• 26
    surekli bok atilmasini anlayamadigim taraftardir. var boyle insanlar ve evet taraftarlarin cogunlugunu da bu grup olusturur. bir dusunelim bakalim sampiyonluk macinda stat neden dolar da, ligde hedefi kalmamis 6. siradaki galatasaray'in siradan bir macinda dolmaz? ya da kazanilan bir derbinin ardindan neden daha cok futbol konusmak ister insanlar? daha cok formali insan gorursunuz sokakta, neden? ornekler cogaltilabilir ama surasi gercek iyi gunu kotu gunu var demek ki bu islerin. olmasi da gayet dogal.

    kotu gun taraftari olmak isteyen insan sayisi cok olsaydi bu kadar galatasarayli olmazdi turkiye'de. erzurumsporlu, samsunsporlu, karsiyakali, kutahyali falan olurdu insanlar. hem turkiye'nin en cok kupa kazanan, oyle ki diger iki ezeli rakibinin toplamiyla ayni sayida neredeyse, takimini tutacagiz, hem de "iyi gun taraftari degiliz", "sevinmek icin sevmedik" diyecegiz. belli ki sevinmek icin sevmisiz galatasaray'i. sevinemedigimiz gun de severiz elbet. ben maclari yine izliyorum, hakkinda her seyi okumaya calisiyorum tabii ama yapmayan da yapmaz. benden daha az galatasarayli falan degil o. ya da ben taraftar, o seyirci, musteri vs degil.
  • 27
    peki, hepimiz sevinmek için sevdik galatasaray'ı. ancak bir kesim hüzünlerini de sevdi. en zor günde de taktı atkısını, gitti stada, bağırdı sesi kısılırcasına. diğer kesim ise soğudu, futbol konuşmak istemedi, değil stada gitmek maçı bile izlemedi. kısacası bir kesim takımını her koşulda özümsedi, diğer kesim ise sadece iyi günlerde. gerçekten bu iki grubu aynı kefeye koyuyorsanız sözüm yok, ben koyamıyorum.

    ekleme; baba gündüz'ün dediği gibi; ''bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır galatasaray...''

    bu sözde zor günlerde halatı bırakanları kastettiğini sanmıyorum.

    dip not; kimseyi iyi gün taraftarı olmakla suçlamadığımı da ayrıca belirtmek isterim.
  • 28
    insanların doğal halde bulunmayan bir kavramı kendince yaratıp, sonra da bunu hakikaten varmış, somut bir şeymiş gibi lanse etmesine bayılıyorum. şimdi, aşkın dinamikleri, arkadaşlığın dinamikleri nasıl somut değilse, herkes için farklıysa, iyi gün taraftarı da herkes için farklıdır. dolayısıyla iyi gün taraftarı şöyle şöyledir, böyle böyledir demek pek mantıklı değil. düşünce özgürlüğü kapsamında mı ? evet. ama böyle bir şey hakikaten varmış gibi yazmayın. çünkü yok.

    metin oktay duruşu, beşiktaşlı duruşu, fenerbahçeli duruşu* bizim içini doldurduğumuz, hikayelerle beslediğimiz, hepimizin farklı yorumladığı şeyler. sen beşiktaşlı duruşunu tiner ile birleştirip mizah konusu yaparsın, adam beşiktaşlı duruşu hakkında manifesto falan yazar.

    iyi gün taraftarıymış.
    kim iyi gün taraftarı ? ve tam olarak nedir iyi gün taraftarı ? doğada, somut dünyada bunun karşılığı var mıdır ?
    varsa da aşk şudur demek kadar tatmin edicidir o karşılık.
  • 29
    sabahtan akşama kadar alman teknik direktörlerinin isimlerini sözlükle ta..ak geçmek için kullanan trollerin kendilerini nimetten göstermek için kullandıkları söz kalıbı. yaw he he. sizin gibi iyi günde oley çekmedik ki iyi gün taraftarı olalım! kötü gördüğümüz her şeyi hem de kazanırken eleştirdik. çünkü bizim mastürbasyona ayıracak zamanımız yok.
  • 30
    özellikle fener medyasının, galatasaray taraftarını gömmek için sarıldığı argüman. galatasaray taraftarı, takımı kötü gittiği için protesto ediyormuş, geçen yıl üç kupa alınırken stad dolup taşıyormuş, bu yıl 20 bin kişiye oynuyormuş, bütün bunlar galatasaray taraftarının iyi gün dostu olduğunu ortaya koyuyormuş. artı selçuk'a yapılan protestonun da aynı şekilde çok yanlış olduğunu, geçen yılki üç kupalı takımın en iyilerinden olduğunu söyleyip duruyorlar.

    önce selçuk'a bir sitemim var. samimi galatasaraylıyım diyorsun ama fenerlilerin galatasaray taraftarını vurmalarına meze oluyorsun. yıllardır formun düşük bir türlü yükseltemiyorsun, taraftar rahatsız olunca da üzülüyorsun. kısacası galatasaray'a yük oluyorsun. peki neden? samimi bir galatasaraylı (ki ben inanıyorum galatasaraylı olduğuna) takımına yük olur mu? fenerlilere koz verir mi? menejerinin, fenerli tırlaklardan ogün altıparmak'ın oğlu olması da başka bir husus. biz kalbimizi temiz tutuyoruz da geçen yıl melo hakkında söyledikleri doğru muydu?

    ikinci olarak, fener medyasına cevaplarım var. anti parantez belirteyim ki, bütün fener medyasının aynı argümanları kullanması, bir merkezden kurgulanan propagandayı dillendirdikleri (psikolojik savaş merkezi) intibaını fazlasıyla veriyor. varsa eğer ben bu merkezde çalışanlara sesleniyorum; galatasaray'ı çökertmeye çalışmanız sadece akrepliktir, siz sadece takımınızı yükseltmeye uğraşın. üstelik boşa kürek çekiyorsunuz.

    gelelim cevaplara;

    -galatasaray taraftarı, takımın puan cetvelindeki yeri nedeniyle takımı ve oyuncuları protesto etmiyor. iki nedenle protesto ediyor. koşmadıkları, mücadele etmedikleri, aldıkları paraları hak etmedikleri için ve takımın ruhu ve en çok kendini yırtan futbolcusu olan melo'nun başını yedikleri için. (belki siz işinize gelmediğinden buna inanmıyor görüneceksiniz ama taraftar buna inanıyor)

    -taraftar başarısız olduğu için değil, ulaşımı zor ve ekonomik durumları nedeniyle stadı dolduramıyor. bir hatırlayın, geçen yıl son maçlar, takım şampiyonluğa gidiyor, seyirci stada ulaşamadığı için a.albayrak otobüslerle taşımıştı taraftarı. üstelik bilet fiyatları, gidiş geliş ücretleri gerçekten taraftarı etkiliyor. bir de oyuncuların parantez içinde ruhsuz mücadeleleri olduğu için taraftarın maça gitme isteği kalmıyor.

    anladınız mı? sanmıyorum anladığınızı, çünkü anlamak istediğinizden emin değilim.
  • 31
    özellikle geçtiğimiz yazdan beri salakça kullanılan bir ifade.

    örneğin bu takıma forvet almamak rezalet, transferler berbat, kadro çöp durumda transfer lazım bir sürü dediğinizde çat diye iyi gün taraftarını yapıştırıyorlar. testi kırılmadan bak kırılacak diye söylendiğinde "transfer odaklı taraftar xd, iyi gün taraftarı xd"...

    iyi gün taraftarı takım kötü gideceği belliyken yönetime tepki gösteren taraftar değildir. oyuncu ıslıklayan da değildir. iyi gün taraftarı demek takım iyiyken destekleyip bununla övünen, kötü günde de takibi, desteği bırakan taraftardır. adam tepki gösteriyor hatta yeri geliyor nefret söylemlerinde bulunuyor. babasının hayrına değil, galatasaray için. çünkü o kadar gerizekalıca yönetiliyoruz ki 7 düvel biliyor bir tek bizim yönetim bilmiyor bu durumu. belki de onlar da biliyor da yüzsüz ayağına yatıyorlar.

    gayet net; yukarda bahsettiğim kişiler ki ben de dahilim o gruba, iyi gün taraftarı değildir. hatta kötü gün taraftarı dediğiniz - ki aslında öyle olmayan - her şeye boyun eğen, fikri hür vicdanı hür olmayan taraftar grubu galatasaray'ın lehine değil aleyhinedir. insanlar sağda solda galatasaray daha iyi olsun diye yırtınıyor. tabii ki ego tatmini olayı da var ama bu işin detayı kalıyor.

    bunlara kalsa galatasaray battıkça birileri zenginleşmeye devam edecek. takım hallolur ya hallolur ehe ehe diye umut bulut'a tezahüratlar yapılacak. zaten yüzsüz olan bu kadar tepkiye rağmen bir tarafını kaldırıp da önündeki topa koşmayan çete daha da şımaracak. oh ne ala memleket. iyi taraftarlık böyle oluyormuş.

    senelerce istisnalar hariç tüm maçları izle, takım rezalet yönetilirken tepki gösterince, takıma transfer lazım deyince iyi gün taraftarı ol. oldu canım.
  • 32
    futboldan maksimum verimi alan en mutlu taraftar tipidir. hayatın sırrını futbol konusunda çözmüş insandır.

    takım iyiyken havayı bas arkadaşlarına, sevin sokaklarda, şampiyonluk kortejlerine katıl, takım kötü iken tv8 izle ya da ne bileyim halk tv izle, film izle, sevgilinle gez.

    bu tip insanlar takım kötü olduğu zaman sözlüğe bile uğramaz iken burada kötü gidişatı eleştiren taraftar "iyi gün taraftarı" oluyor ya ifrit oluyorum.
  • 33
    sanirim ben de bu gruba dahil edilebilirim.
    malum, iyi gunde takimimin formasini aldim, aile bireylerime aldim, aldirdim. simdi icimden 10 lira verip bir bileklik almak gelmiyor. gecenlerde turkiye'de bir gs store'a ugrayip hic bir sey almadan ciktimki, ingiltere'de ozlemini cekerdim hep gs store olmamasinin.

    iyi gun taraftariyim, cunku gucume gidiyor. iyi gun taraftariyim cunku yonetimsel basarisizliklarin sonucu olarak isin donup dolasip bana dokunmasi, benim gibi sade ve siradan taraftara dokunmasi gucume gidiyor. gucume gidiyor cunku galatasaray hakkinda hic soz sahibi degilim, gucume gidiyor cunku galatasaray liseli olmadigim, meshur bir sarkici yada tv oyuncusu olmadigim, iyi bir sporcu olmadigim icin galatasaray'a uye olamadigim halde, kararlarin hic birinde 25 milyonda bir soz sahibi olmadigim halde, maddi olarak kulfetin benim ve benim gibilerin uzerine yuklenmis olmasi gucume gidiyor.

    iyi gun taraftariyim, cunku gecmis unutmuyorum. hamza hamzaoglu, mustafa denizli gibi futbol adamlarinin televizyon basinda galatasaray hakkinda neler soylediklerini unutmayip, onlari hatirlayinca ve bu kisiler bana ve benim gibilere sorulmadan takimin basina gecirilince bir sey yapamamak elimi kolumu bagliyor. sirf bir takim teknik adamlarin egolarini tatmin etmeleri icin kulubu goturdukleri berbat ve dandik cizgiyi gorup bir sey yapamamak, sirf o kisiler egolarini ve "buyuk teknik adam" olduklarini ispat edebilsin diye ptt birinci lig duzeyindeki adamlara milyonlarca euro sacmalarini gorup, sonra benim elimi cebime atmam istenince gucume gidiyor.

    iyi gun taraftariyim, uefa kupasini aldigimiz gun, simdi hic gorusmedigim o kisilerle odanin icinde zip zip nasil zipladigimi, cocuklar gibi agladigimizi hatirliyorum, bunun ardindan kulubun nasil yonetildigini de. iyi gun taraftariyim cunku benden sadece kotu gunde yardim bekleniyor. uefa kupasini kazanmis bir galatasaray'in 10 senesinin nasil heba edildigini gorup yasadim. iyi gun taraftariyim cunku bu takimi yoneten teknik direktor tarafindan "taraftar her macta kazanmayi bekliyor" gibi sacma bir argumanla suclandim. iyi gun taraftariyim cunku takimin en klas ve kariyeri en duzgun isminin teknik direktoru tarafindan nasil basin araciligiyla taraftarin onune atildigini, ayni teknik direktorun sirf antrenmanlarda ise yarar diye ingiltere'den adam transfer ettigini biliyorum.

    iyi gun taraftariyim cunku kulubu yonetenlerin bu renkleri benden daha cok sevmediklerini biliyorum. iyi gun taraftariyim cunku ismim, cismim, varligim sadece kotu gunde araniyor, iyi gunde ben yokum. iyi gunde gormezden geliniyorum, gun kotu olmadiktan sonra kimse cikip benden bahsetmiyor.

    iyi gun taraftariyim, cunku ne iyi gunde ne kotu gunde kulubun gelecegiyle ilgili soz soyleme hakkim yok.
    iyi gun taraftariyim, cunku ne iyi gunde ne kotu gunde kulubu yonetenlerle ilgili soz soyleme hakkim yok.
    iyi gun taraftariyim, cunku ne iyi gunde ne kotu gunde kulubun transferleriyle ilgili soz soyleme hakkim yok.
    iyi gun taraftariyim, cunku kulubun basindakilerin bilmesini istiyorum ki, ben ve benim gibiler yoksa aslinda buyuk bir camia olarak adlandirdiklari galatasaray yok.
  • 34
    türkiye özelinde galatasaraylının, beşiktaşlının, fenerbahçelinin kısaca herkesin olması gerekendir.

    geçen aspor'un haberi vardı rakamlar tam aklımda değil ama buna benzer rakamlardı.. öncelikle real madrid ve bayern münih gibi takımların en düşük kombine fiyatları 546 tl gibi bir fiyat. bunu euro olarak düşünürsek euro olarak kazanan bireyler için hiçbir şey. bir de 2 yıldır türkiye ligi şampiyonu olan beşiktaş'ın en ucuz kombine fiyatı 1200 lira küsurlarda bir şey.

    bana ne ulan kötü gün taraftarlığından cefasını çekmekten falanından filanından. bana bir taraftar olarak maddi bir getirisi de yok. hani gstv çalışanı filan olsan neyse de.... ayrıca benim sözümün de bir değeri yok! valla ben yoruldum artık tuttuğum takımımın kötü günleri düşünmekten kulüp üzerinden kendi piyasalarını yapanlar düşünsün bir zahmet. ben bundan sonra iyi gün taraftarıyım.
  • 35
    kral taraftardır. mutludur, yerine göre gururludur. elano'lar, b.a.m'lar, joao'lar zamanında mutsuz olmamak için maç dahi izlemeyen, elmander, melo, muslera görünce maç kaçırmayan taraftardır. kim ne derse desin bizden daha akıllılardır.

    deli mi dürttü bilmem ama yanlış hatırlamıyorsam aklıma ankaragücü ile ali sami yen'de oynadığımız bir maç gelir.* o boktan zamanlarda dize kadar kar var istanbul'da, karım "manyak mısın bu hava da maç mı olur" dediyse de kıçımız dona dona yeni açık'ta izlemiştik maçı. neyse ki yönetim acımıştı da kapalı'ya almıştı maç sırasında bizi. iyi gün taraftarı öyle mi? takım kötü gitsin digiturk'ü ilk o iptal ettirir, şampiyonluğa oynasın, gsstore'dan hepimizden çok alışveriş yapar, gücü yetse loca alır. sporu amacına uygun olarak mutlu olmak için izler. ağlamaz, üzülmez hep güler ki, doğru olan kendisidir.

    bir de dortmund taraftarı gibi iyi-kötü farketmez taraftarı var ki, onları 2050 gibi yakalarız herhalde.
  • 36
    bir takim uyuz gibi top oynayabilir. bir takimin sembolu aslansa hicbir sey kazanamasa bile "ama bizim uefa kupamiz var" der gibi "ama biz aslani" derdiz. cok dedim. kadikoyde star'in icine fare kactigi gun de dedim. ferdinand metin ali vs costugunda da dedim.

    benim sembolum aslan. benim dna'm aslan dna'si. kotu gunde de severim galatasaray'i. ask bu, insan sevmeden edemez.

    ama bu ask somuruluyorsa hop diyeceksin. cunku o kapi acilirsa kapanmaz. o kapinin icinden her turlu ahlaksizlik her turlu rezillik gecer.

    senin kovulan hocanin futbolculari hocalari sabote edecek, kulubu yonetenler kulubu peskes cekecekler, 2 tane dede baskan atayacak, sahada ruh olmayacak, mucadele olmayacak, yatacak hoca arayacak eeee?

    sonra biz iyi gun taraftari olalim, biz futboldan anlamayalim, realist olmayalim. koskoca galatasaray kulubu 15 senelik mazisi varmis gibi bu yapiya hapsolsun, avrupali rakipler yerine 3 tane kici kirik rakip yoneticilerin aciklamalarindan gaza gelinerek yerel rakipleri yenme tatminine hapsolsun.

    allah var ya oyle buyuk ki bir gun bir yerden bir tokat vurur, ahlaksiz yapi iyot gibi aciga cikar, en basari odakli adam bile yani gercek anlamda iyi gun taraftari bile isyan eder o yapiyi yirtar cope atar. yapacak birsey yok bu dunya sinav dunyasi. bu da bizim sabir sinavimiz.

    allah onurlu gururlu ahlakli gercekten kotu gun taraftarina sabir ihsan eylesin.
  • 37
    aslında övülecek bir olgu değil. iyi gün taraftarı denilen insan sayısı artıyorsa bu kulüplerin doğru bir politika izlemediğini ve ülkenin spor noksanlığını gösterir. ingilizlere imreniyor, almanlar her maç %98 doluluk oranı tutturunca şaşırıyoruz. tabi ki o adamı oraya çeken yan faktörler var. başarı, güzel oyun gibi ancak temelde onu oraya götüren şey kültür. o yöreye veya topluluğa ait olan başka bir yerde olmayan, daha doğrusu olsa dahi bulmaya ihtiyaç duymadığın kültür.

    "biz kulüpleri ailemiz gibi görürüz, ailemize kızarız ama terk etmeyiz." diyen alelade bir ingiliz taraftar gibi olmak; küme düşen real soicedad oyuncularının, kaptanının, taraftarının beraber tribünde ağlaması; en güvenilen oyuncu olan depor. la corunia kaptanın barca'ya penaltıdan gol atamadığı için şampiyonluktan olunca onu bağrına basmak, bir çöpçü ile, ceo'yu 20 senedir arkadaş yapan köy takımı kombineleri (böyle bir hikayeyi belgeselde duymuş arkadaşım.) gibi hadiseler kesinlikle daha övünç duyulası. çünkü taraftar ile seyirciyi ayıran hadise bu.

    ancak bu taraftarın oluşması için, "taraftarın desteğini istiyoruz." deyip, sadece bunlar seyirci diyen ticari kafalar olursa bu kültürün oluşması veya tutunması imkansız. demin verdiğim üç örnek de direkt spor kültürünün eksikliği ile alakalı. ancak el insaf dedirtecek bilet fiyatları ile bu kültürsüzlüğün yerine geçen kültürün de tutunmasını yok ediyorsunuz. daha sportif insanlar yetiştirip (benim gibi duba olup poposunu sandalyeye sığdıramayanların aksine) spor kültürünü geliştirmektense onu yok etmek marifet değil. seyirciyi en çok talep eden hatta bu sebeple eski taraftarını yok edip bazen şuan ki tek taraftar oluşumunu hor gören real madrid bile her insanın gelebileceği bir ortam yaratmaya çalışıyor. bütün bunları taraftar gruplarından haz etmeyen, mümkün olsa hepsini lav edecek biri olarak söylüyorum. *

    daha önce de yazdım, linkini buraya koyarım, bu ücretler de kimse insanlardan fazla şey beklemesin. tabi ki de değerli işin karşılığı ve ücreti yüksek olacak ancak el insaf. yaklaşık konuşursam, bayern'in asgari ücret kazanan bir taraftarı en ucuz billetten 200 tane, en pahalı biletten 80 tane alabiliyorken; sen ben anca en ucuz biletten 80 tane alabiliyoruz. böyle bir şey olamaz. sen türk gibi kazanıp, alman gibi para istersen; insanlar da senden o bayern'in transferlerini beklerler.

    bir de burası amerika değil. amerikalıların taraftar ve seyirci kültürü çok gelişmiştir ve ilginçtir. ancak avrupa kültüründen çok farklıdır. orada bir çok müsabaka spor fark etmeksizin genelde dolar. bazı sporlar hiç onlara uygun değil ancak bir seyirci toplarlar öyle veya böyle. ifl diye amerikan futbolunun kapalı alan versiyonunu oynatan en aktif liglerden biri tv'ye bile çıkamıyor, youtube'dan yayın yapıyor ancak bir şekilde avuç kadar da olsa seyirci buluyor. (oyuncular adam akıllı para kazanmaz hatta bazen ceplerinden verirler.) lise ve üniversite takımlarının yerel seyircileri oluyor. zaten o taraftarlık açlığını oralardan kapatıyorlar. o okullardan çıkan paralı insanlar o okullara maddi yardım da bulunuyorlar. ulusal liglere iş geldiğinde ise demin bahsettiği fiyat politikasından eser yok. bir şey isteniyorsa pahalıdır, alman vs gibi bakmıyor ingilizler. bu yüzden onlardan herkese göre bilet isteyemem. ama biz avrupalıyız ve avrupa'da wimbeldon gibi organizasyonları saymazsak her gelir gurubuna uygun fiyatlar ve herkesi çekecek organizasyonlar yapmak zorunda kulüpler. avrupalı taraftarları, amerikalı gibi yönetim, uzak doğulu refleksi bekleyemezsiniz.

    bitirmeden bir de işi abartanlara lafım var.geçen bence gazeteciliğe yakışmayan bir haber yapılmış. tudor, izin gününde kaçamak yapmış bunlarda havuzdaki fotoğrafıyla aklı sıra hesap soruyor. bir taraftar da " benim tansiyonum düştü, şundaki rahatlığa bak." minvalinde bir şey yazmış. 1, eğer tansiyonun düşüyorsa, ne olur izlemeyin şu işi. bütün seyirlik sporlar temelde keyif içindir, size zarar vermek için değil. sen bu işin keyif, centilmenlik, sağlık gibi temel kısımlarını anlamamışsın bir de hastasın ki tansiyonun düşüyor. o zaman kendine zarar verme. 2, kimse kimsenin izin gününde ne yaptığına karışamaz. sen kafandaki kaçamaktan vaz geçme, galatasaray kaybettiğinde. tudor da vaz geçmesin, sporcular da genç adamlar, rahat rahat akşam dışarılara barlara gitsinler. bırakın, insanlar deşarj olabilsinler ve lütfen kimse de başkasının özel alanına burnunu sokmasın artık. ölçülü yapıldığında, her şey için alan ve zaman var. 3, biz sevinmeyi ve sevmeyi bilmiyoruz. bunları bilmediğimiz gibi üzülmeyi de bilmiyoruz. üzülmek başımıza geldiğinde şoke oluyoruz oysa üzülmek de bu tiyatronun bir parçası. güzel üzülün, üzüldüğünüz için mutlu olun. zira üzüleceğiniz bir şey daha var eliniz de. ne güzel işte, duygusuz insanlar değilsiniz. ancak yok tansiyonum çıktı, yok 2 ay çile çekeceğim gibi yaklaşımlar üzülmek değil, arebesk kültürün hepimizin içine zerk ettiği sahte depresyonlar. (müslüm baba ayrı, o hakikaten farklı.)

    yazının sonuna bir not bırakacağım demiştim. neden bütün tribün gruplarını kapatırım? maça sırtını dönüp bütün maç aynı şeyi bağırmak ne eğlenceli, ne de destek olmak. bir kere izlemediğin bir şeyi nasıl desteklersin, niye desteklersin. önce yüzünü bir oyuna dön. sonra futbolun, basketbolun, voleybolun, atletizmin yani sporun ve rekabetin güzelliğini gör.

    edit:
    bahsettiğim yazılar;

    (bkz: galatasaray futbol takımı/#1756336)
    (bkz: 20 temmuz 2017 galatasaray östersunds fk maçı/#2207281)
  • 41
    biziz. kötü gün taraftarı olmamıza izin vermiyorlar ki. tribünde ultraslan, sosyal medyada arabesk ruhlular, medyada passatlilar, kulüpte de liseliler ses çıkaracak olsak linç ediyorlar.

    bu yüzden sıkıntılı dönemlerde beş günde bir şafak vaktinde doğuya bakıyorum. bir kurtarıcı gelir mi acaba diye. iyi günlerde "lay lay lom" takılıyoruz hep beraber zaten. :(

    sözlük istisna. burada dümdük taraftarlık mümkün.
  • 44
    neye taraftar olunduğu ile ilgili olan durumdur. eğer taraftar olunan, başkan, teknik direktör, futbolcu değil de galatasaray kulübü ise kötü giden süreçlerde takım değiştirenler hariç herkes, hem iyi hem kötü günün taraftarıdır. bir de sevmediği ya da tutmadığı başkan, td, futbolcu gitsin diye galatasaray'ın başarısızlığını isteyenler vardır ki onların hangi günün taraftarı olduğu edepli tanıma müsait değildir.
  • 45
    takım kötüyken üzülüp, spor kanallarını dahi açmayanların dahil olmadığını düşündüğüm taraftarlık şekli. takım iyiyken maçları izleyip destek olup, kötü giderken bana ne galatasaraydan vs. diyenler dahildir bu gruba. aslına bakarsanız en mantıklı taraftarlık şekli budur. dert yok tasa yok sadece sevinç var. bazen keşke ben de böyle yapabilsem diyorum ama olmuyor. son yıllarda ki stabil, görece mutlu hayatımda tek sıkıntım, derdim galatasaray. buraya gelip bişeyler yazanların da aşağı yukarı benim gibidir diye düşünüyorum. iyi taraftarız iyi dert yapmayın kendinize.
  • 47
    şöyle süper taraftarım böyle desteklerim muhabbetine girmek değil amacım ama hiçbir şekilde dahil olmadigim olamadigim grup.

    bizim için felaket geçen şikeli sezonda son maça kadar izledim takip ettim sonrasında özetleri yorumları vs. hatta hatırlıyorum kuzen ben artık izlemicem abi bitti sezon çoktan demişti de yine de ayrı kalamadım takımdan.

    6. bitirdiğimiz 2015-2016 sezonunu da sonuna kadar sinan gümüş için izledim, çok umutluydum o zamanlar bu arkadaştan.

    takım kötü iken takip etmemek de gayet normaldir ama iyi kötü gün taraftarı diye yaftalamak doğru değil kimseyi. travma yaşatıyor kimisine çünkü bazı fanatik dostlarımdan biliyorum.*
  • 48
    türkiye'de futbol takip eden kitlenin %95'inin dahil olduğu kitle. kimse darılmasın gücenmesin. 70 milyon nüfusu olan ülkenin 50 milyonu 3 takımı destekliyor, biri şampiyon diğeri ikinci diğeri üçüncü. ama kime sorsan sevinmek için sevmedik falan...

    üç büyük takım taraftarı kimselerin kendini iyi gün taraftarı, kötü gün taraftarı gibi sıfatlarla yaftalamaya çalışması o kadar komik geliyor ki bazen... ülkedeki bütün spor o 3 takım üzerine kurulmuş, televizyonlar/gazeteler/radyolar/internet sitelerinin %99.9'u bu üç takım üzerine dönüyor. yarımızdan çoğumuzun tek sosyal aktivitesi maç izlemek. aynı şekilde tek sosyalleşebilme/muhabbet edebilme ihtimali futbol(!) konuşmak. afyonumuz bu bizim. bok götüren ülkemizin, darmadağın olmuş sosyo-kültürel yapımızın, hiçbir zaman olduramayacağımız hayallerimizin, dünyanın en boktan düzenlerinden birinin içinde ezilip büzülmemizin, berbat bir şekilde yaşadığımız hayatlarımızın panzehiri...

    son yıllarda ortaya çıkan içi boş tabirlerden biri aslında bu. keçi güldü koyuna mı denir, dinime söven müslüman olsa mı bilinmez. aklının futbola erdiği sene şampiyon olan takımın taraftarı olduğun düzende, akşam evde oturup televizyondan izlediğin, kazansın da iki gün gerine gerine gezeyim diye beklediğin takımın nasıl kötü gün taraftarı olunuyor o da ayrı bir merak konusu.

    bir de moda oldu ya şimdi falanca takım taraftarı diğerine oo kaç zamandır yoktunuz piyasada falan diyor. güzel kardeşim galibiyet sonrası yapacağın 2-3 bel altı espriden başka ne gibi bir beklentin var ki futboldan kaybedince ortada durasın? hepimizin durumu aslında bu. biz hastalıklı ruhlarımızın, sıçıp sıvadığımız sosyal hayatlarımızın(!), hayattaki tüm başarısızlıklarımızın üzerine "taraftarlık" ile kapatmaya çalışıyoruz. yaşadığımızı sandığımız ve dışarıya da yapmaya çalıştığımız ilizyon bundan ibarettir...

    ben de dahil...
  • 49
    yaştan kurtaramadığım gruptur efendim. *

    tüh, bir 10 sene önce doğsaymışım, çok güzel olacakmış be!

    ne yapmak lazım bu durumdan kurtulmak için, büyüklerimiz yol yordam gösterseler bizlere bari. yani 88'de doğmuş olmam problem göründüğü üzere, mahkeme kararıyla yaşımı 10 yaş büyütsem 78 doğumlu olsam kurtarır mı? ya da daha fazlası mı gerekir? babam 60 doğumlu çünkü 78'den öncesi onun için sıkıntı olabilir bu sefer.

    şakası bir yana, 14 senelik çileyi çekenler bizim kadar yoğun çekti mi bunu bile tartışabilirim. çünkü o 14 sene yaşanırken insanların her anını galatasaray ile paylaşabileceği imkanlar çoğunun kısıtlıydı. bugün sabah kalkıp "dünyadan haberimiz olsun" diyerek bir internet sitesine girip habere bakmak istesek "galatasaray'da kaos" haberi görerek güne başlar durumdayız. sosyal medya olsun, sözlük olsun her platformda gününün büyük çoğunluğunu her gün galatasaray'a ayıran insanlardan ibaretiz.

    sadece son 3 senede 14 senelik çilenin daha fazlasını çektik demiyorum elbette, ama 14 senelik çile 3 yıla sıkıştırılsa nasıl olur sorusu sorulsa hah işte tam bugünümüz olur. eksiği değil, fazlası değil.

    ve derdim başarı da değil. ha başarılı olalım dursun özbek kalsın mı yani bu mudur iyi gün taraftarlığı? hayır. iyi gün taraftarlığı takımı iyi giderken derbiden derbiye ya da şampiyonluktan şampiyonluğa bu takımı hatırlamaktır. böyleleri çok var, görürsünüz. bir de kaos taraftarları vardır, takım iyi giderken ya da şampiyon olurken değil de kaos günlerinde ortaya çıkarlar. her ikisi de extreme durumdur.

    olması gereken takımın arkasında mısın? arkasındasın. "galatasaraylılık ölçer" diye bir cihaz icat edilemedi ki şu dibine koyduğumun dünyasında ölçelim kim ne kadar galatasaray'lı, buna göre liste yapalım. benim için hepsi galatasaray'lıdır. iyi günde olan da kötü günde olan da.

    buna göre de insan yaftalamayın. zaten bölünmüş, dağılmış durumdayız. bir de bu muhabbetten bölünelim iyice iş ateş - güneş olayına gitsin öyle mi? isteğiniz buysa gitsin. ama ben içinde kabul edilmesem de galatasaray'ın arkasındayım, yanındayım, yandaşıyım, taraftarıyım. hatta şu kadar ki, eminim bir çoğunuzun belki en fazla bir kez okuduğu o kulüp tüzüğü varya, hah ben 13 ocak 2018 galatasaray olağanüstü seçim genel kurulunun 92. değil 93. maddeye göre yapılacağını seçim açıldığında tüzüğü açmadan biliyordum.

    92 ve 93. madde ne mi? kulübün sitesinde tüzük var, aç oku.

    iyi gün mü kötü gün mü taraftarıyım ona da karar verici, kendini "galatasaraylılık ölçer" zanneden arkadaşlar karar versin...
  • 50
    galatasaray'da yok denecek kadar az olan taraftardır. 2015 yılından beri bu taraftarın çektiğini sisyphos çekmemiştir. hiç iyi gün taraftarı olmadım. kızdım, sinirlendim, küfür ettim ama galatasaray'a değil. 3 değil, 30 sene şampiyon olmasın zerre sevgim azalırsa terbiyesiz evladıyım. kötü gün mü? aç arkadaş 'hayatın anlamı galatasaray' parçasını bitti! ama dikkat etmek lazım. bazen zırıl zırıl ağlatıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın