma karisik icimi döktüm vicdansiz sözlük. carsamba günü ucusum var en az 3 ay yokum buralarda. gitmeden bir sey olsun da tanisayim artik. tanistiktan sonra zaten unutturmam kendimi :(

    dua edin olm :( varsa emniyette tanidigi su kayitlari acalim adres madres bulayim ya :(

    edit: olmadi sözlük. bu da gol olmadi.
  • 2223
    meslek lisesi okuyup gemi makinaları bölümünü bitirdim. bilenler vardır, çok güzel maaşlara, iyi bir statüde çalışabilirdim. fakat okul bittikten sonra gelen "ben akşam olunca ailem ile aynı masada yemek yemeliyim" dürtüsü yüzünden okumaya karar verdim. o yıllarda da üniversiteye giremiyorduk meslek liseliler olarak. önce iki yıllık okudum ardından dikey geçiş işe makine mühendisliğini bitirdim. iyi bir meslek edinmiştim ve akşam ailem ile aynı masaya oturacaktım. oturdum da. 1 yılı biraz aşkın geçen işsizlik süresi boyunca sadece akşam yemeğine değil kahvaltıya da oturdum ailemle. iyi yerlerde iyi stajlarım, iyi yerlerde tanıdıklarım, iyi yabancı dilim, iyi bilgi birikimim ve iyi el becerin olduğu halde sadece 2 görüşmeye çağırıldım. sorun tahmin edeceğiniz üzere askerlik. sonuç olarak beni işe almak isteyen ilk firmaya direk girdim. işe girdiğim gün hayallerime son verdiğim gündü. önce afyon'da jeotermal elektrik santrali şantiyesinde çalıştım, şimdi de kırıkkale de doğalgaz çevrim santrali şantiyesinde çalışıyorum. ailemle de telefondan görüşüyorum. gemide alcağım paranın da daha azına çalışıyorum.

    hanımlar beyler, siz siz olun, iş bulmadan mezun olmayın. ben şimdi kartı basıp santrale giriyorum. aynı santralde çalışanlar varsa zirve falan birşey yapalım.

    öptüm sizi.
  • 2224
    gece gece ekside okudum, karbon salimi 400 ppm'i gecip geri donulmez noktaya mi gelmis neymis. hepimiz olecekmisiz. daha dogrusu biz surunecegiz, ufak ufak felaketlerle karsilacagiz, bizden sonraki nesiller hepten boku yiyecekmis. sonucta hepimiz olecekmisiz. isin boktan tarafi; soyle iki saniye bu haberi kafamda cevirdikten sonra, "cokta s.kimdeydi, keske hemen olsek" diye bir tepki verdim. ne ara bu kadar aymazlasacak kadar mutsuzlastim. allah belamizi verdi sanirim sozluk. bu dunya bizi bu yasta tuketti. yiprandik, uzgunuz.
  • 2225
    aslında buraya yazacaklarım aglamak degil dertleşmekle ilgili. ancak aramaya inandım ve dertleşme duvarı ile ilgili başlıkların kapatıldıgı kanısına vardım. tabi en iyisini moderasyon bilir..
    gelelim mevzuya. ben çok sık ruya gören biriyim. o yuzden her ruyama anlam yuklemem. ancak dun gece bir ruya gördum ki, sabahtan beri asabım bozuk. resmen nakavt olmuş gibiyim. çöktum.
    --- ruya ---
    ruyamda çocukken aşık oldugum, uzaktan akrabam olan kızın evindeyiz. annesi; babamın teyzesi olur. kendisi kurban bayramında evlendi. ruyamda 99 senesinde rahmetli olan, babaannemin annesi, kendisinin de anneannesi de oradaydı. bana, "torunum seni çok seviyordu. çok bekledi, sen evlilik istemedin diye gitti elin adamıyla evlendi. keşke böyle yapmasaydın!" dedi. ben afalladım. anneme baktım. başımı egdim suçlu gibi. sonra kendisini gördum. heyecnlı ve guleç bir yuzle "hoş geldin." dedi. "hoş bulduk." diyebildim. yuzum yerde. annesinin elini öpmek istedim. izin vermedi, "hayırsız." dedi. ne yapacagımı bilmez halde uyandım.
    --- ruya ---

    ulan 10 sene sevdim ben bu kızı. uzaktan uzaga. ustelik bir zaman o da beni sevmişti. tabi çocuktuk o zamanlar. buyunce de hiç kafaya takmadım işin açıgı. yalnız. ruya beni alt ust etti. dua edin kardeşler. allah'ınız aşkına dua edin:(
App Store'dan indirin Google Play'den alın