• 76
    benim bu. mesela 2015-2016 ve 2016-2017 sezonlarında toplasan 20 maç izlememişimdir. 2014-2015 sezonunda da bırakmıştım, baktım şampiyonluk geliyor izlemeye başladım. 2017-2018 ve 2018-2019 sezonlarını soluksuz izledim, hatta kombinem vardı. 19-20 sezonunu da şu 6 saniye kuralı uygulanan meşhur antep maçından sonra saldım. söyleyeceğim şu ki iyi gün taraftarı benim gibi olur. takım kötüyken pek takip etmez, maç izlemez. ne zaman takım şahlanır, fanatiğe bağlar.

    kötü gün taraftarı olmak ne olursa olsun hocayı, takımı, yönetimi eleştirmeyip desteklemek değildir. kötü gün taraftarı gerekirse protesto eder, istifaya davet eder ama tek derdi takımıdır. takım ligin dibine de demir atsa maç izlerken hop oturup hop kalkar, programını maç saatine göre ayarlar. elinden geldiğince kar kış demeden stadyuma gider vs.

    burada sırf hocayı eleştiriyor diye birine iyi gün taraftarı demek komik görünüyor. tamamen alakasız.
  • 77
    kimilerinin sağduyusuz ve aşırı taraftarlıklarının ürünü olan "fedakarlık" ve "vefa" gösterilerinin kurbanı olarak hedef aldıkları taraftar tipi.

    kendim için en rasyonel olanın bu olduğunu düşünüyorum ve daima da iyi gün taraftarı oldum. futbolu iyi bir şeyler görmek için seyredenlerin, kötü manzara karşısında soğuyup geri çekilmelerinde kınanacak bir şey yoktur. takım kötüyse takip etmenin, maçlarını seyretmenin bir anlamı yoktur benim için. insanların sosyal koşullarının ağırlığı onlara yetiyor, izin verin de takımlarının vaziyetini kafalarına takmasınlar. bu, takım kötü haldeyken bu durumu pek umursamamak, takımı o kötü koşullar içinde "desteklemeyi bırakmak" yönünde bir boyut. bir de başka açıdan eleştiriliyor şu "iyi gün taraftarlığı". bu eleştirinin konusu da, takıma yönelik eleştirilerin "haksızlık, acımasızlık veya düşmanlık" derecesine varacak kadar sivri ve keskin olmasıdır. eleştirinin daima keskin olmasından yanayım, taraftarlar kendilerince yanlış buldukları her şeyi açıkça dile getirmelidirler. tarikat kurallarını futbola uyarlanmasını istiyor bazıları, bu kalıba uymayanlar olarak rahatsız edici olmaya devam edeceğiz.
  • 80
    son beş yıla dört şampiyonluk, üç şampiyonlar ligi çeyrek finali ve iki de şampiyonlar ligi yarı finali ve tüm bunların yanında da 80 milyon euro değerinde oyuncu satışı gerçekleştirdiğimiz için hortalayan durum!

    yav arkadaş geçen sezon rüya takımla fener'in olmadığı ligi güç bela beşinci bitirmiş, şampiyonlar ligi'nde rezil kepaze olmuşuz. şimdi de on maç kala yine fener'in olmadığı ortamda lige havlu atmış, gelenden 4 gidenden 3 yemişiz. ne iyi günü gördük ki, kötüsü olsun!
  • 81
    valla yaş ilerledi, zaman değişti. artık eskisinden daha fazla koyuyor galatasaray’ın yenilmesi. ancak maç gittikten 1 saat sonra kendimize gelebiliyoruz. neyseki aklımız yerinde fikrimiz sabit. en kötü günüde gördük, en iyi günüde. tek istediğim bu kalleş düzene karşı ayakta ve dik durabilmek. şampiyonluk ya da kupa umrumda değil. yeterki dik duralım.
  • 82
    yoktur. günümüzün taraftar profili stadyumdaki taraftar ile sosyal medya taraftarı arasında sıkışmıştır. stadyumdaki taraftar biraz sembolik bir ifade aslında. kötü gün taraftarının upgrade edilmiş hali diyebiliriz. yani aslında tanımının yapılmasına da gerek yok. herkes kendine göre bir tanım yapabilir.

    sosyal medya taraftarı için bkz veriyorum:

    (bkz: eksisozluk)

    (bkz: galatasaray sözlük)

    (bkz: twitter)

    (bkz: instagram)

    (bkz: vesaire)
  • 83
    bir film açıyorsunuz, beğenmediğinizde kapatıyorsunuz. dışarıdan yemek siparişi veriyorsunuz, beğenmediğinizde yemeği bitirmiyorsunuz.
    artık galatasaray bana kötü bir yemek veya kötü bir film tadı vermeye başladı. izlerken zevk almayı geçtim eziyet çekiyorum ama galatasaray olduğu için kapatamıyorum. basket takımı küme düşecek nerdeyse, fethiyespor maçını takip ediyorum sırf rakibi kazansında düşmeyelim diye. artık galatasaray bana eziyet çektirtiyor resmen. eskiden maç saati gelsin diye heyecanlanan ben, artık uzun süre galatasaray herhangi bir branşının maçını izlemek istemiyorum. ama dayanamayıp yine haftaya açıp izleyeceğim.
    bu durum resmen kendimize eziyet aslında. zaten günümüzde hayat zor, pandemiydi, ekonomiydi, hayat kaygısıydı vs. ama birde galatasaray böyle olunca iyice dibe vurduruyor herşeyi.
    şu ara kendimi anadolu efes ile avutuyorum. onların maçı gelsin de izliyim diye heyecanlanıyorum. çünkü para ve zaman verip aldığım hizmetin karşılığını kusursuz veriyorlar. artık bu bakış açısı ile bakıyorum olaya. evet ben iyi gün taraftarıyım. artık zamanımı daha kaliteli şeylerle harcamak istiyorum. ama galatasaraya yine kıyamıyorum, yine vazgeçemeyeceğim.
  • 85
    galatasaray benim babamın oğlu değil. ben taraftar olarak formamı alırım, desteğimi yaparım, hatalı bir şey varsa tek kişiye bile ulaşacaksam uyarımı yaparım, yazarım çizerim.

    ama kimse "sevinmek için sevmedik" demagojisi beklemesin bizden.

    ben göstere göstere gelen rezaleti engellemeyenlerin yanında olmam.
    ben galatasaray'a zarar verenlerin yanında olmam.
    ben gece yatağa mutsuzluk ve sinir harbi içerisinde girerken, mutlu mesut uyuyanların yanında olmam.
    ben milyonlarca euro para çalanların yanında olmam.
    ben zamlı maaşı yüzünden hırsızlığa, beceriksizliğe kalkan olanların yanında olmam.

    ben galatasaray sevdalısı görünüp galatasaray düşmanı olanların yanında olmam. iyi gün taraftarıyım ben. kötü günlerin sebebi yanında olmadıklarımız çünkü.
  • 87
    kariyerinde 11i şl olmak üzere üst düzey 100 maça çıkan sağ beke 9m euro basıp ilk maçta "ya bu yetersizmiş" diyerek yerine devşirme sağ bek oynatan takım kötü gününde falan değildir.

    20m euro basıp championshipin en skorer ortasahasını getirip ondan taylan antalyalı yaratmaya çalışan takım kötü gününde değildir.

    bunun adı olsa olsa lale devri. bu şımarık devrin kapanması bir isyana bakar.

    not: taylan da bu arada hala bizde. yani yenisini yaratnaya gerek yok.
  • 88
    galatasaray taraftarı dersek daha doğru olur.

    takım iki sezon kötü gitti terim döneminde 20bin kişiye oynanıyordu statta. fenerliler her sezon doldurup taşırıyor stadı. sosyal medyada her yerdeler.

    fenerlilerin yaşadığı başarısızlıkları yaşasalar yönetimdekiler bile maça gitmez. eskiyi bilemem ama yenisi böyledir. taraftar gibi değil müşteridir diyebiliriz.
  • 89
    taraftarların büyük bir kısmı için geçerli bir önermedir ve böyle olması da doğaldır.

    futbol eğlenerek zaman geçirilecek bir aktivitedir. günümüzde insanların boş zamanları çok kısıtlı ve doğal olarak herkes bu vakitten maksimum verimi almak için çabalıyor. desteklediğiniz ve kendinize yakın bulduğunuz bir takım başarılı iken sizi mutlu eder ve onunla ilgili aktiviteler yapmak keyif verir, dolayısıyla bu aktivite için harcadınığız zaman artar.

    takım kötü giderken ise, taraftarın bu aktiviteden aldığı keyif düşer ve ayrılan zaman azalır. bu problemi çözmek taraftarın değil milyonlarca euro ücret alan profesyonellerin görevidir.

    istatistiksel olarak küçük bir grup takımı sürekli takip eder ve bu işe kafa yorar. ancak bu çabalar çoğu zaman nafiledir çünkü sesleri, doğru platformda doğru ölçüde tepki verilmediğinde duyulmaz bile. bu seviyedeki taraftarlık aynı zamanda dikkat edilmesi gereken bir durumdur, çünkü insanın kendisine zarar bile verebilir. mağlubiyet sonrasında en büyük derdiniz buymuş gibi kafaya takıyorsanız, etrafınızdaki insanlarla tartışıyorsanız bir mola verme zamanı gelmiş de geçiyordur bile.
  • 92
    taraftardır. iyi günü de bilir, kötü günü de bilir. doğru'ya doğru, yanlış'a yanlış der. dün akşam bir 50-100 kişi doğu tribününde daha maçtan önce " şampiyonluk kimin umrunda, ne iki kupa ne de avrupa, hepsi gelip geçici heves, bizim aşkımız cimbomboma" bestesini söylüyorlardı. maçtan önce daha. maç bitti, gemi azıya almış şekilde böbürlene böbürlene söylediler. bir "hadi oradan ya" çekip, gittim. onlar taraftar ise veya onların yaptığı taraftarlık ise, ben o mantıkta bir taraftar değilim. çünkü o galatasaray taraftarlığı değil. galatasaraylı, önüne her geleni yemek yutmak zorunda değildir. galatasaraylılık öyle olmaz. daha önce de söylemiştim; galatasaraylı bakar, görür, inceler, anlamaya çalışır. ve yorum yapar. konuşur mantık çerçevesinde. önüne pişmemiş çiğ makarnayı servip edip, "ohh ne kadar da güzel bir bursa iskenderi yedim, pişirenin eline sağlık" demesini beklememelisiniz bir galatasaray taraftarından. bundan sebep fenerbahçe'nin 5, beşiktaş'ın 8 şampiyonluk önündedir bu kulüp. iki avrupa kupası, bir şampiyonlar ligi yarı finali, iki tane de şampiyonlar ligi çeyrek finali vardır. çünkü yemez, yutmaz. "iyi gün taraftarı", "vefasız taraftar" gibi acıtasyonlara, demagojilere gelmez. bir kitle ısrarla yanlış kulüplerin yanlış taraftarlık anlayışını örnek gösterip galatasaraylılığın en büyük doğrusunu ortadan kaldırmaya çalışıyor ve kulübün genetiğine meydan okuyor. galatasaraylı fenerbahçeli gibi olursa, ortada galatasaray diye bir şey kalmaz. galatasaraylı fenerbahçeli gibi davranırsa, galatasaray'a ihtiyaç da yok zaten. fenerbahçe orada duruyor. fenerbahçeli olunabilir, hiçbir engeli yok. ama galatasaraylıysanız; acıtasyonlara, demagojilere, hamasetlere, sloganvari çıkışlara kapılamazsınız. yok o gibi şeylerin galatasaray'da yeri. olmamalı.
  • 94
    bugün için tespit edilemeyecek olan taraftardır.

    dün akşamki maçta* tribündeki taraftarlar olarak takımı sonuna kadar desteklemek için kendimizi programladık ve her şeye rağmen son ana kadar takımı ateşlendirmek için mücadele ettik. mücadele ettik diyorum; sahada kalite olarak kendisinden çok daha düşük olan bir takıma karşı mücadele edemeyen, her yerde eksik görünen, top kapmaktan alanı parselize etmekten aciz bir takım ister istemez hepimizin sinirlerini fazlasıyla bozdu.

    maç kazanılır, kaybedilir; tur atlanır, elenilir. bunlar futbolun içinde olan şeyler ve ilk defa yaşamıyoruz sonuçta. fakat, yaklaşık iki senedir kendisine denk maçlarda fiziken ezildiği ortada olan takım için ne yönetim kurulu düzeyinde ne de teknik ekip düzeyinde hiçbir önlem alınmamış. bizler her yeni çıkan formayı, tişörtü koşa koşa alıp kombine çıkar çıkmaz yenilemek için passo uygulamasına abanan insanlarız. karşımızdakilerden de tek beklentimiz mücadele eden, ezilmeyen, armayı göğsünü gere gere temsil eden bir takım kurulması. sen daha ders alıp kabak gibi ortada olan sorunları çözmek için uğraşmaktan acizsin, ben burada öykü'nün enayisi gibi davranamam! herkes haddini bilsin ve kendine gelsin artık!
  • 95
    yanlış söylem. çok cefa çektim, çok da sevinç yaşadım. ancak basiretsiz adamları da takımda istemiyorum. bu yüzden yapabileceğim ne var? genel kurul üyesi değilim. sade bir vatandaşım. baktım yönetim gelen parayı yiyor, oyuncu almıyor, sevilen adamları yolluyor o zaman aksiyon alırım.
    maça gitmem, store girmem, sosyal medya paralı hesapları takipten çıkarım. çünkü param boşa gidiyor.
    sevgimi askıya alamam. galatasaray benim için hayat felsefesi. ancak birilerine ders vermek şart.
    kombine alamıyoruz, maça gitmek için karaborsaya dileniyoruz bir de ne görüyoruz karaborsayı yapanlar kulüp yöneticileri.
    yıllardır bilinen bir şeyi yeni öğrenenler var. sonra iyi gün taraftarı.
    bunların denk gelişi bu. başarı olsa da olmasa da bunları yapmam elzem.
App Store'dan indirin Google Play'den alın