• 727
    takımın eksiklerini kapatmayarak hocanın elini zayıflatan ve kulüp üzerindeki güzel ortamı vir anda terse çeviren yönetim. bu gece çıkıp her gördükleri kameraya konuşmalarını bekliyorum. hala ortada yoklar! şampiyonlar liginde d grubunu çektiğimizde kadiköy sokaklarında bağıra çağıra kahkalar atıyordum. kura sonrası ise yüzüm gülmedi resmen. * sonunda ise , çoğu galatasaray taraftarı gibi, ağlamaklı ağlamaklı oturuyorum. ve şimdi çıkıp konuşmalarını istiyorum!!
  • 730
    samimiyetle çalışan yönetim. sizin ben samimiyetinizi seveyim. mümkünse samimiyetle çalışmayın siz profesyonelce çalışın. yaz başından beri gaza gelmeyeceğiz, ffp'ye ters transfer yapmayacağız dediler durdular. madem bonservisle oyuncu alamıyorsun o zaman kirala. bugün kasımpaşa veya kayseri a.madrid'den, chelsea'den, benfica'dan futbolcu kiralıyor sen cl'de oynayan bir takım olarak bunu beceremiyorsun. fatih hoca maicon'un ağır kalmasından şikayetçi ve sezon başından beri stoper istiyor yok. futbolcu satma becerisi desen o da yok. temmuzdan beri gideceği söylenen gol rekoru kırmış santraforunu satıyorsun yerine bir b planın yok. sonra taraftar forvet isteyince içerliyorsun, kızıyorsun, yok çektiğimiz kuraya sevinemedik falan... siz bu taraftara kurban olun. bu taraftar bu kulübü karşılıksız seviyor ve sizin 1970 model kafanızdan daha çok kafası çalışıyor ve futbolu biliyor. madem ffp var haziran ayından beri ne yaptınız da onyekuru'dan başka kiralık oyuncu bulamadınız. beşiktaş 2 sene talisca gibi bir adamı kiraladı, aboubakar gibi bir adamı kiraladı siz koca bir yaz ne yaptınız. bu devirde i love you hocam'la canımla cicimle bir kulüp yönetmeye kalkarsan bırak cl'yi anadolu kulüpleri bile seni madara ederler gönderirler.
  • 731
    eleştirilecek işler yapan yönetimdir, sadece futbolda değil basketbol şubesinde de büyük bir basiretsizlik durumundalar. lakin taraftar olarak takımın iyiliğini istiyor isek biraz sakin kalmakta yarar var, çünkü belli bir fark var ortada, özellikle son yönetime kıyasla. futbol takımı transferinde yaptıkları şey, daha doğrusu yapamadıkları şey eleştiriyi kesinlikle hakediyor, ama kelle istemek şu noktada zarar verecek. art niyetli olmadıklarını bilmeliyiz, şunlar sadece beceriksizlik kaynaklı. geçmişte maxi pereira'nın sabri'den iyi olmadığı için almayan, umut bulut ,selçuk inan, burak yılmaz gibi adamların dünya yıldızı olduğuna inanan ve taraftarı da inandırmaya çalışan yöneticilerimiz ve hocamız oldu. bunlar art niyetliydi, defoldular ama ceremesini çektik. en azından şu anda eldekilerin yeterli olduğunu iddia etmediler, eksiklerin farkındaydılar, aklımızla dalga geçmediler. oyuncu alamamaları, takımı güçlendirememeleri büyük bir beceriksizlikti ve eksiydi. zamanı gelince bu eksinin hesabını sorarız, ama şu an için sessiz kalsak daha iyi olacak.
  • 732
    hatırlarsanız bir video çıkmıştı, mustafa cengiz şöyle diyordu: ''transfer yapmazsak folofoş olurmuşuz, ee o zaman bırak.''

    kimsenin günahını almayayım ama bugün geldiğimiz nokta bu sözü doğruluyor. ünal aysalcılık oynamaya kalkan, taraftar nasıl olsa beni seviyor, tüm başarıları üzerime alayım isteğine giren başkan fatih hocayı yarı yolda bıraktı. bakmayın siz fatih hoca öyle büyük ki yine de ses etmeyecektir duruma. ama tekrar söylüyorum, altını çizerek söylüyorum ki fatih hocayı sırtından hançerlemişlerdir.

    gomis'in bodoslama satmaya çalışmak zaten başlı başına hataydı ancak asıl hata koca üç ay boyunca gomis'in alternatifini belirlememeleri hatta zaten alınması elzem yedek forvet işi için bile uğraşmamaları oldu. bir buçuk ay boyunca emre akbaba'nın peşinden koşuldu, biz düşündük ki aynı anda başka görüşmeler de yapılıyordur. yok. ne zaman emre akbaba transferi bitti, orta saha arayışına girdiler, daha doğrusu oraya yöneldiler. ndiaye için bile bir ay uğraşıldı. o bitti, en son da forvet transferi akıllarına geldi. ee ağam, senin aklın neredeydi?

    ve en kritik noktaya daha gelmedik. en kritik nokta, emre akbaba imza töreninde mustafa cengiz'in çıkıp taraftarı azarlamasıydı. onlar gerçek taraftar değil, deme cesaretini bulacak kadar şımardığını ve o naif, kibar insanın başarıyla beraber nereden nereye geldiğini görmüş olduk. peki taraftarını satan son başkana neler olduğunu hatırlayan var mı? adnan polat. rezil rüsva edilerek bu camiadan yollandı. mantıklı olan da budur, bir galatasaray başkanı taraftarına ahkam kesecek kadar kontrolünü kaybetmemeli, kibir kulesi haline gelmemelidir. sen başkan olarak taraftarı dinlemeyebilirsin, ki taraftarın desteklediği çoğu şey yanlış ama kalkıp onların aklıyla dalga geçemezsin.

    nasıl ki emre akbaba transferinde, bir başarının ardından taraftara sallayabiliyorsan günü geldiğinde sen işi beceremediğinde de o taraftar sana sallayacaktır. ve ayrıca, transfer budalası olmakla forvetsiz sezona başlamayı eleştirmek aynı şey değildir.

    bundan sonra kendilerine zerre kadar güvenmiyorum. tez zamanda da işini bilen, anadolu takımlarının bile kalitelisini getirmeyi becerdiği forveti transfer edebilecek çapta bir başkanın, yönetimin gelmesini diliyorum. kendilerine destek çıkan herkesi yüzüstü bıraktılar. iki üç hafta öncesine kadar iyi giden düzene parmak attılar. tüm sinerjiyi yerle bir ettiler. forvetsiz sezona başlayarak rakip takımlara psikolojik üstünlük verdiler...

    hepinize yazıklar olsun.
  • 733
    yaptıkları her türlü rezilliği at bir kenara hala aralarından biri doğru düzgün bir şekilde çıkıp yaşananları birinci ağızdan galatasaray camiasına açıklama ihtiyacı bile hissetmemiştir.

    bu bile önümüzde duran gerçeği gözümüze sokmaya yetiyor.

    sınır aşıldı ve taraftarı dursun özbek sopasıyla korkutma dönemi bitti artık. geçmiş olsun.
  • 734
    forvet ve stoper almayarak kendi ayağına sıkan yönetim. hep savundum kendilerini fakat, vizyon buraya kadar. aylar öncesinden gideceği belli olan gomis'in yerini dolduramadılar. denayer gitti yerine adam alamadılar.

    bu işler belediye gezmekle olmuyor. abdurrahim albayrak'la da olmuyor kendisini çok sevmeme rağmen, görevi transfer yapmak değil. mevcut yönetiminde de bu işleri yapabilecek kalibre de adam olduğunu düşünmüyorum. bugün fatih hocadan da ayarı yedi zaten. büyük ihtimalle sene sonu bizi yeniden seçim bekliyor, "umarım fatih hocayla ego savaşına girmez." kendisi kaybeder.

    ya da devre arasında transfer işleriyle uğraşabilecek cenk ergün, haldun üstünel gibi bir adamla anlaşır yoluna devam eder. ama bu sefer de şampiyonlar liginden elenirsek yine taraftar kendisine yüklenecektir. çok büyük bir ihale aldılar başlarına bu yangından kurtulacak bilgi birikimleri de yok. bugünden itibaren avrupa da ve ya ligde alınan her kötü sonuç kendilerinin hanesine yazılıyor.
  • 735
    iyi niyetli kişilerden oluşan ama eksiksiz olmayan yönetim. istediğiniz kadar eleştirin bu kadroyla devam edeceğiz artık. keşke bu noktaya gelmeseydi, dünyada bu kadar forvet varken uygun, en azından idare edilebilecek, oyun tarzımıza uygun bir oyuncu alınsaydı ama olmadı. beceriksizlikten olmuş, ffp den olmuş, tecrübesizlikten olmuş bunun bir önemi yok. şu aşamada her şeyi berbat ettiniz şöyle yaptınız böyle yaptınız demenin ne anlamı var? galatasaraya bu yarar mı sağlayacak zarar mı bu saatten sonra? kesinlikle zarar sağlayacak. kötü vardır ama kötünün de kötüsü vardır, o noktaya gelmemeliyiz.

    ben kendi adıma yönetim çıksa biz kendimize göre oyuncu bulamadık, maddi olanaksızlıklardan dolayı şu isimleri alamadık vs bir açıklama yapsalar asla eleştirmeyeceğim kendilerini bu durum nedeniyle. ama onlardan beklediğim burada sorun nereden kaynaklandı oturup bunu uzun uzun analiz etmeliler, tekrarının olmaması için uğraşmalılar, yönetim içinde yapılanmayı gözden geçirmeliler. scout ekibi var güya, bu adamların bizim bütçemize göre önerecekleri bir oyuncu yok mu? önerdiler de yönetim mi alamadı, yoksa uygun oyuncu mu bulamadılar bu da büyük bir mesele bizim adımıza.

    uzun sözün kısası, artık şunu yaptınız bunu yapamadınız, bunları bırakıp takımın bu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için birlik olmalıyız.

    son olarak da bu transfer sezonunda* kötü üslupla konuşan şahıslara yönelik yazdığım kötü ifadeler için kendileri hariç tüm sözlükten özür diliyorum.
  • 737
    günü kurtarmak için televizyonlarda bangır bangır şov yaparsan olacağı budur. şov yapana kadar transfer yapılsaydı bunlar olmazdı. takımın defansı yol geçen hanı, forveti allah'lık.

    hadi her şeyi geçtim, ''bizim transfer yapacak bütçemiz yok, taraftarımızdan ve hocamızdan özür diliyoruz, elimizdeki kadro ile devam etmek durumundayız, ocak ayında durumu tekrar değerlendiririz'' minvalinde bir şey söyleseler kimse çıt çıkarmayacaktı.

    bu kadar amatörlük olmaz.
  • 739
    bu saatten sonra yapılacak hiçbir açıklama kimseyi tatmin etmez. o yüzden açıklama zahmetine girmemesi gereken yönetim.

    çıkıp paramız yok transfer yapmayacağız diyebilirler miydi ? diyebilirlerdi ama ne zaman ? bunu en geç temmuz'un ortasında söylemelilerdi. bu adamlar son güne kadar transfer yapacaklarını söylediler.

    dursun özbek ve yönetimi kötü niyetliydi 2 transfer dönemi hiçbir şey yapmadı 3.de koltuğun gideceğini anlayıp har vurup harman savurdu ama bunlar bildiğin plansız çıktı ya. 3 koca ay 4 tane futbolcuyla ilgilendiler. valla ben aşamıyorum bu durumu.

    takımı kolsuz kanatsız bırakmalarını anlayamıyorum.
  • 740
    1 eylül 2018 00:00’da tüm desteğimi kaybettiler.

    o dakikaya kadar herşeyi doğru yapmışlardı. gomis, sonuçta para için futbol oynayan bir futbolcu, geçen sezon bizden 6.5m € kazanmıştı ve bu parayı dursun özbek’in söz verdiği şekilde kazanmaya devam etmek istedi, mümkün olmadığı için de her iki taraf için uygun olarak sattılar. biz ffp nedeniyle sıkıntılı olduğumuz dönemde 6m € bonservis kazandık, gomis de istediği 7m €’luk ücreti kazanabileceği bir takıma gitti. yönetim olarak buradan gelen bonservis ile emre akbaba için 3m€ bütçe belirlediler ve ne olursa olsun bu kararlarında ısrar ettiler. diğer takımların fiyat yükseltmek için devreye girmesinde bile paniklemediler, onun yerine sponsoru ikna edip üzerini tamamladılar. araştırırsanız öğrenebilirsiniz, cavanda’nın satışından gelen 2.4m€, onların yönetici olarak akıllı ve sabırlı davranması sayesinde gelmiştir. buradan gelen bonservis ile de nagatomo’yu takıma kazandırdılar. yasin sözleşmesine zam isterken, serdar özkan’a 10m€ bonservis talep edilirken muğdat’ı neredeyse bedavaya takıma kazandırdılar. sözleşmesinin son senesinde olan carole’ü, ömer bayram ile değiştirip bonservisten 350 bin € kar ettiler. henry ve ndiaye gibi üst düzey oyuncular için kiralama fırsatını kaçırmadılar. tolga’nın sözleşmesini, bu sezon kazanacağı 2m€’yu bıraktırarak feshettiler.

    tüm bu konularda kendilerini eleştirenlerin duygusal tepki verdiklerini ve yönetime haksızlık ettiklerini düşünüyorum ancak forvet alınamamasını da kendileri dahil kimse savunamaz.

    zaman konusunda sıkıntıları yoktu, gomis satıldıktan sonra yeterli olarak 10 günleri vardı ancak bu bile bahane olamaz çünkü fatih terim’in gomis kalsa bile bir forvet istediği ve bu nedenle yeni bir transfer için çalışma yapmalara gerektiği belliydi. modeste’yi kesinlikle bahane göstermesinler, forvet transferini bütün yaz yapmayıp son 10 güne bıraktıktan sonra alternatifsiz olarak tek bir forvete uğraşıp getirememeleri, galatasaray’ı yönetmeyi beceremediklerinin itirafı olur. forvet ihtiyacının önemsiz olduğunu, bu ihtiyacı takım içerisinden karşılanabileceğini zaten öne sürmesinler, şampiyonlar ligi’nde çok iyi bir kura çekmişiz ve türkiye’de rakiplerimiz sorunlarla boğuşuyor ve bu sırada futbolun patronu fatih terim iki forvet transferine ihtiyacımız olduğunu ve mutlaka yapılacağını söyledikten sonra artık o transferlerin yapılmaması hem kulübe, hem taraftara hem de fatih terim’e ihanettir.

    transfer edecek uygun bir forvet bulamamış olmaları da imkansız. pato, modeste, niasse, aboubakar ya da welbeck olmamış olabilir. bunların dışında, son dört günde bile ismi geçen onlarca forvet vardı. örneğin mame diouf, solanke ve okaka, kulüpleri tarafından kiralık olarak birçok takımlara teklif ediliyordu. cornelius, son gün bordeaux tarafından kiralandı, ikna edilebilirdi. tammy abraham, chelsea’den kiralık gitmeyi reddederken son gün 2. ligdeki aston villa’ya kiralandı, takip edilse galatasaray’a getirilebilirdi. menajerinin açıklamalarına göre falcao’nun kiralanması zorlanabilirdi. örnekler çoğaltılabilir, şampiyonlar ligi’nde oynuyor olmamızı ve transfer edilecek forvetin takımın as forveti olmasını kullanarak futbolcular türkiye’ye gelmeye çok rahat ikna edilebilirdi ki fenerbahçe bile üç forvet bulup transfer etti.

    diyelim ki son ana kadar hiç forvet bulamadılar. bu sezon şampiyonlar ligi’nde oynuyoruz, en az 50 maç yapacağız ve a kadromuzda yalnızca 21 oyuncu var. 14 yabancı bulundurabiliyor olmamıza rağmen bizim yalnızca 12 yabancımız var. sırf kadroyu derinleştirmek için bile iki tane daha yabancı transfer yapamadılar. hiç olmazsa altı aylığına şampiyonlar ligi’nde yedek kaleci olması için şu anda boşta olan carrasso’yla anlaşabilirlerdi, serdar aziz’in sakatlanma riskine karşılık sağdan soldan uygun bir yabancı defans oyuncusu bulabilirlerdi.

    geriye kalıyor tek bahaneleri, mali durum. ffp anlaşması bir bahane olamaz çünkü zaten transfer edeceğimiz forveti kiralayacaktık ve üstelik kiralama bedeli olarak kullabileceğimiz yaklaşık 2m €’muz vardı. ffp anlaşmasına göre ilk sezon 20m € zarar etme şansımız var ve bütçe konusunda bu sezon çok fazla sorunumuz olmayacak çünkü ek olarak şampiyonlar ligi gelirleri var. zaten bonservis harcaması yapamıyoruz. bunun dışında borsada sermaye artırımı da yapılacak. benim takip ettiğim son sekiz sezonun en düşük bütçeli takımını kurduk, ffp’nin getirdiği futbolcu ücretleri sınırının da çok gerisindeyiz. döviz kurları artmış olabilir ancak şampiyonlar ligi gelirlerinin tamamı ile süper lig gelirlerinin bir kısmı döviz üzerinden veriliyor ve döviz giderlerimiz neredeyse döviz gelirlerimize denk. döviz kurları arttıysa fenerbahçe ve beşiktaş için de arttı, onların da ffp anlaşmaları var ancak her iki kulüp de garanti ücret ve bonservis toplamı olarak bizden daha fazla harcama yapmış durumdalar.

    kiralayacağımız iyi bir forvetin maliyeti en fazla 6m € olurdu. zaten kiralama bedeli olarak verebileceğimiz maksimum 2m € var, avrupa’da futbolcular yüksek vergi verdiği için türkiye’ye en fazla 4m € ücret ile birçok üst düzey futbolcu getirilebiliyor. buna gücümüz olmasına rağmen daha da fazla bir ücret vermemiz gerekseydi de sponsorlar tarafından karşılanabilirdi. 50 maç yapacağımız bir sezonda tek forveti eren olan takıma yapılabilecek bu yatırım, şampiyonlar ligi’nde bir galibiyetten 2.7m €, beraberlikten 0.9m €, gruptan çıkmaktan 9.5m €, süper lig’de ise galibiyetten 2.6mtl, beraberlikten 1.3mtl ile geri dönüşü rahatlıkla sağlanırdı, hatta para bile kazandırırdı. hatta belki ligde kazandıracağı puanlar sayesinde yine şampiyon olmamızı ve bu sayede gelecek sezon da şampiyonlar ligi’ne gitmemize katkıda bulunacaktı.

    transfer edilecek bir forvete yapılacak yatırımı gereksiz ya da israf olarak görüyorlarsa, hemen bugün istifa etsinler. fenerbahçe bu sezon 4 forvetine toplam 11,6m € ödeyecek, bunlara bonservis ya da kiralama bedeli olarak da 10.7m € ödedi. beşiktaş, bu sezon 5 forvetine 9.7m € ödeyecek, bunlara bonservis ya da kiralama bedeli olarak da 11.2m € ödedi. van persie’nin yıllık maliyeti 10,8m €, janssen’in 7,2m €, slimani’nin 5,7m €, negredo’nun 5,7m €, aboubakar’ın 5,8m €, mario gomez’in 5,5m €. yaşlanmış burak yılmaz’ın, iddiasız trabzonspor’a yıllık maliyeti 5,3m €. drogba’nın bize yıllık maliyeti 7,1m €, satılmasaydı gomis’in 5,6m €, yetersiz bulduğumuz eren’in bile 4,0m €. forvetlere böyle harcamalar yapılmak zorunda çünkü futbol sahasında başarıyı getiren en önemli fark, forvetler ve onların kalitesi. beşiktaş, doğru forvetlere yatırım yapması sayesinde iki sene türkiye ve avrupa’da başarılı oldu. onların bu dönemdeki forvetleri mario gomez, aboubakar ve cenk tosun iken bizde yalnızca umut bulut vardı ve idareten podolski’yi oynatıyorduk, neticesinde ligi dördüncü ve altıncı bitirdik. bir sonraki ise sene gomis ve negredo arasındaki seçimi doğru yapan takım biz olduğumuz için şampiyon olduk. forvete yapılmayan 5-6m €’luk yatırım, o sene takıma yapılan tüm yatırımı çöpe atabiliyor.

    yalnızca son bir hafta yaptıkları nedeniyle bugüne kadar çok sevdiğim bu yönetime çok kızgınım ve affetmem mümkün değil. fenerbahçe üç forvet transferi yaptığı sırada bütün yaz forvet transferini ihmal ettiklerini zaten biliyoruz. gomis gittikten sonra olanları ise aklım almıyor. son dört günde iki forvet transferi alacaklarını söyledikleri için son gün bile birçok forvet ile görüştüklerinden ve mutlaka en azından bir transfer yapacaklarından emindim. gece yarısı yanıldığımı anladığımda yaşadığım şaşkınlık ve hayal kırıklığını anlatmam çok zor.

    bir hafta modeste’in peşinden koştular, demek başka ciddi alternatifi yokmuş ki vazgeçtikten sonra kimseyle anlaşamadılar. demek ki o kadar beceriksizlermiş ki hiç bir forvet ile görüşmeleri ilerletmeyip son gün beşiktaş’ın çöpü vagner love’a yoğunlaştılar, zaten en sonunda onu bile alamadılar. tüm bunların sebebini de biliyorum, menajerlere para vermek istememeleri. bir insan doktorlara gitmeyi sevmeyebilir ya da ilaçlara karşı olabilir ama acil bir durum olduğunda ambulansa binmeyi reddedip kendi kendine iyileşmeyi beklersen ölürsün. ‘’inat ettik menajerlere para vermeyeceğiz’’, ‘’inan edin şampiyon olacağız’’ın önüne geçti.

    örneğin bu yaz yedek kaleci aradıklarını biliyorum. istedikleri seviyede bir kaleci bulamayınca ismail ile devam etmeye karar verdiler. bence yanlış bir karar ama yine de alınabilecek bir risk çünkü muslera sakatlanmazsa yedek kaleciye ihtiyaç olmayacak. ancak her maçın sonucuna direkt etki edecek ve takımın en önemli parçası olarak takıma üst düzey bir forvet almamak bir risk değil, geri zekalılıktır.

    fatih terim, bütün yaz ısrarla forvet istedi, gomis kalsa bile forvet alınması gerektiğini söyledi, gomis gittikten sonra stoperden bile vazgeçip iki forvet almamız gerektiğini açıkladı. galatasaray başkanının sorumluluğu, uefa’nın ffp kurallarını uygulamak olduğu gibi futbolun patronu fatih terim’in dediklerini yapmaktır. ffp kurallarına uyulmazsa cezasını uefa, fatih terim’in dedikleri yapılmazsa cezasını skor tabelası keser. fatih terim’in yaşadığı hayal kırıklığı muhakkak ki çok büyüktür ama yıllarca her türlü zorluklardan çıkıp başarılı oldu. onun için yeni bir mücadele olacak, biz de hocamızın sonuna kadar arkasındayız.

    sonuç olarak, bu yönetim yapmadığı tek bir transfer ile hem taraftarı hayal kırıklığına uğratmış hem de fatih terim’i de yüz üstü bırakmış oldu. yine de galatasaraylılıklarından şüphe etmiyorum, bu yanlışın bir önceki başkanın yaptığı gibi sistematik bir şekilde ve kötü niyetle yapılmadığını da eminim. çıksınlar, tüm bu süreci samimi ve dürüst bir şekilde anlatsınlar, taraftardan özür dilesinler ve bu günden itibaren fatih terim’e en ufak bir sıkıntı çıkartmasınlar. son olarak da bundan sonra taraftarın kendilerini desteklemeyeceği gerçeğini kabullensinler.
  • 741
    gerçek galatarasaray taraftarı bir yönetimdir. fakat kulüp yönetirken taraftar kimliklerini bir kenara bırakıp profesyonel yaklaşım sergilemeleri gerekirdi.

    en basit örneği;

    yurt dışı transferlerine neden abdurrahim albayrak gidiyor. koskoca kulüpte başka adam mı kalmadı. albayrak canımız ciğerimizdir galatasaraylılığından kimsenin şüphesi yoktur, bizim gibi sevinir bizim gibi üzülür eyvallah ama floryada babalık yapacak adama yurt dışı transfer görevi verirsen orda işler patlar kardeşim kimse kusura bakmasın.
  • 742
    fatih terim'in 1 eylul 2018 trabzonspor macindan sonraki roportajinda bahsettigi "transfer masa basinda yapilmiyor, agizla yapilmiyor" aciklamalarindan transfer icin yeterli ozverinin verilmedigini anliyoruz. hocanin sahaya inen, transferi kovalayan, birebir gorusen yonetici veya profesyonel eksikliginden yakindigini dusunuyorum. transferle abdurrahim ilgilenirse anca 4 milyon gibi kazik bir fiyata, ileride kimseye satip para kazanamayacagimiz vasat bir turk futbolcusu aliriz. veya omer bayram gibi galatasaray yedek kulubesi seviyesinde oldugu tartismali bir diger ismi yine anca "turkiye"den aliriz. adamin kalibresi bu. transferden sorumlu kisiyi albayrak yapmak kulup baskaninin hatasidir. cenk ergun gibi belirli bir plan cercevesinde iyi calisan profesyonel ornek varken bundan faydalanmayip rezil olmak cengiz'in akil tutulmasidir. baskani zeki adam sanirdim, hatasini anlayacaktir diye umuyorum.
  • 745
    gerekli transferleri yapmayarak hem ligi, hem şampiyonlar ligini, hem kendi geleceklerini hem de gs-terim birlikteliğini çok büyük bir riske soktular.
    her şeyden önce takımı çok ciddi oranda zayıflattılar.

    rakiplerimizin mevcut durumlarını bir göz önüne getirin. bize karşı nasıl korku ve kıskançlıkla baktıklarını hatırlayın. peki ya şimdi sizce ne düşünüyorlardır?

    şimdi biz ise şapkadan tavşan çıkarsın diye fatih terim'den mucize bekleyeceğiz. ama çok zor. mucize beklememek lazım.

    özetle bu yönetim muhteşem gidişatı transfer dönemiyle mahvetti!
  • 747
    sınıfta kalmış olan beceriksiz yönetim. fatih hocanın istediklerini yapamadılar. şampiyonlar liginde iyi bir kura çekmemize rağmen bu durumu değerlendirip takımı daha da güçlendiremediler. aksine takımı hem forvetsiz bıraktılar hem de güven vermeyen stoperlere emanet ettiler. fatih hoca transfer sürecinde söylemişti zaten almayı bildiğimiz gibi satmamız da lazım diye ama maalesef yönetim satma işinde hem başarısız hem de çok geç kaldı aynı şekilde gidenlerin de yerini doldurmayı da beceremediler.
  • 750
    2018 yazı boyunca amatör şubeler özelinde farklı platformlarda defalarca eleştirdiğim(iz) yönetim. bu eleştiriler sonucunda farklı argümanlarla eleştiriden hakarete varan geniş bir yelpazede tepkiler çektim/çektik. hatta çok sevdiğim bir yazar arkadaşımız #2494812 numaralı entry sonrası "abi kusura bakma ilk defa ofsayt verecem" diye mesaj atmıştı. fatih terim faktörüyle alınan bir şampiyonluk, bir galatasaray mucizesi olan eurocup women şampiyonluğu ve tabi ki dursun aydın özbek denen karabasandan kurtulmanın etkisiyle taraftarın gözünde bir dev aynasında gözüküyordu mustafa cengiz yönetimi. sırf mesnetsiz sallıyor olmamak için yaşanmakta ve duyulmakta olan olaylardan örnek vermemize rağmen "dursun özbekçi troll hesap" muamelesi görmekten ne yazık ki kurtulamadık...

    şubelerdeki organizasyonsuzluktan, yönetimin işbilmezliğinden ve taraftar ile etkileşimdeki beceriksizliklerden dem vurmamıza rağmen genellikle finansal fair play kıskacından ve şubenin borçlarından dem vurup "sizin zevkiniz için kulüp iflas mı etsin" noktasında tepkiler alıyorduk. ağustos 2018'in sonu ve eylül 2018'in başı itibarıyla yaşanan bir haftalık geçiş döneminde taraftarın yaşadığı dönüş gerçekten akıl almaz boyutlarda...

    amatör şubelerde yaz boyunca yaşanan ve dillendirilen şeylerin çok benzer şekilde futbol şubesinde de yaşanmakta olduğu ne yazık ki entry tarihi ile son bir haftalık dönemde pembe gözlüklerden bile görünecek hale geldi. daha doğrusu taraftarın gözünün önündeki perde kalkmış oldu, bir nevi bir rüyadan uyanılmış oldu. transfer konusundaki organizasyonsuzluklar ve beceriksizlikler, bu süreçlerde taraftara yalan söylenmesi başta olmak üzere pek çok iletişimsizlik ortaya çıktı.

    dursun aydın özbek yönetiminden camianın kurtulabilmiş olması elbette çok kritik bir dönüm noktasıydı. hem kulübün çok zor durumda olması hem de baskın seçim kararı sonrası elle tutulur bir ekip kurup plan yapmak çok zordu. ancak bu konu mustafa cengiz yönetiminin zaaflarını görmeye ve dillendirmeye bir engel olmamalıydı. galatasaray taraftarının yanılgıya düştüğü nokta ne yazık ki burası oldu. elindeki çok büyük, hatta seçim sürecini doğrudan yönlendiren potansiyeli yönetime yapıcı eleştiriler ve baskılar yapmakta kullanamadı.

    mustafa cengiz yönetimi ne yazık ki pek çok işbilmez insanı bünyesinde barındırıyor. ek olarak kulübün birçok noktasına çöreklenmiş olan yamyam kılıklı sözde idareci özünde yiyicilerle geçmiş dönemden gelen ağır sözleşmeleri bahane ederek yola devam ediyorlar. buna rağmen ekonomik anlamda acı olsa da doğru hamleleri yapabiliyor. ancak bu acı hamlelerin yaratacağı kamuoyu sıkıntısını göğüsleyecek kadar cesur ve inatçı değiller. bu da her alanda bir iletişimsizlik ve yalan söyleme ihtiyacını doğuruyor.

    bu zihniyet ve görev anlayışıyla ekonomik anlamda kulübün geleceğini kurtaracak olsalar da sportif, idari ve taraftarsal anlamda çok fazla yıpratacakları bir gerçektir. bu konuda %49 pay dursun aydın özbek yönetiminin olsa da %51 pay da kendi işbilmezlik, cesaretsizlik ve "ne şiş yansın ne kebap" anlayışlarıdır. bir bacağı tutmayan herkes koltuk değnekleri ile hayatını idare ettirmeye çalışabilir. marifet bacağını ampute edip protezle de olsa tekrardan yürüyebilecek hale gelmeyi göze almaktır.

    caner eler'e de selam olsun burdan...
App Store'dan indirin Google Play'den alın